22 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

22 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H 22 Mayıs B ——— Londrada, kadınl;fa musallat olan esrarengiz bir canavar türedi Katil, kurbanı olan kadınları daima geceleri saat birde boğarak öldürüyor ve karınlarını deşiyor Esrarengiz katilin kur banlarından üçü ÜĞ bazlık eder para kazanırım. Dün kârl iş- | arışlardı. Ve ilk gelenler Fransız İs - aç İendra, Mayıs — On sene evvel Lon- “tadâ Karın deşen Jak isminde bir doktor türemişti. Yedi sekiz tane cinayet — işlemiş :: hepsini de ayni şekilde yapmıştı. Mak- İlerin hepsi kadındı. Cinayetleri niçin y4 Piyordu; kimse anlamamıştı. Ve işin gari sekiz cinayet işleninceye kadar da, po- tarafından bunların faili hakkında —en it bir fikir elde edilememiş olmasıydı. Cenin ayni saatinde tam birde yapılan Cinayetlerin Üzerine düşen polis niha- Yet sekizinci defasında bedbaht bir kadı- Bın karnı deşilirken, caniyi cürmü meşhut linde yaakladı. Cani Londranın — maruf doktorlarından biriydi, adamın hali garip- ti Uykuda gibi görünüyordu. Yakalanın- €4 uzun bir bubran geçirdi ve asıl hüviye- li İ iktisap etti. Bunun üzerine şimdiye ka- || T yaptığı cinayetlerden ademi malümat n etti. Doktorlar, pataloğlar — adamı ede altına aldılar, kendisinde — iki iyelin mevcut olduğunu, geceleri be- Kit bir takım hislerin esiri olarak, ikinci #hsiyetle bu cinayetleri işlediğini tesbit et- . Doktor yaptığı işleri öğrenince, kede- 'en yaşayamadı, öldü gitti.... w Koluma giren polis müfettişi: j_:vs*—ı.m.ddımınxım deşen İyetile mi bizi uğraştıracak? Öleç Aötık bu kadan olmaz üstad dedim. dirilir mi? a Biz olisler daima sempatik insanlarız. ki d"vi- olabileceğine ihtimal veririz. Bel- icaç ” Baaytımız ve vazifemiz bunu büyle yaP ettirir. Şimdi gidip göreceğimiz cina- * çok .ı"ı,"'_'i“vh tam dördüncüsüdür. Polis müfettişi ile brenber hâdiseyi ya- mar a akip etmek üzere, Londranın ke- ikingi' EStü mahallelerine girdik Gazeteler avasla 'lar / çıkarmışlardı. - Müvezziler ciçeği A t kadar, maruf bir bataklık olan Constonce May'ın bir cinayete teleri k Bittiğini bağrıyorlar, halk ta gaze- APışıyordu. vi Kit tuğladan, perdeleri inik bir ©- iyötünde durduk. Kapmin önünde balk .in:;“ Polisler intizamı temin etmeğe ettik Tlardı. Gazeteci olduğumu — isbat ten sonra hiç bir mukavemete maruz tin Dadlan yine müfettişin kolunda cinaye- işlendiği ikinci kata çıktım. nin SETde bulunan polisin müddeismümi- Dannlalüşk seslerinden, batakhanenin ka- tâh a .ı'lllmıh. güçlük çekmedim. İkamet- Mhı oda ve bir mutfaktan ibaretli. A- ""_:':uvı:;ıı öyle idi ki Constonce ğ lar bağırıp — çağırabilir, fakat hiç bir suretle nazarı dikkati celbe- .__i"ıl_ Ev fakirane döşenmişti. Eflâtun kadınm h:" küğıtlarının üzerinde mıımgl 1Y &ö m_:;ı::u resminden başka bir vekır.'