6 Sayfa Çöken Boğaziçi : 22 Eski Boğaziçinde yeni bir müessese : Büyükdere meyve enstitüsü bahçelerimiz var. drk d Köylü çocuklarına fenni meyvecilik öğretmek için açılan enstitüde kız talebe de var. Bnnlardan birisi “ Fatihliyim, bostanlarımız, Mektepten çıkar çıkmaz bunları ben idare edeceğim ,, di Büyükdereden bir manzara Otomobil süratle gidiyardu. Birdenbire goföre: — Dur, dedim. Şoför frenleri şiddetle sıktı. Arabada- kiler hepimiz birbirimize çarpıştık: — Hayrola... Ne var?.. Şimdi otomobil duruyor: — Ne var Allah aşkına, Arabanın kapısımı açıyorum: — Burasını gezeceğim diyorum. — Gör- müyor musunuz ne güzel... Arkadaşlarım benim işaret ettiğim ta - tafa başlarını çeviriyorlar: — Hakikaten ne güzel bir yer. Burası neresidir acaba?.. Takriben yirmi hektar görünen — geniş bir saha üstüne muntazam çizgiler ve « - ralar şeklinde dikilmiş küçük fideler, fi- danlar ve serpilmeğe başlamış ağaçlar ve bunların ortasında çiçek tarhları arasında modern beyaz binalar.. İnsan emeği, sabrı, ve çalışmasının bü- tün semeresini gösteren bu güzel bahçeler acaba kimin?.. — Burası şehremanetinin meyva enatitlisüdür. Şimdi arabadan atladım.. Demir par - maklıklı kapıdan içeri giriyorum. Demir çubuklarla ayrılmış bir yoldan yürümeğe başlıyorum.. Sağ ve solumuzda Getlerine — etiketler — konulmuş, — kök Büyükdere Kadına Saygı Lâzıml!. «Her gün işime vapurla gidip geli - yorum. Yolda karşıma veya yanıma o- turan erkekler münasebelsiz söz atar, kalabalıkta sıkıştırmak için firsat kol - larlar. Bu hal yalnız benim değil, bir çok arkadaşlarımın başına geliyor. Ön- ların bu küstahça ve ahlâksızca hare - ketlerine mukabeleye kalksam herkese rezil olacağım. Ses çıkarmasam müsa- maha telâkki ederek daha ileri gidiyor. lar. Ne yapacağımı şaşırdım. Biz insan gibi yaşamak hakkına sahip değil mi - yiz? Bu adamlar bize biraz saygı gös - termeğe mecbur edilemezler mi? » Nermin Bu bir terbiye meselesidir. Eski ne « sillerde kadınlar bu yüzden sokağa çı « kamazlardı. Bugün gençler eskisine niz- betle daha terbiyelidirler. Manmafih a- ralarında şüphesiz terbiyesizleri de bu- kunur. Bunların küstahlıklarından kur- tulmak için yalmız kalmamak, kalabalık varken vapura girip çıkmamak, ve on- İara yüz verecek hareketlerden içtinap etmek lâzımdır. Buna rağmen küstah. hk yapan olursa semiz sadasız kallıp İ teslim etmek en kestirme yol - tarafına - böceklerin tahribatından — ko - runmak için ilâçlı sargılar sarılmış meyva ağaçları kim bilir tecrübe için mi, yoksa bir — hastalıktan yahut ta korumak için mi, tedavi edilmek Üzere mi ne- dir, çiçekleri teller içine alınmış fidanlar... Şuurlu ve canlı imişler gibi birbirinin boyu- nu geçmek istemiyen, birbirinden — üst görünmekten çekinen bir tevazula hep bir seviyede ve hepsi kendi yerinde duruyor... Disiplinli mektep çocukları gibi. Kocaman meyvalıkta kimseyi görmüyo- şum. Yalnız müdüriyet binasının önünde bir bahçıvan tarhlarını düzeltiyor. Taş merdivenleri çıkıyoruz... Bizi ev- velâ bir genç hademe, sonra genç bir ba- yan karşılıyor. Nihayet kendisinin enstitü- nün mubasibi Bay Cemal olduğunu öğ - rendiğimiz diğer — bir yoruz, Büyük bir nezaketle bize enstitü hak - kında malümat veriyor: zatla — görüşü - — Dört senedenberi açılan enatitümü- zün gayesi, memleketin köylü çocuklarııa fenni meyvacılık öğretmektir. Bunun için buraya tercihan köylü ço - cukları alıyoruz. Bunlar toprakta çalışı - yorlar. Budama, aşı, meyva toplama, mey- va kurutma ve ambalâj öğreniyorlar. İste- (GÖNÜL İŞLERİ viyorum. Mes'udum. Yalnız bir kusuru var. Akşamları işinden çıkınca arka - içkiye varmasından korkuyorum. Onu bundan nasıl menedeyim? » dir. Akşam üzerleri bir yere gitmek is « tiyorsa beraber gitmeği teklif — ediniz. Evde onu yalnız beklemekten sıkıldığı mızı söyleyiniz, Göstereceğiniz sevgi ve saygıya o da karşılık göztermeğe mec - bur olur. essesemizde çalışan gençlerden biri ar- kadaşlarıma beni sevdiğini, fakat ken- disile evlenmeğe razı olmıyacağımı zan: nettiği için bana açılamıyacağını söy » lemiş. Onu şüpheye düşüren sebep te benim kazancımın ondan çok oluşu imiş. O gence karşı ben de Evlenmeğe de razıyım, fakat bunu ona nasıl anlı mas ve görüşme vasıtalarına sahipsi niz. Birbirini seven iki insanın yekdiğe- rinin hislerini anlaması kadar basil bir şey de olamaz. Masmafih bunu lâtife kabilinden arkadaşlarınıza da söyliye- bilirsiniz. Onlar bu haberi 6 gence ye- tiştirmekte gecikmezler. diğimiz şey bu gençlerin bütün bu müfit (Devamı 10 uncu sayfada) «İki senelik evliyim. Kocamı çok se- daşlarile birlikte bir gazinoya uğrama - dıkça eve gelmiyor. Filvaki içki kullan- miyor. Fakat bu ahbaplıkların nihayet Nihal Kocanızı eve çekmek sizin elinizde - * «Bir mücssesede çalışıyorum. Mü - lâkayt değilim. am ? » Nur Bir yerde çalıştığınız için bir çok te- SON POSTA (40 | 1870-1871 Prusya harbi, on dokuzuncu asrın sonunda sa tarihinin büyük bir felâketi olmuştu. Bismark gibi büyük |devlet adamının idaresi altında Avrupanın birinci sınıf bir kerine sahip olan Prusya, o zaman adetçe az, teslihatı noksan, kumandanları alelâde olan Fransız ordusunu kolaylıkla mağlâüp etmişti. Harp başlar başlamaz bir Fransız ordusu Meçte mu - hasara edildi. Bizzat imparator üçüncü Napolyonun kumanda- sında bulunan diğer bir ordu Sedanda teslim olmak mecburi - yetinde kaldı, imparator esir edildi. Biraz sonra da Meç teslim oldu. Prugyalılar, Fransizların - hemen sülh istiyeceklerini bek- liyorlardı. Fakat millet bütün Ffelâketlere göğüs gerdi. Hemen bir milli müdafaa hükümeti kuruldu. Prusyalılar Paris önüne gelmişler, Fransanın payitahtını muhasara etmişlerdi. Milli hü- kümet Tur şehrine çekilmiş, yeni ordular teşkil ederek Fransa- nın şerelini kurtarmağa çalışıyordu. Açlıktan kırılan — Parisliler parlak bir mukavemet gösterdikten sonra nihayet teslim oldu. Bunun üzerine bir mütareke yapıldı. Yeniden yapılan bir seçim sonunda Bordoda toplanan yeni millet meclisi sulha karar ver- di. 10 mayıs 1871 de Frankfurtta imzalanan — sulh muahedesi Fransa için bir felâket oldu: Harbin sonuna kadar kendisini müdafaa ederek düşman eline düşmiyen Belfor müstesna bir buçuk milyon nüfusu olan Alsas Atinadan yazılıyor: “ Son Posta ,, nın müsabakası: Tarihi Vak'a Ve 40 Tarihi Tablo Sizl en fazla alâkadar eden tarihi vak'a hangisidir, tarihi vak'aları canlandırmakta en çok muvaffak olan ressam kimdir? - | ve ir | «5,000,000,000» frank ta harp tazminatı verecekti! Bu pa - |parça parça verildikçe, Almanlar da Fransada — işgal ettikleri Yunanistanda bir aşk faciası Berberlik yap; bir kadın s_a)diği genç subayı kışlasında tabanca ile öldürdü Kadın cinayetten sonra eirafım Vkuşatanlara soğukkanlılıkla “ ben istediğimi yaptım, şimdi sıra sizin, siz de vazifenizi yapın!,, dedi dükkânimın önünden talimlere giderdi. Bu! 1 - kadın ve yurt şimali — Loren Prusyaya — birakild. — Fransa — aynıca? araziyi parça parça boşaltacaklardı! O zaman bükümet reisi olan Tiyer, düşmanı bir an evvel Fransız topraklarından — çıkarmak n halktan bir istikraz yapmağı düşündü. Fransızlar, tarihte nadir görülür bir fedakârlık jile bu parayı tedarik ettiler. Herkes pas rasını ve para edecek nesi var ise hükümete verdi. Bilhassa ka- dınlar fedakârlıkta daha: ileri gittiler, Saçlarını kestirip — sattılarç parasını milli borcun ödenmesine yatırdılar. Yukarıda, J. H. Baconun tablosu, bu yüksek yurt sevgisini canlandırmaktadır.. Pariste bir berber dükkânı Genç ve güzel bir Fransız kırı yurdunun düşman çizmeletrinden kurtulması için bütün mücevheratını verdikten sonra 'sirma gibi saçlarım da kestirmeğe gelmiştir. Yanında yaşlıca bir kadın olan hizmetçisi hanımını dalgın seyrediyor. Paravananın ötesinde dört Alman zabiti, Fransızların mağlübie yetinden ve beş milyar frangı veremiyeceklerdinden bahsedi « yorlar. Beride berber ve genç kız. kulakları onlarda, asabi kat bu müthiş parayı hazırlamak üzere olan insanların güveninl duymak tadırlar. Reşad Ekrem Koçu Facın kurbanı Panayot Tatarens Pazartesi günü kendisini gördüm. O ge- ce Kantrikon otelinde beraber kaldık. Salır Golostaki ikinci piyade alayı kişlasında süvari subayı 26 yaşında Panayot Ta- Kareas münasebette bulunduğu bir kadın tarafından beynine sıkılan üç kurşunla öl- dürülmüştür. — Hâdise — günü — öğleden sonra saat dörtte kışladaki istirahatte iken ansızın birbiri arkasına el rat üç kurşun sesi işitilmiş, mütcakiben bir genç kadının elinde bir tovelver — olduğu İhalde kışlanın kapısına doğru koşmakta | olduğu görülmüştür. İki asker kadını ön - İemişler — ve — yakalanmışlardır. — Ka- |din tutulmasına muhalefet etmemiş: — Ben istediğimi yaptım. Şimdi sıra si- İzindir, Vazilenizi yapınız. demiştir. | Silâh seslerinin geldiği yere koşan as - kerler subay Tatarcasın can — vermek ü- zere bulunduğunu görmüşlerdir. Ehat subayı hemen hastaneye götür- tedaviye müşler, Panayot — orada va- kit kalmadan ölmüştür. Tasia isminde biridir. Bir müddettenberi Golosta beraber yapmaktadır. Polise verdiği iladesind — Ben on sekiz ay evvel Lürisaya g miştim. Burada berberlik yapmak istiyor- dum, Altıyolda bir dükkân kiraladım, ça- hşmağa başladım. Panayot — (öldürdüğü subayın ismi) hergün taburunun — başında Genç subayı öldüren kadın 26 yaşında(eden ev sahibi Eleniyi buldum. Burada çok | geliş ve geçişlerde daima birbirimizle göz | göze gelirdik. Aradan bir ay kadar geç - | tikten sonra oturduğu evin sahibi Eleni ge- lip beni buldu. Subayın benimle — evlen- mek istediğini söyledi. Ben bu teklife bay- ret ettim. Kendisini görmek istediğimi söy- ledim. Sonra Panayot ile görüştüm. O da ayni teklifi tekrar etti. Lârisadan biraz xonra nakledileceğini 6 vakit benim ile evlene - ceğini de ilâve etti. Ben de bu sözle- re inandım ve bir akşam evinde kendisine misafir kaldım. Bir müddet münasebe- timiz çok iyi gitti. Fakat paskalye günle - rinde kendisinde bir soğukluk hissettim. Randevularını bir çok sebepler ile sey tekleştiriyordu. Bir gün de bana uyakasını bırakırsam çok iyi yapacağımı» söyledi Subayın muamelesi beni şaşırtmıştı. Va- itlerini hatırlattım. Hiç ehemmiyet verme- di. Ne yapacağımı bilemiyordum. Kalk Sİ tım, bana Panayotla evlenmemi ilk teklif| fena karşılandım. Eleni bana hakaret etti. Oğlu da beni dövüp evden 'çıkardı. Pa -| nayoltan ümidi bütün bütün kesmemiştim. | Geçen gün taburile buraya geldiğini öğ - yendim. Ben de kalkıp buraya geldim. Maksadım kendisini görmek — aramızdaki münasebatın şeklini kat'1 olarak tayin et- mekti. | çarşamba günleri de görüştük. Bu görüş melerimizde sorduğum suallere hep kaçar maklı cevaplar veriyordu. Artık Panayottan kat'i bir cevap almat ğa kayar vermiştim. İşte bunun için kışlaya gittim. Beni çok fena bir şekilde kabul et- t. Fakat kışlanın yanında kahveye kadaf benim ile birlikte gelmeği reddedemedis Kahvede bana evlenmemizin kabil olamt* yacağını söylüyordu. Kahveden kalkıp ge“ ne kışlaya geldik. Bu arada birdenbire bar na dönüp: — Yakamı birakmanı kaç defa sanaâ söylemedim mi? Sen benim seviyemde de“ -İ&ilsin, seninle evlenernem, dedi. İzzeti nef- sime vurulan bu darbe ile sarsıldım ve ce“ bimden tovelverimi çıkarıp ateş ettim. On” dan sonrasını siz. biliyorsunuz. Öldürdüğü” me müteessifim. Maksadım hâakikaten onü öldürmek değildis. Genç kadının soğukkanlılığı ve heye * cansızlığı zabatanmm nazarı dikkatini cek betmektedir. Fakat — istintak — ilerledikç Tasianın vaziyetinin anlattığı gibi olduğ* da anlaşılmıştır. Filhakika subayla aralarıtt” da münasebet olduğu sabittir. Dinlenen $47 | hitlerin ifadesinden- genç- kadının bir çok yerlerde başından ebemmiyetli aşk mact” raları geçtiği meydahu' çıkmıştır. Tahkikdi devam etmektedir.