YE El İşleri: Yeni yılın en güzel, en orijinal yorgan ve yastık örnekleri Resimde bir yastık, bir mendil şasesi, bir de gecelik Şasesi vardır. Bunların üçünün işi de yorgan işidir. Ü- Çü de Krep Birman'dan yapılmıştır. Yastık haval mavi- Gir, diğer ikisi açık penbe renktedir. Yastığın ölçüsü 45 ve 55 santimdir,. Yapraklardan iş- lenmiştir, Gecelik şasesinin ölçüsü 50 ve 35 santim, men- Gil şasesinin ise 29 ve 20 santimdir. Bu son ikisinin ör- Deği değişiktir. , İ$in tarıfi : İstediğiniz örneği etaminin üzerine çizdi- ,Hir veyahur da kendiniz çizersiniz. Sonra bu etamini, | tığmız 1 GÜZELLİK-CEDVELİ Geçen defa size büyük bir güzellik müle Rellik cetvelinin bir kısmını yaz Buradaki Hsteye bakarak ci Te Kendinize en yakışan Tuju İrsiniz. Yünün yünden &sisi tarafından hazırlanan gü- bugün de ikinci kısmını özlerinizin ve saçlarınızın reng 1, kremi, pudrayı, bir elbise rengini bula- RUJ, ALLIK ve ı_TıijAK_c.ı.Ası HARf turuncu BUDRA SÜRME ( Kram, eçi veçel Okr, koyu şeltali Güneşten yanmış cilt için hatif turuncu açık raşel — | Halif taruncu Natürel yakut ruj | Hafif mer krem Ruj Esmer rej | Cit beyazan sarıların Ragel | aynı kahve rengi Yeşil göz : Yeşil | Mavi gör * Menakşe Menekşe içeri- a anıcık Kahverengi: Mar Gri göz — : Hafif menekçe Yegil 3öz : Yeşille Karışmış menekşe | Eamer ise halit ruj Lıhul maviye bakan renızı Natürel, ruj krem — | Halif mer, Ruj G .. « .. Az üzel Bir Yün Blü Yaz gelmeden kı- =' kış çıkmadan 53? düşünen ted - li bayanlara — sık Tastlarsınız. ÖOn- * hiç şüphe yok ki bek Uzak — olmiyan bile. Biz kendilerine yar- &9 etmiz olmak İ - yün blüz koyuyo - örgüdür, biçimi çok kapilde akşam İçiele oturürken Haa de mükem » F ve şıktır, Ya- K:ı'['“ür; Üsü geniş Btlktir. Krep Birman veyahut Krep Saten'in, yahut da ipefli jJarsenin ters tarafına dikersiniz, Sonra örneğin çizgile- rini takip ederek elaminle kumaşı küçük örnekte gördü- ğünüz gibi dikersiniz. Bütün âörneği dikişlerle çıkartınca ucu kütce bif iğne- ye yün geçirirsiniz. Ve bu yünü etaminle kumaş &! da iki dikişin ortasında kalan boşluklardan geçirirsiniz, nlğıa ye istediğiniz niz kadar sıra geçirebilirsiniz. Artık sin- dolgunluğa göre bu » Güle güle ku Ev kadını neler Bilmelidir ? Fasulye konservesi nasıl yapılır?, Size anlatacağımız usulde fasulye konservesi yapmak gayet pratiktir. Ko- laydır. Çünkü bunu hem birden yap - mak lüzumlu değildir, hem de kava - noz veyahut tenekelere ihtiyaç yoktur. Toprak veyahut camdan her hangi çu- kurca çömlek yahut kavanozu kulla - nabiljrsiniz, yeter ki kapağı sıkı olsun. Fasulyeleri konserve yapmak için evvelâ salamura hazırlarsınız. Salamu- râ şöyle yapılır; Bir kilo tuzla dört lit- re suyu kaynatınız. Sonra bir tarafa bı- anırsınız, rakıp soğutunuz, (Bu mikdar salamu-|” ra üç buçuk kilo fasulye için kâfidir.) Fasulyeleri temizleyip ipliklerini çı- karınız. Yani onları şimdi yemek yapa- cakmış gibi hazırlayınız. Kaynar su - yun içine atınız, Fasulyelerin büyüklü- güne ve çokluğuna göre bir dakikac beş dakikaya kadar kaynatınız. Der akar suyun altında fasulyeleri soğutu- nuz. Süzgeçten geçirerek süzünüz. Bu soğumuş fasulyeleri kavanozun veya çömleğin içine sıkı sıkı dolduru - nuz. Üzerlerine salamurayı dökünüz. En üstüne de bir tabaka zey tinyağ akı- tinız. Kavanozun, yahut çömleğin ka - a çe kapatıniz. Üzerine de bir kâğıt bağlayınız. Kullanacağınız zaman fasulyeleri salamuradan çıkarıp bir kaç su yıka - yınız ve tıpkı taze fasulye gibi pişini » niz, Bugün ne Yapsam ? Domates plâkisi Böl zeytinyağın içerisinde soğanlar birâz sarartılacak. Bunun içerisine iri- ce irice kesilmiş yeşil biber ve doma - tesler atılacak, bir mikdâr da (tıpkı is- panağa veyahut semizotuna atar Bibi) pirinç atılacak ve hep beraber kaynatı- yemek hp soğuk olarak yenecek. Tabii tuzu| da unutmazsınız. Yemeğin güzel olması için soğanın, domatesin ve yağın bol olması lâzım - dır. Domateslerin de etli olmasına dik- kat ediniz ki yemek piştikten sönra bi- leiçinde iri parçalar halinde görünsün.. Tarihten sayfalar : | Yeniçeri oc musallat * elli altıncı orta ele geçirmişti. para tediyesine de Üçüncü Selim ve İkinci Mahmut za * manındaki İstanbulun Haliç ve Boğaziçi sahillerindeki yalılarını, evlerini, takelele- rini, kahvehanelerini ve dükkânlarını, be- kâr ve balıkçı odalarını, dalyanlarını ve kayıkhanelerini sahiplerinin isimlerile be - raber gösteren bir kaç vesikadan babhset - miş ve bu vesile ile de Yeniçeri kahveha- nelerini yazmıştım. Bugün de Çardak Kol- luğundan, Yeniçerilerin sebze yemiş dük- |kânlarından, on dokuzuncu asır başlarında İlstanbulun bir belediye işinden söz açaca- ğim. Hicrt 1206 ile 1210 arasında İstanbul gümarüğünden Yemiş iskelesine doğru Ha- licin İstanbul sahilnin manzarasını — şöyle çizmiştim: İstanbul gümrüğü, yanında Süleymni ğanın bekâr odaları, Gülşen Halilin kah- vesi vardu Kahvenin önünde Ortaköy ve Beşiktaşa kalkan kayıkların iskelesi, ya - ninda İzzet Ömer — Paşa önünde Tophaneye giden kayıkların iske- lesile Balıkpazan iskelesi, ve nihayet m - rasile Seyit Mustafanın kahvesi, — sabık zecriye emini züdelerin bekâr odaları, Ka- raköye işleyen kayıkların iskelesi, Meh - met beyin balıkçı odaları, Pazarbaşı oda- sı, yaş yemiş gümrüğü, Hasköye işleyen ka- ların iskelesi, baş yasakçı odam ve ka- mescidi, onun yıkhanesi, tütün fakelesi, Elli altı Örcerin — kahvesi, — serâpa tü- tüncü — dükkânlar, — Çardak — iskele - vi ve Çardak kolluğu geliyordu. Kolluktan sonra serâpa yemişci dükkânları ve Yemiş iskelesi vardı. İstanbul şehtinin tarihi ile uğraşanlar - gin, şimdi kaydettiğim çu beş on satır, be- yecan içinde sürüklenmek için mım. Bu kıymetli metinleri, büyük bir yem gunlük mahsulü olarak topladığın tarihi notlarile beraber pek yakında Türk tatih gümrüğü — ve kâfidir sanı- cilerine tam olarak sunacağım. Bugünlük bu sürpriz ile iktifa ederek, yukanıdaki sa- tırların gözümüzün önünde çizdiği man - zarayı, Son Posta okuyucularına dillendir- mek istiyorum. Evvelâ- görüyoruz ki: Gümrükten Ye « Fbmniş iskelesine kadar alan sahil parçası is- |keleler, kahveler, bekâr odaları ve dük - kânlardan mürekkeptir. İstanbulun en ka- habalık, faal bir ticaret merkezidir. Ve bü- tün bu faaliyelin de düğüm noktası, Çar- |dak Kolluğudur. | Bu devirde, Ye tıncı ortası, İsta niçeri ocağımın elli al - la gelen zahire, mevya yerlere |nakledilmemesine nezaret etmekle tavzif e- dilmişti. Yukarda Çardak Kolluğu diye kaydedilen, altıncı ortanın kol. İluğudur. Yeni 'e #iT erzakın ş n memnu olan ocağı ise, bir asker ocağı olmaktan çıkmış. bir alay baldırı çıplak ile serserinin toplandığı bir fitne ve fesad o cağı hâline girmişti. Çardak kolluğu efra: dından ise muğsur bir müverrih Üssü Zafer muharriri «Çardak dedikleri yerde oturan elli altı namındaki haşarat» diye bahsedi- yor. ae di li Dü S 1L B ddd ağı İstanbul halkının rızkına da olmuştu! » * Yemiş iskelesinde deniz kenarında ne kadar dükkân varsa hepsini İstanbula hariçten gelen bütün yemiş ve sebzelerin bu dükkânlara indirilmesi zaruri idi, mal sahipleri bazen mallarının parasını alamadı..can başka Üüstelik mecbur tutülurlardı Yazan: Resad Ek: Bir muâsır müverribin «Haşarat» diye tavsif ettiği kimselerin elinde İstanbul za » hire, sebze, meyva ve sal ne hale girmiş olduğunu düşünmek 20r bir erzak işlerinin tey olmasa gerektir. Evvelâ, İstanbula erzak ve zahire ge - vren tüccarları kahredercesine ezmekte i- diler. Sonra, İstanbula gelen erzakın ve za.- hirenin çıkarılması yasak olan yerlere gi - decek encebi gemilerine, aldıkları para mu- kabilinde bizzat kendileri taşıyorlardı, El- L altıncı ortanın çombacılığı Yeniçeri ağa- lığı yolunda değildi: Yani bu ortanın çore bacıları terfi ede ede Yeniçeri ağascı ola » | Fakat bir kaç ay elli altıncı or« mazlardı. İtaya çorbacılık yapmak, muazzam bir ser- vet sahibi olmak için kâfiydi. Neferlerinden ustasına kadar, elli altılılar bir yıl içinde «tüyünü düzüp» adam olurdu. Esnaf, ge - mici ve hamallar, «yoldaşlıkn namı altm- da bu orta efradı ile beraber İstanbul hal- kının rızkına musallat olmuşlardı. Bilhas- sa Yemiş iskelesinde deniz kenarında ne kadar dükkân v ki yukarıda tütüncü dükkânları, serâpa limancu dük- kânları, serâpa yemişçi dükkânları diye kaydedilmektedir, — kendi | çirmişlerdi. — Istanbula — meyva |den tüccarların her biri, bunlardan birini belleyip mallarını onların küfelerine koy - mağa ve kayıklarını o dükkânın önüne ya- naştırmağa mecbur tutulurdu. Bu yoldaş, Apa ellerine ge- sevke - meyva alırken evvelâ eksik tarttırırdı, son- ra dilediği fiate satardı, ve nihayet sıra asıl mal sahibine para vermeğe gelince: Nakli- ye, küfe bedeli, dükkün kirası ve kantariye diye bir hesap göstererek Satihkakının an- cak yarısını verirlerdi, Hattâ bir defa Ka- tamürsel bağcılarından biri İstanbulü üzüm göndermiş, para isteyince eline bir pusla tutuşturmuşlar; ve: Noksan ve çürük çıkan üzümlerin fiati düşüldükten sonta nakliye, küfe bedeli, dükkân kirası ve kant reti olarak — üstelik te para Hayret içinde kalan zavalh adam Kara - mriye üc- istemişlerdi. mürsele dönmüş, eline verilen puslayı da ibret olarak bir kahvenin duvarına yapış tırmıştı. Sebze meselesi de meyva işinin Ocağa merisup esnaf, Haliç ve Boj İstanbul civarındaki bostanların mahsulü- nü dükkânlarına zor ile indirir, zavallı bab- idi. çivanların bir yıl alın terile -yetiştirdikleri sebzeyi âdeta gasbederek ellerine beş para tuluştururlardı. Ocakb bir manavın gün - lük kazancı en azdan beş yüz kuruşu bu -» lurdu. Bu sahildeki yemişci ve sebzeci dük |kânlarının kökleri kırkar, ellişer keseye xa Jahidı ki zamanın kıymetine gör K, kereste getiren bir gemi gelip de muazzamı bir para idi. İstanbula zahire, odun, yahut Kmana kömür İgirdi mi, Yeniçeri ortalarına mensup yol - | daşlardan bir açık, hemen ortas İnını alır, gidip geminin başına asardı nişa- k © gemi, o ortanın himayesinde sayılı |dı! Ve enişan payı» geminin nakliye bede- | (Lütfen sayfayı uvıııu_ı) Bd