— çıldırtıyordu. Gdâvur « Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ Son Posta'nın Amorfiya, bütün Beyoğlu Moskoflunun — balozu, her gece kapılarına kadar dolup taşı- yordu. Esnafların ve orta hallilerin ke- seleri, — zenginlerin — de boşalıyordu. Avuç dolusu paralar, bir kaç saat zarfında, (Amorfiya) ile or- tak olan baloz sahibinin ceplerine akı- — yordu. — Asıl facia, ekseriya gece yarısından sonra başlıyordu. Bütün paralarını, masaların mermerleri üzerine döken- ler, bir kadeh daha fazla içebilmek için “derhal kapının önüne çıkıyorlar; yü - züklerini, saatlarını, kordonlarını, bü- tün kıymetli eşyalarını orada bekliyen — tefecilere rehin bırakıyorlar. Kıymetli eşyaları olmıyanlar da, sirtlarındaki paltoları, ceketleri çıkararak, yine © — kapılarda bekleşen eskici Yahudiler — arasında mezada koyuyorlardı. Bu baloza devama başlıyan; ve ba- husus, Amorfiyanın cazibesine — tutu- lanların, değirmen taşının altına düşen bir buğday tanesi gibi, eriyip mahvol- maması mümkün değildi. — Gerek kiymetli rehin ve gayet yük- sek faizle bu ateşli hovardalara borç — yeren tefeciler, ve gerek bir kadeh içki parasına mukabil topladıkları paltoları, — geketleri, ve yelekleri çuvallarına dol- durarak geç vakit evlerine dönen eskici Yahudiler, burada az zaman zarfında Gdeta bir servet edinirlerdi. Ayni zamanda bunların gördükleri — bir iş daha vardı ki; bir taraftan Amor- fiyaya casusluk ederler; onun âşıkları-(h kemancıyı seviyor mu, sevmiyor nin servetleri hakkında tahkikata gi-|mu?.. — Tişerek Amorfiyaya haber verirler.. diğer taraftan da, âşıkları rekabete dü- (h konuşuyorsun. Sen bu kadını bil - şürerek onları fedakârlıklara sevk öeleri ba gurstla onlara. ellerindeki, ver mi?.. Onun sevdiği bir şey varsa; 'kümden en ziyade şikâyet edenler, avuçlarındaki paraları - sarfettirdikten / sonra, onlara para ikraz etmek, malik — oldukları eşyayı ellerinden maharetle — gekmek süretile kendilerine büyük faydalar temin eylerlerdi. - Bu süretle mühim bir menfaat te - min edenlerden biri de, eskici Samuel- di. * Gâvur Mehmet( öğle vaktine kadar deliksiz bir uyku çektikten sonra o - dasından alt kata inmiş; eskici dükkâ- nına girmişti. Samuel ile Roza bir ta- — kım elbise alacak olan bir müşteriyi, i- yi idare edemiyerek - kaçırdıkları için, birbirlerile kavga etmektelerdi. p Gâvur Mehmet, tam vaktinde ye - tişmiş; karşı karşıya geçerek ağız do- — husu küfürler savuran bu tamahkâr ka- ti ile kocanın arasına girmiş; — onları güçlükle teskin edebilmişti. Ve sonra, Samueli kolundan tutarak iç taraftaki odaya çekmiş: — Seninle mühim bir şey konuşa- cağım, Samucl, Demişti. Samuel, Gâvur Mehmedin. karşısı- — naoturarak: — Konuşalım, Mehmet ağa.. belki; — bir alış veriş işidir. F Diye cevap vermişti. Gâvur Mehmet, söyliyeceklerini zihninde tasarladığı için, derhal mak- sada girişmişti. — Samuel!.. Geceleri yine balozla- Tın kapılarını dolaşıyor musun?.. — Eskisi gibi değil, Mehmet ağa... Ayağım böyle olalı, her gece çıkamı - yorum. — Yakında Moskoflunun balozuna — gittin mi?.. — İki gece evvel, orada idim. — Amorfiya, ne halde?.. — Ne halde olacak?... Ne kadar e- nayi varsa avlıyor. Kanlarını, iliklerini emdikten sonra, bir tarafa atıyor. — Son zamanlarda bu kadının kim- — leri dost tuttuğunu biliyor musun?.. Bt Cocek... Haaği " Bifmi ae — Oyım?... — Meselâ?.. — Meselâ.. geçenlerde, babası yeni ölmüş bir paşanın oğlu vardı. Onun LİNDANLARI zabıta romanı: 55 halkımı|elindekileri, avucundakileri aldı, Beli. ne bir tekme attı. — Başka?.. — İzmirden gelmiş zengin bir Rum kasaları | tüccar vardı. Ona da top attırdı. — Daha?.. — Havyar Hanında bir sarraf... — Geç... — Balıkpazarında Kayserili bir bak- kal vardır. — Onu da, geç. — Salapuryacıların kâhyası mı imiş, ne imiş... — Geç.. geç.. onu da geç... — Kapaliçarşıda manifaturacı Bed- ros isminde bir... — Onu da bir tarafa bırak... Samuel; düşünmeye başladı. — Ne bileyim, be Mehmet ağa?.. Defter tutmadım ki.... — Amarfiyanın ,yakışıklı bir genç Hırvat, yahut bir Çingeneyi dost tut- tuğunu işitmedin mi?.. — Hay, Mehmet efendi. Rahmet olsün, babanın canına... Daha dün geldin, benden iyi biliyorsun... Evet, evet... Bir aydanberi böyle bir şey ol- duğunu söylüyorlar. Amorfiya; genç, yakışıklı ve çok güzel keman çalan bir adamı dost tuttu; diyorlar. Amma ben, gözümle görmedim. Hırvat mıdır, Çin- gene midir; bilmem. — Bunları bilmediğinin zararı yok.. Yalnız, bana bir iyilik edebilir misin? — Ne gibi?.. — Amorfiya da, bu genç ve yakışık- — Canım, Mehmet ağa... Çocuk gi- mez misin?.. Bu kadın hiç insanı se - paradır, para... — Hakkın var amma, Samuel.. o delikanlı, sevilmiyecek şey değil. Eğer isterse, Amorfiya gibi on tane kurnaz | karıyı tuzağa düşürebilir. — Deme, be Mehmet ağa?.. — Demesi, yok.. öyle... İşte bana | bu mesele merak oldu da, bunu öğren- mek istiyorum. — O, kolay... Bizim Mürdehayın | kız kardeşi orada hizmetçidir. Bir be-| 'hane ile gidip, ondan öğrenirim. — Hah.. bu, âlâ... O halde öğrene- cek bir şey daha var. — Ne?.. — Bu genç kemancı daha hâlâ pa - ya tutuyor mu?.. Yoksa, bu da elin - dekini ,avucundakini tüketmiş midir?.. Ve.. şimdiye kadar Amorfiyaya ne ka- dar para yedirmiştir.. ne gibi şeyler he- diye etmiştir?.. Her gece orada mı ya- tıp kalkıyor?.. — Bu da kolay.. aşağı, yukarı bu- nu da öğrenebilirim. (Arkası yarın) esanenen eee Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri: — Karaköy — Köprübaşı )| Tel. 42382 - Sirkeci Mübürdarzade Han Tel. 22740 | İzmir Sür'at Postası Dönüşü İzmirden Eylülün 3 üncü Per- || şembe günü — kalkacağı ilân | edilen postamız görülen lüzum üzerine İzmirden 1 Eylül Sah günü saat 21 de kalkacaktır. (814) | MÜHİM BiR TAVSiYE Yastık, yorgan ve şiltelerinizi kuş tüyünden yapınız. alması ra- hat, kışın sıcak, yazın sorindir. (Ki- losu 75 kuruşdan başlar) Fabrika ve satış deposu İstanbul, Çakmak- çılarda Kuüştüyü fabrikası, &ae Telefon: 23027 |mıya başlamışlardı... (Cemiyet namı-| SON POSTA Son Posta'nın siyasl tefrikası 1 Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı. Nasıl öldü? — 48 — Yazanı Ziya Şakir Meşru_!iyetîn daha ilk günlerinde, cemiyet ile sadrazam Sait paşa arasında şiddetli bir ihtilâf zuhura gelmiş; ve bu da Sait paşanın sadaretten çekilmesile neticelenmişt; Diye bağırmaya başlamışlardı. Ve sonra.. bahriye havuzlarında ve fabrikalarında çalışan ameleyi de kan- dırmışlar: — Bir çift kuru ekmeğe çalışılır mi? Bu kadar zamandır yevmiyelerinizi vermiyorlar. Gidin, hakkınızı isteyin.. Diye, bunları da bir kafile halinde Yıldız sarayına yollamıslardı. Yıldız sarayı, Babıâli, Bahriye Ne- zareti, cemiyet merkezi; birbirine gir- mişti. Derhal — tahkikata Bütün bu bareketleri tevlit eden esba- bin, yeni idareye karşı uyanan bir (mu- hâlefet) ten' İleri geldiği tahakkuk ct- mıştı girişilmişti. Cemiyet, bir anda bütün — vaziyeti islâh edebilecek kudret ve vesaite ma- lik değildi. Gerek İstanbulda ve gerek Selânikte, cemiyet erkânından bazıları büyük bir hüsnüniyet ve gayretle işe | sarılarak; her tarafta başgösteren müş- külât ile pençeleşmektelerdi. Fakat, memleketin her tarafında başgösteren anarşiyi yenmek, mümkün değildi. Bu anarşiye sebebiyet veren, yine cemiyetin bazı düşüncesiz mensupları idi. Cemiyetin hakikt erkânını teşkil edenler kendilerini mümkün — olduğu kadar halk nazarından saklamıya, ve cemiyeti (göze görünmeyen, her şeye kadir bir kuvvet) halinde yaşatmıya çalıştıkları halde; diğer zümre, halkın gözüne batacak nümayislere kapılıver- mişlerdi. (Cemiyet namına) yapılan tahak- kümet memurları idi... Memurlar, iki- | İde birde başlarına dikilen; ve: | — Ben, ( Cemiyet )tenim. Bu iş, | böyle olacak. Diye, istediğini yaptırmak — isteven adamlardan bıkıp usanmışlardı. Hele taşra memurları, ne yapacaklarını büs- | bütün şaşırmışlardı. Birdenbire - iki cepheye ayrılan eşraf arasır:ıda, bocala- | na) teklif edilen şeyleri yapmadıkları halde, (vatan haini) diye teşhir edili- yorlardı. Yaptıkları takdirde de, şerir eşrafın kin ve intikamına uğruyorlar.. © eşrafın gizlice tahrik ettiği bir halk zümresi taralından tutulup, hükümet kapısından dışarı atılıyorlardı. Bu korku, İstanbula ve hattâ Babıâ- liye bile sirayet etmişti... Küçük me- murlar şu tarafa dursun, hiikümet ida- resinin en başına geçenler bile, (lı'ıilu*ı—W met umuruna müdahale) den şikâyete | girişmişlerdi. Meşrutiyetin daha ilk günlerinde, cemiyet ile sadrâzam Sait paşa arası da şiddetli bir ihtilâf zuhura gelmiş; ve bu da Sait paşanın sadâretten çe - kilmesile neticelenmişti. Cemiyet; Sait paşayı, meşrutiyete (ihanetle itham — etmekte idi. Çünkü; |- meşrutiyetin — ilânını müteğkip ancak (siyast mahkümların afvı) lâzım ge- lirken; sadrâzam Sait paşa bütün ha« pıshanelerin kapılarını açtırmış, bü - İtün mahkümları koyuvermiş.. memle- keti baştan başa, kanlılar, katiller, hır- sızlar ve serserilerle dolduruvermişti. Manzaranın dehşetini şundan anlama- hdır ki; koca İstanbul şehri, - topuna, tüfeğine, süngüsüne, askerine, zapti- yesine, polisine rağmen - tam bir haf. ta, (Şiflili Mustafa) (1) isminde bir ladamın yardımı ile idare edilmişti... Her kuvvetin acze ve iflâsa mahküm olduğu o günlerde bu adamı cemiyet merkezine çağırmışlar: — Aman, Şiflili.. görelim seni. Şu, hapishaneden çıkanlar sakın bir müna- 'sebetsizlik çıkarmasınlar. (1) Müteaddit katil cürümlerinden mahküm olan bu adam, © aralık hapisten henüz çıkmıştı. ! Diye rica etmişlerdi... Ve Şiflili Mustafa o anda bu vazifeyi derühde etmiş; zabıta kuvvetleri tam tertibat- larını alıncaya kadar - hakikaten en kü- çük bir vak'a zuhuruna meydan ver- meden - İstanbulun emniyet ve asüyi- şini mükemmelen idare etmişti. Sait paşayı ağır suretle itham eden sebeplerden biri de; Harbive ve Bah- riye Nâzırları meselesi idi... Kanunu esesi mucibince (padişah), yalnız (ka- bine reisi) olan (sadrâzam) ile (şey- hislâm) 1 intihap hakkına mâlik iken, Sait paşa bizzat yazdığı hattı hüma - yünda bu hakkı teysi etmiş; Harbiye ve Bahriye nazırlarını da padişaha in- |tihap ettirecek bir şekilde hareket ede- İakaühünbiz delkuda vemünekaşar zarı dikkate alarak onun kabine riyase* tini daha ilk günden reddetseydi; ge rek o zaman ve gerek sonraları zuhuf eden bir çok hâdisatın önüne geçe * cekti. Zekâsı, ve idare işlerindeki meha * retlerile, Abdülhamit gibi bir padişahi otuz dört sene parmağında çeviren Sa* it paşa, cemiyet erkânına ehemmiyet bile vermemişti. Onlara karşı; bit mektep hacasının, cami avlusunda ce“* viz oynıyan çocuklara gösterdiği aza* meti göstermek istemiş; ve cemiyeti, kendisine mühtaç zannetmişti. Bunun üzerine, bir münakaşa baş" göstermişti. Söylemekten ve y tan üşenmiyen ve yorulmıyan Sait paâ” şa, kendini şiddetle müdafaa - etmişi | le maden kömürü 31/VI/936 ya sebebiyet vermişti. Bu hata da, cemiyetin idi. Eğer ce- miyet, Sait paşanın - mutlakiyet dev- rind. idare sistem ve fakat, her hâdiseyi kendi — mantığına uydurmak suretile hak kazanmak iste* mişti. (Arkası var) Inhisarlar U. Müdürlüğünden: 17 adet 300 kiloluk baskülün sif muhammen bedeli 80 Lira Y AA y » K y d 5. G AD0 ” v B n 155 , 2 . 180U » 220 » » » » L — Yukarıda tartı sıkletiyle miktarı ve muhammen bedelleri yazılı basküller şartnameleri mucibince açık eksiltme suretile satın alımacaktır. I. — Eksiltme 10/1X/936 tarihine ratlıyan Perşembe günü saat 15 de Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesi binasındaki Alım satım Komisyonunda yapılacaktır. . — Kanunen eksiltmeye girebilmek hakkını haiz olan isteklilerin şartnameyi parasız olmak üzere hergün ve pazarlık için de tayin olünan gün ve saatt€ *47,5 muvakkat güvenme parası olan 322 lira ile birlikte yukarıda sözü geçen Komisyona gelmeleri lâzımdır. (40) * W 1 — 10/VINI/936 gününde kapalı zarfla götürü olarak eksiltmeye konu- lan 33223 lira 28 kuruş keşif bedelli Kayseri İdare binası inşaatına istekli çıkmadığından yeniden aynı şekilde eksiltmeye konulmuştur. 2 — Eksiltme evrakı ( lira 66 kuruş mukabilinde İstanbulda İnhisarlar İnşaat Şubesinden alınacaktır, 3 — Eksiltme 8/1X/936 gününe rastlayan salı günü saat 11 de Kaba * taşta İnhisarlar Levazım Şubesindeki Alım satım komisyonunda yapılacak- tır. 4 — Muvakkat teminat 2491 lira 74 kuruştur. & — İsteklilerin ihaleden en az üç gün evvel İnhisarlar İnşaat Şubesin© ıdxd(diplumıhım'ihıı&vqıninu olduklarına dair ehliyet vesikalari- mı ibraz ile münakasaya girebilecekleri hakkında birer vesika almaları lâ « zımdır. 6 — Tekliflere ait kapalı zarflar ihale günü en geç saat tam ona kadar Komisyon Reisine makbuz mukabilinde verilmiş olmalıdır. - «482» * * 10/18 ve nısfı 18-50eb'adında 1000 ton krip: tarihine rastlıyan Pazartesi günü saat 14 de pazarlıkla satın alınacaktır. İsteklilerin şartnameyi görmek üzere her ;ü ye pazarlık için de tayin olunan günde /o 7,5 muvakkat ieminat parasiyle birlikte Kabataşta Levazım şubesindeki Alım satım komisyonuna müraca- atları. (674) Nafıa Vekâletinden : 1 — İrmak.-Filyos hattının Germece, Balıkısık, Kayadibi istasyonla - rında dördüncü sınıf birer yolcu binasiyle birer umumi helâ inşası kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur. 2 — Münakasa 8/9/936 tarihinde saat on beşte Demiryollar İnşaat Da- i i münakasa komisyonunda yapılacaktır. ı’.:.:n:îkıBu işlerin muhammen — bedeli «60» bin lira ve muvakkat teminati «4250» liradır. . 4 — Bayındırlık genel şartnamesi, çimento şartnamesi ve vahidi hyıl fiat cedveli, proje ve plânlarla münakasa şartnamesi, mukavele projesin> denmiitekkepbirlıhmnıînıhuewıhumıkmqmıwp' miryollar inşaat dairesinden verilmektedir. 4 5 — Bu eksiltmeye girmek isteyenler 2490 No.lı eksiltme kanunu muci- bince ibrazına mecbur oldukları evrak ve vesikalarla 7/5/936 tarih ve 3297 No.lu resmi ceridede ilân edilen talimatname mucibince Vekâletten almış oldukları müteahhitlik vesikasını ve teklif zarflarını mezkür kanu- nun tarifatı dairesinde hazırlayarak 8/9/936 tarihinde saat on dörde kadaf Şartnamesi mucibince nısfı Demiryolları İnşaat Dairesinde tevdi etmeleri lâzımdır. «5l1» «517» —ü