6 — Sayfa Troçki, karısıle Norveçteı son günlerini bekliyor Troçki hastadır,kalbi i Son — senelerde 'Troçki çok sarsıldı.. Hümmalı bir - faali- yet ve bitip tüken- meyen bir didinme yüzünden, bu zeki insan tabiatin pençe sinden yakasını kur- taramıyor. — Troçki hastadır. Kalbi - iyi işlemiyor. Böbrekle- ri sakat, tansiyonu yüksek ve arada sı- rada da başı dönü yor. Artık eskisi gi- bi, devamlı çalışa- mıyor, kitapların ü- zerine eğilmektense,yarı ciddi — şeyleri, kâtibine ve karısına okutuyor, artık u- zun gezmelere çıkmıyor. Karısının ko- hluna dayanarak düz yollarda gönül eğ- lendiriyor . Bununla beraber dünya vukuatını takip etmekten de fariğ olmıyor. Bey- nelmilel mekanizmanın ileyişini en hurda teferrüatına kadar takip ediyor. Komünizm meselelerinde kıl kaçırmı- yor, kendisi tarafından ortaya atılan Communisme İntegral hareketile alâ- kadar oluyor. Troçki, memleketinden uzakta ya- şamasına ve hastalığına rağmen zayıf bir adam değildir. Onun kanaatlerini terviç eden bir sürü gazete vardır, ve bunlar Rusça, Almanca, Fransızca, İngilizce olarak intişar etmektedir. Amerikada gazeteciler Kralı Hearst Troçkiyi daimi muharrirleri arasına idhal etmiştir.. Ve onun yazdığı ma- kalelere büyük bir değer vermektedir. Troçki Hearst'dan mükemmel bir ha- yat sürecek miktarda para almaktadır. Troçki eskisi kadar sık ve çok ya- zamamakla beraber hâlâ — makaleler neşretmektedir. Ve işin garibi de bu bir sürü makaleleri, Troçki neşrede- ceği gazetenin lisaniyle doğrudan doğ- ruya yazmaktadır. Mükemmel bir po- liglot olan Troçki, Almanca, İngilizce, ve Fransızcayı Rusça kadar mükem- mel bilmektedir. Troçkinin kâtibinin ifadesine naza- ran bugün Troçki meslek ve mezhebi- me mensup dünyada üç milyon komü- * İH4 4 işlemiyor. Böbrekleri sakat.. Şimdi bütün vaktini köpeklerile geçiriyor. “ Derin bir sükün ve inzivaya muhtacım !.,,diyor Troçki çalışma masası başında nist vardır. Bunların ekserisi Lehis- anda ve İspanyadadır. Bugün İspan- ya millet meclisinde Troçki fikirlerine bağlı iki meb'us vardır. Ve onlar, prog- ramlarını açıkça izhar edip taraftarla- rının reyini aldıktan sonra meclise gir- mişlerdir. Yine Troçkinin kâtibinin ifadesine nazaran bu miktar her gün artmakta- dir. Memleketin haricinde kalmış be- yaz Ruslardan bir çoğu da Troçkiye dönmüşlerdir. Troçkinin en ziyade alâkadar oldu- ğu gazete, Rusça çıkan Vyperud gaze- tesidir. Vyperud ilk defa Pariste inti- şar etmiştir. ve onu ilk defa çıkaran da Lenindir. Vyperud (ileri) manâsı- na gelmektedir. Bir Fransız muharriri, Troçki ile Oslo'da konuşmağa muvaffak olmuş ve kendisine şu sualleri sormuştur: — Rusyaya avdet etmek için taraf- tarlarınızın. teşebbüsatta bulundukları doğru mudur? Troçki bu suale biraz kızmış: —Yalandır, rica ederim bunun doğ- ru olmadığını bilhassa yazınız demiş- tir. Şimdiki Sovyet hükümeti Troçkiyi memlekete sokmağa belki de mümane- at