.:m' üzerinde, vazodan taşan çi- Saçi Sbi Yaprakları dökülmüştü. Sarı kesik Si ablak çehreli Constonce May — yatar _“i. Puzun yatmıştı. Başucunda tabibi 'öi__:""——'nî yapıyordu, Constonce'in Bi 'de yaralar açılmış ve karmı da de- Mi Boynunun etrafındaki leke, ölü. ;: aml sebebini anlatıyordu. han, Köl'tunda kadım boğmağa yaramış oe » bir metre uzunluğunda — bir elektrik teli vardı. riııd?n..’?' ©n saat evvel, gecenin saat bi- Gdizi a Karın deşen Jakın cinayetlerini ,_w_':' zamanlarda işlenmişti. İçeriye 22 maya ça ae bi adağ gekildi.... Tirare © tu ifadeyi verdiz — Ben Londia panayırlarında hokka- Yine mi hortladı? Bu sefer de üçüncü |. esrarengizdir, ve bu tipte yapımış |* ler yaptığım için ” Constonce'ye — geldim, | Kapıyı vurdum, kapı açılmadı. — Anahtar deliğinden içeri bakınca kendisini yatağın üzerinde işte böyle gördüm. Haber verdim, kapiyı açtılar, kendisine bir gün evvel ver- m elekirik teli ile boğulmuş olduğunu gördük. Başucuna bir lâmba yapmak isti- yordu benden teli onun için istemişti. Sokağın bütün kızları kapının arkasın- dan tahkikatın ilerlemesini nemli gözlerle takip ediyorlardı. İçlerinden biri bana: — Constance May ancak 30 yaşında kadar vardı, dedi. Eskiden hayatımı çama- garcılık ederek kazanıyordu. Bir aralık hiz- metçi oldu, sonra buralara düştü. Bir müd- det sonra bir arabacı ile evlendi, ya: i ni- âh falan yapmadılar. Bizim usulümüzce i. Bir gün adam sırra kadem bastı vallı Constance onun — arkasından çok dı. Bir seneden fazla bekledi, fa- kat artık aç oturamazdı... Kendisine müş- teri de çıkıyordu, biz de ısrar ettik o da bu hayata yani bizim aramıza karıştı. Bil. #eniz © ne iyi bir kızdı. Kötüydü amma kal- bi çok temizdi. Tahkikat seyrini takip ediyordu, - biz polis müfettisi ile sokağa — çıktık. Yolda bana şunları anlattı: — Karım deşen Jakın öldüğünü — ben kat'iyyen biliyorum, ölüsünü şu gözlerim- le gördüm. Fakat, dün gece, saat bir buçu- ğa doğru, şapkasız, sari saçlı. siyah mu- gambalı, bir yetmiş iki boyunda, bir ada- min bu kapıdan çıkıp gittiğini karşıda otu- ran ihtiyar kadın görmüş. Onun tarifine nazaran şu tasvir ettiği adam tpkı Karın deşen Jaka benziyor. Ne dersin? Dedim yaz... Biz polisler her şeyden yüphe ederiz, Censtance'in ölümü bu seri- nin tam dördüncüsü, oldu. Bundan evvel üç tane daha var. Yüz metre ötede Janet isminde bir kadın da ayni âkibete uğramıstı. Bir İtalyan ile met- yes hayatı yaşıyordu; kalyanın oğlu — bir gün eve uğramış kadını mutfakta upuzun yatmış görünce evvelâ baygın zapnetmiş, nına sokulunca, onun - da tıpkı Constance gibi göğsünün yara bere İçin- de olduğunu, karmının deşildiğini, ve bo- gazının da bir iple sıkılmış olduğunu gör- müştür. Biz bilâhare kadının münasebette bulunduğu bir sürü insant zannaltına ah dik hiç bir netice 'çıkmıdı— Cinayet hırsız- hk için yapılmamıştı. Zira kadının parala- mna kimse dakunmamıştı. Bu hâdiseden altı ay evvel Jozefin Mar- /dınin öldürülmüş oldu- ğunu duyduk. gidip gördüğümüz zaman ipek çorapla boğulmuştu ve üstelik kamnı- min da deşilmiş olduğunu tesbit ettik ve yi-| ne hiç bir ipucu elde edemedik, 1931 se- nesinde ise bu serinin birinci numarası ile karşılaşmıştık, Nora isminde bir kadın boy- nuna belindeki yeşil kemer geçirilmek su- retiyle ihnak edilmiş ve onun da karnı de- şilmişti. Ben ucu bucağı elmayan bir esrar için- deyim, cinayetlerin failini aratken işe ne taraftan ba lâzım geldiğini kestire- miyorum. Ve görüyorsun ki senelerdenbe- yi acziçinde kıvranıyoruz. Karın deşen Ja: kın hortlayıp hortlamadığından şüphe et- meğe şimdi hakkım var mı yok mu? Müfettişin verdi tafsilât beni — don- durmuştu.-. Bir müddet ne söyliyeceğimi şaşırdım, © yaziyetimi anladı arkamı sıvaz- Jadı. Sonra takındığı baba tavriyle: —— Oğlun var mı dedi? — Yok dedim. Güldü. Ve: Eğer oğlün olursa sakın pola na müsaade etmel sonra yaz tin isminde bir ka Kadınködeti elması- |da çiçek kullanın. Seyfa 7 SON -POSTA N Kanada ve Amerika ir darbı mesel vardır: «Sen gıdık, ben gidik, çocuğu uyuda görük!ü #derler. Galiba -Perii Sulhu da uyuda koya- caklar: Şimali Amerika birleşik hükümetlerin- de de bir İngiliz dominiyonu olan Kana- dayı Amerikaya ilhak etmek istiyonler varmış. Siyasi havanın tahlilini esiyaset Âle - minden sütununa bırakıyorum. Ben, gü - nün hâüdisesine basarak dünün hatırasına geçeceğin Kanada ilk önce 1534 yılında Jacgues Cartier adlı bir Framsz gemicisi tarafın » dan bulunmuş ve bir Fransız müstemle - kesi olmuştu. Şimali Amerika birleşik hükümetleri a- razisine gelince, Avrupalılar bu memleke- | tin sabillerine de on altıncı asırda ayak panyol ve İngiliz gemicileri idi. Fakat on yedinci asırdan itibaren bilhassa İngilizler bu zengin ülkeye kalahalık kafileler ha - linde göç ettiler ve burasını bir Büyük Bri- tanya müstemlekeleri haline koydular. On sekizinci asırda Fransanın Avus - turya, Rusya ve Prusya ile giriştiki büyük bir harpte, yedi yıl harbinde İngiltere de denizden Fransız müstemlekeleri: etti, 1763 te Kanadayı ve geni bir Fransız müstemlekesi olan Hi zaptetti. Amerikaya gidip — yerleşen — Avrupalı müstamerler, Avrmıpanın en acar, gözünü dikenden sakınmıyan, cüretkâr — evlâtları idi. Çünkü bu ilk Atlas denizi seyahatleri ve yeni bulunmuş bir kıt'ada yerleşmek, bin türlü tehlikeleri göze almak, en ağır hayat şartlasına katlanmak demekti. O- nun içindir ki kısa bir zaman sonra Âme- rikaya giden İspanyollar, Fransızlar ve İn- gilizler, İspanyol, Fransız ve İngilizlikle - |tini kaybederek Amerikalı oldular. 1775 |te gümrüklere konulan fazla bir resim me- selesinden şimali Amerika kolonları ana memlekete karşı ümümi bir Yayan çıkar * dılar. İsyan 1763 e kadar sekiz yıl sürdü. 4 temmuz 1776 da buradaki ön üç müs- temlekea «Amerika birleşik — hükümetleri adı ile istiklâlini ilân etti. Washington milli bir şef olarak bu istiklâl harbinin- başına geçti. Kanada ve Hindistanın — intikamını almak istiyen Fransa da Amerikahlara yar- dim etti. İngilizler mağlüp oldular ve 1783 te imzaladıkları bir muahede ile $i- mali Amerika istiklâlini tasdik- ettiler, İn- gilterenin elinde yalnız Kanada kaldı. Bu- gün şimali Amerikahlar — bir müstemle * keler birliği halinde bulunan Kanadayı da ilhak etmek istediklerini akuyoruz. Reşad Elınııı Koçu Çiçekler Gözlerimizin Esrarı Karşısındaki insanı iı;ırıotîıe—etmel': kudreti hangi gözlerde vardır ve bu nasıl anlaşılır? Hipnotik gözler, bir çok insanların far- kına varmadıkları tesirli bir kuvvettir. Bun- İlara sahip olanların çoğu da bu kuvveti na- nl kullanacaklarını bilmezler. Bilenler — i- çinde bu kuvveti sujistimal edenler de bu- lunur. Meselâ bir kaç gün evvel Hintli bir adam Nis otellerinden birinin kadın kasa- darını hipnotize ederek elinden 600 İngi- liz İirasını alıp götürmüştü. İngilterede de buna benzer bir sürü hâdiseler vuku bul- maktadır. Bir kaç gün evvel bir çingene kadını bir garaj sahibini hipnotize etmiş ve elinden para cüzdanını almıştı. Bu küvveti haiz olan insanlar, iş ve meslek hayatında muvaffak olmak için de bu kuvveti kullanabilirler. Bu kuvveti kimin haiz olduğunu, kimin haiz olmadığını kestirmek çok güçtür. Bir çok adamları hipnotize etmeğe mu- yvaffak olan piofesör Forel, kırk defa uğ- raştığı halde karısını hipnotize edememiş. nihayet bu teşebbüsünden vazgeçmeğe ka- rar vermiş, bu karardan sonra ite kanısını bir lâhzada hipnotize etmek imkânını bul- muştur. ipnotik gözler, renk ile mukayyed de- gildir. Kara gözler de, mavi gözler de bu kuvveti haiz olabilir. Yalnız bu — kuvveti haiz olan gözler ekseriyetle derin, ve bu gözlerin bakışları çok kuvvetlidir. Bir adamı hipnotize ederek cinayet iş- lemeğe sevketmenin mümkün olup olmadı- ğ ilim adamları tarafından tetkik — edili- yor. Bir aralık Viyanalı profesör Wagner Üüureg bünün mümkün olmadığını — söyle- mişti. Buna karşı bir tecrübe — yapıldı ve bir medyumun eline bir tabanca verilerek profesörün muayenehanesine bir el — silâh atması telkin edildi Medyum bu telkini ay- nen yaptı, fakat tabancanın — içindeki kurşun manevra kurşunu olduğu — için bir kaza çıkmadı, profesör de kanaatini de- giştirdi. Bununla beraber hipnetik tesir altında ki insanları cinayete sevketmek pek — na- dirdir. Bunların içinde şu hâdiseyi zikret- mek mümkündür. San Bir kaç sene evvel Viyanada Edis adlı güzel bir genç kız kaybolmuş, zabıtanın bütün araştırmaları boşa gitmişti. İki ay sonra bu kız, bir mücevbercinin mağazasından bir saat çalarken yakalan- miş ve bu santi mağaza haricinde duran bir erkek çocuğa vermek üzere aşırdığını itiraf etmiştir. Fakat erkek kızdan — saat istemediğini söylemiş, kız da bilâhare er- dü. Çiçek kadının en büyük ve en tabil üsüdür. Salonundan, tuvaletlerine, elbiselerine kadar her şeyinde çiçek kullanan kadın, ruhunu, tabiatle ka - rıştırmasını bilen kadındır. Çiçek kadını güzelleştirir. Bakın; bu çok sade tayyörü yakasına takılmış ipek organdiden bir çiçek ne kadar za- rif yapıyor. Bahar ve yaz esvaplarınız- patronla konuşuyor: yar, Dükkân sahibi sordu: — Ne istiyorsunuz?. — Yerinden alsanız — «180», 4150» ye bırakayım. — *lo kiraya olur mu?, — Pek az, bari «1254 verin.| Hayatta Gördüklerimiz Galatasarayda bir ipekçi dükkânın. dn idim. Kasaya doğru bir erkek yürü- Önümdeki ipekleri - seçiyordum. O — Kendirir için almıştım. Fakat sıkıl- dım satacağım. Ne yapayım çocuklarım Dönüp baktım. Büyük bir şişe rakı. viye keğin kendisini teşvik etmediğini söylediği için tahliye olunmuştur. “Bunun üzerine kızın anası ve babası bir ruhiyatçıya muracaat etmişler ve çok iyi yetiştirdikleri kızlarının hırsızlık etme- sine imkân bulunmadığını anlatmışlardır. Ruhiyatçı hapishaneye giderek kızı mu- ayene ve hipnotize ederek isticvap etmiş we kız bir adamın kendisini — yakalıyarak gözlerini gözlerine diktiğini, sonra onu e- we gitmekten menettiğini, mukavemet et mek istediği halde muvaffak — olmadığımıç ve onun her dediğini yaptığını söylemişti » Kız bundan sonra iki ay zarfında irtikap ettiği bütün suçları birer birer saymış, bu itirafla da kızın hergün bir şey çaldığı an- laşılmıştı . Kızın itirafı tamamlandıktan sonra u- yandırılmış, ve kendisine, hâkimin — karşır snda da ayni şeyi itiraf etmesi tenbih & dilmi * Bir hafta sonra genç kız tahliye olun muş ve onu sevkeden cani yakalanmış, ha- kikatı itirafa mecbur olmuş, ve mahküm olmuştu. Raspatinin de çarlık devrinde kazan. dığı nüfuz onun hipnotik kuvvetinden ile- vi geliyordu. Akranını tefevvuk eden her adamda muhakkak hipnotik kuvvetler vardır. Fae kat bunların mahiyetini henüz — lâyıkıyla anlamamış bulunuyoruz. Sahte bir doktor yakalandı Beyoğlunda Bursa sokağında Cüm- huriyet apartımanının ikinci — katında oturan Rum mültecilerinden Nikola - nın muhtelif hastalıklara baktığı — bir çok kimselere ilâç verdiği zabıta tara. fından haber alınmış ve ani - olarak yapılan bir araştırmada Rusun oda « sında bir hastanın nöbet beklediği gö- rülmüştür. ' Nikolanın diğer bir odasında da pa- ketler ve şişelerle bir takım ilâçlar bu- lunmuştur. Nikola hakkında - takibata başlanmıştır. Nikola doktor değildir. Bugün seyyah geliyor Bugün, Alman bandıralı Monte Ro- sa vapuriyle şehrimize 400 seyyah ge- Tecektir. 13 Haziranda da, Polonya bandıralı Koşçuşko vapuriyle yeniden 200 sey « yah gelecek ve şehrimizde bir gün kalacaklardır. Ucuza satılan rakı — Yok «l»s lira iyidir. Ben de bu akşam bahçede bir bahar keyfi yapas Tum. ve dük- iyle ko: Anlaşmışlardı. Lirayı aldı, kândan küçük bir çocuk çevik yarak çıktı. Patron satıcılardan birine: — Yürü, dedi. Bu adamı bana çevir. Fakat o, çoktan gitmişti. | Bu defa bir bardak getirtti: Şişeyi açtı ve doldurduğu içmek istedi; sonra birden; kızgın vüzle yanındakilere döndü: — Terkos suyu olsaydı yanmıyacak« tim, acı kuyu suyu doldurmuşlar! dedi. Muazzez FAİK bardağı bir 9 — üeüi

Bu sayıdan diğer sayfalar: