17 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

17 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17-4- 936 Son Postanın Tefrikasıı 42 Mustafa Sagir, Bulgaristanda Çalışan | - Türkleri İngilizlere Haber Vermişti Âr; bir müddet heyecan ge-| Mustafa Sagir; bir m! a bir'veYİ çirdikten sonra, birdenbire aklı Aradan yarım saat geçer otomobillerinden birile bir Mustafa Sagiri, alıp mişti... O gün akşama de mümessilliğinden sadarete, sadaret'en ( harbiye nezaretine verilen bir emirle, di - iker mevkuflar da tahliye edilmişti. — Kıuı..ı..m'-ti:'—"""_"'mç"“_ (Nemrut Mustafa) divamıharbine idü . Tunarak orada aylarca sürüklenmeyi tündükçe, cidden endişe etmektelerdi.. — Ayni zamanda, ne suretle kurtuldı doğru da; İngiliz bal evlerine dağılmışlardı. £ baren ne yapacaklarını bilmiyorlardı nız Riza Bey: n L —lı:q.hıiı'lıı&lıî":indını- yetten haberdar ederim. Bana kalırsa, ar- tık bu işe devam edemeyir. Fakat bakalım, efendi ne diyecek?.. Mustafa Sagirin evine yapılan baskın.. Oradan çıkan evrak... — Teşekkül —eden, » Hind müslüman ubuvvet cemi - ;=—- Va bu mesela — etrafiımdaki dedikodular; dalga dalga yayılarak A- ..ıoiıyııluhiıt'ıky—'—ııdıı-d Aziz ve gerek Rıza Beyler de Ankaraya yazdıkları birer mektupla bu meselenin bü- tün safabatını (Ankara) ya bildirmişler - di... Bu suretle (Mustafa Sagir) birdenbire Ankaradaki muhtelif mahafilde ehemmiyet RES E hemmiyet, muh Ancak şu var ki, bu el iyet, muh - telif pı.ı:.' mütalealar beyan edilmesine de sebebiyot vermişti. İnceden inceye dü- ü—vewlıb'ırııuiıııııdll—rhıı ve her hâdiseyi ihtiyatla telâkki etmek za- ruretini kabul edenler; Mus'afa Sagirin şah- * ve maksadı etrafında hafif bir şüpheye düşmüşlerdi... Gene alâkadarlardan ba - zıları, ve hattâ ekserisi de, hüsnü niyetle hareket etmişler; büyük ve necip bir gaye ile İstanbula gelen böyle mübim bir zalı İngilizlerin tecavüz ve tasallatundan kurtar- mak için bir an evvel Anadoluya naklettir- mek istemişlerdi. K Mustafa Sagir, artık yavaş yavaş hakiki maksadına yaklaşıyordu. Artık - içi büzün . Yal | Mustafa Sagir, demirin tam dövülecek bir tava geldiğini wi'_“-._.m- za ve Aziz Beylerle, artık ciddi tekliflere girişmişti: l — Vakit geçiyor. Artık parak p di irtmiye başlamalıyız. Fakat bunları getirtirsek, hangi limana çıkara - tağız?. Nerede saklıyacağız?.. Sonra, bu Paraları çıkarılan yerde benim teslim al - mam lâzım gelir. Halbuki bu da, İstanbul- da mümkün değildir... Parasını, komite - miz namına vererek bir küçük gemi satın arkadaşlarının fikirlerini istimzaç Sagirin bu fikri kabul edilmiş. Ankaraya yazılacak talimat istenilecek- bir kuvvetli motör tedarik edilecekti. Ancak şu var ki, o esnada İstanbulda | ve fedakâr arkadaşları olduğu için bunlar vasıtasile bir motör ele geçireceklerini ü- mit etmektelerdi. Bu meşguliyet arasında, (Entellijan ser- vis) € mühim bir jurnal verilmiş; Bulga- * |ristandaki Türklerin de, Ankaradan aldık- ları bir talimat üzerine şiddetli ve müsel- lâh bir harekete geçecekleri ihbar edil - mişti. Entellijan servis, bu ihbardan fevkalâde telâş etmiş; Mustafa Sagir, istihbarat dai- reşine celbedilerek müzakerata girişilmişti. Mustafa Sagir; Anadoluya — geçmeden evvel Bulgaristan işile meşgul olmayı fay- - |dalı telâkki etmiş; hattâ Anadoluda mev- plân tertip odertik bunun tatbikatımı (miralay Nebon) a bavale eylemişti... Ve, Saraçhanedeki evine gelir gelmez Rıza Be- ye haber göndererek; bu zat geldiği zaman aralarında şöyle bir muhavere geçmişti: Tüyoruz. Rıza Bey — Niçin?.. — Şunun için ki.. Buradan, birdenbire kaybolursam, İngilizlerin nazan dikkatini celbedecek, benim şiddetle takibime sebe- biyet verecektir... Hattâ bu takip o dere- ceye gelecektir ki; ihtimalki — paralar bile bizim elimize geçmeden evvel İngilizler ta- rafından ele geçirilecktir. — Doğru. Şu halde, ne yapabiliriz?.. — Bana, çok iyi bir fikir geldi... O da, Anadoluya Bulgaristan vasıtasile geçmek. — Fena fikir değil. — Yalnız sizden bir şey rica edeceğim... Ben, Bulgaristanda bir tek şahıs bile tanımıyorum, Orada bana yardım edecek; candan ve becerikli bir arkadaş bulabilir misiniz?.. — Hay, hay. — Şu halde, bu fikri fevkalâde mahrem tutalım. Hattâ, arkadaşlara bile duyuir - miyalım. Vâkıâ onlara, sonsuz bir emni - yetim varsa da; biz gene ihtiyatlı buluna- hm, Bu teklif, gayet makul idi. Onun için R- za Bey, (Filibe) de ikamet eden Kemal Bey ismindeki » akraba ve yahut eski ar - kadaşlarından - bir zata kuvvetli bir tav- siye yazmış; Mustafa Sağire vermişti. Mustafa Sagir, sessizce İstanbuldan ha- reket etmiş; Bulgaristana geçmişti. Ve o - rada Kemal Beyi bularak, ona kendi şah- siyet ve vazifesi bakkında çarçabuk iyi bir kanaat vermişti. Mustafa Sagir, bir taraftan Kemal Beye bol paralar vererek Anadoluya geçecek va- sıta arattırırken, diğer taraftan da orada Türk zabitlerile münasebete girişmek im - kânmı elde etmişti. Bunun için de Kemal Beyet — İşitiyorum ki.. Trakyada kahraman- ca vazifesini ifa ettikten sonra Yunanlıla- ra teslim olmak istemiyen bazı Türk za - bitleri Bulgaristana iltica etmişler; ve bu- vada imişler, Mademki ben, Anadolaya ge- çiyorum. Bu zabitlerle temasım, çok fay. | dahı olacaktır. İhtimalki bunların Mustafa - |Kemal Paşa Hazretlerine karşı bazı ma - ruzatları vardır. Bunları dinlemek, ve A- nadoluya geçtiğim zaman, arzularını yeri- ne getirmek te benim için bir — vazifedir. Şöyle; hiç kimse hissetmeden beni bun - larla görüştürünüz. Demişti. Kemal Bey, bu hâlisane ve âlicenabane teklifi derhal kabul etmiş; mülteci ufa - tile Filibe, Sofya ve civarlarında bulunan bazı Türk zabit ve askerlerini, Mustafa Sa- gâr ile temasa getirmişti. Mustafa Segir, bunları büyük bir ma - haretle söyletmiş; hepsinin de Anadoluya Millet Meclisi hükümetine hitaben yazıl - mış birer de mektup almıştı. Mustafa Sagir; kazandığı bu büyük mu- vaffakiyetten, sevinç içinde idi. Aldıpı bu malâmatı ve bu vesikaları derhal İstan - buldaki (Entellijğan servis) e göndermekle beraber yazdığı mektupta: (Üç gün sonra, tam zeval vakti (İğne motör tedarik etmek te o kadar kolay de-|âda) dan bir motörle denize açılıyorum. gildi. İngilizler, değil motörleri; hattâ san- | Kararlaş'ırdığınlız programı, dikkatle ta- trola raptetmişlerdi. Maamafih, Aziz Beyin pek çok tanıdık dalları bile şiddetli bir mürakabe ve kon-| kip ediniz.) Demişti. ( Arkası var ) SON POSTA Ca |Bu Akşamki Program İSTANBUL Opera parçaları (plâk), 19: Haberler, 19,15: (Hava hücumları, Zehirli gazlar ve korunma esasları) hakkında — konberans: Vefa liesi kimya öğretmeni Mazhar |fından, 19,45: Sigan havaları (plâk Halk musikisi, 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberle: Saat 22 den sonrta Anadolu ajansının gazetelere mahsas havadis servisi verile - cektir. İKREŞ 6,45-8: Haberler, jimnastik, plâk, 18: Orkeatra, 20,35: Operadan nakil, 23,45: Haberler, 24 Iskandinavya musikisi. BUDAPEŞTE 18.30: Opera örkestramı, 19,10: Sözler, 20,30: Operadan nmakil, 22: Münih - Bu- dapeste merkezleri arasında mütekabil na- kil programı, 23,10: Salon musikisi, 24.30: Plâk. BERLİN 19: Eğlenceli musiki, 20,20: — Operet parçaları, 20,45: Aktünlite, 21: Haberler, 21,50: Brahma'ın eserlerinden büyük or- kestra konseri, 23,30: Hafif musiki. VARŞOVA 18,20: Piyano, 19: Hafif musiki, 19,30: Mühtelif, 21: «Kozak Zaporok dü Don» adlı öpera, 22.15: Muhtelif, 22,30: Kon- ser (Milinaraki), 23,50: Dana, MOSKOVA 18,30: Bir apera piyesini nakil, 22: Ya- bancı dillerle neşriyat. BELGRAD 20,50: Keman konseri, 21,20: Sözler, 21,40: Şarkılar, 22,10: Zağrepten nakil, 23: Haberler, 23,30: Plâk. VİYANA 18,20: Konser, 19: Muhtelif, 20: Ha- berler, 20,30; Çift piyano konseti, 211 «Schlaraffenlande adlı opera (Veinberg). 24,05: Hafif musiki. 18 Nisan Cumartesi İSTANBUL 18: Dana müsikisi (plâk), 19: Çacı saati. Hikâyeler, 19,30: Çocuklar için mu- siki (plâk), 20: Viyolonsel solo ve piyano. (Mes'ut Cemil ve Lüçenaki), 20,30: Stüd- yo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının Tren yolculuğunda — yolculardan — birisi diğerine anlatıyordu. Kulağıma çalındı ve gülüştük. Bakalım siz de gülecek misiniz? Üç yıl önceye kadar Antepte oturuyor- dum. Bu sırada Halepte yapılacak bir işim çıktı. Böyle büyük şehirlere, bele — hudut dışarısına gidildiği zaman eşlerin, dostla - rın her halde bir şeyler marladıklarını bi- lirsiniz. Bana da öyle yapmak istediler, fa- kat hepsine birer bahane bularak başım dan attım. Yalnız kaynanamı kıramadım. Zaten onun arzusu da e kadar değersiz ve kolay idi ki... Bana: » — Halepte sadakor şemsiyeler bulunur. Ucuz olur. Bana bir tane ahver, Dedi — Peki.., En yakın istasyondan trene bindim. Git- tim. İşimi gördüm ve kaynanamın 1smar- Tadığım da alarak dönüş için yola çıktım. Trende bir kaç kişi ile çabuk dost ol - dum. Bunların içlerinde bir adam vardı ki, büyük harpte Hicaz demiryollarında çalış- miş, Suriye Fransızlara geçince bu tarafa elamemiş ve orada kalmış. Yıllardan son- ra Fevzi Paşa demiryolu işlemeğe başla- dığı srada bu hatta bir vazile alarak ço- luk çocukla birlikte gene Türkiyeye dönü- yormuş. Sâf, candan bir adamdı. Herkes- ten çok onunla anlaştık. Kaynanama aldığım şemsiyenin hudut- tan geçirilebilmesi için değerinden üç dört misli para vermek gerekti. Yanımda ka - dın olmadığı için, onun eşyasıdır diye be- raberimde bulunduramazdım. Bunu yol ar- kadaşıma açtım. — Bizim refikanın yanına verelim. Dedi. Ahp götürdü. Hududu geçtikten sonra yol arkadaşım başka bir istasyonda, başka bir yola sa - pacaktı. Bu sırada yanımdan gitmişti. Dön. medi. Aynlma zamanı da geliyordu. He - men şöyle düşündüm: — Yoksa bizim şemsiyeyi vermemek için bir bahane mi? Sonra bu fena kuruntuyu savdım. — Ben gidip alayım. Bilmiyecek deği. cektir. Konferanı Kadıköy Halkevinden: Bu “akşam saat 21 de Evimiz kura - Bında Niyazi Tevfik Yükselen tarafından (Türk Denizciliği) hakkında — tarihi bir konferans verilecektir. Konferana bi yurddaşlara açıktır. Bir Düzeltme Eminönü askerlik şubesinden? — Aa - |kerlik kanununun bazı maddelerinin 2750 (numaralı kanun ile değiştiğinden yoklama kaçağı ve bakayaların hapis cezasile ceza, lanacakları 30/3/936 tarihli — gazetelerle ilân edilmiş idi. Mezkür kanun numarası |2750 olmayıp 2850 dir. | 2862 numaralı kanunun muvakkat mad- desi 18/6/936 tarihinden itibaren tatbik Vedilmesi yazılacak iken 26/6/936 yazıl - dığı görülmekle keyfiyet tashihen hanür. ilân ©- #ETEETEEEEENLENEEKEREUEEYRENE L EEREN L RE N senseneemeseNee | Sipahi-Ocağından: 18 Nisan 936 tarihinde veri- lecek balonun tehir edildiği sayın üyelerimize bildirilir. Çok temiz ve kıymetli pırlanta bir yüzük Sandal Bedesteninde teşhir edilmektedir. Nisanın yirminci Pazar- tesi günü saat on dörtte satılacaktır. TiFOBIİL Dr. ihsan Sami 'Fifo ve paratifo hastalıklarına — tu- tulmamak için ağızdan alınan tifo haplarıdır. Hiç rahatsızlık vermez, Herkes alabilir. Kutusu 5ö Kr. | IKTIYARLIĞI Tafsilât: Galata P. K. 1256 Hormobin gazelelere mahene, havedis.sarvisi verile - | n ya... Diye ilâve ettim. Kadınlar vagonuna geçtim. — İki taraflı kanapelerin arasından geçerek — ilerliyor, Ayni zamanda şemsiyenin nerede oldu - guna bakıyordum. Onu görmek için zorluk çekmedim. O- racıkta rafın üstünde idi. Arkadaşımın ka- msımı tanımıyordum. Aksi gibi o kanape- — ——— — Yazan : j de oturan da yoktu. Kendim koymuş gibl — uzandım ve şemsiyeyi alarak geriye doğrd bir adım attım. Tam bu anda hırçın ve tes lâşh bir kadın sesi duyuldu: — Nereye götürüyorsun onul.. Kimsig sen?.. Ayni zamanda kolumdan tutarak çektiş şemsiyeyi aldı. Onun yanında ve daha öş tede olanlar da ayaklanmışlardı. İçlerin « « |den biri: — Hırsız mıdır, nedir? Dedi, e Ortalık kanışıvermişti. Vagonun sahan- Iığında mahsus konmuş gibi bir de poliş varmış. Hemen yetişti: xi — Ne oluyor? Ne var? — Şemsiyeyi almış götürüyor... Gör « düm de yakaladım. Bereket versin ki polis yabancı çıkmas dı. Buna rağmen herkesin önünde — elbet doğrusunu söyliyemezdim. Boş ellerimle polise işaret ettim: — Bir şey yok, bırak sonra anlatırım. ü Vagonuma ve kompartımanıma dön « düm. Artık hükmümü vermiştim : — Bizim yol arkadaşı şemsiyenin üstüs ne oturmak için bu kurnazlığı yaptı. Ehç rezil olmaktansa sineye çekeriz. Kaç pa « ralık şey ki... Kötü kötü düşünürken yol arkadaşınj çıkageldi. Elinde de bizim şemsiye vardış Adamcağızın günahımı almışım. Meğerç ineceği istasyon yaklaştığı için bağajlarınğ ayırmak üzere yük vagonuna gitmis. Şemsiyeyi, bir korku atlatan adam gibl — Al birader malım!.. Az daha bu « Bun yüzünden belâya çatıyormuşuz. Ne söyliyeceğinin hemen farkına var « maştım, Gülümsiyerek kendisine anlata « caktım. Fakat gülümsemiye ve ağamı aç« maya vakit bırakmadan — daha sinirli bit sesle ilüâve ediyordu: — Hırsız deyyusun biri vagona girmişe Kimse farkına varmaz diye usulcacık rafa uzanmış, az daha çalıp gidiyormuş. Bere« ket versin ki bizim refika görmüş te he « men yakasına yapışmış, geri almış. Ne ahi« Tüksızlık yahul!.. Kaç paralık mal?... Bu« na kadar tenezzül ediyorlar, Kadınlar va« goönuna girdikleri yetmiyormuş gibi bir de hırsizlık... Polis yetişmiş, fakat bir vey; yapmamış. Ben olsaydım kerataya bir so4< pa çekerdim ki bir daha yapmamak için yedi ceddine tövbe etsinl.. Yol arkadaşım daha söylüyordu ve beri tenkten renge girerek gülmek mi, kızmaki mı lâzım olduğunu kestiremiyordum. ——— ——— —— Belediyeler Bankasından: 1 — Ankarada Cumhuriyet Caddesinde Hukuk Mektebi önündeki arsa üzerinde yaptırılacak Beledi ve (anahtar teslimi) suretile inşa yeler Bankası binasinın götürü olarak kapalı zarf usulü ile ve 20 gün müddetle eksiltmeye konulmuştur. 2 — Binanm muhamnıen lli yedi liradır. Bi kıymeti 357.257 Üçyüz elli yedi bin ikiyüz Eksiltme, Ankarada Belediyeler Bankası Genel - Direktörlük binasında 29/Nisan/1936 Çarşamba günü saat 14 de Banka İdare Meclisi huzurunda yapılacaktır. 4 — İstekliler bu işe nid eksiltme şartnamesini, mükavele projesini, fenni umumi ve hususi ve malzeme şartnamelerile sair cedvel ve ev- rakı (50) elli lira bedel mukabilinde Ankarada Belediyeler Bankasın- dan ve İıhnbuHıGılıhdıBnlııiyırhınmdıZZNo.&nuldmhiln proje Mimarı Seyfi Arkandan alabilirler. 5 — Eksiltmeye girebilmek için, isteklilerin: A) — Türk vatandaşı olması, B)—Eııpiıildyüıbinl'ııhkbiıhinıyıınıvıffıhyhlıhpt- dığına dair selâhiyetli makamlardan alınmış musaddak bir - vesikayı haiz bulunması, C) — Musaddak ehliyeti fenniye vesikasını hamil bulunması, D) — 357.257 üçyüz elli yedibin ikiyüz elli yedi lira muhammen bedeli olan bu işi halen yapabilecek mali bir iktidarda olduğuna dair Bankalardan bir vesika almış bulunması, E)— Maktuan 18.100 on sekiz “vermesi, G) bin yüz Hiralık muvakkat teminat İsteklilerin beşinci maddede yazılı vesikaları eksiltme gününden bir gün evveline kadar Bankaya ibraz ederek kabul ve tasdik ettirdikten sonra teklif zarfları içerisine koymaları, 6 — İsteklilerin teklif mektuplarını eksiltme günü âzami saat 12 ye kadar, ihale şartnamesinde yazılı şartlar dairesinde ve makbuz mukabilinde Bankaya tevdi etmiş bulunmaları şarttır. (765) (1864) Doktor Hafız Cemal Dahiliye —mütehamısı Pazardan maada — hergün 3- 6 Divanyolu (118) No, Telefon: 22898

Bu sayıdan diğer sayfalar: