a ö nni dörlm n e A DF CAĞ 8 Sayfa — y g T T — AÇ c Ki di Talla ai KA İ Aksarayda ev basan ikinci haydut ta ele geçti ” Necati yakalandıktan sonra resmini almak ve kendişini görmek üzere bekleşen - gazeteciler (Baştarafı 1 inci sayfada) si karşısındaki nişanlısı Müzeyyenin evine gitmiş ve kendisinin İstanbul - dan ikaçmak mecburiyetinde olduğu - nu söyleyerek beraber gelmek isteyip istemediğini Müzeyyene sormuştur. 16 yaşında bir çocuk olan Müzey - yen bu maceranın sonunun kendisine neye malolacağını düşünmeden çılgın bir sevgi ile sevdiği nişanlısının — bu teklifini kabul etmiş ve o gece evden kendisine lüzumlu bazı eşya aldıktan sonra Necatiyle birlikte evden çıkmış- tır . J Necati ev kiralıyor Necati İstanbuldan bir an evvel kaç- mak için her çareye baş vurmağa baş- lamıştır. Nezir isminde bir akrabası vasıtasiyle yaptırdığı tahkikatta ken- disinin İstanbuldan çıkamıyacağına kanaat getiren Necati bir müddet bir yerde saklanmak fikrini ve plânlarına daha uygun bularak, gene Nişancada Müzeyyenin evinin arka tarafında üç beş ev aşırı Hatice namında bir kadı- nin evinin bir odasını kiralamış ve o- rada Müzeyyenle beraber saklanmış - tır. Necati zabıtanın kendisini bu ka- dar aramayacağını zannetmiştir. Fakat polis de tabii boş durmamış ve geceli gündüzlü bir faaliyet neticesin de bu kurnaz ve cür'etkâr hırsızın izi- ni keşfetmeğe muvaffak olmuştur. Dün, ikinci şube müdürü Necati, birinci şube müdürü Kamuran, ikinci şube 2 inci kısım merkez memuru Tevfik, üçüncü kısım merkez memuru Cevat, üçüncü komiser Saim Nişanca- daki Haticenin evine gitmişlerdir. Evi abluka eden polis âmir ve memurları Necatiyi bir odanın penceresinde gör- dükleri halde Necati kendilerini göre- memiştir. K Necati kaçmıya çalışıyor Memurlar kapıyı çalıp içeri girer girmez, doğru Necatinin bulunduğu o- İtalyada verilen kararlar (Baştarafı 1 inci sayfada) tatbik eden devletlere karşı zecri tedbirler hedefi hoşnutsuzluğu göstererek alâkadar devletler üzerinde aksülâmel yapmak, zec- ri tedbirleri tatbik eden devletlri Milletler Cemiyetinin haziran toplantısında, — zecri tedbirleri ilgaya hazırlamaktır. Bu manev- ranın muvaffak olması şüpheli görünüyor. İtalyanın Harp Bütçesi için Ayrılan Tahsisat ; Rama, 20 (ALA.) — Resmi garzete harbiye ve müstemlekât nezaretleri için i- ki milyar kırk beş milyon tahsisat kabul edilmiş olduğunu ve İtalyanın zecri tedbir- lere karşı vücuda getirmiş olduğu muka- ,vemet cephesini daimi surette muhafaza Müstemlekât nazırlığına 700, harbiye nazırlığına 800, hava nazırlığına 400, bah- riye nazırlığına 200 milyon tahsisat veril- *miş ve henüz doğu Afrikasında — bulunan askerlerin aileleri için.de 45 milyon tahsi- PEHLİVAN GÜREŞİ Çanakkale Şefkat Yuvasından: Çanakkalede 24 Mayısta büyük pehlivan güreşi yapılacaktır. Başa 60, başaltına 30 lira konulmuştur. Ünlü daya teveccüh etmişler ve bir anda o- daya girmişlerdir. İkinci şube müdü - rünü tanıyan Necati yakalanacağını anlar anlamaz hemen pencereye koş - muş, fakat evin etrafını sarılmış bir vaziyette görünce teslim olmaktan başka çare