6 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Londra zabıtasına karşı 6 muharrir: 2 Son Postanın tefrikası : İşler bu ölçüde gittiği takdirde, Jon Skels yakında zengin olacaktı. Zaten gıptaya değer bir hale gelmişti. Onu ren her fakir adam, muhakkak ki eli zerre kadar şüpbelenmeden ona zen - gin sıfatını verebilirdi. Flori kadın ger- Çi tiyatronun köşesinde lnlmtl satıyor- servetleri temaşa idi. Bu yüzden bir bakışla her gördüğünün yalnız ka - zancını değil masrafını da tayın aler hepsi de onu gör-- çift lâkırdı etmeden geçmezlerdi. ! Flori kadın bir hayli zamandır, iş - azalmasından, — sessiz. — sinemâa getirdiği talihsizliklerden bdısed“q! aati lanıyor, ve kendi kafasına göre hüküm- ler veriyordu. Hele son onun en çok mevzuu Garik Druri idi. Garik tiyatro müdürü idi ve tam nın anlıyacağı y ki mektebe mensuptu. Bi'ftun T fakiyeti kendi şahsiyetinin î!mçnîm: dan umar ve yeni tiyatro mektebini hezeyan sayardı. Bir aralık İslâvce piyesler oynamak moda idi. Bunların mevzuu sarho.şlu- ğun âkibetleri, aile harbine — giren hastalıkların fecaati ve bux_ılara benzi- yen şeylerdi. Garik herkesin bu mev- zulardan usanç getirdîğ.iv .sıı'ada halkî;: romantik eserleri özlediğini, romanti bir kahramanın ıztıraplan_ karşı.sm - da ağlamak ve nihayet babtıy::ır bıî.î.ıeî tice karşısında seyinmek. istediğini anlamış, muvaffakiyeti bu anlayışı sa- yesinde kazanmıştı. i " Garik gündüzün kırk iki, geceleyin otuz beş, sahnede ıî/irın_ibeş veyayl;îıtıa- i yaşta görünme îstıyorsî © îörîinîirdü. Tabiat onu dilediği kızı ka- dını teshire müsait bir şekilde yaratmış- tı. Çünkü on dokuzuncu asrın hasîa.â; yetini yirminci asrın scr_in_kanhlıgı ile mezcetmiş ve bu hal ile istihdam ettiği kadınların üzerinde nüfuzunu sağlam- - İamıştı. Garik her gece, yirmi yıldır la- faza ettiği gençlik adımlarına ve.rdıgı çeviklikle tiyatroya girerken Flori ğa— dına da iltifat eder, onun hatırını oı; ederdi, zaten Flori de hîğ]î;îî]g fîn onun kazandığı muva hoşnut olur, theder dururdu. in yü spnanmasl O- Hele son eserin yüz kere oynan muha- Yazan: (Dorothy Sayers) İngilterenin en tanınmış altı zabıta romancısı Margery — Allingtön, — Ant- hony Berkley, Freeman Wills Grofis, Father Ronald Knox, Doroihy Sayer:, Russell Thorndike kahramanları meç. hul altı zabıta remanı yazıyor we ka- zabıta müfettişi «George Cornizh» e ls Grofis'un eserini okudunuz. — Polis bırakayorlar. Bunlardan Freeman Will- | |nişanlının bir tek - kol ile geri dönüp yers'in eserine başlıyoruz. lerini bu sütunlarda okuyacaksınız. seçtiği eseri muhakkak yürütür ve tut- tururdu. Bu yüzden piyes muharriri de isti- fade etmiş ve hâlâ kılığını, kıyafetini düzeltememiş olmakla beraber az çok işini yoluna koymuştu. Nisanın 15 inci gecesi olan bu gece muharrir Mister Jon Skels'in «Çe - lenk» admı taşıyan eseri 96 mncı defa oynanıyordu. Sanatkâr ile muharrir, birlikte gelmişler Flori ikisini de gör- müş ve biraz geç geldiklerini anlamış- ti Garik'in biraz acele etmesi lâzım ge- liyordu. Muharririn onu alıkoyması hiç te doğru değildi. Halbuki muharririn aldırdığı yoktu. Bir sürü sözler söylü- yor ve Garik'in tiyatro basamağından ayrılmasına imkân vermiyordu. Buna karşı Garik'in kızması beklenirdi. Fa- kat kızmadı. Yüzü gülerek elini uzat- tı ve affedersin! dedi. Perde nerdey - se açılacak. İş bittikten sonra yine gö- rüşelim. Arkadaşları da bulunduru - rum, Garik bu sözleri söyledikten sonra koştu. Fakat gülümsüyor ve muhar - rire kolunu sallryordu. —Muharrir bir lâhza durakladıktan sonra döndü ve Flori kadının oturduğu köşeye doğru ilerledi. Muharrir, gerçi dalgındı ve kılıksız- dı, fakat gözlerini kaldırarak Floriye karşısında gülümser gibi oldu. Ve o - nunla konuştu: — Galiba vaziyet iyi! Maksadım malt vaziyet, değil mi öyle? lori: : î_oîîvct, dedi. Artık bu hale de alı- şıyoruz. Patronumuz Gaxi_k çok iyi, çok. hünerli bir adamdır. Ne yaparsa yap- sın, ne oynarsa oynasın, halk onu gör- J meğe koşuyor. İnişanlısını eğlenmeğe gitmiş bulması.. ları, hem de polis müfettişinin hüküm- | Jon Skels Floriyi temin etti ve: — Elbet, dedi, fakat piyes te güzel. Piyesin de her halde tesiri var. Garik, Florinin her oyunu görmesi- ne müsaade eder, tiyatro baştan başa dolu olsa da bu âdeti bozmazdı. O vabını esirgemedi: Çok dokunaklı.. — Ya... — Sonra nehrin kenarındaki man - zara.. Ömür mü ömür. Garik de eseri amma canlandırıyor. Hele kadının ni- şanlısına döndüğü zaman erkeğin ka- dmı_reddetmeıî_ Sibriyenin bundan is- tifade ederek onun kalbini yeni bir aşkla doldurması, doğrusuya, beni miüi- tehassis etti. — Demek bütün bunları beğendi- niz? — Hemde çok beğendim, çok. Hepsi de doğrudan doğruya kalbe işli- yor. Bu sizin ilk eseriniz değil mi? E- serinizi Garik'e vermekle çok isabet ettiniz. Muharrir: — Evet, dedi, Garika minnettarım. Herkes onu methettiğine göre onun da bu teveccühe lâyık olduğu anlaşılı- yor. Bu akşam iki kürklü ve şişman a- dam gelecek, onlarla eserin filme alın- ması meselesini konuşup kararlaştıra- cağız. Artık muvaffakıyet yolunu tut- muş sayılırım, Hele yıllarca süren betbahtlıktan sonra refaha kavuş- makla bahtiyarım. — Ben d_e talim yüzü gülmeğe baş- ladığını görüyorum. Seni tebrik ede - rim, Muhartir Jön Skelı cebinden, | bir kaç parayı çıkararak Floriye uzattı ve: — Eserimin şerefine bir kadeh içki işl Dedi. Bayan Flori muharririn hediyesini sevinçle kabul etti ve onun çok nazik bir adam olduğuna hükmetti. Fakat Florinin en çok dikkat ettiği nokta muharririn, Garik'i methetmekle be - raber onu beğenmediğini ve sevmedi- ğgini gösteren tavrı idi. Jon Skels, Floriden ayrılarak yürü- dü. Üç dört saati bomboş geçirecek- ti. Yolda bir dostuna rast gelerek ko- nuştu. (Arkası var) —— nun göğsünü kabartıyordu. Talıh"y'ı.ı.ıcî dönmüş dolaşmış ve bu adamın yüzü ne gülmüştü. e Flori kadın, her gece yığın yığım &© yircileri selâmlıyor ve herkesi n gördükçe seviniyordu. Fakat sanatkâr Garik'in bu buyuk muvaffakiyet âbidesini kıfrmw ıîı_n lâzım olan iptidai maddeyi başka DiT genç temin etmişti. gencin de mesut bedi :lu. Ç:ku Flori kadına göre piyesi ya- zan adama öyle ı_ıek f“'ını,u ehemmt;î vermeğe . Gerçı i :;î::u b zanlar içinde bir de Şekispir ni şıyan bir adam çıkmıştı. Fakat_ © adam başkaydı. Diğer piyes muharfirlerinin biri de ona benziyeme: Halbuki Garik günün başı pejmürde bir genci mısş, onu : : , a L Mister Jon Skels dıyî takdim et i dönerek: tıhin]îın!rîflîî:;î mutlaka tanımalı - sın. O bizim uğurumuzdur. Onsuz ya- koluna al - pamayız! özleri ilâ Demiş, daha sonra da şu ö ve etmişti: eserinden bti — Arkadaşımın yeni k bir servet yapacağız. ,ücağk:e;y“ seçmekte yanılmaz, birinde 'üstü || Cemiyetinin a- hendisi hizmete alınacaktır. 2 — Yaşı otuzdan fazla Almanca İisanını iyi ukarda sayılan A — Hüviyet cüzdanı k B — Mektep şahadetnamesi “ alınmış E — Tercemeihal varakası nı yazaca Ankara'da Yenişehir'de sonunda aylıîî anlaşıldığı ta . TÜRKİYE_ " Kızılay Cemiyeti Genel Merkezinden : sının teknik şefliğini yapmak üzere diplomalı bir makine mü- îa.r_t.ll;_ürk olını.k. sıhhati yerinde ve muvazzaf askerlik vazi- fazla olmamak. bilmek vasıfları haiz bulunanlardan istiyenlere 15 on yediye kadar. — Eğer müesseselerde çalışmış ise bulund ” .A mbe::serviderîn asılları veya i D — Dört tane vesika fotoğrafı F — Zabıtadan tasdikli hüsnühal vesikası kları bir dilekçeye iliştirerek ve iadeli taahhüdlü olarak Hizmete kabul edilene, şimdilik ayda iki yüz Hra aylık verile- cek ve fabrikada dört ay namzet olarak çalıştırılacaktır. Dört ay ırthrıl::?ı gibi hizmetinden istifade edilemiyeceği vazifesine nihayet verilecektir. Mamaktaki gaz maskesi fabrika- uğu yerlerden i suretleri Genel merkezine göndermeleri halde Florimin reyini almak yarılış ol- mazdı. Flori de muharririn sualine ce- Taklımda.. Meseleyi yaparken hain hain gü- si de benim avucumdaydılar, ma bakacak. Yüzü ışıklıydı. Mes'ut. İçim |kucaklaştınız.. Gördüm.. redi; yeye bıraktı. miş olursun. Sesi titrek, yalvarıyor, Allah aşkına kimseye bir şey söyleme. Şerefli in- sanlar müzevirlik yapmazlar. nun bu hali hoşuma gidiyor. Alay ediyo - rüum içimden, r lar... ÂAy pencereden aşıklarını — yolluyor. Uzakta bir armonik sesi. Aşktan, kadından, av köpeklerinden, çulluklardan konuşuluyor. Tamdık kadın- ların çoğu çekiştiriliyor. Dedikodu yapı - byordu. Bir aralık herkes sustu. Demindenberi söze karışmamış şişman bir erkânıharp uzun uzun emnedikten son- ra doğruldu: — Sevilmek.. Güzel şeydir. diye an - latmağa başladı. Sevilmenin yanında se - vilmemek, nefret edilmek te ne kadar çir. kin, ne kadar acıdır. İçinizde nefretle kar- şdanmış kimse var mı?.. Yok... Âlâ... Ben.. Benim başıma böyle bir hal geldi. Gençtim... Genç değil çocuktum... Sekiz yaşmdaydım. Tatlı bir yaz akşamı. Güneş batmak üze- re idi, dere yapıyorduk. Mürebbiyem, genç içli... Çok güzel bir kızdı, gözleri pence- reden dışarı bakıyor... Bir yandan da der- sini veriyordu: — Biz, demek havadan oksijen alıyo- ruz. Peki öyleyse, anlat bana, Petia.. Biz havaya ne veririz? « yor... Asit karboönikin nerzelerde bulun - duğunu sayıyor.. Ben de ayağa kalktım. Babam avluda. Ava gidecek. Köpekler sıçrıyorlar; ve ara- banın beygirleri sabırsızlıkla toprağı eşip ortalığı tozutuyorlardı. Hizmetçiler koşuşuyordu. Annem ve kız kardeşim İvanitskiye, bay- ramı geçirmeze gideceklerdi. — Arabanın arkasına yerleşmişlerdi. Evde ben, mürebbiyem — Zinoçka; ve dişleri ağrıyan ağabeyim kalıyorduk. Araba yavaş yavaş uzaklaştı. Zinoçka cebinden küçük bir kâğıt çıkarıyor, oku - yor, ve yerinde duramıyor. Bugün sinirli diyorum içimden... Saate baktı. Yüzü ya- vaş yavaş kızarıyor. Derse devam ediyoruz. Şimdi odanın içinde dolaşıyordu. Dersin bitmesine ya - rım saat var. Hesap kitabım açıyor: — 325 inci meseleyi yap diyor, sen bi- tirinciye kadar ben gelirim. Merdivenleri koşarak indi. Bahçeye çı. kınca adımlarını daha çok hızlılaştırdı. Ne- reye gidiyor? Annem yok. Muhakkak çi- lek toplıyacak. Arkasından ben de seğirttim. Bahçı - vanlığa geçiyor. Havuzun kenarında ağa- beyim Saşa oturmuş, Üyle dişi ağrıyana benzemiyordu. Zinoçkayı görünce — yüzü, gözü parlıyor. Genç kızsa heyecandan sap- sarı, Güçlükle nefes alabiliyor, belli ki ilk randevusu. Gözlerile kucaklaşıyorlar. Zinoçka ağa- beyimin yanıbaşına çömeliyor. Ellerini ©- muzuna atıyor. Başını göğsüne sokuyor, Saşanın, ağabeyim onu okşuyor.. Ezilip kulağına bir şeyler fısıldıyor. Hava harikulâde. Güneş daha ufukta. Yeşil kıyılar tütü- yor. Gök masmavi. Kelebekler uçuşuyor.. Sürüler ağıllarına giriyor. Hülâsa, dekor eksiksizdi. Bir aralık Saşa, Zinoçk__ayı kucakladı. Sıkılır gibi oldum. Onları kendi hallerine bırakarak odama koştum. Hesap meselesi lümsüyorum. Sır.. Sır bilmek hoş şey. İki- Yatağa girdim. Her zamanki gibi Zi - noçka odama geliyor. Yatıp yatmadığı - içime sığmıyor. Ağzımda sözleri geveliye- rek mirildanıyorum: — Ben.. Ben biliyorum. — Neyi biliyorsun? Mürebbiyem sapsarı oldu. Dizleri tit . kendini etajerin yarındaki sandal- — Sizi kucaklaşırken gördüm, — diye — Petia, söylersen çok fena hareket et- Zavallıcık.. Annemden korkuyor. O - ÖO gece uyumamiştı. Sabahleyin anla - dim.. Gözlerinin alü mosmordu. Üa Antone Tch&hov'dan İ Faik Bercemen Geceydi... Avcılar yorgun... Köylü - Ka_.!walndm sonra Saşaya yaklaşıyo « lerin hazırladıkları kulübede toplanmış - sından itibaren on beş gün içinde mahke- y menin 935 - 1968 dosya numarasile temyi- — şiktasta Dere içinde Sebat Şirketine ait bir adet kamyon önünde hazır bulunacak memii Tum, ona da: — E.. Ben biliyorum, dedim, dün seniş tersledi. İçerledim ve sen görürsün, dedimiz Zinoçka, e günden sonra yüzüme baka maz oldu. Çalışsarm da çalışmasam da iyli not veriyor. Ve babama benden şikâyeli etmiyor, Ben de fırsat bu fırsat deyip yapı madığımı barakmıyordum. Bir hafta geçiyor. İçimdeki sır beni Fea na halde sıkıyor. Bir öğle yemeği. Misafirlerimiz var, kas — Tabalık, duramadım. Önce mürebbiyu—;_ ,': bakıyorüm. Sonra arsız arsız gülerek oriği — yere: — E, ben biliyorum, diyorum, gördüme — Annem soruyor: - — Neyi biliyorsun, neyi gördün . Zinoçka yutkunuyor, ağabeyim sert sedi — ram, diye baykırdı. Sen ne kadar adi ve çirkinsin. ı Sonra kendini topluyor " — Bir rol ezberliyerdum, diyor. 5 Geceleri gelip yatağımın karşısında duş ruyor ve dik bakışlarla beni — süzüyorduy Benden nefret ettiği halde ayrılamıyordu.ş — Gene - tatlı bir yaz akşamı. Ay pırildiyorg — Sestizlik.. İlh.. Kirazlığın yanmdaki patikada yürüyose — rum. Birden karşıma Zinoçka çıkıyor. Yü Ellerimi tutuyor. Sesi boğuk: — Senden © kadar nefret ediyorum, kiş Oh.. diyor, her felâket sana da gelsin.. Ane — hyor musun?., : Onun bu kızgınlığı da hoşuma gitti. Fa4s kat bu hoşlanma biraz sonra korku olu « — yor. Bağırarak koşuyorum. Vti Aradan çok zaman geçmedi. Zinoçka — evimizden çıktı. Ayrılirken hatırliyorum, Bahçe kapısından dönüp en son baktığı yerg odamın pencereleri oldu. î ; Ağabeyimle evlendiler, Harbiyedeykeni — yanlarına giderdim. Ne kadar uğraştıy « — sam, bu iri gövdemden küçük Peuuuq' '__ l tesirini sildiremedim, İ İlk aşkı gibi, ilk nefretini asla unutmas a da B Horozlar ötüyor, arkadaşlar. Hadi ger — ceniz hayırlı olsun. İ ğ â ** 4 Çorlu Asliye Hukuk Hâkimliğinden: — Müddei Çorlu belediyesi — tarafından müddeialeyh Çorlunun Hatip mahallesine — den Mehmet oğlu İsmail aleyhine — açılan A kiremit imali ücretinden avans olarak veş rilen 100 lira e mün'akit mukavele aha — kâmına ademi riayetten mütevellit 200 liş — ra sartı cezai ki cem'an 300 lira alacak dı-ı $ vasının yapılan muhakemesi sonunda müda — deabih 300 liranın maa masarifi mahkeme — 5 müddeialeyhten tahsiline 14/5/936 taris — hinde giyaben karar verilmiş ve müddeis — aleyhin adresi meçhul bulunduğundan ilâs — nen tebligat ifası talep olanmuaş — olmakla — tarihi ilâandan itibaren on beş gün zarfıns — da müddeialeyhin mahkemeye müracaatla — temyizi dava eylemediği takdirde hükmün — kesbi kat'iyet edeceği tebligat makamına — kaim olmak üzere ilân olunur. li : kuk Dairesinden : 1 Nigâr tarafından — Sultanahmet - Park — karşısında 48 numarada oturan Ferit ıı.L leyhine açılan boşanma davası sonunda: — © Boşanmalarına bir sene müddetle müd- _1l," deialeyhin — başkasile — evlenmesine V& mahkeme — masraflarının — müddeialeyhe — yüklenmesine 13/4/936 tarihinde — karart — bir sureti de mahkeme divanhanesine talik — kılınmaış olduğundan ilân tarihinin f&'dıff Ş hai tekrarliıyorum, söyliyeceğim, bunu anne -İzi — dava olunmadığı — takdirde —mü- — me a'nlalacagım. teakip — kanuni — muamelenin yapı- — Zinoçkanın — bakışları durgunlaşıyor. lacağı tebliğ yerine olmak üzere ilân ©a- < Yanıma yaklaşıp elimi tutuyor. İunur, . Ğ İstanbul İkinci İera Memurluğundan: — | Paraya çevrilmesine karar verilen Be. ; Değirmencilik — 12/5/936 8 tarihine tesadüf eden Salı günü saat 12 de — satılacağından sözü geçen şirket — fabrika —— GsaA müras | Jr.au edilmesi ilân olunur. (619) W - K d 4: AA 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: