10 Sayfa “Son Posta,, nın Tefrikasıı OLUM MANGASI Yazan : A. R. İki Kışla Arkadaşı Şiıfıdi Yemende de Biribirlerile Buluşmuşlardı Cemil, ellerini pantalonunun cep-|kurumuş sahtiyanı andıran bu efra- lerine sokmuş, dolaşmıya başlamıştı...İdin sırtlarında liyme liyme olmuş bi- Sonra birdenbire Emine kadının önün- de durmuş ve sormuştu: — Adı, Meliha, hâââ.., — Evet, yâ seydi.. Meliha.. Arapça, gayet güzel demektir... Hakikaten, o da.. İsminin müsemması... — —E, peâlâ.. Meliha şimdi niçin İb- rahim Efendinin evinde emanet duru- K yor. — - — Haââââ.., Size, onu da söyleyim... Seyit Kasım, Melihayı rızasile İmam Yahyaya vermediği için, onun kaçı - rılmasına karar verilmişti. Ve bu işi de, (Nâsır Mebhüt) deruhde etmişti. - — Nâsır Mebhüt, kim>.. —— Nâsır, en kuvyetli kabile şeyhle- rindendir. Gençtir, cesurdur. Başın -| — da, dört binden fazla adamı — vardır. — İki sene evvel, (Hacce) kasaba ve ka- — lesini muhasara ederek dört tabur as- kerin bütün silâh ve toplarını almıştır.. İşte bu adam, İmam Yahyanın en kuv- vetli taraftarlarındandır. — Anladım. Şimdi, İbrahim Efen- di ne sıfatla bu işe karışıyor. İbrahim Efendi her iki tarafın dostudur. Yani, hem Seyit Kasımın; hem de İmam Yahyanın... Onun için Meliha ona emanet edilmiştir. İmamlık meselesi, sureli kat'iyede bir taralla ka- Tincıya kadar, bu kız, İbrahim Efendi- min evinde ikamet edecektir. — Şu halde.. İbrahim Efendi, ol - dukça nüluzlu bir şahsiyet demektir, öyle mi?.. — A.. Siz bunu bilmiyor musunuz? — Ben, İbrahim Efendiyi sadece zen gin bir tüccar biliyorum. — ©O kadar mı?.. — O kadar. X — E, mademki o kadar biliyorsu - nuz; bildiğinizle kalınız. — Demek ki İbrahim Efendi... — Affedersiniz, yâ seydi.. Artık; İbrahim Efendi hakkında size daha fazla malümat vermekte mazurum. Cemilin, fena halde başı dönüyor - — du. Bütün bu konuştuğu şeyler ona, — rüyada geçen bir muhavere gibi geli - — yorduü. Ceketini çıkarmıya uğraşarak yatak | — odasma geçerken, dudaklarını — büke söyleniyordu: — — Beyit.. İmam.. Daha bilmem ne?. Kavga etmişler.. İmam olmak iste - mişler; birbirlerine girmişler... İyi amma, bunlardan, bana ne?.. Meliha- ya gelince.. Onunla da fazla meşgul olmıya ne hakkım var... Neme lâzım, benim.. İster imam alsın.. İsterse, mey- büke zine varsın... Eğer, karşidan karşıya | bir merhabalaşırsak, ne âlâ., O da ol mazsa; Bektaşinin dediği gibi; yuh — olsun ecdadının ervahma... Amma... |. " Şu herif sinirime dokundu.., Dört ta - bur askerin silâhını, toplarını almak... — Hem de, dört bin kişiden ibaret baldırı | Kaplak bir kuvvetle... E, bizimkiler v — yuyorlar mı imiş, acaba?.. İşte bu.. Ye- b nir, yutulur şey, değil. » Diye söyleniyordu. K * Ertesi gün, San'ada büyük bir ha - — reket görülüyordu. Halk; daha sabah- Teyin erkenden, (Hüdeyde- yoluna a- — çılan (Babüka) a doğru akıyor, yo - “Tun iki tarafında toplanıyordu. Biraz sonra, uzaktan bir mızıka se- sı işitilmişti. Bu mızıka sesi, derinden — gelen bir hastanın hıçkırıklarına ben - zemekte idi, — Cemil de halkın arasına karışmış; yavaş yavaş, şehrin kapısına doğru yaklaşmıştı. O, kapının önüne geldiği Zzaman, artık mızıka da kapıdan içeri girmiye başlamıştı. Cemil, bu mızıka efradı görür gör- ııımnız. şaşırmıştı... Kızgın güneş al- ftında çalır çatır yanmaktan — renkleri rer bez ceketle; kadide benziyen ba- caklarında, iç donuna benzeyen incecik bezden birer pantalon vardı. Kayış ye- Tine iple bağlanmış olan kara martin tüfeklerini, çapraz olarak bayunların- dan asmışlardı... Güçlükle üfledikle- ri teneke yamah borular, simsiyah kararmış$. Davul ile trampetler, bir kaç yerlerinden patlamış ve yaman- mıştı. * Cemil, önünden geçen bu sefalet manzarası karşısında, daha hâlâ hay- retini yenemiyor; bir türlü gözlerine inanamıyordu. Muzikayı, asker takip ediyordu... Koyu renkli bir katıra binmiş olan Alay Kumandanının omuzuna daya- dığı kılıç, bu Yemen güneşinin kızgın ziyaları altında parıldıyordu. Ve son- ra; sıcaktan ve kalıpsızlıktan — fesleri kulaklarına kadar geçmiş olan asker dizileri; yorgun, bitap, dermansız bir halde âdeta birbirinin arkasından sü- rükleniyordu. Yanma sokulan — ihtiyar bir adam, bozuk bir Türkçe ile sormuştu. — Yaaa, zabit efendi. Bu asker, ne asker?.. — Bu âsker.. Yanya alayı... Za- vallılar buraya; tâââ, Yanyadan geli- yorlar. Bak şu zavallıların - haline.. Hepsinin avurtları içine çökmüş.. Hep- sinin beti benzi, toprak rengine dön- müş... Kimbilir kaç gündenberi; aç sefil, böylece yollarda sürünüp duru- yorlar. Baksana hallerine.. âdeta, ölü- me sürüklenir gibi yürüyorlar. ( Arkası var ) ADYO Bu Akşamki Program İstanbul 18: Oda musikisi (Plâk), 19: Habar- ler, 19,15: Müuhtelif plâklar, 20: Halk musikisi, Sivaslı İbrahim ve Veysel tarafın- dan, 20,30: Stüdye — orkestınları, 21,30: Son haberler. Sant 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi — verile: gektir. eime geei BÜKREŞ 6,45-8: Haber, jirmnastik, plâk, 18: Ru- men halk musikisi, 20,20: Yeni plâklar, 21: Solist konseri (piyano, flüt). 22.05: Şarkılı solo, 22,45: Salon orkestrası. PRAG 17,10: Dworski — ve şarkıcı - çocukları (danı), 17,55r Çocuk tiyatrosu, 19,10: Muhtelif, 20,25: Şakılı neşriyat, 21,15: Örkestra, 22,10: Karışık meşriyat, 23,15: Plâk. BUDAPEŞTE , 18: Keman konseri, 18,30: Sözler, 19: |Plâk, 20,30: Operada verilecek könseri na- İkil, 23,30: Haberler, 24,20: Cazbant. BERLİN 19: Örkesira, 20: Plâk, 20,45: Aktia- hite, 21,45 : Eğlenceli musiki, 23: Haberlet, 23,30: Gece munikisi ve dans. VARŞOVA 18,20: Çift piyano ile caz, 19: Mozart kuarteti, 19,30: Muhtolif, 21: Salan mu - sükisi, 22: Şopen konseri, 22,40: Muhtelil, 23,20: Dana. MOSKOVA 18,30: Sekstet Rus — musikisi, — 19,45: Plâk, 20; Mozart musikisi, 21: Edebiyat, 22: Yabancı dillerle neşriyat. VİYANA 18: Avusturya musikisi, muhtelif, 20: Haberler, 20,50: 1929-1931 senesi arasıne daki modem müzik parçaları, 21,45: Gü- nün mizahı. 22: «Şubert'im ben, adımm Şu- bert'tir adlı yayım, 23,20: Tambur mu- sikisi, 24.20: Gece musikisi, 16 Nisan Porşambe . 18: Dana müsikisi (plâk), 19: Habor- ler, 19,15: Plâk noşriyatı veya retranmis- yon, 20: Sıhhi' konferans, Dr. İbrahim Za- Üü tarafından, 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi — verile- cektir. | SÖON PO L Dünkü yazımızda Akdenizle alâkndi Ki devletlerin 1927 senesinden 1934 ernesk ne kadar geçen yedi sene zarfında deniz, hava ve kara ordularını masl kııvl'edîcn_ dirmiş olduklarını umumi rakamlar zikri suretiyle anlalsuştık. Bu gün de bu devlet- |lerin beherinin deniz ve hava kuvvet- lerini ayrı uyrı gösltereceğiz. Âncı mirde şü noktaya işaret etmek isletiz: Her devler bu silâhlanma yarışında sıvf ıqufrî- t maksadla hüreket ettiğini söylemektedir. Lâkin gerek hava kuvvetleri, gerekse do naşma ayni zamanda taarruzi masadlarla da kullanılabilecek vasıtalar olduktan ma- wda denizlerde hazmına üstün olan bir do- nanmanın bimayesinde kara orduları da kuradan hudut komşuluğu mevent olma- yazı bir devletin arazisine karşı dahi teca- vuz ve taarrıza geçebilirler. Şu halde dev- letlerin bugünkü silâhlanmalarının hakiki maksadı sırf tedafüi bile olaa bu maksadın bir gün tecavüzi mahiyet almasına hiç bir mani yoktur. Halbuki bizim istediğimiz şey böyle bit taatruz ve tecavüz ihtimaline karşı yurdumuzu. müdafan etmek maksa- dıyla boğazlarda tahkimat yapmaktır. Bu tahkimat sabit olacağına göre hiç bir tara- fa naklolunamayacak; binaenaleyh — tam manâsiyle tedalüi bir mahiyet arzedecek- tir. Her ne kadar Karadenizde sahili olun devletlerin vaziyetleri belki ileri sürülmek istenebiliri fakat bugün urtık ortada eski 'arlık Rusyası yerine bu denizle alâkadar dast bir Sovyet Rusya ve dost bir Roman- ya vardır ki bunlar da boğazların — bizim kontrolümüz altında bulunmas lüzum ve zaruretinde bizimle ayni fikitdedirler. Hat- tâ Bulgarislanın metfaati dahi bu yöldür dır. Diğer taraftan unutulmaması lâzım gelen ve notamızda bilhassa işaret edilmiş olun bir nokta da gşudur ki boğazlar mukavele- mamesi Türkiyenin sulh halindeki vaziyeti ile, bitaraf veya harp halinde bulunduğu- na göre olan vaziyetlerini nazan — itibara almmş fakat umum? veya mevzil bir harp tehlikesi belirdiği zaman boğazların ve Türkiyenin meşru müdafaası bakımların- dan ne gibi tedabir ittihaz edileceğine da- ir ahkâm tesbit etmemiştir. Halbuki —yi- ne notamızda işaret edildiği vechile— bu günkü ve bundan sonraki barpler farma- litelerle ilân edilerek başlamaktan uzaktır- lar; bilâkis her taraftaki ankeri hazırlıklar, ilk vurulacak darbenin ani olması yani (baskın) mahiyetini haiz bulunması esası- na istinat etmektedirler. Bugünün belki de hakikaten bir müda- İaa unsuru olmak üzere hazırlanan ve her- hangi bir devlete ait olan hava, deniz ve kara kuvvetleri yarın yurdumuzu istihdaf eden tecavüzi bir maksadla harekete ge- çerlorse kendilerinden, — #boğazlarımızın müdafaası için bir karar almuk üzere Ak- vam Camiyetinin içtimalarına ve müzake- relerinin neticesine kadar beklemelerini » mi rica edeceğiz?.. Velevki bu — cemiyetin ittihaz edeceği karar ea pratik hal çaresi de olsa v zamana kadar iş isten geçmiş ol- maz mi?, Hattâ boğazlar mukavelenamesinin ( 18)in addesiyle boğazların eraniyetini müda- Üna etmeği tekelfül ve taahhüt etmiş olan devletler bu müdafaa işine fi'len tevessül dahi eyleseler her işini (baskın) esası ü- zerine hazırlamış olan mütecavizin taarru- zunu menetmeğe, zaman itibariyle imkân tasayvür olunabilir. —mi?.. Binaenaleyh, 1923 tenberi gittikçe artarak son sene i- çinde azami haddini bulatı ve sür'ati öe nümüzdeki senelerde daha çoğalacağı mu- hakkak görünen silâhlanma yarışı karşısın- da, boğazlar mukavelenamesinin ahkâmı filen sukut etmiş — bulunmaktadır. — (Za- man) ve (şermit) ile beraber (ahkâmın) da değişmesi ise bir zaruret; bu itibarla da| ak Evvele- |. Boğazlar hakkındaki notamız münasebetile Akdeniz devletlerinin bugünkü vaziyetleri 1927 senesinden 1934 senesine kadar geçen yedi sene içinde deniz, kara ve hava orduları nasıl kuvvetlendirildi? ( Son Postanın askeri muharriri yazıyor ) , | Akdeniz devle'lerinin nasıl sür'atle Kaldı ki boğazlardaki ticari seyrüseferin de masuniyeti lüzumu bizzat Cümhuriyet hükümetimiz tarafından kabul ve ona gö- re ühkâm vuziyeti de derpiş ve teklif olun- muştur. Binaenaleyh —haksız ve manlık- sız düşüncelere kapılmamak şartiyle— no- tamızın hiç bir tarafça hoşautsuzlukla kar- şılanması ihtimali hatırdan geçemez. Bilâ. kis Türkün en hayati meselelerini hallet- mek yolunda dahi beynelmilel ahitlere ve kendi imzasına sadakat ve hürmelini gös- termesi bakımından notamızın her siyasi mahfelde ancak sempati uyandırması bek- lenebilir. Bu mülalea ve mülâhazalardan sonra Akdenizle alâkadar büyük devletlerin si- Tâhlanma hususundaki — bazh adımlarını Bösteren cedveli okuyucularımız — bLirinci sayfada bulacaklardır. Bu cedvelin tetki- kini kolaylaştırmak için aşağıdaki izahatı vermeği de faydalı buluyoruz: x — 934 senesine kadar deniz kuvvet- lerindeki bazı ufak tefek adet azalışları eski sistem ve bugünün ihtiyaçlarına yara- mayan gemilerin kadro haricine çıkarılma- sından ileri gelmiştir. Fakat onların yeri- ne daha mükemmelleri ve kat kat kuvvet- lileri konulmuştur. Misal olmak üzere şun- ları zikredebiliriz: A) İngilterenin büyük harpten evvel (1913 senesinde) deniza indirilmiş olan birinci sınıf hattı harp zırhlılarından Oue- en Elizabeth'deki en kudretli topların çapı 38 santimetre ve adedi 8 tane idi. Halbu- ki. büyük harpten sonra (1925 senesinde) denize indirilmiş olan keza birinci — sınıf Nelson battı harp zırhlısinda 9 adet 40,6 sönüznetrelik top vardır ki bu kadar bü- yük çaplı toplarda iki buçuk seantimatrelik bir çap Tarkı gerek menzil (atış mesale- vi)' gerekse tahrin — kudreti bakımından cok büyüktür. Bu sınıf gemilerin sür'atle- rinden iki mil fedakârlık yapmak suretile (Nelson — sınıfının — sürati — 23 mildir; Çucen Elizabeth sınıfı ise 23 mil sür'atinde dir) gerek topçusunun tahrip kudreti, ge- yekse atış menzili arturılmış; ayni zaman- da geminin zırhı da kalınlaştırılmak sure- tile düşman topçusunun tesirine karşı mu- kavemeti tezyid olunmuştur. Halbuki kruvazör sınıfında daha çok sür'ate ehemmiyet — veren — İngilterenin 1915 - 1918 senelerinde denize indirdiği bu sınıf gemilerdeki 29 millik sür'at, 1918 senesile 1932 seneleri arasında denize in- dirilen gemilerde, 32,5 mile kadar arttı- rılmıştir. Bu artış (çapları kamen olduğu gibi muhafaza edilmekle beraber) umumi- yetle top adetlerine de şâmildir. Bununla beraber 1917 ile 1921 seneleri arasında denize indirilmiş olan Effingham, Frobis- ber, Haykins kruvazörlerinde top çapları 19 santimetreye kadar; 1926 ile 1928 a- hükümetimizin isteği ön tabit bir taleptir. |rasında denize — indirilmiş bulunan (13) v hai g Si ÖD SN KO Ü Ğ S dd f ea erc gakifamdin silâhlandıklarını gösterir grafik adet kruvazörde de çap büyüklüğü 20.3 santimetreye kadar yükseltilmiş ve sürat de 31,5 mil ile 32,25 mil arasında muhafaza —- olunmuştur. Fransa ve İtalyanın da, az çok farklarla, büyük harpten sonraki inşaatta bu esaslara —— istinad ettikleri; gerek bu devletlerin ges — rekse İngilterenin hâlen tezgâhta bulunan: — lar ile 1937, 1938 ve mütenkibi senelerde yapacakları gemileri daha büyük bir kud- tete çıkaracakları şüphesizdir. Y B) Almanyanın Doyçland - isimli ve — ancak 10,000 tonluk olan Cep zırhlısında göstermiş olduğu inşaat tekniği bu gemi denize indirildiği zaman uzun uzun mev: — zuubahsolmuştu. Halbuki Almanların son —— zamanda inşaya başladıkları iki hattı harp gemisi yanında (Doyçland) n çocuk o« yuncağı gibi kaldığını yine bir müddet ev* vel dünya matbuatı mevzuubahsetmişti. İngiltere, Fransa ve İtalyanın gelecek se- melerde yapacakları harp gemilerinde, az çok farkla, ayni kudreti elde edecekleri de muhakkaktır. | (1) — 44 tanesi 1934 senesinde hiz- mette, 7 tanesi hali — inşada, 3 tanesi he- — nüz sipariş edilmemişti. (2) — Bu miktarın (18) adedi Flotih la lideri (rehberi); (145) adedi de Dis- troyer'dir. Flaotilla lider (vehber) lerinin (16) « hiz mette, (2) si hali inşada idi. ğ Distroyer'lerin (121) tanesi hizmette, |(16) tanesi hali inşada, (8) tanesi de he- nüz sipariş edilmemişti. (3) — (25) tanesi hizmette, (6) ta- nesi hali inşada, (3) tanesi henüz sipariş edilmemiş. (4) — (10) tanesi hizmette, (7) tane- si hali inşada. (5) — (70) tanesi hizmette, (7) tane si hali inşada. (6) — (88) tanesi hizmette, (20) tane #i hali inşada, (7) — Yekünu (30) olan birinci ve ikinci aınıf kruvazörlerin 24 tanesi hizmet- — te, (6) tanesi hali inşada. (8) — (95) tanesi hizmette, (10) ta- - (9) — Bu torpidobotların hizmetleri (8) numara ile izah edilen sınıf tarafından ifa olunmaktadır. (10) — (53) tanesi hizmette, (22) tanesi hali inşada. (ID, (12), (13) Bu miktarlar (Vu) ve (Lu )mecmualarının, — 21/Mayıs/936 tarihinde müştereken neşrettikleri — hususi nushada şöyle gösteriliyor: A) İngilterenin: B) Fransanın: 1600 C) İtalyanın: 2000 Cemiyeti Akvamın resmi vesaikina —"(l $ 1500 f