6 “Biricitöğri Avrupadan dönen binicilerimizle konuştum « Gödüg , e “ bir şey olmasa... “Gelin,, in ayağı nasıl oldu acaba?,, Hayvanların şekerlerini yedikten sonra kîşf.ıe?'ere.k gayri ihtiyari : teşekkür edişlerine bakınca insan y “ Avrupa görmüş hayvan başka oluyor » diyor Yazan: Gelim Tevfik » Binicilerimiz Avrupada veivrupadan dönen süvarilerimiz, hay yanlarını yoklamak için ahırın yolunu Utuyorlar, Epey ayrı kaldıkları dostla- mmdan, hattüâ akrabalarından evvel Yoklamal '“'r'—şıln derecesini, daha doğrusu de- Tecesizliğini gösteriyor. Ahıra doğru YÜ Türken, dı:tm“_' lasasında : HĞA WÜĞO birşey olmasa... * Ta ayağı nasıl oldu acaba? Tavlanm kapısında, baş seyisin tek- | — Mil haberini vermesi, gözlerdeki endi- ; Şeleri sildi. | HŞ”PBİ kendi atlarına sokuldular. Ve €den ceplerine doldurdukları ÇâY #ekerlerini birer birer atlarına ikram €t filer. Hayvanların nezaketlerine de hiç diyecek Şgkerkn tıkır tıkır yedikten sonra kiğhiyerek teşekkür edişlerine bakınca İnsan gayri ihtiyart : h"zlu'duı ; hayvan olası geliyor. Avrupaya atlarla beraber giden 5e * Yislerden birisinin ismi Sefer. Fakat o- Da, hazır cevaplığından ötürü Nasret- tin Hoca adını takmışlar : A;ulu hayvanlar sayesinde iki zz Pa gördüm! diyor. Bu iki seyahatte, adamakıllı alman- a öğrenmiş : — Askerliğimi bitirdikten sonra ter- tümanlık yapacağım! diyor. 7 | Almanların atlarına hayran Olmuş: ! — İki buçuk metrelik manileri, san- dalyeden atlar gibi aşıyorlar! diyor. Ve Tlüve ediyor : — Gelgelelim süvari Ş ğil.. Kır atta hüner î;ı;m.l')ixim : TMan yok... O atların üstüne z | — erbinseler, arkalarından bayvan de | Bil, kurşun yetiştiremezsin | Tavladan çıkarken Saim | | — Hakikaten, ler süvari de m dizde der- zabit- Gürkan * Acemi kadın biniciler nince ustalaşıyor. Yani Binız, hayvanlar, binicilerin debilecek kadar yaman... —— bön M a kadın süvari Mıydi ? — Tabit.. Hele Danimarkak Prenses vardı. Atile bareber $U varlandı. Söylediklerine nazarar. ©5 | kınca, iki gözü iki çeşme kesilmiş: susturmuşlar biçareyi... ei Cevat Gürkan, SN n ziyetlerini anlatıyor ve : bir tel — Hayvanın, diyor, hesapsiz TU ve ijer de var yaşlı bir g4 YÜŞT müsabakalara gireri . - İold hepsi de endişeli. Hepsi de ken- |U Di - |korkuyu Tür rİmik kalma Jerken Hele bir geferinde, bir tek yarışta tam âni aştık. r “sl:nn y=ıardın bahsediyor: —— Girdiniğimiz yarışların beşincisi, Ka müsabakasıydı. Bu müsaba- yoklanı ;İ:Zo:hvvr:ı ı::: TJĞ):du:;: ;:dı helğkblnid atını bir başka süvari- İ a biti- giştiriyor. Bana bir Romen zal ıe_ dîâşd?şlü. Huysuz hayvan, yabancı Haa u anlamış gibi, hem binerken kafa vurup bir dişimi kır—_ en son manii devirip beni — Kasden mi yaim dersiniz ? iymetli süvari güldü : îl Belki de... Çünkü ben at k’dır hassas hayvan görmedim diyebilirim. Yarış başlarken, insan gibi tirtir titriyor. Mania atlarken , Binicisini oturuşundan, pı?mm ınxyî'ı'ık.hğını:lım, baldırının va- I sikletinden tanıyor. ütevazi atabımdan, binicileri - mğ?îrîımnu:n karşılandıklarını da istedim * Ha dedi, Viyanada hiç yabancı- l;_mse'mı'unedik. Çünkü orada hem bir | Türk talebeler Vâr, hem halk bizi seviyor, ımş'.'ıyordu.. B caîlele gazeteler, kendi binicilerinden jyı bizi tutuyorlardı. n ıı)c“::ıt Gürkan, cebinden çıkısrd;g; bir Viyana wetsînin manşetini oku- du. Guazete : <Alman takımına en. büyük rkler ıeçiı—nüer!ı diyör, T; 1 yorgunluğunu henüz çıkar- mğ'nî:n:;:nykıymedi süvariye, sonun- cu sualimi de sördüm ğ eC z Hiç kaza geçirdiniz mi yüzbaşım? öp Hayır... dedi... Hamdolsun, bu se- fer hiç birimiz kaze geçirmedik. Fakat döşmj,-,cek hale gelinceye kadar o ka- di düştük ki, vücudümde kırılacak ke , d diyebilirim. Kolum kırıl- di. ÖOmüz kemiğin kirild. Hattâ bur- num kırıldı. B Elimi sıkarken ııudh — Fakal manen değil ha ! ge) $ YAZA, Selim TEVFİK * SON POSTA Miralay La Rok Fransız orduşunun ihtiyat miralaylarından bir konttur. Umumi harpten sonra ailesinin son is- tinatgâhı olarak elinde kalan Cezayir- deki küçük bir çiftliğe çekilmiş, orada Fransız faşistlerinin (Ateş Haç) teşki- lâtmı kurmuştur. 50 yaşlarında olan miralay iyi söz söyliyen bir asılzade- dir. Nazâlerin Almanyada yaptıklarını Fransada tatbik etmek — istiyerek bir takım işsiz güçsüz adamları giydirip doyurmak yolile etrafına - toplamıştır. La Rok bunlara bir taraftan Cezayirde bir kışla hayatı yaşatmağa çalışırken, diğer taraftan da Fransada kendisine taraftar bulmağa koyulmuştur. Fakat umumi harpte galip çıkan Fransız işsizleri, bu çorba tenceresine illifat etmemişler, La Rok'un bir hâki mintan, bir kilot pantalon ve bir ku- ru ölü kafası işareti taşıyan bereli üni- formasına aldanmamışlardır. Fakat La Rok hücum kıt'aları adedi- nin âz olmasını Fransız büyük zengin- lerinin ve Cezayirdeki Arap prenslerin yardımile kapatmış az zamanda olduk- ça disiplinli 40 - 50 bin kişilik bir küuv- vet toplayabilmişti. Bu kuvvet, Laval idaresinin müsa- mahası yüzünden bugün mitralyöz ve zırhli otomobillerle mücehhez — bulun- We Sosyalist Blum her _;'”:,t:,y,d"(m Haç) teşkilâtını dağıt- da La Rok fırkasının adını Sosyal parti olarak değiştirmiştir. vrearvALAALEKLA KA YekAAbe sekeseeecena ELL LA %—”İ g ! Kadın güzelliğine dair Çenedeki etlerin büzülüp sarkması, yaşlılığın ilk alâ - meti sayılır. Bu - nun gibi bazan da ba pek genç yaş- taki bayanlar çe - nelerinin altında fazla yağ toplan - ması — yüzünden y:ışlannd.ın ı;_ok (dıhı büyük gö - yünür ve güzellik ılerlnl kaybeder - ler. Buna müni ol - manın veya gider menin çaresi çok basit olduğunu u- nutmayınız. Her sabah bu iki re - simde gördüğü - nüz masaj (numa ra * 2) ve hafif ha fif vurmaları (nu mara - 1) ve (nu- mara - 3) 20 - 30 defa yapınız. Gü- zelliğinizin bu iki düşmatında tama men kurtulursu - | nuz. (Numara - 3) teki ince saplı çuhâ ile kaplı âleti olmıyan bayanlar bu h- dif vuruşları-(numara - 1) deki gibi el. (3) lerile yapabilirler, İkisi de ayni netice- | yi verir, Sporu yükseltmek için onu ticaret vasıtası olmaktan kurtarmalıdır Boks ve güreş müsabakaları meydandadır. Bu türlü müsabakalarda pek küçük paralar mükabilinde mağlübiyeti kabul edenler varmış, rinkleri minder- leri protesyonel dalaveralarına vasita etmemelidir Yazanı Osman Şerit Boks ve güreş müsabakaları hak -| —Memlekette her hangi bir sporun kında fikrimizi bildirmek için maçlar"|terakki ve inkişaf edebilmesi için, ga - dan sonra, uzunca bir müddet bekle - yet tabit olarak, o sporun kimseyi iğe dik. Sinirlerin yatışması ve yazılarımı- Zın suitefsire uğramaması için bu inti- zarı muhsus ihtiyar ettik. Festival münasebetile İstanbula ge- len Cim Londos'un ismi etrafında ko- parılan vaveylâ malümdur, Beledi - ye dünyaca marüf olan bu adamı Ati- nadan getirtti, kendisine de Paristen bir rakib aradı, buldu ve Kuvaryani is* minde bir Rusla karşılaştırdı. Hâdiseleri herkes hatırlar, uzun de * dikodu mevzuu olan bu güreşleri kimi ciddiye aldı, kimi de danışıklı dövüş yaptılar, İstanbul halkının karşısında şaklabanlık ettiler, dedi. Hangi sözün doğru olduğunu kestirmek zordur. Fa- kat muhakkak olan bir şey varsa, insa- na çok heyecan veren, asil bir mücade- lenin emniyetle seyredilmemesidir. Boks maçları için de aynı şeyleri söyliyebiliriz. Geçenlerde — Şmeling zenci boksörünü yenmişti. Herkes bu müsabakanın danışıklı olduğunu söy- ledi. Bahsi müşterekin, büyük para - ların tol aldığı böyle müsabakalarda danışıklı dövüşlerin mevcut olabilece. ği hiç de akla uzak gelmez. Geçenlerde bir yerde konuşuyor * düuk. Boks işlerile alâkadar olan mu - hatabım, İstanbulda son seneler zar fında yapılan bir kaç maçın tâbiri mah- susile şike olduğunu söylediği zaman hayrette kaldım, sözde — şehrimize bir iki sene evvel gelerek mağlüp olan ecnebi bir boksör, 15 lira mukabilinde mağlübiyeti kabul etmek mecburiyetin de kaldığını kendisine iki şahit önünde itiraf etmiş imiş. Birkaç hafta evvel yapılan Yorgos, Te odoresku maçı da meydandarr. Bu mü- sabakayı seyredenler, Yorgosun mağlüp olacağını kabul ederek, hile yoluna sapmış olduğuna ve bu yüzden müsa- bakayı akim bıraktırdığına hükmetti- ler, dedikodular oldu, ileri geri bir ta- kım sözler sarfedildi. Bir mahküm, Temyizin hükmünden evvel Tevkif edilmeli mi? Çarşamba nahiyesinin eski müdü- rü Fuat Sunardan bir mektup aldık. Kendisi, kendi ifadesine göre: — Hasbelkader caktır. Fakat bu okuyucumuzun burada bir mesele var. mevzuu bahsettiği Hülâsatan diyor ki: — «Ben mahkümiyetimi mütca - kip kararı temyiz ettim, temyizden hükmün gelmesi uzun sürdü, bu ara- da mahkümiyet müddetinin ee bit- mesi de yaklaştı. Yarın beraet ede - bilirim. Bu takdirde hapishanede yatmış olmaklığımın karşılığı ne o- lacak?» * bir yıl yedi ay hapse mahküm olmuştur. Şimdi ce- zaevindedir, mahkümiyet müdde - tinin bitmesine 55 gün kalmıştır. Bu, biter bitmez serbestisine kavuşa - Bu okuyucumuzun ortaya attığı | mesele, hukuk ilminin ortaya atıp rendirmeden yapılabilmesi lâzımdır. Para kuvvetile galib gelen boksör veya güreşci bundan bir zevk ve şeref duyamıyacağı gibi, ciddi oyun seyre* diyorum diye, oraya para vererek doa- landırılan seyirci de bundan hoşlan - maz. Esasen dünyada boks ve serbest güreş gibi dalavereye müsat sporların aleyhine olarak atletizmin inkişafı da bu sebebden ileri gelmektedir. Atletizmde muvaffakıyeti temin e- den müsbet vâkıalardır. Müsabık ko » şar sür'atini koronometre gösterir, at- lar mesafeleri metreler ölçer, bu neti- celer üzerinde de indi hükümler yürü- tülemez. Güreşcilerimiz Berlin olimpiyadla - rında, hakemlerden büyük haksızlık - lara marüz kaldıklarını, muhtelif mib letlere mensub hakemlerin kendi men- faatlerine hizmet edecek şekilde ka * rarlar verdiklerini söylediler... Sporu bir ticaret vasıtası halinden kurtararak, asil Bir mücadele şekline sokmak, sahaları, ringleri minderleri, dolab halinden çıkararak, ermeydanı haline ifrağ etmek ve ondan sonra bu sporların inkişaf etmesini beklemek lâ- zamdır kanaatini besliyor, ve kanaati- mizin doğru olduğuna da emin bulu- nuyoruz. Gene Kuruçeşme kömür depoları Şehircilik mütehassıstı Pröst Liman Umum Müdürü Rauvfi ile Kuruçeşme kömür depolarını tetkik etmişti. Bele- diye müt&hassısının şahst mütalcasma göre ve müstakbel şehir plânı bakımın" dan kömür depoları hakkında İktizat ve Dahiliye Vekâletlerine ayrıca birer rapor verecektir. Bunun için belediye bu hususta Prostun mütaleasını alma: ga başlamıştır. ta halline imkân bulamadığı mua - delelerdendir. Hukuk felsefesine gö- re, istilzam ettiği mahkümiyet müd- deti bir seneyi geçmiyen ahvalde, mahküm kararın kat'iyet kesbetme- sine intizaren serbest bırakılır. Bu, hâkimin kanaati vicdaniyesine taal- lük eden bir noktadır. İstilzam etti- ği mahkümiyet müddeti bir seneyi geçen ahvalde ise, hâkimin vicdan kanaati gene başrolü oynar, fakat ek- seriya mahkümun kat'i neticeye in- tizaren mevkuf tutulması tercih e « dilr. Düşünülür ki, böyle ağır suç- larda mahkümun tamamen beraet etmesi pek güçtür, olsa olsa mahküs miyet müddeti inebilir. İnince göri- ye kalan müddet ise, hapishanede kaldığı müddetten her halde eksik değildir. Buna katlanılır. Müstesna ahval, mahkümün aleyhine çıkmış bir vaziyet yok değildir. Bunun ö - nüne geçecek yegüne çare ise tem - — yizin hükmünü Ççabuk vermesidir. Yalnız teriyiz son hak yeridir. Ace - l edemez, incelemek mecburiye - tindedir. Başlarken de söylemek b Hukuk âliminin kat'iyetle bhalled mediği bir meseledir d