bulamamış ve nişanlısını sön bir defa kucakladıktan sonra hün- gür hüngür ağlamağa Laşlamıştır . Necatiye, Mehmedin suçlarını itiraf ettiği ve 3 beşibir yerde, bir altın kös- tek, iki bilezikle Nadirsnin kocasına ait bir istiklââ madalyesinin topraktan' çıkarıldığı söylenmiş ve kendisinin de bu haydutluktan hissesine düşen para ve mücevheratın nerede bulunduğu sorulmuştur. Hissesine düşen altınları bozdurmuş Necati artık en ufak bir kurtuluş ü- midinin bile — kalmadığını anlayarak hıçkırıklar arasında suçunu itiraf et - miş ve altın liralarla beşibir yerdeleri akrabasından Nezir vasttasiyle nere - lerde bozdurulduğunu söylemiştir. Bu- nun üzerine polis beşibirliklerden bi - rini Yako oğlu Nesim isminde bir sar- rafta bulmuş ve almıştır. 2 altın lira bedestanda Ohanes Ter- ziyanda, yarım beşibirlik de Sirkecide bir sarrafta bulunmuş, geri alınmış, sarraflar da polis müdütlüğüne celbe- dilmişlerdir. Necatinin üzerinde bir de bıçak bu- lunmuşstur. Müzeyyen, evinin bir oda- sını tuttukları Haticenin de bazı eş- yalarını çalmıştır . Necati Haticenin evinden çıkarken: — Mehmetle yüzleşelim, bütün ça- hınana altın ve mücevherlerin hepsini ortaya koyacağız, demiştir. teşvik ettiklerini söylemektedir. Mü - zeyyene gelince o mütemadiyen ağla - maktadır. Zabıta şimdi de İsmaili ara- maktadır. Garbi Habeşistari hâlâ Habeşlerinelinde! nın tahliyesinden sonra Gora çekilen Habeş hükümetinin vazifesini yapma- ğa devam ettiği ve İngiliz hükümetinin vazifesini yapmağa devam ettiği ve İngiliz konsolosunun Habaş hüküme- tile temasta bulunduğu anlaşılıyor. Bundan İtalyanın Garbi Habesistanı henüz işgal etmediği tavazzuh etmek- İngiltere hükümetine nazaren vaziyet Londra, 20 — Bugün Avam Ka - marasında bir suale cevap veren Eden, bazı Habeş makamlarının henüz işgal edilmiyen topraklar üzerinde asayişi muhafaza için çalışmakta oldukları ve fakat bu hususta tafsilât vermiyeceği- ni bildirmiş ve diğer bir suale de ce - cap olarak, Habeş imparatorunun ha- reketinde serbest olduğunu, yalnız İngiliz kontrolundaki topraklarda bu- lunduğu müddetce, her türlü hasmane hareketten sakınacağını ve İngiltereye gelmesine hiç bir mani mevcut olma- dığını bildirmiştir. Yeni Neşriyat I Havacılık ve Spor — Şehitler sayısı herke- sin alâkasını uyandıracak bir grizellik ve dolgunlukta çıkmiıştir. Bu sayıda Yıldızdan Ana Vatana adında bir hikâye başlamakta- pehlivanlarımızın — iştirâkını dileriz. : _|(2?6'7'» " * İdır. Necati, kendisini Mehmetle İsmailin | Ka / P aV # GAĞ Y SON POSTA Yarınki harp Ren'de değil, Akdenizde olacak! (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) ki Akdeniz meselesi ve İngilterenin bu su- lardaki deniz kuvvetlerinin istikbali oldu. Biz ötedenberi, Avusturya imparator- luğunun yıkılmasından vücut bulan, büyü- yen, yahut küçülen devletlerin istikbal me- selesinin İngiltereyi fazla alâkadar etmedi- ğgini, bunların kendi aralarında, Fransa ve- ya İtalyanın askeri müdafaasına lüzum gös- termeden anlaşmaları, İngilterenin bu çe- şit kavgalara girişmemesi — İâzım geldiğini söylüyoruz. İngiltere