ŞTT YAT İlim ve f"'_?lf, Doktorluğun kıymetini sıfıra indire cek makine Âlimler gökte yeni bir yıldız keşfettiler, bu yıldız yüzünden ya geceleri iki şimdiki ayı da Son zamanlar - da astronomi ile meşgul olanlar, â- letlerinin tekem - (6 mülü sayesinde, yeni yeni keşif - lerde bulunmuş - Çü da. 3 'T.',d_' yenilikler : l | | | | tane ay görecek, yahut kaybedeceğiz Nihayet maksatlarına erebilmişler - ü mdi artık hastalıkları, — elektrik vasıtasile teşhis edebiliyorlarmış. Bu âlet şu prensip ile elde edilmiş: Vücudün hasta aksamı kendi üzer- lerinden geçen elektrik şuâlarını bozar- ÇAM ( mış. İnsan ile makine arasında elektrik '"dş'i; a Fea eĞ cereyanı tesis edilince, makine hasta İ ) V* bir uzva rastgelince, âletin üzerinde bizce meçhul o - Paf? | Tlanla K Bi bezi Baklenı? J’q” 8e Tal yanan lâmbanın ışığı sararıyormuş. ler, semalardaki - Bazı doktorlar bu keşle ehemmiyet bazı dünyalar, bu sayede meydana | vermek istememişler ve daha doğrusu çıkmıştır. Yeni keşifler vadisinde bil- |böyle bir keşfin doktorluğun kıymetini hassa Belçikalılar çok ileri gitmişler -|sıfıra indireceğini söylemişlerdir. dir. Dünyaca tanınmış olan heyetşi - naslardan Delporte, söon zamanlarda küremizin pek yakınından geçen bir Bundan sonra evine bu' âletten bir tane tadârik edecek olan insan hasta - lığının hangi uzviyetinden doğdunu bu yıldızın mevcudiyetini keşfetmiş, © -| Şletle görecek, sonra da bu hastalığın nun iki milyon kilometre sür'atle yü- rTüdüğünü izah etmiştir. Eiğer bu küçük yıklribüraniir l temasa gelirse müthiş bir çarpışma o - Jacak ve bundan Arizon kraterinden daha büyük, ciddi bir hâdise doğabile- cektir. Bununla beraber mevzuu bahaetti - ğimiz yıldızın, başka bir mahrek takip ederek, küremize bağlı seyyarelerden bir tanesi haline gelebilmesi çok muh- temeldir. Vaziyet de böyle olunca se- mamızda şimdiki mevcut aydan daha küçük fakat daha berrak bir ayın doğ- ması ihtimali çok kuvvetlidir. İşin asıl güzel tarafı, bu ay ile eski ayımızın bir anlaşma ile doğup bata - caklarıdır. Yani, her zdman semamız- da mehtap olacaktır. Semamızda belirecek ayın bir müd- det sonra eski ayın cazibesine kapıla - rak, mahrekinden ayrılması da ihtimal dahilinde görülmektedir. O zaman se- mamızda ara sıra patlıyacak olan kü- çük mehtabı belki de büsbütün kaybe- deriz. Teşhis makinesi Tababetin en güç tarah hastı lığı teşhis edebil mektir. Doktor- lar ve fen âlimle - Ti uzun seneler - denberi bir âlet keşfederek yan - hş teşhisten do - layi husule gele - cek — fenalıkların önünü almağı dü- şünüyorlardı. tedavisi için bir diksiyoner açmak, bir kitaba bakmak kâfi gelecektir. Buna mukabil gene bazı doktorlar da; — Biz doktorluk etmek için doktor değiliz. Beşeriyete hizmet etmek için bu mesleğe atıldık. Hastalıkların önü- ne geçecek, beşeriyete müfid - olacak böyle bir âlet bulunduktan sonra dün- yada doktor kalmasa ne olur, demişler- dir. Sağırlar işitiyorlar Bütün bütün işitmek - hâssala - rını kay be den kim sele ti bu dertten — kurtar - mük son zaman - larda Doktor G? W. Stewart'ın bir keşfile kabil ola - caktır. Doktor yaptı - ı tet kik ler de işitmek — kabiliyeti veren — uzuvların | bir nevi Amplificatcur rolünü ifa et - tiklerini anlamış ve uzvi Amplifica « teur'leri sun'ilerile değiştirmek teşeb- büsünde bulunmuştur. Doktor Stewart tecrübesini bir çok | hastalar üzerinde yapmış ve sağırlar birdenbire sesleri yüzde yüz işitmeğe başlamışlardır. Makine üzerinde yapılacak bazı islâ- | sı dar, aşağısı bol- hat ile anadan doğma sağırların da ses- leri mükemmel alabilecekleri tahmin edilmektedir. Bu kız neden Benim üzerime Düşüyor? Edirnekapıda oturan bir okuyu - cum, Bay C, Borak adını taşıyan bir delikanlı: «Bir senedenberi bir genç - kızla konuşmaktadır. Münasebetleri bir - birlerine vaat edici bir şekilde de - gildir. Alelhusus bu delikanlı bir genç kızla nişanlıdır da, Bu sebeple allece tanıdığı, ve bu münasebetle a- rasıra konuştuğu bu kızcağıza hiç bir zaman ümit vermemiştir. Fakat kız onun nişanlı olduğunu bilmesine rağmen hususi konuşmalara davet etmektedir. Delikanlı ilk zamanlar-- da, bilmiyerek ümit vermiş ise bunu tashih etmek ve genç kızın izzeti nefsini korumak için bu konuşma - Jara gitmiştir. Fakat şimdi bu vazi - yetin tehlike doğurabileceğini gör - mektedir ve bana soruyor: — Bu genç kızın vaziyetini nasıl kurtarayım? Ortada ne verilmiş bir söz, ne de hissettirilmiş bir gönül alâkası mev- cut değil. Ben bu işin içinden çık - makta hiç bir güçlük görmüyorum. Bir kaç defa karşılaşmaktan çekin- olduğunuzu hissettirmek maksadı te- mine kâfidir. Oğlum, La dam © Kamelia dev - rinde değiliz. Kız verem olmaz, me- rak etme! * Ortaköyden mektup yollıyan Sa - riyerli okuyucuma: Pek iyi anlıyamadım: Kızın ailesi kızla konuşmamıza münidir, diyor- sunuz, mümkündür ve kim bilir aile bu düşüncede kendisine göre sebep- lere de maliktir. Fakat evlenmek ni- yetinde bulunduğunuzu da ilâve e- diyorsunuz. Konuşmanıza mâni o - lan aile, evlenmenize mâni olmuya- bilir. Malüm ya arada epeyce fark var, Hiç tecrübe ettiniz mi? TEYZE Jozef Wissarionowitsch Stalin Bugün Sovyet Rusyada komünist partisinin genel sekreteri olan Stalin 1879 da Gürcistanda doğmuştur. İlk tahsilini papaz mektebinide yapmış ve siyasi meseleler yüzünden — mektebi terketmeğe mecbur kalmıştır. Vaziyet ve Stalin'in siyast temayülleri kendi - sini, kiliseden çıkarmış ve Leninin mu- akkibi olarak, hitabet kürsüsüne ge - tirmiştir. Bugün 170 milyon üzerinde kuvvetli bir nüfuzu oları Stalin, Leni- nin muakkiplerinden Troçki ile bazı derin fikir ihtilâfları dolayısile ayrıl - mış ve Sovyet Rusyada iktidar mevki- ine geçerek, Troçki'nin Sovyet Rus » yadan ayrılmasına sebep olmuştur. Stalin Lenine büyük dostluk ve fe - dakârlıklar göstermiştir. &’îıg Çay elbisesi Bu ufak çay el- bisesi yeşil renk » te yünlü kumaş - tandır. Kemer ve önündeki - fiyon- golar da ayni renkteki — kadife- den — yapılmıştır. Kolları — veglan « dir. Bu kolların yaptığı — çizginin biraz aşağısında ona müvazi bir fop vardır. Eteğin yukari- dur. Kolunun u - cunda ikişer tane düğme vardır. Bu elbise yi yapmak için yüz kırk santim enin- deki kumaştan i- ki metre yetmiş santim almak kâfidir. Bu elbiseye çay elbisesi ismini ver« mekle bunu bütün çaylarda giyebilirsi- nizdemek istemiyoruz. Resmi ve bü - yük çaylarda giyilebilecek elbiseler bundan daha külfetlidir. Bu elbiseyi ancak ufak ve resmi olmıyan çaylarda giyebilirsini: Bir çotuk gülle ile yaralandı : Dün Rumelihisarında öturan Haluk, Orhan, Namık isminde üç arkadaş ara- larında gülle atmak oyunu oynadıkları sırada bir aralık Orhanın attığı üç kilo sikletindeki demir gülle Namığın ba- şına tesadüf etmiş, ağır surctte yarala- miştir. Japon sefiri mezunen memleketine gidiyor Japonyanın hükümetimiz nezdin - deki sefiri Ekselâns Tokugava bugün mezunen Tokio'ya hareket edecektir. Sefirin yokluğü sırasında sefaret işleri- ni müsteşar Bay Katsutaro Miyazaki görecektir. İNGİLTERENİN TARİHİ Dünyanın en büyük İmparatorluğu nasıl kuruldu, nasıl genişledi? Yazan: Süleyman Sıtkı zat ayni zamanda Türk muhibbi ©İ * Maamafih kraliçe Viktorya devrinin |makla da maruftur. Bu muhiplik 58 * mebadisi İngilterenin iktisaden bir kat| yesindedir, ki (1877-78) Osmanlı - Ri daha yükselmesine şahit olmuştur. Olseferi esnasında İngiltere bize müzâ * devirde altın madenlerinin keşfedilmiş! heret etmiş ve Ruslar (Ayastafanos) 3 olmasından, — şimendiferlerin mun -!geldikleri vakit, İngiliz donanmasi tazam suürette işlemeğe başlamış bu -| Ayastafanos karşısına gelerek Rus 07" Junmasından ve bilhassa vapurculuğun |dusunun daha ilerlemesine mâni Ol * inkişafından İngiltere diğer milletlerin |(muştur. Vâkıâ İngilizler bize o tarih * hepsinden çok ziyade istifade yolunu 'teki yardımlarını bedava yıpmnmw'l”' bulmuştur, bu yardıma mukabil Akdenizdeki Harici siyasete gelince 1830 senesin- | güzel ve kıymetli adalarımızdan olan bu siyaseti |Kıbrısı bizden almışlardır. hemen münhasıran meşhur Lord (Pdl-| Muhafazakâr fırkanın başlıca gay&” merston) idare etmiştir. Bu zat çokllerinden birini İngiliz satvet ve kud * ü den 1858 senesine kadar milliyetperver ve İngilterenin hariçte şan ve şerefinin izdiyadı için çok kıs- kanç olduğundan Mehmet Alinin Mı - sır meselesinde, Rusyanın ve bilhassa Fransanın Türkiye aleyhindeki siya - setlerine şiddetle muhalefet etmiş ve hattâ bir aralık Mehmet Alinin oğlu İbrahimin Süriyeyi ve Anadoluyu isti- lâsı üzerine Süriyenin Misır idaresini şiddetle iltizam eden Fransaya karşı harbe kadar ileri gitmeğe karar ver - mişti. Kırım muharebesinden evvel de Rusyanın Türkiyeye karşı gösterdiği Amali istilâkârane üzerine, gene Lord (Palmerston) un harici siyaseti ida - rede gösterdiği maharet sayesinde Üü - Çüncü Napolyon kandırılarak Fransa - nın İngiltere ile birleşmesi ve Rusyaya ilâni harp edilmesi temin olunmüştur. Lord (Palmerston) Türkiyeye karşı daima takip ettiği müzaheratkârane si- »yasetin bir başka delilini de Avustur - ya - Macarıstan ihtilâlinde göstermiş- ti. Bu ihtilâli müteakip Macar ihtilâl rüesasından meşhur - (Andraşi) nin Türkiyeye iltica etmesi üzerine Avus- #'turya devleti (Andraşi) nin teslimini istemiş, Rusya da bu hususta Avustur- yaya muavenet ederek bu iki büyük ve insafsız devlet Macar mültecisi teslim | hı takdirde Türkiyeyi harple tehdide kadar ileri varmıştı. yetinin tezyidi teşkil eylediği ci (Dizraeli) mevkii iktidarda bulunduk” ça hep bu geyeye hizmet etmiş ve DÜ cümleden olmak üzere kraliçe Viktüf” yayı Hindistan imparatoriçesi ilân €” miştir, ki o vakittenberi İngiliz hü * kümdarları (Büyük Britanya ünvanile beraber (Hindistan impara * toru) ünvanını da haiz bulunmaktadı!” lar. Gene bu cümleden olmak üzere Fraf” sa ile İngiltere arasında çıkmış (Faşoda) meselesinde — muhaf: fırka, Fransızlara karşı gayet müte " cellidane bir yol takip etmiş ve im * paratorluğun hukukunu muhafaza içil Fransızları (Faşoda) yı terke meci eylemiştir. Kraliçe Viktorya 1901 senesinde VE fat ederek yerine oğlu Prens Dö yedinci Edvard ünvanile geçmiştir. Yedinci Edvard zamanının siyı!-'ıl hariciye itibarile en mühir eseri, İf * giltere ile Fransa arasında mukzı.rd’" hâsıl olması ve bu mukarenet netic€ * sinde (itilâfı dostane) — teessüs v bulunmasıdır. Bu sayededir, ki İngilif siyaseti, (Fas) meselesinde PFrans müzaheret etmiş ve Almanyanm Fraf” saya istediğini yaptırmasına —mey urakmamıştır. İngilterede hükümdarların, devletil j dahili ve harici siyasetlerine müdahâ * Türkiye ise bu tehditlere kat'iyyen 'Jeye hakları olmamakla beraber, ye ehemmiyet vermiyerek Türklüğe hâs|dinci Edvardın şahsı, hükümran oldu” olan celâdetle mültecileri teslim ede -İğu müddetce bilhassa harici siyaseti? miyeceğini beyari etmekle beraber ay-|İngiltereye yeni dostluklar kazandi”” ni zamanda (Lord (Palmerston) dan İrak hatırı sayılır menfaatler temin da bu münasebetle teşvik ve müzaheret lemiştir. Bu itibarla yedinci &i [-:dıııla görmüştür. Hattâ (Lord (Palmerston) |İngilterenin mümtaz hükümdarları *” bu meselede icabı halinde Türkiyeye 'rasında sayılabilir. muavenet etmek üzere İngiliz filosu- nu Çanakkaleye göndermiş ve niha - yet Avusturya ile Rusya Macar mül - tecilerini istemekten sarfı nazar etme- ge mecbur olmuşlar ve bu suretle Tür- kiye misafirperverlik ve mertlik muk- teziyatına muhalif hareketten masun kalmıştır. Kraliçe Viktorya devrinin İngilte - renin müstemlekât siyaseti itibarile mühim bir vak'ası, 1657 de Hindistan- da vuku bulan ve (Sipahiler isyanı) tesmiye olunan kıyamdır, 1867 tarihinde intihap hakkı yeniden tevsi edilmiş ve bu da müntehiplerin (Arkası v;ı:L Fransanın Müdafaası için Harp Himanlarına 100 milyon frank daha sarf edilecek Paris, 7 (Husus) — Bu sabah 107" lanan nazırlar meclisi bahriye kanına, deniz topları inşası ve harP manlarının inkişafı için yüz ıvıil’*ı adedini bir hamlede üç milyona iblâğ | fyank sarfı hakkında mezuniyet V& * eylemiştir, ki bu da parlâmentonun başlıca iki fırkasında, yani liberaller ile muhafazakâr fırkalarında hayli ta- bavvüller olmasına sebebiyet vermiş- tir. 1871 intihabatında liberaller kazan- |çIlması ve meslek ıılerlerininfv dığından - reisleri bulunan — meşhurl|tırılması suretile memleketin ıııııllı ee ihda! miştir. Bakanlar heyeti, harbiye h—:; Daladier'nin kara, deniz, ve hava !! levazımının fazlalaştırılması ve iy””, tirilmesi, mütehassıslar için kurslar * yi (Glâdston) mevki iktidara gelmiştir. |dafaasının takviyesini istil Liberal fırkasının başlıca mesaisi, mem- |tekliflerini kabul etmiştir. leketin siyasi tesisatında (demokrasi) Bakanlar heyeti Fransa - Suriy€ yi bir kat daha hâkim kılmağa inhisar|yaşmasının imza edilmesi için M aö" etmiştir, denilebilir. Bunun haricinde salâhiyeti vi ür. İ bir de (İrlânda) meselesinin, İrlânda - hların arzusu dairesinde halli için li - beral fırkada daima bir temayül gö - rülmüştür. Bu, fırka (Glâdston) berhayat bulunduğu müddetçe üç de- fa iktidar mevkiüne da (1871-74), (1880-1886), 1895) senelerine müsadiftir. Bu seneler arasında da mevkii ikti - darı muhafazakârların reisi (Dizraeli) işgal eylemiştir. Aslen yahudi. olanlvarlar ve Gümrükler Bakani CÖLGREÜL, zRl0Ri G üzere, kra -| a. İnhisarlar Umum Müdürü liçe Viktoryanın en değerli başvekille- rinden maduttur. Hattâ bundan dolayı kraliçenin (Dizracli) ye hassatan iti -|8*' mat ve teveccühü var idi. (Dizraeli) nin fırkası (1874-1880),|mumi müdür Siird'de | (1888.1892), (1895-1905) senelerinde| Gümrükler teşkilâtı üzerinde iktidar mevkiinde bulunmuştur. Buljyapacaklardır. un|© gelmiştir, ki onlar (1892- |tutmaktadır. Paris, 7 (A-A.) — Temps geretti in bildirdiğine göre, milli nınd'l" y “.ı tahsis edilen para, dört sene üzel fr*'" taksim edilmek üzere 14 milyan İnhisarlar vekilinin tetkikler, . Dıyanıbekir, 7 (Hususi) -;".ı,.. K hat olduğu halde bugün Dıykı:â», lmiştir. Bir gün burada | ve € sonra Siirde gidecekleıdilrl., :'lı.r Şi ııır“t Iıı”"