İ j , “ Tarihllefrika ,, No. — Söz senindir. Demişti, ESEFA |X h ıîa'(ı-*:"' : i ıno 39 D E_Vır J î N eei YAZAN: KADIRCAN Kaflı Paşa ile Barbaros oğlu Hasan Paşa olduğu halde bir kısmı hoş görme- SON POSTA Bu Akşamki Program ISTANBUL 17: İnkilâp dersi. Üniversiteden nakil. Esat Bozkurt tarafından; 18: Oda musiki- si (plâk); 19: Haberler; 19,15: Hafif mu- Uluç Ali Paşa hiç aksatmadan, 'mişlerdi. hele Ali ve Hasan Paşa-| çiki ve Sigan musikisi (plâk); 19.30: Ha- önceden iyice düşünülerek ezberlen-İlar sakal ve bıyıklarını çekiyorlar, | v miş gibi söze başladı: — Altı aydanberi denizde bulu - nuyoruz. Nice harpler ve nice akın- söz söylemek için sabırsızlık edi- yorlardı. Barbaros oğlu Hasan Paşa cevap alık hakkında konferans: Tayyareci Nu- â Kızılkanat tarafından; 20: Halk musiki- si Sivaslı Veysel ve İbrahim tarafından; 20,30: Stüdyo orkestraları; 21.30: Son lar yaptık. Düşmanlara korku sal -| vermek istedi lâkin önce en yaşlı| Perler. dık. Elbet gene ondan çekinmeyiz. Her zaman ve her an dövüşmeğe bhazırız. Lâkin harp te tedbir ile ya- pilmak gerektir. Yaptığımız sefer - ler ve savaşlar sırasında gemileri - miz yıprandı. Cephanemiz eksiktir. Başka eksiklerimiz de vardır. Hattâ İnebahtiye gelirken herkes bu geliş için (sefer dönüşüdür!) dedi. Si - pahiler ve Yeniçeriler izinli ve izin- siz dağıldılar, Elbet eksik asker ile savaşa girmek korkuludur. Bundan başka düşmanın da bizden çok ve kuvvetli olduğu anlaşıldı. Siz de bi- lirsiniz ki düşman Boğaz hisarların- dan içeri giremez. Girmek isterse o- nu kolaylıkla karşılar ve engel olu- ruz. Halbuki hemen dışarı çıkarsak yorgun kürekçiler, eksik asker ve cephane ile harbi kazanmak ümidi yüzde yüz değildir. Bence kış mev- simini burada geçirmeliyiz ve düş - man filosu bütün kış bu civarda ve bir arada kalamıyacağından dağı - lacağı için baharda her birini ayrı ayrı yakalıyarak tepelemek kolay - dır. Trablus beylerbeyi Cafer Paşa, Barbaros oğlu Hasan Paşa, İsken - deriye beyi Şoluk Mehmet, Ağriboz beyi Mehmet Paşa, Rodos beyi Ha- san Bey, Avlonya beyi Kara Çele Gelibolu beyi Aziz, Karahisar beyi| Ahmet, İnebahti beyi Firdevs, Midil - li beyi Kurtoğlu Cafer, Sıgacık beyi Kara Batak, Biga beyi Ali, Mora be- yi Cafer, Tersane emini Mustafa, kaptn kâhyası Ahmet, derya kaptanı Ali Paşanın iki oğlu; Uluç Ali Pa - şanın korsan reislerinden Kara Ho- ca, Karaca Ali, Arnavut Memi, ko- ca Murat, Kara Hasan, Musa, İsa ve daha bir kaç kumandan bu söz- leri dikkatle dinlemişlerdi. Bunlardan bir kısmı başta Uluç , Ali Paşanın korsan reislerile Ağrı- boz beyi Mehmet Paşa olduğu halde -başlarını sallıyarak söylenen söz - * leri tasdik etmişlerdi. İçlerinden bir kaçı: T ti nt dümiği Demekten de kendilerini alama- mışlardı. Fakat başta derya kaptanı Herkesin KOZMİN Di çıktı. Fiatı 158 KUR Dişleri fevkalâde beyazlatır Ali| giderir, mikrobları öldürür. olanların dinlenmesi gerekti. Pertev Paşa, İskenderiye beyi Şoluk Mehmede döndü, — Ne buyurulur? Dedi. Vaktile İtalyan kıyılarını kasıp kavurduğu için kasıga münasına olarak Sirokko diye ün salan bu eski korson, Uluç Ali Paşanın söz- lerini kuvvetlendirdi: — Daha ne yapmak istiyoruz? Kıbrısı aldık. Akdenizde aylarca zaferle dolaştık. Adriyatik kıyıla» rında hiç kimse bize karşı koyama- dı. Venedik