27 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 K Ü r ni B bar ı e- YE e w M — yün en küçük ihtiyaçları ile uğraşma - -— içinde 4 Savfa Hergün İdare adamı Yazan; Falih Rıfkı Atay eaa! ski Mülkiye, simdiki adı ile, ESıyasal Bilgiler Mektebi belki - bu sene sonunda Ankaraya geliyor. Bu ; mektep, müşterek bir ders programın- | - dan başka, üç ihtısas şubesi için ayrıca - bir takviye programı ile çalışmaktadır: | Siyasi şube, idari şube, mali şube! 924 de 41 olan talebe sayısı, 934 de 147 idi. Mektebe son dört sene içinde - ön sekiz kız talebe de alınmıştır. Memleketimiz için idare adamı, çok eski zamanlardanberi esas refor - ma meselelerinden biri idi. İdare ada - mı, Türkiyede hazır bir mekanizma cari muamelâtı — görmeğe memur, bir bürokrasi adamı değildir: /— Bilâkis, Türkiyenin bütün kalkınma ve inkişaf davasında mahalli faaliyetleri '* tanzim eden bir rehber, bir fiil ve ha- reket adamıdır. Hele merkezden bi - /|raz uzak yerlerde her şey, en küçük beledi faaliyetler bile onun fikri terbi - yesi ile iş kabiliyetinin klâvuzluğunu beklemektedir. Bizde bir idare adamının sicilli, ev- rak ve muamele işlerinin düzgünlüğü ile değil, bulunduğu yerin umumi ha- yat ve bayındırlık manzarası üzerin - — de müsbet ve gözle görünür değişiklik- |— ler yapıp yapmadığı ile ölçülebilir. Memleket eski devirde, fikri terbi- /— yesi olmıyan faal'lerin hemen bir yıkıcı ihtiyacı hissettiren yapıcılıkları ile, fi'il ve hareket adamı olmıyan yüksek mek- | — tep mezunlarının meskenet ve atale -| - tinden müteessir olmuştur. Devlet, köye kadar gitmedikçe, kö- - dıkça, her şey yerli yerinde duruyor. Devlet köye kadar gitmek için, bir ta- — kimihtısas adamları ile takviye edilmiş ş_' — Fakat bu idare adamında sevk ve tan-| olan, idare adamından istifade edebilir. zim edeceği faaliyetler hakkında umu- — mi malümat ve fi'il ve hareket terbi - LAA Çd : ” « B Sekiz türlü hukuk dersi ile, — İiselerden geliyor. yesi olmak lâzımdır . Sıyasal okullar mektebine talebe ÖOnun programını biliyoruz. Sıyasal okullar mektebinde iktısat ve “(istatistik, maliye ve coğrafya dersleri vardır. Mektep Ankaraya gelirken, ida- — ye şubesini, belki bu derslerden bir kısmını hafifleterek, belki ayrı ilâve - — derle, bu memleketin idare adamlığı - — nn muhtaç olduğu kabiliyetlerle - ci- 4 ç — hazlıyacak bir proğram islâhı yapmak "*' lâzım olacaktır. - Belki muayyen zamanlarda bu şu- - be talebelerini, sık sık dolaştırmak, zi- 4 — yaat, köy hayatı ve ürbanizm meselele- ğ 7 yi ile yakından ilgilendirmek, onları ıht'ııas memurlarının işlerinden daha “iyi anlıyacak ve onlarm mesailerine, — toplu olarak, daha iyi tehberlik edecek bır sürette kabiliyetlendirmek gereke- - cektir. . — sunda şevkli ve hararetli fikirlerle, in- — kılâbin piyonyeleri gibi, hizmet başına 4 ğfgîdecekler, kendilerini masa - karşısın- çe Ela kalmaktan rahatsız eden iç ateşle- -ı “yi, halk ihtiyaçları ve bu Di ihtiyaçların — tatmin çareleri hakkında malümat ve ameli tedbir kudreti ile zenginleşmiş — bulunacaktır. — Yeni mektep, Ankarada, idare ada- — minin bü bakımdan terbiyesi için en — elverişli bir muhit buluyor demektir. " — Bir fen kahramanı Doktorlar ve fen adamları tecrübe- /— lerini hayvanlar üzerinde yaparlar. Hiç bırı. tehlike ile karşı karşıya gelmek is- - temez, Son gelen 'gazetelerden öğre - - ı “niyoruz ki Varşova üniversitesi kim - — ya hocalarındai profesör Stryzowski — keşfettiği bir panzehir hakkında izahat — wyerirken oturmuş ve bir insanı öldü - — rebilecek süblime miktarının beş mis- lini yutmuş. Arkasından da ilâcının te- kııırım gostermek için keşfettiği pan - zehri #çmiş ve hiç bir şey de olmamış. azeteler onun bu hareketini takdirle 3 Vaktndu-lar — Onlar mektepten çıktıktan sonra, — faal hayat nizamını değiştirmek husu- 'ğız nihayet son dakikada yetişmiş ve /SON:- PÖSTA ' Hazirari 27 ) Resimli Makale M Felâket ânında Bi kalabalıkları üzerinde ayni tesiri yapar. dam sürüden ayrılmış koyuna benzer ve kesten önce düşer. İnsanlar büyük felâket ve büyük saadet anlarında birleşir- ler. Bu bakımdan büyük felâketlerle büyük — saadetler insan Felâket ânında bu felâketten kurtulmak için öteki insanlar- la elele vermiyen ve yalnız kendini kurtarmağı düşünen a - Büyük felâketlerden müşterek kurtuluş ümidi, insanlara kurdun ağzına her- tarihte muazzam hamleler yaptırmış'ır. Eğer saadetlerde olduğu kadar felâketler de insanları bir tek kurtuluş ümidi etrafında birleştirmeseydi beşeriyet ilk fırtı- nayla darmadağın olurdu. Büyük saadetlerde kalabalığın sevincine katılamıyan adam nasıl ürkek ve hasta bir ruh taşıdığını isbat etmiş olursa, bü- yük felâketlerde yalnız kendi kurtuluşunu düşünen insan sade bir hasta değil ayni zamanda korkak bir alçaktır. . (SÖZ ARAsıNDA] 477 adamı Keserek yıyen Kabile reisi Afrika yamyamları arasında tetki - katta bulunan bir ilim heyeti Londra- ya dönmüş ve tetkiklerini bir rapor ha- linde neşretmiştir. Bu rapor çok alâka vericidir. Yuana - Naro ismindeki bir kabilede görül - düğüne göre kabile başkanı Tia - Kora kurban edeceği insanı bizzat kesermiş ve şimdiye kadar 417 tane insan kese- rek şişte kebap etmiş. * *& * Vaterlo harbinin senel davriyesi 19 Haziranda İngilterede — Vaterlo muharebesinin senei devriyesi tes'it e- dilmiştir. İngiltere matemde olduğu için bu sene merasim Windson sara - yının bahçelerinde yapılmamış, içeri - de yapılmıştır. Bu meyanda Wellingtonnun da bir heykeli dikilmiş ve resmi küşada o sü- lâlenin varisi çağırılmıştır. Merasime beş dakika kaldığı halde dük gelmemiş... Davete icabet etme - mek, dükün bütün hukukundan iskat edilmesini mucip olurmuş.. Adamca - hayatınca ödeyemiyeceği bir kabahat işlemekten kurtulmuş. &e * Kurnaz bir dolandırıcı Avusturyalı kurnaz bir dolandırıcı kendisini etrafa evvelâ ressam diye ta- nıttıktan sonra, kötü kötü tabloları sa- tın alarak onların altına meşhur res - samların imzalarını atar ve ÂAmerikalı antika meraklılarına satarmış, hattâ yarım kalmış bir kilise resmini Mikel HERGÜN — BİR FIKRA lhtiyarına bırakmış Meşhur banker Raçild bir gün ya- zıhanesinde otururken, kapıdan içeri- ye üstü başı temizce bir delikânlı gir- di. Roçild bu ziyaretlere alışkındı. Her gün, genç ve güzel biricik kızma bir çok talip ve yahut ki kendisinden para koparmağa gelen bir çok açık goı!er gelirdi. Roçild bu defaki ziyaretçinin bun- lardan biri olduğunu tahmin ederek: — Niçin geldiniz? diye sordu. Be- ni işgal etmeyiniz.. çünkü pek çok işim var. Maksadınızı kısaca söyleyin: Kızımı mı istiyorsunuz, yoksa pırı mi d Delikanlı, gayet sakin bır tavırla: — Siz bilirsiniz! dedi. Hangisini is- terseniz, onu verin. İhtiyarınıza bırakı- yorum! * Termometernin Tarihi Havanın sıcaklık veya soğukluk derecsini ancak iki yüz senedir - ölçü - yoruz. Thermometre denilen alet ancak 1753 de dünya yüzündeki sıcak ve so- ğguğu ölçmeğe yaraâmıştır. O tarihten otuz sene evvel İngiliz fizikçisi Fahrenheit'in civa derecesi vardı, alkollü derece de bilâhare keş- fedildi. Fakat bunların hiçbiri ile hava te- beddülleri ölçülemedi. Onun için eski tarihlerden bahsederken filân sene so- guk oldu, ortalık dondu, yahut - filân sene hava pek sıcak oldu dendiğini duyduk. Fakat derecei harareti hıçbır |zaman öğrenmedik. 1753 de ölçülmeğe başlayan tebed:- dülâtı havaiye ancak 1846 da yazılma- ğa başlanmış ve Pariste 17 temmuz. /1904 de en sıcak gün olarak tesbit e- dilmiştir. Hararet gölgede 42 dereceyi bulmuştur. Anj'ındır diye bir zengine — satmış Meğer kilise modern mimarinin mah - sulü imiş. Bunu alan adam Ainerika - da gösterdiği mütehassıslardan anla - mış, ve derhal Avusturyaya müracaat ederek dolandırıcıyı tevkif ettirmiştir. Dolandırıcı bu suretle kazandığı para- larla satın aldığı evinde yakalanmış - tır. üŞT a Ş ŞErŞA g— GŞO vv U x| Büyük ikramiyesi Ölüm Olan piyango : | Amenkada Masatosette mühim bir piyango tertip edilmiş. Fakir bir adam terhin etmiş olduğu evin faizlerini na- sıl ödeyeceğini düşünürken, kendisine gelip, büyük ikrâmiyeyi yani 50 bin do- ları kazandığını söylemişler. Fevkalâ - de memnun olan adam derhal bankada borcunu ödemeğe gitmiş, boörç tesviye edilmiş, fakat adam gişenin önünde geniş bir nefes alırken duyduğu heye - candan dolayı sektei kalpten ölmüş. * * * Bahşişin ne olduğunu anlamıyan hükümdar Avrupanın bir çok memleketlerin - de bahşiş usulü çok suliistimale uğra - mıştır. Önun için şimdi de bir aksülâ- |mel uyanmış ve lüzumsuz yere bahşiş vermiyelim, denmiştir. Meselâ sizi taksi şoförü paranız mu- kabilinde alıp bir yere götürür, inece- ğginiz zaman kapıyı açar ve taksi ücre- tinden başkaâ ayrıca para ister. Bahşi - şin bir türlü mânasını anlammayanlar. -| dan biri de İngiltere tahtına oturan Bi- rincir Jorjdur. Aşağıda okuyacaklarınız . onün ağzından dinlenmiştir: «Tahta 'çıktığımın ikinci günü idi. Pencereden bana ait olduğu - söylenen mükemmel bir bahçeyi ve içindeki ha- vuzlarla dereleri seyrediyordum. O sırada bir çocuk bizim bahçenin kâhyası tarafından gönderildiğini söy- lediği ve benim bahçedeki nehirden tutulan bir balık getirdi. Mabeyinci ço- cuğa şerefimle mütenasip bir bahşiş vermemi söyleyince ben de verdim. Fakat bunun sebebini de anlamadım. Kâhya maiyetimde hizmetkâr, bahçe benim, nehir benim, kendi balığıma bir de üstelik niçin para vereyim ? » a miş ve muayene etmek istemiştir. -—İSTER İSTER İNAN Evvelki gece Salıpazarında — Osmanın gazinosunda garip bir vak'a olmuştur. Rüsumat memurlarından 417 numaralı | yüsumat memuru bu gazinoda rakı içiyormuş. Bir aralık pek sarhoş bir halde olmasına rağmen gazinoda çalışan Mebrure- yi yanına çağırmış, sırtındaki hırkanın kaçak olduğunu söyle- Beşiktaş sulh mahkemesi mübaşirlerinden Abdullah da o İNAN lSTE_R İSTER İNANMA! sırada ayni gazinoda rakı içiyormuş, rüsumat memuru Süley- maniın bu hareketine ve kaçakçılık isnadı suretile kıza takıl- masına kızmış ve yerinden kalkıp Süleymana iki tokat vur - muştur. Tabii bu hareket rüsumat memurunun kanıma do - kunmuş, o da tabancasına sarılmış, mübaşir kaçmaya, Süley- man da tabanca ata ata arkasından kovalamaya başlamıştır. Nihayet hâdise mahalline polisler yetişmişler ve rüsuma! me- murunu yakalamışlardır. JNANMAı İ F Sözün Kısası -— —-a —H Haydi! Ucuz, ucuz!. Ermel en, terakki, kolaylık ve emniyet asrındayız!. Talu tekâmül, yenilik, K Yangın ve zelzele gibi afetlere karşı medeniyet betonarmeyi icat etti. Ok - yanusların dalgalarını Normandi — ve Kvin Meri ayarında gemilerle yendi. Otomobil, tren, otobüs, tayyare gibi nakil vasıtalarını en metin madenler « den yaptı. ; Gene de bunları kâfi görmiyerek, yıldan yıla tekâmül ettiriyor, sağlam - laştırıyor. Geçen senenin modeli bu- sene köhne sayılıyor, rağbetten düşü- yor, müşteri bulmıyor. Fen, terakki, tekâmül, yenilik, ko « laylık ve emniyet asrındayız!.. Bu asırda yaşayan insanlar canları- nın tadını, rvahat ve huzurlarının kıy- metini biliyor ve bunları emniyet Aal- - tında bulunduracak esbap arıyorlar. Lâkin her kaidenin bir istisnası ol- duğu gibi, bu insanların da müstesna- sı var: O da bizler! Biz, vapurun köhnesine, otobüsün çürüğüne, taksinin bozuğuna, kayığın müvazenesizine biner ve -Ermeninin dediği gibi: « Tınmayız!» .. Başka yerlerde vapurlar, çarpışır da batar: Bizde, kapaklanır! Başka yer- lerde otobüsler, otomobiller daha zorlu vesait tarafından çiğnenirler: Bizde, şaftı kırılır, freni tutmaz, devrilir!. Londradan, Berlinden, Paristen vaz geçtim; İzlandanın paytahtı olan Rey- kiyavik'de, Hayti'nin merkezi bulunan San Domingo'da hattâ gayri medeni diye istilâya - uğrayan Adisabeba'da tramvayın yoldan çıktığı vaki değil - dir. Lâkin İstanbulda.. bu, her günkü | alelâde bir hâdisedir. " Sebebi: Biz, vapur alhırken, köhne- sini, otomobil alırken ıskartasını bil - hassa arar ve buluruz. Ray döşerken, - yol yaparken, bina kurarken de ucuza . çıkartmağa bakarız. Zira, bizde insan canı ucuzdur.. be davadır.. kökü sudadır! Değilse bile, son zamanlarda sık sık 'tekerrür eden kazalar bu kanaati veri- yor: Can pazarı.. haydi! Ucuz, ucuzİ, Biliyor Musunuz ? | — Kırmızı, yeşil, beyaz ve beyazın — ortasında sağ eliyle bir kılıç tutan aslanın: sırtinda güneş olan bayrak hangi milletin bayrağıdır? . ! 2 — Paristeki Bâstille kalesi kaç sene: sinde kimim tarafından yapılmağa başlan: ” dı, kaç senesinde ikmal edildi? 3 — Şilinin nüfusu ve mesahai sathi yesi ne kadardır? 4 — Cöok kimdir? * (Cevapları yarın) * (Dünkü Suallerin Cevapları) | — Boğaziçinde dört hisar vardır: Boğazkesen (Rumeli), Güzelce (Anado- lu), Anadolu kavak, Rumeli kavak hisar- ları. 2 — Beoğaziçinin en dar yeri hisarlar arasıdır ve tahminen 54 metredir. 3 — Haliçte ilk köprü İstanbulun son muhasarasında Fatih Sultan Mehmet tara- fından şehrin zaptı için kurulmuştur. 4 — Vaniköyüne dördüncü Mehmedin hocası olan Vani Mehmet efendinin bura- da bahçesi bulunması dolayısile verilmiştir. 5 — Boğaziçinin sularını kirbaçla döve düren İran hükümdarı Serhasdır. Yunan seferine giderken kurdurduğu kopmyu su- _ıı—ıı Jıı, î Tarın yıkmasını kıımışm_;

Bu sayıdan diğer sayfalar: