26 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T KOŞ FF Y T F S — — (ğilim, a birader.. wf WL ğ F » a ee -— PTe vEF c B aBi A © Si — Ne yapacaksınız?2.. ll ' . Cemil, birdenbire hayret ederek sor- - Mmuştu: —— Bütün sofanın taşları.. | betini düşünmüyor musunuz? — topraklarda çürüyüp gidecek değil ? 4 ' zabit imişsiniz. ıdecegırn Açıktan açığa fikrimi söyli- “dası dokunacak olan bu iş için bana — gizlice izin vermesini rica edeceğim. — kaybettiniz. 5 .— Daha kumandanın odasından çıkmadan bu işi Nâsır Mebhüt haber a- — — Kim haber verir.. kumandan — Oradakiler mi?.. Cesursunuz. Ateşlisiniz. Kıymeti hiç memleketin ruhuna kolay kolay nü - eagınız işler, o anda ters çevrilir. O — Sonra ne olacak?.. ; 10 Sayfa T AÇT 7 SON POSTA ——— OLUM MANGASI “ Son Posta ,, nın tefrikası: 64 Yazan A.R. --“Cemil; bir askerhayatını memleket uğrunda feda etmeyi bilmelidir!. ,, Cemil, büyük bir soğukkanlılıkla doldurduğu kadehi, son damlasına ka- dar içtikten sonra sükünetle devam et- mişti: — Hiç telâş etme, İbrahim Efendi. Böyle karışık işler.. Ancak böyle kes- tirme teşebbüslerle biter. Hani meş - hur bir hikâye vardır. Kör düğümü ke- sen kılıç hikâyesi... — Fakat Cemil Bey.. Size bu fikri kim verdi?.. - — Kim mi, verdi?.. Ben çocuk de - . Size, vapurda da anlattım ya.. Benmı hayatım, Rumeli dağlarında çetecilikle geçti... Böyle işler bizim için şu bir tek rah kade - hini boşaltmaktan daha kolaydır. — Fakat.. Böy[ı bir hareketin aki- — Meselâ.. Ne olur?.. — O dakikada sizi parçalarlar. — İbrahim efendi!.. Ben, askerim. Harbiye mektebinin kapısından zabit olarak attığım ilk adım, beni doğrudan doğruya ölümle karşılaştırmıştır. Ö lüm; bir asker için hiçtir. Elverir ki, ha- yatını memleket uğrunda feda etmeyi iyi bilsin... Yemen topraklarına dü - şup te kendım kolaylıkla kurtarabil - 'mış, kaç Türk askeri var?.. Ben de bu miyim?.. O halde, iyi bir iş görerek öl- meliyim,. öteki eşkiya reislerine de i- yi bir ibret dersi vermeliyim... İbrahim efendinin hayreti, gittikçe artıyordu: — Allah, Allah... Memleketin gizli “işlerine ne çabuk nufuz etmişsiniz?, Hakikaten memleketini çok seven bir Diye söyleniyordu... Sonra, işittik- lerine inanmamış gibi, birdenbire dur- muş, şu suali sormuştu: — Cemil bey!.. Bu kararınız ciddi - — Âzizim!.. Hem ciddi.. ve hem de ... Hattâ, yarından itibaren de, “derhal bunun tatbikine girişeceğim, — Doğruca kumandan paşaya gi - yeceğim. Memleketime pek büyük fay- İbrahim efendi, oturduğu — yerden fırlamış: — — Eyvaaaah.. asıl şimdi, partiyi - Diye bağırmıştı. * Onun için... — O halde?., toprak - « ağaçları.. hattâ, esen rüzgârları. Cemil bey.. görüyorum, zekisiniz. bir şeyle ölçülemiyecek bir gençsiniz... “akat, böyle bir kaç gün zarfında bu fuz edemezsiniz. — Acaban.. — — Acabası yok Cemil bey.. emin 'olun ki bu, böyledir. Hesapsız başlıya- ',? da her şey, alt üst oluverir. B — O halde?.. — O halde.. siz, mutlaka bir şey mi yapmak istiyorsunuz? — Evet, — — Öyle ise, biraz sabredin. Büyük gün daha bekleyin. — Kim bilir?.. Belki arzunuza uy - gun bir fırsat zuhur eder. " Cemil, İbrahim efendi ile tekrar göz göze gelmişti. Bu zeki Yemen Seyyidi- nin gözlerinde esrarengiz bir mana sezmişti. Metin, cesur ve pervasız bir hareketle yumruğunu masaya dayıya- rak: — Pek iyi, İbrahim efendi. Bekliye- ceğim, Demişti. * Cemil, ertesi gün kışlaya gittiği va- kit, şaşırıp kalmıştı. Çünkü... Yanya taburu, hareket için emir almış, kışla- nın avlusunda, son hazırlıklarını ik - male çalışan tabur, silâh çatmıştı. İki arkadaş, büyük kışlanın, Yanya taburlarına ayrılan pavyonunun ö - nünde karşılaşmıştı, Cemil, derhal eski ve sevgili arka - daşının boynuna sarılmış: — Kardeşim, ne çabuk.. Daha, ayağınızın tozunu silemediniz. Bu yorgun efratla nereye gidiyorsunuz?.. Diye bağırmıştı. Arkadaşı omuzlarını kaldırmış, mü- tevekkil bir sesle bu suali karşılamıştı: — Ne yaparsın Cemil?.. Emir, emir...Hiç olmazsa efrat bir hafta ol- sun, istirahat etse.. Birkaç sıcak ye- |: mek yeseydi, belki biraz canlanırdı... Bari, gideceğimiz yer tayin olsaydı, yüreğim yanmazdı. — Nereye gidiyorsunuz?.. — Buraya beş gün mesafede Ama- ra varmış. Onun arkasındaki Cebel Şerman ismindeki dağlara eşkiya top- lanmış. — E, oralarda başka kuvvet yok mu imiş. — Varmış ama... — E, ne olmuş?.. — Sakın kimseye söyleme. Çün - kü, pek mahrem tutuyorlar.. Galiba oradaki askeri eşkiya muhasara altı- na almış.. — Demek siz.., (Arkası var) Habeş orduları dayanmakta devam ediyorlar Londra, 25 (Hususi) — Sassaba - nehin İtalyanlar tarafından işgal olun- | duğuna dair bir haber intişar ettiyse de İtalyan ordusiyle birlikte bulunan mu- kabirler bunun aksini bildiriyor ve Ha- beşlilerin İtalyan hücumunu püskürt- tüklerini anlatıyorlar. Adisababayı müdafaaya tahsis olu- nan Habeş kuvvetleri Varahay'ın ge- risindeki sağlam vaziyetlerini muha - faza etmektedir. Londra, 25 (A.A.) — Somaliden gelen haberlere göre Ras Nasibunun | askerleri büyük bir kahramanlıkla harp etmekte, mevzilerine sıkı sıkı tu- tunarak her İtalyan taarruzuna bir mukabil taarruzla cevap vermektedir- ler. Müteaddit kanlı süngü hücumları olmuş ve İtalyanlar silâhça çok - faik _ bulunmalarına rağmen merkezde an - cak pek cüz'i ilerliyebilmişlerdir. Buna mukabil iki cenahta — şiddet- li bir tayyare bombardımanından ve töpçu ateşinden sonra İtalyanlar mah- süs bir terakki göstermişlerdir. İtalyan kollarından biri Sassaba ei nehi muhasara ve hücum ederken motörlü diğer kol Fafan nehri üzerin- de ve Sassabanehin elli kilometre şi- mali garbisinde kâin Daggahmedoya vasıl oluyorlardı. Muharebe 24 nisan sabahı başladı- ğı halde her iki taraf da daha şimdiden binlerce ölü ve yaralı vermiş bulun - maktadır. Muharebeye kirk İtalyan bombar - İdıman tayyaresi iştirak etmektedir. Londra, - 25 A, A.) — Şi- # çe e Çd e ğ ü A L Habeş — takviye kıta- İmal cephesine Fransada Seçim Bugün (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) nutukla nihayet vermiştir. M. Saro bu nutkunda Fransız milletinin göster- diği dirayet ve hassasiyeti takdir ve tebrik ile kaydettikten sonra gayenin dahilde sulh ve hariçte sulh olduğunu söylemiş bu sözünü izah ederek hariç- te sulhu kollektif emniyet ile iktısadi min edeceğini, yeni parlâmentonun iktısadi kalkınmayı temin edecek ted- birlerle dahilt sulhu sağlamlayacağını söylemiştir. «Fransanın son ümidi Çeköslovakya misakıdır.» Lion, 25 (A.A.) — Heryo, inti- bat münasebetiyle yapılan bir toplan - tida dün akşam uzun bir nutuk söy- leyerek son teşrit devre esnasında ra- dikal hükümetlerin umumit finansı ida- re edişlerini müdafaa etmiştir. Sözü harici siyasete nakleden Her- riot, Fransız - Çekoslovak misakları - nın Fransanın son ümidi olduğunu söylemiştir. Yusuf İzzeddinin Ölümü Baştarafı I inci sayfada) Çanta içerisindeki vesikalarda. yazılan- İar gizli tutuluyor. Çantada eski Osmanlı veliahtı Yusuf İzzeddinin ölümünün şek- lini ve sebebini aydınlatıcı mahiyette ev- rak ve vesikalar mevcut olduğu rivayet e- dilmektedir. Söylendiğine göre çanta içerisinde Yu- suf İzzeddinin kendi el yazısile bir mek - tubu, bu mektubun fotoğraf makinesile çekilmiş müteaddit kopyaları, bir çakı ve bir raporla tahkikatın nasıl yapıldığını tesbit eden zabıtlar, bu zabıtlarda şahit olarak dinlenenlerin ifadeleri bulunuyor - müuş, Çanta içerisinde ayrıca bir doktor raporu da bulunduğu ileri sürülmektedir. Raporda güya Yusuf İzzeddinin hasta - hktan öldüğü yazılı imiş. Diğer taraftan bulunan mektupta Yu - suf İzzeddinin o zamanki İttihatçı kabimne '|azasile olan ihtilâfları, kendisine karşı ya. kışık almıyacak tarzda hareket edildiği, üzüle üzüle ihtimal günün birinde ölece - ğine dair satırlar varmış. Zamanında türlü, türlü tefsirlere uğ - rıyan Yusuf İzzeddinin ölümünün sebep- lerini aydınlatması muhtemel olan bu ve- sikaların tetkikine devam edilmektedir. Çantada evrakın tetkikine devam edil. mektedir. Tetkikattan sonra Yusuf İzzeddinin ö - Tümü etrafındaki esrarın ortadan kalka - cağı kuvvetle tahmin edilmektedir. İki ih- timal etrafında tetkikat yapılmaktadır. Çantada bazı kanlı eşyalar da bulun - duğu söylenmektedir. Vesikaların neşrinden sonra, etrafın - da bir çok tahminler yapılan ve Enver Pa- şar tarafından — öldürülmesi — ihtimalinden bahsedilen bu tarihi vak'anın aydınlana- cağı şüphesiz telâkki edilmektedir. Kral Fuat Öldü (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Veliahtın Londradan gelerek tahte ge- çinciye kadar devlet işlerinin idaresi için bir niyabet meclisi kurulacağı söylenmek - tedir. Ankara 25 — Kral Fuadın vefatı bu « rada büyük teessür uyandırmıştır. Diış İş- Jer Bakanlığı binasında ve sefaretlerde bay- raklar derhal yarıya indirilmiştir. Son gelen telgraflar şunlardır: Kahire 26 — (Husüsi — muhabirimiz- den) — Kral Fuadın sıhht vaziyetinde ü- mit verecek hiç bir şey kalmamıştır. Kral Fuat ölüm sekiratı halindedir. Bütün Mı - sır halkı neticeyi derin bir teessür içinde beklemektedir. müşkülleri halledecek tedbirlerin te - CTT idare İstanbulu 33 saat nası! ettim? (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) du. Küçük Kadri, «33» saat içinde, 33 sene durmadan eser yazmış müellifle - re bile nasip olmamış bir şöhret kazan- dı. ! Hattâ başardığı marifetin hariku - lâdeliğine bakınca, şöhretinin yakında bütün dünyaya yayılacağı da muhak - kak görünüyor. İstanbulun 33 saatlik çocuk valisin- den bu işi nasıl yaptığını Son Postaya yazmasını istedik. O da isteğimizi ka - bul etti. Aşağıda okuyacağınız yazı o- nun tarafından «Son Posta» muharrir- lerine dikte ettirilmiştir. B en, bir vali olmağa birdenbire ka- bende ta altı yaşımdan beri vardı. Evvelâ bu iş için çok bekleyeceğimi sa« | nıyordum. İptidai bitecek. Lise bitecek. darülfünun bitecek. Bütün bunları düşündükçe — üzülüyor, vet — Korkarım o zamana kadar ben de biteceğim, diyorum. Fakat geçenlerde benim yaşımda bir çocuğun vali olduğunu duyunca sevinç- ten yüreğim ağzıma geldi. Ve: lemekten kurtuldum. Ondan sonra geçen senelerde, çocuk bayramında vali seçilmenin yollarını ara- dım. Fakat kime sordumsa: — Bilmiyorüm! dan başka cevap ala- madım. Nihayet dört beş ay evvel, muallimle- rimden birisi: — Çocuk valiyi kimse seçmez! Ve anlattı: — Bayram sabahı hangi çocuk en ev- vel davranıp da vilâyete giderse o vali o- lur. dedi. Oradakiler tenbihlidir. İlk gelen ço- cuğu hemen makamına oturturlar. Ben bu malümatı alınca bittabi der- hal bu sene vali olmağa karar verdim. 23 Nisanın arife gecesi, bir dakika uy- ku uyumadım. Saat beşte babamı uyandırdım: — Ben, dedim, vali olmağa gidiyorum. Beni öğleye doğru makamımda ziyaret e- dersin! Ve derhal vilâyete koştum. Karşıma çıkan jandarma, beni hakettiğim makamı- ma oturtmak istemedi. Fakat ben bundan yılmadım, ve: — Sonra, dedim, mes'ul olursun. Çün- kü ben bugüne bugün, İstanbul valisinin bütün salâhiyetlerini elime almış bulunu- yorum. Bu kat'i sözlerim jandarmayı hayli dü- şündürdü. Etrafındakilerden birisi: — Hakkı var! dedi. Ve ilâve etti: — Geçen senelerde de bir çocuğu vali yapmışlardı. Şimdi de bunu vali seçmiş o. lacaklar, bunun kendi kendine gelecek hali yok ya? Onu bir başka memür da tasdik etti: — Bugün çocuk bayramıdır. “Çocuk bayramlarında — da âdettir bu. Onlar böyle konuşurken ben de sus- muyordum tabit. Valiliği hakettiğime — e- min olduğum için de, yüksekten atmaktan hiç çekinmiyordum. Nihayet bu sözler, ve benim hallerim kamıma oturttular. Ondan sonraki işleri gelişi güzel şardığımı zannetmeyin. Ben, böyle bir bayramda vali olmağa karar verişimden beri hergün — gazeteleri okuyorum. Ve valinin hayatını adım a- dım takip ediyorum. Vali ziyafet çekiyor. Vali merasimler- ba. rar vermiş değilimdir. Bu istek dedim, yirmi otuz sene bek- jandarmayı da yola getirdi, ve beni ma-| de bulunuyor. Vali Şehir Tiyatrosuna 8"% diyor. Vali gazetecileri kabul ediyor. Vat! ikide birde çocuk parkından b.h,._dıy“—! Vali hayır müesseselerini ziyaret ediyofi gelenleri karşılıyor. Gidenleri teşyi — edi” yor. 3 Hulâsa, bu dört ay içinde gız,etı:lâ“5 haftalığımdan epey para verdim ama, VA" linin ne iş gördüğünü iyice anladım. Hattâ bununla da kalmadım, ve bele* diye nizamnamelerinden elime ıeçıl'eb'ı' diklerimi su gibi ezberledim. O sabah da merasim vardı, bittabi kâ* çıramazdım. Valiliğe başlar başlamaz Poı kıracak değildim ya. Fakat tam o sirada, odama iki küçük çocuk girdi. Meğer onlar da, ilk gelenit vali olacağını duymuşlarmış. 4 Onlara: | — Atı alan Üsküdarı geçtil ded'll"'l Fakat çok üzüldüklerini görünce ıı:.ıöll"w birisini muavinliğime kabul ettim, MBWİ de maiyet memuru yaptım. Hem nasıl olsa iki yardımcı lâzımdı. Onları da maiyetime aldıktan sonrâa: iki otomobil tutturdum, merasime gittim: Merasimden sonra da makamımda on iki" ye kadar tebrike gelenleri kabul ettim. — Öğle yemeğini akrabalarım ve maiye* timle Beyoğlunda İstanbul — lokantasındâ yedim. On dörtten on altıya kadar belediye* de işlerle meşgul oldum: Bir memurun ma* aşına zam yaptım. Bir biçareye iş buldum- Çocuk parkının tamiri için emir verdim. Bu işleri bitirince otomobille darülâc- zeyi ve Cerrahpaşa hastanesini ziyaret €t* tim, İki tarafta gördüklerimden de memnu- num. yemeğini — yint Ondan sonra akşam İstanbul lokantasında yedik. Yemeği mü" teakip selefim Muhiddin Üstündağa tele* fon ettim. Şehir Tiyatrosundaki «Vilâyet) locasını bana açmaları için emir verdirt- tim., Ve hep beraber tiyatroya gittik. Ben tiyatroyu severim. Kendim de iyi bir aktörümdür. Mektepte verilen temsil- leri seyredenler içinde ağlatmadığım kim* se yoktur. Şehir Tiyatrosunda Tosunu öyle iyi oynadılar ki, onlara harcanan paraları 87 buldum. Hattâ; makamımda bulunacağım bir hafta zarfında, tahsisatlarını arttırma" yı tasarladım. Fakat biçarelerin talihleri yokmuş. Hepsi de kuru bir tebrikimle kal* dılar. Ve ben dün azlolundum. Benim azlim, tamamiyle gayri nli'l“" olmuştur.: Daire müdürü karşıma dihldi ve: — Haydi bakalım küçük — bay... Sizt yol gözüktü artık! dedi. Rica ederim, sorarım size. Bir vali, bir daire müdürü tarafından azlolunabilir mi? Hem bir daire müdürü, koskoca bir vali- ye bu lisanla mı hitap eder. Fakat itiraf edeyim ki, bütün kabahat bende olmuştur. Eğer ben, samimt davrü* nip ta, vilâyet makamını İMI işgal ettiğimi söylemeseydim, kimse | farkında olmayacaktı. Herkes gibi Muhiddin Üstündağ d& oraya salâhiyettar bir makam tarafında! oturtulduğumu sanmaya devam edecek V? bir türlü yerine dönmeyecekti, | Şimdi işittiğime göre, bana M makamını açan odacı ve daire azlolunacaklarmış. Beni gezdiren ıofö" de parası verilmiyecekmiş, Eğer bunu yaparlarsa, bayram da, valiliğin keyifleri de burnumdan M Eğer onların kabahatleri varsa, Mubid- din Üstündağa yalvarırım, İstanbul Fh'*' ne bir günde yaptığım hizmetlere bağışlâ” sın| k n İşte size yirmi dört saatlik valiliğif hesabı... Makamımdan açık alınla indiğitt ( için vicdanen müsterihim, atı gönderilmeye devam ediliyor. İtal- yanlara Adisababa yolunu kapamak için Habeşler Varrahailu'nun cenu - bunda çok kuvvetli mevziler tutmuş- lardır. Bütün takviye kıtaatı bu mev- zilere gönderilmektedir. Tsana gölü mıntakasına gelince burada İtalyanların Bakardar mevkii - ni ele geçirdikleri söyleniyor. Mavi Nil bu mevkide Tsana gölünden çıka- rak akmıya başlar. Göjam mıntakasın- da İtalyanlar hemen hemen hiç bir mukavemet göstermeksizin ilerlemek- | tedirler. haku t Cai ak n ieini dükelledn d Ce —— İngîlii İtalyan ihtilâfı nasıl Musolininin dünkü nutku dığını anlattı. beyan etmektedir. - “hh 4 İ0 “illa Za TEL amik Roma, 25 (A.A.) — Resmi mahfeller İngilterenin — Libya almış olduğu ihtiyat tedbirlerin münhasıran kendisine binaenaleyh İtalyanın hiç bir veçhile heyecana kapılmasına ınılııl <— düdük d el di l _1&. a SirmeR. (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) Roma 25 (Hususi) — Sinyor Musolini bugün Apilia şehrinin küşad H aa parak bir nutuk söyledi. Nutuk kısa idi. Başbakan evvelâ İtalyanların muzafferaf” ilerleyişinden bahsetti, sonra, zecri tedbirlerin dünyadaki sefalet ve istırabı arttf” ııudıdııııı—" taallâüku bulunduğunu V" H_ılıl*

Bu sayıdan diğer sayfalar: