SON POSTA Lılyan Hreyı en VA filmi: Siyah güller Güzel yıldız: * Bu &ser beni çok yordu. Dans kısımlarında muvaffak olmak için geceli gunduzlu çalıştım. Fakat film iyi oldu,, diyor ımda, çevirmi: ş olduğu er 935 senesi unhnı—lıvnh Hol gitmiş olan bu güzel san'atkâr yememiş ve vatanı- olan Der ya ayni senenin sonbaha tür. in) e varır varmaz sureli mah:- susada kendisi için hazırlanmış - olan filmi çevirmeğe başlamıştır dir. lmin Siyah güller) Şimdi kadar limlerde hep hoppa 'mizaç - kız yapmış olan (Lilyan Harvey) bu filim- de çok ciddi bir rol almış! h güller) filmi, 1905 senesin - de ndiya) da Rus hükümetine karşı vuku bulan kanlı ihtilâlde geçen bir âşıkane vak'ayı tasvir eylemekte dir Bu filimde güzel (Lilyan Harvey); millf Finlandiya havaları üzerine ter- tip edilmiş şarkılar söylemektedir. Kibar dansöz Marina Feodorovna ro- lünü yapan bu sevimli yıldız Sibe - Hü çok meşhur olan Valse Tristeyini mükemmel surette dansetmektedir. Bundan başka (Lilyan Harvey): (La Gioconda dö Ponçielli) eserin - den alınmış (La dans de zör) namında- ki dansı dahi fevkalâde bir süretle can- landırmıştır. Bu büyük filim almanca, fransızca ve ingilizce olarak Üç lisan üzerine gevrilmiştir. Bu üç lisana mükemmel | surette vâkıf olan (Lilyan Harvey) her üç nüshada başrolleri yapmıştır. Filmin fransızca nüshasında — (Li! - yan) m partöneri meşhur Fransız san'atkârı Jan Galland; almanca nüs - hasında meşhur Alman san'utkârı Villy #riç; ingilizce nüshasında meşhur İn - giliz san'atkârı Esmond Kvight'tir. Bu filim hakkında (Lilyan Harvey ) şu sözleri söylemiştir: — «Bu filim beni çök yormuştür. Se- bebi pek basittir. Her üç nüshasını ber. Bu miş olduğu bütün tilimlerde| de muvalfakıyetler — kazanır vrak ve sevimli Lilyan Ha i çevirmiş ölduğu fi -| rolünü * çevirdim. Her lisana göre ;ıh.sıvı.—un—v Lilyân Harvey Siyah güllerde manca nüsbasında Alman çeşnişi, fran- sızca nüshasında Fransız çeşnişi, İn - giliz nüshasında ise İngiliz çeşnişi ver - mek icap ediyordu. Filmin bu memle- ketlerde muvaffakıyeti ancak buna ,bağlı bulunmaktadır. Çok çalıştım. He- le dans kısımlarında muvatlfak olmam için geceli gündüzlü uğraştım ve mu- (vaffak ta oldum.. Uç büyük millete mensup çocukla - ve büyük filmi: rın kardeşçe aylarca birlikte çalışma - ları görülecek şeydi. Filim hakkında hükmü verecek olan halktır. Halkın da çalışmamızı takdir edeceğinde zerre kadar şüphemiz yok - ytur.» Almanyada; Fransada; İngilterede ve İltalyada pek büyük muvaffakıyetler kazanan bu Ük filmi yakında şehri - mizde (Türk sinema) sında göreceğiz. Kuçuk Şarkıcı ! Sinema Meraklıları tabiatile Al Consonu hatırlarlar... Az fakat özlü film çeviren bu san'atkâr bu sene (Kücük Şarkıcı) adında bir film çevirmiştir. Bu filmin müzik kısmı çok kuvvetlidir, Amerikada pek büyük bir rağbete mazhar olan ve The Yacht Club Bays adı verilen dört muganni bu filmde büyük yer almışlardır. Güzel müzikli ve şarkılı filmlerde olduğu vechile bu filmde de o kadar derin bir mevzu aramağa lüzum yok... Maksat san'atkârların seslerini ve kuvvetl imüziği dinlemektir. Bu cihetten film çok zengindir. Resmimiz filmden bir sahneyi gösteriyor. Sıyfı | Amerikada çok şayanı dıkkal bir dava İki bin sene"sonra tesir | eden Maznun sandalyasında doğruldu cilere döndü: inanmayınız. Benim felâketime Rio de Janeiro ağır ceza mahkeme - sinde bütün samiini, ağlatan bir aşk ve sefalet faciasının davası rüyet edil- miştir. Amerika gazeteleri bu faciayi şöyle tasvir etmektedirler. «Mahkeme salonu ağzına kadar dolu idi, her gün bir iki meraklı muhbirden başka — kimsenin bulunmadığı — ga- zeteciler Jlocasında —matbuatın ta - niınmış — şahsiyetleri yer — almıştı. Koridorları tıkayan — halkı, — jan - darmaların tehditleri dağıtlı, zayıf, çe- limsiz, sarı benizli bir adam maznunla yın sandalyesine geldi oturdu. Düşün -« celi idi. Biraz sonra, heyeti geçti Reis: — Avükat tutmıyacak mısm, kendi - ni müdafaa ettirmiyecek misin, diye Sordu. Sarı benizli adam hiç telâş eseri gös- termedi. Önündeki parmaklıklardan kuvvet alarak doğruldu. — Avukata lüzum görmüyorum, ben hâdiseyi size olduğu gibi anlatacağım, hakikat, benim en kuüvvetli müzahir ve müdafiim olacaktır. Ondan sonra da vicdanınıza sığınacağım, hakkımda ne karar verirseniz veriniz... Öyle bir ha- leti ruhiyenin tahtı !psırındcylm ki, be- ni idam da etseniz, beraet e ettirseniz, âsabımda en ufak bir hi t, gönlüm- de en basit bir kıpırdanı: siniz.. Reisin tekrar sesi Hâdisenin nasıl cı hâkime yerine ettiğini anlatınız. — Evvelâ gazetecilere kolaylık bI - mak üzere kendimi tanıtayım. İszmim Jose Pinto, âsârı atika müzesinde bek- çi idim, senelerdenberi orada çalışıyor we âmirlerimin itimadını kazanmış bu- lunuyordum, beni, sadık adam oldu - ğum için İncasların hazinesini muhte- vi olan daireye koydular, gelen sey - yahları, ziyaretçileri ge yor, onlara izahat veriyordu. Saygı değer başkan!.. O sırada genç bir kızla tanıştım. O beni sevdi, ben de onu sevdim. NXişanlandık, evlenme - den evvel kendisine vaziyotimi anlat - |, tım, — Sevgilim, dedim. Ben fakir bir in- sanım, buradan aldığım aylık ile ge - çinmeğe mecburuz. Hayalinde nası? bir istikbal yaşattığını bilmivorum, — eğer büyük hülyalar kurmuşsan benim bun- ları meydana getirebilmekliğime im - kân yoklur, onun için düşün, taşın ve kararmı öyle ver. Sevgilim, ellerini boynuma dola - di Jose Pinto dedi, sertinle beraber olduktan sonra, başka ne istiyebilirim tim seni evii nvu.— Muhterem başkan m, gazete- 1 tehalükle ve fada « x * zehir merakla davayı dinleyen gazete- l » Yazınız dedi, efkârı umumiyeye anlatımız. eğer bir kadın size ferağat ve fedakârlık vadile sokulursa, sakın sebep de bu inanışım, müzeden tarihi bıçağı çalışım ve kavğa esnasında zehirli bıçağı karımın üzerine atışım oldu. Bve döndüğüm zaman karım ölmüs aşk küllenmeğe başladı m: zın hayalinde genç kızlığın parla yaları yaşamağa başlar, akşaml. kesin nazarı dikkatini celbeden letlerle, çalgılı lokantalarda sizin şöh- retinizin kanadına — sığınarak, urur duymak ister... Gazeteciler Allal kına yazınız, ve karilerinize deyini eğer aldıkları kadın güzelse ve ekmeğinizi düşünecek r bir mursanız, muhakkak bir gün evin için de tadsızlık çıkar. Ben bunları düşünemedim muhte - rem heyeti hâkime, gençliğimin tecrü- besizliğine kurban oldum. Sevgilimin z de güzelliği gözlerimi kamaştırdı. onunla evlendim, bir sene sonra, ... şu kadın - gağızın elinde duran nur topu gibi bir evlâdımız dün ru, şuursuz ketine bakıyor, ona insanlık bakan kadın merakını yenememiş, & lâdımı da mahkemeye — getirmi: e muhterem başkan, söyleyin çocuğu dı- şarı çıkarsınlar, çocuk şuursuz da olsa babasının bu demir parmaklıklar sında hesap verdiğini görmesin. Reis — Çocuğu dışarı çıkarınız, dedi. Samiin arasında bir gürültü oldu, bü - tün mazarlar kucağında çocuğu taşıya kadına baktılar, ve kadın da göylene dışarı çıktı. Jose Pinto alnımı sildi İşte, muhterem heyeti hâkime sözüne devam etti, bir sene sonra hele çocuğumuz da doğduktan aya geldi. Bedbah ar söylene ve ra masrafımız da arttı, karım — istediğini yapamıyor, istediğini giyemiyor e bu yüzden de sinirli oluyordu. O gün lere kadar büyük bir ahenk ve sevgi içinde geçen hayatımız birdenbire Bişti, arlık sebepli sebepsiz kav; de- ade buyurun | yorduk. Biribirimizi kıriyorduk, — bir ün ahbaplarımdan biri; karımın — bir bitle konuştüğunü &öyledi, inanma « dım, kendisine sordum; inkâr etli İşte o buhranlı günlerin-birindı nim muhafaza ettiğim hazineleri gün bir adam gelip Benden izahat alıyar, be gün, İncasların mukaddes ğını görmek istedi, o bıçak mera ra ancak müsaadei mahsusa ile rilirdi. Zair müsaade vermedi« ler, bana mühim bir bahşiş tekl ti, ilk defasında reddettim, ve döndüğüm zaman, binbir iht! çin- de bunalan karımı görünce il- İmadığıma bayağı mütecssir oldu! ertesi günü, bahşişi aldım, bıçağı da terdim k iki bin senlik bir antik sonradan Gabi niz ki, bir ka-| ârlıkla soku- | lur fıkrınıza ortak ol a mayINıZ t geçip te aradakil ğim, ve o anı için sana 2 (Devamı 12 inci sayfada)