mahkümu Yüzbinlerce ki;î—;e_vdiğî Müttehit Amerika hükümetlerinin Pirginya hapishanesi müdürü, Juan Kokoybo adlı bir mahküâmun affı için teşebbüslerde — bulunmaktadır. Afhı istenilen mahküm İspanyadan Ameri- kaya hicret etmiş, bir fabrikaya yerleş- miş, orada büyük — muvaffakıyetler göstermiş, hattâ birde' yepyeni bir sis- wvaffak olmuş bir mühendistir. Juan bu fabrikada fabrikatörün kı- ziyle sevişmiş, keşfettiği makineyi bir an evvel tamamlayıp milyoner olma - yı, bundan sonra da evlenmeyi düşün- müştür. Fakat çalışmaları devam ettiği sıra- da fabrikatörün kızını bir başkasiyle nişanlandığını duymuş, bütün tasav- vurlarının mahvolduğunu, bütün ü- mitlerinin kırıldığını görmüş, hem kı- za, hem de nişanlısını vurup öldürmüş- tür, bu cinayet yüzünden de idama mahküm olmuş, fakat cezası müebbet küreğe tahvil edilmiştir. Bir gazete bu hususta şu - tafsilâtı veriyor: «Mühendis hapishanede fevkalâde dürüst hareketleri ve iyi ahlâkı ile mü- dürün ve sair memurların teveccüh ve muhabbetlerini kazanmıştı. Bir gün bunlara keşfinden bahsetti. Sermaye bulunursa pek büyük servet kazanaca- ğını anlattı. Müdürün tavassutiyle bulunan ser- mayedar mühendisin plânlarını tetkik edip de vaziyetin doğruluğunu anla - yınca mahpus mühendis ile bir mu - kavele yapıp yeni keşfi için lâzım olan bütün sermayeyi verdi. Ticaretin de yüzde 50 sini kendine vermeği taah - hüt etti. Mukaveleler yapıldı, işe baş- Tandı. Yeni makine işlemeğe başlamıştı. Bu makine fen âleminde hakikaten bir harika idi. Kullanışı çok pratik, ayni zamanda çok tasarruflu idi, kısa bir zamanda, makine bütün fabrikalar ta- rafından kullanılmağa başlandı. Bunun temin ettiği kâr müthiş ye- künlara baliğ oluyordu. Mahküm mü- hendis milyoner olmuştu. Fakat a- damcağızın serveti arttıkça melanko- lisi de artıyordu. Filvaki eline mühim bir servet geç- mişti, fakat bu parayı ne yapacaktı? Bütün ömrünü hapishanede geçirme- ge mahkümdu. Bu servetten kendisi - ne hiç bir fayda yoktu. Evlenemez, çoluk çocuk sahibi ola- maz ve servetinden istifade edemezdi. Bütün bu elim düşünceler mühen - Hayatta Yapyalnız temde elektrik makinesi keşfine mu -| mühendis kızı ve nişanlısını öldüren bu aşk kurbanı fen adamının affını istiyorlar disin sinirlerini bozdu. Adamcağızın sıhhi ahvalinin gittikçe — fenalaştığını gören hapishane direktörü ile hapisha- ne papası buna bir çare buldular. Ken- disi bahtiyar olamamışsa bile başka - larmın saadeti için çalışmasını tavsi: ye ettiler. Mühendis buna razı oldu. Mahkü - mun servetini istimal için bir heyet teşkil edilmişti. Mühendis servetinin yoksul san - atkâr ve münevverlere yardım için sarfedilmesi için bir heyete izin verdi. Heyet bulduğu bir çok yoksul, fa- kat istikbal sahibi gençlere ve san'at - kârlara yardım etmeğe başladı. Bun- ların adedi sayılamıyacak kadar çok - tu, Bumna rağmen eldeki servet te bu yardımı ilelebed devam ettirmeğe kâl; idi. Bu kadar geniş mikyasta iyilik ya- pan mahküma şimdi bütün Amerika halkı acıyor, herkes onu mahkümi - yetten kurtaracak mucizenin zuhuru- na intizar ediyordu. Nihayet hapisha- ne müdürü hükümete müracaatla mühendisin geri kalan cezasının af - fını istedi.» Hapishane müdürü — mühendisin mahkümetiyetine sebep olan cinaye - tin aşk yüzünden ileri geldiğini ve kendisinin bütün — hal ve harekâtı - nn tekrar suç işlemiyeceğini gös- terdiğini hükümete bildirmiştir. Her- keste de bu kanaat vardır. Bunun için affa mazhar olacağı zannedilmekte - dir. Hapishane müdürünün af hakkın - daki talebinin tervici için Amerikanın muhtelif şehirlerinde teşekkül — etmiş bir çok heyetler de hükümete müra - caat etmişlerdir. Bugün bütün Ame - rika mühendisin kurtulması için uğ- raşmaktadır. “CÖNÜL İSLERİ — Evleninciye kadar ne yapayım? Bu melânkolik genç için iyi tedavi yolu evlenmektir. İnsan kendi kazan - cına, kendi seviyesine, kendi yaşayışı- Parisli Gangsterler Beş garson birleşerek güpe gündüz bir bankayı soydular, fakat üç ay sonra yakalandılar 16 Kânunsenide öğle üstü elleri taban- calı, yüzleri maskeli beş haydut Pariste ticar ve sınat, kredi bankaşına girmiş- ler, ikisi memurları oyalarken diğer üçü de kasaları soymuşlar, 265 bin frangı çalarak kaçıp gitmişlerdi. Paris zabıtası haydutları üç aydan - beri arıyordu. Artık bulunmıyacak - ları hakkında herkese bir kanaat gel- mişti. Meşhur polis müfettişlerinden M. Güillanme'in işi yüz üstü bıraktığı da tahmin ediliyordu. Bütün şehrin gözü önünde Fransız zabıtasına meydan okurcasına işlenen bir haydutluğa göz yumulamazdı. Ef- kârı umumiyenin heyecanı yatıştığı balde zabıta canileri aramağa ehem- aiyetle devam ediyordu. Banka memurları maskeli haydut - ların kimler olduklarını tanıyamıya - caklarını söylüyorlardı. Fakat buna rağmen çalışmalar neti- ce verdi. Haydutlardan dördü yakalan- dılar. Beş haydudun beşi de kahvelerde garsonluk etmektedirler. Bunlardan zengin olmak sevdası - Haydutlar na düşen Maurice bir gün derdini aj- kadaşı Lejeune'e açmış esasta — ittifak etmişler ve çetelerine bir kaç arkadaş aramak lüzumunu hissederek Bra - dand, Charpentier ve Fleureti bulmuş- lardı. Charpentier hâdiseyi şöyle anlat - miştir: — Bankadan çıkar çıkmaz boş du- ran bir taksiye atladık. Karışık yollar- dan giüttikten sonra bir başkasına bi- nerek ve Sainte - Eurtache kilisesinin önünde indik, Oradan yaya olarak. Montofgueilde- ki evime gittik. 265 bin frank çalmış- tık. Onu aramızda taksim ettik. Diğer dört arkadaşa bir barda rasgelmiştim. O dakikakaya kadar onları tanımıyor« dum. Bu işde 41 bin frank kazandım. İki ay sonra ebeveynimi ziyaret et - mek için İlle de Vilaine gidiyordum, otomobilde Maurice vardı. Gırtlağıma bastı ve üzerimde olan sekiz bin frangı zorla aldı. Malı mesruk olduğu için kimseye bir şey söylemedim. 6 Sayfa SON '231'5 ; -Hapishanede milyoner olan müebbet kürek İngiltere tatil günlerini nasıl geçiriyor ? aa e e SS R LA Tatillerden isti etmiyen yegâne İngiliz Bir tepeden Fransız filosunun hareketlerini gözetlemiye memur! Bir kaç gün evvel Londraya kar yağ harda, karla örtülen Londra civarının man İngiliz gazetelari paskalya münase- betiyle Londranın hemen hemen ta- mamen boşaltıldığını yazıyorlar. Ta - lanmıya başlayanlar da otomobilleri * 4 til günlerini açık havada geçirenlerin İnin önlerine ve arkalarına acemi mâf başında saray, hükümet ve parlâmen- |nasına gelmek üzere birer «L» levi to erkânı vardır. İşte bir kaç isim: Kral (Fort - Belvedere) e gitmiştir. Kral ailesi Windsordaki yazlık saraya taşınmıştır. Başvekil Baldvin dostları- nin köşklerinde golf oynamaktadır. Dışişleri Bakanı Eden bir tenis parti- si yapmaktadır. Nevil Chamberlain İskoçyada balık tutmaktadır. Bütün diğer bakanlar da memleketin dört köşesine dağılmışlardır. Şimdi de bir kaç rakam: Tatil gününde Brighton yolundan saatte 3000 otomobil geçmiştir. Porte- |mousth yolundan geçen otomobille - İrin sayısı da saatte 1200 ü bulmuştur. Bu geçit resmi yalnız bir s#aate inhisar jetmiş değildir. Gece yarısına kadar yani ayni ittiratla devam etmiştir. Ayni günde bu iki yol üzerinde do- laşan bisikletlerin sayısı ise yedi mil - yonu bulmuştur. & x İngilterenin yeni kraliçesi kim olacak? : Kral ecnebi bir prenses almaktansa bir İngiliz kızı ile evlenmeyi İngiltere kralının müstakbel zevce - si için devlet bütçesine tahsisat koy -| © durduğu gündenberi bizim sütunları- mıza kadar akseden çeşit çeşit hava - disler çıkmıştır. Daha geçenlerde İngil- tere kraliçesi olması muhtemel bir kaç prensten bahsedilmişti. Sabık Prens Dögal ve bugünkü kral hayli müşkülpesent bir insandır. Öyle kolay kolay kız beğenmemektedir. Son gün- lerde ortada İngiliz muhafazakârları - nı bir taraftan memnun ettiği halde bir taraftan da endişeye düşüren bir İngilterede dört sokağın yekdiğeriy- | yapılmamıştır. Fakat tatile tekaddün le birleştiği 10.000 tane meydan var -|eden cumartesi günü öğleden — sonrâ dır. Polis müdüriyeti ile otomobil|yalnız Londrada ve civarında yapı klübü bu (10.000) meydana tatil gü-|futbol maçlarımı seyredenlerin — sayist nünde birer polis dikmişler ve gelipİtamam (1) milyon (150) bin kişidire istifade dığını bildirmiştik. Yukarıdaki resim, zarasını göstermektedir. geçeni ihtiyata davet etmişlerdir. Be lediyenin emri ile otomobili yeni takmışlardır. İngilterede paskalya tatillerinde istifade etmeyen tek bir kişi dire Adı Barder'dir. Bu zat o günü Winehe lesed sahilinin çamlı bir tepesinde bat şında silindir şapkası olduğu halde nö” bet beklemekle geçirmiştir. Bu zatın vazifesi Fransız filosunum yaklaşıp yaklaşmadığını tarassut et mektir. Hayret etmeyiniz: Zira haşmetli İn4 giliz kralı bundan 500 yıl evvel Fran4 sız. filosundan korktuğu — günlerde" Barder ailesinden birini ayda (11) l ücretle sahilde güzcülüğe tayin etmii ve bu emir o zamandan beri geri alın? madığı için vazife Barder ailesinin ço cuklarına intikal ctmiştir. Ve 5006 yıldan beri muntazaman yapılmak tadır. < * Sözü kesmeden istatistikten alınmii bir cümleyi de kaydedelim: l Tatil gününde İngilterede tabii m tercih ediyormuş Si na göre her vakit bir hayat arkadaşı bu- labilir. Her evlenen zengin olduktan son- ra evlenmezya! Bence üç sualin de ce- Kasayı soyanlardan birisi idim. Ai-|başka dedikodu dolaşmıya başlamıştır. . . Bır GenCım leme milli piyangodan 25.000 frank| Kulaktan kulağa akseden sözlere 22 yaşında bir genç, ne annesi, ne ba- bası, ne akrabası, ne de dostu ve ar - kadaşı var. Ufak bir memurdur> Ka - sandığı ile ancak yaşıyabiliyor. Hayatta tek başına yaşıyan bu genç tabii günden güne melânkolik oluyor, hasta oluyor. “Aşk nedir bilmiyor. Kalbi henüz hiç bir kadın için çarpmamış. Fakat yaşı icabı artık yalnızlıktan bıkmıştı, kendisine bir hayat arkadaşı arıyor, evlenmek istiyor. Fakat nasıl evlensin? Evi yok, parası yok, kimsesi yok. Sonra da kızların ya- şayışmı beğenmiyor. O gün görmemiş bir kız arıyor, Bana sörüyor: — Ben namuslu bir kız bulabilir mi- yim? — Bu parasa halimle evlenebilir mi- zim? vabı bu üç cümlede toplanır. * Karamanda A. O, H.: Kızla konuşmağa ne ihtiyaç var, Ev- lenmek için en kestirme yol kızı resmen ailesinden istemektir. Niye bu keştir - me yolu bırakıp dolambaçlı yollara gi- riyorsunuz, * Ankarada Z. At Arkadaşınızla bu kadar sıkı fıkı gö - rüşmek sizin için tehlikelidir. Hele o - nun evinize böyle teklifsizce giriş çıkışı evinizi yıkabilir. Evinizi başka bir yere makletmeğe ve arkadaşınızdan uzak - laşmağa çalışınız. 'TEYZE kazandığımı söyledim. İçlerinden Fleuret soygundan son - ra bir bakkal dükkânı açmıştır. Ken - disine parayı nereden bulduğu sorul- duğu zaman: — Biriktirdiğim parat vardı, diye cevap vermiştir. Bir kısmı ile kumar oynadım ve 29.000 frank kazandım, onunla dükkân açtım. Bu adam biraz sıkıştırılınca Mauri- ce'in kendisini kandırdığını ve 40 bin franktan hiç bir şey kalmadığını, dük- kâmı ise devrettiğini söylemiştir. Haydutlardan Maurice ile Char pentier Pariste Fleuret ile Lejieune de Kan da yakalanmıştır. Beşincisi henüz inanmak lâzım gelirse Sekizinci Ed - vard ecnebi bir prenses almaktansa, bir İngiliz asilzadesi almağı tercih et- mekte ve müstakbel kraliçenin de sporcu olmasını arzu cetmekteymiş. Bu münasebetle ortaya gene bir takım isimler çıkmıştır. Bunların bir tanesi yeni Hindistan valisinin kızı Lady Ann Hopedir. 22|dükasının 25 yaşındaki kızından b yaşında esmer bir kızdır. - Fevkalâde iyi ata binmektedir. Mevzuu bahsolan ikinci isim Glou- cester 'dükasının hemşiresidir. Esmer|gibi yukarıdanberi saydığımız nam v ve cazibeli bir kızdır. Namzetlerin en minster dükasının 26 yaşındaki kuvvetlisi West-|çe olduğu tükdirde — halk tarafın d kızı | fevkalâde sevileceği zannedilmektt kayıptır ve giddetle aranmaktadır. Mary Grosnevardır. Grosnevar - bir|dir. Kral Sekizinci Edvardın yeni resimlerinden biri kaç sene evvel Afrikanın vahşi ©0f manlarında yaptığı muvaffakıyetli AY larla şöhret kazanmıştır. Sarışındır: © Son namzet olarak da Chaftesb sedilmektedir. ğ 25 yaşındadır. O da sarışın ve ©67 surdur. Şen ve şuh bir tabiati old zetlerin en alçak gönüllüsüdür.