6 Mayıs Çöken Boğaziçi: 9 ÇöRe B eT e İi Bizans kibarlarının sayfiyesi: Kanlıca * * * AT n Kanlıcanın eskilerinden “Boğaziçinin rığbe'tten nin sefalet çekmesine sebep vapur Ü Kanhca arasındaki Anadoluhisarile i yapılı hakikaten pek muntazam, yeni mi k iyi mi lııhılıynı..' ;îl:unîm ıd'ı'ı'ld— büyük b'f zevk.. Yolda bizden başka hiç bir geçir Bu ilkbahar sabahında yesil yapra' gölgelediği yolda iki dan ilerliyoruz. Boğazın nelerdenberi cam gözlerile bakan — h4 Yalılar kimsesiz gibi.. Yalnız mütemadi işliyen bir balta sesi duyuyoruz. b Kı;-;ı: uçık bir korudan bıu : .ılıyuıb:ııı[xı;om sokarak içeri -. ;r.."ıl.î..m’:;:u.lır tarafından "y_îluldııı bir hikâye değil... Gözümüzle (uıuyoı:ıı Henüz pek te ceki olmıyan muwszam ir yalı baltalanıyor. yıkılıyor. * Kanlıcanın eskilerinden olan Bayan Se- niha Cenani bir zamanlar şehir meclisi ye- dek azalığında bulunmuş çok zeki ve de- kadınlarımızdan biridir. ; Şimdi onun yalısındayım. Yalnız Kan. hcanın değil, bütün Boğazın en güzel ya- hlarından biri olan bu yalının geniş bir «a- lonunda misafiri olduğum hıyııılıı karşı Ğ BudE A kargıyayız... Cömert bir mııiı..boc:mı deleri şişiriyer ve Bayan Senih l“lwğ:;u'ı;hin yağbetten düşmesine en birinci sebep bence modasının geçmis ol masdır.. Ne yazık... Ne yazık... Boğaziçi yalnız Türkiyenin değil, bütün cihanın in- cisidir. Onun rağbetten düşmesi bir dünya Rüzelinin sefalet çekmesine — benzemiyor Muş, Ben kendi hesabıma Avrupanın en Rüzel yerlerini gezdiğim halde böyle bir ıu; zelliğe dünyanın biç bir yerinde — tesadü etmedim. Fakat şgunu da ilâve etmek iste- tim ki Boğaziçinin böyle olmasına .'î';'“' tebepler de vardır. Onlat da birincisi ka> dar mühimdir. Belki daha fazla... Boğaziçi çökmekte, ölmekte değil, ben- ©e öl . Bunun iki sebebi vardır: — | — Gidip gelme vapur — ücretlerinin Bahalılığı, 2 - Selerlerin intizamsızlığı... 60.70 lira maaşlı bir memur için vesaiti nakliye ücretlerinin bu yüksek — fiatından dolayı burada oturmak imkâm "f’hf"' Maaşının büyük bir kammı vapur biletine | Vermek mecburiyetindedir. Halbuki Bo « Gaziçinde kış ve yaz oturulabilir. ——— — Bir de vesaiti nakliye seferlerinin in- tizamsızlığından bahsediyordunuz? — Evet vesalti nakdiye, yani kınacası düşmesi bir dünya güzeli- e benziyor, diyor. Bence buna cret ve tarifeleridir,, Kanlıcadan bir yol Jyapur tarifel Burada | veli j yok. |zev kların | lâzımdır. arkadaş könütma OA aa yr A L on birde iyen | Taya ka Bayan Seniha Cenani manzara lerinin münasebetsizliği. buldaki hayat bundan otuz beş sene ev - ikine hiç benzemez. Onun için Kanlıcada ir inşanın bütün | medeni İstan- oturmak- için bi klerinden mahrum olmağa katlanması Yahut ta haftada bir gece olan son vapurla seyahat külfetine katlanması... köp- rüden kalksa, her iki yakayı tuta, tuta bu. dar gelir ve siz vapurün içinde ge- lerin uzunluğunu hesaplayımız... Bir çen saat! gece eğer'bu son vapurla .SON POSTA 147 Yeni —— Yıldız kqedildi Güneş bunların yanında bir mumdan farksız kalıyor Nevyork—bir zamanlar kâinatın en bü- yük ve en mağrur hükümdarı sayılan gü - neş heyetşinasların yeni keşifleri karşısın- da mevküni yavaş yavaş kaybediyor. Bu keşiflere göre güneş, semadaki diğer bü - yük yıldızlara göre bir mumdan farksız - dır. Bu yolda yapılan en son keşif 50,000 yıldızdan müteşekkil bir manzamedir. Şimdiye kadar rasadatta —saman yolu en küvvetli teleskop karşısında bile ilerisi, gerisi görülmez, bir engel teşkil ediyor ve bu engel toz gibi bulat yığınlarından mü - teşekkil bulunuyordu. Harvard. üniversitesi — profesörlerinden doktor Shapley Harlav nihayet bu büyük engelin içinde bir takım pencereler keşfet- miştir. Bu pencereler vasıtasile şündiye ka- dar bilinmiyen 147 büyük yaıldız keşfolun- muştur. Doktor Shapley bu pencereyi tarif edet- ken onun sayesinde kâinatın açık ve uçsuz bucaksız mesafelerile temasa imkân hâsıl olduğunu söylemiştir. Bu yeni yıldızlardan yüz tanesi 30,000 ziya yılı / uzaklıktadır. — Bir ziya yılı — ise 6.000,000,000,000 - mildir. Bu yıldızların mensup olduklanı man - züme fezada mütemadiyen harteket et- mektedi: Bir kaçakçı tevkif edildi Avrupadan mühim miktarda Af yon, ipekli kumaş ve saire kaçırmak- tan suçlu Wagon - Lit Şirketi memur- larından Sürurinin muhakemesi dün 8 inci ihtisas mahkemesinde devam ©- hanmuştur. Heyeti hâkime dünkü cel- söde maznunun bundan sonra mevku - küçük vapur, ve bir kere seyahat ederseniz İ tanbulda kal- dığınıza, bir tiyatro seyretti ze, bir do tunuzu ziyaret etmiş olmanıza lünet eder: siniz ve bir daha da gitlmemeğe tövbe... Sonra gündüzkü seferlerde de iki sahil ara- sında sıkı bir irtibat yoktur. Meselâ bu - radan ben Büyükdereye kadar gitmek is. yerem; bilmem nereye kadar gidip eradan geri dönmek mecburiyetindeyim. — Fakat sefetlerin intizamsızlığı dediğim bu de -« ğildir. Seferlerin asıl intizamsizliği Akay va - purlarile şirket vapurlarının / birbirlerine üymıyan tarifeleridir. Eğer vKıdıknyv:ııı'dg Sundiyede veya Adalarda bir yöre gitti - niz mi felâkettir. Çünkü siz köprüye Si - karsınız. Siz köprüye çıkmıdın_ 2 dakika evvel Ada vauru- kalkmıştır. Kadıkâ ı den gelirsiniz. Siz Kadıköy vapur iskelesi- ne yanaşırken Boğaz seferini yapan vapur sırta kadem basmış, Boğazın )'ıılı:m'u tut- muş bulunur. Bu şirketin tarifelerini yap- madan evvel Akay ile ınlıqmııındıf : bir mahzur mu vardır. Yahut mıi!ıınlenm h.ıı kadarcık olsun düşünemez mi?.. İ'ııe bü- tün bunlar Boğazın ölümüne sebebiyet ve riyor. Boğuziçinde yaşamak bu kadar güç olduğu için ahali Kadıköy, Suadiye ta * raflarına doğru akın ediyor. — Bunun düzelmesi ve Boğazın yeni- den tağbet bulması için ne yapılmabdır? — Yapılacak şey şunlargır. Bırvkvrv: b'u üzeltmek, gündüzleri iki sahil arasında küçük vapurlarla seferler yapmak ve — Boğazı — şehirden — kopmuş — ve ayrılmış bir parça halinden kur'ııı!ııakıırı Sonra da bilet ücretle indirilmesi bu en başta gelen çaredir. — Fakat çok Boğazlılar, Şirkcıiıı ilet ücretlerini indiremiyeceğini, çünkü ::n vapurların bomboş denecek bir hak de sefer ettiklerini söylüyorlar. 4 ç | — Şirket bir kaç sene sabretsin, belki tarifeleri d fen muhakemesine devama karar ver- İmiş ve kaçırmak istediği eşyaların cins, nevi ve miktarlarının bir ehlivu- kuf tarafından tesbiti için muhake - |meyi 11 mayis saat 14 de bırakmış -| tır. Süruri mahkemede tevkif edilmiş- | tir. bu sene ziyan eder, gelecek sene ziyan e- der. Fakat üç dört sene içinde mubakkak ki döktüğü paranın bir kaç mislini ala - caktır. Şirket bütçesini eğer mutavassıt bir aile — gibi bir —aylık yapmağa — ça 'bıılıı ve bir sene, iki sene ziyana taham- mül edemezse esasen bu kadar az serma- yeli bir şirket elinde Boğazı bırakmak bil- miyorum ne dereceye kadar doğru olur. — Kanlıcanın acaba nüfusu ne kadar- dır? — 1200 nüfusludur zannediyorum. — Eskisine nisbeten eksilmiş midir?. — Boğaziçinin her tarafından daha faz- la değil. — Boğuzın eski âlemlerini, eski haya- tnı bize biraz anlatır. mısınız?. — Eski Boğaziçi çok kalabalıktı. Çok meeli idi. Yalılar büyük ailelerle mes- kündu. Göksuda kayık âlemleri yapılırdı. Kalenderde müzika vardı. Fakat Boğazın en güzel şeyi saz âlemleri idi. Mehtapta yalılarda saz âlemleri yapı « brdı. Her gön bir büyük yalı bunu yapar. dı. Evvelâ yalının selâmlık tarafında içi - lir, çalınır, sonra sazendeler ve hanende- ler kayıklara bindirilirdi. Bütün diğer ya- hlardan çıkan kayıklar da onları takip ©- derlerdi. Kadınlar da kayıklara binerler- di, Ve belki yüz kayık sazendelerin kayı- gını takip eder ve mehtapta suların üstün- de akıp giderlerdi. Bütün bu alay bir de Kanlıca körfezine girerdi. Kanlıca körfezi aksi sadasile meşhur olduğu için orada ga- zeller okunurdu. Bayan Seniha Cenani: — Böyle bir hayatı ihya etmeğe imkân yok amma diyor, modern hayatımıza gö- ve de yeni bir Boğaz yaratabiliriz. * Kanlıca fetihten evvel Bizans kibarları- nn bir sayfiyesi imiş. Fetihte burası ta - mamile boşalmış, eski oturanlardan kim- se kalmamış, sonradan buraya (kağnı) a- rabalarile Anadoludan bazı insanlar gel- miş. Burada da bu kağnilerden imal edip başka köylere giderlermiş ve onun için is- mini Kağnilice koymuşlar. Ve zamanla te- lâffuzu değişerek Kanlıca olmuş. Biz şimdi bu Kanlıcanın iskele meyda- nında ve Sinanın yaptığı söylenilen ca » miün tam yanında bir manav dükkânında- yız. Birer küse meşhur ve”enles Kanlica yoğurdu yerken vapurun gelmesini bekli- yorüzı.. Suat Derviş Fennin g OZU Geçenlerde İngiliz zabstası büyük bir muvalfakiyet kazandı. Didik didik edilmiş ve yüzlerce parçaya ayrılmış, iki cesedin parçalarını ele geçirdi. ve bunlardan ceset | sahiplerinin cinayetini keşfederek — caniyi | bulup mahkemeye verdi ve mahkemenin | hükmünü aldı. Cani, döktor Rukston adını taşıyan bir adamdı. İngiliz mahkemesi bu adama idam cezası verdi. Doktor Rukston hükmü tem- | yiz ettiyse de, temyiz hükmü tasdik etti. Çünkü zabıtanın ileri sürdüğü deliller fen. nin kat'iyyetine istinat ediyordu. Doktor Rukston davasında fennin en | büyük — zaferlerinden birini görmemek mümkün değildir. Çünkü bu duva baştan başa fennin ortaya çıkardığı, failini bul « duğu bir cinayetti? Bir kere suçlunun kendisi, doktordu. Suçlu doktor olmaktan istifade ederek ci nayeti saklamak için uğraşmış ve başka hiç bir caninin yapamıyacağını yapmıştı. Cinayet nasıl işlenmişti? Doktoer Rukstonun evinden kaybolmuştu. Biri karisi, — biri hizmetçisi idi. Zabita buna mukabil iki kadına ait ol- bulunuyordu. mı aitti? Ve böyle ise bunları doktorun öldürdü- ğü ne ile tesbit edilebilirdi? Ancak bu sünllere kat'i cevaplar ver - mekle Rukstonun cani olduğuna hükmet. mek mümkündür. Böyle bir mesele karşısında fennnin ve- ferber olmasından başka çare yoktu. Zabıta cürmü fennen tesbit ediyor Evvelâ maktul kadınlara ait bütün ceset parçalarının fotoğrafları alındı ve bu fo -| toğrafların her birinden bir çok nüshalar çıkarıldı. Sonra bu iki parça ceset bir araya geti rildi ve herşeyden evvel bunları parçalıyan ! adamın teşrih ilmi bildiği anlaşıldı. Sonra katilin, maktulleri teşhis. ettirmemek için dişlerini söktüğü — görüldü. Bu dip ler hünerli bir el tarafından fenni Aletlerle | çıkarılmıştı. Bundan sonra maktullerin kafatasları hac (kadın oldukları tesbit edildi. ve ensacın tetkikinden birinin 18 ile 25 yüş arasında olduğu anlaşıldı. İkinci cesedin sahibesi ise daha yaşlı idi| P ive 35 ile 45 arasında idi. Bilâhare böyle olduğu da tavazzuh alkti, Bunun üzerine kadınlara ait ceset par- çalarının ah ndi. Doktorun evinde ka- | dınların ayakkabıları bulundağu için alçı- dan yapılan ayaklarına ayakkaplar geçi . gildi ve tamamile uygun geldi. Maktullerin çehreleri bile meydana 'or Fakat iş bu kadarla kalmadı. Kadınla- izın kafa taslarını teşkil eden kemiklerin ü-| | zeri işlendi. Bu kemik teşekkülüne göre su- yatlarının ne şekilde olmusı lâzım geliyor- isa öylece birer heykel vücuda getirildi. Vü- cuda getirilen heykeller, kadınların büyü. tülmüş fotoğraflarına mutabıktı. O halde maktul kadınların hüviyeti taayyün etmiş- ti iyetleri kat'f surette tesbit için bir şey daha yapıldı. Kadınların fotoğraf- ları büyütüldü ve kafatasları ölçüldü. Bun- İlar da birbirine mutabık çıktı. Külhanbeyinin biri bir kız - seviyor. Cızı babasından istiyor. Babası: — Şu kadar elmas takarsan veririm! diyor. Külhanbeyi istenen elmasları teda- rik ediyor ve kızı alıyor. Evlendiklerinin haftasında — gelinin mücevherleri kayboluyor. Kadin, akşam ağlayarak kocasına vaziyeti — anlatıyor fakat o, kaytaı — Ne yaş cevap veriyor. Karı polise müracaat etmelerini is- teyince teddediyar; — İşi uzatmağa lüzum yok, ben sa- na yine alırın, lum, canın sağ olsun! diye truvakar mantolar giyiliyor fal tayyörler her zaman güzeldir. mez. —— aa Hayatta Gördüklerimiz Kiralık mücevherler ne işe yarar? DÖN y 7 den hiç bir: cinayet kaçmıyor İngilterede iki kadını öldüren ve cesetlerini didik didik eden doktorun cinayeti bize bunu isbat ediyor Cani doktor Rukston Kadınların kim- oldukları ünlaşıldıktan — iki kadın İsonra sıra katili bulmağa geldi. Katil için de delil var İsin en kolay tarafı buydu. Çünkü dok« duğu anlaşılan ceset parçaları bulmuştu. (tor Rukstonun kana bulanmış bir gömleği Ceset parçaları, bir ırmağın içine atılmış |(bulunmuştu. Ve doktorun elbiselerinin ve imerdivenlerinin basamakları Üzerinde kan Fakat bu cesetler, kaybolan kadınlara (lekeleri keşfedilmişti. Gerçi Rukston bu kan lekelerini izalı İiçin her şey yapmıştı, fakat fennin kuvvet- l gözü, insan gözlerinin göremediği leke- lerin izlerini keşfetti ve nihayet doktoru yadalete teslim etti. Artık fennnin gözünden kaçacak bir ci- nayet kalmamıştır, diyebiliriz. %II& g 4 Klâsik tayyörler İlkbahar tayyör mevsimidir. — Şimdi Eksantrik giyinişler genç kızlar için olabilir. Genç kadınlar ilk ve sonbahar- larda böyle klâsik ve bütün güzelliği sa- deliğinde olan bir tayyör giyerlerse haki: ki şıklığı temin etmiş olurlar. Bu tayyörlerin iyi kumaştan lâzımdır. olması Az bir müddet sonra komşulardan biri kadına mücevherlerini kocasının e- linde gördüğünü haber veriyor; iş an- laşılıyor. Kaynana damadı evden — ko: vuyor. Kizinı ayırmak ve mücevherleri geri almak için mahkemeye — müracsal ediyor. Hâkim, suçluya dü sordu: — Ne diyorsun?. O gülerek omuzlarını kaldırdı: — Hiç ne diyeceğim.. Kaynanam kt ziını mücevherle satmak istiyordu ben de kızı almak için mücevherleri kirala: dim| dedi, Muazzez FAİK HL