29 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

29 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kral Fuad, dün on üçte vefat etti (Baş tarafı I inci sayfamızda) — |ve bugün öğle üzeri ölümle neticele - gördü. Babasının Mısır Hidivliğin -'nen hastalık buna imkân vermemiştit. “ Son Posta ,, nın tofrikası: 67 P: ı!ı.gB“(':'A')i.:_ân "d") , |den azli üzerine onunla birlikte Mısır- Kralın Son Dakikaları ERe M gazetesi, |Gan çıktı ve uzun zaman Misir hari -| — Kral Fuat sön dakikaya kadar hasta- Uzun beyaz sakallı ihtiyar Cemile |Fransız seçimi ve İngiliz etkân wmu <a Y ae Te T . n mükavemet etmiş, ve ölümünün yakı Fransada seçimin ehemmiyeti artıyor Yazan A, R. h E", YA miyesi hakkında diyor ki: nn Hidivliğe i üzürine aştığını hisaedince mitralyözler hakkında sualler soruyordu ura haT aai ot ge lser aakbarı FÇ Z SA ga DÖN n y İngiliz efkârı umumiyesi ve bilhas- | çağırıp hepsine veda etmiş, daha — sonra — Bu imtihanın, ne kazandıraca - .|ra Hidiv yaveri olarak döndü. ğına dair hiç bir şey söyliyemem. Fa- t, hiç bir şey kaybetmiyeceğine de tamamen emin olabilirsin. Diye, mırıldandı. Ibrahim Efendi bu sözleri söyler - ken; parlak, siyah, nafiz gözlerinde “gok esrarlı bir mana vardı. * Yatsı ezanının uzaktan gelen ses - deri, gecenin sükütu içinde sönüp gi-| Gderken, Cebelli genç Salih gelmiş: 0 — Faddal, yâ Cemil Beyg. Demişti, Bu davet, Cemilin vücudunu hafif- /— çe ürpertmişti. Eğer onun hiç bir kor- — ku bilmiyen ve hissetmiyen pervasız- “lığı olmasaydı, ihtimalki bu meçhul — davete karşı, hiç şüphesiz ki kalbinde bir şüphe ve vesvese ederdi. Evden çıkmışlar; dar ve dolambaç- — h sokaklarda bir hayli dolaşmışlar; on- — dan sonra da, büyük bir bostanın kapı- sından içeri dalmışlardı. Ve orada, ka- — Tyanlıklar içinde birer heyulâya benzi- — yen uzun boylu iki adamla karşılaşmış- - lardı. — Bu iki adamdan biri teklifsizce Ce-|laştırmış; bir iki kere kokladıktan son- milin önünü kesmiş; Cebellilerin ko- uştuğu sert arapça ile: — Affedersiniz... Elbet, size söy- Aradan, bir iki saniye, süküt ile geç- mişti. Gene o köşedeki adam, elini göğ- süne koyarak: K Eh- -Boş, geklimie. Bab gikdi- niz... Merhaba... Demişti. Bu sözleri, yanındaki otu- ran, beyaz sakallı da tekrar eylemişti. Cemil, bunlara da ayni hafif ve tit- rek sesle cevap vermişti. Uzun boylu, kupkuru bir Cebel de- likanlısı; altın bir tepsi içinde kışır ge- tirmişti. Bu kışır fincanı da altın ve rengârenk minelerle işlenmişti. Diğer bir genç Cebelli de, ortada duran, beş marpuçlu kiymettar bir nargilenin, kehlibar uçlu marpuçlarından birini ge- tirmiş, Cemile vermişti. Cemil; manzaranın heybet ve meti kargısında, kalbinde şimdiye ka- dar duymadığı bir heyecan hissetmek- te idi... Saniyeler geçtiği halde süküt devam etmekte ve bu da vaziyete bü- yük bir ciddiyet vermekte idi. Nihayet, köşede oturan adam, ya- nındaki yastığın üzerinde duran elmas işlemeli küçük bir enfiye kutusunun kapağını açmış; kutuyu burnuna yak- ra ağır ağır söze başlamıştı: — Sizi, buraya kadar rahatsız et - mekten maksadımız, bazı şeyler hak- “lemişlerdir. Gözlerinizi bağlamak lâ -|kında malümat almak içindir... Fakat, — zım geliyor. evvelâ şunu size söyliyelim ki; sora - - Demişti. cağımız ve öğreneceğimiz şeylerin, ne Cemil, imtihanda kazanacağına e - — min bir mektep talebesi gibi göğsünü|leti ile kat'iyyen alâkası yoktur. Size, — germiş; o da ayni sert lisanla: büyük bir ciddiyetle temin edebiliriz — Evet.. Biliyorum... Bağla. ki; Osmanlı hükümetine karşı en kü- -— Diye cevap vermişti. çük bir tecavüz fikri beslemediğimiz Cebelli, başında sarık gibi sarılı o- | gibi, bir tek Türk askerinin dahi bur - lan ipekli kefiyeyi çıkarmış; büyük bir 'nunun kanamasına razı değiliz. Onun dikkatle Cemilin gözlerini bağlamıştı. |için, öğrenmek istediğimiz şeylere ce- Ve sonra, kollarına iki kol girerek onu|yap verirken, vicdanınızda en küçük “yürütmiye başlamıştı. bir tereddüt ve ıztırap bile hissetmeyi- Cemil, kendisini tamamile bu — iki'niz. — Kişinin mukadderatına teslim etmiş -| Cemil; sanki gözlerinin önünden, — Hi. Bazan ayağı bir taşa takılarak, ba-|bir perde kalktığını hissetmişti. Bir an- — zan, çukurlara takılarak böylece bir|da, buraya davetindeki maksadı sezer hayli gezdirilmişti. gibi olarak; içinden: Sonra, gene o Cebelli: — Anlaşıldı. Bu adamlar, benim as- — Dikkat.. Yâ, beyg... Ayağını kal-|keri malümatımdan istifade etmek is- ır. Kapının eşiğini atla, tiyecekler. Osmanlı hükümeti ve ne de Türk mil- sa İngiliz hükümeti Fransız seçimini gittikçe artan bir ehemmiyetle takip eylemektedir. Londrada, bu seçim - sol | cenah için bir muvaffakıyet olacağı ! tahmin edilmekte ve bunun neticesin- de Fransa ve İngilterenin Milletler Ce- miyeti çevresi dahilindeki iş birliğinin daha ziyade sıkılaşacağı sanılmakta - r. İngiltere mümkün olduğu kadar çabuk bir surette İtalyan - Habeş an- Jaşmazlığının halli için Fransayı her halde tatmin etmeğe gayret etmekte - dir . Fransada iktidar mevkiine gelecek bir sol cenah hükümeti, dahili siyaset- te büyük değişiklikler vukuuna sebep olmıyacaktır. Dış siyasaya gelince, e- yaşasının gün geçtikçe kıymetini kay- betmekte olduğuna kanidirler. Bu da- kikada Fransız dış işleri bakanlığı, Fransız - İngilizgiş birliğinin daha ziya- de sıkılaştırılması meselesini tetkik et- mektedir. Böyle bir siyaset, daha sağlam bir emniyet verebilecek — mahiyettedir. Hattâ Roma ile Paris arasında mü - zakereler yapılması ve Fransanın Ro- ma ve Londra arasında bir uzlaştırıcı rolü oynaması düşünülmektedir. Eğer Musolini, Fransız - tekliflerini kabul etmezse, Fransa kat'i surette İngiliz siyasetine bağlanacaktır. Petit Journal diyor kir «Yarın Komünistler ne isterlerse © o. lacaktır. Komünistler sabırsız bir demok. rasinin israrlı metalibatının — müşevvikleri olacaklardır. Sosyalist parti ikinci derece- ye inmektedir. Artık birinci plânda rolü olmayacaktır.» Papulaire gazetesinde B. Paül — Faure diyor ki: «Sosyalist parti muzaffer çıkacaktır.» Echo de Paris gazetesinde de Kerillis şöyle yazmaktadır: «Paris mıntakası gevşemektedir. Fakat vilâyetler metanetini muhafaza ediyor. Pazar gününe kadar nasyonallerin vaziyeti- nin hissedilecek derecede düzelmesi ihti- mali vardır.» A İngiliz Gazetelerinin Neşriyatı Londra, 28 (A.A.) — News Chronic- le gazetesi diyor kit Dış siyaset noktai nazarından, Sarra- Abbas Hilminin Hidivliği (1914) senesine kadar devam etti. Umumi harbin başlaması ve Osmanlı devleti - nin bu harbe iştiraki üzerine Hidiv İs- tanbulda kakdığı için İngilterenin te - siriyle Hidivlikten hal'olunmuştu . İngiltere ayni zamanda Mısır üze - rinde himayesini ilân ederek Hidivliği Sultanlığa çevirdi., saltanat makamına Hidiv, İşmnilin oğlu Hüseyin Küirolli getirdi. Hüseyin Kâmilin 1917 de ölümü ve oğlu prens Kemaleddinin - sultanlığı reddetmesi üerine prens Fuat bu ma - kamı işgal etti. İngilterenin himayesi ve Ahmet Fuadın sultanlığı 1922 ge- nesine kadar deyam etti. 1922 de İn- rek Mısırin istiklâlini ilân ettiği — için Ahmet Fuat da kral oldu. Kral Fuat, Umumi harbipn devamın- ca İngiltereye yardım etmiş, İngiltere- nin Yakın Şarktaki kuvvetlerinin baş- kumandanı Lord Alenbi kazandığı mu- vaffakıyeti Mısırın yardımına borçlu olduğunu söylemişti. Mısırda 1922 den bugüne kadar ge- len krallık devri, kanunü esast ilânı ve- ya tebdili ve ilgası, sık sık seçimler ya- pıilması ve meclislerin — feshedilmesi, saray partileri ile millt fırkalar arasın- da mücadeleler vuku bulması gibi hâ- diselerle doludur. Nihayet Kral Fuat geçen yıl 1923 kanunu esasisini ilân etmiş ve bir kaç hafta önce İngiltere ile Mısır arasın- da muahede müzakereleri başlamıştır. kraliçeyi öpmüştür. Kral Kim Olacak? Kral Fuadın ölümüyle ortaya çok ka- rışık br mesele çıkmaktadır. O da krallık cağıdır. Çünkü velinht henüz 16 yaşında — bir çocüktur. Ve bir niyabet meclisinin tes — sisi lâzımgelmektedir. Kral Fuadın Vasiyetnamesi j Kral Fuat 1922 de mühürlü — ve gizli bir vasiyetname yazarak vefatı takdirinde banun parlâmenloda açılmasını ve parlâ- mente tarafından tasdik edildiği takdirde tatbik olunmasını istemişti. — Bu mühürlü — zarf parlâmdnto kusasında — mahfuzdur. FFakat bu vasiyetnameyi ancak parlüâmen- — to açabilir. Parlâmento seçimi ise, mayıs- ta yapılacak ve meclis ancak ayın 2$ inde toplanabilecektir. O vakte kadar bu vasi- yetnamenin açılmasına imkân yoktur. Anlaşıldığına göre Kralın seçtiği naip- ler meclisi damadı ve Paris elçisi — Fahri paşa, eski başbakan Nesim ve Tahir pas: şalardan müteşekkildir. " Yeni meclisin toplanmasına kadar eskf meclisin toplanmasına da İmkân görülmü- yor. Çünkü asıl kanunuesasi ahkâmı dal- resinde soçilen en son meclis 1930 da fes. holunmuştu. j Diğer tarafşan şimdiki hükümet — eski Hidiv Abbas paşanın kardeşi Prens Mehs met Alinin başkanlığı altında — Fahri ve Nesim paşalardan müteşekkil bir niyabet meclisi kurmayı düşünmektedir. Velinht Mısıra Dönüyor Veliaht Prens Faruk yarın İngiltereden hareket ederek Mısıra dönecektir. Niyabet meselesinin, Veliahtin avdetinden — santü — halli çok muhtemeldir. Veliaht Maara av* detinden sonra kral ilân olunacaktır, Kral Fuadın bütün emeli bu mua - Kral Fuat perşembe günü, Rifal cami* hedein ikmalini görmekti. ine defnolunacaktır, Kendisi bu camll ye“ Halbuki geçen cumartesi - başlıyan 'nilemişti. j eee raare Veraaasasasasaa AAA AA AAA AA AAA A LA AAA AAA AA AA AA AAA İngilizler İtalyaya karşı harp istiyorlar (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Edenin teklifi, Fransayı, Habeş an Londra tarafından şa * mwummww.&ww_n Avam Kamarasında iki sual —a Londra 28 (Hususi) — Bugün Avam Kamarasında iWberallardan Müster man> — del şu suali sormuştur: — İtalyaya karşı zeeri tedbirlerin tatbikında gevşeklik göstermenin kollektif car niyeti yıkacağı Fransaya bildirildi mi? M Demişti. Ve sonra, bu ihtar, teker-| - Demişti ...Ve bu kanaatle başıni|ut hükümeti yahut onun yerine geçecek Lord Kranborn, hariciye nazırı namına bir suale müsbet cevap vermiştir. /— Tür etmişti: — Önümüzde merdiven var, — Yavaş.. Kendinizi kapıya çarp - mayın. — Üç ayak merdiven daha çıkaca- ğiz. — Bir kapı daha geçiyoruz. Cemilin burnuna, (San'a) zengin - kaldırarak cevap verdi: — Hükümetime ve milletime zara- tt dokunmıyacak şeyler hakkında, ne sorarsanız, hildiğîm kadar söylemi - ye hazırım. Artık konuşma başlamış; yavaş ya- vaş, hararetli bir hal almıştı... Bütün bu konuşmanın esasını; sön sistem si- herhangi diğer hükümetin İtalyadan —ay- tılıp büyük Britanya'ya yaklaşması lâzım geldiğini anlamak lâzımdır.» İtalya Gazetelerinin Neşriyatı Roma, 28 (A.A.) — Havas ajansı bil- dirlyor: Siyast —mahfeller Fransız - seçiminin arsıulusal neticeler tevlit etmesi ihtimaline binaen bu seçimleri müstesna bir dikkatle — lerinin içtiği kıymettar bir Hind tön -|Jâhların, adi ve tek ateşli silâhlara kar- bekisinin kokusu çarpmıştı. O anda da göüzlerindeki bağ, sağ - tarafındaki — Cebelli tarafından çözülerek gözleri a- çılmıştı. , îfıııı kamaştırmıştı. Fakat, gözleri ay- Odınlığa alışır alışmaz, bafifçe şaşala - — mıştı. Çünkü, gayet temiz döşenmiş o- “lan bu odanın sedirinde vakar ve aza- “metle oturan ak sakallı iki adamla kar- umıştı. — — Köşede oturan adam, Cemilin göz- — lerinin içine bakarak elile karşıki se - |mittir: ' diri göstermiş; büyük bir ciddiyetle: — Buyurunuz Cemil Bey, oturu - nuz. — -Demişti. Ve Cemil, âdeta manyatize olmuş gibi bu emre itaat ettikten son - — ra, gene ayni vekar ve ciddiyetle ilâve — etmişti: — — Davetimize icabet - ettiğinizden “dolayı, memnuniyetimizi beyan ede - yiz... Sizi, bazı zahmetlere soktuk. Bu- — nudasiz affedersiniz. — Bu adamin sözlerinde o kadar tatlı bir ahenk ve tantana mevcut idi ki, â- deta Cemilin kalbine büyük bir hür - met vermişti. Bu hürmetin hislerile Bitriyen Cemilin sesi: ç “stağfurul al şı faikiyet derecesi teşkil ediyor; (Arkası var) Boğazlar için Yugoslavya da cevabını verdi (Baş tarafı 1 itci sayfamızda) daki V1 nisan tarihli notasına — Yugoslav hükümetinin cevabı bugün Türkiye Cum- huriyeti elçiliğine verilmiştir. Avala ajansı Yugoslav — hükümetinin cevabının müsait şekilde olduğunu öğren- Belgrad, 28 ÇALA.) — Avala ajansı bildiriyor: Hükümetin nâşiri olan Samro Uptava gazetesi, Boğazların tahkimi meselesi hak- kında uzun bir başmakale yazmıştır. Gazete, Boğazların asırlardanberi- ve bilhassa Türklerin Balkan yarım — adasına geldiklerindenberi olan durumu izah ettik. ten sonra diyor ki: Bugün Akdeniz meselesi bambaşka bir çevre iktisap etmektedir. Zira İtalyan te- fevvüku meselesi ile birlikte Britanya impa- ratorluğunun Hindistana doğru ekonomik ve süel başlıca yolunu teşkil eden büyük Akdeniz yolunu kesmek meselesi — örtaya çıkmaktadır. Boğazların anahtarı Türkiyeye iade edilir. keti; ayni zamanda kendisine prestijinin, vakar ve şerefinin bir kısmı da zamanımı- bi _—_lw“-“"'%?h takip etmektedir. Yeni Fransız meclisinin takip edeceği siyasetin, İtalyan - Habeş meselesini dip- lomatik İtalyan menfaatleriyle Fransız - İ- talyan dostluğuna uygun bir tarzda hallet- mesi veya zecri tedbirleri takviye eyleme- si gibi iki ihtimal mevzuubahsolduğu söy. lenmektedir. GrerereenesereerErerErererreRE n LELArELERAAAsERALEReSErRARnA. Kamâl Atatürk tarafından — diriltilmiş ve tensik edilmiş Türkiyenin başardığı — gay- retlerle mütenasip olarak, iade edilmiş o- lacaktır. Fransız Gazetelerinin Neşriyatı Pariste çıkan Journal, Boğazları tah. kim etmek için serdettiğimiz talebi Fran- sanın prensip itibariyle kabul ettiğini yaz- dıktan sonra diyor kit: «Bununla beraber meselenin karışıklı- ğt azami ihtiyat ile müzakeresini istilzam etmektedir. Zira yapılan istişareler esna- sında Fransız hükümeti Şarkâ Avrupada ilgili olan hükümetler nezdinde bazı mu- halefetler ile karşılaşmıştır ve o hükümetler nezdinde Boğazlar islatüsünü değiştirme- nin Balkan itilâfı birliğini haleldar edece- &i kanaatinin mevcut olduğu sanılmakta- dır. Diğer taraftan İtalya da henüz cevap vermemiştir. ve İngiltere ise sörmürgelerile müzakere halindedir. Binaenaleyh müza- kerenin gelecek aydan evvel açılamıyaca- ği sanılmaktadır.» Bundan sonra Mister Koks şu suali sormuştur: — İltalyamın Habeşistanda yaptığı katlikmdan sonra İngiltere İtalya ile mümnase- betini devam ettirecek midir? Çanakkale harbinin 21 inci| İtalyanlar, Adisababadan yıldönümünde 80 mil mesafede imişler (Baş tarafı I inci sayfamızda) (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Bu sene de İngiltere ile Avusturalya hl!ll“ ve yeni Zelandada merasim yapılmış. ne- kert muharrirler bir çok yazılar yazmış- Roma, 28 (A.A.) — Mareşal Askeri muberrirlerden bisbes E- W.| YOT : Sheppard bu tarihi hatızayı anlatırken: Dessieden hareket eden — motöf| Hâdise eski 'Trovanın — dâsitani harp| kuvvetlerimiz, Adisababaya doğru ' sahnesinden biraz ötede vukubuldu. Aşillan kamyon geçebilecek yol burada dövüşüp ölmüş, Hektor ağlayan (140 kilometreden fazla — il Andromak'a burada veda etmiş ve Helen ve hiç bir mukavemete ölmeyen güzelliğiyle ölüm manzaraları i- beüdür. ğ W ğ t Paris, 28 (Hususi) — Homer ve Euripides, lâyemut şiirlerile z a ğ < KA SAi eei a ea GAS D yirminci asırda burada döğüşenler tarafın. || TTUCe aç dan gösterilen kanramanlığın eskiler tara- folunacaktır. fından gösterilen kahramanlıktan — geri kalaadiğmi diyülyoi Ş Çanakkaledeki kuvvetlerine İngiliz askeri muharriri ihracın — nasıl wukubulduğunu anlattıktan sonra diyor ki: «Münekkitler yapılan her şeyi azımsıya- rak daha fazla şeyler yapmalıdır. diyor, hatalardan bahsediyor, ve kaybedilen fır- satları sayıp döküyorlar. Şüphe yok ki, bunların hepsi doğru- dur. Fakat orada dövüşenler — insandılar. Lâyemut ilâh... veya dâsitanf kahraman değildiler. Hata işlemek insana — mahsus- tur. Fakat bugün ancak hâdiselerin şere- Eni ve kahramanlığını anmak gerektir.» Bu yıldönümü münasebetiyle Londra- da verilen bir ziyafette itilâf devletlerinin | çok iyi YS vi B len İ Ka bahsederek «Türkiye Çanakkala Beğf5 bütün tecavüzlere karşı kapamak VY O detmek istiyore dedikten sonra Wt ilâve etmiştir: eBütün diyeceğim şadurı Türkki tilmence dövüştüler. Zehirli gaz dılar. Kuyularıtır ” zehii i ça saygı gösterdiler. Türklerin a hiç bir histimiz yoktur. Aııdıl"'" cu fırkaya dâ bana duir bir #5tk ç

Bu sayıdan diğer sayfalar: