6 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» * Tarihitefrika ,, 'No. Sforçanın gemisi başkumandan -— Don Janın riyalesine doğru götür - dü. Fakat oraya varmadan çok ön- ce Venedik amiralının gemisi asi- lerin bulundukları gemiye aborda — olmuş, tam bir surette, iyi silâhlan- dırılmış olan yirmi gardiyan birden İspanyolların üzerlerine fırlamışlar- dı, İspanyollar hemen altedilmiş - lerdi. Venyero homurdandı: — Bu iş böyle biter!... Sonra adamlarına gemisinin di - reklerini gösterdi. İpler zaten hazırdı, ilmikler de yapılmıştı. Müzyo bir kaç yerinden yaralı ol- duğu halde bu iplerden birinin al - “ tına götürüldü ve bir dakika için - mış oldu. Venedik amiralının kızgınlığı ya- tışmamışftı: — Diğer suçlular!... Onları da!.. Diye bağırdı Askeri kışkırtan bir onbaşı ile iki asker de hemen Müzyonun yanına çekildiler Lâkin kargaşalık bununla bitmiş olmuyordu. Hattâ şimdi daha fena bir şekil almak üzereydi. Çünkü başkumandan Don Jan Venedik ge- misinin direklerine çekilen dört İs- panyol askerinin ölülerini görünce yerinden sıçramış ve haykırmıştı: — Benim emrim olmadan benim askerlerimi nasıl asıyorlar? Bura - da yalnız benim sözüm geçer... Ve- nedik amiralı kim oluyor? Bu adam bizi hiçe sayıyor. İspanyol kumandanları hemen o- nun etrafını sarmışlardı. Rekzens Venediklilerin disiplin sahibi olmadıklarını söylüyordu. Başkaları da: — Venyeroyu tevkif etmeli!. — Onun kafasını kesmeli!.. Diyorlardı. Venedik amiralını tutmak mı? — Buna imkân var mı? Bu ihtiyar hâ- — kim ve amiral bu genç başkuman - —danın dileğine boyun mu eğecekti? Don Janın gemisi Venedik ami - ralının gemisine doğru yürüdü. Fa- kat yol boyunca Venedik galerleri-| ni buluyordu. Hepsi de küçük bir işaret üzerine amirallarının sağın - da ve solunda yer almış bulunuyor- lardı. Toplar ve tüfekler doldurul - muş, eller kılıçların saplarına ya - pışmıştı. İspanyol galerleri de kendı ku - mandanlarının iki tarafinda saf a- lıyorlardı. İki tarafın birbirlerine gülle yağdırmaları ve rampa ede - | rek boğaz boğaza gelmeleri için kıl — kadar bir sey kalmıştı. Fakat bu sırada Mark Antuvan - Kolon, başkumandanın gemisine geldi. Don Janın önünde eğilerek / ve hattâ diz çökerek yalvardı: — — Ne yapıyorsunuz? Venedik a- miralı kendi gemisindeki bir isyanı / bastırmıştır. Eğer çabuk davranma-| saydı başka gemilere de geçecekti. - Bu sizin kuvvetinizi korumak için- 'dir. Size sormadığı için suçlu bul - mayınız. Düşününüz ki bu birliğin dağılması hıristiyanlık için bir felâ- ket olduğu gibi siz de büyük bir şe- ref kazanmak fırsatını kaybedecek- siniz. Düşman da bize çok yakın - dır. Her saat ufukta görünmesi bek - leniyor. Onu yenmek ve yöketmek için geldiğimiz halde burada birbi- rimizin kardeş kanını mı dökece - Biz? Vens*!k ikinci amiralı Agostino Barberico da bu sırada Don Janın gemisine gelmişti. O da iki taraf a- n n z Li aei | a.. zi gi 35 YAZAN: KADIİRCAN Kaflı — Kefalonyaya Venedik gemi rasında patlamak üzere bulunan korkunç boğuşmanın önünü almak için başkumandana şöyle diyordu: — Biz Venedikliler sizin kuman- danızı istemiyor değiliz. Bizim do- nanmamız, kardeşiniz — İspanyol kralı Filibin emri altında bulun - makla gurur duyar. Amiral Venye - 'ro bir ihtilâli bastırmakla vazife - sini yapmıştır. Onun kendi filosu “|üzerindeki kumanda kudreti sizin kumanda kudretinizi artırır. Hisle - rimize kapılmaksızın, buraya kadar hangi maksatla geldi isek buradan ötesi için de birbirimizden ayrılmı- yalım. Amiral Venyeronun size kar- şı olan sevgi ve saygısı hiç bir za - man eksilmemiş, hattâ sarsılmamış- tır. O, hak ve adaleti yerine getir - mek istemiştir. Bu sözler çok doğru idi. Don Jan hak vermeğe mecbur ol du. Hele Papa amiralı Mark Antuvan Kolonayı kıramazdı. Dahaâ ileriye gittiği ve iki taraf arasında bir harp çıktığı takdirde neler olacağını da aşağı yukarı kestirebiliyordu Amiral Barbarigoya dönerek de- di ki: — Venedik amiralının bana kar-| şı gösterdiği saygısızlığı bu sefer - lik bağışlıyorum. Fakat bir daha kimseyi incittiğini duymamalıyım. Büyük harp meclisinde görünmesi- | ni de istemiyorum. Onun nasihat ve arzularını da bilmemeliyim. Siz, Agustino Barbarigo, mecliste onun yerine oturacaksınız. Venedik amiralına bu sözler bil- dirildizi zaman: — Ben de bundan sonra hiç bir İs- panyol galerinin yanında görünmi - yeceğim. Müezzinzade Ali Paşa Kameni - çeden getirilen İspanyol esirlerin - den bunları da öğrendiği zaman se- vinmişti. İşte bunun için: — Böyle birbirile anlaşamamış o- lan bir donanmayı yenmek hiç te güç olmıyacaktır. A Diyordu, * BKT eli Bir korsan ve son karar... Gomeniçada birleşik hıristiyan donanmasındaki heyecan ve sinirli- lik akşama doğru artık yatışmış gö- rünüyordu. Başkumandan ertesi gün sabah erkenden cenuba doğru yola | çıkmak için hazırlanılmasını em - retti. Ancak ondan sonra gemiler ye- niden eski yerlerine geçmişler, hep- sinin birbirine karıştırılmasile ku - rulmuş olan sağ ve sol cenahlarla merkez grupları yeniden kurulmuştu. Birinci teşrinin üçüncü günü idi. Sabahleyin alaca karanlıkta henüz güneş doğmadan limanda büyük bir kımıldanış göze çarpıyordu. Demir - ler alınıyor ve donanma denize açı- lıyordu. O gün bir Ymıı korsan gemisi Patras körfezi ağzında keşif yapan Türk kadirgaları tarafından tutu - larak kaptan paşaya gönderildi. Yunanlı korsan: — Kefalonyaya Venedik köyle- rini yağmaya gidiyorduk. Biz, efen- “dimiz olan Türklere karşı her za - man bağlılık gösteririz. Emreder - seniz saflarınızda harbetmeğe de hazırım. Dedi. Ali Pasa ona bir teklıfte bulun - du: — Sana şimdiden çok kârlı bir iş verirsem yapar mısın? ÇArkası var) Ş V < ” .SON POSTA Yunan Milli takımı geliyor Takım İstanbulda bir gün kalacak ekzersiz yapacak Bükreşste yapılacak Balkan futbol kupası maçına iştirak edecek olan Yu- nan milli takımı ayın on ikisinde İs- tanbula gelecektir. Şehrimizde bir gün kalacak olan Yunan takımı Taksim stadında bir ek- zersis yapacaktır. İngiltere - Avusturya maçı İngilttere — Avusturya milli fut - bol maçı bugün Viyana stadında oy - nanacaktır. İngiltere milli takımında Arsenaldan altı oyuncu bulunacaktır. Aston Villa takımının üç yeni oyuncusu Bu sene yaptığı bozuk oyunlar do- lâyısile birinci likten ikinci like düşen meşhur Aston Villa takımı yeni likte|" iyi netice alarak tekrar birinci like geçe- bilmesi için 21,000 İngiliz lirası vere- rek l_skoçyadan üç beynelmilel oyuncu | angaje etmiştir. Kemal Halim Ankarada çalışacak İstanbulun birinci sınıf hâkemlerin- den İstanbul sporlu Kemal Halim An- karada fedarosyanlar bürosunda çalış- mak üzere cumartesi günü Ankaraya gidecektir. İstanbulun kaybettiği kıy- metli hâkemi Ankara mıntakası ka - zanmış olacaktır. Kemal Halim aynı zamanda futbol federasyonunun da işlerine muvazzaf olarak bakacaktır. Atletizm Hakem İmtihanı Yapıldı. İstanbul Atletizm Hey'eti — tarafından Atletizm Hakem kursu için açılan imtihan dün mintaka merkezinde yapılmıştır. İmtihana yirmi dört hakem namzedi iş- tirak etmiştir. ! Tahrirt yapılan imtihan evrakını İstan- bül Atletizm Hey'eti tetkik edecek lisans- ları da Federasyon tasdik ederek verecek- tir. İ eee e$ G RADYO Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Ses musikisi (Plâk), 19: Haberler, 19.15: Öperet musikisi (plâk), 20: Muh- telif sololar (plâk), 20,30: Stüdyo orkes- traları, 21: Saray sinemasından nakil: Konservatuvar orkestrası, Saat 22 den sonra Anadolu ajansının " |gazetelere mahsus havadis servisi verile- cektir. BÜKREŞ 13-15,10: Plâk ve haberler; 18: Cons- tantinesku orkestrası, 20,20: (1875 M.): Yeni plâklar, 21,20: Örg musikisi, 22,10: Opera havaları, 22,20: (364 M.): Çift ke- man konseri, 22,35: Dans, 22,45: Salon muüusikisi, 24: Orkestra. 19,15: Almanya « Mlacaristan artistik konser mübadelesi (şarkılar), 19,45: Söz- ler, 20,15: Çingene musikisi, 21: Skeç, 21,40: Plâk, 22,40: Sözler, 23: Orkestra, 24,30: Caz. MOSKOVA , 18,30: Konseı 19,30: Gitar musikisi, 22: Yabancı dillerle konuşmalar. VARŞOVA 17,20: Konser, 18: Viyolonsel sonatla- zı, 19,05: Opcrı havaları, 19,30: Muhte- hf, 22: Şopen İkonseri, - 23.05: Şarkılar, 23,30: Dans. BERLİN : 20: Musikili skeç, 21,25: Çocuk konse- ri, 21,45: Kültürel neşriyat, 23: Haberler, olimpiyata dair sözler, 23,45: Gece musi- kisi ve dans. VİYANA 21,20: Berlinden nakil, (Berlin filâr « monisi), 23,10; Eğlenceli konser, 24, 45 Caz. 7 Mayıs Perşembe İSTANBUL 18: Dans musikisi (plâkj, 19: Haber- ler, 19,15: Muhtelif plâklar, 19,30: Sıhhi konferans: Dr. İhsan Rifat tarafından, 20: Halk müsikisi: Sivaslı Veysel ve İbrahim tarafından, 20,30: Stüdyo — orkestraları, 21,30: Son haberler. “Saât 22 den sonra Anadolu A;anıımn : i e ballz Te 4 .'1'&*' ee : Ki ğ İK aa 2 Üİ gazetelere mahsus havadis servisi verile - cekhu ti B N Ç Son Poıtının T;efrikuı: Fatma:; — Ey, ne var, ne yok bakalım, biz görmiyeli küçük bey? — İyilik sağlık! — Amca beyi gördüğün var mı hiç? — Hangi amca beyi? — BSeninkinin amca beyini canım, Medihanın amcasını! Hasan dudaklarını büktü: — Yooo! — Hiç görmedin mi? — Nerede göreceğim, Fatma tey - ze? Zehra: — Halbuki, biz kaç güldür seni gö- remeyince sanmıştık ki sen başka yer- [erde sık sık amca beyle buluşuyorsun! — Kimse ile Iıuluştuğum yok Zeh- ablacıgıml haber alır gibi olduk! : — Bize ahbaplarımızdan bir kadın söyledi. Galiba Medihanın annesi son günlerde amca beyle barışmış.. Hattâ dün mü, evvelisi gün mü ne Mediha, annesi ve amcası ile birlikte günübirlik gene buradaki akrabalarının evine gel- mişler. — İyi ya.. Allah versin de barışsın- lar ;benim yüzümden bir ailenin bir - birlerile darılmasını ben zaten istemez- dim! - Fatma: — Uzatma, uzatma, artık senin de isşin yoluna girecek demekl| Ali Beybaba: — Amma sen yalnız mektebini bir an önce bitirip bir iş mi tutacağın, ne yapacağın ona gayret etmene bakl — Canım benim mektebimden, işim- den, gücümden elâleme ne sanki? Zehra: '— A.. A., Şu yediği naneye bak! Daha bir hafta önce neler söylüyor, Mediha için nasıl yanıp yakılıyordu, bugün ise bize ne ağızlar yapıyor! Fatma: — Aldırma kızım, şimdi o kadarcık olsun kendini naza çekmek Hasanımın hakkı değil midir ya? Hasan: — Benim kimseye naz filân etti - ğgim yok Fatma teyze! — Yââââ... Lâkin şimdi sana Me- se idik ne yapardın! — Hiç, ne yapacağım! Allah mü- barek etsin! derdim. Zehra: cakarının biri oğlanı büyü ile Medi - hasından soğutmüş! Ali Beybaba: — Zannetmem... Çunkn bu zama- nın delikanlılarına kocakarıların ya - pacakları büyüler pek hayretmez. E - ğer, Hasanı büyü ile bir haftanın için- de Medihadan soğutan biri varsa mu- hakkak o da Mediha gibi, fakat on - dan çok fettan bir genç kızdır! Hasan, hafifçe kızarır gibi oldu. Fatma: — O ne ya Hasanım, yannklımı biraz penbeleşti- Hasan elile yanaklarını tutarak: — Sıcak bastı da! — Haltetme çapkın, sıcak nerede, hava serin, hattâ ben hırkasız çıktığı - |ma bile pişman oldum! — Canım siz de çocuğa bir takım ahret sualleri sormıya kalkışmasanıza.. Zavallı daha şimdi geldi, hele otur - sun, biraz dinlensin, çayını içsin, ken- dine gelsin! Çaylar içilirken döne dolaşa lâf gel- di gene, oraya dayandı. Zehra: — Söyle bakalım, küçük bey, beş altı gündür hize neye hiç uğramaz ol- dun! — Demin söyledim yal Mektep ha- zırlığıl SA , V L ni ai r ö dme - T “dihayı başka birile nişanlıyorlarmış de- |. — Üstüme iyilik sağlık! Galiba ko-| 35 Yazan: Osman Cemal — Hele hele! E Ali Beybaba: ' — Biırakın o bahsi de başka şey kot nuşun canım ? Fatma: raya geldiği halde nedense bize hiç go zükmedi! Ali Beybaba: —— Belkı ışlen çıkmıştıx adamcağı “ zın| Hasanın aklı ,fikri şimdi bostanda olduğu için çaylar içildikten sonra bun- lınn yanından nasıl bir bahane ile sar vuşacağını tasarlıyor; zihnen dılgn gorunuyordu. w — Mektebi, derslerimi düşünüyo » ruml Ali Beybaba: - — Aferin evlâdım, işte böyle ol« malı? Gezme zamanı gezme, tozma za — manı tozma... Sevme zamanı sevme.., '_, Mektep zamanı da ders!.. Zehra gülümsiyerek: F — Ali Beybaba, darılma amma, ıo— . nin bugün ya çok saflığın yahut bizimle alay ediyorsun! — Estağfurullah, estağfurullah! Hasan: ü ! Ali Beybaba: İ — İyi edersin oğlum, sade kır, ba. r, bostan, çayır insanın kamım do yurmazl Hasan kuşkulanarakt — Nasıl bostan? — Canım efendim, lâfın temsılî? — Haaa:. O başka... Zehra Hasana: — Bugün mazur görün... şam ne vakit isterseniz gelirim. Hathl. belki annemle babamı filân da getiri « rim! rak kalktı, onların göremiyeceği arka yollardan bu akşam beşinci defa ola - rak gene ayni bostanın yolunu tuttu.— (Arkası var) | Bir Doktorun Günlük Çarşamba Notlarından — (*) Şiddetli bel ağrıları Aylardanberi geceleri fazlalaşan ve bil- hassa istirahat zamanlarında çoğalan bel ağrılarından şikâyet eden bir has- ta müracaat etti. Şikâyetini dinledim ve evvelâ idrarını; ve kanını muayene ettim. Kan temizdi. İdrarda bol oksalat çıkarıyordu. ; Üre - ve asit ürik de mebzuldü. İdrar _ biraz durunca tortu yapıyordu. Arasıra yüzünde kızartılar ve şişlikler, bilhassa sabah kalkınca göz kapakla - rında — şiş eksik (1,64), kilosu (85) ti. Yediği kuv . vetli gıdalar vücudunda gittikçe fazla yağ ve şişmanlık husule getiriyordu. pek az yol yürüyebiliyordu. Vücudun- | da tetaküm eden oksalatları yakmağa | fırsat bulmıyan bu hastadaki şiddetli yordu. Rontgen yaptırttım. Sağ bubrekte bir kaç küçük taş görünüyordu. Bir kaç şişe (Nevropatin) ve (pipe - razin) kullandı. Yirmi gün (Tuzla) maden suyundan içti. Semizotu, ıspanak, çikolataya ve kah- veye pehriz etti ve tamâmen iyileşti. — (*) Bu notları kesip saklayınız, ya hut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon | bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir." | e 4 .. K | | — Hattâ, şimdi gene eve gidip ki « î taplarıma kapanacağım|! M Ba,şkaak- | bel ağrıları böbreklerde toplanan ok - | — salat ve idrar yığınlarından ileri geli- | — yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar E — Tuhaf değil mi, amca ı;ey de bir | uıtunde. ;! h. n ı' — Demek bu akşam bizimle bura- — da akşam yemeğine kalmıyacaksın? —— Hasan, orada yarım saat kadar da* 4 w ha oturduktan sonra müsaadelerini alas — olmuyordu. < Boyu | — , ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: