8 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— o r- 9 TTT ___. - * ae »*Wa ÇUYTT .-.10: Sayfa Gâvur Mehmedin -Yeni “Maceraları İbo, hıçkıran ve yalvaran bir sesle mırıldandı: — Merhamet.. bana, merhamet et... Onu, ben öldürmedim. Gâvur Mehmet, elini Defci İbonun ateş gibi yanan dudaklarına dayadı: — Dur.. acele etme... Daha sana hiç bir şey sormadım. Ve.. burada sormı- yacağım... Ne yapacağım, biliyor mu- sun. Şimdi seni buradan kaldıraca - ğim. Şu gördüğün ateşin üzerine ko - yacağım. Ve seninle, orada konuşa - cağım. Hakikatı, bana tam olarak söy- lersen, seni kendi şahst cezamdan af- fedeceğim. Allahın ve kanunun ceza- sına havale edeceğim... Eğer, kaça - maklı cevablar verirsen; seni şu ateşin üzerinde âheste âheste çevirerek ev- velâ kanını iliğini kurutacağım.. son- ra da, etlerini ve kemiklerini yakıp kavuracağım. — Merhamet.. Allahaşkına.. mer - hamet... Gâvur Mehmet, acı acı güldü: —— Merhamet mi?.. Siz, bana acıdı- nız miı, İbo?.. Siz, merhametin ne ol- duğunu aklınızdan geçirdiniz mi, İbo?.. Hayır değil mi?.. Gel bakalım, öyle ise... -Gâvur Mehmet, İboyu o direkle be- raber kaldırdı. Çıplak vücudünü, ar - tık kor haline gelen ateşin üzerine u- zatı. Direğin uçlarını, taş sedirlerin kenarına dayadı. Ateşle, İbonun çıp- |lak vücudü arasında, iki karış kadar İ bir mesafe vardı. Böyle olmakla bera- ber, İbo ateşin hararetini hisseder et - mez: — AÂman.. merhamet.. Allahaşkı- naâ.. merhamet.. her şeyi söyliyece - ğim, Diye bağırmaya başladı. Gâvur lĞehmet, tamamile hissiz bir cellâd halini almıştı: '— Benden, hiç bir merhamet bekle- me. İbo... Eğer ölümden korkuyor - scan.. Eğer kendine — acıyorsan.. |sorduklarıma, —kisa ve — doğru — cevab ver. Bu ıztırapdan kurtul. Diye mırildandı. Defci İbo, avazı çıktığı kadar ba - gırdı: |— Çevir.. Allahaşkına çevir.. ka - burga kemiklerim, çatır çatır yanıyor.. hiç olmazsa başka tarafımı çevir. — Söyliyecek misin, İbo. — Sor.. her şeyi söyliyeceğim.. fa- kat, yanıyorum.. korkudan, can acı - sından, söyliyeceklerimi kaybedece - ğim, — Hah, şöyle... Şimdi, ateşin acısı- nı tattın ya?.. Görüyorsun ki, kolay kolay dayanılacak şey, değil... Hadi, | ben, biraz insafa geleyim. Seni, şöy - lece biraz kenara çekeyim. Fakat sen de doğrusunu söyle. — Söylerim, Emin ol ki, ne biliyor- — sam, söylerim. Gâvur Mehmet, direğin baş ucunu, — biraz kehnara çekti. Ateş ile İbonun çıp- lak vücudü arasında, iki karış daha bir —âçıklık husüle geldi. İbo, korku ve ıztırab ile parlıyan gözlerini, Gâvur Mehmede çevirdi. (Gâvur Mehmet, derin bir teessür ve heyecan içinde idi. Dudakları titrediği — halde, dilinin ucuna kadar gelen söz - leri bir türlü söyleyememekte idi, Nihayet, güçlükle o heyecanı yen - miş: — — ©O kadını kim öldürdü2.. — Diyebilmişti...- İbo, ezgin bir sesle - cevab vermişti: — Onu.. Kaptan Mihaloviç öldür - 0 — Nasıl?.. — Evvelâ, boğdu. Sonra, kafasını kesti. — Anlat.. başından anlat.. nasıl ol-| du?.: Nasıl yaptıniz.. onu buraya nasıl getirdiniz?.. Bunları, başından sonu- &© na kadar, anlat. — ' Gâvur Mehmet ,ayri ayrı sual so - — racak değildi. Onun için kendisini ya- O kıp F vuran bu ateşin hangi cehen - GİBALİ ZINDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 93 —— || Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi nemden geldiğini sırasile İbodan öğ - renmek istemişti. İbo, bir kaç dakika durup düşün - dükten sonra; gözleri, yerde kıvılcım- lanan ateş üzerinde temerküz etmişti. Ve, âdeta o ateşin vereceği korkunç ıztırabı. hissediyormuş gibi: — Söylerim.. hepsini söylerim... Fakat, beni ateşten biraz daha uzağa çek. Diye söylenmişti. Gâvur Mehmet, onu biraz daha a - teşten uzağa çekmişti. Kendisi de, taş sedirin kenarına ilişmişti. Defci İbo, sözüne devam etmişti: — Yemin ederim ki, ben bu işe is - teğimle karışmadım... Papaviçi öldür- mek ve soymak için giriştiğim bir iş - de, onların eline geçmiştim. Ve beni ele vermesinler diye de, onlarla birleş- miştim. k — Kimlerle>?.. — Papaviç.. Kaptan Mihaloviç.. Petri Çorbacı.. Kulaksız Foti. Daha, bir kaç kişi vardı. Şimdi bunlar; İtal - yaya, Hırvatistana gittiler. — BSonra?.. — Bir gün Kaptan Mihaloviç sen - den bahsediyordu. O, bizim işlerimizi altüst etti. Bu kadar arkadaşımızın ö - lümüne sebebiyet verdi. Ondan, ve ar- kadaşlarımıza ihanet eden karisından intikam almalıyız; demişti... (1) Bu intikam plânı, tertib edildi. Bana da bir vazife verildi. — Ne idi; senin vazifen?. — Ben, Selâniğe gidecektim. Ora - da, bir müddet senin vaziyetini taras- sud edecektim. Sonra, bir kolayını bu- larak karını kandırıp İstanbula getire- cektim. — Bu vazifeyi, kabul ettim... Selâ- niğe geldim. Haftalarca bekledim. Fa- kat senden korkumdan, hiç bir teşeb- büse girişemedim. Hattâ, bir aralık sa- na dehâlet ederek; hakikatı söyleye - cek, o adamlara karşı beni himaye et - meni isteyecektim. . — Neye istemedin?.. — Ah, kör şeytan... Damarıma girdi. Beni aldattı... Aksi gibi bu sı - rada bir fırsat zuhur etti. Sen, bir iş için Selânikten ayrıldın. Evde karını yalnız bıraktın. İki gün bekledim. Ü - çüncü gece, senin evine gittim. Kendi- mi, senin maiyetinde çalışan bir me - mur gibi gösterdim. Karını aldattım.. (Arkası var) 4 (1) Bu ihanetin tafsilâtı; (Son Pos- ta) neşriyatından (Karayürek çetesi) ismindeki kısımdadır. we Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve bütün — haklari mahfüz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARI resimlerin Y6 | 3 | 4 Sene/ Ay | Ay | Ay Kr. | Kr. | Kr. | Kr. TÜRKİYE 1400 | 750 400 ( 150 | YUNANİSTAN 2340 | 1220 | 710 | 270 ECNEBİ — |2700|1040 | 800 | 300 —— ——— -— —. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz, Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzimdır. rPoılı kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Sonposta Telefon : 20203 DA İNa Son PFosta'nın siyasi tefrikası : İttihatçılar Devrinde MUHALEFET s1I! doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? — 77 — ç h. KS ğ;/ Yazan: Ziya Şakâ İstanbul, gün geçtikçe darlaşan bir tehlike çemberinin içine giriyor, ve artık, kanlı bir maceraya doğru sürükleniyordu. Hükümet de,elindeki noksan zabıta teşkilâtı dolayısile her türlü icraattan âciz bulunuyordu İşe, Rusya 'hükümeti konsolosha - nesinin tercümanı (Kozma) isminde bir Rum karışmıştı. Kozma, halkı is - yana teşvike başlamıştı. Gariptir ki, Yunan konsolosu (Mösyö Taso) da - kendisini kat'iyyen alâkadar etmi - yen - bu meselede, mühim bir rol al - mıştı, His, ve heyecanları tahrik edilen halk, nümayişlere başlamıştı. Şehir - de, hemen hemen kanlı hâdiseler baş- lıyacaktı. Bereket versin ki, askerle - rin müdahalesile işin önü alınmıştı. Ve koca Tekirdağı, yirmi dört saat kadar tehlikeli bir devre geçirdikten sonra, mesele bir hakem heyetine ha- vale edilerek böylece kapatılmıştı. Asıl tehlike, Arnavutlukta baş gös- termişti... Meşrutiyetin ilânına vesile teşkil eden (Firzovik toplantısı) na benziyen bir toplantı vukua gelmiş; fakat bu defaki içtima, menfi bir ta - lebe istinat etmişti. Çünkü meşrütiyet oradaki halka da manasız gelmiş; ara- dan aylar geçtiği halde, hiç kimseyi tat- min etmemişti. Bilâkis, meşrutiyet a - leyhinde bir cereyan baş göstermişti. Bu da, çok tabit idi. Çünkü, meşru- tiyetin ilânıni müteakip Yıldız sara - yından çıkarılan Arnavut tüfekçiler, memleketlerine gitmişler; meşrutiye - tin aleyhinde menfi propagandalara gi- rişmişlerdi. Şark vilâyetlerinden — ve araplarla meskün muhitlerden gelen havadis - ler de hoşa gidecek şekilde değildi. Zi- ra, senelerdenberi istibdat devrinin seyyiatını idare eden memurlar gene her işte vasitalık eden, ve bu memur- lardan aldıkları cür'etle halkın malı - nı, canını ve hattâ ırz ve namusunu haraca kesen bir takım eşrafın şimdi (cemiyeti muhtereme) nin klüplerine girip çıkmaları.. Gene mağrur ve mü- tehakkim - eski - mevkilerinde kalma- ları.. ve meb'usluklara namzet olma- ları; halkı müteessir etmekte idi. O - nun için; bir çok yerlerde halk (meş- rutiyet )e hiç bir mana verememiş: — E, ne anladık bu idare tebeddü- lünden. Her şey, ve herkes, yerli ye - rinde. Eski hamam, eski tas. Demek mecburiyetini hissetmişler- di. (Muhalefet tehlikesi) her tarafta büyümek- istidadını göstermekte idi. Ve işin asıl ehemmiyete şayan olan bir ciheti varsa o da, İstanbulda (Kör Ali) nin palavrasile başlıyan hareketin sık sık tekerrür etmesi, ve bu hareketlerin de kanlı şekillerde neticelenmesi idi. Teşrinisaninin 26 ıncı günü akşamı Galata rıhtımında cereyan eden — bir vak'a; İstanbulun nasıl bir âkıbete sürüklenmek istenildiğini anlatmıya kâfi gelmişti. O gün, erkenden (Pi - re) den gelen küçük bir Yunan vapu - ru rıhtima yanaşmış; yükünü çıkarmı- ya başlamıştı. Fakat, gümrük memur- larının tarassudu altında bulunan va- purdan şüpheyi celbedecek surette ba- zı sandıkların da çıkarılması, nazarı dikkate çarpmıştı. Gümrük memurları, derhal tertibat almışlar; hem bu sandıkları yakala - mıya ve hem de gemiyi aramıya ha - zırlanmışlardı. Fakat bunu hisseden geminin kaptanı, derhal sandıkları de- nize atmıştı. Yalnız bir sandık yakalan- mıştı. Ve hemen orada açılmış, bakıl- mıştı. Ve, hayretler içinde kalınmıştı. Çünkü bu sandıkta, - muhtelif cins ve sistemden olmak üzere - yüzü müte - caviz, rüvelver ve bir hayli miktar da fişek. vardı. , £ Bundan da anlaşılıyordu ki, İstan - bul; gün geçtikçe darlaşan, bir tehlike lçem*berinin içine. giriyor; ve artık, kanlı bir maceraya doğru sürükleni - yordu, Böyle korkunç bir vaziyet karşısın- da, efkârı umumiyeye sükünet vere- cek tedbirlere müracaat etmek lâzım gelirken; bu cihet, tamamile ihmal e- diliyordu. Ne ittihatçılar, ve ne de hü- kümet tarafından bu meseleye lüzu - mu kadar ehemmiyet verilmiyordu. Hükümet, elindeki noksan zabıta teşkilâtı dolayısile esasen her türlü tedbir ve icraattan âciz bulunuyordu. Cemiyetin — merkezi umumisi ise, - gerek İstanbulda ve gerek vilâyet - lerde - sadece intihapta kazanmayı düşünüyor; hiç kimsenin gözü, bun- dan başka bir şey görmüyardu. Rumlar ve Ermeniler; ittihatcıların bu faaliyetlerini ihmal etmiyorlar; bü- yük bir dikkatle takib ediyorlardı. Ce- miyetin kazanacağını — anlamışlardı. Derhal feryada başlamışlardı. Gazete- lerinin sütunları, baştanbaşa intihab merkezlerindeki — (suiistimal) lerden bâhis mektublarla doluyor: (Falan merkezde, intihaba fesad ka- rıştırılmıştır. | (Filân merkeze ittihatcılar (fe - dat )lerini yollamışlar; intihab heye- tini tehdid karşısında bırakmışlardır.) (Merkezi Umumiden, falan ve fi- lân dairelere gizlice şu emir verilmiş- tir.| Mealindeki şikâyetnameler, birbiri- ni tâkib ediyordu. (Konya) dan acı bir haber gelmiş; tam yirmi dört saat İstanbulu hayret ve teessüre garketmişti. Bu habere na- zaran; ittihatcılar, Konyada da (inti - haba fesad karıştırma) ya devam e - derlerken, Konya halkı isyan etmiş.. evvelâ ittihatcılar kâmilen kesilmiş. ve sonra da hıristiyan — mahallelerins hücum edilerek her taraf kan ve atesa garkedilmiş.. hattâ bu arada iki kon solos da, kurşunlar ve bıçaklar altında yere serilmiş... Tabitdir ki bu havadis, yalandı. Mu: haliflerin böyle heyecanlı bir şâyia ç* karmaktan maksadlari, gerek hükü meti ve gerek ittihatcıları bir anda şa hşırtmak.. ve bu şaşkınlıktan istifade e derek, yapacaklarını yapmaktı. (Arkası var) —— — — a İstanbulda, Galatada, dirmiş ve lâzimgelen kâğıtları vermiştir. Keyfiyet sigorta şirketlerinin teftiş ve İktısat Vekâleti, iç Ticaret Umum Müdürlüğünden : Türkiyede yangin sigorta İşlerile çalışmak üzere kanuni hükümler dairesinde tes cil edilerek bugün faaliyet halinde bulunanLa Fonsiyer yangın sigorta kumpanyası mü- racaatla Türkiyede yapacağı işlerden doğacak davalarda bütün mahkemelerde müdder, müddeaaleyh ve şahsı salis sıfatile hazır bulunmak üzere Türkiye umumi vekilliğins Karaköypalasta mukim (Emile Gallitzi) yi tayin eylediğini bil- mürakabesi hakkındaki 25 Haziran 1027 tas rihli kanun hükümlerine muvafık görülmüş olmakla ilân olunur. bir müsabaka imtihanı açılmıştır: olanlarla Fransızcadan Türkçeye iyi Müsabakayı kazanan dört ay içinde meği taahhüt edecektir. İmtihan Birinciteşrin ayının on dörtte belediye turizm şubesinde yapılacaktır. (B.) (1973) İstanbul Belediyesi İlânları T&km Şubesinde açılan yüz lira ücretli memurluk için şu şartlarla 1 — Herhangi bir mekteple ve askerlikle hiç bir alâkası olmıyacak, be- dediyece aranılan şekilde hüsnühal ve sıhhat vesikası gösterilecek. 2 — Başka yerde vazifesi bulunmı yacak. j 3 — Verilecek herhangi bir mevzu üzerinde Fransızca tııhnre muvaf: fak olacak, bunda ayni dereceyi kazananlar olursa tahsil derecesi yüksek tercüme yapabilen tercih ir. makine ile yazı- yazmasını öğren- —— Adana Asliye Hukuk Hâkimliğinden: Adana erkek lisesi muallimlerinden Halis Kadrinin müddeaaleyha iş bankası civarın- da 5 numaralı evde İbrahim kızı Medihe Zelihe aleyhine asliye hukuk mahkemesine açtığı boşanma davasının müddeaaleyhanın ikametgâhı meçhul olduğundan daveti ve gi- yap kararının ilânen tebliğ edildiği halde mahkemeye gelmediğinden giyabında icra kılınan muhakeme neticesinde; tarafeynin birbirinden boş olmalarına ve kabahatli ol- duğu anlaşılan müddeaaleyhanın tarihi hü- kümden itibaren bir sene müddetle aherle ev lenmemesine ve tarafeynin çocukları Birgül ile Şakir Gülerin babaları davacıya teslimine ve 880 kuruş masarifi muhakemenin müdde- aaleyhadan alınmasına kabili temyiz olmak üzere 18 eylül 936 tarihinde karar werilmiş ol- duğundan ilâmın neşri tarihinden itibaren on beş gün zarfında turuku kanuniyeye teves sül edilmediği takdirde işbu hükmün kesbi kat'iyet edeceği ilân olunur, (143) CİLDİNİZİ Tehlikeden koruyunuz. Herhangi bir kremin ona lüzumu olan gidayı verece- gini zannediyorsanız bu tec- rübe size pek pahalıya mal olabileceğini derhatır edi- niz. Hiçbir krem size Krem Pertev kadar sadık kalamaz. DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubasi Merkezi: Berlin Türkiyedeki şubelerli Galata - Istanbul - izmir Deposu: İst. Lütün Gümrüğü w Her türlü banka işi * Sabahları aç karnına alınırsa KABIZLIĞ defeder. Yemeklerden sonra alınırsa HAZIMSIZLIĞI, MİDE EKŞİKLİK ve YANMALARINI giderir. Ağızdaki tat- sızlığı ve kokuyu izale eder. Mide va barsakları alıştırmaz. Şeker hastalığı olanlar da kullanabilirler. İÇİLMESİ LÂTİF, TESİRİ - KOLAY ve kat'idir. Bugünden- bir şişe alınız | ye-mutlaka tecrübe ediniz. MAZON isim ve HOROZ markasına dikkat. ğ B fi ..1 $ : Li* ll" Z A | KK n

Bu sayıdan diğer sayfalar: