N İkinci lnönü muharebesi nasıl başlamış ve bitmişti? ( Son Postanın askeri muharriri yazıyor ) | | Birinci İnönünden sonra bir askeri kıt'anın Millet Meclisi Reisi Mustafa (( Atatürk) ün (©) —2— (İkinci İnönü muharebesi) nin — garp cephesi kumandanlığı emrindeki Türk is- tiklâl ordusu kıtaatı tarafından kazanıl - masinin sebepleri ayrı ayrı ve mütcar dittir. Bunlar arasında en başta zikredile- cek nokta garp cephesi kumandanlığının yüksek, cessur, fakat serin kanlı, derin gö- rüşlü, sevk ve idaresile Türkün milli var- hğinı korumadaki emsalsiz kahramanlığı- dır. Bundan maada (| inci İnönü) zaf nin daha müşkül çartlar altında ve daha az kuvvetle bile kazanılmış olmasından mü- tevellit maneviyat yüksekliği ve (m madı), iki buçuk doğurduğu (talim ve terbiye kudreti), en küçüğünden en büyüğüne kadar — bütün kumandanların #mutlak kazanmalıyız ve kazanacağız» sözile ifade edilebilen (iman- ları) ve (hayatı istihkar edişleri); zafer yolunda ölüme pervasız atılan piyade ve süvarilerimiz gibi topçularımızın da — faik düşman topçusunun ve hattâ piyade silâh- larının ateşi altında açık mevzie çıkarak bizzat ateş mevzilerinden yapılan taras - sutlarla müstevli düşman üzerine ölüm saçmaları gibi mühim âmiller de bu zalerin istihsalinde-büyük mikyasta müessir ol » muşlardır. Türk kıt'alan düşman taorruz. larına (mukabil taarruzlar )lu mukabele et- mekte o kadar canlılık ve umumiyet itiba- rile o derecede yüksek bir muharebe şevk ve hevesi göstermişlerdi ki birinci İnönün- denberi geçen iki buçuk aylık zaman zar - fındaki talim ve terbiyenin yalnız maddi sahadaki tezahürünü değil, maneviyatı ylk- seltmekta de ne büyük bir muvalfakiyete | - el ile tutulur kadar canlı olarak - Hakikatte | iti- çalışmanın aylık erdiğini görmemek mümkün değildir. Türk istiklâl ordusu İsönündeki maddiyatla değil, (maneviya') ile kazan- | mıştır. (1) Gerek garp cephesi kumandanı Ge - nera| İsmet (İnönü), gerekse Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal ( Atatürk ) bu Taneviyatı yüksek tedbirleri ve nafiz şah siyetleri ile her an arttırmak — ve tazele - zaferini | mekten bir an dahi geri kalmamışlar ve zaferin istihsalinden sonra birbirlerine yaz- dıkları aşağıdaki samimi, acak ve istik - bali daha © zamandan kestiren derin gö - Tüşlü tel yazılarile birbirlerini, birbirlerinin şahsında da milleti ve orduyu tebrik edi - yorlardı: Garp cephesi kumandamı General (İs met) ten Büyük Millet Meclisi Rei: (Mustafa Kemal) e yazılan telgraf Metres Tepeden 1/4/1337 (921) Saat 6,30 #sonrada Metres Tepeden vascitin mütemadi inkişafına rağmen) bi- rinci derecedeki ehemmiyetini daima mu- hafaza edecektir; çünkü vastayı, silâhı ve | maddeyi kullanan insandır. İnsanın (mane- viyatı) yüksek olursa elindeki vasıta iş gö- rür; aksi halde madde ve vasıtanın kiyme- ti de azalır ve düşer. Eskişehir - istasyonunda Türkiye Büyük | Kemal tarafından teftişi solundaki General (İsmet İnönü) dür.) gördüğüm vaziyet: Gündüzbey şimalinde, sabahtanberi se- bat eden ve dümdar olması muhtemel bu« lunan bir düşman müfrezesi, sağ cenah "İgrupunun taarruzile gayri muntazam çe - kiliyor. Yakından takip ediliyor. Hamidi- ye istikametinde temas ve faaliyet y Bazbyük yanıyor. Düşman, binlerce mak- tüllerile doldurduğu muharebe meydanını silâhlarımıza terketmiştir. Garp cephesi kumandanı İsmet İnönü muharebe meydanında Tepede Garp cephesi kumandanı ve kânıharbiyei umumiye reisi İsmet Paşaya Ankara 1/4/1337 (921) Bütün tarihi âlemde, n İnönü mey- dan muharebelerinde deruhte ettiğiniz va- zife kadar ağır bir vazife deruhte etmiş ku- mandanlar enderdir. Milletimizin istiklâl ve hayatı, dâhiyane idareniz altında — şerefle vazifelerini gören kumandan ve silâh arka- daşlarınızın kalp ve hamiyetine büyük em. niyetle istinat ediyordu. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin maküs talihini de yendiniz. İstilâ altındaki bedbaht toprak- larımızla bütün vatan, bugün müntehala - vına kadar zaferinizi tes'it ediyor. düşma- nin hirsi (stilâsi, azim ve hamiyetinizin yal- çın kayalarına başını çarparak — hurdahaş oldu. Namınızı tarihin kitabei mefahirine kaydeden ve bütün milleti hakkınızda e - bedi minnet ve şükrana sevkeden büyük durduğunuz tepeni binlerce düşman ölülerile dolu bir meydanı şeref seyrettir- |diği kadar — milletimiz. ve kendiniz — için şa'şani itilâ ile dolu bir ufku istikbale de nazır ve hâkim olduğunu söylemek iste - rim. Büyük Mület Meeclisi Reisi Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Zulüm ve istibdat dünyanın en zalima- ne bücumlarına karşı, yalnız ve şaşkın ka- lan milletimizin maddi ve manevi bütün kabiliyet ve kuvvetlerini ruhundaki ateşle toplıyan ve harekete getiren Büyük Millet | Meclisinin Reisi Mustafa Kemal Paşa! Kahraman zabitlerimiz ve askerlerimizle avcı hattında omuz omuza vuruşan fırka ve kolordu kumandanları namına takdirat ve tebrikâtınıza kemali faht ile arzı şükran e- |derim. Garp Cephesi Kumandanı İsmet ... Dumlupınar muharebesi 23 martta Yunanlıların (Bursa grupu) Eskişehir üzerine ilerlemeğe başladığı gibi | (Uşak grupu) da üç piyade fırkası ve bir kısım süvari on üzerine doğru ha - rekete geç anın bu grapu kar - şısında, 41 inci ve 57 inci piyade fırkala - mmızdan müteşekkil XI! inci kolordumuz bırakılım Bu yon) istikametinde u. kolordunun vazilesi (Ak (*) Birinci yazı 9 nisan tarihli nüsha « mızdadır. Uşak grupunu kendi üzerine çekmek — ve Metres | Ere| gazâ ve zaferinizi tebrik ederken, üstünde | Çadırlarında bir Âşk faciası Dün Şişlide Bulgar hastanesi duvarı |dibindeki çingene çadırlarında bir kavga olmuştur. Bu çadırlarda oturan sepetçi Yaşarın 18 yaşındaki oğlu Ra- sim, Kâzım isminde diğer bir çingene- yi vurmuştur. dığı eski karısının yeni kocasıdır. Yaşar Kâzımın eski karısiyle evlen- mesine kızmıştır. Fakat kendisi buna rağmen bir başka kadınla tir. Fakat bu sefer de yeni karısını Kö- zımdan kıskanmıştır. Bu kıskançlık - la da Kâzımı vurmuştur. Kâzımın ya- raları-o kadar ağır değildir. Fakat Ya-| şar müddeiumumiliğe verilmiştir. evlenmiş - cenup yanına ve gerilerine doğru bir ihata teşebbüsüne meydan vermemekti. (Böyle bir teşebbüse kargı Altıntaş mıntakasında da cenub cephesi kuvvetle- rinin mütebaki kısmının toplanmış oldu - ğunu evvelce yazmıştık. ) XI inci — kolordu muvaffak oldu ve Yunanlılar na tâbi olurak — (Afyon) a ilerlediler. Maksat hâmıl olmuş, kat mahailli olan İnönünde düşman mağlüp e- dilinciye kadar zaman kazanılmıştı. Mağ - lâp edilen düşmanın (Bursa grupu) Bursa istikametine çekilmeğe başladıktan — sonra maksada kâfi gelecek miktarda kuvvetler- vetlerden vazifesinde da kadar metica bu le takip edilmiş: geriye kalan kuv beş piyade ve iki süvari fırkası ile Büyük Millet Meclisi muhafız taburu ve Afyonda- ki XI inci kolordu cenup cephesi kuman- dankığı emrine verilerek — (Afyon) daki düşman grupunun gerilerine taarruz etme- ğe memur edilmişti. Ancak bu kuvvetler- den yalnız iki fırka 5 nisanda Çekürler ve Altıntaş mıntakasında toplanmış, süvari hr- kaları da İslâmköy üzerine - cenup cep- besince - sevkedilmiş bulunuyordu. Diğer piyade fırkaları ise henüz yolda idiler. Bu sırada Afyondaki düşman da Bursa gru - punun mağlübiyetini haber almış ve başı- na gelebilecek âkibeti tahmin ederek gar- ba doğru çekilmeğe başlamıştı. Bu grup (Dumlupımnar) a kadar çekildikten sonra arada yerleşti ve çok kuvvetli olan Dumlu mevzilerini işgal ve tahkim etti. Cenub sandan cephesi kumandanlığı 8 ni « D nisana kadar bu mev - zie karşı taarruz etti. Lâkin beher fırkası bizimkilerin 2-3 misli olan 3 firka ile işgal ve Uşaktan celbedilen bir fırka ile de tak- viye olunan ve çok kuvvetli mevzilerde bu- lunan bu düşmani oradan da söküp at - mak için bayB zayista Ve fedakârlığa kat- lanmak icap ediyordu. Halbuki ordumu - zun gelecek günler için zinde ve kuvvetli tutulması lâzım geliyordu. Binaenaleyh ba taarruzlara nihayet verdirildi. Bu suretle şimal cephesindeki kat'i netice yerinde 31 martta zaferimizle neticelenen ikinci İnönü muharebeleri cenup cephesinde |1 nisana kadar devam ettikten sonra Afyonun ve Dumlupınara kadar olan sahanın tekrar e- Kimize geçmesile neticelendi. Bu muharebelerden sonra cenup cephesi kumandanlığı — lâğvedilerek — Yunanlılara karşı cephe ve vazile almış olan — bütün kuvvetlerimiz garp — cephesi kumandanı İsmet Paşa (Genernl İsmet İnönü) emrine verildiler. « * * Yunanlıların bu muharebeyi kaybetme- lerinin sebepleri şunlardır: A — Bursa grupunda: | — Dört piyade fırkaları varken yal- nız üçile muharebeye girmeleri. 2 — Mevzilerimize karşı hep — cephe taayruzları yaparak ihataya teşebbüs et - memeleri. 3 — Bilhassa ilk üç gün sikleti merkez- lerini en kuvvetli olan şimal — cenahımıza kargı taarruz ettirip yıpratmaları. B — Uşak grupunda: Yukarıdaki birinci maddenin ayni hata! € — Başkumandanlıkça: 1 — Kat'i netice yerinin tayinindeki ha- ta ve burada (İnönünde) bir merkezi sik- Tet toplıyamamaları; 2 Hem Eskişehri, hem de Alyonu zaptetmekte netice aramalarıdır. — C. D. *”** Tashih : 8 nisan narihli nüshamızda (Menfi propaganda) başlıklı yazının son- gekilerek — düşmanın|larında (**) işaretile izah edilen kısımda (harp halinde) kelimeleri fazla olarak di- I(Kuııhyı) üzerinden İnönü — mevzilerinin | zilmiştir. Tashih olunur. Kâzım Yaşarın boşa -| İspanyada Reisicümhuru nasıl iskat ettiler? Alcala Zamora iskat kararını teblıge memur heyeti kabul etmedi, bu karar yüzünden İspanyanın yeniden karışması bekleniyor Barsclon, 8 — Reisicumhur M. Alcala Zamora İspanyada hiçbir tarafı memnun edememişti. Kendisini fırkaların üzerinde tutmak niyetile hareket ettiği için memleke: ti tek bir fırkanın elinde bırakmak istemi- |yordu. Son intihabattan evvel meclisi fes- doğrusu sol ederek, sosyalistlerin, daha cenah fırkalarınım, birleşerek mühim bir kuvvet teşkil etmelerine istemiyerek, se - beb olmuştu. Bu itibarla sol cenah koalisyonunun Za- morayı yerinden atmaması lâzım geleceği zannedilebilirdi. Halbuki iş başka türlü loldu. Evvelâ sol cenah fırkaları, mevkün- |de kuvvetle oturan ve yapmak istedikleri değişikliklere göz yummıyacak olan bir a- (damı devlet reiti görmek — istemiyorlardı. Saniyen Zamora 1933 te sosyalist bir ek- seriyete dayanan Azana — kabinesini — de, meclisin ekseriyetini elde etmeden 1933 te kaldırıp atıvermişti. 16 şubat intihabatında sol cenah Coali- tonu kazanacağı yerde sağ taraf fırkaları kazansaydılar, Zamoranın akıbeti gene bu olacaktı. Zira Zamora son defa sağ fukaların hâkimiyetine nihayet vermek için, feshetmişti. Geçen salı günü, sosyı fırkası lideri |Coballero bir nutuk vererek Zamoranın |başına böyle bit felâket geleceğini zımnen anlatmıştı. Lider, sosyalist © munun her ne pa- hasına olursa olaun müuzalfer olacağımı ve iktidar mevkünde tek başına kalacağını meclisi, söylemişti. Parlamento, gayri kanun! ve haksız yere feshettiği için |muahaze ediyordu. Nihayet mecliste müzakere —açıldı. M. Gil Robles sosyalistlerin oynamak istedik - leri oyunu şiddetle tenkid ederek teşkilâtı esasiyeye mugayir bir harekette bulunduk- larım iddia etti. Sosyalistler, teşkilâtı esa siye kanununun Gİ inci maddesine istinad ederek Reisicumhuru iskat edebilacekleri- ni iddia ettiler ve neticede 238 muvafık re- ye karşı 5 mubhalif reyle $ senedenberi Re- künden düşürdüler. Bu mühim karar büyük bir sükünet i - çinde verildi. İskat haberini Reisicumhura bildirmek için derhal bir heyet seçildi. Fa- kat M. Zamora bu heyeti kabul — etmedi. Onun üzerine heyet Riyaseticumhur kâtibi umumiliğine karan resmen tebliğ etti. Meclis reisi olan Martinez Barrios Re - isicumhurluk işlerimi vekâleten tedvire baş- Tadı, M. Barrios Zamoranın eski bir doatu idi, cumhuriyet kabinesinde nazırlık etmiş- ti, ve son zamanlarda da muhalefete geçe- rek sol cenah coalitionunda meclis reisli - ğine getirilmiş bulunuyordu. İspanya teşkilâtı — esasiyesine meclis feshedildikten sonra yeni Meclisin sabık fesih kararını tâsdik etmesi İâzım - dır. Aksi takdirde millet Reisicumburun fesih karayını haksız telâkki ediyor demek- tir ki bu vaziyette de Reisicumhurun çekil mesi lâzım gelmektedir. M. Zamora şimdi ne yapacak? Acaba karan sükünetle karşılıyarak köyüne gi « decek ve siyasetten çekilecek mi? —. ge nazi | Bir avukat müdafaasını yapıyor: — Müekkilime hakaret Muhakkak cezalandırılmasını isterim. Hâkim sordu: — Şahitleriniz var mı?, — Hayır efendim, — şahide yok. Hakaret tahrirl yapılmıştır. — Nasıl>. hdır. — Şu halde mevsuk?. sın, bir ailenin değil, şerefi meselesi, tarihini tahkirdir. katı dinliyor. mil kulak kesilmişti. Avukat, kanunun bir çok maddele- . Reisicumhuru, eski meclisi | isicumhurluk eden Alcala Zamorayı mev-| Alcala Zamora Şu halde iskat kararını kendisine tebliğ ettikleri zaman heyeti niçin kabul etmek istemedi? Sağ cenah fırkalarının harekete geçerek tleri diktatörlük ve komünistlikle itham etmeleri beklenmektedir. Her nekae dar, sağ fırkalar Zamoraya — şiddetle ve kuvvetle muhalefet etmişseler de, son in « tihabatta uğradıkları hezimetin acısını çi karmak için, Zamoranın şahsiyetinden is- tifade etmiye kalkacaklardır. Diğer taraftan sosyalistlerin kazandıkları büyük ekseriyet “karşısında orduda da memnuniyetsizlikler baş göstermişti. Or « dunun iskat hareketini takbih ederek ha « rekete geçmesi ve sosyalistleri ezmesi de ayrıca beklenebilir. İspanya siyasi ihtirasların kuvvetle kay« nadığı bir yerdir. Yarının neler doğuracas ğ belli olmadığı için, hâdiselerin inkişafına sabırla beklemek lâzımdır. Tayyare cemiyetinin soyadı kâğıtları Soy adı müddetinin bitmesi yaklaştığın. dan halkımızın soy adı kâğıdına olan ih « tiyacını gören bazı fırsat gözeticilerin dire masız ve matbaa ismi ve üzerinde bedeli bulunmıyan ve nereden tedarik — ettikleri anlaşılamıyan kâğıdları değerinden fazla. ya satmak suretile halkı ızrara kalkıştıkları anlaşılmıştır. Satış hakkı münhasıran Türk Hava kurumuna verilen soy adı kâğıdları bütün bayilerde ve Tayyare — şubelerinde beheri yüzer paraya sattımlmaktadır. Hakk kın bu kâğıdları aramaları menfaatleri icas bidir. Bakırköy bez fabrikasında bir kaza Bakırköy bez fabrikası amelesin « den otuz dört yaşında Hasibe elini makineye kaptırmış, dört parmaği tamamen kopmuştur. Yaralı Zeytin « burnu askeri hastanesine kaldırılmış « tır. Alay Köşkünde konser Dün Alayköşkünde Ankara lisesinden yetişenler cemiyeti bir musiki konseri —— ——— —— — | Hayatta Gördüklerimiz İInsanlık tarihini tahkir davası edilmiştir. lüzum — Baroya verilen bir istidada yazı- — Tabil efendim. Bu yalnız bir şah- bütün bir neslin Daha doğrusu insanlık Ne söylenmiş diye merak ediyor - dum. Hâkime baktım. Sabırsızlıkla avu- Daktilo da makineyi bırakmış, tek- vermişlerdir. Konserde İstanbulun bir çok tanınmış simaları — bulunm rini sayıyor, müvekkili bir idam mahküs mu imiş gibi çırpınıyordu. Davayı ne kadar benimsemiş diyor« dum. Meğer, avukat davacı ile ayni vi lâyettenmiz. Büyük suç ta şu: «Dava « cıya, «seyyâr demirciv denmiş. Ö vilüe yetle aseyyar demircir, eçingene» ma- nasına gelirmiş. Ve bir kişiye isat olus nan bu hakaret, bütün vilâyet halkına dokunabilirmiş. Avukattan soruldu: — Suçlunun tecziyesini mi istiyor » Ssuni — Hayir, cezayi manevi istiyorum. Davayı kazandığından emindi, güle- rek ilâve etti — Ma' ücreti avukat efendim. Biraz sonta hâkim, lardan başını kaldırdı: Ortada bir suç görülmediğinden. suç- hinun beraetine karar verilmiştir! dedi, Muazzez FAİK — önündeki kâğıte