Salıpazarında bir saat Hergün dükkânları ve malları ile beraber Beykozdan akırköyüne, Feriköyünden Pendiğye kadar dolaşan adamlar arasında neler gördüm? — Tutun! Vur. Tut be. Öğle scağında, tepeleme doldurulmuş Bir bakır mangalın kenanna yaslanmış. g- Yeanık bir Van kedisi gibi uyuklayan esnaf- he yaylarına basılmış atomatik oyuncak. kar gibi fırladılar. Sahpazarı boydanboya, güçlü kuvvetli bir hizmetçi tarafından silkilmiş alaca bu- Taca bir Uçak kilimi gibi dalgalandı. — Ne oluyor yahu diye sordum. Çıplak ayaklarile basma topları arasın. *da tergüha bacarak ilerinini görmeğe çalı- Ben ihtiyar manifaturacı cevap verdi: — Ne olacak delikanlı? Namussuz çok. Gene bir fakirin malım aşırmışlardır. şnü C&Mündılı mü? — Hırsıza gündüz neylesin. Geçen haf- a Unkapamında Şevket isminde bir zaval- bir sandık bakırım çaldılar. Yerine otururken başını iki yana salla- Yarak : — Gözünü açmak lâzım. Yoksa Mar- TBara çırası gibi yandığının resmidir. dedi. Ben: — Dünya bozuldu. diyecek oldum. — Dünya bozulmadı. Her zaman tetik Gstünde durmak İâzım. Ben tama elli sene- pazarcıyım. Bu elli senedir bu biçim gi- der. Asıl tehlikeli zaman akçam — üstüdür. £ malını toplayıp denk yapmağa gi- Tigti mi açık gözler de pireler gibi ortaya tıkarlar, Gaflet tarafını bulurlarsa — koca- Man çuvalları, denkleri yürütürler, — Elli senedir pazarcıyım diyorsun ba: seyyar pazarlar nerelerde kürulur? İs- tanbulda hergün pazar var mıdır? — Elbette, Meselâ aklımda — kalanları Söyleyeyim: Pazartesi , Beşiklaş eski- Cumartesi günüydü amma oranın dük- sahipleri belediyeye —şikâyet — ettiler. alıkçılar, paralarını cumaztesi günü al- Mağu başlayınca işlerine kesad gelmiş. Mil- ucuz diye bize geliyordu. Onlar — gikâ- Petlerini yürüttüler. Cumartesi pazan —ar- Bk Beykozda, Bakırköyde, Yalovada ku: Tüyor? — Aman Yalovaya kadar da gider mi- Niniz? Bakırköy, Beykuz, Yalova — neresi sut baba? — Neylersin evl? Dükkân kirası, ver- # buhran falan derken herkes pazarcılığa Möktü işi. Eskiden bütün İstanbulun pazar- “Sa bugünkünün altıda biri ancaktı. Şimdi herkes pazarcı olunca, günde üç Yede pazar kurmak kabil. İşte Topanede Öeh günü Çarşamba, Sultan Mehmet, Sul- Ahmet, Sarıyer, Haliçoğlu. Perşembe; Peaml, Şişli, Erenköy, Kocamustafa Başa, Cuma: Kasımpaşa, Üsküdar, Eyüp. A2zar gününün pazarı da Pendiktedir. Etrafıma baktım. Küçük çapta bir çok Myyar dükkânlar. İşte Maksut babanın Manifatura mağazasına bitişik, müstamel Vakkabı ticarethanesi. Biraz ötede hırda- Vuçı Beriyanda —kahve — fincanlarından Vantöz şişelerine kadar çanak çömlek. Fa- ş:-ı. çorapçılar, daha ileriye doğru g makinesinden sıra sıra bıçaklarına mükemmel Bbir kasap. Elbiseciler, Yazmacılar. 50 senelik Maksut babaya sordum: — Maksut baba, esnaf mallarını sehrin :)kıındııı öbür ucuna kadar nasıl götü- Burça Kamyonlarımız, arabalarımız vardır. başına büyüklüğüne göre 5 - 15 ku- .:: kadar nakliye ücreti veriyoruz. İşler d , tatsız. Manifatın lar — manilatura iyetine, kunduracılar kunduracılar ce- 'Gtine kayıtlıyız. Ona para veririz. Cenaf Beye tâbidir. Vergi ona göre, nakliye a , bir de hu üstünde oturduğumuz tah- Para veririz. “> Sahi, dedim, bu tahtalar nereden ge- — Nereden gelecek tahtacılarımız var- dir, Nereşe pazar kurulacaksa arabaya tah- talarımızı yerleştirirler. — Tahtalarımızı diyorsun, onları yan- yana sıralarlar da siz kapış kapış mı oturur- sunuz? İhtiyar güldü: — A, evlâdım ona can mı dayanır, de- di, herkesin tahtası, yeri ayrıdır. Tahtacı onu oraya yerleştizir. Tahtacılık deyip geç- me. Güç iştir ya, nasılsa bir kere kolayını bulmuşlardır. Bak tahtaların üzerinde ne numara, ne de işaret var. Gene öyleyken yerini şaşırmazlar. Hepsini yerli yerine ko- yarlar. — Ne kazanırsınız üstümte?... — Üstüste günde BÖ ile 100 kuruş a- vasıdır. Ayın ilk haftaları biraz iş olur. San- va tavsar. Pazarcı demiyor musun. Millet hemen su katılmamış (kibritçi) ojuyor. Bir pazarlık ki sorma gitsin. Güldüm: — Siz de uzun etmeyin dadim. Dükkân kirası vermiyorsunuz biryandan... Bir yan- dan da moşallah, eksik ölçü kullanmak, metrede parmak oynatmak gırla gidiyor. Demin gelirken baktım. Yemiş — satan bir adam müşterinin seçip doldurduğu külâhı işportanın altındaki hazır küilâhla değiştir- di. Kadın farkına vardı. Bir de açıp baktı ki, kendi eliyle ayırarak koyduğu canım armutların yerine hep çürükleri girmiş. Kıs zılca kıyamet koptu. Maksut baba sözlerime içerlemişti. Do- lu dolu bir sesle alnimı karışlar gibi avuca- | nu yüzüme uzatarak cevap verdi: — Eh beş parmak bir mi baksana ciğe- rtim? Orada elin edebaizi müşteriye külâh etti diye bizim günahımızı neden alıyor: sun? Adamın adı çıkacağına canı — çıksin. O senin söylediğin şeyler eskidendi. Şim- di yağma yok. Benim metresini 20 ye ve- remediğimi komşum versin de gör. Heril yavı yoldan çevirir. Aldığı malı kendi elim- Te ban ölçerim. Milimetre oynadı mı? Yan- dığı gündür. Ölçülerimize gelince: Topların arasından parıl parıl bir met- re çıkardı. — Gördüğün bekçi sopası değil metre- dir, El kadar dükkânda sahtesini naezeye saklayacağım. Ağzıma mr sokacağım? Bean tam: — Kusura bakıma dayı, duydüğumu söylüyorum derken ilerden bir vaveylâ da- ha koptu. Eznafta gene ayni telâş, gene Maksut baba. çıplak ayaklarile tezgâhın üzerinde dimdik kalktı. — Gepe mi hırsızlık? dedim. Maksut baba deminki hiddetiyle cevap verdi: — Dağ başında mıyız, yoksa Salı paza- rında mıyiz! Durup dinlenmeden malımı- z mi yürütecekler?... Çocuk gibi konuşu- yorsun. Besmelesizin biri yakarı pencere- lerden bir izmarit atmış, fakirin birinin tentesi yanıyor. Üçüncü kata kurulmuş, aşağıda pazar var, tente gerilmiş, düşündüğü mü — var? Maksut babayı, dalgın tiryakiyi kalay- larken bıraktım. K.T. Yanlışlıkla vurulan çocuk öldü Bundan 15 gün evvel Saraçhane ba- şında Hüseyin ve Mehmet adlhı iki kişi kavga etmiş ve Hüseyin çektiği taban- ca ile Mehmedi vurayım derken beşik- te yatan kardeşinin 8 aylık kızı Hatice- yi vurmuştur. Hatice aldığı yara neti- cesinde dün ölmüştür. Bunun üzerine Hüseyin ve Mehmet dün adliveve taslim adilmictir, SÖN POSTA ee geei eizi " , Halkın fikri | Sıcak mevsimlerde çalışma şekli değiştirilemez mi ? icaklar birdenbire bunaltıcı | Bir hal aldı. Bundan en qu-: |a mustarip olanlar hiç şüphesiz gü-| nün en sıcak saatlerinde çalışmaya mecbur kalan memur ve müstah- idemlerdir. Acaba İzmir gibi — bazı İşehirlerimizin yaz — mevsimlerinde | tatbik ottikleri çalışma uselü İstan-| ı.bııllıı da tatbik edilemez mi? Bakı- nız Mmemur Ve müstahdemler ne di- yorlar?: Eminönü posta şubesinde memur Süleyman Altın kaya: n Ezken gelip erken ğ çok muvafıktır. — Yoalmz maaşıma — dokuüna- cak olursa istemem. ğ Hasta bir — vücuk S DA aa eee bir. vüenden Aile — mes'aliyetini | L L © omuzlarına — almış İgürü kaldırmaz. Öerkekler için istira | — Bir çocuk büyük — kat mevzuubahsc- |bir adam kadar — gü- -4 lamaz. mneşte — kalmumalıdır. 'Fakat gu da — muhak- - kaktır ki, güneş tede- ç*_q lisesi hademesi Hü-| yeri hakkında rTiyazi seyin Ali. kat'iyetle biç bir şey Be herad g Ha aü maktan kim mem- eti umumiyetile tet- man olur ki.. işte za- kik olunur: rTüri — çalışıyorum. Güneş banyoları, Paramdan kesilme- yapıldığı zaman ban Ü mek Üzere erken sa- hasır bir şapka ile ört- İrverirlerse — sevini- mek İâzımdır. Siyah tim. Çünkü ben f- gözlükler takmak çokz ö karayım. Benim için iyidir. Bunu — güneşin «10» paranın kaye kuvvetine ve insanın meti vardır, veket olur. Bununla Ka beraber günün en seak saatlerini, yani || jle 14 arasında bu işi suzeti kat'iyede yap- Eğer bütün —ma-| mamahdır. &, GS HD) Güne Bayelem ne Zenen ai Eminönd Karedeniz elbise paza- rında satıcı Enver Niyazi: çuduna göre tesbit etmek en doğru bare- ket olur. Bununla beraber günün en sıcak mera, santlerini, yani TP ile V4 arasında — bu işi — Yorulmuyor | gureti kat'iyede yapmamalıdır. Zayıf Bünyeler Zayıf bünyeleri birdenbire güneşe ma- ruz bırakmak büyük bir cinayet olur, Vü- — Ustanın — ka- Cudlanı zayif ve yorgün — insanlar evvelâ 'zancı daha / Jâzım. | Kendilerini güneşe göstermeden evvel vü- Çankti bon de öndün kazanıyoram: gatlarını bir kaç gün oranın havasına aliş- Eminönü Karadeniz elbise pazarı | yrmanlıdırlar. Şehirlere nazaran dağ veya uhçısı Nabi Hilmi: i havalarında muhakkak ki değişiklik- , Hergün muntazam — ve yorucu Bence uhhat ka- vardır. Ş y zançtan — kiymetli- olmuyan ufak vyürüyüsşler yapılır. Üç gün dir. Bu cehesnem sonra bir muayene geçirilir. Bu muayene- sıcaklarında buna. de zayıf bünyeli insan iyi görülür, yani yü> larak çalışmak. has- rüyüşlerden zarar görmediği tesbit edilir. ta olmaktan başka #e, güneş banyolarma başlayabilir. Fakat i Ahtiyalı gene elden buakmamak ve munta- gam bir şekilde ve yavaş yavaş vücudü a- lıştırarak yapmak İâzımdır. SAT f Birinci gün: Yalnız bacaklar ve sağ ve sol yanlar, beş dakika. İkinci gün: Bacaklar, on dakika, bak mırlar beş dakıka. Üçüncü gün: Bacaklar on beş dakika, baldırlar on dakika, karın ve göğüs beş da- kika, ve bu plân dairesinde bütün Kararıncaya kadar güneş banyosu yapılır. Büyük Ve Sıhhatli İnsanlar İçin Büyük ve sıhhatli insanlar vücutlarının hiç bir tarafını setretmeden güneşe maruz ÖĞ Hani e günler e L L L Aacak ilk defasında on da- Şrabahin — serininde (Kiradan fazla güneşte kalmamalıdırları Gi d aat Bada e L L Di közamdıkina ” nn *2e ye kadar çak L A L L T viyi terketmek ve son- Ne iyi olur. Zatenl .. tekrar başlamâk faydudun hâk. değildir. bu sıcaklarda çok İçin Oi zor çalışılıyor. Am- aa Oo yaparsın ek-| — Çocukların güneş banyosu için bilhaa zası bu. Ökİ* büyük dikkat etmeli ve vücuda yara be- Tn te yapmadan ağır ağır yakarak güneşe mu- de Çalışacağız. | e yaktıktan sonra çocuk güneşte uzun nımdan dar çalışmayız. Bunu İstanbula da tatbik ederlerse ne âlâ, Bu vesile ile yaşamağı yalız çalışmak addeden işçilere büyük bir iyilik — edilmiş İ olur. vücul ... Meydancık hanında kunduracı Rıza Bin Atlı: Güneşte yanmanın fayda ve tehlikeleri Güneş banyosu ne zaman yapılır, hangi yaşta banyoya nasıl başlamalıdır ? müddü kalabilir. Çocuklarda ve hilhassa küçüklerde asıl dikkat edilecek gey derinin yara beme İ« çinde kalmamasıdır. Çocukların başlarından gözleri güneş- Bunu güneşin kuvvetine ve insanin vü İten muhafaza edecek şekilde bafif bir şap- kayı hiç Bir zaman eksik etmemelidir. Şu aradır dadıların yaptıkları büyük bir hatadan da bahsetmek — isteriz. — Bilhassa yavruları, arabaların içinde güneşe maruz bırakmamak İüzımdır. Zira — arabaların i- ginde ve beyaz kumaşların arasındla müs şambanın tesirişle güneş kuvvetini — artırır ve çocuğu birdenbire fazla yakar, bu yüz- den ölüm vak'alan pek fazla olmuştur, Yeni doğan çocuklara şu tertip üzere banyo yaptırmak faydahdır. Bir günlükten dört günlüğe kadar: Yal- nız bacaklar ve ayaklar, 3 - 3 - 8 dakika, 10 günlükten 17 günlüğe kadar: Bacak- lar ve kollar, 3 - 5 dakika, Bir aylık çocuklara: Göğüs ve set, 3- 3 dakika. Kark günlükten sama: — Bütüm — vücul azami !0 dakika. iki yaşını geçerlerse: Birinci Kafta: 5 dakika, ikinci —Baltaş 10 dakika, üçüncü hafta: 15 dakika, döre düncü hafta: 20 dakika. Beşinci haftadan sonra, çocuk artık gü: mesşin tehlikesine marız kalmaz. Güneş Banyosumun Tehlikeleri Güneşte duran insan tabil ve güzel bir sıcaklık hisseder. Harareti azami bir dere- ce artar. Bu şekil faydalıdır. Fakat eğer insan birdenbire gayri ta- bit Bir sıcaklık duyarsa derhal güneşin ale tından kalkmalıdır. Güneş çarpması dedi- Zimiz şey vaki olursa büyük tehlikeler teve Kt eder. Nabiz küvvetlk vurmağa başlar, Dere« cei hararet çabuk yükselir. Bu halde insan gene gümeşte oturmakta devam ederse, o4 labilir, menejit olur. İyi bir tedavi ise vücuttaki — lüzumsuz geyleri yakar, deveranı tesmi eder, — âdeta |yücadun içini yılar, âsap düzelir, yüzümül |aüler, tuhumuz ferahlar, ü Usulü ile yanmış bir vücut insama bit çok haatalıklara karşı korur. Güneş banyosu yapanların ve bilhassa renklerini süs olsun diye değiştirenlerin şu saydığımye tedbirler kulakarında — olmam dır,