Dünyanın seyahatı : en pahalı Bir bilet 130,000. liraya! P.rofesör Pikard balonla Stratosfer mıntakasına yeni bir seyahat yapmıya karar verdi. Bu seyahatta yanına bir tek paralı yolcu alacak Stratosfer mıntakasında (yani ha- vayi nesiminin üstündeki mıntakada) | - e ilk uçuşu yapmakla bütün dünyada büyük bir şöhret kazanan Belçikalı âlim profesör Pikard yakında, gene bu mıntakada bir seyahat yapacaktır. Pikard bu sehayate Amerikanın $i- kago şehrinden başlayacak, ve Stra- tosfer mıntakasında yeni keşifler yap- mağa uğraşacaktır, Bu mıntakada yapılan seyahatlerin hedefi kozmik şua'ın mahiyetini an - lamaktır. Bu şu'alar 0 mıntakadan yer yüzüne iniyor ve özü mahvolan maddelere yeniden öz veriyor. Bu ba- kımdan kozmik şu'alar pek büyük bir ehemmiyeti haizdir. Profesör Pikar - dın bu mıntakada yaptığı ilk seyahat- ten sonra müteaddit seyahatler yapıl- mış, bu seyahatlerin bir kısmı muvaf- ,fak olmuş, bir kısmı muvaffakıyetsiz - Tikle neticelenmiştir. Bu seyahatler bir hayli pahalıya malolduğu için profesör Pikard yanı- na bir yolcu almağa ve bu yolcuya Stratosfer mıntakasını göstermeğe ka- rar vermiştir. Fakat bu yolcuya veri- lecek biletin bedeli bir hayli tuzludur. Yolcudan 20,000 İngiliz lirası, (Bizim paramızla şöyle böyle 130.000 lira) istenmektedir. Bu suretle Stratosfer mıntakasına doğru yapılan seyahatin her kilomet- resi 1000 İngiliz lirası tutacak ve dün- yanım en pahalı seyahati yapılmış ola- caktır. * Profesör Pikard bu defa gök yüzü- ne doğru 35000 metre — yükselmeyi ummaktadır. Yirmi bin İngiliz lirası- nı verecek olan yolcu, bu seferin ya - pılmasına yardım edecek, ayni za - manda ilim işleriyle alâkadar olma - dan, seyahatin zevkiyle meşgul ola - cak, ilk yolcu olacaktır. Stratosfer mıntakasında seyahat ol- dukça — tehlikelidir.. Buna — rağmen profesör karısından ve çocuklarından teşvik görmektedir. Hattâ profesörün zevcesi, gelecek mefer esnasında kendisine refakati tek- lf etmiştir. Profesörün kardeşi de kendisi gibi i Profesör Pikard (sağda) ilk seyahatine çıkarken karısı ve çocuklarile beraber bir ilim adamıdır. İkisi ikiz imişler gibi biribirlerine benzerler. İki kardeşin biribirine pek benze - meleri bir çok gülünç hikâyelere yol açmıştır. Bunların biri şudur: Profesör Pikard bir gün traş olmak üzere berber dükkânına girmiş, ve sa- kalının pek çabuk çıktığından şikâyet ederek berberin sakalını iyice perdah etmesini istemiş, yoksa iki saat sonra tekrar traş olmak mecburiyetinde ka- lacağını söylemiş. Berber profesöre teminat vermiş ve iki saat sonra sakalı çıkarsa kendisini bir kere daha, fakat bedava traş edece- ğini anlatmıştır. Profesör traş olduktan sonra çıkıp gitmiş, fakat iki saat sonra sakallı ola- rak geri dönünce berber şaşırmış, ve üstadı derhal oturtarak ömründe böy- le iki saat içinde uzayan sakal görme- diğini söylemiş, müşterisini — sızlana, sızlana bir kere daha traş etmiş.. Üstadın kardeşi kendisinden kat'i- yen ayırt edilmiyecek şekilde olduğu için berber işin farkına varmamış ve iki kardeş bilâhare karşı karşıya geçe- rek bir hayli gülüşmüşler! İngiliz gazeteleri bunları yazarak, «şimdi mesele profesör Pikardın ara - dığı yolcuyu bulup bulamayacağında- dır.» demektedirler. 'CGÖNÜL İŞLERİ kat bu lip kadınlar sevmelerine rağmen başka erkeklerle münasebelten kendi - lerini alamazlar. Sizi sevdiği için baş - kasına kaptırmak istemiyor. Fakat bıra- kınız istediğini yapsın. Mademki nişa - mınaz bozulmuştur. Artık sizin için de korkmağa sebep kalmamıştır. O yazar, uğraşır, didinir, nihayet süküttan başka cevap alamayınca susar geçer. Erkeklere Musallat Olan Kadınlar aSize başımdan geçen hazin bir ma- cerayi nakledeyim. Gençliğimin en ateşli devrinde na - gilsa bir evli kadınla tanıştım. Onunla çılgınca uzun bir' hayat geçirdim. Fa - kat bir gün oldu ki, kocasını benimle aldatan bu kadın, beni de bir başkasile akdattı. Bunun üzerine ondan ayrıldım we başka bir kızla nişanlandım. «Fakat felâket bundan sonrm baş - hadı.. Artık beni aramıyacağını sanıyor- dum. Halbuki nişanlıma kendisile olan münasebetime dair fotoğraf ve mek - tuplar gönderdi. Nişanlım beni çok se- wiyordu. Askerliğim biter bitmez evle « necektik. Kadının ihbarı üzerine ne ni- — ganlımdan, ne de evden mektup ala - madım. Hattâ nişanlımın başkasile ni- şanlandığını öğrendim. O gündenberi hayatım zindan içinde. Hiç kimseden korkusu olmıyan bu kadın hâlâ arkamı bırakmıyor, bulunduğum yere mektup- lar yazarak tehdit ediyor. Bu kadından nasıl kurtulayım: M. Ölsün Bu kadınlar tehlikeli unsurlardır. Sizl seviyor, yaplığından bu anlaşılıyor. Fa- Hai ee —— —a e ... Kadıköyde Birsen: Ben bu gencin samimiyetine inan - Yaptığı davetler, tuttuğu hareket onu gösteriyor. Ne davetlerini kabul ediniz, ne de onunla konuşmağa tenezzül edi- niz. Onunla münasebetiniz sizi tehlikeli bir maceraya sürükliyebilir. ... «Üç senedir evliyim. Son günlerde kaynanamda delilik alâmetleri başladı. Kocam ona hizmet etmemi istiyor. Ben bu deli kadınla bir arada oturmak iste- miyorum, Bahusus küçük bir de çocu- ğum var. Kocamı ayrı bir eve çıkmağa mecbur edebilir miyim? Süheylâ Mecbur etmek belki mümkündür. fa- kat doğru değildir. Belki kazancı buna müsait değildir. Belki annesini bıraka- çak kimsesi yoktur. Fakat kaynanmanıza bakmak üzere başka birisini bulmasın- da ısrar edebilirsiniz. TEYZE SON POSTA Mareşal Balbo Musoliniye Muhalif mi? * * 4 Mareşal «Habeş harbini açmak için 1940 senesini bekleseydik dostumuz Avrupa devletleri Ha- beşistanı bol bol silâhlandırma- #a vakit bulacaklardı» diyor İtalyanın eski | hava nazırı, şim - diki Trablus va - lisi Balbo ile Mu- solininin arasının WKÇİE bozuk olduğu, bu yüzden Trablusa gönderildiği öte denberi söylenir. Paris - Soir gazetesinin mu - habirine — beya - TT natta — bulunan Mareşal Balbo de- miştir ki: — Bilhassa . İngiltere ve Fransada, Mareşal Balbo Musolininin muhalifi bir insan olarak| Çok sür'atli konuşuyordu. İsmini telâkki ediliyorum. Geçenlerde seyret-|sordum tiğim bir revüde de beni bu şekilde bir insan olarak göstermişler. Ben 1914 senesindenberi Musoliniye ve faşist inkılâbına bağlı bir insanım. 33 yaşın- da mareşal oldum. Genç yaşında — te- min ettiğim şöhreti bir takım muarız- larım aleyhimde istismara — kalktılar . Milânda Musolini harbe girmemiz lâ- zım geldiği hakkında bir nutuk verir- ken yaralanmıştım. Musolini - resmi evrakta bile bana sen diye hitap eder. 22 senedir biribirimizden — ayrılma - dık. DA ktüm gildiğina bi mehiküm oldum ve hem de olmadım. — Faşist disiplini mucibince yer değiştirmemiz lâzım geliyordu. Ben bu disipline uy- dum. Ve Trablusa geldim. Ramadan ayrılırken memnun olmamıştım. Hal- buki şimdi, devlet idareciliğinde bir çok eksikliklerimin mevcut olduğunu anladım. Ve yeni bir takım şeyler öğ- rendim, Habeş harbine gelince, Musolini bu harbi 1935 senesinde açtığına çok isa- bet etmiştir. Eğer biz 1940 senesine kadar bekleseydik, — dostlarımız Av- rupa devletleri Habeşleri bizi belki mağlüp edecek kadar silâhlandırırlar- di. Sinema yıldızı Marilin Miller Amerikada öldü Yıldız 35 yaşında idi, ölümüne kan zehirlen- mesi sebep oldu Marilin Miller Nevyorktan dün gelen haberler ma- ruf tiyatro ve sinema yıldızı Marilin Millerin ölümünü bildiriyorlar. 35 ya- şında ölen Marilin bir zamanlar Ame- rikanın en yüksek ücret alan komedi aktristlerindendi. Kendisi bir çok filmlerde de rol almış ve muvaffakı - yet kazanmıştı. Marilin'in Amerikada ansızın ka- zandığı şöhret hâlâ dillerde destandır. Çünkü bir gecede yıldız olmuştu. Da- içıktık.' Ve bir saat sonra telâki mahal- h İdar, kasketini gözlerinin üzerine ta - V Nisan 12 Hauptman n:;g_ılx îahındi? Doktor Condor anlatıyo! * * * Mahkemede benimle mezarlıkta pazarlık eden John'i tanıdım... Sesinden ve söyleyişinden tanıdım katıl Hautmandır! (Baştarafı evvelki günkü nüshamızdadır | Bir an tereddüt etmeden derhal yola line geldik. Boyu tıpkı Hauptman ka- ninmiyacak kadar indirmiş, boyun at- kısiyle yüzünü örtmüş bir adamla kar- şılaştık... | — Davetiniz üzerine geldim, de - dim. — Benimle siz görüşmek istediniz.. | Parayı getirdiniz mi? — Parayı vermeden evvel çocuğu görmek istiyorum.. — — Çocuğu gösteremem. Hauptmanın karısı ve çocuğu — Üzerinde silâh vdit rm? — Lindbergle.. — Hayır, çocuk nerede? j — Altı ilâ sekiz saat sonra öğ ceksiniz.. — John, çocuğu muhakkak meliyim.. Birdenbire ucele ederek konuşma ğa başladı; tahammülü kalmamışti. — Size bunun imkânsız olduğu bir çok kereler söyledim. Hadi pa yı veriniz.. : — Siz de bana evvelâ çocuğun resini ve parayı aldığınıza dair makbuz vermelisiniz.. Sonra 70 bi dolarımız yok. Lindberg elli bin d yt bir araya getirmek için ak ile ki yı seçti. — Fazlasını bulamadınızsa bunul la iktifa etmeğe mecbur — ola Makbuzu ve adresi yazmak için © dakika mühlet istedi. Tekrar du arka tarafına geldiği zaman: — Parayı getirdiniz mi? diye t0 du. — Sen makbuzu getirdin mi? — Getirdim.. Duvarın üzerinden o bana mektü la makbuzu uzatırken ben de ona P im John'dur, dedi. Şivesi İngiliz şivesine yabancı idi. Alman şivesine benziyordu.. — Çocuk sağ mı? — Sağ.. — Çocuğun sizde olup olmadığını nereden bileyim. — Ben isbat ederim. O gün üzerin- de bulunan pijamasını yollarım. — Bu kâfi bir delil değil ki.. — Bundan başkasını şimdilik ve - remem.. Tekrar heyecanla sordu: — Parayı verecek misiniz? — Şimdi yanımızda yok. Henüz tedarik edemedik, tedarik edince geti- ririz. — İşin uzamasından dolayı teret - tüp edecek mes'uliyeti htarrlatırım. O gün hiç bir netice elde etmeden biribirimizde ayrıldık. Nihayet bir hafta sonra parayı ver- meğe hazır olduğumuzu gazetede ilân ettik. Aradan bir kaç gün geçtiği halde hiç bir ses çıkmıyordu. Nihayet bir mektup aldık. Bunda «artık uzun |raları ulaştırdım. uzun görüşmiyelim. Programımazın| — Altı saat geçmeden çocuğun bulu ne olduğunu pekâlâ biliyorsunuz!.|duğu adresi muhtevi zarfı açmayın! Madam Lindbergi üzmeyelim. Biz bir|diye de tenbih etti. senelerdenberi bu işe hazırlanıyoruz.| — Vedalaştık ve ayrıldık.... Son! Polis imkânı yok bizi bulamaz.. Bulkadar namuslu kalmağa azınettiğim” gü kabul etmediğiniz şeylere, yarınliçin mektubu eve döndükten altı zorla razı olacaksınız» deniliyordu. — |at sonra açtık. Mektupta çocuğun V Mektuba bir de paket terfik edil -|Nelly isminde bir gemi de ve Elizab mişti. Paketi açtık, içinde bir pijamaladalarının civarında olduğunu çıktı Lindberge gösterdik, Çocuğun ü-|niyordu. Bir saat sonra zerindeki pijama olduğunu tasdik et-İçilen — adrese doğru tayyare ti. Demek hakikaten küçük Lindberg| uçmağa başlamıştık. Elizabet John'un elinde idi. uzaktan görünüyordu. Lindberg tâ Nihayet gazetelere parayı vereceği-|yareyi kendi kullanıyor ve gözleri * mize dair bir ilân daha gönderdik. fuklara dikilmiş gemiyi arıyordu. Hân gazetelerde salı günü çıktı.| Nihayet söylenen yere geldik. Çarşamba, perşembe, cuma- ve - cu -İnamına hiç bir şey göremedik, Ald martesi günleri boşuna geçti. tılmış olmaktan mütevellit bir üzü? Pazar günü istediğimiz cevabı al -|içimizi yakmağa başlamıştı. Lindbef dık. John yetmiş bin dolar istiyor, ve|gin sararmış çehresinde derin çiz$ parayı almak için mezarlıkta randevu |belirdi. Zavallı baba Okyanusları veriyordu. çerken bile bu kadar heyecan du' Lindbergle kalkıp mahalli telâkiye (mıştı. gittik, milli kahraman otomobilden d-| — Nihayet: < şarıya çıkmadı. Ben ilerideki duvarın| — Aldatılmışız profesör, dedi, yanına kadar sokuldum. Duvarın öte|di dönelim.. tarafında otların hışırdadığını — duüy - dum. Bir ses fısıldadı: — Woodlavn mezarlığında görüş- tüğüm kimse ile mi konuşuyorum? — Evet.. — Parayı getirdiniz mi? — İleride, otomobilde duruyor. — Kiminle beraber buraya geldi - niz? * Aradan kısa bir zaman — geçtikt€ 'sonra, çocuğun cesedini çalı ve ların arasında bir zenci buldu. Zav yavrunun çok zaman evvel ölmüş duğu anlaşılıyordu. Mahkemede şahitlik ettiğim sır#” benimle pazarlık eden John'u tan! dım. Sesini tanıdım. İfadesini — tant! dım. Katil Richard Hauptmandı. Kısar bir zaman önce Avrupada ? tuürne yapması için hazırlıklar yaP yordu. Marilin tam bu sırada hastat”” yüzüne ha evvel koro heyetinde çalışan ve na- zarı dikkate çarpmayan bir kız olduğu halde bir gecede meziyetini göstermiş ve büyük yıldızlar arasında mevki al-|mış ve kan zehirlenmesi mıiştı. ölmüştür. Marilin 1932 de ağır bir hastalığa| Marilin üç kere evlenmiştir. uğradığı için çevirdiği film tatil olun- |larından biri meşhur Mari Piktor” muştu. S biraderi Jak Pikford'du.