.,v Ve Ordu «...Düşündüğümüz — şudur: Bu- gün; başta kahraman ordumuz, bütün memlekete şamil ve binlerce zabiti'olan bir mekteptir. Bahusus, harf inkılâbından sonra orduda okuma yazma b'lenlerin miktarı yüzde doksanı geçmiştir. Hele kü- çük zabitlik yapmış olanlar bugün köylerde mükemmel surette mual- limlik etmektedir. Bu son aylar zar- fında bu işle alâkadar olan arka- daşlarımız, Ankara civarında sekiz on köyü gezdiler. Buralarda öyle elamanlara rast gelmişlerdi ki bun- lar orduda küçük zabitlik yapmış okumak, yazmak — öğrenmişlerdir. Bunlar, köylerinde çocukları başla- rına toplayarak kend.lerine okuyup yazma öğretmektedirler.» Kültür Bakanımız sayın Saffet A- dıkanın, bütçe konuşmaları sırasında, Kamutayda söylediği yukardaki lerini, Muhafız alayı ile Muhafız Gü - cünün — yıldönümleri — törenle - rinde, derin bir gönül rahatı - ile, bir kerre daha hatırladık. Okuma yazma bilenlerimizin çoğal- ması büyük davalarımızdan — biridir: Tedrisi kolaylaştıran yeni usuller, da- ha çok mektep binası ve daha kalabalık muallim kadrosu. Babaların çocukları- n okutma arzusu, bu inkılâp davasının herkesçe ne kadar iyi kavranılmış ol - duğunu gösteren bir başka misaldır. Biz'bez tekliam verdini Gemsiyet kurulduğu zaman Türkiyede 4894 ilk mektep vardı. Onuncu yılda bu sayı 6713 ve son yılda ise 7100 ü buldu. Sal tanat devrinde bütün — imparatorlukta 4000 kadar ilk mektep muallimi çalı- şıyordu. Bugün, 13834 vatandaş ço - kuklarımızı eydületmak vüzilerini ©i zerlerine almış bulunuyorlar. Cumuri- Şelü birinci yalmda T maüklaplerda 336061 çocuk okuyordu. Onuncu yıl- dönümünde bu sayı 452136 ve 1935- 36 ders yılında ise 660688 idi. Bu ken- di başına bir rekordur, fakat davamızı tamamile kazanılmış saymamaktayız. Gayemiz en küçük köye dahi bir mek- tep verebilmek ve okuma yazma bi - lenler nisbetini en yüksek seviyeye çı- karmaktır. Bundan başka, bugün 22 - 25 ya - şında bulunan köylü gençler en üç ya- şındaki cumuriyet kültürünün bu ile- rileyişinden faydalanabilmişler mi - dir? Sayın Arıkan bana cevap yeri - yor: «Orduda okuma yazma bilenk - rin sayısı 96 90 1 geçmiştir. Ordu, bü - tün memlekete şamı! bir mekteptir.» Tören dolayisile ziyaret etti - iömiz Muhafız alayında bu mektebin, yahız okuma yazıma öğretmekle kal- mayıp insanı hayat bilgisi ile de iyice cihazlayan ideal bir mektep olduğunu gördük. Okuturken türlü açık hava sporlarile talebesinin vücutçe de geliş- mesine, sihkatlı ve aisiplinli bisse vva- tandaş olarak yetişmesine uğraşacağı- İtasnif edildikten sonra şu neticeye va-| <- --- nı vadeden en modern mektep tipi ola- rak bildiğimiz Amerikadaki Fainhope veya Fransadaki L'Ecole des Roches idi. Bu törende gördük ki türk ordusu, ken- di unsurlarının dörtte üçünü teşkil eden köylüyü eline aldıktan sonra, Ecole ac- tive denilen bu mektep tipinin usulle- rini, tatbik ederek, onu köyüne, yal - nız okuma yazma bilen bir vatandaş değil, kendi için hayata iyice hazırlan-| BŞ vo bukmacağı tanhit öçün'de fay' <| dalı olmak imkânlarını elde etmiş ol-| gün birer insan olarak iade ediyor. —| Türkiyede köy - mektep ve ordu, en | candan bir emek birliği ile biribirini | tamamlarnaktadır. |lardan SON VPOSTİA" ? ——— imli Makale Res S Tenkit iyi şeydir, insanı uyandırır. Yaptığı işteki hatayı dü- zeltmesine yardım eder, İmsana daha Gtiz, itinalı olmayı öğretir. Fakat bazan tenkit kötü maksatla yapılır. başkaları nünde küçük düşürmeyi istihdaf eder. O vakit tenkit edilen şahsı ensesinden yakalar, birden yere vurur, ve herkesin önünde maskara eder. Bu şekil tenkit zararlı tenkittir. Tenkide tahammül bir içtimai terbiye SÖZ İcadının 104 üncü Senesinde Sigaranın tarihi Fransada cigara tiryakileri cigaranın | 104 üncü senesini tes'it etmek üzcre| bir kaç gün sonra aralarında bir top -| lantı yapacaklardır. Tütün çok eskidenberi tanındığı hal- de, bugün medeni hayatın bir lâzımı | gayri müfariki adedilen cigara; ancak 104 yaşındadır. Rivayete nazaran cigaranın mucidi Mıisırli bir askerdir. Napolyonun Mi- sırı zapta kalktığı zamanlarda muhasa- ra altında bulunan bir askerin piposu kırılmış, o da tütünleri kâğıda sararak içmeğe başlamış ve o tarihten itibaren cigara bütün dünyada tanınmış. ... Kumarbarları bedbin edecek bir rakam Amerikada kumarbazlardan - biri, talih oyunlarını tetkik ederek bu oyun- kaç çeşit oyun ve ihtimalin mevcud olduğunu — hesaplamış ve şu neticeye varmış: 2750 milyon muhte- lif ihtimal varmış, ve bunların cümle- sine tesadüf etmek için de masadan elli sene kalkmamak lâzım geliyor - muş. * Erkekler nasıl kadınlardan hoşlanıyorlar ? Amerikada genç erkekler arasında bir anket açılarak nasıl kızlardan hoş- Tandıkların sorulmuş, gelen | | cevaplar | mlmış: 1 — Canlılık ve vücut tenasübü. 2 — Seksappel. 4 — Ahlâk ve lsreketlerinde vuzuh. 4 — Kibarlık. 5 — Şıklık. daha dikkatli, daha , İşi bozmayı, insanı meselesidir. Dar fi - kirli, kendini beğenmiş, hodgâm insanlar tenkide dayanamaz- lar. Kendi bildiklerini mutlak hakikat sanırlar. Münekkidi sui- niyetle itham eder ve kızarlar. Halbuki iyi maksa'la yapılan tenkidi biz kendimiz aramalıyız. Karşımızda işlerimizi didik didik eden tiliz bir münekkit oldu- iunu bilirsek, uluorta hareket etmez, tedbirli ve ihtiyatlı bulu- nur, yaptığımız İşin kusursuz olmasını temine çalışırız. Tenkitten korkmayınız ve korkmamağa alışınız. Hiç bir fik- rin mutlak bir hakikat ifade etmediğini büliniz. U Tenkit B SINDA ) ARA İ HERGÜN BİR FIKRA | Bizim evi su bastı! Âyandan, adliyeci Mehmet Galip bey çok hoş sohbet, nükte yapmasını sever bir zattı. Birgün, düşünceli bir halde meclis koridorlarında dolaşıp du rurken, arkadaşı Recai zade Ekrem beyle karşılaştı. Ekrem Bey sordu: — Ne e? Nen var, Galip Bey? — Sorma, evimi dün gece su bastı! Ekrem Bey şaşırdı. Galip Beyin evi denizden çok uzak bir yerde idi Bir kaç gündenberi de şehre yağmur yağ mamıştı. Bunun için: — Su mu bastı? Nasıl oldu?. voruncu, Galip - Bey, kanlılıkla: — Basbayağı oldu, iştel dedi; ön- ce Meb'us Karasu geldi. Nemlizade.. onun da arka sulu geldiler.. baştan aşağı dum! Ne münasebet?. soğuk arkasından Hangi millet Daha çok Ekmek yiyor? Bir Alman ga-| zetesinde okudu - ğumuza göre dünyanin en çok ekmek yiyen memleketi Bel -| çika imiş, Adam - ; başına — senede , 218 kilo ekmek Hi T düşüyormuş . Ftansızlara, 200, Avusturyalilar ve İtalyanlara 140, İngilizlere — 1396, A- merikalılara 132, Almanlara 126 - ve İsviçrelilere de 107 kilo ekmek isabet etmekteymis. İngiltere Kralının başına tacı kim koyacak ? | Prensesle garson Ermol - Tala irkin Ve iaterik bir prenses, bir o- telde garsonluk ederek ekmeğini kazanan akça pakça bir delikanlıya abayı yakmış, önun “üğruna — dindem imandan çıkmış, nihayet baş göz ol « muşlar. Bu basit aşk oyunu, Yunan ve Türk |matbuatında uzun uzadıya mevzuu bahsedilen bir hâdise, bir dedikodu ze- mini oldu. Niçin? Bu garson, çalıştığı otelde « ki kat hizmetçilerinden biriyle evlen « se idi, ve yahut ki o prenses, harbin tac ve taht sahibi ettiği kralcık- lardan birinin istikbali meşkük veliah- tine varmış olsa idi,, kimse ağzını açıp da bir şey söylemiyecekti. Fakat, halk- tan yetişme bir adamın, halka yan ba- kan bir sülâlenin kızı ile bunu bir hâdise yapıyoruz. Halbuki peri padişahının, dünya güzeli biricik kızmın keloğlana nasıl umumi evlenince gönül verdiğini dinliye dinliye büyü « yen, ruhan demokrat Türk çocuklari na Atinadaki bü son aşk macerası, kat'iyen aykırı görünmemelidir, Bizim ve hattâ dünya yüzündeki bir ekseriyetin bugünkü telâkkisine göre bir prensesle bir çoban kızının, bir o tel garsonile bir pernsin arasında zerti kadar fark yoktur. Demokratik camialarda, — insanlara imtiyaz veren, neseb değildir. En mü- tevazı bir kökten yetişmiş her hangi bir ferdi, demokrasi, ilim ve - fazilet kıstasına göre yükseltir; ve demokra - tik camlalarda, namuskârane — çalışıp hayatını kazanan her insan diğerleri - le müsavi derecede hak sahibidir ve ayni hürmet ve itibarı görür . Bu kaide umumileşmeye başlayal- danberidir de insanlık günden günc hakiki durumunu bulmakta ve yüksel- Beş asırdanberi İngiterede kralların ';baımı tacı İngilterenin maruf Dey- Uzun yaşamanın Sırrını Bildiren Kadın Mis Katrin isminde yüz yaşına ge len bir İngiliz kadını uzun yaşamanın sarrını ifşa etmiş ve gazetecilere tavsiyelerde bulunmuştur: GÜzün yaşamak için, hayatta. her şeyi ifrata gitmeden yapmak Vâzımdır.» Ben küçük yaşımdanberi tütün kul - lanırım ,fakat günde dört cigaradan fazla içtiğimi bilmem, haltada muay- yen günlerde soframda şarap hâlâ mevcuttur. Her gece, vaktinde yattı - ğgım balde ayda iki kere heyecanlan - mak üzere geceleri zabita filmleri sey- retmeğe giderim. İstirahat etmek şart- tır. Fakat önce yorulmak gerektir. eti de sebzeleri de, sütlü şeyleri de müteva - ön olarak yer, hiçbirine fazla pâye ver- mem. Hayatın aml unsuru müvazene- dir. Onu elden kaçırmamak lâzımdır.» şu Yemek meselesine gelince, 6 — Güzellik. 