Çocukların seyahati ) Buğday biriktiriniz . Müstemlekeler meselesi * Çocukların seyahati eni serbiye sisteminde çocuklara o kuyarak değil, yaparak — öğretmek prensipi takib olunur. Hayat mektebe nâk- ledilir ve çocuk kitabda öğreneceği ı...._.-! yi yaparak öğrenir. | Bu sistemin tatbikatından olmak üzere gocuklar seyahate çıkanlır. Meselâ İstan -| bul Amerikan Kız Koleji bocaları bugün | başlıyacak olan paskalya yorturumu geçir -| mek üzere Atipaya küçük bir seyahat ter-| Hib etmişler.. Bu seyahate talebeden isti - yenler de istirak edeceklerdir. İngilterede bu yıl ilkmekteb talebesi i-| için Lapland adalarına seyahatler tertib e dilmiştir. Londradan iki vapur kalkacak - tır. Seyahat bir aydan fazla sürecek ve ço- cukların kutublar hakkında tetkikat yap - malarına yarayacaktır. Türk mektebleri henüz bu — sistemden haberdar değildirler. Onun için de yapa - yak öğretme sistemini tatbik etmeği dü günmezler. Bu kabil seyahatler tertib et - mek onların aklından bile geçmez. Hal - buki tedrisat sahasında tatbik edilemiyen bu usul, hiç olmazsa sahillerimizde seya - hatler tertib etmek suretile bir kadar tatbik olunabilir. dereceye * Buğday biriktiriniz H arb hazırlığı yalnız hava, kara ve arttırmakla ol - deniz kuvvetlerini maz. Memleketin müdafaası bakımından erzak ve arkada kalanların gıdası mese - lesi de mühimmat kadar, top kudar, belki de ondan daha mühimdir. Avrupada harb havası başlar başlamaz, İngiltere hükü - meti derhal memleket dahilinde mevcud buğday stokunun miktarını anlamağa lü- zum gördü. Tetkikat yapıldı ve İngiliz a « fdalarında ancak «güne yetecek» bulunduğu anlaşıldı. Bu netice İngilizleri telâşa düşürdü. Ga- zetelerden biri feryad ediyar: «Harb için veya sulh için buğday ahi - mız ve erzak toplayınız, diyor. Eğet bu - raya harb gelirse düşman tayyareleri ok #şaretleri gibi nehir boylarını takib ederek büyük limanlara gelecek, orada Himanları, | depoları, köprüleri yıkacak ve — denizden gıda gelmesinin önünü alacaktır. vEğer harb başka memleketlere gelir - Be, dünya pazarları o kadar altüst olacak- tar ki, erzak fiatları katlığı icab ettirecek de- Beceye yükselecektir. «Erzak toplayınız, buğday alınız.» Fateberul buğday * Müstemlekeler meselesi B "ziltere şimdiden yarınki tehlikeyi Bini atıyor: Yapılan teklif şudur: Beynelmilel — bir Avrupa könferansı toplanacak. Bu konfe- ransa Almanya da çağınlacak. Cihan har- binden sonra galib devletlere verilen müs- temlekeler ve mandalar tetkik — edilecek. Ham madde ve pazar bakımından Avru - Pa devletleri arasında haksızlıklar — varsa bunlar tamir — edilecek. -Almanyaya da müstemlekelerinin bir kısmi iade edilecek. Bu takdirde Almanya Milletler Cemi -« yetine girecek. Yeni ve müşterek bir em- Hiyet paktı imzalanacak. Bu suretle Av - Tupa uzun bir sulha kavuşacak. rüyor ve ortaya müstemlekeler mesele- 1914 harbi müstemleke paylaşmasın - dan doğmuştu. İngiltere şimdi ayni sebeb- den doğabilecek yeni bir harbin önünü al- mağa çalışıyor. Fakat «lâfla peynir gemi- &i yürümezo derler, Bu müzakereler de Avrupa sulbunu temin edemez. Macaristan Tavuklarından Ne Kazanıyor? Macaristan, yumurtacılıktan — dünyanın parasını kazanıyormuş. Harice ihraç ettiği yururtalardan senede elli milyon pengo kazandığı gibi, tavuklar da senede 150 Mmilyon pengoluk yumurta yumurtlayor ve Macarlar 100 milyonluk yumurtayı mem - keketlerinin içinde istihlâk cdiyorlarmış. Azası Yer Değiştiren Kadın Rusyada Polotzk hastanesine müracaat eden 22 yaşında bir kadın apandisitten a- meliyat olmak istemiş. Doktorlar oturup karnını açmışlar, bir de bakmıtlar ki a - pandisiti. sol tarafta... Bunun üzerine der- Bal radyogınlisi alıman genc Bayanda kal- bir ve kataciğerin solda bulunduğu anla Yani, bütün uzuvlar yer değiş- ârmiyler. Kayatın en mes'ud insanları yeni evlilerdir. Bütün alâkaları kendilerinden ibare'tir. Ne parasızlık, ne karanlık oluşu onları Ürkütmez. Onlar kendi kabuklarının içine çekilmişlerdir. Saadetlerini birbirlerinden be ve güzel görürler. Hayatın gürültüsünden, dedikodusundan uzakta yaşamayı tercih ederler. Ekseriya bir köye, bir sayfiye- s işsizlik, ne istikbalin alırlar. Hayatı pem- ye çekilir veya bir seyahate çıkarlar, Fakat her baharın arkasından yaz gelir, her evliliğin mes'ud aylarından sonra da hayat kaygusu, yaşamak endişesi, sukulu | hayaller, kavga baş gösterir. Evlenirken yalnız ilk günlerin saadetile sarhoş olmayı değil, ondan sonrasını düşünmek gerektir. (SÖZ ARASINDA Halid Fahri ile Yahya Kemal Arasında kavga Geçenlerde, Baykuş şairi Halid Fahri “En kuvvetli şair, tomancı ve hi cimiz kim» mevzulu bir anket yapan kadaşımız Naci Sadullaha cevab vermişti. Onun cevabları arasında Yahya Kemal- den bahseden bazı antırlar da vardı. Düy- duğumuz bir haberden anladığımıza göre, Halid- Fahrinin bu cevabları üstadı hayli hıralarıdırmış. Yahya Kemalin bu hırsı, Halid Fahriye epey pahalıya mal olmuş. Çünkü evvelki gün, Galatasaray lisesi - nin önünde Halid Fahriyi görüsce çileden çıkan «Akıncılare şairi bastonunu çekince biçarenin üstüne, «Aktolgah bir beylerbe- yi gibi atılmış. Halid Fahri wedibane bir ihtirazs la: — Üstad, demiş, bu pek şairane mukabele olmuyor! Ve hiddetli saylavın kendisine sokuldu- ğunu görünce ilâve etmiş: Bu hareketi sana yakıştıramam. Çün- men İâzım ki benim, senin gibi masuniyeti teşriiyem yok. Bereket ki, iki tarafı tanıyanların araya girişi, bu münakaşanın müessif bir muda - rebe halini almasına imkân bırakmamış! Naci Sadullah dün Yahya Kemale tariz eden şair Yusuf Ziya ile de görüşmüş: — Ünmtad, demiş, ne dersin bu işe? Yusuf Ziya gülmüş ve gu cevabı ver - miştir: — Ne diyeceğim, görülüyor ki, kale - min halledemediği davalar sopaya havale olunuyor. Fakat üstad, beni de ayni tarikle tedibe kalkışırsa yanılır: Çünkü ben, Halid Fahri gibi tüy sıklet değilim, ... Samuel Hoareln Zaferi İngilizler yaptıkları haksızlıkları derhal telâfi ederler. Eski hariciye nazırları Sir Samuel Hoarı, zecri tedbirleri — kuvvetle tatbik etmediği ve Lavale uyduğu için, ye- | rinden atmışlardı. Yerine gelen Eden sele- bir finden fazla —mevcudiyet — gösteremediği, Habeş harbi de İtalyanların lehine döndü &d için efkârı umumiyede Samuel Hoarın lehine bir cereyan başlamış. Hattâ muha- fazakâr fırka azasından nafiz bir şahsiyet: — Hoare eski mevkinden daha yük - sek bir yere gelecektir! demiş. 68 yaşma gelen ve mevkünden çekil -ı mesi mevzun bahsolar Baldvirân yerine *« l HERGÜN BİR FIKRA Kısmetsiz Çocuk Arkadaşlarımızdan — bir ilk mektep muallimi anlattı: «Talebemden, Doğan adında gayet zeki bir çocuk vardır. Mektebe çok muntazam devam eder. Buna rağmen, bir sabah, yarım saat geç geldi, Kaşlarımı çattım ve kendisini sor - guya çektim. — Ne bu, Doğan? Niye böyle geç kaldın? Yoksa, sokakta haylaz çocuk- larla gyuna xmuı daldın? — Yok, hayır, muallim beyl. Şey.. İhtiyar bir kadıncağız, sokağa bir lira düşürmüştü de. Aramasına yardım et- tirn. Yüzüm biraz yumuşamıştı. — Alerin, oğlum! dedim.. Bari, e- meklerin boşa gitmedi ya? Doğan, başını müteessirane salladı. — Naflle, muallim bey! dedi; kıs - metim yokmuş! — Nasıl? — Parayı kadın, kendi buldu!.» ——— ——— —?t RULMACA Soldan sağa: ! Burnu büyük olanlar için söylenen bir dağ. 2 — Tok değil, susmaktan emri ha- zır. 3 — Ruh ilmi, niyete bakmak. 4 — Valde, kömürün iyisi. 5 — Nota, köylü « lerin cişter yerine kullandıkları bir keli - me, 6 — Nehir. 7 — Gözleri kapamak. 8 — Çak değil, sarhoş değil, kırmızı. 9 — Bir deniz tabiri, asmaktan emri hazır. 10 — Ağa, himaye, 11 — Bir meyvu, sorgu. Yukarıdan aşağıya: | — Beyaz değil, ek. 2 — Dünya, ya- — Elli bin Sivrisinek Boyanacak Yeni bir keşif Etrafında E.Ekrem-Talu abancı memleketlerde çıkan ga- zeteler, doktor Ştefan Pribil a- dındaki Macar âliminin insanları dile- dikleri zaman göze görünmez eden keşfinden tekrar bahsetmeğe başladı » har. Yapılan tecrübeler müsbet netice « ler veriyormuş. Ve hakikaten, doktor Pribil'in bulduğu usulü takip edenler, bir an içinde, - bizim bir eski tâbiri« miz veçhile - kırklara karışıyorlarmış: Doğrusu beşeriyete hizmet bu ka- dar olur! i Farzedin ki bu keşif taammüm ettiş harcıâlem oldu.. günün birinde, ödens memiş bir iki taksitten dolayı aranızın şekerrenk olduğu terzinizle hapahap karşılaşıyorsunuz. Hemen, yanınızda bulunan hususi cihaza parmakla do « |kunduğunuz gibi, göze görünmez o- lursunuz. Terzi, koyduysa bulsun! | Pehlivan yapılı bir adama husume« İtiniz var.. fakat bir türlü kendinize |güvenip de, heriften öc alamıyorsu « lnuz,. gelsin cihaz!. Önce görünmez bir hale girer, sonra boyuna, basarsıs nız köteği!. Doktor Pribilin keşfi, hayatı bize zehreden daha bir çok vaziyetlerde d& şüphesiz işe yarayacaktır. , Meselâ, bankaya para yatıran birisi, Amerika hayvanat âlimleri Şikago ci-|makbuzunu aldıktan sonra, birdenbir varındaki bataklıklarda yaşıyan sivrisi -İye göze görünmez olup, gişeden içe « neklerden elli binini muhtelif renklere bo-| ; ve elini uzattığı gibi, paraları usul » yayarak, nereye gittiklerini ve — nerelerde yerleştiklerini tetkik edeceklermiş. Bu hâ - diseden bahseden bir İngiliz gazetesi, di - yor kit «50 bin sivrisineği boyayacaklarına öl- | YaPUr. cacık geriye alacak, ve bu paralar «kim aldı» ya gidecektir. Bu keşif büsbütün yayılırsa, tren, tramvay yolculağu bir çoklari dürseler, belki daha az fenni, fakat her -|için bedava olacak, kıskançlık yüzün- hakde daha faydalr iş görürlerdi.» ... Habeş Tmparatorunuh kaçan müşavirleri Habeş imparatoru akıl — hocalarından üçüncüsünü de kaybetti. İmparatorun üç tane müşaviri vardı. — Mağlübiyetler baş den vukubulan facialar eksilecek, seye yar esnaf belediye memurlarından korkmaksızın her yerde- serbest dolas- şacak, ve daha neler de, neler olacaki Bu münasebetle, Nasreddin. hoca » nin meşhur fıkrasını hatırladım : Hoca evlenmiş.. malüm a, o zamari gözterince evvelâ askeri müşavir Virgine, | kaç göç var. Karısı sormuş: Adisababanın havasiyle imtizaç edemiye- rek kaçtı, onu, adli müşavir Auberson da takip etli. Fransız gâzetelerinin yazdıklarına — gö- re şimdi de kalp hastalığına duçar olduğu- nu söyleyerek üçüncü ve son müşavir Cols son da kaçmıştır. Tevekkeli dememişler; düşenin dostu olmaz.. ... Hauptmanın İdamı Kaça Maloldu? Hauptman davasında mahkeme, — karil Hauptmana bir milyon dolarlık mahke - me masrafı tahmil ettiği halde, kendisini idam etmek için ancak bizim paramızla 7 kuruşluk elektrik sarletmiş. arereses anasermessananan miş, kenar. 4 — Ağaçlıklı yer. 5 — Bir kıt'a, ekmeğe katılan ekşi hamur. 6 — Bir içki. 7 — İstemekten emri hazır, bir adet. 8 — Nota, beyn. 9 — İranda şehir, susmaktan emri yhazır. 10 — Kör, nota. VI — Dert, Allahın yarattığı, kırmızı. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: | — Niyabet, si 2 — Asır, beş. 3 — Şamar, mis. 4 — Evet, rezalet. 5 — Lâf, kibar. 6 — Bar, al, in. 7 — Üdeba, alâka. & — Na lâ, il. 9 — İstifa. 10 — Zat, a- ahk. VI — Un, atla. Yukarıdan aşağıyar: | — Napolyon, o, 2 — Taab, izn. 3 — — Âsâr, atta. 5 — Bime - l, kallı &© — Lâü, lâ. 9 — İşit, iki, a VI — Ana- Semer, al. acaba Samuel Hoare başvekil mi olacak) İkan değil. 3 — Erkeklikten mahrum edil- İlik. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Lise talebesi bir genc kız matbaamıza gelerek derd yandı: üydü, On gündür çok yorulmuş- tuk. Biraz dinlenelim diye bizim sınıftan 15-20 kişi — toplanıp «Dün imtihanımızın son gü Gülhane parkına gittik. Fakat daha parkın etrafımızı bir delikanlı — kalabalığı sardı. Başlarında muk- İSTER büyük yolanda iken tebli kasketleri vardı. Bizi © kadar taciz ettiler, o kadar ka- ba ve çirkin sözler söylediler ki, nihayet polise müracaat et - tik. Ve polisin yardımile sokağa çıkabildik. Koltuğuna kitabını alıp bir bahçe veya bir parkta oturan bü- tün dünya genc kızlarının arasında bizim de bir yerimiz yok mu?» İNAN İSTER İNANMA! — Hocafendi, akrabanızdan hangi» lerinden kaçayım?. Kimlere görüne » yim? ç Hoca, yeni karısından hiç de hoş » Janmamış imiş. Dik dik yüzüne bak « mış ve : — Bana görünme de, kime isterseri görün! demiş. Macar doktorun - keşfi buralara, bizlere kadar gelince, ben de bir- çolğ kimselere, hocanın karısına dediğini tekrar edeceğim galiba! ğt aa eeneıRanena Biliyor Musunuz? | — ktiyad ikinci bir tabiattir, kim söye lemiştir? 2 — Vatan için ölen yaşar kaidesini illç olarak koyan kimdir? (Cevabları yarm)| v (Dünkü suallerin cevapları) | — Pierre Lotinin asıl ismi Julien Vi anddır. 2 — Meraki, Molisrein Malada imocajl- nüire adlı esetinden nakledilmiştir. Nak « leden Ahmed Vefik Paşadır. ” 3 — Abdülmecid 1255 de tahta çık « mıştır. 4 — Buldum diye hamamdan fırlıyan mayilerin muvazenesi kanununu keşleden Arşimeddir. 5 — Gulyabani Hüseyin Rahminin bir rtomanıdır. gerereeeee e rAnn SAA Asarıatika Hırsızları Venezuelâ hükümeti eski maruf Ro- tunde hapishbanesini müze olarak kullanma- ğa karar vererek, halka açmış; bir hafta geçmeden duvarda asılı bulunan kıymetli eserler zairler tarafından çalındığı için, ha- pishanenin müzeliği kalmamış. Bünun & * zerine hükümet müze yaptığı hapishaneyi, küymetli oşya — hursızlarını hapsetmek için tekrar hapishbane haline ifrağ etmiştir.