etmiyecek fakat onun eskisi gibi si- yasi entrikalarla uğraşmamasını iste- yecektir, Troçki ise bu işe hiç bir zaman ra- zı değildir. O son nefesine kadar mü- cadele etmeğe karar vermiş görün- mektedir. Troçkinin ismi Sovyet Rusyada ya- Evlenmemi Tavsiye Eder misiniz? «Tahsilim iptidat, kazancım orta. As- kerliğimi yapmadım. Tesadüf beni gü- zel bir kızla karşılaştırdı. Seviştik, an - kaştık, dedikodulara kulak asmadık ve evlenmeğe karar verdik, fakat bir gün kıkançlık yüzünden ayrıldık. Yabancı bir erkekle nişanlandı. Fakat bir müd- #et sonra nişan bozuldu. Bu defa tek - Hfsiz görüştüğüm bir arkadaşı emin bir vasıta ile evlenmemizi teklif ediyor. Ev- velce benden niçin ayrıldığını tetkika çalıştım. Bir şey öğrenemedim. Yalnız nişanlıstnı beğenmediğini haber verdi- ler. Şimdi düşünüyorum. Evlenmek tek- lifinde bulunsam reddeder mi? As - kerliğimi bitirmediğim için ailesi muva- fakat etmez mi? Ne yapayım? Y.RUL Düşünmenize lüzum — görmüyorum. Seviyorsunuz. Kız da, yaptığı tecrübe İle bir başkasım sevemiyeceğini öğren- miş bulunuyor. Bilvasıta evlenme tekli- finde bulunması evlenmeğe hazır oldu- Hunu gösteriyor, Bu şartlar içinde te - reddüde mahal kalmıyor. Resmen iste GÖNÜL İŞLERİ yiniz, her halde müsbet cevap — alacak, hem de mes'ut olacaksınız. Fakat şimdi bu adamın evli olduğunu öğreniyorum. Yalnız evlikk hayatında «Üç ay evvel bir erkekle tanıştım. mes'ut olmadığını, beni sevdiğini söy- lüyor. Şimdi çok müşkül vaziyetteyim. Çünkü bu adamı seviyorum. Aynlmak istiyorum, fakat cesaret — edemiyorum. Hayatımın en büyük manasını kaybe - deceğinden korkuyorum. Ne yapayım, bana bir yol gösteriniz.» Neclâ Bence evli bir adamla genç bir kızın yaşaması kendisi için felâketten başka bir netice vermerz. Ne olacak, bu adama metres olamazsınız. Sevgili olarak ya - şarsanız, ileride evlenmenize mâni olur. Ümitsiz bir sevgi sizi harap edebilir. Bi. nacnaleyh iş büyümeden ayrılmağa ve sizi aldattığı, evli olduğunu vaktile ha- ber vermediği için uzaklaşmağa çalışı - nız, * Edirnekapıda Sevinç: Bence nikâh yapmadan — gitmeyiniz. Nikâh olmadan gitmenin mahzuru, bu- rada nikâh olmanın mahzurundan daha büyüktür. Nikâh olmakta ısrar ediniz. TEYZE SON POSTA [ ZİRAAT | Bağlarda Mildiyö Bağları Mildiyöden koru- mak zor bir iş değil, bir bilgi işidir Havaların yağışlı ve sıcak - gidişi, bağlarda mildiyö hastalığının - yayılıp genşlemesine yardım ettiği için bu yıl işini tertipli tutmıyan bağcıların faz- laca sızlandıklarına şahit oluyoruz. Bir yıllık geçim ümidinin bir hafta içinde yanıp tutuşduğunu görmek çok acı şeydir. Fakat her yıl aynı tehlike içinde bulunup ta bu tehlikenin koru- yucu tedbirlerini ihmal etmek büsbü- tün acıdır. Bilmelidir ki mildiyö, bağların her yıl tepesinde dolaşan bir hastalıktır. Kendisini önleyen siperlerin azıcık yol verdiğini görür görmez önce yaprak- lara ve sonra, salkımlara kadar omca- nın her yeşil tarafına saklırır. Ve bu saldırışından sonra fennin yapacağı hiç bir şey kalmamıştır. Hastalığı dur- durmak bir dereceye kadar mümkün, fakat büsbütün geçirmek artık imkân- sızdır. Bugün elimizde olan yalnız ko- runmak çaresidir. Bu çare dahi bağla- ra (Göztaşı ile kirecin suda eridilmesi- le elde edilen) bir bulamacı serpmek- ten ibarettir. Şu kadar var ki bu işin incelikleri - le bilinmesi ve şartlarına uygun bir tarzda yapılması lâzımdır. Bunları hü- lâsaten sayayım: 1 — Bağlarınızın sürgünleri 30 . 40 santim olunca ilk bulamacı - serpiniz. Ondan sonra bağdan ilâçlanmamış yapraklar göze çarptıkça ilâçlamayı tekrarlayınız. Ve böylece tanelere tat- hhık düşünceye kadar - kaç defa olur- sa olsun- devam ediniz. 2 — Reçetesine uygun olmıyan bir ilâcın hastalığa karşı koruyucu hiç bir faydası olmadığı gibi bazan zara- rı da olur, Birinci devrede (yani do - ğuşa kadar olan ilâçlamalar da) altı teneke suya bir kilo, ikinci devrede (yani doğuştan tutuma kadar olan ilâçlamalarda) bir buçuk kilo; üçüncü devrede (yani taneden sonraki ilâçla- malarda) iki kilo göz taşı hesaplayınız. 3 — Göztaşını erittikten sonra ayrı bir kapta koyuca bir kireç bulamacı yapıp bunu yavaş yavaş fıçıya aktar - malı ve arada bir ayraç kâğıdiyle yok - lamalıdır. Kâğıt, pembeleşip kızarınca |: bulamacınız kararını bulmuştur. 4 — Kullandığınız suyun tatlı, göz taşının katıksız, kirecin taze ve l'uıliı olması faydalıdır. 5 — Az gündelikle çok iş çıksın di- ye, yahut âdet yerini bulsun diye üstün körü ilâçlamadan sakınınız. Emekleri- nizin boşa gittiğini istemezseniz ilâcın güzel serpilmesine çok dikkat ediniz. 6 — Ve inanınız ki bu şartlara uy - gun har>ket eden bir bağcının bağına mildiyönün mimi bile dokunamaz. ÇİFTÇİ —1 Temmuz 6 Tarihten sagfalar' Sarayda be beşik alayı şen- lıklerı nasıl hazırlanırdı ? * & & Padişahın bir kızı olunca İstanbul kandiller ve meşalelerle donatılmış, ekâbir konaklarının kapıları ardlarına kadar açılmıştı. Herkes geceli gündüzlü coşkunca eğleniyordu 4172 Şenliklerinde donanan binalardan : Tophânelâmire Bir müddet evvel bu sütunlarda çıkan bir|kurulmuş, çiçeklerin arasında fevvareli şa- yazımda Hicri 1172 yılında yapılan ve on|dırvanlar ve fiakiyeler, etrafında «Neşimen gün on gece süren üçüncü Mustafanın kızı|ve Maksure» ler yapılmıştı. Bunlar en na- Hibetullah'ın doğum — şenliklerine — dair|dide kumaşlarla döşenmiş idi. Diba. zer - şair Haşmet'in — 4Velâdetnamen — sinden|bift ve üstüfe dedikleri kıymetli kumaşlar. bahsetmiş idim. On sekizinci asırdaki Türk hey'eti içtimaiyesinin kıymetli vesikaların- dan olan bu risaleden, iki yüz sene evvelki Külhanbey üplerini ve eski — âdetlerden Beşik alayı'nı nakletmiştim — (1). Bugün, geçmiş asırlardaki yaşayışımızı, âdet — ve ananelerimizi, o devrin modasını ve zev - kini göstermek bakımından fevkalâde e- hemmiyet alan bu şenliklerin hazırlıklarını anlatacağım. Evvelâ Topkapı sarayıpda Babı hüma- .yun'un önüne bir büyük tak kurulmuş. Ba- bi hümayunun içi ve dışı kıymetli âvize - ler, billür kandiller ve aynalarla süslenmiş- ti. On sekizinci asırda ayna ve âvize mera- kı, modası vardı. Hattâ Pasarofça muahe- desinin imzasından sonra Venedikliler he- diye olarak Venediğin meşhur kristal ay- nalarından — göndermişler, Kasımpaşada bir — Kasiır yaptınlmış, bu — ayüalarla «Aynalıkavak Kasrır işti. Babı hümayundan girilince, sağda Dış bazineden Has fırım kapısına kadar Hasta. lar kapısı ve Düzme kapı denilen yerler; soldaOdun anbarından Has ahur kapısına kadarEnderim Cebehanesi, Darphane vı Şehremini anbarlarının kapı ve dııvııluı. altın ve gümüşten güneş şekilleri, top top . İkaymetli kumaşlardan — yapılmış — flândira şeklinde baytaklarla donatılmış, yüzlerce kandil ve meşaleler yakılmıştı. Orta kapının iki yanına tasavvur edile - miyecek kadar büyük aynalar ve onlara uygun büyük, nadide ve güzide avizeler asılmıştı. Babüssaadeye zelince, sarayın bu üçün- €l ve sonuncu büyük kapısı da ayni suretle |tezyin edilmişti. Enderunda Kilârlı, Seferli, Hazineli ve Hâs odalı diye anılan saray gilmanları, pa- dişaha mahsus olan kasırları süslemişler ve gümüş kandillerle donatmışlardı. Sofa köş. vaş yavaş unutulmaktadır. Yine Fran- sız gazetecisine, yaptığı hizmetlerin inkâr edildiğini görmekle çok mütees- sir olduğunu söylemiş ve şu sözleri i- lâve etmiştir: — Leninin hayatında neşredemediği kitaplar vardı, şimdi bu kitaplar neş- redilmiş bulunmaktadır. Lenin kitap- larında benden bir çok yerlerinde met- hile bahseder. Fakat kitaplar elime ge- çince bir de ne göreyim, ismim geçtiği zaman bir yıldız koyup cümlenin altı- na şu notu vermişler. «Troçki: Maruf ihtilâlci, şimdi memleketin haricinde yaşamaktadır.» Oğlüm ve iki damadım benim yü- zünden Sibiryaya — nefyedilmişlerdi. Onlardan hiç bir haber alamıyorum, acaba hâlâ oradalar mı? Öldüler mi, sağlar mı? Hiç bilmiyorum, bir baba için bunun ne kadar büyük bir istırap olduğunu tasavvur edemezsiniz. Troçkinin artık hiç bir siyasi emel (Devamı 8 inci sayfada) künün bulunduğu lâle bahçesine flândira asmak için mevzun sütunlar dikilmiş ve ge- celeri bu sütunlar arasına «Mübarek Bâd», «Sandet Badı diye mahyalar kurulmuştu. Saraydan sonra, sadrâzam Koca Ragıp paşanın, şeyhülislâm efendinin, İstanbulda bulunan vezirlerin, Anadolu ve Rumeli kadi askerlerinin, İstanbul kadısının, defterdar lefendinin, ve diğer bütün devlet ricalinin sarayları ve konakları, Ağakapısı, Cebe - hane, Tophane, Arabacilar kârhanesi, Mehterhane, Tersane, Yeniçeri kışlaları ve Gümrükler, çarşılar, pazarlar ve dükkânlar donanmıştı. n doğumunu, — âsrın siynsi felâketleri içinde bunalmış olan İstanbul halkı biraz eğlenmek, avunmak için bir fır- sat telâkki etmişti. Onun için bütün coğ » kunluğu ile donanma ve şenliklere iştirak etmişti. Evlerin kapı ve pencereleri kan » dillerle donatılmış, kapıların önlerinde me- şaleler yakılmıştı. Ekâbir konaklarının ka- pıları on gün ön gece geceli gündüzlü ardı- na kadar açık durmüş, avlulara sedirler (1) Son » Posta, 10 Mayis ve 17 Mayis 1936, dan her bir evde ikişer üçer flandıra şek « linde bayraklar asılmıştı. Haşmetin risalesinden öğreniyoruz ki böyle donanmalar olduğu zaman sadrâ « zam sarayınlın, Babı âsafi'nin tezyinatını gümrükler yaptırırmış. Fakat Koca Ragıp paşa devletin parasını korumak için bu ka- ideyi biraktırmış ve donanma için kendi masrafını kendi parasından vermişti. 1172 donanmasında — devletin, devlet sicalinin ve halkın sarfettiği parayı, Koca (Ragıp paşanın masrafile kiyas ederek anlı- abiliriz. Şair Haşmet, Ragıp paşanın en yakın adamlarından olduğu cihetle tesbit ettiği rakkamların büyük kıymeti vardır: Paşarmlın sarayının tezyini için, hediye ıelm avizelerden maada harç ve sarfolu « 'nan yirmi bin esediye baliğ olmuştu. Ve ge- celeri yalnız kandillerinde beş bin okka zeytin yağı yanmıştı. Haşmet kendisinden bahsederkdan: «Küberamız şöyle dursun, akran ve emsalimiz ile masarifi donanmayj hümayunu müzakere ve harç ve sarfları» nın sıhhat ve hakikatını teftiş eylediğimde ednâ merlebe bin ve bin beş yüz ku « ruştan noksan sarfetmedikleri dairci mü « e | balağadan bariçtire diyor. Ve biraz zengin- ce olanların maşrafının dört beş bin kuruşa çıktığını söylüyor. Ragıp paşanın bahşiş, hediye ve sara« yanın tezyin masarifile beraber donanma « nın bidayetinden nihayetine kadar bütün masrafı beş yüz elli kese akçe idi ki o deve re nazaran muazzam bir servet demekti. Kapalıçarşı esnafı donanma için bir ay evvelinden — hazırlanmağa — başlamışlardı. Dükkânlar baştan aşağı tezyin — edilmişti. Cevahir bedestanının içi, tavanından yere kadar dibâ ve zibâ ile kaplanmıştı. «Sah « nt bedestan nigâristant Çine — dönmüş « tüs, En kıymetli ve nadide elmaslar, anti- kalar o zamanın vitrini olan camlı dolapla- ra yerleştirilmişti. Cevahirciler kethüda - sının dolabı önüne gümüş tel ile örülmüş bir kafes içinde iki üç bin keselik mücev- her asılmıştı. Kumaş bedestanının da feve kalâde tezyinatımı kaydederken, Haşmet, eşsiz incelik ve zarafeti ile «Sırma perçem- K Sakızlı Rum tazeleri tengârenk kumaş - larla donatılmış dükkânlarda güzellik ku- maşı satarlardı» diyor. Bütün çarşı esnafı çıraklarına mercan düğmeli al mintanlar giydirmişlerdi. Donanmanın karışıklığın - dan istifade etmek isteyen — yaramazların çıkaracağı rezâletlere mani olmak için Ke- tenciler çarşısına erkeklerin girmesi yasak edilmiş, burası sadece kadınlara tahsis v - kunmuştu. Reşad Ekrem KOÇU Sarhoş Olga Evinde sarhoş olduğu halde camlari kırmaktan ve mahalleyi rahatsız ede - rek kendisine ihtarda bulunan polisi tahkir etmekten suçlu Üsküdarlı Ol- ganın mahkemesi neticelenmiş bir ay hapis cezasile 30 lira ağır para cezası- na çarpılmıştır,