21 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/ Yazan: Ronald Knox İngilterenin en tanınmış altı za- !ı bıta romancısı Margery Allington, | Anthony Berkley, Freeman Ville GÇrofts, Father Ronald Knox, Da- rothy Sayers, Russell Thorndike kahramanları meçhul altı zabıta Fomanı yazıyor ve katillerin keşfi- ni İngilterenin en maruf zabıta mü- Fettişi «George Cornish» € bırakı- | yorlar. Bunlardan Freeman — Villis Grofte ile Doroty SBayers'in eserleri- ni okudunuz. Polis müfettişi de Fik- | rini anlattı. Şimdi üçuncu muharrir Rovald Kvox'un eseri başlamıştır. Bu eşer bitince gene polis müfet- tişinin katili nasıl tayin ettiğini ken- di ağzından dinleyeceksiniz. (General Almeda bu vazifeyi yaptik- gelerek generali görmek istediğini bil - dirdi ve derhal kabul olundu. ; General sordu : — Yeni bir şey var m? — Var general! — Nedir? — Bizim bütün tahkikatımız İlham Kaynağını, yabancı bir dlin öldürmedi- | ğini gösteriyor. — Açik söyleyin! —— Yani, bu suikast kanağın içinde hazırlanmış ve tatbik olunmuştur. ' — Bu vaziyet karşısında ne yapma- | | j MEMŞİ yı düşünüyorsunuz? — Yüzbaşı Varkosla bütün muha - fızları tevkif etmek ve bunları isticvap | etmek, ' ' — Fakat bunların bhepsi İlham Kay- 'bunlara tevdi etmişti, Çünkü bunlara, Doğru, fakat emniyet ve itimadı | sulistimal edilmiş ve kendisi emniyet| edilmemesi lâzım gelen adamlara em - | niyet etmek yüzünden bu akıbete uZ- Tamıştır. — Fakat bu sırada yüzbaşı Varko - sun tevkifi, çok fena bir tesir yapar, Belki de bir karışıklığa sebebiyet verir. Varkosun fırkadaki nüfuzunu biliyor- sun. Sonra orduda kendisine bağlı olan | zabitler çoktur. Onun için tedbirli dav- ranmak lâzımdır. — Çok doğru söylüyorsunuz, gene- ral! Fakat benim kanaatim, İlham Kay- nağının ortadan kalkması yüzbaşı Var- kosun hazırladığı bir suikast neticesidir. i ? -— | | | — Olabilir. Fakat adım adım hare- |: ket etmek icap ediyor. Siz, biraz yavaş davranın. Ben de tedbir alayım ve ya- Pacağınız tevkifatın bir hâdise çıkar - Mamasını temin edeyim. Siz de yüz - 'baŞl Varkos ile adamlarını tarassut € - din. Ve kaçmalarına mâni olun. Arada ben Varkosu da görlr ve ağzını ara - rım, — Başüstüne general. Ceneral Almeda, Varkosun tehlikeli bir adam olduğuna kanidi. Fakat onun lham Kaynağını öldürmesi için kuv - vetli bir sebep, bir saik bulunması lâ- zımdı. Her şeyden evvel bunu anla - _mal:, ikisi arasındaki münasebetlerin iç yüzünü tahkik etmek gerekti. On-| dan sonra ele geçecek ipucu sayesinde Müsbet bir neticeye varılır ve alınacak | tedbirler, vakit geçirmeden — alınırdı. Fakat İlham Kaynağının en çok itimat ettiği adam birdenbire tevkif edilecek _“ı““aı hâdisenin tesiri çok fena olur- ılu. | General Almeda bütün bunları po -| lis müdürüne tatlı tatlı anlattı ve bu iz Üzerinde yürümesi için talimat verdi. Polis müdürü de generalin talimatı- nı son derece makul görerek Varkosun | İç yüzünü keşfetmek üzere çalışmağa ba?ladı. General, gününün gerisini siyasi a- damları kabul etmek, yeni devlet Ti - | calini seçmekle geçirdi. Efkârı umumiye, bir kaç gün bu İfo;ıdra zabıtasına karşı 6 muharrir: ıkılan Put Son Postanın tetrikası : 27 geldiği, iş başından kimlerin gittiği de- |hareket İCamha'nın esrarengiz katlini kendi le- (hinde istismar edecek ve bu bâdise ü- nun hakkından &on derece lütufkâr gdavrandı: , hâdiselerle oyalandı. İş başına timlerin dikoduları halkı meşgul ediyor ve her- kes İlham Kaynağini ve İlham kayna- ğının esrarengiz ölümünü gmnutmuş Fakat ötedenberi fırka hayatının, fırka mücadelelerinin fıkır fikır kayna- dığı bir memleketti. Uslu durmak, emniyeti sağlamlamak, huzur içinde yaşamak, sâkin bir hava içinde çalış - mak, bu memleket siyasilerinin kârı değildi. Herkesi hoşnut eden bu şera- it bunlağı rabatsız ediyordu. Er geç | bir hâdise bahane edilecek ve yeni bir gözetle - tin biraz gevşek davranması ıgmkıehirda'hıimwb' " için hükümeti kuvvetli, hattâ sı gerekleşiyordu. Ceneral Almeda memleketin huyu- nu âyi bildiği için, plân dairesinde ha- reket edecek, İlaam Kaynağı sayılan zerinde yapılan tahkikatı, kendi mak- satları ve gayeleri lehinde istismar et- meyi ihmal etmiyecekti. Bir kere yüzbaşı Varkas'u doğru - dan doğruya isticvap etmek lâzımdı ve bu işi ancak kendisi başarabilirdi. Yüzbaşıyı geceleyin çağırllı ve O - (Arkası var) — ——— M5Z z ll teveccüh etmiyor. Diğer genç kızların baloya ve gezmeye çağrıldıklarını, hattâ izdivaca 'deta gıpta — ediyorum. Fakat hiç biri bana bakmıyordu, se- bir tenim vardı. Cildim siyah noktalarla ve açık mesameler- le dolu idi. Tevessül ettiğim da vermiyordu. — Fakat, bir kimyagerin tavsiye ettiği yağ- sız beyaz Tokalon kremini tee- rübe ettim. Bir kaç gün sonra, cildim daha beyaz ve daha nermin bir bal kesbetti. Bür hafta nihayetinde bütün siyah noktalar ve açık mesameler tamamen zail oldu. Cildim be- | yazlandı, ve yumuşadı. Artık kıskanç değilim. Şimdi tesadüf ettiğim bütün —erkekler bana güler yüz gösteriyorlar. Beyaz renkteki Tokalon İkreminde xze ktema we musalla zey- tin yağı mevcut olup bunlar 'mesamelere nüfuz ve sabun ve suyun izale edemediği gay- risaf maddeleri tamamen gi- besliyen ve gençleştiren kıy- metli unsurlar da vardır Her kadın hattâ yaşlı bile olaa az zaman zarfında genç kızların bile gıpta edeceği açık, taze ve cazip bir cilde malik ola- — hazırlanacak, yabut hüküme-| n daima uyanik, daima |. daima sert davranma- || geçirirdi. ayna kırm ga delâlet ederdi. bir çerçev ; man bu çerçeve de açılıyor ve kapan -' dığı zaman şemsiyenin içine kavrıl -| Ayna kırılmasını niçin meş'um addederiz ? til itikatlarım — başında, hurafesi gelir. Bu hurafeye göre açar, Eskidenberi aynalara bakıp taliden bahsetmek, kayıptan haber vermek âdettir. Eski Yunanistandaki falciların çoğu böyle yaparlardı. Bugün de bun- ların izlerine tesadüf edilmektedir. Eski insanlar, ilâhların taşıyan bir aynayı düşürüp kırmış ve karısının muhakkak öldüğüne inana -| rak hayatta olduğuna dair haber alma-| dan rahat etmemiştir. Ayna kırmanın yedi yıl s«üren tali - sizlik getirdiğine dair olan itikat Ro- malılar arasında birinci asırdan itiba -| xen hüküm sürdü. Bunlara göre insa - nın sıihhati her yedi yılda bir değişiklik Ayna sıhbati aksettirdiği için ak yedi yıl sürecek hastalı- SeSer e 6i ürmğl Fqğğşnf P nni e vardır. Şemsiye açıldığı za- yor. Bugün medeni memleketlerin — ço- ğunda göze çarpan hurafelerin ve 'ba- «kırik ayna» bir aynayı kırmak ölüme sebebiyet verir, yahut yedi yıl süren talisizliklere yol #radelerini Jaynaların içinde gördüklerine imandık- ları için aynaları kırmayı meş'um bir |hareket sayar; ve kendilerimi batıl it-' İkatlara kaptıranlar ,bunun - bir ölüm' haberini ihtar ettiğini söylerlerdi. Bu- igün de modern bir çok (i batil itikada inandık'ları göze ça itadır. Napalyon, İtalyada muharebe etti - ği sıralarda bir gün Jozefinin sesmini nsanların bu!' rpmak- | | İ | LA ı KBÜ ü KK bi N Fici adalarından Vanua - Levu'da hin- Caldsan, tâ yukarı kattaki balkandan:. İfs Whisky time! : 'Onun için günün hangi saati «whisky» vakti değildir ki? Ama iyi çocuktur. Aşağı katta, deponun Önünde, sırtüstü çevirilmiş 'ikoca 'bir kaplumbağa, gördüğü bu ağır muameleye kendine göre isyan e- dip duruyordu. İhtiyar, çÇükin bir kaplum- bağa; «lleri düzzamlı, gagasi egzemalı bir de para werseler zannederim gpek razı ol - mazdım. Bunu Abraham'a da söyledim. — Ben de yemem dedi; ama onu, bu -| ranınm zeisi Ratu - ni Vula getinip hediye, etti... Sonra benden tabancası için biraz. barutla kurşun, bir kaç zaka bir bıçak, bir gişe asağrı - yiyeni. yani aspirin istedi... Oğlu gömleğini çalmış, bir de gömlek al- dı. — E sonra? — İstediğini verdim, gitti. Onunla iyi geçinmezsem burada yarım kilo ceviz bile bulamam. Hepsini Chucheval'a kaptırırım. | O Chudheval domuzu Fransız bile değil - miş, Nusne'li bir melezmiş. Ama © herifin , de bir kere sırtını yere getirdim!... Siz be- nim Vahine'mi, Tafuni' yi gördünüz mü? Hiç de gçirkin kız değildir, değil mi? Onu Chucheval istermiş.. Tafuni, Ratu - ni zi Mula'nın kızıdır. Onu ben aldım. «Buralı Maoriler, “Yeni - Kaledonyalı (Kanakları pek saevmezler. Chucheval da, anası tarafından Kanak'tır. Ama Ratu'ya: «— Benim babam mı? demiş. Benim babam Fransa'da bütün candarmaların ba- şı, ağası, Gumhur reisinin öz damadıdır. Bol gözünü şöyle bir kırptı mı, bütün Fran- sızlar gidip ona yerelması toplardı! «Bu sözlerin Ratu - ni Vaula budalası ü- zerinde ne tesir bırakacağını — anlarsınız. Ama 'ben de aşağı kalmadım; söz arasın- da göyle bir söyleyimerdim: «— Ah! dedim, ben de bir ağzımdaki baklayı çıkarmak üsttesem! Ama erkek de- diğin kendi değeri e öğünür. Ben de Buya - and - Cockroacbes - Valley pren- siyim ve İngiliz veliahdınım teyzesinin ©ğ- luyum. «Ratu - mi - Vula boğazından boğuk bir ses çıkardı; az kaldı küçük dilini yutuyor- du. Tasavvur edemezsiniz ne hale gelmiş- ti. O sıralarda vehiaht, İngilir müstemleke- lerini geziyordu. 'Gerçi Fici adalarına gel-i İmemişti ama herkes ondan bahsediyordu. | |Ben, hiç istifimi bozmadan devam ettima:! ü— Ewvet, vekaht iyi arkadaşımdır. Heri İcumartesi akşamı, haftalığımızı aldık mi, | doğru giderdik keyif çatmağa... Ama ©- nun haftalığrı benimkinden dolgundu; ne yaparsın, ikıral oğlu! «Ratu: «— Edbettel elbette! dedi. «ÂAma baktım, bunu pek yüksek bul -| İmuş. ek inanamamıştı. Şünbe edipordu.| İşi kurcalayap anlamak istedi. Bunun için, sabah bana İllustrated London News'ün. danın resimleri vardı. Ratt -mi - Vula isim-| leri kara boya ile biner birer isilmiş. Bana: | — Meliaht teyzenin soğlu ise elhette; tanıysın, dedi; göster bakayım hangisi? kraliçenin de, bütün çocuklarının da re - simlerini karanlıkta görsem tanırım. He- men parmağımı prens Edward'ın resmine yapıştırdım... Herif inandı amma yine bir | n | ) | Kayıp: — Almakta olduğum — tekaüd zit tatbik mühürümü kaybettim. maaşina , | Yenisini yaptıracağımdan hükmü )noktı:ıı'.ı (631) Mustafa Meriç bilir. şüphesi vardı. İngiliz kralının oğlu ile a-| ram bu kadar iyi ise, Fici adalarında hin -. T Mi a 3 | distan cevizi aramağa çıkmam ne oluyor- du? Niçin onun yanında kalmamıştım? Belki de para kaybetmiştim; olur a! ama weliaht ile öyle canciğer olduktan sonra on- İwe sopran sesleri), 23: Haberler, 23,30 Doğrusu Maorilerin bu huyuna diyecek “' aht bana cimrilik etti desem inandıramaz- $ dım, Ama hemen aklıma bir masal geldi: _;, j <— Ne yapayım? dedim; #kimiz de bir kıza tutulmuştuk! B «Ratu - ni - Vula keder etli. dedi. saşk işi şakaya gelmez. Ratu kendi mem - a— Evet, dedim, Almanya imparatorü- tur: mallarını dosttan esirgemezler. Veli- 3 «— Ükiniz de bir kıza mı tutuldunuz? | «Gerçekten üzülmüştü. Fici adalarında | bir maselede bir veliabtla boy ölçülmines B ; ceğini anlıyordu. mun öz kızına gönül vermiştik... Kıral beni ? çağırtlı,, bir bardak viski içirdi ama son- xa da: u— Neler de işittim? dedi. Oğlumun hoşuna giden bir Vahinö'ye korkmadan gönül mü verdin? Yıkıl karşımdan bir da- ha gözüm görmesin!... Ben de kalktım bu- — ralara geldim. aRatu - mi - Vula bana hak werdi. «Sonra enun yardımı e buradan iste- diğim kadar ceviz teplattım. Chucheval do- | muzu yedi kat yerin dibine geçti. Görü « — yorsunuz yal Ratu bana kızını da verdi L Ama hayli tereddüt geçirdi. Bana: man imparatorunun kızını hasırma alıyors yuya gönderir, su çektirirsin. «Güç belâ kandırdım. «Kızı da pahalıya mal oldu. Hem böyle ikide bir gelir, bir yığın hediye ister. Bir weliahtın teyzesi oğlu, istenilen bediyeyi mmzliğ edemez ya!...» l RADYO " Bu Akşamki Program İSTANBUL İ 18;: Dans musikisi (plâk), 19: Haber- ler, 19,15: Muhtelif plâklar, l?.30: Sihhi konferans: Dr. İbrahirp Zati (İçtimat has- talıklar), 20: Halk musikisi: Sivasltı Veysel ve İbrahim, 20,30: Stüdyo — orkestraları, 21,30: Son haberler. F Saat 22 den sonra Amnadolu ajansımı gazetelere mahsus havadis servüsi werile - L hit dükdükdükdü VARŞOVA > 18,15: Viyana musikisi, 19,10: Orgamus sikisi » muhtelif, 21: Konser nakli, 22: Radyo piyesi, 22,35: Leh şarkıları, 23,15: Kuartet konseri, 23,15: Dans plâkları, BÜKREŞ - 18,15: Stefanesku orkestrası, — 20,104 Şarkılar, 21,15 (1875 m.)-: Ateneadan nux kil: 'Senfonik kenser; 21 (364 m.): Dani musikisi, 22,45: Pltak, 23 (dB75 m.)- Plak konseri. 19.50: Yaylı kuartet, 20,30: Musi piyes, 22,50: Haberler 23,10: Salon ar - kestrası, 2d: Çingene musikisi. | MOSKOVA j 18,30: Klâsik Sovyet kompozisyanları, 20: Grieg'in eserlerinden şarkılar, 21: Bir mikrofon operası, 22: Yabancı dillerle neş İ riyat, ) PRAG r 19,10; Skeç, 20,05: Askeri bando, 21 : - Nedbal'in eserlerinden «Lehli Kam» operet, 23,20: Almanca haberler, 23,30: Salon orkestrası ve salon dansları. 19: Müusikili ilkbahbar konuşmaları, 19.20: Örkestra, 21: Serenatlar (Bariton Hans Bund orkestrası (Dans). VİYANA : 20,45: Şen musikili skeç, 21,45: Miza: hi neşriyat, 22: Piyes «Mepleal, 23: Ha « | dan alabilirdim; hiç değilse ödünç verirdî..i ' berler, 23,20: Plâk, 24,43: Cazbant. d CP 73 N Dea 2” ” TC z ..—.—orurs e MT — 0 Ka «— Bilmem! dedi; sen, az kalmış Al- B muşsun... Benim kızı hor görür onu ku - l

Bu sayıdan diğer sayfalar: