Vergilerin Birleştirilmesi . Fasulyeden Başka Yemek Bilmiyen Çocuk * Vergilerin Birleştirilmesi imdiye kadar memur maaşlarından ş mühtelif nam ile kesilen — vergiler | tatbikatta bir çok karışıklıkları mucip olu- İ yordu. Ne memur verdiği verginin cina ve miktarını biliyordu, ne de vergileri kesme- ğe memur olanlar bu işin altından kalka- biliyorlardı. Bunu kendi tecrübesi ile bilen cski İs- tanbul defterdart ve Saylav Mustafa mec- | iste bir takrir vererek müvazene, buhran, kazanç ve 'Hava Kurumu vetgilerinin bir — kâlemde alınmasını teklif etmiş. Fakat zahirde işleri basitlegtirecek ve tahsili — kolaylaştıracak. gibi görünen bu teklifin neticesi yeni bir vergi - ihdasına müncer oluyor. Bu yeni teklif kabul edi- Brse hasıl olacak vaziyet şudur Maaş Şimdiki — Yeni tek - vergi life göre 458 638 549 765 797 1,026 1,064 1,275 1,641 1,912 10,000 2,397 2,550 20,000 5,226 5,300 Bu neticeye göre yeni teklif belki hazi- menin lehinde, fakat vergi verenlerin a - Teyhindedir. Hükümetin ise böyle bir fik- ri olmasa gerektir. Zaten aldıkları maaşın mühim bir kısmını yine hükümete bırakan memürlara artık fazla yüklenmek doğru 2,500 3,000 4,000 5,000 7,500 — olmasa gerektir. * Fasulyeden Başka Yemek Bilmiyen Çocuk Dllıı muharrirlerimizden biri hamal- ğa rastgeliyor. Niçin hamallık yaptığını öğ- | genmeğe çalışıyor. Çocuk bu fırsattan isti- | fade ederek muharririmizin arkasına takı- hyor, idarehanemize kadar geliyor. Burada hayatının muhtelif — safhaları hakkında kendisine muhtelif sualler soru- yorlar. Bu konuşma esnasında şayanı hay- ret bir hakikat öğreniyorlar; çocuğun ye- O mek hakkındaki İTehçesi dört kelimeden | ibaret:Ekmek, peynir, yoğurt ve İasulye. Çocuğu başka yemek — isimleri sayması için zorluyorlar, çocuk şaşınyor, düşünü- yor, bir türlü başka bir yemek adı hatırlar mıyor. Hayatında yiyebildiği yegâne sıcak “yemek fasulye, ondan buşkasını bilmiyor ve hatırlamıyor. Bütün hayatında sıcak yemek namına fasulyeden başka yemek, bilmiyen bu ço - cuk da Türk çocuğudur. O da bayram ya- — pan kardeşleri arasında yaşamak hakkına O maliktir. Fakat o eğlenmek değil, yemek hakkından . bile mahrumdur.  Nerede Çocukları Koruma: Cemiyeti? — Nerede memlekette — nufusun çoğalmasını | istiyenlerin şefkat eli? L_ Özlü sözler: Dzlı:eınc sevilen bir melek, — bazan Aşk belki istırap veren fa- Kat ona sen yine itimat et. R. Tagore şeydir, * Aşk herkesin bahsettiği, fakat kimse- Bin görmediği ı»ı hayaldir. La Rochfoucold * Çok nelfret edildikçe, hâlâ biraz sevi- Kiyor demektir. Mme. Deshouliere * “Bir yerdeki vücut kalbten evvel ken- VĞ!İ teslim etmiştir, oroda fuhuş vardır. p İ Ö F b p v 5 ! E t Babar geldi. Toprak isınmağa, bütün kış uyuyan tabiat uyan- mağa başları. Bütün tabiatta yeni bir doğuş var. Kuşlar yuva- larını yapıyor, ağaçlar çiçekleniyor, taiat içinde yaşıyan aşi- retler harekete geliyor. Kanlar kaynıyor, kalbler kımıldıyor, dünyayı sevgi, güzel- Kik ve yeni bir hayat kaplıyor. yeni hayat kaltıyor. KA Bahar geldi Bi İlkbahar yeni doğuş, yeni inanış mevsimidir. Güneş, hava, bahar ruhlarımızı yıkıyor, benliğimizi değiştiriyor, hayatımıza Bütün kederlerinizi, bütün üzüntülerinizi, bütün dertlerini ——— — SÖZ ARASINDA 3 milyon lira Servet Bırakan çöpçil Londrada çöpçülük eden James Lin - ekerson isminde bir adam öldükten sonra 450 bin İngiliz lirası servet bırakmış ve varisi olmadığı için para, mahlüle intikal etmiştir. Linckersoa kat'iyyen para sarfet- mez, çöp tenekesine atılan yemek artık - larile geçinir, konu komşudan dilendiği el- biseleri giyermiş. ... Fransız Başvekilinin şapkasını ezen top Bir kaç gün evvel, Parisin Tuilerie bah- çesinde şişman ve yaşlıca bir adam dal - gn dalgın dolaşıyordu. Bu sırada, da - İdisile oymamağa çıkan bir yavrunun fırlat- hk eden sekiz on yaşında bir çocu-| tığı top yaşl adamın başına geldi, melon şapkasını ezdi, yavru gelip topu almak için boynunu bükünce yaşlı adam, kendisini sevdi ve topu ona verirken yanağını ok -« şadı. Bu adam Fransa başvekili Alber Sa- ro idi. Korku içinde af dileyen dadıya: — Küçüğe çok teşekkür ederim, dedi. Beni bir iki dakika meşgul etmeğe sebep oldu. Kafam dinlendi. ... Milletler Comiyetine verilen hediyeler Yeni inşa edilen Milletler Cemiyeti sa. | rayına her millet hediyeler vermektedir. Reisin odasını, Çin hükümeti büyük — bir zevkle tefriş ettiği gibi, içtima salonunda- ki kürsüyü de Yeni Zelânda yapmıştır. Bu kürsü Samoo adalarındaki tahtalardan ya- pıldiğiı ve hiç çivi kullanmadan geçme 0- larak imal edildiği için Yarihi bir kaymet ifade etmektedir. Kürsüyü 15 mütehasdıs usta iki ıydı yapmışlardır. ... Mabeşistanın kedileri bile Avrupelılara dargın Pariste kediler meşheri açılmış. Bir si. nema operatörü bütün cins kedilerin fil - mini alıyormuş. Sıra Habeş kedilerine ge. lince bu hayvanlar objektife mütemadiyen sırtlarını çevirmişler ve resimlerini aldır. - mamışlar. - Operatör. — Habeşlileri fazla darıltmısız. İmkânı yok bize yüzlerini göstermiyorlar! diyerek filmi almaktan vaz geçmiş. 7 yere serdi. Hakova takımı Avusturya futbol likinin onuncu takımıdır. Oyuncuları oraya nazaran onuncu derecededir. Beynelmilel bir şöhreti de yoktur. Fener takımı Türkiyenin birinci takımıdır. Diğer Türk takım- zi arkada bırakınız, Bahar ile beraber yeni hayata ayak uydu- HERGÜN BİR FIKRA Eski Müşteri Bundan otuz, otuz beş sene evvel, bazen kibar meclislerinde de bulunup ötekini berikini eğlendiren, Hamza a- dında meşhur bir serseri vardı. Hamza esrarla kumara düşkün ol - duğundan, ikide birde yakalanır, mah- kemeye sevkedilir, bir kaç aylık ha - pis hükmü giyer, yine çıkardı. Bir gün yine yakalanıp bâkimin hu- zuruna çıkarıldı. Muhakemesi görülüp te, sonunda rels: 5 — Bir diyeceğin var mi? Diye eo- runca, Hamza: — Evet, rels bey! Dedi. Vereceği- niz cezayı kestirip atmazdan önce, be- nim eski bir müşteriniz olduğumu, bu- ryaya bununla dokuzuncu defadır. gel- diğimi nazarı dikkata alarak biraz ten. zilât yapmanızı istirham ederim! i——— I RULMACA Soldan sağa: | - Bosfor. 2 - Arapça aben», başımı- zın kıl. 3 - Daire. 4 ; Padişah makamı i- çin kullanılır. 5 - «Mahmut» un başına gelirse bir masal kahramanı olur; —Ayun beyan. 6 - Sonu edatı, zaferlerde kurulür, nota, 7 - Su. 8 - Mütekâmil lâmba. 9 - A- Tının yaptığı, nota, 10 - İsim, kaldırmak, su hücumu, Yukarıdan aşağıya: | » Ak, yüksek.»2 - Dalgın. 3 — Ağza alıp yutmamak. 4 - Su, kırmızı. 5 - Bir Er- meni ismi, çocuk doğurtan, 6 - Hayret e- datı, aptal hayvan. 7 - Öldrümek. 8 - Eve yerleştirmek. 9 « Libas. 10 - Mekteplilerin taşıdığı, memleket. Dünkü Bulmacanın Halli; Soldan sağa: | » Patlican. 2 - Akait, ki. 3 - Park, Bu şerait altında na, artık. Rus edibi Puşkin Habeşli imiş Yüzüncü senci devriyei vefatı münase- betile 1937 senesinde hatırası taziz edile- cek olan meşhur Rus edibi Puşkin meğer Habeşli imiş.. Anlatılanlar doğru ise me « sele göyle olmuş. 1707 de, Rus korsan - ları tarafından yakalanıp büyük Petroya getirilen esirler arasında bir Habeşli var- mış, genç zeki olduğu için etrafın nazarı dikkatini celbetmiş ve Parise mühendislik tahsiline gönderilmiş. Gelince, saraya mer- but bir Alman kızile evlenmiş, beş çocuğu olmuş,»o beş çocuktan birisi Puşkinin bü- yük babası imiş. ... Ruzvelt en sevgili dostunu kaybetti Amerika cumhurreisi Ruzveltin 25 se- nedenberi, hususi kâtibi, müşaviri ve sa - mimi arkadaşı olan Louis M. Hove göz- lerini hayata kapamıştır. Louis M. Hove New - York Herald ga- zetesinin sahibi idi. 1910 senesinde o za- man genç bir avukat olan Franklen Ruz- velti Albany eyaletinden meb'us çıkar mak için, mesleğini bıraktı ve onunla mü- cadeleya atildı. Ruzvelt bu mücadelede muzaffer çıktı. Artık iki dost birbirlerin- den ayrılmıyorlardı. 1920 senesinde Ruz- velt felç hastalığına uğradığı zaman, Hove dostunun başucundan aylarca ayrılmamış- tı. Kendisi aile erkânından maduttu, Ruz- velte aFranklin!» diye bitap ettiği gibi, ka- rısını da ismile çağırırdı. Ormanların kıymeti - Biz kaç amr sonra beşeriyet bütün ih » tiyaçlarını ormanlardan temin - etlecektir. |- Şimdi panmağa ve bannmağa yarıyan a - gaçlar gıda maddelerile geçim maddeleri de vereceklerdir. Bir kimyager, ağaçtan istihsal edilen kumaştan mamul bir elbise yapmıştır. Bir diğeri de gene ağaçtan istih- sal ettiği çikolataları arkadaşlarına ikram etmiştir. — kadı. 4 - Masal. 5 - Gazap, ay. 6 - aksa, nale. 7 - un, ab. 8 - Atıyye, la. 9 - El, ki, |. mey, Yukarıdan aşağıya: | - Papağan. 2 - Aka, ak; al, 3 - Ta- Yassut. 4 - Lik, panik. 5 - İyd, yi. 6 - Kaan. 7 * Akasya, 8 - Nida, lâle. 9 - İlçebay. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Evvelki gün Avusturyanın Hakova takımile Fenerbahçe kar. pılaştılar. Avusturya takımı bire karşı beş gol yaptı ve Feneri Tarından hiç biri onunla boy ölçüşememektedir. Böyle olduğu halde Hakova takımı karşısında Fener takımı silinip kaybolmuştur. Ya Avusturyalıların birinci takımı gelmiş olsaydı âkibetin ne olabileceğini bir düşünün. bizde futbolculuğun ilerlemiş bulunduğu. İSTER İNAN İSTER İNANMA! SoKısası Şiirle Tedavi E. Ekram-Talu -—? Biıım tarih kitaplarından bln“q okudu idim: Eskiden Süleymat niye camii civarında bulunan timarbas nedeki delilerin tedavisine yardım ola — sun diye, sarayın mehter takımı hek gün oraya gider, nöbet vurur, yani ıııU zika çalarmış. Bizde daha o zamanlar tatbik edikk. — diği bu kayirtan anlağılan musiki — ile, — tedavi usulünü sonradan bütün dünya — benimsedi. Amma fayda gördü, gör * Z medi, onun orası bence malüm değil. Şimdi de, Fransada Madam Luci& — Guillet adında bir kadın, sinirli, dima- ıi ğen yorgün ve sıkıntıya müptelâ olan4 ları şürle tedaviye kalkışmış, tecrübe, lerine devam ediyormuş. Madamın iddiasına göre ruhen mat — ü1 olanlar, kaynakların sesinde, âşıkaş, ne iniltilere, kuytu ağaçların zemze < melerine, kuşların cıvıltısınâ, — sevem kalplerin ihtizazatına, mehtaba, şafağan guruba, hâsılı tabiatın bütün seslerin&, manzaralarına, heyecanlarına tercü < man olan mısralardan mütchassis olak rak tedricen şifa bulmakta imişler. Madam Guillet'nin indinde sür bb: seyyale imiş ki âsâbın trdavııındq kat'iyen müessir oluyormuş. Olur ağ Dünyada nice esrarengiz kuvvetler var ki mahiyetleri bugüne kadar belli ol 4 mamış, fakat fennin muhtelif tatbikar tında tesirleri görülmüştür. Şiir de ğ &lâ bunların arasına katılabilir. ; Yalnız şiirin bu —müessiriyeti ta * hakkuk ettiği takdirde bizim bugünkü edebi buhran ile bu işde yaya kalacağır mızdan korkarım. Sinir hekimlerimiz, hastalarına re> çete yazarlarken ister istemez duraklı« yacak, tereddüt edecekler. Kimin hans — gi şiirini tavsiye etsinler? Herkesin cümlei asabiyesi Florinalı Nazıma - tat 4 hammül edebilir mi? Kimi mizaç aruz- dan, kimi de hece vezninden haz- zeder. Sonra bunların her ikisinin için« de de aksi tesir yapıp, zaten sapıtmağa -| müstait hastayı zır deli edecek nclel vardır! Bir de, şifa hassası en fazla olan me* selâ Yahya Kemalin mısraları, nedre: . tinden dolayı, tıpkı Avrupa müstahzar ları gibi ateş bahasına satılırsa orta halli j | hastaların vaziyeti nice olur? Fakat siz bakındı helet Madam Gu 4 — illet'nin tedavi usulü etrafında yora yora az kaldı ben çıldıracaktım! .z.”â....u.. ; Biliyor Musunuz? —— | — Lozan sulh müzakeresi kaç ay dek — vam gtti? 2 — Türkiyede beynelmilel takvim ve beynelmilel saat ne vakit kabul edilmiş . : tir? * Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Zürafenin bayu 6 metredir. 2— İstanbul 1453 milâdi 'sencsindil Ş alınmıştır. 3 — Nietzeche Alman filozofudur. 4 — Madam de Pompadour on dör düncü Lüf'nin gözdesidir. Özlü sözler Erkekler kadınların ilk âşıkı, kadınlaf erkeklerin son sevgilisi olmak isterler. Oscar Wilde n eee? * Aşk imiş her ne var âlemde İlim bir kilükal imiş ancak (Cevapları Yarın) ——