29 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

29 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Sızh v — Bayram yapmavan çocuklar: 6 Bizim Bayramımız Hükümetleri parmağında oynatan yiyecek bulduğumuz gün,, Küçük çocuk “altı kardeşiz, diyor. Annemin çamaşırdan kazanacağı para ile kuru ekmek bile Ukraynalı Yudko sosyalistler olmuştu. Reisi Cum veriyor, mallarını g lık serveti bankalardı Dünyada büyük spekülâsyonlar yıpıı; ia halde Zaharof gibilerinizn _yınıııdıb'vîl dimi- yetisüyen yiktek vönErlEdR; CU de Yudko Barmat'tır. 5 Yudkoa Okrayna'da fakir bir lıılıırm: oğlu olarak dünyaya geldikten ıon:. ç; z kısa bir zamanda Almıw avucu! d natacak bir iktidara sehip olmuştur. Yudko b " Yudko Kiyef şehrinin kasal biri olan Uman'da doğmuştur. te 12 yaşlarına geldiği zam ç gadığı ubtevi hayat kendisini' tatmin miyor. Ki e Irkının en ince kabiliyetlerini *m“;_'_ de görüyor. Haham elmek Uman Tei sndan çıkmamak, aklın geldikçe kalbine kıntı veriyor. Bir balarından bi lağından yakaladığı gil evin içine sokuyor ve sofada tokatlayıp Ğ aa nacaksın Sinagoga niçin gelmedin? Ğ Yudko kollarını takınıp: '*:':_ dövmekte hiç bir fayda )t.k diyor. Ben haham olmıyacağım Lıîdı’. giderek ticaret mektebinde okumak istiyo- _[hıiyıı yahudinin kan beynine gıkiyor: — İnsan tüccar olmak için de mektebe mi gidermiş diye haykımyor ve sonra ken- di karım da Yudkodan yana çıkınca: — Peki gitsin fakat bir daha “da yü- zünü görmek istemiyorum. Diye evinden kovuyor. Yudko Okuyup Geliyor : Aradan beş yıl geçiyor... Yı.ıd.lı bir tün birbdencire eve geliyor. Bildiği yahu- diceden başka, şimdi Rusça, Almanca ve İngilizce de öğrenmiştir. Hukuki malüma- t& var, Usulü delteriye âşinadir. Velhasıl tüccar olacak kadar bir şeyler Yalnız parasız pulsuz olduğu için bil. gisini satamıyor. Şurada — burada — lisan dersleri veriyor. Fakat gayet az para ka. zanıyor. Babası onunla karşılaşınca: — Gördün mü? Küöpek diye hıykı;; İlahtan yü rdin başına — nel ::'ıdı.ALıı.u.’::ı ç;ı:ıuınlu bile senden fazla para kazanıyorlar. Yudko ertesi gün kimseye haber ver meden derhal yola çıkıyor. Nereye side- ceğini kendisi de bilmiyor. Geceleri ağaç altlarında, yatayor. Karmınp bostanlardan çaldığı sebzelerle doyuruyor dileniyor fa- kat arkasına bakmadan yürüyor. Bir ak- şam ismini bilmediği bir gehre geliyor. Geniş caddelere sızan elektrikler gözlerini kamaştırıyor. Hiç görmediği yüksek bina- larla karşılaşıyor. İlk rasgeldiği adama: — Burası hangi şehir, deyince, muha- tabı, bir deli zannederek B Büyü î zaman, içinde ya- | et-| Öbjektifin yakaladıkları Yahudi çocuğu Almanyada mevkii iktidara gelince hudutsuz imtiyazlara sahip hurun odasından telefonla valilere, belediye reislerine emirler ümrüklerden muayene ettirmeden geçiriyor, 300 milyon mark- a dururken devlet parasını şuna buna ikraz ederek servetini alabildiğine büyültüyordu. Nihayet foyası meydaına çıktı ve mahvoldu Yudko Barmat Yudkoya bir cevap vermeden — yanından kaçıp gidiyor. İki gün sonra bir haftadan beri aç ol- duğu için Yudko yolun ortasında kendisini kaybediyor. Gözlerini açtığı zaman, — yu: müuşak sesli bir adamın ona bir şeyler sor- duğunu görüyor. Yudko süylenen sözleri pek anlamıyor. Fakat kendisini kurtaran #adamın da yahudi olduğu anlaşılıyor. Ha- yaır bi adam: — Ben sana iyi oluncaya kadar baka- tım diyor... Ben de fakirim amma... Al- Jlah ne verdiyse yer içer günümüzü geçiri- riz. Yudko gördüğü iyilik karşısında hay. retle gözlerini açıyor. Ve adama damdan düşer gibi soruyor: — Kızınız var mı? — Var. — On seneye varmadan zengin olaca- buna yemin ettim. Ben de size min- Ha ödeyecer netimi, kızınızı almak suretiyle i’ımFilhılıih Yudko ömründe ilk ve son defma sözünde duruyor ve kızla evleniyor. 36 Meslek İnsan birdenbire zengin elur mu? Yud- ko maksadına en kısa yollardan — gitmek istiyor. Emniyet suüistimalinden mahkeme- de sörükleniyor. Kokain ve zararlı kimye- vi maddeler sattığı için yakalanıyor. Piya- no tüccarlığından soğan esnaflığına, — ev dellâllığından. ihracatçılığa geçiyor. Velhasıl gazetecilik te dahil — olduğu halde biribiriyle hiç münasebeti olmayan tam 36 çeşit iş yaptıktan sonra, Rusya ile Holanda urasında ücari işler yapmak üze- ve Rotrdam'da bir yazıhane açıyor... | kısa zamanda gelişiyor. Yodko kardeşle- | teker teker Rotrdam'a getirtiyor. Aza- | | Tini mi tasarrula riayet etmek süretiyle — yaşı- yorlar ve dört sene nihayetinde de Yııdhl 180,000 forin para biriktiriyor. 1911 de | işini anonim şirketi haline sokuyor. 1913. K de bir girket daha kuruyor ve 1914 de ni- hayet bir milyon Horine sahip oluyor. Harp patlayınca merkezi Avrupa dev. letlerine zahire satıyor. Nevyorkta Berlin. de, Viyanada, Hamburgda şubeler açıyor. Ve bir kaç sene zarfında milyonluk serve- ti 40 rakamiyle darbedebilecek hale ge. liyor. İtilâf devletleri Yudkoyu Almany: karşı gösterdiği yardımdan dolayı müaha- za ediyorlar. O aırada Yudko Vilhelmin karşısına çıkıyor: — Hükümdarım, Almanyaya servetim feda olsun! diyor, Kardeşleri daha akıllıca hareket iste- dikleri için kendisini ikaz ediyorlar aya Al- manlar kaybederlerse o zaman ne yapar- sn?» diyorlar. Yudko onun da çaresini buluyor. Bir taraftan ikinci Vilhelmle kre- diler açarken, diğer tarfatan da Rotrdam- da Sosyalist Vorvörtz gazetesine sermaye veriyor ve Vilhelm aleyhtarı sosyalist te- şekkülleri besliyor. Harp Bitince Almanyaya Nakil! Harp bitince Yudko ücaret merkezini Almanyaya naklediyor. İsmini bir Alman ismi olan Yı tahvil ediyor. Kendile- rine bir zamanlar para ikraz ettiği Sosya- list şefleri iktidar mevküne geçmişlerdir. Ne isterse yapıyorlar, Yulius bir sürü im- tiyazlara sahip oluyor. Reisicümhur tele- fonunu serbestçe kullanıyor, valilere bele- diye reislerine emirler veriyor. Gümrük. lerden mallarını muayene ettirmeden ge- çirebiliyor. Ve işin en şık tarafı da, bam- kalar kendisine alabildiğine kredi açıyor- lar. Yullun devletin ve ordunun müteme- di oluyor. Pazarlıksız olarak istediği çeşit eşyayı istediği gibi satıyor. Satmadığı mal- ların parasını evvelden — tahsil — ediyor. Cür'eti buğdayın fiyatını tabil — yayiçten 12 dolar bahalıya satacak kadar ileri gö- türüyor. Nazırların hemen hepsi — gahsen kendisine borçludurlar. 300 milyon mark bankaların birinde duruyor. Ve — Yulius Alman milletini soyarken matbuat ta ken- disini birdüziye methediyor. Yulius'un Son Kahramanlığı Sulhtan sonra, bütün Almanyada — sanayi hareketlerine kermi veriliyor. Çeşit — çeşit fabrikalar açılıyor Yullus kendisine müra- caat eden herkese derhal yüzde altmlş ile para ikraz ediyor. Bankalardan küçük fa- izlerle ve devletin emriyle para kaldırabil. diği ve yeni fabrikaların da hisse senetle- rini kaldırdığı paraya — karşılık götürüp bankaya yatırdığı cihetle, Yulius devlet parasiyle müthiş bir servet yapıyor, Ken- disi, işlere beş para katmadan mütemadiyen müthiş fniz farkını kazanıyor. Ç 1924 de nihayet foyası meydana çıkı- yor. Kendisi kardeşleri adamları hep teve kif ediliyi Paralar müsadere ediliyor. Ve Yulius yapılan muhakeme neticesinde ön bir ay hapse mahküm oluyor. Hapis. haneye girerken bir arkadaşı — kendisine göyle diyor: — Yazık oldu. Bütün kazancını kaybedecek olduktan sonra Okııy::l,: hiç çıkmayaydın.... Yudko muhatabının yüzüne bakıyor! — Bu kadar sene devlet — nazırlarına hükmettiğimi, istediğim gibi yiyip içtiğimi Unutuyorsun diye cevap veryor. Kulelide müsamere Bu yıl Kuleli Askeri Lisesini biti - ren talebeler yarın mektepte bir ayrı- hk müsameresi vereceklerdir. Bu mü- samere esnasında liseyi en iyi derece ile bitirenlerden dört talebeye de he - diyeler verilecektir. Müsamere - için zengin bir proğram hazırlanmıştır. Ünyon Fransezde müsamere 2 Mayıs Cuma günü Ünyon Fran - sezde Matmazel Nadine Hamin tara - fından saat 17 de bir dana ve şan mü - sameresi verilecektir. A Yülne zeliğll gl < y SĞ HAÜ SI Ze | b x Fatma kadın Mecidiyeköyünün |y handa bir bahar sabahı... Küçük bir Çardağın örttüğü eski köy kahvesinin bahçesinde köyün ihtiyarları toplanmış konuşuyorlar: Benim sualim üzerine uzun uzun dü- şündüler. Bir kaç isim saydıktan son - ra, «Delinin Fatma»'dediler . İçlerinden biri bana dönerek — ilâve etti: — Köyde ondan daha fakir yoktur. Kocası «5» senedir deli. Çıktı, - gitti. Kadıncağız «6» çocukla kapandı kaldı. Kulübenin kapısını açan kadın evve- lâ loş, toprak avluya baktı. Sonra uta- na, utana: —Buyurun efendim, dedi. Avuç içi kadar bir bahçede toprağın alamıyacağımızı düşünmüyor musunuz?,, uzun, güneşli| — Neden?. maz. Şimdi gözlerindeki neş'e verini de rin bir hüzüne terketmişti. Devam etti: — «b» senedir timarhanede.... — Peki size kim bakıyor? — Ablam — çorap fabrikasında”.. Haftada 240 kuruş alıyor. Annem de çamaşır yıkıyor. Eh işte.. — Annen size iyi yemekler yapı « yor mu? İ Küçük alaylı bir bakışla: — Biz «6» kardeşiz. Annemin 15 üzerine diz çökmüş «8» yaşlarında| günde bir iki çamaşırdan alacağı 50 kadar bir erkek çocuğu yerde yoğurtçu |kuruşla her gece kuru ekmek dahi bu- kâsesine batırdığı ekmeği yiyordu. Yanımdaki mahalle mümessili: — İşte bakın, dedi, yoğurt suyunu ekmekle yiyor. Küçük biraz muhteriz başını — kal - dırdı: — Hiç de değil, bu süt. Sordum: — Sen sütü sever misin? Hiç unutamıyacağım bir gülüşle cevap verdi: lamıyacağımıza aklınız ermez mi? de- di. — Sen mektebe gidiyor musun?. — Gidiyorum. Benim ve öbür iki kardeşimin kitaplarını, göğüslüklerini mektep veriyor. — Bu hafta Çocuk Haftası... Bili « yor musun? Dudaklarını büktü: ' — Evet, mektepte muallim söylü « yordu, dedi. Amma benim bayramım, — Sevmez olur muyum. Fakat her|yiyecek bulduğumuz gün... zaman yok ki... Muazzez FAİK Arastada IııF'ıyat ’zımmaıaine geçirmiş addedilecekler « Londradan şehrimize dönen İngiliz Arkeoloji profesörü Bakster 3 günden- beri çalışmalarına devam etmektedir. Profesör bu üç günlük çalışması neti - cesinde Arasta sokağı ile aşağısındaki yol arasında sandajlar yapmıştır. Son- daj ameliyesi yapılan yerin 10 metre kadar ilerisinde bir evin bahçesinde büyük bir merdivenle inilen geniş bir mahzen vardır. Bu mahzenin Agüsten meydanı ile birleştiği zannedilmekte - dir, Profesör hafriyata 4 ay kadar de- vam edecektir. Müteahhitlere verilen avanslar Hesap işleri müdürlüğü, belediye - şubelerine bir tamim göndererek; mü- teahhitlere verilen bütün — avansların iki ay içinde nakit veya senetle öden - mesi icap ettiğini bildirmiştir. Bu hususa riayet etmeyenler, avansı Davacı bir anne. Suçlu oğlu. üle kalıyor. Kızı, bir fabrikada çalı- gıyar. Oğlu, kendine iş bulamıyor. Kahvelere, kahvelerden — meyhanelere. Düşünüyor. Nihayet: — Ya para verirsin, ya seni döve « Tim, öldürürüm! diye annesini sıkıştı * myor. Bu daimi tehditler kadıncağızı kor « kutuyor. Nihayet mahkemeye müra » gaat mecburiyeinde kalıyor. Komşu - lardan ihiyar bir kadınla kızının fabri- ka arkadaşlarından şarlatan bir başke Hayatta Görduklerimiz Ailenin reisi ölüyor. Kadın iki çocu« dir.. TAKVIM SABAH Analık bız da çahitlik ediyorlar. Tehdit cürmü tebeyyun etti. Müd « FOG ÜN LĞ KA j d -F YöĞlüarü İ — Sütü babası olan çocuklar içer..!' — Bunu da anneme komşu vermiş. S — Senin baban yok mu? * — Ölmedi amma, var da sayıl » 4 eliİen el < T İzt aeie di e , deiumumi çocuğun — tecziyesini — istedi. Fakat annesi ağlıyan bir seale yalvar « dir — ÖOna ceza vermeyin — beyfendi. Yalnız bir daha beni ölümle korkutmie yacağını size vadetsin! ... Şahitlik eden şarlatan kız, dışanda: Ne diye kurztardın a teyze, hen a kadar dilleri boş yere mi döktüm? di- — Şordu,

Bu sayıdan diğer sayfalar: