* var. Terini siliyor.. ,Minimini şey ölebilir, we uykusuzluktan süzülmüş yüzile B Sayfa Yazan : Orhan Selim KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edehi Tefrikası: 39 dünya — ihtiyaçlarını asgari hadde|kendine bakan Gülizarı kucaklamak is- indirmek.. — fakat — Ustanın — sır -|tiyordu. tındaki cübbeye benzeyen, İâtayı an -| — Uykum yok Gülizar, dedi. dıran libaş düşüyor. Usta, en büyük| — Bunu öyle bir söylemişti ki Gülizar korkusunu görüyor. Bir davlumbazın | korkulu bir rüyadan uyanır gibi oldu. yanında görüyor kendini. Yüzü gözü ;Ömerin yanından kalktı. Yanakları al kömür tozu içinde, Elinde bir üstüpi|al, önüne bakarak: — Ateş yakayım da sana kahve pi- şireyim Nuri, dedi. Nuri usta Gülizarı anladı. Anladı ki Gülizar ona kahve pişirmekle hudut - suz bahtiyar olacaktır. — Haydi Gülizar, dedi. Şöyle şeke- ri bol olsun.. Artık barışmıştılar. Gülizar mutfağa indi. Usta, Ömerle odada yalnızdır. Ço- cuğa yaklaştı. Baş ucuna oturdu. Ba- kıyor. Ömer büyük bir kuş yavrusuna benziyor. Sık sık nefes alırken kanat- ları hafif hafif açılıp kapanıyor sanki. Terlemiş. Usta iyice eğildi çocuğun üs- tüne. Yorganını düzeltti. Gülizar kahve tepsisile odaya gir - diği vakit ustayı Ömere dalgın bakar gördü. Tepaiyi konsolun üstüne koy- du ve ayaklarınm ucuna basarak us - taya yaklaştı. Oturdu onun yanına. Fı- sıldar gibi: — Nuri, dedi.. Usta başını kaldırıp Gülizara bak- Yugoslav takım bu sabah geldi Usta silkindi. Kapının önünde du - ran bekçi yukarı sesleniyordu: — Nuri usta uykun kaçtı her hal... — Saat kaç?, — Beş.. Dd BABA Omer hasta. çi * Usta ömründe ilk defa hasta bir ço- Te cuk görüyor ve anlıyor ki bir yaşında hasta bir çocukla meselâ hasta bir ke- Hi yavrusu arasında büyük bir benzer- lk vardır. Kedi yavrusu da hastalığı - hi acısını duyar fakat neresinin ağrı- dığını gösteremez, sadece acıyı sesleş- tiriz, miyavlar, bir yaşında hasta bir çocuk da ayni şeyi yapar. Ömer durmaksızın ağlıyor.Usta, bu yüzü kızaran ve dişsiz küçük ağzını su ister gibi havaya açan insan yavru- suna karşı ilk defa olarak büyük bir |t merhamet duydu. Bir an, bu bağiran nefes alamaz, bağıramaz, yumuk ellerini ve ayakla - rını kımıldatamaz olur diye düşündü. Üzüldü. Hattâ korktu. Ömerin ölme- sini usta istemiyor. Ömer ölürse bu cumbalı oda birdenbire boşalacak, ke- derli, karanlık bir yer olacak gibi geli- yor ona, Ve anlıyor ki Ömere alışmış- tır. ri sıcaklar dayanılmaz hale geldiler. Gülizarın gözleri dolu dolu. Hasta |Kayısı çıktı, karpuz, kavun, üzüm çık- çocuğunu kucağına alıyor, — vatağına |tı. yatırıyor ve yalvararak ustaya bakıyor. Usta o kadar büyük ve akıllı bir insan ki onun gözünde, o isterse, Ömerin kurtulacağına emin. Ustanın anası ne telâşlı ne duygu - suz. Sadece vazifesini bir parça da va- zifeden başka türlü yapan bir insan ha- li var onda. Mahalle kadınlarının tavsiye ettik - leri ve anasının tecrübelerine dayanan | ri, ilâçlar fayda vermeyince, usta, Medre- seli" maballeden doktor Süleyman be- yi çağırdı. Doktor çocuğu evirip çe - virdi, reçete yazdı, ustanın verdiği elli kuruşu almadı ve kapıdan çıkarken us- taya: — Dikkat etmek lâzım, dedi. Ço- cuk hastalıkları ihmal götürmez. Son- ra kuş gibi gidiverir.. Bu «Kuş gibi gidiverir» sözü ustaya çok dokundu. Ömerin bir kuş gibi or- tadan — kayboluvermesini düşündükçe kederlendi. Gülizarla beraber çocuğu bekledi bütün gece, Kafeslerin dışında serin, genç, terü- taze şafak sökerken Gülizar mırıldan- dı: — Haydi sen yat Nuri. Dinlen.. işe gideceksin.. Fitili kısılmış gaz lâmbasının ışığı kafeslerden giren şafak aydınlığıla ma- nasını kaybetmişti. Usta kalktı. Lâm- | bayı söndürdü. Öğle üstünün, akşamın, gecenin, şa- fak vaktinin kendilerine hâs, birbirine hiç benzemiyen sessizlikleri ve susuş- ları vardır. Öğle üstünün susuşu kısa bir yorgunluğun soluk alışıdır. Ak - şam, kederli susar. Gecenin sessizliğin- de karanlığın boşluğu, görmemenin korkusu vardır. Şafak vakti; hele mev- sim yaza döndüğü zaman, güzel bir türkünün başlangıcındaki — süküt gibi nerdeyse başlıyacak seslerle, ışıklarla dolu olarak bekler. Şafak vakitlerinin sessizliği insana güzel işler yapmak, i- yilik etmek, toprağa bir tekme atarak yükaelmek arzusunu verir. Şimdi odaya dolan böyle bir şafak | ışığı ve sessizliği içinde Nuri usta has - ta Ömere karşı içli bir sevgi duyuyor diye kadar 51 defa oynıyan bafı Arsenije Viteh üzere iki maç yapacak olan Yugoslar fut- gılanmıştır. Şehirler arasında atletizm Atletizm federasyonu Bursa, Balıkesir, Edremit, Ayvalık, Bandızma şehirleri ara- sında bir atletizm müsabakası tertip etmiş- tir. Bu müsabakalar bu sene ilk defa eylâ « Kün altısında Bursada yapılacaktır. Müsabakalar 100, 800, 3000, Gülizar, hâlâ Ömerin yorganı üstün- de duran ustanın sağ elini aldı. Öptü. Alnına koydu. Sonra birdenbire hün- gür hüngür ağlamağa başladı. Usta Gülizarın sırtını okşuyor. — Ağlama Gülizar, diyor.. geçti.. ağlama yavrum.. hiç bir tehlike yok.. uzun, bayrak yarışı olarak yapılacaktır. İzmitteki Lik maçları laştılar, e Ömer iyi oldu. Deniz ısındı. Öğlele- Maçın ehemmiyeti dolayısiyle İs - , Bir akşam usta eve döndüğü vakit İzmite davet edilmişti. mer vardı. Gülizar bir tuhaf bakıyor. Bir şey - ler söylemek, bir şeyler yapmak iste - diği o kadar belli ki, öyle telâşlı ki, us- ta sordu: — Ne var Gülizar? — Hiç... Ömer konusuyor İdmanyurdunu 3 -0 mağlüp etti. bir sayısına mukabil Akyeşil daha yaparak maçı 5 -1 kazanmıştır. Şimdiye kadar daima yapılan karşı- laşmalarda hasmını mağlüp eden İd - manyurdu bu maçı kaybetmekle lik maçlarında birincilik vaziyetinden u- zaklaşmış olmaktadır . Maçın hâkemliğini büyük bir dik - katle yapan Şazinin gösterdiği muvaf- fakıyet İzmit sporcuları üzerinde ümi- din fevkinde iyi bir tesir bırakmıştır. Diyarıbekirde maçlar Diyarıbekir, (Hususi) — Birincilik maçlarına iştirak edecek Mardin ve Siverek futbolcuları ile Ayyıldız klüp- leri azalarına Halkevi bahçesinde bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Abidin |Özmen, Vali Ferit ve şehrin birçok |tanınmış simaları bulunmuştur. İlk müsabaka Mardin, Siverek ta - kırnları arasında yapılmıştır. İlk devreyi Mardin 1 -0 galip bitir- miştir. İkinci devrede oyun bir parça sert olmuş, ve neticede 1 - ( oyunu Mardin galip olarak bitirmiştir. Nu - — Ya?. — Evet.. Karı koca taşlıkta karşılıklı duru - yorlar. Gülizar birdenbire Ömeri us - taya uzattı. Çocuk sanki bunu bekliyormuş gi- bi, talimli küçük bir hayvan yavrusu gibi ,teker teker heceledi: Usta şaşaladı. Kollarındaki Ömeri kaldırdı havaya, Önu top gibi atıp utu- mak deliliği geliyor içinden, Tek gözü yaşardı. (Arkası var) İtalyada tüyler ürpertici bir aile faciası (Baştarafı 6 ıncı sayfada) ve karımı terketmekti. Bir gün sofrada otururken sözü açtım, her üçünden de bu münasebet hakkında malümat al- mak istedim. Kaynanam evvelâ kızının müdafa- asını yapti. «Gönül kimi severse, gü- zel odur, dedi. Bu vaziyete tahammül edemiyorsan evden defol, git ve karı- ni boşat» Pizani bü şözler üzerine küstahlaş- tiz — Mösyö Mariyos, şimdiye kadar ortağa tahammül etti de şimdi mi na - bir adam oldu? dedi. En hoş meyva usarelerile hazır- lJanmıştır. Hazmi İnkıbazı izale eder. Kanı temizliyerek vücuda tazelik ve canlılık bahşeder. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - lstanbul kolaylaştırır. Bağ di y_.;,;' .h;ı—ıı it darda gim- |PAN doktor Şuşnig'in Cenevreye ge- İstanbulda biri temsili, biri millt olmak | Yazdığı bir başmakalede Küçük An -|"inde: bol takımı bu sabah şehrimize gelmiştir. |deti şayialarından sinirlendiklerini söy-|' Yugoslav takımı büyük merasimle kar-|ledikten sonra şu mütalcaları ileri sü- yüksek, gülle, disk, 100xç4, ve Balkan buriyetindedirler. l_ın.-xil (Huıjııî) - İzmitin ezeli ikiltir. Bu teklif yersizdir. Çünkü Habs - rakibi pazar günü lik maçı için karşı-|burgların iadesi muhakkak değildir. tanbulun tanınmış hakemlerinden Şa-berg ile Hahimvehr, Habsburgların zi Tezcan bu müsabakayı idare - için gelmesine muhaliftirler. kapıyı Gülizar açtı ona. Kucağında Ö- Büyük bir heyecan - içinde geçen | Avusturya ordusu, Avusturya aris - müsabakanın ilk .devresi Akyeşil, tokrasisi krallığın iadesi lehindedirler. İkin.ci devre oyun daha ziyade e-|kat bu da yalnız Avusturyalıları alâ - hemmiyet kesbetmiş, İdmanyurdunun kadar eder. Habsburglara ait tahtın boş iki sayı|veya dolu olması, bir harbe değmez. - Temmuz 100 Kâğıtfabrikasındaki facii Habsburglar at Faikamdaki a tahta dönerl müktedir. Hattk fabılkayı gezmek Gili k rlerse.. halk, çok defalar bu arzularından meni (Baştarafı 1 ci sayfada) g L ğ si " dilmektedir. Çönkü, çahşuken fabrika nen Yugoslavya, askeri yardım temini | çehlike her an mevcüttur. için iki devlete müracaat etmiştir. Bun- Facia nasıl oldu? 'F"d'"' biri Fransa, diğeri Almanyadır.| — p.brikanta kurbanı 18 yaşında, Ft ransa, yardımı reddetmiş, Almanya :| -dlı genç bir delikanlıdır. Annesi, babi nın verdiği cevap ise henüz anlaşıla -| kardeşleri vardır. Fakir ailesini, fabrikadi mamıştır, aldığı 65 kuruş yevmiye ile geçindirme Yugoslavya, Fransadan Avusturya-|tedir. Faik sabah işinin başında çok n€ ya karşı hareket edip İtalyanin tecavü- | veli bir şekilde çalışmıya başlamıştır. Sa züne — uğradığı — takdirde ar -| ona dağru fabrikanın makine — kayışlal diım görüp görmiyeceğini .o,înu', kasnağından fırlamış ve bu suretle - Faiğ Fransa, Yugoslavyanın müstakil bir ha- ghy'ü kağıt tezgühı hı"" HN reket tığa takdirde, 5. | Genç işçi, kayışları takmak üzere çalışm HekarlMa 'â*mf ';l"îf_':h":: ve buna muvaffak olduğu anda; mütehi K Ce Hati Cemiyi lacağını |* bir Alman düğmiye basarak makinelt bildirmiziş M otecaviz - sayılacağını |iyetmiye başlamıştır. Ve işte facin da SK a anda vuku bulmuştür. Pantalonunun paç Yugoslavya bu cevabı aldıktan son- sından hızla dönen büyük kayışlara kel ra Almanyaya müracaate mecbur ol - muştur. çıkmak ve makinelere çarpa çarpa, pa: | Fransa ve İngiltere, Yı ın | parça olmak suretile ölümlerin en korkut Wyanı İ şiddetli bir harekette bulunmamasını | ve e» fecii ile can vermiştir. Bütün fab tavsiye etmiş ve Milletler Cemiyeti -|tika bir an içinde karışmış ve şaşkın şa| nin eylâl içtimamı beklemesini, o za -| ktn etraflarına bakanlar neden sonra işl leceğini bildirmişlerdir. ğ b Evening Standard bu münasebetle Müddeiumumi muavini vak'a ’î A Vak'adan haberdar edilen müddelu | tant rlevle!lermınHıbıbıırılannıv-mm muavini Büğülevlk Vüdie yerli giderek incelemelere başlamığıtır. Tııı[ türe: misyonda, vücudunun her tarafı !ıurdvı-' : ' İhaş olmuş, kanlar sıza sıza sallanan zaval «Birkaç sene evvel vaziyet bambaş.-|izçinin anne ve Babası bir çılgın gibi ev. kaydı. O zaman Yugoslavya İtalyaya |ârlarının kara haberini alarak fabrikay! faikti. Fakat, bugün bu askert faikiye-|koşmuşlar ve fakat ceset kendilerine gö! ti kaybetmiş bulunuyor. İtalyanlar bü- |terilmemiştir. Hükümet doktorunun mum tün — kuvvetlerini makineleştirdiler, | yenesinden sonra defnine izin verilen ( Tayyare ve tankla techiz ettiler. Yu -|pin cesedi memleket hastanesine kaldırı goslavlar da İtalyaya karşı hareket et- P”';_”'hdu YA : z , Faci çok mült ol d meden evvel ayni şekilde hareket mec- lleek " yazili Gkasi iirir'Vöyük ir Ka İ işçi arkadı Yugoslavya bunu anladığı için Fran- | "t* Yöredl 'yapınlılar Ve gi c sanın yardımını temin etmek istemiş- | "” AM G AAA DAt ğ M İznerek, mezarına çelenkler koymuşlardi Adliye tahkikatı genişletmektedir. M 'tehassıs Alman suçlu görülmekte ve mi Avusturya Nazileri bunu istemiyor. | delmmumilikçe tevkifi istendiği söylenmek Sosyalistler de aleyhtardırlar. Starhem- | tedir. J Bir Doktorun Yalnız doktor Şuşnig kraliyetçidir. Günlük Cuma Notlarından — (*) Bunlar belki de muvaffak olurlar. Fa- Müzmin Romatizma ağrıları Gelen haztam; Evvelâ omuzlarında, Sonra da her iki bacak mafı başlıyan şiddetli ağrılardan muztarip | olduğunu anlattı. ’ El ve ayak hareketlerine, yürümesine mâni olan ve günde fazla terleme yü- zünden bir kaç defa çamaşır değiştli meğe mecbur olan bu hasta bir kaç sene. j Kaplıca tedavisine gitmiş, bir düzüne Avrupanın bu mesele karşısında vazi- yeti: Avusturya kendine bir kral isti- yorsa bir kral sahibi olsun, demekten ibaret olmaldır. Avusturya Almanya ile anlaşmış Paris, 9 (Hususi) — —Avusturya başvekili Şuşnig ile Alman elçisi Von P )pen arasında bir müddettenberi de- vam eden konuşmaların müsbet bir netice verdiği anlaşılıyor. Budapeşte -| ilüç kullanmış, fakat ağrılar kış ve yaz den gelen haberlere göre bu anlaşma|| eksilmemiş. j mucibince Avusturyadaki Naziler tah-|| Kanı temizdi. rikâttan feragat edecek, buna mukabil|| Belsoğukluğu geçirmemişti. hükümette mevki alacaklar ve Avus- turyanın istiklâli Almanya tarafından bugünkü şekli ile tanınacaktır. İtalyan, Macar, Avusturya, Alman cephesi Paris, 9 (Hususi) — Tean gazete - si İtalya, Macaristan, Avusturya ve Almanya arasında bir blokun teşekkül etmekte olduğunu anlatarak vaziyeti şu şekilde tahlil ediyor: «Roma — ile Berlinin birbirine yaklaşmaları Avusturya üzerinde an- laşmalarına bağlıdır. Fakat, Avustur - ya ile Almayanın münasebetleri ne derece tabiileşirse, Roma ile Berlinin anlaşma ihtimalleri de o nisbette suya düşer. Çünkü Avusturyanın Alman - yadan alacağı teminat onun kolaylık - la yutulmasına mâni olamaz.» eee resensesa n ae emesenne Yaşı 38 ve henüz genç bir adam sayı* labilirdi. ğ İdrarda fazla oksalat bulduk. Bu müzmin romatizmayı üç seri atirikinin iğnesi ve bir kaç şişe uro- fraişim tedavisine tâbi tuttuk. Denif banyoları, kum banyoları, güneş ban- yoları yapt. Gıdasından perhizi kal “dırttım. Kani yerine geldi, s«hhati düzeldi E * lindeki değneği atlı. Bu müzmin rome" tizmadan da bu suretle kurtulmuş ol du. İ———M——M—LE—TE—E——— (*) Ba noln kesip saklayımı, yağ hat bir albüme yapıştırıp h yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. ) — hayatımı zehirleyenlerin yeri cehet nemdir. Çocuğumu, hapse — girdiktö M sonra bakasınız, diye size teslim © Artık ne yaptığımı bilmez bir hale|yorum. Bana gelince kanunun ği her türlü cezaya razıyım. İstirah kalble bekliyeceğim.» Polis komiseri, bu ifade ve iti! dım. Evvelâ kayın valdemi, sonra deli- kanlıyı ve nihayet de karımı — öldür - time nadim değilim. Benim mes'ut aileİyeye teslim eylemiştir. İstanbul Belediyosi İlânları Eminönü Kaymakamlığından: Başı boş olarak bulunup tahtı muhafi yııluunbiheniıiıııhihihfhminüıhıfunıhndıplîpw