<e SÖONW PUSTA İspanyollar arasında deniz muharebeleri de başladı Hükümete mensup bir gemi âsiler tarafından batırıldı. Madrid etrafında kat'i muharebelere başlanıyor Londra 29 (Hususi) — İspanyol ösilri bir taraftan Bilbaoya ve diğer taraftan Madride doğru — ilerlemkte- dirler. Bu gün, Toledo civarında, hükü- met kuvvetlerile âsiler arasında bir çarpışma olmuş ve neticede hükümet- çiler çekilmek mecburiyetinde kalmış: kardır. Cebelüttarıktan bildirildiğine gö- re, bugün, boğazın medhalinde hükü- met ve âsi gemileri arasında bir deniz muharebesi — olmuştur. -Hükümete mensup bir torpido muhribi çarpışıma neticesinde batmıştır. Komtobia adındaki Fransız vapu- rü, muhribin boğulmaktan — kurtulan mürettebatını toplamıştır. - Diğer bir hükümet torpidosunun da âsi gemile- ri tarafından takip edilmekte olduğu böylenmektüdir. Paristen - bildirildiğine — nazaran, Madrid hüğümetinin — maliye nazırı, bir kararname ile âsilere iltihak etmiş olanlar Madridde bulunan menkul ve Romanya ile ticaretimiz Sefirimiz Romanya Ticaret Nazırıyla görüştü Bükreş 29 (A.A.) — Anadolu a- jİansının hususi muhabiri bildirmekte- dir: Bugün Başvekil Tataresko ve Tica> ret nazırı, Bükreş elçimiz Suphi Tan- möveri kabul etmişlerdir. gayrimenkul eşyasının müsader edi- leceğini bildirmiştir. İhtilâlciler. Madridi işgal için bu günlerde kat'i bir harekete girişecek- lerdir. Madrid kabinesi, hükümetin Mad- ridi terkedeceğine dair olan haberleri tekzip etmiştir . Papazlar kurşuna dizildi Paris, 29 (A.A.) — Havas Ajansının Toledodan aldığı bir habere göre, Ka - tedralin büitün papazları kurşuna di - zilmiş, yalaız muhasara esnasında Al- kazarda bir âyin ile meşgul olan bir pü- paz kurtulmuştur. Lizbon, 29 (A.A.) — eDiario de Lis- boa» gazetesi Toledo müuhabiri bildiri - yor : Nasyonalistlerin askeri mahafili, 'To- ledonun işğalinin Madridin zaptedilme sine yol açtığına kani bulunmaktadır- lar, Castejou grupu tarafından alı -| nan haberlere göre, Madrit istikame- tinde 30 kilometrelik bir ınıntaka ciddi hiç bir mukavemet görülmeksizin işgal edilebilecektir. t . Başvekil Adanada Elâziz, 29 (ALA.) — Başbakan İsmet Tİnönü bugün saat 19 da Elâzizden ha- reket etmişlerdir. Yarın sabah saat 19 da Adanaya varacaklar ve o günü A- dana da geçireceklerdir. Silâhsızlanma Meselesi Cenevre, 29 (Husust) — Asamblenin Öğleden sonra elçimiz ile Roman- |/bugünkü toplantısında Milletler Cemi- pa Ticaret Nazırı ve Milli Banka Ge- | yetinin ıslahı etrafında müzakereler ce nel Direktörü Ticaret Nezaretinde top- Janarak iki memleket arasındaki tica- *t mübadele vaziyetini mütalca etmiş- ler ve bunun neticesi olarak Türkiye- 'den mal idhal eden tüccarlaş lehine geniş münasebetlerde bulunmayı ka- tarlaştırmışlardır. Türkiyeden mal getirten tüccarlar da bu sabah ikinci defa — elçilikte bir toplantı yaparak dileklerini bildirmiş- derdir. İtalya Habeşistandan bir fırka asker çekti Milâno 29 (A.A.) — Jnino ve Sar- din vapurları Koseria fırkası kıtaatını doğu Afrikasından Cenovaya çıkar- mışlardır. Tayya; ile yükseklik rekoru kırıldı Londra, 29 (Hususi) — Bir İngiliz tayyaresi üç saat 20 dakika içinde 9,5 mil yüksekliğe çıkarak iki saat kadar bu yükseklikte kalmağa muvaffak ol- #nuştur. Göbels'in Yunanlılara yardımı Atina, 29 (Hususi) — Almanya Pro- p a nazırı Dr. Göbels Metaksasa gönderdiği bir mektupla, kendisine kar erdiği hüsnü kabülden dolayı kkür etmiştir. bels Emniyeti tmiumiye memurla- rühtaç ve çok çocuklu analara ve- tilmek üzere 150 bin drahmi teberrü etmiştir. İtalya vo beşler konferansı Roma, 29 (ALA.) — İtalyanı onferansı hakkındaki vaziyeli de-| kdir. Bu konferansa faal bir işlirak etmek miyetinde bulu- e işi nan İtalya, hazırlıkların süratle ve tam olarak başarılmasını temenni etmekte- reyan etmiş, nutuklar söylenmiştir. 'Terki teslihat bürosu teşkili hakkın- da Fransa tarafından yapılan teklif a- Içka ile karşılanmıştır. Nikâh yüzünden tarafından öldürüldü İzmir, 28 (Hususi) — müessif bir katil vakası olmuş ve köy muhtarı Hüseyin bir nikâh meselesin- den dolayı arası açık bulunan arkada- şı tarafından öldürülmüştür. Katil firar (Gamlen ile birlikte istihkâmları ziya- etmiştir. Yunan Kralı — Atinaya döndü Atina, 29 (Hususi) — Kral dün A- miral Kondüryotis torpidosu ile Kor- fodan gelmiştir. Kral Faler limanın- da Başvekil ile diğer nazırlar tarafın- dan karşılanmıştır. Bundan sonra Baş- vekil saraya giderek Krala uzun boylu izahat vermiş ve milletin bütün tabaka larınca yeni rejimin benimsendiğini söylemiştir. Kral donanmanın manevralarını ta- | Viyana, 29 (A.A.) — Karlistlerin İs- panya tahtı müddeisi Prens Carlos âi Bourboun'a dün bir otomobil çarpa yaralamış idi. Prens, bu sabah B7 ya- Berlin 29 (A.A.) — Alman Ajansının Londradan aldığı bir habere göre İspan yol milliyetperverlerinin Alniran Te- cervera kruvazörü Rafinanın batısın - da bir muharebeden sonra, hükümetin Gravina adındaki yeni torpido muhri- birini batırmıştır. Kruvazör şimdi di- ğer bir torpidonun peşindedir. Londra, 29 (ALA.) — Filistin kuman danı General Dille verilen salâhiyetler, başkumandanlığın — kararlarına - karşı mahkemeye müracaat etmek hakkın! Filistin halkından nezetmektedir. Londra, 29 (ALA.) — Filistinde örfi idare rejiminin tesisi hakkındaki emir- name bugün resmf gazetede çıkmıştır. |Büyük Britanya kuvvetleri kumanda - nı General Dill asayişin teminini ve Fi- listinin müdafaaşı için icap eden bü- tedbirleri alabiceklerdir. Isparta - Burdur hattının açılışı Nafia Vekili açılış resminde bulunacak ni Ali Çetinkaya bugün Bahkesirin kazası olan Bürhaniyeye gelmiş ve o- radaki Nafia işlerini tetkik etmiştir, geceyi Bürhaniyede geçirdikten sonra yarın (bugün) İzmire gelecek ve bu- radan da İsparta - Burdur hattının açı- lışında bulunmak üzere Burdura hare- ket edecektir. Çek Gcnel—l(urııııy Başkanının Fransada temasları Paris 29 (A.A.) — Halihazırda Konuşma Vüzuh Nurullah ATAÇ Şilrin, musiki gibi, açıkça hiç birşey söylemeden bizde bir tahassüs haleti yaratn belki kâfidir. Hattâ vüzuhun şiirde aranılmıyacak, onun £ rini bo- zan bir unsur olduğu da söylenebilir. Bir manzume zorla karanlık birşi malıdır demiyorum; zoraki hiçbir şey güzel olmaz. Fakat şiir, henüz soğuma- mıaş, fikir haline gelmemiş heyecanla - rın ifadesidir; onda düşünüp taşındık- tan, iyice muhakeme edildikten sonra söylenilmiş sözlerin sarahatini arama- ga hakkımız yoktur. Bir manzume, mevzuunu kavrıyamasak — bile, bize |birşeyler sezdiriyorsa, bizi sevinçleri ıve_va elemleri, iyi veya fena halleri ile insanlığımızı düşünmeğe şevkediyor - İsa, bize mevzuunun ezeli davalardan olduğunu hissettiriyorsa gayesine er - miş demektir. Şarkı gibi şiirin de kay: nağı feryattır; onun vüzuhu edasında- dır. Bir bağırma işittiğiniz zaman se - vinç mi, yoksa keder mi gösterdiğini, gerçek bir heyecandan doğup doğma- dığını, o feryadı teşkil eden sözlerden mi anlarsınız ? Hayr; «ah!», <oh!» gibi mânası olmuyan lâfzlar, sırf âhenkleri, edaları ile size bütün hali, en mânalı sözlerden de daha açıkça anlatır... İrin de vüzuhu vardır, fakat bu vüzuh yalnız edadadır. in, kafiyeli, vezinli bir nesir ol- masını sevmediğim gibi, nesirin de ka- fiyesiz, vezinsiz bir şiir olmağa kalk - masından hoşlanmam. Mensur şiir ve- ya mensure denen şeyden hiç bir za- man hazzetmedim. (Baudelaire'inkiler müstesna; fakat birer ruh hâletini tes- bite çalışan o harikulâde temiz nesir parçalarının, şu çoşkun, İlirik nesirle hiç bir alâkası yoktur.) Şiir gönlün, nesir aklin dilidir. Ne- İsir, vazih olmazsa, hiç bir şey değil dir; lüzüumsuz, faydasız bir karalama- dan ibaret kalır. Ona hiç bir süs, hiç bir itina başlı başına varolmak — hak- kını vermez. Onun güzelliği, söylemek istediğini anlatmak kabiliyeti ile ölçü- lür. Nesir: «Ben âhengimle hissettire- ceğim!» diyemez! Çünkü o, nesir olmak- İzmir, 29 (Hususi) — Nafia Baka-|lâ, âhenkten ziyâde mânaya kıymet vermeyi, düşünülmüş, taşınılmış şeyleri — söylemeği — kabul — etmiş- tir, — vaadetmiştir. Bunu unu - tunca, işine geldiği zaman deve, işine gelmediği zaman da kuş olduğunu id- diaya kalkan deve—kuşu gibi «muava- ise volont&» göstermiş olur. Ben şair değilim, nesir yazarım. Söz- lerimin anlaşılır şeyler olmasını iste - rim. Bir kimse çıkıp ta yazılarımda vü- zuh olmadığımı söyleyince elbette ki o- na gücenirim, çünkü anlamak isteyip te anlamadığını söyliyor demektir. Ti e Pariste bulunmakta olan Çekoslovak- | «Niçin anlatamamışım? Acaba kendim- Bir köy muhtarı arkadaşı |ya erkânıharbiye reisi General Krejoi|de mi anlamadım?» diye üzülürüm... dün B. Daladier tarafından kabul edil- | Ama okuyanın da kafasında vüzuh, hiç Nazlıderede | miştir. General, bundan s#onra Mare- | olmazsa hüsnü - niyet» bulunması lâ- şal Petain ile Bir çok Fransız Ceneral- | zım. Geçenlerde bir mecmuada bir mü- lerini ziyaret etmiştir. General Krejoi bu sabah General ret için Doğu hududuna gitmiştir. Tıymis,_ A—lmıııyııuıı müstemleke istemesini makul buluyor Londra, 29 — Times gazetesinde bir makale neşreden Saylav Sir Arnola Wilson, Alma: nın Kobniler hakkındaki dileklerini baklı bulmakta ve demektedir ki: Hiç bir Avrupa devleti, bir Koloni devleti rolünü şerefle tutmak — husu- suünda Almanyanın iktidarını haiz de- gildir. Almanyanın harpten evvel Ka- nekkit benim bir yazımdan bahseder- ken: «müphem, vüzuhtan mahrum>» di- yordu. Canım sıkılacak gibi oldu. Fa- kat daha başka yazılar, kitaplar hakkın- daki hükümleri okudum: «Üstat bi - ze bir edebi ziyafet çekmiş, tebrik e- deriz, teşekkür ederize gibi beylik lâ- kırdılar, «Mânası boşalmış» basma ka- lıp cümleleri kullanabilen bir adamın kafasında vüzuh olabilir mi ki bir yazı- muhafazakâr yı anlasın» deyip teselli buldum. Belki de haksı: Bir Italg—nn fayyaresi Düştü, 5 kişi öldü — Roma, 29 (A.A.) — Sön model bir Hltalyan bombardıman tayyaresi dün |Romanın elli kilemetre şimalinde ta - kip edecek ve sonra da donanmayı Fa-|lonilerinde başardığı işler öteki dev- lim uçuşu yaparken düşmüştür. İçin - ler limanında teftiş edecektir. — iki ahbap çavuşlar » EN SON MO letlerinkinden hiç te aşağı değildir. Dört tekerlek, bir bir etomabile aahip olacakları İdeki altı kişiden beşi ölmüştür. bir de metör alabildikleri gün son medel l $ # ALE Antakya, İskenderun ve Türkün ferağat kabul etmeyen hakkı ntakya ile İskenderunun mu-4 kadderatı mevzuu bahsolduğu şu günlerde geçmişi hatılamamak elden gelmiyor. Bu, ihtiyarsız birşey. büyük harbin başlangıcı ve biz me teyiz. Derken kendimizi birgün çant sırtta, tüfek elde Bostancı sırti buluyoruz. Bu da hazırlık devresi vı 4 talimgâh hayatı. Ondan sonra ver elini Halep şehri. Karyolalarımızı dört bir küşesin kutduğumuz kırk kişilik yük vagoni da üç Alman ve bir Türk olarak ben varım: Pısırık, cüretsiz, bir köşeye sit- miş bir Türk ihtiyat zabit namzedi. İlk inkisar Derince istasyonunda başlıyor: Üzerlerine beyaz tebeşirle Enverland yazılmış vagonlar iliştiği zaman. Sonrası: bitmez, tüken mez bir yolculuk. 4 * Uzakta beyaz bir kum deryası içine gömülmüş gibi büyük taş blokları gö ze çarpmaktadır: Halebülşehya dedik leri şehir işte burası. Görünen kısım- ları hendesi hatlarla taksime uğrayan bu şehrin en fecitarafı midesi. bin çarşısı, hakikaten tahammül edil. mez bir kerahat arzediyor. Ve 'Türk ile Arap için fiyatlar da bi başka, " * Şimdi Nasıradayım. Yüksekli! esen rüzgârların tesirile oyulup çü - kurlaşmış gibi insanda bir his b | bu tencereye benzer kasaba, yıldırın ordusu grupunun karargâhıdır. hiş bir acılı dizanteriden yatıyo Hâtırasını her zaman minnetle andığ çocuk doktoru Ali Fuat, hastaneyi idi re ediyor. Ve ben, bir parça iyileştik- ten sonra hergün onun yazdığı a süt diye Arap bölük emininin önüme zattığı bulaşık suyunu herifin suratını fırlatmamak için nefsimi zorluyorum İçmeden iade ettiğim için hayret yor ve: K — Ya Efendi! diyor. Bu süt nefis, * Düşmanın Hayfa kıyılarına asker çı- karması ihtimali var. Alayımız, bu sa hili muhafazaya memur. Hazır bul İ mak için mütemadiyen talim yaptırı « yoruz. Dert anlatmak için saatlerce ne fes tükettiğim bir Araba soruyorum: — Be adam! Niçin dikkat etmiyor » sun? Ne düşünüyorsun? a Aldığım cevap şudur : g — Benim vatan Trablus Şam. Ban ne gerek Hayfa ! j * K Diyorlar ki Arap kabileleri Der'ay baskın yapmışlar. Alçaktan uçan düş- man tayyareleri, ihtliyatsızlık neticesi olarak Der'a mevki kumandanlığın bahçesine toplanan Türk askerlel mitralyözlerle berbat etmişler. Bü zayiat varmış, Aradan kısa bir zat geçiyor ve bizim alay baskın yapı hatta karşı yürüyüşe geçiriliyor. F ben, bir sui tesadüf eseri olarak Şam- dayım. Alayım gerilerde. Sefaletten | len anamın himayesinden mahrum lan iki küçük kardeşimi kurtarmak için İstanbula gitmem lâzım. Sonra, geride, ricatte işlenen fecayi de malüm. n i Ben, büyük harbin sonlarına doğru Suriyeyi işte bu şartlar altında teri tim. Türk Antakya ve Türk İskenderun bu acı hâtıralar arasında, bizler için dalma kanayan bir iç yarasıdır. Bunu, bu acı bâtıraları uzum boylü deşmey de pek lüzum yok. Fakat şunu katiye le söyliyebiliriz ki biz, oraları daha faz- la arkada bırakamayız. Bu, mümkün değildir ve olamaz. Yukarıda, binde: birini dahi anlatamadığım sebepler çin ve bilhassa Türkün feragat etmiyen hakkı için. — Selim RAGIP İnhisarlar Vekilinin tetkikleri Kars, 29 (A.A.) — İnhisarlar Ve kili Ali Rana Tarhan maiyetindeki ze» vatla Beraber bugün kasabamıza gel mişler ve incelemelerden sonra $