bir Avrupa devleti olduğu ka- dar bir Asya devleti ve bir Afrika devle- tidir. Bu itibarla Avrupanın cenubu garbi- sinde vukubulacak tahavvüllere — lâkayd kalabilir, fakat Asya veya Afrikadaki va- ziyeti üzerinde tesir edecek tahavvüllere lâkayd kalmasına imkân yoktur. Hele bu tahavvüller, İngilterenin deniz kuvvetleri üzerinde tesir edecek istidatta ise, lâkayd kalmak ihtimali ortadan büsbütün kalkar. Milletler Cemiyetinin Habeşistanda uğra- dığı muvaffakiyetsizlik bu yeni meseleleri ön safa getirmiş bulunuyor. Garpta emniyet meselesine, hiç olmaz- sa yirmi beş yıl için, halledilmiş nazarile bakmak, artık mümkündür. Fakat İngilte- re ile İtalya arasındaki münasebetlerden doğan meseleler halledilmediği — takdirde gelecek harbin mevzuunu teşkil — edecek mahiyettedir. Sonra bu meseleler, Alman- yanın şarki Avrupada ne yapacağı ile de son derece alâkadardır. İtalyanın Habeşistanda kazandığı mu- vaflakiyetler İngilterenin Şarktaki bütün vaziyetini tehdit ediyor. Sudan ve Misırı ihya için Tana gölünün sularını çevirmek meselesi, bu tehditten doğan tehlikelerin en zayıfıdır. Daha mühim bir tehlike, İtalyanların Habeşlilerden siyah bir ordu teşkil etmek için işe yarayacak malzemeyi bulmaları- dır. Fakat en mühim tehlike İtalyan hava kuvvetlerinin Akdenizdeki İngiliz üslerini tehdit etmeleridir. Deniz üzerinde hareket eden zırhlıların tayyare bombalarından ne derece müteessir oldukları bugün tetkik e- diliyor. Fakat, henüz bu yolda esaslı bir kanaat elde edilememiştir. Bu mesele İtalyanın tayyareleri derece- sinde tayyare yapmakla hallolunmaz. tAkdenizin coğrafyası, bu meseleyi çe- tinleştirmektedir. Çünkü Akdenizin garp kismı ile şark kısmı arasında yüz mil ge- nişliğinde bir boğaz vardır. İtalyan üsleri ve bütün kuvvetleri bu boğaza çok yakın olduğu halde İngiliz kuvvetleri ana vatan- dan çok uzaktır ve bütün İngiliz kuvvetle- rinin ancak bir cüz'idir. Bundan başka İtalyanın Emperyalistik ihtiraslarının. büyüklüğünü — anlamamak doğru değildir. Gerçi Habeşistan İtalyan- ları bir müddet meşgul edecektir, — fakat İtalya ile İngiltere arasındaki husumet de- vam ettiği takdirde İtalya ne Habeşistan ile, ne de başka bir şeyle kanaat edemez- Sonra bugünkü harp 1914 harbi gibi değildir. O zaman kitaba göre harbedili- yordu. Buğün kitap falan kalmadı. Fakat bütün bu tehlikeler bugün ancak bilkuvve mevcuttur. Tahakkuk etmiş teh- likeler değildir. Ancak İngiltere bütün bu tehlikelerin mevcut — olduğunu mecburiyetindedir. İngilterenin yeniden si- lâhlanması bu yüzdendir. . Habeş hâdisesinin verdiği ders, Millet- ler Cemiyetinin ancak azası tarafından gö- ze alınacak fedakârlıklar nisbetinde iş gö- rebileceğidir. Almanyanın cenubu şarki Avrupada son emeli, eski müttefiki olan Avusturya - Macaristana yeni bir şekil vermek, nüfu- zunu genişleterek şarka giden — köprülere hâkim olmak ve eski rüyalarını tahakkuk ettirerek Hamburgtan Bağdada kadar he- gemoni sahibi olmaksa onun Sırbistan yo- lunu tutmasına ve Akdenize sarkmasına ihtiyacı yoktur. Akdeniz veya — Adiryatik- ten uzak kalarak Romanya tariki ile Ode- saya ve Karadenize varabilir. O halde İ- talya ile Almanya arasında tehlikeli — bir ittifak için zaruri olan malzeme tur, Acaba hava kuüvvetlerinin — Akdenizi kapalı bir deniz haline getirmesi ve İngiliz donanmasını bu denizin iki medhalini tıka- yan birer mantar — vaziyetine mümkün mü? mMmevcut- düşürmesi Mümkünse şarkın âtisi, deniz kuvvet- lerinin tesir etmediği bir takım ordu hare- ketlerine bağlı olmaz mı? Habeşlileri yenmek ve İngilterenin sulh gayelerini mağlüp etmek için İtalyanın yaptığı münakaleler karşısında İngiliz do- nanmasının aldığı menfi vaziyet bu suali sorduruyor. * ı İ Tz 4 * Son Postanın Tefrikası: O akşam meyhanede içki ile birlik- te bir çok tuzlu mezeler yemiş olan Hasanın içi yandı: — Kuzum Zehra abla, sana zahmet amma, şu kuyudaki aşlama suyu bir daha çıkarsan da kana kana ben bir da- ha içsem! Zehra zifirt karanlıkta diz bayun - daki ballıbabalar arasından kuyuya (doğru giderken birden bağırarak ge - riye fırladı: — Aaaay... Aaaay... Kışt, kışt!... — Ne var Zehra, ne var? Zehra soluk soluğa çardağa geldi: — Galiba yılandı! — Yapmal — Az kalsın, bacağıma sarılıyordu. Kâfirlerin tam azgın zamanı! — Öyle ise ben vaz geçtim aşılama sudan, haydi içeriye girelim, ben küp- ten bir su içip artık eve yollanayım! Kalktılar, Zehra çardakta asılı feneri eline aldı; ışığı otların arasına doğru uzatarak evin avlusuna yürüdüler ve onlar tam bahçenin eşiğinden içeriye birer adım atıp ta bahçe kapısını sür- meler, sürmelemez, üst kattan bir şan- girtidir koptü: — Ne oluyor? — Hareket oluyorl! İkinci bir şangırtı daha... — Ayol bu hareket filân değil, bi- risi camları indiriyor. Yukarıdan Aygır Fatmanın gürül - tülü sesi: : — Zehra sokağa fırla çabuk, sokak- tan bahçe üstündeki camları indiri - yorlar! Zehra sokak kapısından yıldırım gi- bi sokağa fırladı. Hasan ne yapaca - ğını şaşırmıştı. Bir kaç saniye sonra (gecelik halile Fatma merdivenlerden atladı, Hasana: — Sen buradan bir yere ayrılma! Deyip hemen duvardaki başörtüsü ile bir kenarda dayalı kalın Hasan, şimdi çok fenalaştı. Gecenin bu vaktinde bir evin camlarını taşlamak ne demekti? O ev ki ana kız iki dul kadının evi idi ve kendisi şimdi, bir iki ay sonra damat olarak temelli geleceği bu evde misafirdi. Bu ne rezalet, bu ne kepa - zelik, bu ne alçaklıktı! Şimdi hep pen- cerelere üşüşmüş olan elâlem buna ne diyecekti? Hele kendi anası bunu du - yarsa buna ne mana verecekti? Aca - ba bu alçaklığı, bu namussuzluğu ya- parak pişmiş aşa soğuk su katmak is - tiyenler kimlerdi? Zavallı delikanlı so- kak kapısında bunları düşünürken gö- zünün önünden Arap Zeyneller, To- 'puz Süleymanlar, Çapraz Salâhaddin- tanımak | | ler birer birer geçit resmi yapıyordu. Fakat Hasanın bu meraklı, heyecanlı olduğu kadar azaplı hali çok sürmedi. Evin arka taraflarından ve derinler- den acı acı, boğuk boğuk bir feryattır koptu: — Ölüyorum!.. Can kurtaran yok mu!.. İmdat!.. İmdat!.. Derinlerden gelen bu acı acı, boğuk boğuk feryat çapraz Selâhaddinindi. Ana kız tecavüzcülerden ikisini kaçır- mışlar, fakat birini mahallenin sınırın- da ve en tenha bir yerinde yakalamış - lardı. Aygır Fatma elindeki kalın sopa- yı Selâhaddinin neresi rast elirse ora- sına Allah yarattı demeden olanca kuvvetile indiriyor, Zehra: — Yeter anne, vurma artık, geber- teceksin | Dedikçe: : — Gebersin keratanın evlâdı! Diye daha fazla yıpıştırıyordu. Bir aralık nasıl oldu, Zehra farkında olma- dan anasının: — Ah vuruldum Zehra! Dediğini duydu. Selâhaddin, can havlile çıkardığı sustalısını Fatmanın diz kapağına şiddetle saplamıştı. Vu- hemen fırsattan istifade ederek kaçma- T u v KT Ça . B yeldirme, | sopayı kaptı, kızının peşinden koştu. | ruldum Zehra sözünü duyan Zehra, 46 Yazan: Osman Cemal yapıştı, fakat yapışmasile beraber: — Aaah... Anacağım!... | Diye olduğu yere yığılması da bir oldu, çünkü o da vurulmustu. Hem de ta kalbinden! i * T Hasana artık dünya zindan olmuş: tu. Zehranın bu ansızın ölümü bütün felâketlerin Üüzerine yaman bir tüy dikmişti. - Ertesi gün Zehranın cenazesi ev * den kalkarken sol diz kapağı sargılar içinde yaralı ana, başını dayadığı alt kat pencereden: İ — Zehra, Zehra, kıymetli anani, sevgili Hasanını, sarı papanı bıraktıri da nereye gidiyorsun? w Diye hazin hazin ağlıyordu. Fakat, bağırmıyor, haykırmıyor, ortalığı vele veleye vermiyordu. Hasan pek bitkine di. Cenazeyi, arkadaşı Hilmi ile netar meli Bahrinin kollarında ter koklatıyordu. bası, Medihanın amcası o geceyi Fat- ma hanımın yanında geçirdiler. Bir Doktorun Günlük .perşembe Notlarından €) Bir dimağ Trombozi vak'ası Altmış sekiz yaşında bir kadının muayenesi için davet edildim. Dili tutulmuş, Sağ taraf el, ayağı da uyuşmağa başlamış. Gündüz yediği fazla yemek- lerden sonra gelen bir baş dönmesi ve çarpıntı, göğüs tıkanıklığıyla bu hasta- lığın meydana geldiğini dolaşan diliyle anlatmağa çalışan hastayı teskin ede- rek muayenemi yaptım. Sol Kilyede, ana damarında Âdort- da kifayetsizlik, tansiyon 23 - |0 dı. Damardan kopan bir parçanın dimağ şiryanına geçerek idrarı tıkama suretile bir felç meydana getirdiğini tesbit et- tim. Ve derhal: Kan aldım. Başını yastıklarla yukarıya kaldıra- rak yatırdım. Müessir ilâçlar verdim. Süt perhizi yaptırdım. 4 günde dili açıldı. Üç ayda el ve ayak hareketleri başladı. (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanmızda bu notlar Bir polisimiz otomobil kazasında öldü (Baştarafı 1 inci sayfada) Mektebin eczanesinde ilk tedavisi ya- pılan zavallı polis memuru kaldırıldığı Be- yoğlu Zükür hastanesinde akşam saat al- tıda ölmüştür. Şoför Hasan yakalanmıştır. Kaza hakkında tahkikat — yapılmaktadır. Kaza- ya şahit olanların söylediklerine göre po- lis Nâsıh deniz kenarında tetkikat — cana- sında arkasına bakmayarak geri geri — gi- derken otomobilin çamurluğuna — çarpmış ve yere yuvarlanarak yaralanmıştır. Hastanede nezfi dimağiden öldüğü bil- İHTİYARLIĞI YOK . EDER - Hiİ vömi Tafsilât: Galata P. kâh tıkanık- T lıklar, kâh hıçkırıklar içinde takip edi- yordu. Medihanın amcası ara sıra yan" larına gelip Hasana limon, kolonya, e Hasanla birlikte Hasanın anası, bar (Arkası var) —— ( TÜ K. 1255 Hormobın