6 Birinciteşrin maa 6 4 562 yu evvel Bur- sa.. Kurşuni kubbe- leri, ince minareleri ve yemyeşil bahçele ri ile şehir sabahın parlak güneşi altın- da yavaş yavaş uya hiyor.. Çarşılar do- luyor, yollar kalaba AŞIWOT Ve medre- se sakaflarında ötü- gn güvercinler şeh rin damlarına, MeEy- danlarına doğru uçu Şüyorlar,. Bir gün birdenbi- Te şimal kapısından tozu dumana kata - rak gelen atlılar, yol İ ları âltüşt etti, insan İ lar birer tarafa ka .75 Sıştılar, kazlar ve ta. İlm çırpa- Silyayı i ğıldılar, e yaa gelmiyen at sar, Bursa sokakla» hızla geçerek saraya doğru kaybo lurken halk arasın- derhal bir haber ya- iliverdi : : ' nl Bey Sırp kralının kazın 8 Şehrin sokaklarında ortalığı altüst erek koşan Umur Beyin atlıları, #8” FY Önünde durunca, bir kaç kişi Or ” larına aldıkları, uzun ipek gi kızı kapıdan içeriye soktular. Rç kız salına salma ve gülerek ze Tüyordu (*). Merdivenleri çıkarken © Yafa tatlı tatlı bakınıyor ve gölümsü - Yordu. Başında ince bir tül vardı. GÖZ” Tİ Küzel, yürüyüşü mevzundu. ve ürtaş Paşanın oğlu Umur si bu merada Yıldırım Beyazıdın karsi” 48 sıkmış, Sırp kralı Lâzarın hürme Kİİ Ve ubo, diyetlerini Mİ ya Benin getirdiği cihazı sayıp ie ordu. Bu cihazın içinde Semendire Me Sbistandan bir çok topraklar vardı. işah, Umur Beyi uzun boylu dinle- Üikten sonra: — Alâ, dedi, Prenses Meliçayı İ7â edin, Düğün resmi olmiyacak!- erik dire hisarile diğer toprakları kralın oö- Stepena ihsan ettim! * zi Prenses Meliça Bursa sarayına gire” Girmez, sükün ve huzur içinde Yani lı hünkârınm hayatında başka bir hava esmeğe ee sat Meliça güzeldi, işvebazdı. Büt yarımadasında bir masal “ m: gibi ismi dillerde gezerdi. Ve Yildirim Beyazıt, Bulgaristan! ep Yİp Nikboluya kadar bu küçük > imiyeti altına aldıktan gd gzamılan yerde prensesin güzeliğ uydu, > Bu akın esnasında ihtiyar e Mıtun oğlu bir çak hediyeleri? BY elçiler göndermiş: — Hemşirem zatı gabanenin finde bulunmakla şeref k9Z)" 7 leyi İşte Timürtaş Paşazade E e belletmek, yeni ve güzel g*”. e © Estirmek vazifesile tam bir yı ST tanda kalmış, ve gelini aldktr sonr Eeri dönmüştü. evveli Kermiyan Devletşah ile, biraz sonra Zzans prensesi ile ewlenmişti, : © Cen bu yeni Jişi mehlük © defa olarak işrete ahstırdı. Gi ydı Yüldırım taht ve taç uğruna Kü bu Yakup Çelehiyi öldürürken, Ginayetini mübah saymıştı. ahi ah Brensesinden sonra padişahtâ Te e yavaş yavaş büskütün sladi. Meliça geceleri - Tayında büyük ve sü” Bursa ve Dm içkili eğlencele” tip ediyor, havuz eşi | s0 SON POSTA OSMAN ' SARAYINDA KADIN ELLERİ — Prenses Meliça O Yazan : Ragıp Şevki Meliça Bursa sarayına girer girmez içki ve sefahatda kendisile beraber Yıldırımın yanıbaşında yer aldı dee birlikte akşamın alaca karanlığında, müthiş bir sür'atle kaçıyordu. * Bursaya ilk olarak giren şehzade E- mir Süleyman Şah oldu. Alelâcele ha- remi ve hazineyi kaldırdı ve Bizans yolile Edirneye geçti. Harem kalaba - Jığı arasında bedbaht Yıldırımın işve - baz karısı prenses Meliça da vardı. Meliça büyük bir alayla berâber E- dirneye girdiği gün kardeşi kral İste - pan da İstanbuldan gemilerle Selâniğe gilmişti Meliça bu hengâme içinde bir kaç at- lı ile kardeşine kavuşmakta gecikme - di. Bir yıl evvel Bursa sarayının mü - zeyyen odalarında, havuzlu bahçele - rinde, muzaffer ve mağrur Yıldırımın başını göğsünde dinlendiren kadın, bir avuç Sırp askeri ile asıl vatanına kaçıyordu. Topraklar renklerini kaybedip te ha- va Balkanların sert rüzgârlarile deği - şirken, Meliça Osmanlı sarayında kuş- tüyü yastıklar içinde dinlediği şarkın © gamlı ve hüzünlü şarkılarını hatırlı- yor, dik tepelerden, geniş ovalardan Sırbistana doğru uzaklaşıyordu. GLANDOKRATIN Ademi iktidara, zafiyeti umumi- yeye ve asabi buhranlara karşı, i fe- başlarında renkli kocasile ateşi al kır- Prof, Bro ard ve nerler nail gömülerek, bil Sadlaaln keştidir. a mız3 eler altın şarap testi - Eczanelerde kutusu 200 kuruş. Yür şarap kâseleri, V 8 ivordü. di ü diyen içip gül yo e ui "genç köleler, biri a vekinden güzel, Karı, Kr re Sırp, e kaztarla doluydu. Bütün kremlerin içinde birinci 9 nma sarayında her gece be e olan ve dalma birinci kalan oluyordu. Yıldırım me Miliça ile Krem Pertev oldu. Bu Krem ri Ai Paşa ve Prenses z z m veziri Ali kadar içiyor, kadife elbiseli Pertevin her zaman pek büyük sabah nden bidenuş oluyor, GÜDİ Bir icin ile ihzanndan başka Sum, kızlarını tül elbiseleri, vE ref -| © birsey değildir. Krem Pertevin (9) Osmanlı yerine terkibine — (gayrisaf) © hiçbir tar» si derin bir sermeti İÇİN “İ, © madde giremez” ları ile oyna de kalıyordu. hayatı bir tatlı ba- bir kadeh şaraba bağlıydı. Ba pap Gr zemaneğir sandım TIFOBIL Yar "vasi teranedir sandım Dr. ihsan Sami Babek ana Fitmel BİYE tayo, par > EAT ia bir bahanedir sandın » Hiç rahatsızlık vermez. Ge? e e Herkes alabilir. Kutusu 5ö Kr. Diye söyleniyo: iren hep Meliça hale getiren v e ep bir ayan | Jİ DOYGE ORJENT BANK idi. öğsü B LE tün günleri ni içmek, içirmek, Merkesi: Berlin sevmek, sevilmek ve eğlenmek o Türkiyedeki yabelerli. riyordu. rvişlerin zikre- Gelata - istanbul - izmir in, de İçinde şeyhlerin, der dip dolaştıkları yernyeşii kubbeler kararmışlar, Et Bursada artık İs. Tütün Gü arelerden g€- Kapi Nİ # Her türlü banka yi * i iflemisti len sesler bile, YE nsbicelğel de“ Şimdi ye i, sarhoş cariye * p — Para çanlamı kaybettim inek evrakların Denizyolları işlet- mesine bırakılmasını dilerim. 741 Meliçanın ei yalnız bir iyi- eğ a i — : > vi vi olan Meliçanm kardeşi ukça Sırp kesk l Di İstepan Liga b rare Son Posta manlı ordusunu *Y, KA büyük era Timürün İLÂN FİATLARI m a yürüdüğü ünlerde Ma v5 özel e i : o üzeri de 20 bin Kişilik bir küvvi m SE yemez le? müm beni ilmen öl a göre hir laa ba: >> Sökülçse” yöne; bir” santim di su da dağın ir iğ Fan şunlardır: > ü. çözülmüş” ümera kaçmışlardı. beraber bir çök O. hiddetten solu- işan haline bakar- Karaca isminde bir padişahın atının Bi“ : tını nasıl in tedbiri, SA rik ber şey mahvolmuş KE ai çılgın gibi atını düşmanı bi. SOS örerken Meliçanın kardeşi Mb aha da #ağ kalan iki bin sskerile, Dünkü kısmın hülâsası: «Uğursuz kadın» kasabanın şeamet işaretidir. İki büklüm beli, etrafında miyavlıyarak dolaşan yedi tane ke- disile mezarlıklarda dolaşmağa çık- tığı zaman herkes ürperir. Bir gün yeni nişanlanmış, şen, mes'ut bir işçi kızının çarşıda önüne çıktı, Kı- zan yüzüne uzun uzun bakarak; «Arkandan sürüklediğin tabut yer- lere çarparken me fena gürültüler çıkarıyor!» dedi. Genç kız evvelâ buna aldırmadı. Fakat gece şehrin dışındaki evine giderken ölümünü düşündü. O şimdiye kadar ölümü bir kere bile hatırına getirmemişli. Ölüm!. Gitgide kararan bu yollarda, birden ölüm o bütün kahredici hakikatinin, © bütün korunulmaz kudretinin dehşetile beynine, kalbine, sinirlerine doldu. lüm... Oh bu ne feci bir şeydi. Bâşka şeyler düşünmeğe uğraştı. Fa- kât ölüm düşüncesinin karşısında, bu yegâne hakikatin karşısında her dü - şünce, her şey ehemmiyetini kaybedi- yordu. İstikbal, hayal, ümitler, istekler ma- nasız bir takım mefhumlardan İbaret kalıyordu. Her şey devamsızdı. Her şeyin bir ni- hayeti vardı. Devam eden, sonsuz ve müebbet olan şey ölümdü. lüm!,, Gece birdenbire mi çökmüştü. Yollar ne kadar kararmıştı; ayakları yumuşak diyor ve tarif edilmez bir korku ile bü- tün vücudu titriğordu. O bu akşama kadar hiç bir zaman toprağın, böyle korkunç olduğunu ân- lamamıştı. Ke e ymm yam pl izl * Yollar ne karanlıktı! Hızlı adımlarla, çevik, ince vücu « dunu biran evvel evine taşımak is - tiyordu. Hayatında bi - rine dela o - larak karanlık - ta yalnız ka) maktan böyle korkuyordu. Hayatında şimdiye kadar aklından tâ arkasında hissediyordu. Başım arkaya çevirmeğe cesaret e - demeden ilerlerken karanlığı dinliyor- dü. Denizden hafif bir rüzgâr mı çik - mıştı. Ağaçların yapraklarını hışırda- tan ve tozları hafif, hafif karıştıran bu şey rüzgâr mıydı? Yoksa? Esrarlı bir varlığın mevcudi- yeti mi? i — Rüzgâr-. Diye inanmak istiyordu. * Hayır!.. Bu rüzgâr değildi. Arkasından gelen bir şey vardı. Ar- 'kasından gelen biri vardı. Arkasından bir düşman geliyordu. Arkasından (ölüm) geliyordu. Evet öl , Onun adımlarını takip ederken toz- ları kaldıran, mevcudiyetile topraklar- da ve ağaçlardaki bu ürpermeyi yâra- tan o idi. Terliyen şakaklarına saç telleri ya - pışmıştı. O biliyordu. İhtiyar kadının uğursuzluğunu, ih- Istanbul Türkofis Sultanahmatte Yüksek Ticaret Em mm ofisinde yapılacaktır. günde müracaatları ilân olunur. Yarınki nushamızda : Cürmümeşhut.. Yazan: Faik Bercmen geçirmediği müthiş bir tehlikeyi şimdi İlara vurdukça ne fena sesler cıkarıyor, Ticaret Müzesinin Ankaraya nakli açık arttırma konulmuştur. İhalesi 9/10/1936 Cuma günü saat 14'de İstanbul Şartname Direktörlüğümüzden alabilir. Muban men bedeli (2547) liradır. Taliplerin “. 7,5 muvakkat teminatlariyle beraber tayin İzmir Muhasebei Hususiye İzmir İdarci Hususiyesine merbut devair ve mücssesatı resmiyenin © ihtiyacı olan Kok kömürünün miktarı 337850 kilo olmayıp 502500 kilo olduğu anlaşılmıştır. Bu miktar üzerinden kapalı zarf ile eksilte meye konulduğu tashihen ilân olunur, tiyar kadının fena şöhretini biliyordu. Ve hayatında birinci defa olarak korkuyordu. * Bu gece evine giden yol kâbuslarda katedilen yollar gibi nâmütenahhi idi, bilmiyordu. Bitmiyecek mi idi?. çi Arkasından sinsi adımlarla ölüm ge» liyordu. Onu bir yol kıvrımında yaka- lamak için. Bacaklarında tarif edilmez bir ke « siklik vardı. Arkasından gelen varlık tan, ayaklarının bastığı topraktan, yo-, lun uzunluğundan korkuyordu. i Bu simsiyah yolda ölümden korku- yordu. Ve hızlı, daha hızlı, çok dahe hızlı yürüyordu. * Karanlıklar içinde yolunu kesen bas | fif bir ayak sesi, kendisine doğru iler; liyen ayak sesleri... il Onun yolunu kesen kimdi?.. 5 Anlatılmaz bir korku ile karanlığa baktı... Ölüm arkasından geliyor, onun yo « ( Tunu kesiyor. Onu bu akşam almak, © nü bu akşam.. m: — Esma!... Genç kız acı, acı bağırarak durdu: — Esm İlerlemeğe cesareti yoktu. Geri dön- mekten çılgın gibi korkuyordu. Ve bire | # den yana doğru dönerek koşmağa bags | ladı. z — Esmal... > Bu karanlıkta bağıran seş onun İş « mini sağıran, onu ismibe çağıran bu s0g ne korkunçtü. — Esmat... Karanlık ne çabuk çökmüştü. Git- tiği yeri görmeden, bilmeden, kurtulmak, yalnız ölmemek için kor « kuyordu. Gitgide artan bir korku ilg kaçıyordu. Arkasında topraklara çar « Pa, çarpa sürüklenen boş bir tabutun gürüküsü, onu koşerak takip eden â« yek seslesi vardi, Gözlerinin önün de altgöz ka“ paklarile burnu - mun yarı eks sik bir yüz can- lanıyor ve bu yüz dişsiz ağzının iğ- renç bir gülişilet — Arkandan sürüklediğin tabut taş- v Mi a yalma — Diyordu.. Tabut! Tabut!.. » Fakat Esma gelinlik duvağını düşü. nüyordu. — Dur, dur gitme, nereye gidiyor « sun, orasi deniz... * Acı, keskin bir ses duyuldu. Sonra oi korkudan ne tarafa gittiğinin farkın- da olmıyan bir cismin yüksek sahil - den otlara, çalılara ve kayalara çarpas rak beraberinde taş ve toprak sürüklis yen düşüşünün gürültüsü işitildi. Sonra bir ses. Bir kız çocuğu sesi. Ve hıçkırıklar yükseldi; N — Esma abis!. Esma abla... Ablasını yol üstünde bekliyen kiçi kız elinde tahtadan yapılmış oyi : arabasın: tutuyor ve korku ile bağırı « yordu. , — Esma!. Abla! Esma abla". Esmal, * Ertesi günü.. Çok sıcak bir gündü... O gün Esmanin parçalanmış Â kurak bir toprağa gömdüler. 2 Direktörlüğünden: ve İktisat ei si (1589) Müdürlüğünden: (1873)