Sayfa Hergün Hem küçük, hem de Büyük bir mesele : Bizdekiçorap facıası ! Yazan: Muhittin Birgeneeee| H epimiz hemen daima ayni hâdi « $ şahit oluyoruz: Bir bayanla konuşuyoruz; onun birdenbire «ah!» d ye sıçrıyarak bir hareket yaptığını gü rür ve biz de onunla beraber korzarız Ayni zamanda bayan parmağını du - aklarına götürünce biz de, artık buna | de- , Müsterih oluruz. Parmak kol ile baş eğilir, ço - çın olsun çn—'.p'ı de sözleri bir çok şey değil- her örülmüş ndan hemen gün işitti; < «Aman, a bıktım bu ça ne Çorabım kalmadı!» dir, y umıd;m çorap paıarı iste (ıbun. sonra «Â mişti, bir senedir onları küllan )c'du Aradan yirmi sene ge leket bu çorap işinin peşini El makinelerinden ev tezgâhlar tezgâhlarından atelyelere, I.kmk >-|de |başlamı ' |dir: Öyle adamlar ki onları bazan mükellef bir sofrada taşıdıkları ler. elbise iyi bir terziden çıkmıştır, zen gin ve mes'ut görünür - SON POSTA, W Bugün zengin, gyarın fakir görünenler.. Bi ü vardır Ayni adamlara bazan fakir bir ahçı dükkânın - da rastgelirsiniz, arkala- rındaki elbise e şeklini kaybe' Yoksul ve bedbaht gö nürler. görürsünüz, ) Resimli Makale ) Soracak olduklarını Hayatları günü wqmakh geçer. Bugün yarın fakir zengindirler, olurlar.. olursanız gçeşit adamların munta - zam varidattan mahrum anlarsınız. bu Muntazam — yaşamak için muntazam varidata sahip olmak, bu varidatı da ihtiyaçlara göre tak - sim etmek lâzımdır. Az - hk ve çokluk ikinci dere- cede ehemmiyetlidir. gününe bir sahibi Strorey'i: matizmalı tir. Bunun de ilâç olarak rıları kullanmaktadır. Bu İngiliz köy- in arı geçtik; hükümet, bütün bu usuüllerle himaye etli; bu himaye us: nayiciler gördük. Fakat yemiyoruz! Eğer ben bu çorap imalât- çılarının yerlerinde olsam, bu kadar himayeden, yirmi senelik tecrübeden sonra bugünkü neticeyi elde etmiş o - lursam utancımdan yerin dibine ge | çerdim. Onlarda bundan hiç eser yok. | Geçen gün bir zecnebi dostum, «karı ma çorap parası yetiştiremez — oldum. Siz, Türkler ne yapıyorsunuz?» diye gikâyet ediyordu. Çorapçıların hesa - bına ben utandım! x * Yirmi senede ayağa giyilir bir ço - rap imalini öğrenemez bir millet de - ğiliz; acaba, neden dolayı şu çorap da- ha emedi? Bugünlerde İkti- letinin bu işle meşmul olduğu- na göre bu sualin cevabını belki yakın- da anlıyacağız. Fakat, ben şunu bili - İyorum ki bu işlerle meşgul olanlar, bi- ze elbet güzel bir çorap yapabilirlerdi. Ancak, mâalesef, memlekette l caret ve sanayi işlerinde meydana getirip bunu herke: , bir hamlede galiptir. Bu - iş fikri hâ - bir eser seve se- A ıumızda rekabetin müracsal ettiği yegüne vasıta, malın güzelliği ve iyiliği değil, mağşuşu, fakat ucuzudur. Yirmi senedir çorapla uğraşıldıktan sonra bugün imal ettiği mallatı emni- r tek marka vü-| — cuda gelmemişse, daima biri batmış, ö- teki çıkmışsa bütün bunların yegâne sebebi odur: İyi ile değil, mağşuş ile re- kabet! İptidai maddesi Avrupadan gelen | gçorap bu memleketteki iş ücretlerine | göre, bizde hem ucuz, hem güzel ol - mak icap ederken bugün mecburen giy- diğimiz çoraplar hem kötü, hem de pa- | halıdır. Kadın için de öyle, erkek için de öyle. Hem de Avrupadakilerden bir misli pahah. Marifet yapıyoruz diye bunları piyasaya çıkaranların artık bu- na bir nihayet vermeleri lâzımdır. * Mademki dümenli iktisat devrinde - yiz, mademki dümen devletin elinde - dir, şu halde devletin bu tağşiş yolu ile sekabet fikrine karşı şiddetle mücadele | Hastanın ağrıyan yerini dezenfek- te ettikten sonra arıyı buraya sokturmaktadır. bu suretle romatizmalarının geçtiğine hâlâ ayağımıza düzgün bir çorap gi -İinanmaktadırlar . Anlaşıldığına göre Strorey kuvvetinden istifade etmekte ve bu ıımeıle de hazineler toplamaktadır. Dempsey Ruzvelt için maç yapacak Aşk uğrunda — katil, aşk uğrunda canbaz ilâh... tabirler propaganda uğrunda boksör olana şim- diye kadar tesadüf edilmemiştir. Amerikada dünya şampiyonluğunu i, YO ga, hasta- yi7 ları tedavi etmek- için sokmsaile i edildiği hakkındaki itikadların- |dan istifade etmiş ve sırtma yüklendi -| ği bir arı kovganile köy köy dolaşmağa Tedavi usulü RASIN DA )— ( HERGÜN ten şikâyet eder. Halbuki koc çalışkan, efendi Çeçenlerde, al remiyorsun? Nel w romatizmanın | || landurır.. DŞ de şöyle-| koyup dan çok sevildiği köylüler İşin garibi Edesada nedense telkin mektedirler. Kral e buna bir çare bulı bir piyade fırkasın tir. Bunları yazan vardır. Amma, kazandıktan sonra, istirahate çekilen Dempsey, şimdi Ruzveltin — taraftarı- dır ve onun kazanmasını dir. Senelerden karak hasılâtı Ruzveltin kazanması i- çin yapılacak propagandalara sarfedil- mek üzere üç ravundluk bir maç ya- pacaktır, Dempsey: a— Ah karşıma Landon çıksa da şu ihtiyarlamış zetlikte tek bıraksam» demektey: -|etmesi lâzımdır. iştir, bazan sıkı mâak için göz çıkarabilir; fakat, hiç ol - mazsa, şu çorap gibi beynelmilel stan- dardize edilmiş İlan alelâde işlerde, kötü malıyiyisin - den kolaylıkla a; şı sıkı, çok sıki bilhassa nerede sun tağşiş ile rekabet fikrini bir yılan başı ezer gibi ezmek için ağır cezalar konulmalıdır. istemekte- çok fazladır. Bu yi On beş gün sonra Kral haberlere göre şimdi orada miş kız kalmamışmış! (SÖZ ARrAS | Romatizmaya karşı | En müessir ilâç! Arı sokması Strorey ismin- İngiliz dünyanın en ga- rip işini görmek- tedir. Bu yüzden *Ü büyük bir servet olmuştur. AGUN BİR FIKRA | Bütün mesele burada! Şen, şuh, zeki, zarif ve hoşsohbet bir bayandır. Bundan iki sene ka - dar önce vardığı kocasından, arada sırada, pek samimi dostlarına hafil- sı da ciddi, vakur, bir adamdır. hbaplarından — biri bayana soruyordu: — Canım! Kocanla ne alıp ne ve- dir. mesele?. O, gülümsiyerek cevap verdi: — Kocam iyidir, hoştur amma.. Nasıl diyeyim? Kendisi solak oldu- ğu halde, parasını sağ cebinde bu - Bütün mesele bundn' Bı'r Kral genç Kızlara kendisini Nasıl sevdirir ? Yeni Yunan Kralının halk tarafın- mubhakkaktır fakat bilhassa Edessa'lı genç kızlar Kralı her- kesten fazla sevmektedirler. Çünkü: kızlar — erkeklerden üzden de evleneme- oralardan geçerken Edessa'nın genç kızları Kralın kendi- sine bir hey'et göndererek bekâr kal- dıklarını yana yakıla anlatmışlar ve İmasını istemişlerdir. Edessayı B aet ae oli gazetenin — verdiği evlenme- Cenubi Afrikada plâk ile ders veriliyor Afrikadaki çocuklar dersleri güç an- hyorlarmış, — buni sonra tekrar ring'e çı- halimle Ruzvelti nam- "|cuklar da deraleri Bilirim ki bu, güç bir kontrol, kaş yap - bir teknik mahsulü o- abiliriz. Bunlara kar- birler alınmalı ve ve ne şekilde olursa ol- da yapılan fazla Muhittin Birgen İSTER İNAN Dün Alinadan gelen bir sporcumuz anlattı: «Üç kişi bir lokantaya gitmiştik. Güzel bir orkestrayı dinliyerek yemek yedik, beş şişede nefis şarap içtik. he- sap görmiye sıra geldiği zaman beherimize hiç değilse İSTER İNAN İSTER İNANMA!_ mecbur oluyorlarmış. geçmek için bir çareye başvurmuşlar, anlaşılması güç olan kısımları plâk - lara geçirmişler, bir kere anlatıyorlar- mış; çocuklar anlamazlarsa, gramofo- nu kuruyor ve dışarı çıkıyorlarmış, ço- n için de hocalar, her dersi bir çok kereler tekrar etmeğe Bunun önüne plâkları dinleye din- leye öğreniyorlarmış. Sovyetlar para biriktiriyorlar 1 eylül 1956 tarihinde Sovyetler Birliği tasarruf kasalarında mevcut bu-| Koyacağım demiş. lunan tasarruf hesaplarının mikdarı, 3 milyar 251 milyon rubleyi bulmuş- tur, İçinde bulunduğumuz yıl zarfın- ve rasyonel istihsal ve bunun neticesi olarak gündelikler- de vücud bulan tezayüd, bu fazlalığın sebebini teşkil etmiş ve Sovyetler Bir- liğinde çalışan halk tasarruf sandıkları- İSTER İNANMA! jetmek ye asker mikdarını , |isteyen İngiltere, işsiz ve boş ameleyi lorduya almak istemişse de muvaffak On günde K aEk Birinciteşrin * 8 ————c©1 Sözün Kısası Reşit nam şahıs! K bıyığın ma.. Gene E. Talu ve sivrice kestirilmi al bir sakal ile bakımlı, gür | üslediği daima güleç gülen bir çift m İtina ile ta ıımış kumral saçlar... manın en şık ve müteber terzisi A * lemşah'ın makasından çıkma zarif bif elbise,. Kolalı dik ve yüksek yakasın!ıi altında, devrinin büyük Fransız mü “ sisen Aleksandr Dü * eşhur sadrâzamlardan bi * sonra hasbelkader Bir çocuk .Doğuran bir kadın Cenubi Amerikanın Yaııbukı lıv- yünde bir kadın şimdiye kadar gö memiş şekilde iki çocuk dogurmuş- tur. Garabet çocuklarda değil, ikiz ço- cukların doğuş şeklindedir. Yovanka İribis isminde olan bu| köylü kadın bir gün her kadın gibi bir erkek çocuk dünyaya getirmiştir. Üç gün yattıktan sonra ayağa kalkarak tarlasında çalışmağa başlamıştır. Fa- kat doğurduktan on gün sonra gene sancısı tutmuş ve ikinci bir erkek ço- cuk daha dünyaya getirmiâştir. Ço- cuklar da valdeleri de sağdırlar, dok- torlar sıhhatlerinin mükemmel oldu- ğunu söylemektedirler. e İngilterede işsizler nasıl askere alınıyor ? Malüm — olduğu üzere İngilterede mecburi askerlik yoktur, asker aylıklı- dır. Son zamanlarda ordusunu tensik çoğaltmak olamamıştır. Şimdi başka bir çareye başvurmuştur. İşsizlerden her hafta muayyen bir mikdar genç çağırarak kışlalara misafir etmekte, onları yedi- rip içirmekte ve askerliğin iyi bir şey olduğunu anlatmakta, bundan — sonra da işsizler askerliği kabul etmektedir- ler, e Hitler, Klemanso büşbaşa Layd Corç geçenlerde Almanyaya gelerek Hitler ile bir mülâkat yapmış- p |. Hitler kendisine imzalı bir fotoğ- raf verdi. Fransız - gazetelerinin. yaz- | dıklarına göre Loyd Corç — yanından | ayrılırken Alman devlet reisine: — Ekselâne resminizi masamın ü- zerinde Klemanso ve Fost'un yanına Hitler de: — Çok memnun olurum cevabını vermiş. Her ikisi de düşmanımızdılar fakat hiç şüphe yok ki dünyanın en vatanperver insanları idiler. na, geçen on iki ay zarfında ancak 668 milyon ruble koymuşken, bu yıl 1 mil- yar 158 milyon ruble yatırmışlardır. birer lira düşecek sanıyorduk. Fakat garson elinde üçü - müz için 60 kuruşluk bir hesap puslası ile geldi» diyordu. Biz İstanbulda içkisiz ve müziksiz bir lokantada bir ki- şinin bile altmış kuruşla yemek yiyemediğini düşünerek bu bikâyeye inanmadık. Fakat ey okuyucu ven: ler, güzel m Tardı. Bundan retleri b mani Tatyos, u hanende Karakaş iki gecesinde mı sofrasının, etrafında toplanır- lar, fasıl yaparlardı. Hayatında pek çok kadın ikane miş, maceralar , Hayf, demet çiçek. Daha pek "crg] ü hattâ El adan önce, iki cilti de antoloji vücuda getirmiş, Müntehabatı Codide koymuştu. Onun pek çok güfteleri de va zamanlar İstanbulun saz meci tenşit etmiş ve bugün hâlâ tekrar edilmekte olan: Hâbikâhı yâre girdim arz için ahvalimi, Bir perişan hâlini gördüm, unut- tam hâlimi, — sinesinde gizlenen adını; Leblerinde, âmâl'mi, Leblerimle topladım, tebrik edin ikbâlimi.. Şarkısı anundur. Resmi hayatında Recaizadenin nazır- lığı 73manmdı m.—aıı! mektupçı.luğu- muaşere seye zerre kadar fenal olmamı: ;lı. Başka yere taşınmak üzere bir m: leyi terkederken, bakkal, kasap, zer - zevatçı gibilerin arkasından telehhüf ettiklerini bilirim, Hizmet müddetini doldurunca tekaüt olmuştu. Bu tekaütlük esnasında, eski, yeni, ne kadar şarkı güfteleri bepsini bir araya toplayıp «Nle meller» adı altında neşretmişti. Her gün, Beyoğlunda maruf kahve- lerden birinin camekânında ve hep ay- ni noktada oturur, caddeden akan ha- yat selini seyrederdi. Son zamanlarda kendisini orada gör- mez olmuştum. Seksene yakın - olan ömrünün galiba artık ağırlığını çeke - miyordu.. İşte, dün sabahki gazetelerde: «Bey- oğlunda Bekâr sokağında 20 numaralı apartımanda oturr olduğu odada ölü olarak bulunan ve ölümü şüpheli görüldüğü için morga kaldırılan mü - tekaidinden Reşit nam şahıs,..» diye zikri geçen adam budur.. Medfun E - meller şairi ve yirmi sene evvelisine gelinciye kadar İstanbulun en zarıf, en şen siması Mustafa Reşit! Tanrı rahmet eylesin! Z Fordun memuru olmak moktilr ? Meşhur Ford, Mişiganın şimalinde- ki vasi ormanları da işletir. İşte o or- manların ortasında şimdi «Ford şeh- rip isminde bir şehir yaptırıyormuş! Bu şehirde memurlarına arazi — veri- yor, evler yaptırıyormuş. Şehrin sa- kinleri münhasıran memurlarmış ve memurlara evleri bedava temin edili- yormuş. hal »