B NTT ÇT ÇT T UN — Seyfi beyin ailesile görüşüyor Mmusunuz? — Evet.. kızile ahbabım.. On yedi, on sekiz yaşlarında yetişmiş bir kızı| var.. Gene sustular, er: — Müsaadenizle, dedi, ve Süheylâ- nın elini sıkmadan uzaklaşırken, o, mı- rıldandı: — Annenizin ellerinden öperim.. Fakat Ömerin annesi Süheylânın bu selâmını haber almadı. Ömer, annesine bu tesadüften bahsetmedi. Süheylâdan bahsederse Seyfi beyden de bahsede - cekti. Son aylarda ikide bir önüne çı - kan bu ismin lâfını etmek istemiyor. Kâmran bey haftada beş kâğıt ve- rıyor Ömere. Ayda yirmi lira. Ömer, ilk haftalığı alıp anasına kun- duraları ve babasına kasketi getirdiği vakit, Nuri usta: — Eh, dedi, sen dört yaşımndayken de eve ekmek getirmiştin. Hatırladın mı?. — Hatırladım, baba.. — Ben, o geceyi, 6 yokuşu, hiç v- nutmadım, Sen de unutma.. — Unutmam, baba, Ömer, Nuri ustaya, her vesileyle «baban diyor. Bu adama ubaban de - mek hakkını hayatının en güzel hak - larından biri gibi görüyor. O gece yemekten sonra, in itie razlarına raâğmen eve yardım etmeme- si, kazandığı parayı birikdirmesi ve bu- nunla bir iki sene sonra bir yazıhane açması kararlaştırıldı. Ömerin, patronu Kâmran bey, pi - yasanın zengin, büyük ticaret ve cina- yet davalarında kendini göstermiş avu- katlarından değildi. Fakat meşhurdu. Masondu. Şiire merakı vardı. Ve eğer meselâ Fransada mahkemeye çıksa jü- rinin gözlerinden yaş getirecek kadar güzel ve dokunaklı konuşmasını bilir- di. Derbederdi. Her vakit, Ömere: — Ben artistim derdi. Avukatlık bir nevi artistliktir. Fakat adliye bu artist avukatı çok defa lüzumundan fazla geveze, hudut harici söz eder, nobran buluyordu. Ka- rı koca, boşanma, nafaka davalarında yedi tula sahibi olan Kâmran bey bü « tün heyecan ve samimiyetile boylu bo- yunca gözükebilmek için fırsat arı - 'yordu. Bu fırsatı ona, Örner buldu. Ömerin bir muharrir arkadaşı vardı. Memleket edebiyatında oldukça tanın- mış bir genç. Bir kitap için mahkemeye verilmişti. Ömer, Kâmran beyden bu davayı almasını rica etti: — Yalnız, üstadım, dedi, bizimki - nin parası yok. Kâmran Bey genç muharririn eser- lerini okumuştu. Onu beğeniyordu. Kendi geniş ve çok eski tarihlerin ma- — Para filân istemem, dedi. Sade bana vekâleti umumiyesini — versin. Bundan sonra ne kadar davası olursa hepsini ben üstüme alacağım.. Muharrirle Kâmran Beyi birbirle - rine tanıştıran Ömer bu tanışmadan iki tarafın da memnun kaldıklarını gördü. Dava günü kalabalıktı. Ömer din - leyicilerin arasında. Kâmran Bey ber- mutat, celse açıldıktan sonra, cübbesi uçarak, kanter içinde salong girebildi. Müekkilinin elini sıktı. Darmadağın çantesından evrakını çıkardı. Sonra başını kaldirarak heyet hâkimeye bak- t İddianameden sonra söz alan Kâm- ğgil, Ömer, avukbtı. arkadan görüyor. KAN KONUŞMAZ! - Son Postanın Edebi Tefrikası: 90 'SON POSTA Filistin Taksim mi Ediliyor ? (Baştarafı 1 inci sayfada) havaya kalkıp indikçe sesi de yüzse-| Zetesinin verdiği malüfmata göre Filis- lip alçalıyor. Ömer bir gün kendisinin de böyle| geçilmesi için hazırlanan proje mühim ortaya çıkıp konuşacağını düşünüyor hükümleri ihtiva etmektedir. Bu pro- ve: . jeye göre, şimalde Suriye hududu ile — Hiç bir zaman bizim Kâmran ho- | senubta Hayfa ve Karmel dağı arasın- ca kadar tımtıraklı konuşmasını be -|da bir İngiliz müstemlekesi — ihdasını ceremiyeceğim» diye düşündü. derpiş etmektedir. Bu müstemleke Fakat Kâmran hocanın tımtıraklı| Musul - Hayfa petrol borusunun ve nutku fayda vermedi. Karara çekilen Hayfa deniz üssünün himayesini temin tinde Arab-Yahudi rekabetinin önüne| etmiştir. Eylâl 21 — Milletler Cemiyeti asam- blesi toplanırken (Baştarafı 1 inci sayfada) Cenevre, 20 — Havas ajansı bild* | ittihadı efkâr mevcud olduğunu ilâve 'riyor: iştir. Delbos'un dün Litvinof, Tevfik M. Blum hafta sonuna doğru Ce «| Rüştü Aras, Ozuski, Antonesko, Sw | nevreye gideceğini de söylemiştir. botiç ve Beck ile yaptığı görüşmelef Gazeteler Blum-Eden mülâkatı et -| Fransanın bilhassa küçük antant ö * | rafında muhltelif tefsirlerde bulun -inündeki müsaid durumunun değişme makta, bu arada Fransız-Sovyet misa -| miş olduğunu, Bratislavya görüşme * kını da ele almaktadırlar. lerinin Fransa ile küçük antant arasilt* Temps gazetesi yazdığı makalede |daki bağları sıkılaştırmış bulunduğu * Fransız-Sovyet misakının beynelmi -İnu, ne münferit bir manevra ve ne d€ lel meselelerin halline hiç bir suretle | küçük anlaşma-Fransa münasebetleri” heyeti hâkime, genç zabıt kâtibinin | edecektir. maznuna karşı gösterdiği güler yüze Memleketin diğer kısmı Arab ve tağmen tekrar mevkiüni işgal ettiği va- Yahudi nüfuz mıntakalarına ayrıla - kit hüküm genç muharririn aleyhine çıktı. Salondan dışarı çıkarlarken Kâm - ran genç muharrire: — Sen böyle şeylere aldırmazsın, diyordu. Gene de akldırma.. Temyiz e- deceğim.. Mesele senin mahküm olup olmamanda değil, mesele kitabın be - rat etmesinde.. Ben, senin değil, ki « tabın vekiliyim.. Onu kurtaracağım.. Ömer günden güne Kâmran Beye daha ziyade ısınıyordu. N Bu da Gâvur Cemal hoca gibi çok konuşuyordu ama sözlerini — tabanca kurşunu gibi kullanıyordu. Yılgın de- ğildi. Hayatı seviyordu. İçkiyi, siga - rayı, kadınları seviyordu. Yaşamayı güzel buluyordu. Fakat daha güzel yaşamanın kabil olduğunu söylüyor - du. Davalarile — hayatın içindeydi. Kendisini yalnız hissetmiyordu. Bilâ- kis bir tarafından kalabalığa sımsıkı bağlıydı. Ömner birinci ayın sonunda Kâmran Bey hakkında hükmünü verdi: — Cana yakın, çok defa dost, dü « rTüst ve palavrasız manasile radikal bir küçük burjuva münevveri.. Hattâ radikal değil, Jakoben. Sanki bir saat önce Fransa inkilâbı kebirinin içinden çıkıp gelmişti. Sanki Bir saat önce Robes Piyerden Danto'nun başı« nı istemişti. (Arkası var) Avukatlar birliği niçin toplanmadı? (Baştarafı 1 inci sayfada) mirde topladığı zaman bu teşekkül i- çin Adliye Vekâletinden ve barolardan yardım istemişti. Beklenilen — yardım gösterilmediği gibi birliğin — faaliyet göstermesi sebepleri de orladan kaldı- 'Türkiye Avukatlar Birliği nizam: namesinde yapılması istenilen tadilâ- tın taliki bu teşekkülü büsbütün za- yıflatmıştır. Birlik baroları değil, şah- san avukatları organize eden bir te- şekkül olduğu için baroların başların- da bulunan ve birliğe dahil bulunmı- yan bazı zevatın alâkasızığıyla karşı- laşmıştır. Memleketin en münevver sınıfı için bu dağınık vaziyet cidden a- cınacak bir hâdisedir. Herhangi adli bir mesele önünde Avukatlar Birliğinin mütalâasına mü- racaat edilmiyerek yalnız bazı mahdut tir. Baro kadrolarını da içine almak şar- tile büyük bir avukatlar kongresi ya- pılmasıma ve bilhassa İstanbul avukat- larının bu teşekkül içine alınmasına ihtiyaç vardır.» Romanyada beş komünist onar seneye mahküm edildiler Bükreş, 20 (A.A.) — Bir tanesi ka- dın olan beş komünist, Nasyonalist ga- zetelerin satılmakta olduğu gazecte kulübelerini tahrip etmiş olmak itha- mile onar sene hapse mahküm edilmiş- lerdir, “ Mısırın İran Sefiri Tahran, 20 (A.A.) — Mısırın yeni ran Beye dört beş defa asadet harici - İrarı.orînelçilihhdurnhmneym. nep çıktığı ihtar edildi ama o bugün|zam şehinşaha itimat mektubunu ver- bu ihtarları pek dinliyecek halde de -|Miştir. Elçi, memleketini ayni azaman- da Irak ve Hicazda da temsil edecektir. Yakalanan komünistler Cübbesinin geniş, uzun yenli sağ kolu| — Varşova, 20 (A.A.) — Bir Yahudi BERĞ taniği eli cak ve bunlar belki de bir Kantonlar Federal Birliği şeklinde idare edilecek- tir. Gazete bu plânın teferrüatının Arab ve Yahudi şeflerine verildiğini yazmak- tadır. Lehistanın İsteği Varşova, 20 (ALA.) — Gazeta Pols- ka, manda komitesinin genişletilmesi hakkında B. Bek tarafından konseyde yapılan istekten bahsoderek şu satırla- rı yazıyor: «Lehistan için mühim olan mesele yalnız Lehistan tabaasının Filistinde yerleşmesi meselesi değildir. Gittikçe artan nüfus meselesine taallük eden bir çok meseleler daha vardır.» Gören bilen var mı? — eee iSizeN Gorele kazasının Dayci köyünde Alem oğlu Şakir Yukarıya adını yazdığım babamı 914 har - bindenberi kaybetmiş vaziyetteyim. Lütfen Dilen varsa bana bildirir. mi Akdeniz İst. İş. YA sağlık küçük sübay Şakir oğlu F. Gür Seddülbahir * Yeni Bulgaristanın Başkavak muha - dirlerinden Ali Osman kızı Fatma 1924 yılında Bulgaristandan gelirken yedi yaşındaki kardeşim Fatmayı Kdirnede Ka - pikülesinde budut zabitlne eçvlâtlik - olarak vermiştim. Şimdi nerede olduğunu arıyo - rum, Edirnenin Sulegolu nahiyesine bağlı Yağcık köyünde AW Osman oğlu Ali * Samsun hastanesinde başhemsire Adalet Hemşirem Adalet Samsun merkez askeri bastanesinde başhemşire Idi Bir müddet evvel oradan ayrılmış, Karsa gideceğini söy- lemiş, gimdi nevede olduğunu bir türlü am - hlyamadım. Sultanahmet, , İshakpaşa caddesi 33 de sermürsettip Emin torunu Naxif Çayırlıoğlu * Kâmil Ömer kızı Hatice Melek nerede? Bunu bir okuyucumuz soruyor. — Eyvelce Varnada tmişler, sonra izleri kaybolmuş. - Ber bilen varsa Romanyanın EKalas şehrinde BStrada Çeresto, 14 numurada Mahmut Ha - ll zevcesi Haticeye bildirirse bu âile çok memnun alacaktır. * Pir Mehmet kızı Fehmiye nerede? Bundan takriben 14 vene evvel kardeşim Pir Mehmet kızı Fehmiyeyi kaybettim, şimdi 30, 35 yaşlarında olacuklı. Bir aralık bir doktorla İzmire gidip orada evlendiğimi işit- miştim, tevsik edemedim. Bilenler bana bil- dirirlerse çok minnettar kalırım. Tophanede Bağarkesende Birinci Sedde 3 ammarada Saniye * Aslan kızı Ziliha nerede? Bandırmanın Sığırcı Mecidiya — köyünden merlhum Aslan koızı Ziliha seferberilktenberi kayıptır. Bilen varsa adrestme bildirmesin! dilerim. Bandırmanın Sığırcı Mecidiye — kö- yünden merhum Aşlangeri oğlu İsa « Cim Londos » a . Cenubit Afrikaya . . Gitmiş Atina 25 (Hususi) — Güreş şampi- yonu Cim Londos dün Miısır tarikile Cenubi Afrikaya gitmiştir. Landos Ce- nubi Afrikanın muhtelif — şehirlerinde mâni — teşkil etmediğini Cenev - re toplantısı arifesinde — sarfedi - len siyasi faaliyetlerin ehemmiyetine işaret etmektedir. Pöti Pariziyen gazetesi de şunları 'azmaktadır: Paris, 20 (A-A.) — Sü Bakanı M. Daladiye, Ruen,de başka memleketle- rin siyasal rejiminin Fransayı alâka - dar etmiyeceğini, Fransız hükümeti - nin bir kaç gün zarfında dünyaya hi « taben bir beyanname neşrederek barış arzusunu ilân edeceğini, fakat bu ba- mış arzusunun Fransanın pasif ve gay- ti faal kalacağı demek olmadığını ve bu beyannamenin kâfi olmadığını, Fransanın malik olduğu bütün vasıta- larla memlâkete hürmet ettirmeye ka- rar vermiş olduğunu görtermesi lâzım geldiğini söylemiştir. G. Mübadillerin dertleri gayrimübadiller ara - vardır. Meselâ Emlâk güç meydana Ç” | sında yine dedikodulu münakaşalar ol- kıyor. Haklar meydana çıkarılamayın” maktadır. Gayrimübadiller Cemiyeti|ca da gayrimübadiller efkâr: umumiyt” şiddetli bir münakaşa yap|si kabahali idare heyetinde buluyarlar: Son günlerde il kongresinde muaş olan avukat Hikmet demektedir ki: — Gayrimübadillerle Cemiyet ara - sındaki ihtilâfin mahiyeti şudur: İda- re heyeti büyük istihkak sahiplerinden mürekkeptir. Bunlar deruhte ettikleri vazifeyi ifa edememektedirler, Hükü - met gayrimübadillere azami yardımı gösterdi. Fakat bu yardımı büyük is- tihkak sahipleri yalnız kendi menfaat- lerine ve bizim gibi küçük istihkak sa- hiplerinin zararına imale ettiler. Mese- lâ Maliye Vekili Fuat Ağralı gayrimü- badillerin bütün istihkaklarına muka - bil yalnız on bin liraya kadar yüzde iki buçuk nakit tevziüni teklif etti. Fa- kat büyük istihkak sahipleri buna mu- arız kaldı. Tevziata yardım etti. Bu sa- yede de büyük istihkak sahiplerinin ceplerine hayli para girdi. Geçenki toplantıda idare heyetinin bize okuduğu 4 maddelik bir rapor var- dı. Bir senede yapılan, fakat neticesi böş olan teşebbüslerden bahsedilmek- beydi. İdare heyeti küçük istihkak sahiple- rini sefaletten kurtarmak içia hiç bir iş görmemiştir. Heyeti idare kendini mazur göstermek için : — Ne yapalım, hükümetten istedik, vermedi. demektedir. Halbuki iş böyle değildir. Bir milyon liraya kadar istih- kak mazbatası alanların bugükü vazi - yetle beş bin veya on bin liralık küçük istihkak sahiplerinin vaziyeti bir değil- dir. Gerek nakdi, tevzlattan ve gerek bono satışımdan büyük istihkak sahip - lerinin istifade ettikleri şüphesizdir (Çünkü tevziat az da olsa yekün tatmin edici bir mikdara baliğ olmaktadır. Küçük istihkak sahipleri ekseriyeti heyetinde temsil - edilememektedirler. Küçük istihkak sahiplerinin bütün ü- mitleri şimdiye kadar olduğu gibi hü- kümetimizin göstereceği şefakat ve a- lâkadadır. — , Diğer taraftan Gayrimübadiller ce- miyeti idare heyetinden Sadi de şunları söylemektedir : — İdare heyeti hem küçük ve hem de büyük istihkak sahiplerinden müte- ildir. Aradaki ihtilâf, istihsal edil- tücearın evinde toplantı yapan 12 ko-|mesi lâzım gelen bir haktan mütevel- münist memnu faaliyette — bulunmakllittir. Ve bu istihsal edilecek hakkı al- cürmü ile tevkif edilmişlerdir. mak için de önümüzde birçok maniler R n taahhüdü temin ettiği ve fakat Berlin” İlk temaslar, önümüzdeki aylar zar-| » Mü KŞ BAA nin gevşemesinin mevzuu bahsolmad” ğını göstermiştir. Dantzig meselesi Beck'in Berlinden Dantzig statüsü* || ne ve Lehistan menfaatlerine hürme! Belgrad, 20 (Hususi) — Başkaba | ve Dış Bakanı Köseivanof, Milletlef Cemiyeti asamblesi müzakerelerinde | hazır bulunmak üzere dün Cenevre * | Bulgar Başvekili Yugoslavya hudu" dundan geçerken gazetecilere beya * | natta bulunmuş ve iki memleket ara * | sındaki dostluğa temas etmiştir. M Köseivanof avdette Belgrada uğrıya * | cağını da söylemiştir. Fakat idare heyeti elitden geldiği kadar çalışmaktadır. Geçenlerde bir ga; übadil şikâ * 'yet ediyordu. (Cemiyet birçok yapıyor ve gayrimübadiller bu altında eziliyorlar. Müzayedeyi cemiyet yapmasın, Ziraat Bankası yapsın) di" yordu. Esas itibarile bu doğrudır. Fakat yanlış olan cihet te gayrimübadillerit sırtına yüklenen masraf cemiyetin de * ğü, gayrimübediller takdiri kıymet VÜ | satış komisyonunun masrafıdır. İdar? heyeti bir de bir hakkı huzur ve almadan fahri olarak çalışmaktadır. Halihazırda takdiri kıymet komis * yonunun masrafı senede 160 bin lirf kadar tutmaktadır. Bunu bonoya kal bedersek bir buçuk milyon liralık bonü gayrimübadil istihkakından. komisyof masrafına gidiyor demektir. Bugilnk. mesai tarzile mevcut ve gayrimübadi” lere mahsus emlâkin satışının belki Of sene daha süreceğine nazaran gayril badillerin bakiyei istihkakı 'a komisyon masrafına gitmiş olacaktır. Binaenaleyh hükümet komisyonü tasfiye etmeli ve gayrimübadil emlâki” ni tamamen Milli emlâk idaresine dev” rederek gayrimübadillerin istihkaktaf! bakiyesini bu emlâke karşılık göstere * rek kat'i surette hazine tahvili mahiy'e” tinde mali bir kıymeti ve itibarı olaf bir tahvil ile kapatmalıdır.» Son Posta İLÂN FİATLARI | — Gazetenin esas yazısile bir sü- | tanua iki satın bir (santim) | sayılır. e 2 — Sahifesine göre bir santim ilân fatı şunlardır: gı yere göre santimle ölçülür.