bile korkusundan tit- redi. Bol bol esir ve mal aldık. Bü: tün bu zaferler ve kazançlardan sonra sonu şüpheli bir harbe girip te bütün zafer ve kazançlarımızı dırmaya ne lüzum var? Onlar za- |ten bu mevsimde denizde daha çok kalamazlar. Çok geçmeden kendi kendilerine buradan çekilip gide- cekler ve dağılacaklar. Eğer git- mezlerse kış mevsimi onları mahve- decektir. Müezzin Zade Ali Paşa söz al- mak için sabırsızlık gösteriyordu. Şoluk Mehmet sustuğu zaman Pertev Paşa da onun sözlerini tas- ik etti: — Ben bir denizçi değilim. Eğer bir kara muharebesi için görülü- yorsa elbet daha kestirme hir şekil . |de düşüncemi söylerdim. Lâkin bu- na rağmen Uluç Ali Paşanın dedik- lerinin pek doğru olduğunu söyle- mek te bir borçtur. Ali Paşa hem genç ve hem de cesür bir adamdı. Kanuni Sultan Süleymanın son harbı olan Siket. var seferinde yeniçerilerin başında büyük atılganlık ve yılmazlık gös- termiş, birdenbire parlamıştı. zaten kendisi bunun için derya kaptanı ve donanma kumandanı yapılmıştı. Halbuki yalnız atılganlık ve yıl - mazlık işe yaramazdı. Harpte as - kerlerin kuvvet ve ustalıkları ne kadar lâzımsa kumandanların da kavrayış, anlayış ve tecrübelerinin kuvvetli olması gerektir. (Arkası var) beklediği $ MACUNU her yerde UŞTUR ve temizler, ağız kokularını hiçe mi indireceğiz? Düşmana sal-| Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havâdis servisi verile » cektir. BÜKREŞ 18: Plâk, 19,15: Radyo orkestrası (0- pera parçaları), 21,05: Sözler, 21,20: O- da musikisi (Brahma'ın klârnet kenteti 22,05 : Şarkılar, 22,45: Rus korosu, 23,25: Orkestra, 24:Orkestra, PRAG 18'40: Viyolonsel konseri, 19,20: Pi- yano ile Brahms'ın şarkılarından - muhte- Kf, 20,30: Askeri bando, 21,30: Piyana triosu; (Smetata), 22,25: Keman birliğile oörkestra, VARŞOVA seri, 19,30: Muhtelif, 22,15: Kahramanlar için bestelenen eserlerden parçalar, 23,50: Pocm senfonik. BUDAPEŞTE lârmoni heyetinin konseri (Brüno Vualte- 24: Cazbant. MOSKOVA 18,30: Koro ve saire, 19,30: Offen « bachm (güzel Helene opereti, 22: Yabancı dillerle neşriyat. VİYANA 20,10: Milli neştiyat, 21,15: Şuman'ın «Genovevas operası, 24,30: Orkestra. 12 Mayıs Salı İSTANBUL 17: İnkılâp dersi, üniversiteden nakil Kemal Tengirşenk tarafından, 18: Senfo- nik musiki (plâk), 19: Haberler, 19,15: Hafif musiki (plâk), 20: Viyolonsel ve (piyano: Mes'ut Cemil ve Bayan Gilbert İnselberğ. 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolü ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verila - cektir. Bir Doktorun Günlük Notlarından €) Pazartesi Salatalık Mide İçin Faydalımıdır? Her sabah aldığı iki yüz elli gram süt- ten sonra midesinde başlıyan. | — Ağrılardan ve; 2 — Ekşilikten, 3 — Bulantıdan, 4 — Baş dönmesinden. Şikâyet eden hastam geçirdiği bir kum sancısından sonra hemen hemen bütün sebzelere düşman kesilmiş gibi yemi - yor. Süt ve yoğurt pehrizi yapıyor. Daimi alınan süt mide ifrazatı üzerin- de fazla (ekşilik) tahammür yaptığı için bundan sarfı nazar etmesini ve düşmanı olduğu sebzelerden 1spanak ve semizotundan mandasından çok fay- dalanacağını söyledim ve bilhassa mi- dedeki ifraz guddelerine çok yardımcı bir tesir bırakan (salatalık) tan her yemekten sonra iki tane (vasati boy - da) ağzında iyice çiğniyerek yemesini tavsiye ettim. Bu (vitamin) gıdası midesinde çok Faal bir tesir yaptı. Sütü bir ay içmedi, fakat diğer gıdalardan hepsini de al- dı. Şimdi süt te kullanıyor. Fakat (sa- Tatalık) ilâçsız bir tedavi yerine geç tiği için onu seve seve yiyor, Salatalık iyi çiğnenmek şartile yemek- lerden sonra her zaman ve muayyen mevsiminde taze şekilde alınırsa çok faydalıdır. Tavsiye ederim, AŞ YA yapsın, iyidir. Annesile bir- Son Postanın Tefrikası: ay kadar önce damar şişkinliğinden öl- düğünü hapishanede duymuştu. O gün kendisini ziyarete gelen Zehra, Hasa- na bu kara haberi göz yaşları içinde vermişti. Şimdi hapisten çıktığı günün akşamı Hasan Zehraların evine gitti- ği zaman orada ikinci bir acınacak, matemli sahne ile karşılaştı. Zehranın ©o zayif, nahif, sessiz, sadasız, uysal, kuzu gibi kocası Ahmet veremin son aylarını yaşıyordu. Doktorlar bu son- baharı pek çıkaramıyacağını söylemiş- Ülerdi. Bahçe üstündeki serin odada Jdnlgın. ateşler içinde yatan Ahmet karşısında Hasanı görünce - karısına sordu: — Bu kim ? — Hasan? — Hangi Hasan? — Canım, hani bizim eski bir Ha- sanımız yok muydu? — Tanıyamadım! — Hani canım, bizim eski bir kur- 18,20: Düo piyano, 19: Piyano kon - (p l * D BRELK ni sarı papa Hasanımız.... — Hani sen onlara Kâathane dönü - şünde sazdan külâh yapmamış mıy - 18: Salon örkestrası - mühtelif, 19,30:|din? - |Plâk, 20,35: Karışık neşriyat, 21,15: Fi- Ahmet, inleyerek : — Deşme benim yaralarımı Zehra, İvin idaresinde), 23,20: Çingene musikisi, (bana o günlerden açma, işte görüyor- sun ben gidiyorum! Ben şunun şura - sında sizin bir iki aylık bir misafirini- zim! — Canım Ahmetçiğim, Hasan se- nin kardeşin, seni yoklamağa gelmiş bu akşam! — Amennal O benim kardeşim, ben onu demiyorum, ben onu söylemiyo - rum. Sen bana çocukluğumuzun genç- liğimizin o tatlı günlerini hatırlatma; ©o günlerin hatırası şimdi beni daha fe- na sarsıyor. — Peki! Ahmet, pekil Hasan Ahmede sordu: — GCeçmiş olsun Ahmet ağabey, ne oldu sana böyle? — Görüyorsun işte kardeşim! —Biraz zayıfsın amma, maşallah benzin betin yerinde, sonbahar gelsin de inşallah seni, Bursaya hava tebdi- line götürelim! — Sonbaharda beni dört kollu ile Edirnekapısına tebdilhavaya götüre - cekler! — Deme öyle Ahmet ağabey, ne i- çin kendine fena şeyler yoruyorsun; seninle biz daha kırlarda ne âlemler yapacağız! | Zehra: | — Elbette ya! Hele şu insanın ka- nını, iliğini yağ gibi eriten sıcaklar bir 'ğeçsin| Ahmet Haâsana sordu: — Sen hapisten ne zaman çıktın? — Buğgün... — İki buçuk sene oldu mu, sen o- raya gireli ? — Olmadı amma, dün hüriyyet i - lân edilince bizi de hapishaneden bo - şalttılar! Ahmet, biraz gözlerini kapayıp yi- ne dalacak oldu. Fakat birden aklına geldi: — Senin hani bir küçük hanım ab- la vardı, o ne oldu acaba) — Bilmem... Onu bilse bilse Zehra abla bilir. Zehra işi sakladı: likte bir iş için İzmire gittiler, yakın - |da gelirler, Ahmet: — Onu görürseniz, benden çok se- İlâm söyleyin, onu ben evlâdım, kar - |deşim gibi sevmiştim. Çok iyi, melek |gibi bir kızcağızdı. Kendisini bir daha İgömıeden ölürsem bana hakkını helâl etsin| Hasant — Sen daha çok yaşa da onu yine evlâdın, kardeşin gibi sev! — O gün zavallıyı kır kahvesinin Hasan, Ali bey babanın bundan dört | bahçesinde sizinle birlikte göri 38 Yazan: Osman Cemal zaman aklıma sizin ta o çocukl::ll, arabaya binmiş olduğunuz hal gel * mişti. Hey gidi Allahım bey, neydi | ©o günler! Hasan, bu ağır hastanın yanında fazla kalmayı uygun görmedi. Kendi" sile vedalaşıp odadan çıktı. Aalt katta Fatma hanım Hasana lâmba tutarken: — Fena değil mi, yakında yolcu za> vallı Ahmet! diyordu. Bari, sen olsun bizi bu günlerde pek yalnız bırakma, ara sıra uğrayıver! ** N Gğk Ertesi gün, Medihanın yaşlı bir kürk tüccarile evlenip Dağistana git- miş olduğunu duyan Hasan, ilk de * fa Medihanın hayalini Zehra ablada | sezer gibi olmağa başladı. Fakat ortar da henüz en şiddetli, en acıklı, devrer sine girmekte olan bir hâile vardı. Ak: hna gelen böyle bir ihtimali fazla dük şünmek bile'iitemedi. Elemin mühallü arkadaşlarının en iyilerinden, onların içinde en sevdiklerinden Hilmiye koy tu: (Arkası var) Fransa ilhak kararını protesto etti (Baş tarafı I inci sayfamızda) buatında hararetli tefsirata sebep ol- muştur. Jurnal gazetesi diyor ki: Fransız hükümetinin İtalyan hükü- metine bir protesto göndermiş olması esefe şayandır. Bunun Cenevreye hoş görünmek için yapılan bir formalite eseri olduğunu ümit ediyoruz. Eko dö Pari gazetesi yazıyor: Cumartesi günkü bakanlar meclisi Habeşistanın ilhakı takdirinde Cönev- re zecri tedbirlerinin kaldırılmamasına karar vVermiştir. ş - Bütün Milletler Cemiyeti azasının ayni hattı hareketi kabul edecekleri zannedilmektedir. B. Pol Bonkur Ce« nevre için sarih talimat almıştır. Mu- solininin vandine rağmen Habeşistan- da, diğer İtalyan — müstemlekelerinde yaptığı gibi yerli bir ordu teşkil edece- ği Fransada ve İngilterede tamamen bilinmektedir, Yeni Roma imparatorluğu Afrika- da genişlemek istediği takdirda bu kı- taat yalnız Sudanı değil Fransız müs- temlekelerini de tehdit edecek — vazi- yette olacaktır. Petit Juznal gazetesi, Duçenin be- yanatının her tarafta derin bir hoşnut« suzluk uyandırdığını bildiriyor: Bu hâ- disenin akisleri Cenevrede — kendini gösterecektir. Yann cenevrede bilhas- sa İngiltere tarafından giddetli beya: nata intizar edilmektedir. İtalya ilhak kararını Cenevreye bildirdi (Baştarafı ! inci sayfada) kadar devam eden bir toplantı yaparak Milletler Cemiyeti könseyinin yarınki içti* mamnda takip edecekleri müşterek — hatli kareket hakkında görüşmüşlerdir. «Bitarafı murahhasların — Fransa — ile İngilterenin ne gibi bir hattı hareket takif edeceklerini öğreninceye kadar verecekle" * kararları tehir edecekleri beyan mektedir. Cenevre, 10 (A.A.) — Yedi bitaraf devlet müzakerelerini bitirmişlerdir. Netf” redilen bir tebliğde bu devletlerin Millet” ler Cemiyetinin lüzüumuna kâni ve islâhat yapılması lüzumunu kabul etmektf oldukları bildirilmektedir. Gerek bu islâhö” tın gekli ve gerek zeeri tedbirlerin devaat! meselesinde noktai nazarları başka başki” dır. Buna binaen Habeş meszelesinde Bf intizar siyasası takip etmeğe karar vermi?” | tir. Habeşistanın ilhakı, acı bir intiba Vf hayret uyandırmıştır. Bu duruma şimdidef | sarih bir hal çaresi bulunmalıdır. Fransız Murahhası Paris, 10 (Son Posta) — Milletler C€ miyetinin bugünkü toplantısında Fransaf' temsil edecek olan M. Pol Bonkur başbi” kan Saro ve dış bakanı Flandenle — uztf | müddet görüştükten sonra bu akşam mevreye hareket etmiştir. “