Hergün Notamız Etrafında - Yazin ! F R. Atay. Y ıllarca uğratştıktan sonra, Kamâ « list Türkiyenin barışçılığı — hakika. tini herkese anlatabildik. Boğazlar mese- lesi hakkındı notamız, bugüne kadar, ördüğümüz gazetelerde — hiç bir menfi ve şüpheli tefsir bulmamıştır. Barışçı olduğumuz kadar, — Türkiyenin jpaiyei ve hüzsiyet davasına bağlıyız. İ-| ki taraflı, bir kaç taraflı veya her taraflı| bütün anlaşmalarda dünya — barışının ve Türkiye güvenliğinin gerçek dayançları o- lup olmadığım ararız. Taarruz etmek ne kadar fikrimizden uzaksa, mak tehlikesini o kadar taarruza uğra. imkânsızlaştır- mak isteriz. 20 milyona yakın bir insan - hk parçasını, kendi öz yurdu üstünde yük- sek bir saadet ve medeniyet haline ka - vüştürmak istiyoruz. Komşularımız biz. « den emin oldukları kadar, uzak yakın, bütün emperyalizm hırslarından rahat ol- malıyız. Herkes bilmelidir ki Türkiye ta - rafından hiç bir tehlike yoktur ve onun kadar bilmelidir ki Türkiyenin milli mü - dafaa azmi, sarsılmaz ve ölçülmez bir kuv. vettedir. Söz mü verdik, sonuna kadar tutarız. Barış nizamının devamı için yardım et * mekliğimiz gerekirse, bunun için hiç bir| şey esirgemeyiz. | En hakiki iki harp tehlikesinden biri emperyalizm taarruzlarına karşı yalnız ve- ya müşterek. fakat sağlam ve kat'? emni- yetlerin kurulmamış olmasıdır. Kuvvet'in taarruz hirsi kadar, zaaf'ın müdafaasızlık hali de barış durgunluğunun aleyhine ol - duğuna şüphe yoktur. Türkiye ve en yakın şark güvenliğinde boğazların ehemiyeti nasıl inkâr olunabi- lir? Türkiye boğazların bu ehemiyetini nasıl kullanmak fikrinde olduğunu imza et- miş olduğu andlaşmada ve o gündenberi senelerce, değişmeksizin, devam eden du- rumu ile göstermiştir. Bu müddet içinde — harbi menetmeğe çalışan — teşebbüslerden — hiç birina Türkiyenin samimiyetle katılma- — diği olmamıştır. Eğer silâhsızlanma dava.: " iflânetmişse, eğer Milletler Cemiyetinin garantileri hakkında itimat — sarsılmışsa, bunun mes'ülleri arasında ne Türkiye, ne de onunla beraber gidenler varı Bugünkü vaziyeti görüyoruz: Hele Av- Tupa'da tehlike çanı çalmıyan kule kalma- mıştır. Enternasyonal andlaşma garantile- | | rinin ilk değilse de, en kat'i ve gerçek im- tihandan geçmiş olduğu şu son aylar için. de, emniyet ve taahhüt prensiplerinin mu- vaffak olmasına ne kadar çalıştığımızı söy. lemeğe bile lüzum görmeyiz. Olup bitti'ler politikası ile, emniyet te- ahhütlerinin nasıl şartlar altında çarpıştı - ğinı, uzun süren münakaşaların neticesini | hep görüyorur. Bu manzara karşısında | Türkiyenin, boğazların güvenliği ile ilgili F_r elan emniyet davasını ciddi ve hakiki bir k ız.ıkı'kıeıı geçirmemesine imkân var mı İ- l l Türk teşebbüsü etrafındaki — neşriyat, | bizim esasta ancak haklı, ve seçtiğimiz v- - sülde o kadar dürüst olduğumuzu gös - | termektedir. Türk teşebbüsünün ilham et- ? tiği iki düşünce vardır: Biri boğazlar em- k niyetinin müdafaası mesuliyetinin Türki- - yenin omuzları üstünde buhmduğu hakika- D tidir; diğeri de, barış nizamının müdafa -| — ası için bugünkü müesseselerin kâfi olma- dığıdır. Milletler Cemiyetinin başlıca kuvvetle- Ttinden biri olan Fransanın en ciddi gaze- telerinde — bile, bu memleketin Milletler Cemiyetinden çekilerek, kendi menfaat ve emniyeitini hukukt — ittifaklarda araması daha doğru olduğu tavsiyelerinin 1srarla ' tekrar edildiğini görüyoruz. Son aylarda Cenevre mekanizmasının noksanlığını ta. O o mamlamak ve işlerliğini — sağlamak Aikri yerine, ondan, bir rüyadan — uyanır gibi, ayrılmak lâzim — geldiği düşüncesi — itibar /— bulmaktadır. Barışçı dış politikasına sadakatten ay- ; sılmıyan Türkiye, barış emniyetinin ha . Do yaller değil, ancak realiteler üzerinde tu- ' tumabileceğini bilmek ve bütün tedbirle - rini, bu esat üzerinden Ayarlamak zarure- tindedir. Vazife ve mesuliyeti, vaziyetl (- e aynı isbette büyüktür. Aıııı-ılııdı.ıı 'lııdır ılııfl — Amerikalılar, çflıı.ıırl:ı sırada çok si. gara içerler. Bir sene Zârfında yapılan sa- — tışların kontrolu Heticesinde müttehit A - — merika cumhuriyetleri ittihadında yüz mil- yar cıgara içildiği tesbit edilmiştir. F evsiz, bakımsız ve sıhhatsiz çocuklar herhalde kabarık bir ye. kün teşkil ederler. Akşamları analarının sıcak koynunda saa. dete kavuşan yavrular yanında bu kimsesiz, bu bakımsız, ana Mes'ut çocukların adedi Türkiyede kaçı bulur? Anasız, l şefkatinden mahrum çocukları düşünmek Bu resimde gördüğünüz çocukların uınd-%çocı&hmh_d-nhnuhh'l hakları- vazifemizi ifa etmiş bisim venlfimledir. Sevgi çocuğun yüzlerinde — okunan a.nııeiı. B Mes'ut çocuklar l dır, Onları bedbaht etmek hakkına ne ebeveyni, ne de — biz mezun değiliz. Çocuk dünyanın en masum, en günahsız mah- Kükudur. Onu mes'ut etmek için elimizden geleni yapmadıkça sayılamayız. en büyük ihtiyacıdır. Sevgiyi -bulamayan çocuk gıdasız çocuk kadar bedbaht olur. Çocukları sevmesini SÖZ ARASINDA 103 senelik Ömrünü arabada Geçiren adam İngilterenin — Chertsey vilüâyetinde 103 yaşına gelen eski bir canbaz ölmüştür. Halk tarafından çok sevilen bu adam bir can: bazhane arabasında doğmuş ve ömrünü böyle canbazhane arabalarında geçirerek 103 yaşında yine arabada — ölmüştür. Tek bir defa bir evde veya bir otelde yat- tığı vaki değildir. ... Ölecek bir adam mevklini kimlerle değiştirmek iIstemaz? 1914 senesinde Avusturya - Macaris. tanın Belgrat sefiri olan Wladimir 76 ya- şında olduğu halde ölmüştür. Wladimir Giesi - Gicslingen, harbi in- taç eden meşhur notayı Sırplara vermiş- İ O tarihtenberi siyasi sahada görünmek istemiyordu. Ölmeden bir gün evvel dok- toruna Fransız ve İngiliz diplomatlarının Londrada çekilmiş resimlerini — göstermiş ve şunları söylemiştir: — Bir ayağım çukurda, nerede ise ö - leceğim. Acı hakikatle karşı karşıya kal- dığım halde, gu zevatın en gençlerile bile mevkümi değiştirmek istemem. ... İnatçılıkta rekor Avusturalyada, Stamfort şehrinde bir çiltçi altı tane cina yumurtayı koluçkaya kovalıyarak yakalamağa — muvaffak le tarafından yutulmuş. Çiftçi fena halde kızmış ve kertenkeleyi kovalıyarak yanklamağa — muvaffak ol - duktan sonra karmıri yarmış, yümurtaları çıkartmış. — Yumurtalar kırılmadığı — için, makineye köymuş ve 21 gün donra ket » tenkelenin karnına girip çıkan yumurtalar cins yavrular vermişler. .”.. Kurnaz kuyumcu Londralı bir kuyumcu, son zamanlarda nişanların fazla bozulduğunu, Hin arttığını görerek. nişanlarını bozan genç geçimsizli- kız ve erkeklere mahsus bir yüzük yapmış. tır, Önu parmağına takan artık serbest ol- duğunu, ilân edecek imiş.. yüzük rağbet kazanmış. ( HERGÜN BİR FİKRA | Cilt ve kitap Sultan Abdülmecidin hocası ülema- dan Hasan Efendi gayet çirkin ve gi- rancan bir adamdı. İlmine rağmen mu- hitinde kendisini bir türlü sevdireme - mişti. Bir gün, Abdülmecit, Keçecizade İzzet Mollanın önünde hocasını met - hediyordu. — Bizim Hasan Efendi, canlı bir ki- tap gibidir... Dün, beni ilmine o de. rece hayran etti ki, kendisine som sır- ma bir harmani ihsan eylediml. Deyince, İzzet Molla dayanamadı ve: — İsabet buyurmuşsunuz 'amma, © cilt o kitaba uygun düşmemiş! Cevabını verdi. RULMACA $ - 30 YeN ' $ Ti Soldan sağa: | — Arapların oturduğu memleket. 2 — Soru edatı, yardım için taplama. 3 — Çok içen. 4 — Zaman, mağara, mef'ulü- fih. 5 — Kumu yeşillik, gürültü. 6 — Söz, araştırma. 7 — Akıl, yanlış söz. 8 — U-| zağı gösteriririz. vücudumuzdaki kırmızı. su: 9 — Kokot 10 — Cinas, mürailik. Yukarıdan aşağıya: | — Yurdumuz, rabit edatı. 2 — İn. tihabat için kullanılan hak, tamamın şed. delisi. 3 — Hayret edatı, üstün. 4 — Kı- sım. 5 — Ecdat. 6 — Nota, yapma, rabit edatı. 7 — Uzağı gösteririz, sarhoş hay- kırış. & — Valide, harp kamyonu. 9 — Soru edatı, evin üstü. 10 — Rabıt edatı, Mir'at. Dünkü Bulmacanın Halli: Sağdan sola: | — Kastamonu. 2 — As, Asuri. 3 — İIngiltere Hariciye Nazırından filim aktörü Olması isteniyor Holivut'un büyük sinema kumpanya- larından biri (Eden) e (Tam diplomat) ismindeki filimde rol alması için büyük paralar teklif etmiş ve mektubunda çu sözleri söylemiştir: #*Gençsiniz, güzelsiniz. mükemmel bir diplomatsınız. — Kolaylıkla başaracağınız bu işi ihmal etmeyiniz.» Eden'in ne cevap vereceği henüz ma - Tüm değildir. *... Linkolnün sakalları Amerikanın eski cumhur reislerinden meşhur- Linkolnun neden sakal biraktığı gu süretle izah edilmektedir: İntihabat esnasında genç bir kızdan şu mektubu almış: «Kadınlar, sakallı erkeklerden — daha fazla hoşlanıyorlar, onların gözüne hoş görünmek için sakal ve favuri koyuveti niz, size rey vermeleri için kocalarının ü- zerinde müessir olacaklardır.» Linkoln bu sözü dinlemiş ve kıza şu ce- yabı. vermiş: «Sakal koyuvereceğim. Fakat birden - bire favuri bırakmak nazarı dikkati fazla celbedecek, onu da sonra yaparımı Her iki mektup Amerikada — müzede halka teşhir ediliyormuş. ... Bir adam Üstünde nekadar servet taşıya bilir ? Hindistanda Patiale mihracesi servetile iftihar etmesini pek sevdiği için, İngilte- tenin portre vessamı — Frank Salisburi'yi Hindistana davet etmiş ve bütün mücev- |herlerini takınarak karşısında poz vermiş, İresinini yaptırmış, bu zaman zarfında ü- zerinde taşıdığı servetin kıymeti altı mil - yon İmgiliz liram imiş yani bizim paramız- la 38 milyon kadar bir şey.. S n şiaşeaş aa Çin, âmin. 4 — İlraz, ki 5 — Ye, azat. 6 — Tâ, nim. 7 — Taban, yem. 8 — Melce, ata. 9 — Bat, ilâ. |0 — Em, ev- rak, si. Yukarıdan aşağıya: | — Kaçak, be. 2 — Ayı, tamam. 3 — Niyabet. 4 — Tayfa, al, o, 5 — Aş, incir. 6 — Mu, elâ. 7 — Borazan, ak. 8 — » Ziya, 9 — İkâmet. 10 — Anıt, mavi. İSTER İNAN ISTER İNANMA! İstanbulda bir çocuk koruma cemiyeti vardır. Yine İstanbulda yardımsız, bakımsız ve kimsesiz binlerce çocuk vardır. Sokaklarda adım başında bu çocuklardan birine rasgelirsiniz. Bu tesadüfler çoğaldıkça kendi kendinize sorar- sınız: İstanbulda bir çocuk koruma cemiyeti yok mudur? Vardır. Vardır amma, bu cemiyet yalnız iszmen vardır. Var- lığıni haklı göstermek için de arada sırada bir iki çocuğu giy- dirir, bir ikisine yardım eder. Yaptığı biricik iş süt damlası va- sıtasiyle bir kasım çocuklara süt vermek ve senede bir balo ter- İSTER İNAN İSTER İNA tip etmekten ibarettir. Yoksa ne sokakta dilenen çocuklar, ne mektep bulamaya- rak sokaklara düşen küçük serseriler, ne günde on kuruşa 12 saat çalıştırılan yavrular, ne köşe mahallelerinde açlıktan ben- zi sararan yavrular onu alâkadar etmez. İhtiyacı bu kadar geniş olan bu şehrin çocuklatı koruma cemiyetinin senelik bütçesi 15 bin liradır. Artık bu para ile ve bu çalışma ile bu cemiyetin ihtiyaca cevap verebilecağine NMA! |lerm 1861 de sadece Prusya kralı idi. Sözün Kısası Maziye bağlı Adam. H iç dikkat ettiniz mi? Bazı adam* lar vardır ki, mazi ile olan irt* batlarını kesmekten ödleri kapar. Har yatın bilcümle tezahüratında, her tür” lü hâdiselerin karşısında, mu maziyi örten perdenin bir ucunu kalt dırıp size o köhne manzarayı göster * mek itiyadındadırlar. Meselâ; — Ekmek on para artmışı. deıü'_ niz. Hemen yapıştırır : — 93 muharebesinde de yirmi Pati ra birden fırladı idi.. — Bu sabah hafif bir zelzele-oldür duydunuz mu? 4 — Düydum amma.. bu bir şey de* ğil. 310 daki büyük hareketi arzda, sil bilmezsiniz.. — Bu s#ene yaz bir türlü gelmiyecet ” ge benziyor. — Ben kiraz mevsiminde kürk Ö' yip, mangal yaktığımızı hatırlarım! 4 — Akşam, Eminönünde tam üŞ çeyrek saat tramvay bekledim. 4 — Bizim canımız yok mu idi, vake tiyle?. Sürücü beygiri bulamadık mi — Mercanyokuşunu yaya tırmanırdık. — Şirketi Hayriye yeni vapurlar getirtiyormuş.. — Neme lâzım? Pazar l:ııyıklıtl başka bir âlemdi. Siz yetişmediniz! — E. Ekram-Talur B | | | 3 — Bu yaz Erenköyüne göçmek ni * —| yetindeyiz. — Erenköyünün zevki bir zaman: mış. Kayışdağı âlemleri, Fenerbahçet — piyasaları, Mama mesiresi.. — hiç birl kalmadı! — Bir kat elbise yaptırayım, diyo* rum. Acaba iyi bir kumaş, nerede bu” lurum? 4 — Peder merhum Lüvi çuhası g- yerdi.. şimdi nerede a evlâdiye kumaş- Tar?1 — Bir şişe mürekkep aldim çıktı.. fena yazıtta rahmetli Hacı Osman Efendi * nin ezdiği bezirisi ile sürhün uılu!l' mürekkep mi olur. — Midemi göstermeğe hekime gi * — deceğim.. — Çıkar elbette! Bir zamatlar Bes — Bugünün hekimlerine kulak as- — ma.Horasancı — öldükten sonra, bü memlekette hekimlik bitti! — Şu Hitler büyük adam! — Nafile! Bismarkın kâbına vara * maz. * gidiyor.. — Şu son sistem torpidolar hoşumâ — | — Yazık. Sen Mahmudiyeyi gör *- k medin! İşte, maziye bağlı adamın bııtül karşılıkları buna göredir. O konuştuk-- ça, burnunuza, uzun müddet kalmış rutubetli bir mahzenin küf ko- kusu gelir. Bu çeşit adamlar, göle düşmüş, a* yakları bataklığa saplanmış, başları ise suyun yüzüne çıkıp cereyana göre sar — ğa, sola, ileriye, geriye kımıldanari kapali j M cansız çesetler gibidir. Kokmadıkları * — na, dağılmadıklarına ve suyu zehirle * mediklerine lıııyîet edersiniz. Z %....Z.&.. ere el grüşüme DekrEEDÜ,, Bıliyor' Musunuz? 1 — Çocuk baltası hangi —T —üorek Kalem bangi mesaileketil ve ne münmsebetle ihdas edilmiştir? 2 — «Akayn kelimesi nereden çık 4 mıştır ? (Cevapları Yarın) Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Birinci Güillaurh Ven Hohenzolt Küs wlı Alman devletleri ittihadı kuruluncf 1871 de Almanya Tmparatoru 'oldu. gİBAl de öldü, Başvekili mashur — Bismarkdi 2 — Otomebil sanayii en ileri olaf Amarikadır Almaryd” memleket birinçi derecede ikincilik Fransada, üçüncülük gdadır. - İngiltere dörtlüncü gelir. î |