7 — Yumuşak' t ve sefkat, Bu malümatı veren Amerikan ga- zetesi bu meziyetleri üzerinde topla - yan genç kızın çabuk koca bulacağı hükmünü veriyor. moke ailesi koymaktadır. Bu seferde bu merasimi Lord Frank Scaman ya- yacaktır. Bu münasebetle İngiliz ga - zeteleri Lord Sceaman hakkında uzun uzun tafsilât vermektedirler. Lord Frank yirmi ssnedenberi târiki İdünya olmuştur. Serivelsbydeki mali- kânesine çekilmiş, ve 20 senedenberi karısından başka, insanım yüzünü gör- memiştir. Yalnız bu merasim müna - sebetiyle, üniformasını yiyerek şehre inecek ve 20 senedenberi terk ettiği dünyaya tekrar kavuşacaktır. Londra halkı, kralın tetvicinden ziyade lordun hayata ve bu kısa bir zaman içinde olaa karışmasını alika ile keklemektedi . | Kazaya uğrayan doktor Londrada bir otomobil bir adamca- iaza hafifce çarpmaş ve yaralamış, im- dadına gelen polis yaralının koluna girmiş, ve bir doktora götürmeğe 'te - İşebbüs etmiş, yolda: — Azizim demiş yine talihiniz var- mış, yakınımızda doktor var. Sizi ora- ya götürüyorum. Adamcağız bir aralık susmuş ve sonra:! — Evet ama demiş © doktor benim. e — İSTER Adapazar Muhabirimiz yarzıyor: Bu ihüilâsı ilk defa meydana çıkaran de zarardan hayli mütecessir olmuştur. İNAN Adapazar İnhisarlar muhasebecisi Muammer (30) bin Tira ihtilâs ile maznun olarak hakkındaki hükmü beklemektedir. —a ISTER İNANMA! —oemaasn Fakat işin asıl hayrete değer kısmı bu değildir. Asıl mesele Kocaeli muhazebesi 4 senedenberidir devam ettiği söylenen bu ihtilâsın müteaddit teftişlere rağmen meydana çıkmamış olmasındadı Şimdiye kadar dört senede beş defa yapıldığı söylenen bu teftişlerin doğru dürüst yapıldığına artık İSTER İNAN İSTER İNANMA! mektedir. Onun için, varsın prensesler - dile « dikleri kocaya varsınlar. Kendilerinin halka teveccüh etmeleri, lehlerine kaydolunacak bir harekettir Y eee Biltyör M 7 1 — Van Dyck kimdir? 2 — Prens Dö Galin türkçe manası nei dir? 3 — Tranvay kelimesinin aslı nedir, ne reden gelmiştir? 4 — Osmanlı padişahlarından Deli İb- rahimin en gözde haseki ve müsahiple yinden hangilerini hatırlyabilirsiniz ? 5 — Hara - Kiri nedir? ( Cevapları yarın ) W Dünkü Suallerin Cevapları: | — Hün hükümdarı Attilânin hem en büyük düşmanı, hem de en büyük dostu Roma başkumandanı — Aetiüstür. — Aetiüs başkumandanlıktan evvel Romanın Hün elçisi idi. Attilâ ile senelerce dost olarak yaşamış, Attilâ kral olup ta Aetiüs te bap kumandanlığa geçince birbirlerile amane sız bir mücadeleye başlamışlardır. 2 — Osmanlı tarihinde ilk defa kardeş katili olan padişah birinci Murattır. 3 — İstanbulda eski Bizansın at oyun. larına, şenliklerine sahne olan Hipodrom |Sultanahmet parkının bulunduğu — yerde idi. 4 — Demirbaş ismile amlan kral İsveç kralıdır. Asıl ismi Şarldır. $ — İnsanların maymun neslinden gel- diğini iddia eden âlim Amerikalı Darvin dir.