8 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

8 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 93 İbo, hıçkıran ve yalvaran bir sesle taurıldandı: — Merhamet.. bana, merhamet et... | Onu, ben öldürmedim. © Gâyur Mehmet, elini Defci İbonun ateş gibi yanan dudaklarına dayadı: | — Dur.. acele etme... Daha sana hiç | bir şey sormadım. Ve.. burada sormı- | yacağım... Ne yapacağım, biliyor mu- sun. Şimdi seni buradan kaldıraca - ğım. Şu gördüğün ateşin üzerine ko - yacağım. Ve seninle, orada konuşa - cağım. Hakikatı, bana tam olarak söy- lersen, seni kendi şahst cezamdan af- fedeceğim. Allahın ve kanunun ceza- sına havale edeceğim... Eğer, kaça - maklı cevablar verirsen; seni şu ateşin üzerinde âheste âheste çevirerek ev- velâ kanını iliğini kurutacağım.. son- ra da, etlerini ve kemiklerini yakıp nemden geldiğini sırasile İbodan öğ - renmek istemişti. İbo, bir kaç dakika durup düşün - dükten sonra; gözleri, yerde kıvılcım- lanan ateş üzerinde temerküz etmişti. ıVe. âdeta o ateşin vereceği korkunç ıztirabı hissediyormuş gibi: — Söylerim.. hepsini söylerim... Fakat, beni ateşten biraz daha uzağa çek. Diye söylenmişti, Gâvur Mehmet, onu biraz daha a - teşten uzağa çekmişti. Kendisi de, taş sedirin kenarına ilişmişti. Defci İbo, sözüne devam etmişti: — Yemin ederim ki, ben bu işe is - teğimle karışmadım... Papaviçi öldür- mek ve soymak için giriştiğim bir iş - de, onların eline geçmiştim. Ve beni | kavuracağım. ele vermesinler diye de, onlarla birleş- D — Merhamet.. Allahaşkına.. mer -| miştim. ğ hamet... — Kimlerle?.. Gâvur Mehmet, acı acı güldü: — Papaviç.. K ihaloviç.. : “— Merhamet mi?.. Siz, bana acıdı- DT eç — Niteksü, ; | Petri Çorbacı.. Kulaksız Foti. Daha, |bir kaç kişi vardı. Şimdi bunlar; İtal - yaya, Hırvatistana gittiler. — Sonra?.. — Bir gün Kaptan Mihaloviç sen - den bahsediyordu. O, bizim işlerimizi altüst etti. Bu kadar arkadaşımızın ö - Kümüne sebebiyet verdi. Ondan, ve ar- kadaşlarımıza ihanet eden karısından intikam almalıyız; demişti... (1) Bu intikam plânı, tertib edi Bana da bir vazife verildi. — Ne idi; senin vazifen?. — Ben, Selâniğe gidecektim. Ora - da, bir müddet senin vaziyetini taras- sud edecektim. Sonra, bir kolayını bu- larak karını kandırıp İstanbula getire- cektim, — mız mi, İbo?.. Siz, merhametin ne ol- duğunu aklınızdan geçirdiniz mi, İbo?.. Hayır değil mi?.. Gel bakalım, öyle ise Gâvur Mehmet, İboyu o direkle be- raber kaldırdı. Çıplak vücudünü, ar - tık kor haline gelen ateşin üzerine u- zatu. Direğin uçlarını, taş sedirlerin kenarına dayadı. Ateşle, İbonun çıp- | lak vücudü arasında, iki karış kadar bir mesafe vardı. Böyle olmakla bera- ber, İbo ateşin hararetini hisseder et - - Mmezi k — Aman.. merhamet.. Allahaşkı- na.. merhamet.. her şeyi — söyliyece - ğim. Diye bgnmayı başladı. Gâvur Mehmet, tamamile hissiz bir cellâd halini almıştı. ——— | — eee — Benden, hiç bir merhamet bekle-| — Bu vazifeyi, kabul ettim... Selâ- — Me. İbo... Eğer ölümden korkuyor -|niğe geldim. Haftalarca bekledim. Fa- scan.. — Eğer kendine — acıyorsan..|kat senden korkumdan, hiç bir teşeb- sorduklarıma, — kisa — ve — doğru|büse girişemedim. Hattâ, bir aralık sa- cevab ver. Bu ıztırapdan kurtul. na dehâlet ederek; hakikatı söyleye - Diye mırıldandı. cek, o adamlara karşı beni himaye et - Defci İbo, avazı çıktığı kadar ba -| meni isteyecektim. ğirdi: — Neye istemedin?.. — — Çevir.. Allahaşkına çevir.. ka -| — Ah, kör şeytan... Damarıma — burga kemiklerim, çatır çatır yanıyor.. | girdi..Beni aldattı... Aksi gibi bu sı - — hiç olmazsa başka tarafımı çevir. rada bir fırsat zuhur etti. Sen, bir iş — Söyliyecek misin, İbo. için Selânikten ayrıldın. Evde karını — Sor.. her şeyi söyliyeceğim.. fa- | yalnız bıraktın. İki gün bekledim. Ü - kat, yanıyorum.. korkudan, can acı -| çüncü gece, senin evine gittim, Kendi- sından, söyliyeceklerimi kaybedece -| mi, senin maiyetinde çalışan bir me - ğim, mur gibi gösterdim. Karını aldattım.. — Hahb, şöyle... Şimdi, ateşin acısı- k (Arkası var) ni tattın ya?.. Görüyorsun ki, kolay kolay dayanılacak şey, değil... Hadi, (1) Bu ihanetin tafsilâtı; (Son Pos- b ben, biraz insafa geleyim. Seni, şöy -|ta) neşriyatından (Karayürek çetesi) lece biraz kenara çekeyim, Fakat sen ı:anbH kısımdadır. e yecesernARAA BARARA A enmnnnme bar de doğrusunu söyle. — Söylerim, Emin ol ki, ne biliyor- — sam, söylerim. Gâvur Mehmet, direğin baş ucunu, — biraz kenara çekti, Ateş ile İbonun çıp- — lak vücudü arasında, iki karış daha bir 5 açıklık husule geldi. bo, korku ve ıztırab ile parlıyan — gözlerini, Gâvur Mehmede - çevirdi. Gâvur Mehmet, derin bir tecssür ve — heyecan içinde idi, Dudakları titrediği — halde, dilinin ucuna kadar gelen söz - © deri bir türlü söyleyememekte idi, —— Yevmi, Biyasi, Havadis ve Halk gazetesi Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve tesimlerin — bütün — haklarti mahlüz ve gazetemize aittir, ABONE FİATLARI Nihayet, güçlükle 6 heyecanı yen - S:uc A.y A:y A'y C miş: Kr. | Kr. | e. | kr. — O kadını kim öldürdü?.. TÜRKİYE Ta0| ol w0 150 i... İbo, ezgin bir sesle|| YUNANİSTAN | 2340 | 1220| 710 | 270 ECNEBİ 2700 1040 | 800 | 800 —h —e Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektupl 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. | — Naslh.. — Evvelâ, boğdu. Sonra, kafasını | kesti. — Anlat.. başından anlat.. nasıl ol- du?.. Nasıl yaptiniz.. onu buraya nasıl SON POSTA Na San Posta'nın siyast tefrikamı * TT aa sı! doğdu, Nasıl yaşadı,Nasıl öldü? GN y gee İstanbul, gün geçtikçe darlaşan bir tehlike çemberinin içine giriyor, ve artık, kanlı bir maceraya doğru sürükleniyordu. Hükümet de,elindeki noksan zabıta teşkilâtı dolayısile her türlü icraattan âciz bulunuyordu Yazan: Ziya Şakl İşe, Rusya”hükümeti konsolosha - nesinin tercümanı (Kozma) isminde bir Rum karışmıştı. Kozma, halkı is - yana teşvike başlamıştı. Gariptir ki, Yunan konsolosu (Mösyö Taso) da - kendisini kat'iyyen alâkadar etmi - yen - bu meselede, mühim bir rol al - mıştı. His . ve heyecanları tahrik edilen halk, nümayişlere başlamıştı. Şehir - de, hemen hemen kanlı hâdiseler baş- hyacaktı. Bereket versin ki, askerle - rin müdahalesile işin önü alınmıştı. Ve koca Tekirdağı, yirmi dört saat kadar tehlikeli bir devre - geçirdikten sonra, mesele bir hakem heyetine ha- vale edilerek böylece kapatılmıştı. Asıl tehlike, Arnavutlukta baş göz- termişti... Meşrutiyetin ilânına vesile teşkil eden (Firzovik toplantısı) na benziyen bir toplantı vukua gelmiş; fakat bu defaki içtima, menfi bir ta - lebe istinat etmişti. Çünkü meşrutiyet oradaki halka da manasız gelmiş; ara- dan aylar geçtiği halde, hiç kimseyi tat- min etmemişti. Bilâkis, meşrutiyet a - leyhinde bir cereyan baş göstermişti. Bu da, çok tabit idi. Çünkü, meşru- tiyetin ilânıni mütecakip Yıldız sara - yından çıkarılan Arnavut - tüfekçiler, memleketlerine gitmişler; meşrutiye - tin aleyhinde menfi propagandalara gi- rişmişlerdi. Şark vilâyetlerinden — ve araplarla meskün muhitlerden gelen havadis - ler de hoşa gidecek şekilde değildi. Zi- ra, senelerdenberi istibdat devrinin seyyiatını idare eden memurlar gene her işte vasıtalık eden, ve bu memur- lardan aldıkları cür'etle halkın malı - nı, canını ve hattâ irz ve namusunu haraca kesen bir takım eşrafın şimdi (cemiyeti muhtereme) nin klüplerine girip çıkmaları.. Gene mağrur ve mü- tehakkim - eski - mevkilerinde kalma- ları.. ve meb'usluklara namzet olma- ları; halkı müteessir etmekte idi. O - nun için, bir çok yerlerde halk (meş- rutiyet )e hiç bir mana verememis: — E, ne anladık bu idare tebeddü- lünden. Her şey, ve herkes, yerli ye - rinde. Eski hamam, eski tas. Demek mecburiyetini hissetmişler- di. (Muhalefet tehlikesi) her tarafta büyümek- istidadını göstermekte idi. Ve işin asıl ehemmiyete şayan olan bir ciheti varsa o da, İstanbulda (Kör Ali) nin palavrasile başlıyan hareketin sık sık tekerrür etmesi, ve bu hareketlerin de kanlı şekillerde neticelenmesi idi, Teşrinisaninin 26 ıncı günü akşamı Galata rıhtımında cereyan eden — bir vak' İstanbulun — nasıl bir âkıbete sürüklenmek istenildiğini — anlatmıya 'kâfi gelmişti. O gün, erkenden (Pi - re) den gelen küçük bir Yunan vapu - ru rıhtıma yanaşmış; yükünü çıkarmı- ya başlamıştı. Fakat, gümrük memur- larının tarassudu altında bulunan va- purdan şüpheyi celbedecek surette ba- zi sandıkların da çıkarılması, nazarı dikkate çarpmıştı. Gümrük memurları, derhal tertibat almışlar; hem bu sandıkları yakala - mıya ve hem de gemiyi atamıya ha - zırlanmışlardı. Fakat bunu — hisseden geminin kaptanı, derhal sandıkları de- nize atmıştı. Yalnız bir sandık yakalan- mıştı. Ve hemen orada açılmış, bakıl- mıştı. Ve, hayretler içinde kalınmıştı. Çünkü bu sandıkta, - muhtelif cins ve sistemden olmak üzere - yüzü müte - — getirdiniz?.. Bunları, başındı KA gTe ERLŞ B e reR DS İK n eee vt he — Gâvür Mehmet ,ayri ayri sual so - ;::;: ı î;;;;'" — yacak değildi. Onun için kendisini ya- OŞ kıp ! vuran bu ateşin hangi ceten - i caviz, rüvelver ve bir hayli miktar da fişek vardı. — Bundan da anlaşılıyordu ki, İstan * bul; gün geçtikçe darlaşan bir tehlike çemberinin — içine giriyor; ve artık, kanlı bir maceraya doğru sürükleni - yordu, da, efkârı umumiyeye sükünet vere- cek tedbirlere müracaat etmek Tâzım gelirken; bu cihet, tamamile ihmal e- diliyordu. Ne ittihatçılar, ve ne de hü- kümet tarafından bu meseleye lüzu - mu kadar ehemmiyet verilmiyordu. Hükümet, elindeki noksan — zabıta teşkilâtı dolayısile esasen her türlü tedbir ve icraattan âciz bulunuyordu. Cemiyetin — merkezi umumisi ise, * gerek İstanbulda ve gerek vilâyet - lerde - sadece intihapta kazanmayı düşünüyor; hiç kimsenin gözü, bun- dan başka bir şey görmüyordu. Rumlar ve Ermeniler; ittihatcıların bu faaliyetlerini ihmal etmiyorlar; bü- yük bir dikkatle takib ediyorlardı. Ce- miyetin kazanacağını anlamışlardı. Derhal feryada başlamışlardı. Gazete- lerinin sütunları, baştanbaşa intihab merkezlerindeki — (suiistimal) lerden bâhis mektublarla doluyor: (Falan merkezde, intihaba fesad ka- rıştırılmıştır. ) İktısat Vekâleti, iç Ticaret Umum Müdürlüğünden : Türkiyede yangın sigorta İişlerile çalışmak üzere kununi hükümler dairesinde tes €il edilerek bugün faaliyet halinde bulunanLa Fonsiyer yangın sigorta kumpanyası mü- racaatla Türkiyede yapacağı işlerden doğacak davalarda bütün mahkemelerde müdder, müddenaleyh ve şahsı salis sıfatile hazır bulunmak üzere 'Türkiye umuml vekilliğine İstanbuldu, Galatada, Karaköypalasta mukim (Emile Gallitzi) yi tayin eylediğini bü- dirmiş ve lâzmgelen kâğıtları vermiştir. Koyfiyet sigorta şirketlerinin teftiş ve mürakabesi hakkındaki 25 Haziran 1877 tas rihli kanun hükümlerine muvafık görülmüş olmakla ilân olunur. İstanbul Belediyesi İlânları Turizm Şubesinde açılan yüz lira ücretli memurluk için şu — şartlarla Biz” melleabalki talik ediyece aranılan şekilde hüsnühal ve sıhhat vesikası gösterilecek. 2 — Başka yerde vazifesi bulunmıyacak. 3 — Verilecek herhangi bir mevzu üzerinde Fransızca tahrire muvaf- fak olacak, bunda ayni dereceyi kazananlar olursa tahsil derecesi yüksek olanlarla Fransızcadan Türkçeye iyi tercüme yapabilen tercih edilecektir. Müsabakayı kazanan dört ay içinde makine ile yazı yazmasını öğren- meği taahhüt edecektir. dörtte belediye turizm şubesinde yapılacaktır. (B.) (1973) Adana Asliye Hukuk Hükimliğinden: Adana erkek Hsesi muallimlerinden Halix Kadrinin müddeaaleyha iş bankası civarın- da 5 numaralı evdö İbrahim kısı Medihe Zelihe aleyhine asliye hukuk mahkemesine açtığı boşanma davasının müddeaaleyhanın ikametgâhı meçhul olduğundan daveti ve Bi- yap kararının ilânen tebliğ edildiği halde mahkemeye gelmediğinden — giyabında İcra kılınan muhakeme netiçesinde; tarafeynin birbirinden boş olmalarına ve kabahatli ol- duğu anlaşılan müddeaaleyhanın tarihi hü- kümden ilibaren bir sene müddetle aherle ev lenmemesine ve tarafeynin çocukları Birgül ite Şakir Gülerin babaları davmcıya teslimine ve 880 kuruş masarifi muhakemenin müdde- aaleyhadan alınmasına kabili temyiz olmak üzere 18 eylâl 936 tarihinde karar verilmiş ol- duğuündan ilâmin neşri tarihinden itibaren /©n beş gün zarfında turuku kanuniyeye teves sül edilmediği takdirde işbu hükmün kesbi kat'iyet edeceği ilân olunur, (4 CİLDİNİZİ Tehlikeden koruyunuz. Herhangi bir kremin ona Iüzüumu olan gıdayı verece- gint zannediyorsanız bu tec- rübe size pek pahalıya mal olabileceğini derhatır edi- niz. Hiçbir krem size Krem Pertev kadar sadık kalamaz. dat )lerini yollamışlar; intihab heye- Böyle korkunç bir vaziyet karşısın-İtini tehdid karşısında bırakmışlardır.) lân dairelere gizlice şu emir verilmiş- tir.) ni tâkib ediyordu. tam yirmi dört saat İstanbulu hayret ve teessüre garketmişti. Bu habere na- zaran; ittihatcılar, Konyada da (inti - haba fesad karıştırma) ya devam © - derlerken, Konya halkı isyan etmiş.. evvelâ ittihatcılar kâmilen kesilmiş. ve sonra da hıristiyan — mahallelerini hücum edilerek her taraf kan ve ateşe garkedilmiş.. hattâ bu arada iki kon solos da, kurşunlar ve bıçaklar altınds yere serilmiş... haliflerin böyle heyecanlı bir şâyia çt karmaktan maksadlari, gerek hükü meti ve gerek ittihatcıları bir anda şae derek, yapacaklarını yapmaktı. (FTün merlisi üeibakedür (Ço « (Merkezi Umumiden, falan ve fi- Mealindeki şikâyetnameler, birbiri- (Konya) dan acı bir haber gelmiş; Tabiidir ki bu havadis, yalandı. Mu rtmak.. ve bu şaşkınlıktan istifade e (Arkası var) çarşamba günü saat on DOYÇE ORİENT BANK Drosdner Bank Şubesi Merkezi: Berlin Türkiyedeki nkli Galata - Istanbul - izmir Deposu: İat. Tütün Gümeülğü * Her türlü banka işİ & Babahları aç karnına alınırsa KABIZLIĞI defeder. Yemeklerden sonra alınırsa HAZIMSIZLIĞI, MİDE EKŞİKLİK ve YANMALARINI giderir. Ağızdaki tat- sızlığı ve kokuyu izale eder. Mide ve barsakları alıştırmaz. î:koı hastalığı olanlar da kullanabilirler. İÇİLMESİ LÂTİF, 'TESİRİ- KOLAY ve kat'idir. Bugünden- bir şişe alınız ve mutlaka tecrübe ediniz. MAZON isim ve HOROZ markasına dikkat.

Bu sayıdan diğer sayfalar: