Hakova dün Dünkü maçta Güneş iyi bir oyun çıkararak Viyanalılarla 2 — 2 berabere kaldı Lik maçlarında Galatasaray Hilâli, Topkapî Süleymaniyeyi yendi Avusturyanın |lakova takımı dün ikin- ci maçını Taksim stadyomunda Güneş ta- kımıyla yaptı. İlk devrede Hakova bir, Güneş - bir, ikinci devrede Hakova bir, Güneş bir sa. parak takımlar berabere kaldılar. Viyananın bi kkinde en sonlarda bulunan Hakovanın Fenerbahçeye — karşı aldığı yüksek neticeden sonra dünkü ma- çın fazlaca alâka uyandıracağı tabil — idi. Nitekim öyle olmuş. maç ümidin fev- kinde bir kalabalık önünde oynanmıştır. Bize nazaran daha düzgün — oynayan Viyanalılar, Güneş *maçında bir parça sert oyun karşısında çekinmişler, buna rağmen ikinci devrede tamamiyla hâkimiyeti elde ederek bir kaç sayı fırsatını, Güneş kaleci- zel oyunu önünde kaçırmışlardı. yı yaş sinin gü Di Hakovanın en yüksek tarafı sür'ati- dir. Bütün sür'atleriyle oyunu sürükleyen Hakovahlar bu arada güzel paslaşmayı da ibmal etmeyecek kadar ayaklarına hâkim ve çabukturlar. İkinci devrede müdafaa ile oyunun şeklini bozdurmayan Güneş takımı, belki| rüzgâr altında aynamanın tesiriyle bi- rinci devredeki hücumlarını yapamadı. Hakovanın hücumuyla başlayan oyu- nun ilk dakikalarında topu yakalayan Gü. neş hücum hattı pek anf bir inişle Hakova kalesini tehdit etti. Salâhaddinin göze batacak kadar hareketi oyunun ilk ve en büyük fırsatının kaçmasına sebep oldu. On dakika kadar devam eden Güneş bücumlarından kurtulan Hakovalılar, faz- la bocalamadan açıldılar ve oyunun karşı- hıklı hücumlarla geçmesini temin ettiler. Hakovanın her zaman için en tehlike- Hi oyuncusu sol açık, her akışta kaleyi bulu- yor, Faruk ve kalecinin cidden büyük yar-| dımları, bu tehlikeleri her defasında ön- lüyordu. İhmali caiz olmayan sol açık nihayet sayı fırsatını buldu ve Hakovanın ilk sayı- sı direğe vuran topun içeri girmesiyle ya- pildi. Bu sayıdan sonra oyun şeklini pek de- Hiştirmedi ve Hakova kalesi önünde layan bir Güneş hücumunun kargaşalığın- da Melih beraberlik sayısını yaptı. İkinci devre rüzgün lehine alan Hako- valılar daha hâkim oynamağa başladılar. Güneş hücum hattının tek — oyuncusu Rebil idi. Hücum hattında bir türlü ahenk bit ile yapıyor, diğerleri tekar teker yak kurmmayan Güneş bütün hücumlarını Re- niz oynamakta, güzel hücumları bozmakta biribirlerinden geri kalmıyorlardı. Hakova sağ müdafünin bir ha zünden Salâhaddin penaltıdan ikinci go. Künü yaptı. 2 - | vaziyete rağmen yorgun düşen Güneş müdalaası Hakovanın tazyiklerin- den kurtulamıyor, bazan nefes almağa bi- Je imkân bulamıyordu. Didişe, didişe oynayan — Hakovalılar beraberlik sayısını yaptılar. a yü- üneşi yenemedi 11 ve 9 yaşı “Işık bulamadığımız g O bana gazete uzatiyordu. Ben onunla | konuşmak istedim: — Sen gazete alıana adımı ne yapa- caksın?. | — Söylesen ne olur?. — Sen de gazete alsan ne olur). I Bu küçükle konuşmak biraz güç caktı. | — Peki, dedim. Biraz - konuşalım da | alırım. | O, inanmak ister gibi gözlerime baktı — Sakın beni kandırayım deme. Ber zannettiğin adamlardan değilim. ola- — Ya sen nesin? * ! j Dünkü maçtan — heyecanlı bir görünüş rına rağmen neticeyi değiştiremediler. Güneş takımının çok aksayan hücum hattı beraber oynamak imkânını bulsay. di mutlak bir sayı yapar, ve girdiği işten İgalip çıkabilirdi. Güneş takımı: Safa, Faruk, Yusuf, Da- niş, Rıza, İsmail, Melih, Refü, salâhaddin, İbrahim, Rebil. Maçı; Galatasaraydan Said idare etti. Ömer Besim Galatasaray 5 - Hilâl 0 Önümüzdeki hafta içinde iki maç yap- | Güneş kalesi önüde bir gol tehlikesi mak üzere Ankaraya gidecek olan Gala- tasaray takımı dün sabah Taksim stadyo. munda Hilâl takımıyla bir ekzersiz maçı yapmıştır. Galatasaraylılar, son bir kaç hafta çı- karmakta oldukları takımda ufak bir tadilât İyaparak sol iç yerine Haşimi koymuşlar. dı. Hilâl de Fenerden ayrılan kaleci Be- dit ile Necdete takımlarında yer lerdi. vermiş. Oyunun sonuna kadar hâkim olmala- Oyun, baştan nihayete kadar Galata. şarayın hâkimiyeti altında cereyan etmiş pYe neticede Galatasarayın iyi anlaşan for« veldri beş göl çıkararak galip gelmişler- dir. Takımda ilk defa oynamış olan Ha- şim dünkü maçta ümit verici bir oyun gös- termiştir, Topkapı 3 - Süleymaniye 1 İstanbul kik şampiyonası — maçlarının leymaniye, Topkapı maçı büyük bir heye- can içinde yapildı. Nisbeten müsavi kuvvette olan bu ta- kımların maçı baştan, sona kadar zevkli geçmiştir. llik devrede Topkapı bir sayı yapmış, Süleymaniye bütün gayretine rağmen mu. abele edememiştir. İkinci devre daha sıkı ve bir parça da sert başlamiş, Topkapı, iki, Süleymaniye bir sayı yapımış, — oyun 3 - | Topkapının galibiyetiyle bitmiştir. Beylerbeyi 6 - Ortaköy O İkinci küme maçlarından olan Beyler- beyi, Ortaköy arasındaki müsabaka Şeref stadında yapılmıştır. İkinci likte en iyi vaziyette olan Beyler. beyi takımı çok güzel bir oyundan sonTA 6 - O gibi parlak bir netice ile maçı kazan- miştir. Altınordu 3 - Sümer 1 i lik maçlarından olan Altınordu, sındaki müsabaka Kadıköy sa- hasında yapılmış, oyun 3 - 1 Altınordu- nun galibiyetiyle sona ermiştir, Beşiktaş — Ankaragücü maçı Ankara, 26 — Beşiktaş takımı ikinci müsabakasını bugün Ankaragilcüne karşı yaptı. .Oy“"' saat 16 dan az sonra hakem Mi. tat'ın idaresi altında başlandığı vakit Be- Fiktaşın Eşreften mabrum olarak çıktığı görüldü. İlk dakikalarda ©, atli fakat oldukça mütevazin Beşiktaş akınımı derhal hücumu takip etmiştir, Neticede iki takım üç bi eti Üçe berabere kal- sahaya yun süre gidip bir bir Ankaragücü Şeref stadında yapılan oyunlarından Sü-| — Biz kardeşimle ev erkeğiyiz. Onun için boş vaktimiz yoktur. — Sen kaç yaşındusmn?. —. — Kardeşin?. Buna kardeşi kendi cevap verdi: — 11 yaşındayım. Adım Recep, — Peki siz nasıl ev erkeğisiniz?, Anlattı: Babaları geçen sene ölmüş. — Günde «50» kuruşla Feshanede çalışıyormuş. Öl- düğü zaman «15» lirası çıkmış, onunla da ölüsünü kaldırmışlar. Şimdi anneleri — ça- maşır yıkıyor, bunlar da gazete — satiyor- mütş. — Ne kazanıyorsunuz?. dedim. Büyük: — İkinci tab'ı çıkarsa «30» kuruş ah- mm, Çıkmazsa 4200.. Mektebe gittiğim günlerde 10 kuruş. — Sen mektebe mi gidiyorsun?. Bu defa © mütehayyir: — Elbette. Ben bilmiyor mıyım ki., o- kumazsam adam olamam. — Kaçıncı mnıftasın?. —-2 — Ya sen küçük, sen de gidiyor mu- sun?. Tevekkülle: — Ben de gidersem artık her gece aç kalırız. dedi. Ben aşama kadar — çalışıyo- rüm da «1/0» kuruş alabiliyorum. — Sizin aç kaldığınız geceler var ? Küçük, gün görmüş bir adam gibi ba- şını salladı; — Olmaz olur mu?. Biz zengin deği- liz ya. İşik bulamadığımız geceler Recep kıraatini okuyamıyor ağlıyor. ben de o. nunla beraber ağlıyorum. — Siz ne yemek yersiniz?, Lâkayt boynunu büktü: — Fakirler ne yerse onu, — Bayram yaptınız mı?, — Yaptık ya a — Bayram yapmayan çocuklar: 5 Sayla 7 nda ev idare eceler Recep kıraatini okuyamıyor, ağlayor. Bende onunla beraber ağlayorum... Çocuk bayramı bizim nemize gerek,, — Adın ne senin çocuğum?. p « Küçük Recep ve kardeşi Sonra ağabeysine döndü: — Salıncağa bindikti değil mi Recep?. Hem bize kurban eti göndermişlerdi. An- nem ateşte pişirdi de yedik. — Ben çocuk bayramını küçüğüm. — Çocuk bayramı nedir?. Büyük izah etti: — © bilmez. Ben biliyorum. Gazetele- ri satarken okuyorum. Amma çocuk bay« ryamı bizim nemize?. Biz bir lokma — ek- mek parası peşinde koşuyoruz. Onu zen- gin çocukları yapsınlar. Muazzer FAİK #soruyorum Festival için hazırlıklar Bu sene şehrimizde yapılacak festi- val ve yaz eğlencelerine ait hazırlıkla- ra devam edilmektedir. «İstanbul Se- zonun ismi verilecek olan bu eğlence. ler temmuz birde başlıyacak, ağustos nihayetine kadar devam edecektir. Eğe lencelerin iyi bir şekilde geçmesi için bir çok programlar hazırlanmıştır. Otomobille, bir tramvay çarpıştı Kurtuluş - Beyazıt hattına 191 numaralı vatman Elmas'ın sindeki tramvay dün İstiklâl caddesin- 30 numaralı soför Tahirin oto - mobiliyle çarpmış müsademe netice « sinde otomobilin ön tarafı zedelenmiş, camları kırılmış Hayatta Gördüklerimiz Boynundaki doğru uzattı; — Eyyi paya pöytakal, Biz evde oturmuyoruz,, küçük — sepetini bana O, benim hayatta gördüğüm şeyle- | tin en sevimlisi idi. Bir an küçücük bo: şuna, masum bir sıcaklıkla yüzüme bar kan gözlerine daldım. Tatlı sosile tek rarladı; — Eyyi paya poytakal, Elinden tuttum. Beraber bir duvanı dibine oturduk. Küçük «7» yaşında imiş. — Babalı L aa ll ömnnnndenm BUTÜN ULKEYİ N HERGÜN Ç iAFon Posta DA Bürün Ückeyi nııı'ş.ı_ışl SDEREA yokmuş. 05» kardeşmişler. Kardeşleri nin hepsi yanlarında değilmiş. ' — Evdekiler kaçar yaşlarında diye |— sordum. Düşündü düşündü;: — Acıcık benden küçük, dedi. Sonra bir yanlış düzeltir gibi kaşla: zını çattı; — Biz evde oturmuyoruz ki.. * — Ya nerde oturuyorsunuz çocu « — üum). — Camün içinde, — Size kim bakıyor?, Bunu anlamamıştı derin gözlerile yü. Rüme baktı: — Sizin yemeğinizi kim getiriyor?. — Biz yemek yemiyoruz. — Ne yiyorunuz?, — Ekmek , # Küçük portakalcı — Paki ekmeği kim alıyor?. — Belediye veriyor — Sen para kazanıyor musun?. “Sepetindeki sekiz portakala b dedi.