20 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

20 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Son Posta ,, nın tefrikası: 59 Cemilin hürriyete Zaten açlıktan biribirine — ge - çön — midelerimiz. üç gün — daha devam — edecek — olan bu açlığa nasıl — dayanacaktı?.. Biz. bunu düşünüp dururken, asker arasında da; buralarda eşkiyanın erzak —mah- zenleri varmış; diye bir rivayet dolaş- miya başladı... Kumandan, o civar- daki yerlileri topladı. Askeri ölümden kurtarmak için büyük paralar derek ayrı ayrı isticvaba başladı. Fa- kat; eşkiya korkusundan, kimseden cevap alamadı. Yalnız, en son isticvap edilen bir adam, sağına soluna baktı. Sonra; ancak kumandanın işitebilece- ği bir sesle; acaba bunları niçin yak- mışlar; diye mırıldandı. Parmağını da, yolun kenarında bulunan bir takım ot küllerine uzattı... Bu işaret, bize kâfi gelmişti. Herkes o küllerin etrafına toplanmış; kasaturaların, — süngülerin kılıçların ucu ile yerleri deşmiye baş- lamıştı... Nihayet bir borazan çavuşu; — Burada bir çukur var; diye ba- gırmıştı... Derhal kazma kürek celbe- dilmiş; orası eştirilmiş: hakikaten du- ra hazinesi meydana çıkarılmıştı... Bu- tadan çıkarılan dura, askerin iki gün- lük iaşesine kâfi gelmisti. Fakat © günden itibaren de artık askerde tu- baf bir merak baş göstermişti... Geç - tikleri yerlerde tekme vurarak altı boş yerler arıyorlar; üstüne kül tabakası bulunan yerlere süngü sokuyorlar; ek- seriya da kuyulara rast geliyorlardı. vade- | OLUMMANGASI | Yoazan A, R. . karşı çektiği hasret dinleyenlerin kalbini müteessir etmişti memişti... Şimdi onun bütün hisleri, bütün düşünceleri, bir tek nokta üze- rinde temerküz etmişti. O da; zavallı Türk evlâtlarını açlıktan sefalete, se - faletten ölüme mahküm edenlerle kar- şı karşıya gelmek.. onları birer birer tepelemekten ibaretti. | Bu derin süküt içinde, birdenbire |titreyen Cemilin sesi işitilmişti : — Bir .. adam varmış.. Adına, Nâ- sır Mebhut diyorlarmış... Kimdir, bu| adam?... Ortaya atılan bu suale, ak bıyılılıı Abbas Efendi, cevap vermişti: — Haaaa, Nâsır Mebhut mu?.. O| adam, Allahın belâsıdır.... Bu adam, bütün kabileler arasında, en zengin ve en cür'etkâr bir kumandandır.. Fakat o- nu bu hale getirenler de, bizim hü -| kümetin memurlarıdır... Efendim, bu adam vaktiyle; şimdiki İmamın ba- bası ile dargındı. Onun için ondan çe- kiniyor; hükümet nüfuzundan istifa-| de edebilmek için, kendi nahiyesinde fahri müdürlük ediyordu. Fakat bi- îzîmkilcı. bu vaziyeti iyi idare edeme- Wdık'r. Onu gücendirdiler. Tekrar İmam |ile birleştiler... İşte bu adam ©o gün - denberi Türklerin başına bir belâ ke - sildi. Üç yüz yirmi isyanını bu adam |vücuda getirdi. Asir kumandanı Ah - met Paşa ile mutasarrıf İsmail Beyi şe- hit etti. Maiyetlerindeki askeri, kâmi - len hançerden geçirdi... Sonra, bütün İmam kuvvetlerini kumandası altına al- Bu kuyular açıldığı zaman, içinden ta-|dı. Her tarafta askere saldırdı. Bulduğu hammül edilmez derecede fena bir ko-|yerde parça parça kuvvetleri ağır hezi- ku taşıyordu. Hattâ bu koku, bazan | metlere uğrattı. Üç yüz yirmi birde, pe- baştna toplanan askerlerin bayılması- na da sebebiyet veriyordu. Asker, bu- nun da kolayını bulmuştu. Kuyu açı - İır açılmaz içine bir kaç el silâh sıkı - hyor, böylece havası boşaltılıyor; sonrada bir fener sarkıtılıyor; eğer fe- ner sönmezse o zaman emniyetle içi- ne iniliyordu. . Yüzbaşı Abbas Efendi, gülümsiye- rek sözüne fasıla vermişti. Ve sonra gözlerini Cemil ile Hamdiye çevirerek hafif hafif başını sallamış: — Evlâtlar!.. İşte biz burada.. böy- lece askerlik ederek bu bıyıkları ağart- tık. Bakalım, size ne yapacaksınız?.. Demişti. Üçüncü ordunun buz gibi sular çağ- layan zümrüt gibi dağlarında nefis ay- ranlar içerek, nar gibi kızarmış kuzu püryanları yiyeyerk birer tok keklik gibi kayalardan kayalara sekmiye alış- miş olan bu iki genç zabit; bu acı menkibeleri dinlerken bezginlik gös- termişlerdi. (İdarci Mahsusa) vapurlarının fa - re leşi ve tahta kutusu kanı kamaralarında, tam bir buçuk ay pek- simet ile zeytin yemekten imanı gev- remiş olan Hamdi, aanki kaybedilmiş bir davanın ağır hükmünü dinliyar - muş gibi başınmı göğsüne eğmiş: — Allah yardımcımız olsun... Fakat bir - derin bir Diye cevap vermişti. denbire Cemilin kalbinde, isyan yükselmişti: — Keşke hür olsaydım .. başında bulunsaydım da.. bu acılarını da tatsaydım.. Demişti. Cemilin bürriyete karşı çektiği bu hasret acısı, dinleyenlerin kalbini mü- teessir etmişti.. Kır sakallı yüzbaşı, elinde uzun u- zun kıvırdığı cigaranın kâğıdını diliy- kledikten sonra: oda olur, inşaallah... Diye, Cemili teselli etmek istemiş - ti. Fakat; Abbas Efendi, buna itiraz etmiş: — Birader!.. Hele şu ettiğin dua- ya bok. Acımıyor musun zavallı deli- bir kıt'a askerliğin kanlıya...Şunun şurasında, varsın ra-| — Ne zaman isterseniz. hat rahat olursun — Meselâ... Bu akşam. Öbilrgün BANKA Olur. Deröğti — Hay hay. S Cöomil, bu sö“ <a hiç birini işit -| Çükilensi aü ) Üi d l eÜi e öi e— SOT G kokan | rişan ve bozgun asker, canlarını güçlük le kurtarabilerek buraya, San'a kale- sine kapandı... Nâsır, derhal her ta - raftan kaleyi kuşattı. Kale, bir müddet muhasarada kaldı. Fakat bu muhasa - raya dayanılamadı. Nihayet, teslim için Nâsıra haber yollandı. — Bu koca kale, öyle mi?.. — Evet ...Bu koca kale. — Nâsıra teslime mecbur kaldı haal. — Evet.. Nâsıra teslime mecbur kaldı. Çönkü, başka bir pşey yapıla - mazdı. — Sanra?, —Sonrası.. Nâsırla aktedilen mu - kavele müucibince, kaleden ancak se - kiz yüz silâhhı asker çıktı. Geri kala- ni da... —Hiç şüphesiz, Nâsıra teslim edil- di. — Maalesef.. Evet... — Neler teslim edildi?.. — 56 top.. On bir bin atım, mer - |mi.. Yepyeni, hiç kullanılmamış, on laltı bin tüfek.. Yüz altmış sandık cep- hane... Bunlardan başka; hadsiz, he- sapsız eşyayi askeriye... — Kâfi; yüzbaşı efendi... Desenize ki, eşkiyayi silâhlandıran, ve zavallı Türk milletinin cellâdı yapan doğru - dan doğruya hükümet... Herkes, süküt etmiş, başını önüne eğmişti... Yalnız, Hamdinin şu hafif mırıltısı işitilmişti: — Cemilt!.. Çocuük olma... Böyle sözlere ne lüzum var?.. * — Emine kadın!.. — Emert, yâ seydi. — Ben bir şey düşünüyorum. — Hayırdır, inşallah. — İbrahim Efendi bizi davet etti. Biz de onu şöyle bir akşam yemeğine davet etsek nasıl olur?.. — Vallahi, siz a'alem yâ seydi. — Yapalım, şu işi, — Yapalım, yâ seydi. — Ne zaman?.. SON POSTA Saç dökülmesi ve kepeklerden kurtulmak için en müessir ilâe e PETROL - NiZAM Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri: — Karaköy — Köprübaşı Tel. 42362 - Sirkeci Mühürdarınde Han Tel. 22740 ZUKN . İdaremizce 120 - 130 metre mık'abı kadar muhtelif cins ve eb'adda pazarlıkla kereste mübayaa edilecektır. Talip ©- lanların icap eden malümatı almak üzere hergün ve pazar- lığa iştirak etmek üzere de 27/4/938 Pazartesi günü saat On beşte İdaremiz levazım şefliğine müracaaltları «2080» Dr. IHSAN SAMI <ST BAKTERİYOLOJİ LABORATUARI Umuümi kan — tahlilâh, freagi — noktai nazuruzlan ( Vassarman ve Kaha tesül- leri ) kan kürzeyyatı sayılması. Tifo — ve mutma hastalıkları teşhisi, idrar, balgam, cerahat, kazurat ve su tahlilâti, / ültra mikroskopi, husual aşılar — iatihi Ku Klorür, Kollesterin mi Bugünkü 5z Sz Ğ4 H 2 o ' "ğ' B<; A e. 05 RAHAT <i — TRAŞOLMAK e İSTERSENİZ 3 HEMEN an:z/ ” POKER-PLAY| ALINIZ . yi D YAK L LAİ D L LKY A KUMBARA Yarın KAS

Bu sayıdan diğer sayfalar: