ergün Spor kongresi Notamız Nasıl karşılandı ? * —.. Biı haftadan beri Ankarada Spor kongresi toplanıyor. Kongreye yalnız federasyonların mu- tahhasları iştirak etmiş bulunuyor. Bu mü- masebetle öğreniyoruz ki Türkiyede 223 — spor klübü ve 22 bin sporcu vardır. Adedi günden güne artan sporcu genç- lerin tam manüsiyle bir stadyomları, bir klüpleri, bir antrenörleri, yetişme yerleri, kışın kapah havuzları, salonları — yoktur. Bu gençler aşağı yukarı kendi kendilerine yetişmişlerdir. İlk defa ellerinden” tutulu- yor, ilk defa onlara yol gösteriliyor ve ilk dela onlara ehemmiyet veriliyor. Ankara Spor kongresindeki rapor hu- lâsalarını okurken gözümün önünden ge- çen Sovyet konsoloshanesinde — gördüğü- imüz bir film geçti. Bu film yapılan apor bayramı esnasında alınmış- tır. Filmde Moskovada Kızıl meydanda 200 bin sporcu gencin geçit Tesmini sey- rediyoruz. Kadınlı erkekli 200 bin sporcu genç, Tavazzam bir manzara idi doğrusu. Spor- cular kafile kafile meydandan geçtikçe kendi marifetlerini yapıyorlardı. — Futbol #ynuyor, atlama talimleri, yüzme oyunla- n yaparak geçiyorlardı. Sovyetlerde spor klüplerine bağlı 20 milyon genç vardır. Moskova, Leningrad, Kiyef ve Harkolta büyük ve modern stad- yomlar mevcuttur. Her şehirde spor klüp- leri vücuda getirilmiştir. Spor kongresinin, spor gençliğinin bu ka- bil ihuyaçlarını tatmin edecek kararlarla ne ticelenmesi, bütün sporcuların ümitle ve me rzakla bekledikleri bir neticedir. * Notamız Nasıl Karşılandı? Bıu.munı dair devletere — verdiğimiz nota her tarafta iyi karşılandı. — Şimdiye kadar Türk hükümetinin bu teşebbüsünü garipseyen hükümet veya gazeteye gelmedik. Bunu tabil görmek lâzımdır. Çünkü Türkiye boğazları tahkim — et- mek isterken hiç kimseye taaruz ci mek niyetinde değildir. Hiç kimsenin hak- kına tecavüz etmemiştir. Hiç kimseye bir zaranı dokunmamıştır. Hiç bir milletin okazların tarafımızdan tahkimi lü- izzeti nefsi ile oynanmamışlır. Bilâkis bizi hâdisenin böyle bir hare- kete mecbur ettiği, gün gibi aşikârdır. Zaten Lozan muahedesinde boğazların silâhaz bırakılmasına muvafakat edişimiz artık çok uzayan müzakerelere bir nihayet vermek arzusundan doğmuştu. Avrupada da bir sulh ve silâhsızlanma ha- vası esiyordu. Boğazların silâhsız bırakıl- masından bir zarar gelmiyebilirdi. Halbu- ki hâdisat değişti. Avrupadaki hava karar- dı. Ve boğazların müdafaasız kalması teh likeli bir vaziyet ihdas etmek istidadını gösterdi. Bu tehlikenin önüne geçmek en- dişesi bizi ihtiyatlı bulunmağa sevketti. Biz prensibin doğruluğuna o ederece kanüz ki, Yunanistanın adaları tahkim et- mek istemesini de bu bakımdan doğru bu- luruz, ve onun böyle bir teşebbiis yap- masına itiraz etmek aklımızdan — geçmez. Çünkü o da ayni hâdiseler — karşısındadır ve vaziyet onun için de tamamen aynidir. Binaenaleyh neticenin de ayni olması ta- bildir. Özlü sözler: aa aei Bilgisini artıran kendisini de artıtır. Ecciesinstes Bir insan ya neş'eli ya kederli olma- hdır. Kanaatkârlık ve vasat kalmak - yi-| yenler ve uyuyanlar için s«ıcak bir ahırdır. Eugene O'Neill Kanaatimce bir insanın yapacağı en iyi iş hiç bir şey yapmamaktır. Fakat muhakkak | bir şey yapmak lâzımsa, güzel bir iş yap- malıdır. Charles Lambe 'Tek bir şeyin arkasından koşan bir ine | san tehlikelidir. G. K. Chesterson Düşündüğünüz gibi konuşun & iseniz öyle olun: her türlü borcunuzu ödeyin, Ralf Waldo Emerson Utangaç bir huy; muhtaç bir adama 3 Kibarlık; talihin fakir yarattığı arazlıktan kurtarır. Hemgı, Moskovada | rast | O vakit | Resimli Makale miyetin karşısında tutunamaz. Tramvay Frenlerinin Muziplikleri Geçen gün, bindiğim tramvayda ayak- ta duran genç bir kadın vardı. Bütün göz- ler onun üzerindeydi. Bir arahk, vatma- nin acemice bir fren yapışı, yolcuları birbi rime kattı. Bu yaman sarsıntı, genç ve gü- zel kadının müvazenesini de bozmuştu. O kadar ki, o, yere yuvarlanmaktan, kucağına düştüğü genç bir erkeğin boy - nuna sarılmakla kurtulabildi. Doğrulduk - tan sonra güldü, ve: — AHledersiniz efendim! dedi. Bu ufak kazanın keyfile ağzı kulakla - rına varan delikanlı, yalvarır gibi fısildadı: — «Bizle (Tekrar ediniz). Genç kadın, tebessümle kargıladığı bu kelimenin cevabını, ikinci sarsıntıda deli » kanlının nasırlı ayağına basmakla verdi: Ve genet — Affedersiniz! dedi. Bu sefer delikanlının yüzü gülmemişti. Fakat arkada oturan bir diğer delikanlı ilk |kazaya karşı duyduğu kmukanclığın bu ne- fia intikamımı tehalükle alkışladı: — «Bizat... ST ... Aktör aşka gelmiş Nevyorktan biklirildiğine göre Bahi- murda oynanan Karmen operasının — son | İtör kendinden o kadar geçmiş ki, kolları Çarasına aldığı İspanyol güzelini —kuvvetle yere vurmuş ve zavallının kolunu kırmış- tır. *”..* Eski adetler Takoçyada Moray köyü hiristiyanlık- tan evvelki dinlerini Halkının hepsi balıkçıdırlar. Deniz, ken- dilerine bahık vermediği zaman ateş ilâhr- | nı protesto etmek makamında, bir katran fıçısına saman doldururlar ve bir sırığa ta- karak, havada yakarlar. Kırılcahamam muhabirimiz yazıyor: garip bir mesele meydana çıkmıştır. 'Tokat muhabirimiz yazıyor: İtalya - Habeş harbi ispat etti ki teknik karşısında — iptid. vastalar mağlüp olmağa mahkümdur. Avrupa medeniyeli teknik medeniyetidir. İtalya Habeşistana tankla, tayyare ile, zebirli gazla gitti. Karşısındaki Habeşin ayağında kundurası bile yoktu. Nakil vasıtası olarak tek bir şimendiferi vardı. Yol- suz, tekniksiz, makinesiz bir cemiyet, teknikli, makineli bir ce- , Kazamız sulh ceza mahkemesinde bir davaya bakılırken çok Davanın esası şadur: Kazamızda avukat bir zat bundan altı ay evvel bir maznunun vekâletini Maliye odacısı 65 yaşında Abdi ile 16 yaşında Şaziyenin İSTER İNAN İSTER İNANMA! SON POSTA W Teknik karşısında B kümdurlar. oluruz. — HERGÜN BİR FIKRA Karıyı değiştir! Eskilerden bir Hikmet molla vardı. Tuhaflardandı.. sözünü kat'iyyen — ve hiç kimseden sakınmazdı. Bir aralık, Hikmet molla evini ah baplarından birine kiralamıştı. Ahba- b ikide birde mollaya gelip, — mutfak sobasından dolayı iz'aç ediyor, soba matlüâba muvafık olmadığından değiş- tirilmesini istiyordu. Halbuki molla, bir müddet evveli- sine kadar bu ayni sobayı pek âlâ kullanmış ve hiç bir fenalığını görme- mişti. Onun için, herifi baştan yordu. Bir gün, kiracı yine geldi ve: — Kuzum mollacığım, şu sobayı değiştirelim.. bizim karı sızlanıp duru- yor. Diyince, molla, herifin yüzüne dik dik baktı, ve: — EfFendi! dedi; ben o sobayı bili- rim.. bir şeyi yoktur... Pek âlâ — işler. Fakat sen beni dinlersen, karıyı değiş- tir de, sen de ben de rahat olalım! RULMACA İ .0 G * savu- !perdesinde Don Joze rolünü oynayan ak-| terketmemişlerdir. | * Soldan sağa: | — Büyük insan kitlesi. 2 — Bir pa- Hâlâ deve üstünde giden, hâlâ iptidai vasıtalarla yaşayan, hâlâ tekniğe ve makineye kapılarını açmamakta inad cden ce- miyetler, makineli ve teknikli cemiyetlerin esiri olmağa mah- Bugünkü medeniyeti teknik ve medeniyet temsil eder. Onu ne kadar benimsersek o kadar İmuasır medeniyete girmiş SÖZ ARASINDA Yetmiş senenin I3 senesini Konuşmakla geçiriyoruz Şu anlatacağımız hesap sahiden — ya- pılmıştir. ve sözlerimizde yanlış — yoktur. Vasati olarak 70 sene yaşayan bir insanın 13 senesi konuşmakla geçermiş. Bunun iki senesi sofra başında — olur- muş, on bir senesi de boş lüflardan ibaret- mmiş Bu hesaba kadınlarla, siyaset adamları idhal edilmiştir. Fakat takribi bir hesap- la, az konuşan kadınların geveze erkek- lerden, daha ziyade konuştukları — tespit edilmiştir. muk şehrimiz. 3 — Kabul, kiyamet. 4 — Nida edatı, cenubi Amerikadaki Anjelos şehrinin birinci - kelimesi, sporcu — nidası. 5 — Ev, mektep. 6 — Memleket, vücu- dun üstü, bir L ilâvesile aktörlerin ser - mayesi olur. 7 — Seçmekten emri hazır, ikinci şahıs. 8 — Damarlar. 9 — Seçim hakkı, ter okursanız çarpar, Yukarıdan aşağıya: 1 — Afyonun ikinci ismi. 2 — Mü - teahhide verme. 3 — Karadenizli, kahve- nin eşi. 4 — Hak gözeten. 5 — Ayni keli- menin ikisi peder olur, üÜçüncü şahıs, mer- kep. 6 — Rakının içinde vardır. 7 — Söz, sada. 8 — Tatlı çorba. 9 — Hünlerle Ro- malıların harbettiği tarihi bir mıntaka. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağat | — Karanlık, ukde. 2 — Ay, otlama, 3 — Meydan, eski. 4 — İyice olun. 5 — Rükün, arpa. 6 — Re, an. 7 — Aklk, ak, iş 8 — Tehel 9 — Ak, deva, ha. 10 — Tire, at. 11 — Aktar, yaylâ, Yukarıdan aşağıya: | — Kumar, atalâ. 2 — Ürkek. 3 — Ray, kelle. 4 — Aydın, tâ. 5 — Ay, bal dır. 6 — Lonca, tebellür. 7 — İt, er, üvey. 8 — Kleopatra. 9 — Aslan. 10 — Umku, ishal 11 — Kain, eş ata. İSTER İNAN İSTER İNANMA! celsesinde mahkemece müekkilinden bazı izahat alınmasına lü- (F..) — isminde aini de. Yöğenik'| e zum görülerek getirilmesi vekiline tefhim edilince, savukat e- fendim, müekkilim altı ay evvel ölmüştür» cevabını vermiştir. Hâkim: — Öyle ise sen mahkemeye duruşmağa nasıl geldin? Vekâleti aldığı tarihten bir müddet sonra mückkili rahmeti | diYe sormuş, avukat emüteveffanın vekili bulunuyorumn ce- rahmana kavuşmuş, hattâ avukat müekkilinin cenaze nama- | YEbmi vermiştir. zında bile bulanmak suretiyle vazifei dini; effaya karşı son vazifei dünyeviyesini de ikmal Vekilin bu sözü hâkimi büsbütün hayretler içinde bırakmış. - | Ve avukata dönerek «bu mahkemede dünyevi davalara balı- üzere ölümünden sonra da cereyan eden muhakemenin mü- | lır halbuki sizin davanız ahrete intikal etmişlr, — Buyurun teaddit cehselerinde hazır bulunmuş, ancak mahkemenin son | dışarıyal» demiş. evlenme töreni Tokat belediye dairesinde yapılmıştır. Abdi iç güveysi olmuş, kmun evine damat gitmiştir. Sözün Kısası Angarya! E. Ekrem-Talu——İ — eçenlerde Sirkeci dörtyol ağ- zında kazaya uğrayıp kan kay- beden bir adamı ©o civardaki eczahar ne kabul ve tedaviden imtina etti. Ec- zacı, can kurtaran otomobilini çağır- mak için telefon etmek isteyenlere, ücretini almadıkça, müsaadesini ver « medi. Bazan sokakta, birdenbire yere dü- şen, bayılan, bir kalb buhranına tutu- Tup da çırpınan bir adamın imdadına koşacak yerde, halkım dağıldığını ve kaçıştığını görürsünüz. Kimse, bu is- tırap çeken veyahut ki canı ile oynas yan biçareye el uzatmaz. Niçin? diye sorarsanız ; — Ne vazifem? Şahit yazsınlar da, sonra işimi, gücümü bırakıp kapı ka- pi dolaşayım mi? cevabını alırsınız. Bir yerde bir kaza, yahut ki bir ci- nayet olur. Ezilen, vurulan kanlar içinde yerlere yuvarlanır. Vaktinde tedavi görürse belki de kurtulacak, yaşayacaktır. Köşe başında bekliyen otomobiller o anda hep birden savu- şurlar. Şoförlere: — Neden kaçtınız yahu? Dediniz miydi, alacağınız - karşılık şudur: — Döşemelere kan bulaşsın da, za« rara mı girelim? Hem, taksi parasını kimden alacağız? Hep bunlar, en insanf ve iptidai bir duygu olması lâzim gelen — karşılıkli yardım duygusunun bir çoklarımızca — angarya telâkki edilmesindendir. Başka yerlerde, fertlerin böyle yar- dımlardan kaçındıkları nadir görülür. Bizde bu “telâkki neden acaba — örf, * &det hükmüne girmiştir? Bunun için ceza kanununa bir madde koysak nasıl olur?. İyi olmaz mı? /,—Z'.bu..üa Biliyor M&n:? | — Kleopatra'nın âşıkları kimlerdir?, 2 — Yumurtayı sivrilemesine di tutmağa muvaffak olan kimdir? 3 — Yeniçeri ocağını hangi tarihte * kim Vüğvetmiştir? Cevapları yarın * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Lenin Rus ihtilâlcisidir. 1870 d& Moskova civarında Simbirek'de doğmuğe — 1924 de ölmüştür. Hayatında iken komik nist ihtilâlinin başlıca âmili olmuş, Rusyat da yeni rejimi kurmuştur. 2 — Gladston İngiliz devlet adamıdıf« 1809 da Liverpol'da doğmuştur. Liberal fırkasının lideriydi. Irlandanın durumunt - ıslâha matuf gayreti ile maruftur. nnn —eit ü Ağzının tadını bilenlere nasihatlar Soğukta muhafaza edilmiş etin tadınıfl - |kalmadığı söylenmektedir. Son yapılan tetkiklere nazaran (lhar kika, "soğukta bırakılan etlerin tadı kötü* leşmektedir. Bu husus hakkında fikrini def* meyan eden bir mütehasms: «Etleri hef zaman yapıldığı gibi nakıs dört derece ilt nakıs 9 derece arasında soğutmamalıdıle Tadları bozulur. Etleri olduğu gibi muha* faza etmek için nakıs 20 derecede muhü* faza ederseniz hem bozulmaz, hem de tâ* dı değişmez» demektedir. Ecb Holivutta nikâhlar ne kadar dayanıyor? İ Holivudun aktör ve artistleri kolayctt © evlendikleri gibi kolayca da aynlıyorlar Meraklı bir Amerikalı 200 nikâh üzerindt yaptığı tetkikler şu neticeyt varmıştır: 4 neticesinde Holivutta vasati olarak nikâhın uzult” © kuğu beş s#ene ön bir ay ve yedi gündüfi Taraflar artiste bu — vasati 4 sene aya indiği gibi filmlerin idari işlerinde € hşanlar arasında da yedi sene 6 aşdile 0