6 Sayfa Mısırçarşısının küçük küfecilerile mülâkat » ok mu? Onlar Misir — çarşısında küçük bir küfeci çoe- - tuk anyordum. — Biri garkı söyleyerek — ya- mımdan geçti, - kolun. dan tuttum: — Gel seninle bi * Taz konuşalım. ç — Yok, birak beni para kazanacağım. — Biraz gel canım. | Ben de sana para ve- — ririm. Gözlerinin içi gül dü: — Çok mu verir. sin?. — Ne kadar ister. sin). Düşündü düşündü sonra: — 650 kuruş ver, konuşayım, dedi. Anlaşmıştık. 12 yaşındaki Abdullah ağır ağır cevap verdi: “Ağır yük taşırsam yoruluyorum. Ah şu beş kardeşim Adı Mehmet Palan. 7 yaşında. Küçük. Yedi yaşındaki Mehmet dert yanıyor: — “Mektep bizden geçti artık, küfeciyi İ mektebe kim alır?,, » » belimi büküyor,, Üç küfeci çocuk Daha doğrusu mektebe gitmek istiyorum. Ah, şu 5 kardeşim yok mu, onlar belimi büküyor, . » Fethullah Mehmet: 10 yaşında. mustafapaşada oııınonılıımı.. Adresini becerip söyleyemedi. 43» sene evvel ba- bası ölmüş. Annesiyle, ağabeyi — varmış. Ağabeyi sandalcılık ediyormuz. — Eve ağabeyin mi bakıyor?. dedim. Azametle başını kaldırdı: — Baban var mı?. Uzun kirpikli gözlerini kırptı: — Var amma ölmüş. — Neciydi senin baban?. — Şurada Meyvahoşta işliyordu. — Ne işliyordu?. — Dükkânında malı vardı. uZ» sene olmuş babası öleli. Ağabey- &i portakhl satıyormuş. Eve ikisi bakıyor — Benim burada günde 15 kuruştan 25 kuruşa kadar kazandığım oluyor. — Demek sen de eve bakıyorsun?. — Elbette... Akşamları eva yürüyerek gidiyorum. İçinden «l0» para almadan kazandığımın hepsini anneme veriyorum. Annem, hem eve yemek yapıyor. Hem de biriktiriyor bana esvap alacak. Birden unutulmuş bir şey hatırlar gibi: — Zaten ağabeyim eve bakalı şurada, ne kadar oluyor ki.. dedi. Ondan evvel ka- ne vardı öna bakıyordu. — Şimdi karısı yok mu?, — Attı. — Neden attı?. Hayretle yüzüme baktı: — Neden atmayacak öyle karıyı, ağa- beyimin Üzerine başka herifi dost tutmuş. — Sen mektebe gidip okumak istemez Mmisin)>. İsterim amma.. © bizden geçmiş artık. larmış. O satmadığı zaman yalnız bu ba: kıyormuş. Belediye bir kaç gün evvel o- nun 2 - 3 biralık portakalımı almış. — Sen neye hamal oldün?. — Defterim bitti de ondan. — Ne defteri?, — Ben mektebe gidiyorum birinci —sı. nıllayım. Okumak ta biliyorum. Defterim bitti de para kazanıp defter alacağım, yi- ne mektebe gideceğim, — Defterin olduğu zaman hamallık et. miyor musun? — Ediyorum amma akşam üzerleri. O esnada ağabeysi de geldi. 12 yaşın- da imiş. Boynuna astığı bir siyah bez tor- ba içinde ve avucunda bir kaç küçük por« takal var. © anlattı: Ben portakal satıyorum. Fethullah - »— Eh.. dedi. Küfeciyi artık mektebe kim ahr?. * Oradan bir başka küfeci — geçiyordu. Küçük onu çağırdı: Aldırmadı. Tekrarladı; — Gel ulan, konuş ta sana para vere- sek bak bana «5 kuruş verdi. Öteki omuzlarını silktir AT Heciyi. Yürüdü gitti. * Bir başka küçük bulduk. Ş Abdullah Ahmet. 12 yaşında. Süley- Maniyede Abacı çeşme sokağında 7 numa- Tada oturuyor. Anasi babası var. Babamı da hamalhk ediyormuş. —.Sen mektebe gitmiyor musun? diye #ordum. 4 Sualime bir swal ile mukabele etti: — Eve kim baksın?. — Baban para kazanmıyor mu?, — Kazanır amma benden daha az. — Neden?. — Gözleri iyi görmez. Hele bir gözü hiç görmez. Eh işte, günde 10 - 15 kuruş alır, — Peki sen ne alırsın2. | — Bana bakma dedi.-Benim 25 - 30 — kunüş aldığım oluyor. Fakat her gün de- — &il. Üç gündür de siftahsız gidiyorum. — Bu kazançtan memnun musun?. Boynu büküldü: ç — İyidir ya. Amma ben hamallıktan — Memnun değilim. — Niçin?. — Ağır yük taşırsam bi B ğ p yoruluyorum. — Haydi be, ne parası bırak dalave- | nu beceremez. Biraz daha para — kazanır- tam, kardeşimi iyice okutacağım. — Lâkin belediyeden rahatım yok. Boyuna malları- mi ahyor. «4» senedir çalışıdır. onlardan gçektiğimi allahla ben bilirim. x x Ramazan İsmail 9 yaşında. Dert yandı: Bir sene mektepte okumuş. Derken bir gün babası «oğlum eve faydan dokunsun» diye göndermemiv. Halbuki 6 okumak isti: yormuş. Şimdi her akşam eve «l» . okka ekmek götürüyormuş. Babası da hamalmış. Günde 20 . 30 kuruş ta o çıkarıyormuş. Biri «5» yaşında, biri kundakta 2 de kardeşi varmış. TAKViİM Rum! sene 1852 23 Kamım — (Resmfi seni 168 1936 PERŞEMBE SON POSTA : Tam 1936 senesinin kızı Tayyare ile 90.000 kilometre katetti, fakat tren nedir bilmiyor ünde trene —binmeyen, fakat buna mukabil tayyare — ile 90,000 kilometre hatetmiş olan genç bir kız var. dır. Gerçi havada ondan fazla mesafe ka. tetmiş kadınlar yok değildir. Fakat mis Hazel Bruk'un dediğimiz gibi, ömründe trene binmemiş olması gibi bir hususiyeti vardır. Amerikalı Mis, otomdbile, — otobüse binmiş, fakat her nedense bir dela — bile trenle bir yere gitmeğe fırsat bulmamıştır. Günün birinde kendisine tayyarelerde iş verilmiş, yolcuları karşılayarak hatlerini temine memur edilmiştir. Genç kız o günden beri - tayyarelerle dolaşmaktadır. Bu senenin sonuna kadar havada katettiği bilometrelerin sayısı ya: Tım milyona varacaktır. Amerikalı Mis tayyarelerle seyabat e- derken trenlerin yeryüzünde nasıl emekle- diklerini gördüğü için bundan sonra da trenle seyahate istekli değildir. Genç kız henüz 23 yaşında olduğuna ve tayyare- istira- Mis Hozel Miruk den başka bir nakil vasıtasına tenezzül et- mediğine göre tam devrin kızı sayılmak- Ytkreesenesenenee ae eenedenace sere nn eane KeLerEERSeLAm. qllı g # Bir anneye nasihatler Anne çocuğunun giydiklerini her değip tirişte çocuğa batacak bir iğne kalıp kal- madığına dikkat etmelidir. Mayoyu — da çok sıkmamalı. * Çocuğu her zaman dışarı — çıkarmak doğru değildir. Çok soğuk veya çok s- cak, rüzgâr, sis çocuğa dokunur, * Çocuk çok küçükken hararet belli ol- mayabilir. Termometre koymahdır. * Çocuğa dektora sormadan müshül ver- memelidir. * Çocuk sabahleyin ve öğleden — sonra €20 ger saat uyumalıdır. 420 inci dişini çıkardık! sonra —öğle sonra uykusu kaldınlabilir. M. F * Çocuk fena durduğu zaman bu dur- şundan dolayı onu paylayıp azarlamayın. (Fakat vücudda bir biçimsizlik — başlama- ması için arkasını tetkik edin. Gözlerinin miyop olmaması için de dikkat etmek Kâzımdır. * Çocuğun karnı büyük olduğu zaman annelerin bundan şüphelenmesi lâzimdır. Çocukta böyle bir hal gördüğünüz takı mide bastalığından göstermek icap eder. * Ağzı sulanan çocuğun umuümiyetle mi. desi bozuk demektir. Uykuda ağzı sula- mıyorsa, burnu az veya çok tıkalıdır. olabilir ki ihtimam İtalyan - Habğ-lârbi : Karşısında İn_giltere İtalyan Orduları Bu kadar İleriledikten Sonra — ; Yapılması Mümkün Olan Nedir? İ talyan - Habeş meselesi karşısında " svfi & İngilterenin vaziyeti nedir? M’ııinin Yazan: ",""“o" Chırchlu |hikâyesi pek acıdır. İngiltere başveki- ıı'uwm eaki müdafaa nazıri | li geçen yılın haziranında evvelâ Sir Jon Simonu hariciye nezaretinden yırarak en sıkı dostlarından olan Sir Samuel Hoare'u bu makama getirdi. Samuel Hoar, Mister Baldvinin en çok ehemmiyet verdiği Hindistan kanunu esasisi lâyihasını hazırlamış, harici- ye nazırlığına getirilmekle hem terfi etmiş, hem başvekilin azami derecede itimadını haiz olduğunu göstermişti. Fakat Mister Baldvin bu kadarla ikti- fa etmedi, işlere daha fazla hâkim ol- mak için kabinesine bir ikinci dış ba- kanı daha aldı, genç, muktedir Mistar Edeni Milletler cemiyeti işlerine me- mur etti. Bu sistemin muvaffak olması için başvekilin daima rehberlik etmesi ve iki hariciye nazırını idare eylemesi lâ- zımdı. $ O zaman umumi seçim yaklaşıyor- du. İngilteredeki Milletler cemiyeti birliklerine mensup 11 milyon kadar l ERaE L A a B eZ el mazırını istifaya mecbur etti, yanıldi * — ğını itiraftan çekinmedi ve Mister E deni hariciye nezaretine getirerek ke disine rey veren 11 milyon Millet Cemiyeti taraftarını teskin etmek yurttaş, Milletler cemiyeli misakına bağlı kalmağa rey verdiler, bu yüzden harbe bile girmeğe razı olduklarını gösterdiler. tedi ve daha sonra oldukça tehlikeli siyaset tuttu. H Fakat Fransa, zecrt tedbirler yü * zünden İtalya ile münasebetlerini bof* mak üzere idi. Streza cephesi yıkılmı$f ve Her Hitler bu firsattan istifade ede rek Reni işgal etmişti. : O gündenberi Avrupanın mukad * deratı buhrandan buhrana sürükleni yor. İngiltere, icabında Fransa ile çikayi müdafaaya mecburdur. Fakat N İngiltere İtalyaya karşı takip — ettiği zecri tedbir siyaseti ile Fransayı zayıf” Mister Bakdvinin hariciye nazırları bunun üzerine İtalyaya karşı zccri ted- birler siyasetini ileri sürdüler. İn - giltere bu yolda ön ayak oldu ve Mis- ter Eden zecri tedbirlerin kararlaştı - rılması için uğraştı. Geçen eylülde zemin bu şekilde ha- zırlandıktan sonra Samuel Hoare Ce - nevreye gitti ve orada söylediği nu - j İ î “|İgitmek ihtiy: ldi miyete “İlde derhal doktora götürünüz. Bu imsi bir| * A SZREe TEERİ tukta yalnız bütün Avrupada değil, bütün dünyada beynelmilel siyaset noktai nazarından Mister Vilsonun nu- tuklerindan sonra en mühim nutuk sa- yıldı. Cenevrede toplanan küçük mil - letlerin hepsi de Sir Samuel Hoaâre'i al- kışladılar ve İngiltere ile dominyonları kendisine müzaheret ettiler. İngilterenin İtalyaya karşı hareketi Milletler cemiyetini kımıldatmış ve 50 bükümet İtalyanın tecavüzüne — karşı zecri tedbirleri kararlaştırmışlardı. Bu hareket İtalyayı darılttı ve hü - kümetten ilham alan İtalyan gazetele- ri tehditler savurdular. - Akdenizdeki İngiliz filosunu kuvvetlendirmek icap etti. Bu denizdeki bütün İngiliz mü - esseseleri harp vaziyeti alacaklardı. İngiltere efkârı umumiyesi bu sırada ltalya ile İngiltere arasında bir harp çıkması ihtimalini düşündü ve bütün amele fırkası hükümete müzaheret et- ti. 'Vclhıı Bakdvin en müsait — şerait içinde intihabata girdi ve en büyük müzahereti -kazandı. -Laval - Hoare|lıdır. sulh plânının mütecavize fazla iltifat etmesinin umumi nefretle karşılanma- sının sebebi bu idi. Yoksa Baldvin ile kabinesi Laval - Hoare plânı lehinde idi. Fakat Baldvin umumi hiddetin gün geçtikçe arttığımı hissedince hariciye — ——— ——— ——— — yet içerisinde çocuğa Tâyık olduğu kıyme- ti verdirecek hareketlerin önünde de ana-|bazan çocuğun ruhi tarafını idare edeme* lar bulunmalıdır. Hiç bir ana kendi çocuğu mektepte o-|dar kurban veriyoruz. Yalnız ölen deği kurken bir başka çocuğun kar, yağmur, çamur demeden çıplak ayaklarla sırtında |bu kurbanların içerisindedir. küfe dolaşmasına razı olmamalıdır. Hk l bir ana mektep çağında, oynamak, havalana mektepleri açtırmak, burada da antâr —— almak yaşında olan bir çocuğun fabrikala- yın karanlık, havasız bodrumlarında, tez. güh başında can vermelerine vıza göster. memeli, ona kıymamalıdır. Her ana kendi çocuğu gibi diğer ço- cukların da yaşamak, hava almak, güneş- ten istifade etmek, oynamak, — mektebe tanıt- mağa uğraşmalı. Analar çocukların dilen- ciliği, işçiliği, dövülmeleriyle —mücadele etmelidir. Çalışan kadınların çocuklarına bakacak mücsseselerin açılmasını istemek, anormal çocukları hapishaneden, sokak- tan alarak lâhhanelere yerleştirmek işin-|beklemek bütün diğer anaların hakkıdır. de yine anneler önayak olmalıdırlar. latmakta ve Almanyayı kuvvetlendir* mektedir, İtalyan orduları umulmadık şekil. ilerlemişlerdir. Zehirli gazlarla boğu * lan, mitralyözlerle biçilen, toplarla kı* rılan, havadan bombalanan Habeş mil leti feci bir vaziyette bulunuyor. yanırlarsa harbe devam edecekler mi?, Devam ederlerse Müsolini ile altıri mevcudu dayanabilecek mi? $ Sonra münasebetlerin iyice gerginle* cak) Habeşe yarım yamalak zecri ted birlerle mi müzaharet edilecek? Yok« sa Lâval - Hoare plânından beter bi sulha mi razı olacağız? J Bu müthiş karışıklık içinde muhak" kak olan bir şey var: Şeraiti İngiliz ef — kârı umumiyesi - tarafından ııı-fwt”v karşılanacak olsa da Habeş için sulhun — temini. Hükümet kendini veya siyasf — waziyetini düşünmeden bunu yıpmlf' . Çünkü Baldvin ile arkadaşları har rekete geçerek Habeş - halkına bilfül yardım etmez ve bu hareketin neti * — celerile karşılaşmıya razı olmazlarsa Avrupaya rehberlik etmek iddinsındd bulunamazlar. Bazan sıhhi bakamamak — yüzünden. mek yüzünden her sene kim bilir ne kâr, — serseri, cani, hırsız, katil olan çocuklar d Akşam San'at mektepleri gibi, Akşam lara, analık ve çocuğa bakmayı, terbiyt — etmeği öğretmek yine babalardan evvel # j naların düşüneceği bir iş olmalıdır. Eskiden, her milletin seviyesi kadınlar tiyle ölçülürmüş. Bu gün bu cümle — «hef milletin seviyesi çocuklara verdiği ehem” miyetle ölçülür» tarzında söylense — dahâ yerinde olur, zannederim. Bu da çocuğuf ailede ve cemiyette lâyık olduğu me bulmasiyle olur, Akb eren her ananım ve anaların mü* messili olmak vazifesini üstüne alan Anhe" ler Birliğinin bu işlerde önayak — olmasın! Belki» Halim Acaba Habeşliler yağmur mevsi * Y şeceği bu sırada Avrupa'da neler olar — o