6 Sayfı Pariste inanılmıyacak bir hâdise Bir ölü yatakta yatan adam atır! Paris zabıtası geçenlerde -tesadüfen garip ve şayanı hayret bir hâdise ile karşılaşmıştır. — * Zabıta memurları yağmurlu bir gece de soyulan bir evde hırsızları ararken bitişik evin bodrum katına geçmiş ve orada korkunç bir manzaranın şahidi | Görülen manzara şu-l olmuşlardır. duür: dar süslü bir yatak odası ve bu odanın ortasında mükellef bir karyola. Karyo- lada başında mum çiçeği, göğsünün ü- zerinde bir buket ve sırtında gelin elbi- pesi ile bir kadın cesedi uzanmış bulu- nuyor, yanında da canlı bir erkek ya- biyor. Bu erkek bodrum kapısının birden- bire açıldığını ve elektriklerin kendi üzerine tevcih edildiğini görünce ye- tinden fırlıyor, cesedin üzerini örtmek istiyor, fakat iş işten geçmiş bulunu- yor, polisler bu adamı yakalayıp adli- yeye veriyorlar, hakkında takibata baş- kyorlar. * Ölmüş bir kadın cesedi ile koyun- koyuna yakalanan adamın adı Rişar Zibie'dir. İstintak tahkikatının ortaya koyduğu netice de şudur: Rişar bundan yirmi yıl önce yirmi beş yaşında iken — Romada Mari La- tie -adlı güzel bir kızla sevişiyor - muş. —Uzun süren bir sevişme — dev- resinden — sonra evlenmeğe karar vermişler, haziran ayının otuzuncu günü nikâhları kıyılacakmış. Mari süs- Jenmiş, gelinlik elbiselerini giymiş, ni- kâh dairesine gidilmek üzere hazırla- nılmış, fakat tam yola çıkılacağı sıra- da kızın üzerine bir fenalık gelmiş, düşmüş ve ölmüştür. Düğün günü ma- teme gark olan aile çırpınıp dururken Mariyi çılgınca seven Rişar cesedi ku- caklamış ve kimseye göstermeden ev- den çıkarmış, bir yere saklamış, ertesi günü de cenaze merasiminde buluna- cakmış gibi kızın ailesinin evine git- miştir. Fakat orada kendisine hayretle we büyük bir şaşkınlıkla cesedin kay- bolduğu haber verilmiştir. Rişara gelince o kucakladığı cesedi bir tabutla Parise naklettirmiş, orada bir doktora tahnit ettirerek cesetle be- 'taber yakalandığı eve getirmiş, bod - rum katında bir gelin odası döşetmiş we cesedi bu odadaki karyolaya yatır- mıştır. O günden itibaren de her gece muntazaman bu ölü sevgilinin koy- nunda yatmış, muayyen zamanlarda tahnit ameliyesini bizzat kendisi taze- lemiş, aşkına sadakatten bir gece bile inhiraf etmemiştir. Rişar bekâr yaşadığı için evine kim- * * X Ölü, erkeğin düğün günü kaybettiği sevgilisidir. Cesedi tahnit ettirmiş, teli ve duvağı ile yatağına tır. Zabıta bunu bir tesadüf neticesi keşfetti. | Bodrum katında bir gelin odası ka- ç| K | Marie Latie $€ girmez, evi temizleyecek olan hiz- metçi de bizzat Rişarın nezareti altın- da hizmetini görür, bodrum katına in- dirilmezmiş. Muhitinde gayet dürüst bir adam tanınan Rişarın bu tarzda ölü bir sevgiliye şaşmaz bir sadakat| göstermesi adliye mahafilinde hayret (edilmiştir. uyandırmış, kendisi tıbbı adliye tevdi Tıbbı adlide yapılan — muayenede Rişarın tabit bir adam olduğu netice- sine varılmış, hareketinde de gayri ta- bit bir vaziyet görülememiştir. Cesed zabıta tarafından müsadere edilmiştir. Şimdi Rişar sevgilisinin ma- temini tutmakta, onu yeni ölmüş te- Tâkki ettiğini söylemekte, cesedinin ya- kılarak küllerinin kendisine verilmesi- ni istemekte ve mütemadiyen ağla- maktadır. Talebelerin sıhhi vaziyeti İstanbul Maarif Müdürlüğü tarafın- dan İstanbuldaki bütün mekteplere yeni bir tamim yapılmıştır. Bu tami - me nazaran mektep müdürleri talebe- nin sıhhi vaziyetleriyle yakından alâ - kadar olacaklardır.. Ayni zamanda mekteplerde — muayyen zamanlarda mektep doktorları tarafından talebe - ler muayene edilecektir. — Bunlardan başka talebenin sıhhi vaziyetinin gö- zetilmesi için bir çok tedbirler alına - caktır. Bir adamın 450 lirasını dolandırdılar Sabıkalı takımından Topal İsmail namiyle maruf bir dolandırıcı arkadaş- ları İsmail Hakkı ve Kütahyalı Osman- la beraber dün — Yenicami avlusun - da Mehmet isminde birinin manitacı- SON POSTA 25 Nisan ” Çocuk vali meğer ile 10 sene aynı kendi kendisini vali tayin etmiş! Bütün İstanbulu kandıran yaramazla matbaamızda bir mülâkat Ön iki yaşındaki küçük vali Kadri dün matbaamıza geldi vet: — Benim, yazılmasını istediğim — bazı mühim noktalar var. Evvelâ bir gün içinde başardığım işlerden bahsedeceğim. Sonra da' gazeteniz vasıtasile bazı kim» selere açıkça teşekkür, bazı kimselere de açıkça etessüf edeceğim, dedi. Yanındaki küçük muavinine bir emir verdi: — Şimdi telefonu aç, 855 numaralı po- lis memuru Safiyi buldur. Kendisi, verdi - ğim izin zamanını geçirmiştir. Evvelâ bana iki otomobil bulsun. Sonra da Tokatlıyan da (8) kişilik bir sofra hazırlatsın. Ve der- hal buraya gelsin. Muavin telelona koşarken bize dönerek ilâve etti: — Bu ziyafet sofrası yakın akrabalarım içindir. Fakat yemek zamanlarında pe - şime hiç tanımadığım bir takım adamlar takılıyor. Ben valilikte henüz fazla tecrü- be sahibi değilim amma, selefimin böyle her öğle yemeğinde bir düzüne insan do - yurmak mecburiyetinde kaldığını hiç zan- netmiyorum ! dönerek kat çocuk vali Amerikayı günlerdenberi' meşgul eden hâdise Diri diri mezara gömülen üç altın arayıcısı Tahlis ameliyesi yüzlerce hafta sürdü, bir hafta v heyecan içinde E kişi çalıştığı halde tam bir bütün bir kıt'anın halkı çirpındı. durdu Memur Sâfi Elendiye diyeceğim yok. | Bundan bir müddet evvel İngilterede bir çok ameleler yer altında kalmışları arkadaşlarından bir grup bunları kurtarmağa çalışmışlardı. Çünkü ©o gelmese vali olduğumu isbat e - İ Çocuk vali ve muavini demem. O takdirde ise bittabi hiç bir lo- kanta imzamı kabul etmez. Fakat diğerleri, belediye hesabına im - aaladığım masraf puslalarındaki yekünu boşboşuna kabartıyorlar. Ben kendimde belediyenin — paralarını har vurup, harman savurmak hakkını bul- muyorum. Fakat onları yanımdan kov . mıya da yüzüm tutmuyor: Ne yapacağımı şaşırdım | Vali, istediği çayı yudumlıyarak bahsi değiştirı Bir gün içinde epey iş gördüm: Ölen aktör küçük Kemale çelenk yaptırttım. Ço- cuk parkının tamiri için emir verdim. Vi - lâyetteki emektar bir memurun maaşına on lira zam yaptım. Muhtelif müesseseleri teftiş ettim. Biçare bir kapıcı namzedinin bir aydır sürüncemede bırakılan işini bitir- dim. Nitekim, dün akşam bize locasıni ve - ren vali Muhiddin Üstündağı — Sizi tebrik ederim. Yokluğumu hiç hissettirmediniz! dedi. hık suretiyle 450 Kirasını dolandırmıştır. İsmail ve arkadaşları aranmaktadırlar. - - y Karım Beni Sevmiyor? «Üç senedir evliyim. Hayat ve saa- deti evinde arıyan bir erkeğim. — İşim icabı günde on altı saat — çalışıyorum. Evime döndüğüm zaman güler yüz gör- mek hakkımdır. sanırım. Halbuki ka - mm cahil ve sevme kabiliyetinden mah- zum. Ne beni seviyor, ne de sevilmek istiyor. Kendimi ona sevdirmek için e- limden geleni yaptım, fayda vermedi. Akşam dokuzda eve gelirim. Yiyece- ğim iki lokma ekmeği bile bazır bula - mam. Çok sabrettim. Fakat artık ta - hammülüm kalmadı. Ayrılmak istiyo- züm. Bana ayrılmak için bir yol göste - * Zorla sevgi olmaz. Karımız sizi sev- miyorsa kendinizi ona rzorla sevdire » mezsiniz. Fakat bu ayrılmak için kanu. ni bir sebep olamaz. Mahkeme sizden daha esaslı ayrılma sebepleri arar. Yal- mız arada çoçuk olup olmadığımı söyle. miyorsunuz. Maamafih ne de olsa ay- rılmak için daha kuvvetli sebep lâzım. Mahkemede davanızı kazanarmıyaca - gınıza göre, meseleyi dahilde halletme- ge çalışmak daha doğru olur. Zaman her davayı halleder. Bir müddet daha sabrediniz, ve karımızın gönlünü fethet- meğe çalışınız. Kadın ne kadar hodgüm we lâkayt olursa olsun sevgiye karşı mu- kavemeti yoktur. Davanızı gene ancak sevgi ile halledebilirsiniz. e F GÖNÜL İŞLERİ zebilir misiniz? Ankara: Akan En memnun olmadığım nokta da, teh. rike gelenlerin, tavsiye istiyenlerin bollu- ğgudur. Onlarla uğraşmaktan, şehrin dert- lerile meşgul olmiya vakit bulamıyorum. Halbuki bir kaç günün içine, bir çok işler sıkışlırmak niyetindeyim. Yalnız, dairemdeki memurlardan — hiç memnun değilim. Bir Wkübali halleri var ki sormayın. O - dama kapıyı vurmadan giriyorlar. Bir şey anlatırken ellerini masama dayıyorlar. So. kaza çıkacağım sırada paltomu, şapkamı tutmuyorlar. Yılışık yılışık sıntıyorlar. Halbuki ben, vazilfe başında ciddiyet i-- terim, Vüâktâ hepsi de babam yerinde adamlar. Fakat ne olsa, işgal ettizim makama bür- bakıp olduğuma yin. Vazife haricinde, ne isterlerse yap - ta — mağrur bir — vali hükmetme - sınlar. Fakat makamımda, hiç bir hafif- liği affedemem. Eğer böyle giderse is. tifa mecburiyetinde kalacağım. Meğer: «Sakalım yok ki sözüm dinlen- sinle sözü çok yerinde imiş. Ne geri kafal insanlar Yarabbim. — Bir insanın hürmet görmesi, vali olması için mutlaka 120 kilo gelmesi mi lüzüm? An - hyamıyorum! Muhiddin Üstündağın vekilini biraz da Nevyork (Son Posta) — Amerika gün- lerdenberi diri diri mezara gömülen üç ki- #inin mukadderatile meşguldü... Bu hâ - dıse halkı en büyük siyasi hâdiselerden da- ha fazla alâkalandırmıştı. Mesele gu: Robertson, Scadding ve Magill ismin. de üç arkadaş, metruk bir altın madenini tekrar işletmek için aralarında bir şirket (akdetmişlerdir. Bunun üzerine madeni de İberaberce muayene etmek için Nouvelle - Ecosse denilen yere gitmişler, beraberce, o- cağın içine girerek, galerilerde yürümüş « ler, elli metre derinlikte ve tünelin ağ - zından 50-60 metre içerideler iken tünel birdenbire yıkılarak geçitlerini tıkamış ve üç adam da diri diri toprağın altında gö - mülü kalmışlardır. Bunların kayboldukları ve madenin içine de kaldıkları anlaşılıncıya kadar bir hafta geçmiştir. Nihayet kazazedeleri kurtar - mak üzere çalışılmıya başlanmış, ilk iş e- larak büyük bir vida tertibatı ile toprağı kazazedelere kadar delmek, bu deliğe bir boru yerleştirerek gıda temin etmek yoluna | gidilmiştir. Beş santimetre kutrunda olan bu boru 60 metre kadar uzatılarak biçarelere gı- da gönderilmiş, bundan sonra Kanada hü- |kümetinin yardımile yüz kişilik bir amele grupu teşkil edilerek süratle kanalın te - mizlenmesine başlanmıştır. Bu ameliye de bir hafta sürmüştür. Doktorlar, bir hafta zarfında aç ve halsiz kalan felâketzedelere kalbi takviye edici ilâçlarla, kahve gibi, kuvvet verici şeyler göndermişler, yol açı- lıncıya kadar onları yaşatmak istemişler- Yerin dibi ile üstü arasında boru ile muhabere imkânı bulununca üç arkadaş - çan Magillin öldüğü bildirilmiş, kurtarma ameliyesinin başında bulunan Magillin ka- msı bu haberi alır almaz, derhal düşüp ba. yılmıştır. Bunu müteakip — zayıf ve ince bir ses: «Bizi kurtarınız» diye yalvarmıştır. Bunu müteskip şu cümleler işitilmiştir: «Oturduğumuz yeri su basıyor. A - yaklarımız çamurlar içinde. Akşama ka- dar bizi kurtarmazsanız boğulup ölece - Kizle Scadding ve Robertaonun zevceleri, ko- galarının zayıf ve titrek seslerini duyunca melelerin ellerine, ayaklarına kapanarakl — Kocamızı kurtarın! diye yalvar başlamışlardır. Bundan sonra borunun ucundan aca * yip ve manasız sözlerle şarkılar işitilmiş Y biçarelerin akıllarını kaybettikleri zannt dilmiştir. Bir taraftan bunlar olup biterken, diğ€f taraftan yüzer kişilik üç posta amele £€ ce gündüz çalışmıya devam etmişler, ame liyata nezaret eder maadin müdürü dd bir kazaya kurban giderek hastanaye dırilmiştir. Bir aralık Scaddingin sesi duyulmuş Vİ karısile arasında şu mükâleme cereyan & miştir: — Ne vakit kurtulacağız? — Çok yakında. — Bu kadar zamandanberi çalıştığın!d halde kurtaramıyorsunuz, daha kazmalâ' rın sesini bile duymuyorum. Tahammülümi kalmadı. Bize hayat vermek için; öl: mahküm olduğumuzu söylemiyorsunuz..« Karımı hüngür hüngür ağlıyarak bağıt * miştir: $ — Scadding, vallahi bir kaç saate kit dar kurtulacaksın... Yüz kişi çalışıyor. M€ rak etme, metin ol... Her türlü yaşama ümidini kaybeden R&s bertson boru vasıtasile kâğıt ve kalem is * tiyerek vasiyetnamesini yazmak istemii Kendisine kurtarılacağı söylendiği — haldt atrar etmiş ve içeriye kâğıt, kalem yollan mıştır. Nihayet bir hafta sonra bir akşam saaİ 23 te yol açılabilmiş, iki kazazede, çâ * murlar içinde baygın bir halde bulunmuf” lardır. Hazır bulünan doktorlar iki arkât daşiı Muayene ettikten sonra derhal havaya çıkarmışlar ve istişahat etmek üz€' ve evlerine göndermmişlerdir. Bütün Ame' rika büyük bir sevinç içindedir. Tahlis # meliyesi esnasinda kiliselerde kazazedelef için âyinler yapılmış, gazeteler ikinci — Vü üçüncü tabılarla ameliyatın bütün safha * — karını takip etmişlerdir. Bir muhtar mahküm oldu Dodullu köyü muhtarı Talip köy kanununa tevfikan tutmaya mecbuf olduğu defteri tutmadığı ve hesapla * rında intizamsızlık olduğu için 30 lirâ — devhal sevinçten ağlamağa ve çalışan a -'para cezasına mahküm edilmişli:_ edebiyattan bahsettirmek istedim: —- — Bence, dedi, en büyük edip Server Bedidir. ÖOnun «Cingöz Recain leri ezbe-|lardan böyle daire âmirleri seçild ir. Sonra “Ali Rıza Seyfinin kisilen vilâyet daire müdürü de, onun gelişiti timde gi tapları yüksektir. Sezai Attilânin Afacan mecmuasında çıkan «Hava korsanlarır da yaman. Fakat ne olsa edebiyatta Avru - padan geriyiz. Meselâ bizde «Arsen Lü « pens Syürında bir eser çıkmamıştır. * Beyanatını böylece tamamlıyan küçük walinin (!) matbaadan ayrılışından bir saat sonra aldığım acayip bir haber beni tesi « rinden günlerce — kurtulamıyacağım. — bir hayret içinde biraktı: Meğer, küçük Kadri, kendisini hiç bir makamın haberi olmadan vali ilân etmift Eskiden çocuk bayramlarındı hiç yıaugımımı., ve yeniden böyle bif oturtmuştur. Böylece, (24) saat, koca memleketi parmağında oynatan kadar çocuk eşi - kaydolunamı; maceranın kahramanı kesilmi pari cak - bif mdi onun vilâyette gördüğü itibarif azlığından şikâyet edizini hatırlıyorum V* gayri ihtiyari: — Haspam! diyorum. Dayak yemedi” Gine şükret! Naci Sadullab