8 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

8 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8-4-936 Son Postanın Tefrikasu 33 Mustafa Sagir, yetiştirilinceye kadar ağırlığınca isterlin yemişti Mustafa; İngilterede doh?' 5 Gifll- (Brayton) da tesis ettiği hususi bir yetim - hangye verilmişti. Ayni zamanda bıı'ıtı. müstemleke çocuklarına mahsus çok mü- kemmel bir mektepi... Ancak şu vu'kı. Brayton kasabası belediye reisi verirdi. Fa- hîhpııı.b'çlı'ııııı—bıle_h'_lıuı- sından çıkmazdı. Bazı hayır ıılmlaı tara- fından belediye reisine gönderilir, — fakat gönderenler, kendilerini tanıtmazlardı. Halbuki bu paraları tediye eden, Entel- ijan servisti. Maksat ta, kendine mahsus memur yetiştirmekti... Muhtelif memle - Ayni zamanda başka bir şekilde de mek - tep müdürünün gözüne girmişli. —üwd__,—:w dikkalle kapadıklan sonra, kdeta fısıldar Gibi bir sesle: K — Sire bir şey soracağım. Hindistan istiklâlinden bahsetmek iyi bir şey midir; | fena midir?.. n:.ı." Müdür, bu sualden maksadı anlıyamadığı için, sormak * Tatiklâlin lehinde mü, aleyhinde mi?. — © halde, çok fena bir şeydir. Si bundan kim bahsetti?.. — Bizim Hindlilerden.. Zâfir. — Bunu baber vermekle, çok akıllıca bir harekette bulundunuz. Bakınız, şimdi © Zâfir, mektepten kovulacaktır. Eğer bu sözleri siz söylese idiniz, ve yahut dinle - yip te haber vermese idiniz, siz de kovu - Tacaktınız. — Eğer benim söylediğimi arkadaşlara hissettirmiyeceğinizi vadederseniz, ben si- ze daha mühim şeyler de haber — verobili- rim. v — Teşekkür ederim. Her mühim ha - ber verdiğiniz şeyde, iyi bir mükâfat gö- receksiniz. Filhakika, Hindli Zâfir, mektepten lar- dedilmişti. Ayni zamanda müdür tarafın - dan ıııvııdı"-elıııbeııfm Entellijan töyle bir mektup gönderilmişti: (Himayeniz altında bulunan 76 numa - yalı, Peşaverli Mustafa, büyük bir zekâ e- seri göstermiş; Hindistanlı bir ihtilâlci nam- zedini bize ihbar etmiştir. Çocuğun zekâsı fevkalâde müsaittir. Tahsil ve ter- ehemmiyetle takip edilmesi, bü- ü Üyediek önderilmişti. Bu kolleği de muvaffaki - / çahildeki arap ve musevi köylüleri vası - wwıhuww,ıumm sterling lirası yemişti. Fa- | ;,İ'“—ıl'ıı_ iyi bir not vermişti. Mustafa Sagir, o günden itibaren bu bü- roya devama Burada (hususli istihbarat) işlerinde staj görerek müte - hı-ılınlı'ı.wü,.“ö şeyler de, gunlardı: 3 — Çehrelerden tabiat ve mizaçları tatkik edebilmek. 4 — Gizli muhaberelerde — kullanılan kimya maddelerile cezalar hakkında esaslı malümat edinmek. 5 — Hususi muallimlerden arapça ve türkçe öğrenmek. Bilbassa, bu iki lişamı iyice öğrenmesi, zaruri ve mecburi idi. Çünkü kendisi (ya- kın şark) ta istihdam edilecekti, Mustafa Sagir, bu iki lisanı da, oldukça iyi bir surete öğrenmişi. Ve haztâ, türk - çedeki bilgisini tecrübe etmek için birin. cisi Balkan harbinden evvel, ikincisi de, smumi harbe takaddüm eden günlerde h- tanbula gelmiş; bir hayli malümat elde et- mişti. Mustafa Sagir, gerek türkçe ve gerek SON POSTA Rhys Davies'ten İç skıntısına artık dayanamaz olduğu için Giyn tasarruf sandığında kalan son parasını da çekti bir tazı yavrusu aldı. Bu- nu düşünmeden, ani bir arzuya kapılarak yapmış, iki yıldır karısı olan Thrush'a da danışmamıştı. Günlerini dolduracak, uğ - | raşılacak, bağlanılacak — bir şeye ihtiyacı vardı; başka hiç bir şeyi aklına bile getir- mek istemedi. Hem her ocağın perişan o - İlurı gittiği böyle bir zamanda düşünmeğe ne lüzum vardı? | Bahçe işlerinden bir türlü hoşlanama - |mıştı; yoksa istesc ona da, işsiz kalmış öbür “ameleler gibi, tepeciğin üstünde bir parça toprak verirlerdi. Şimdi günler ne uzun, ne uzun ve ne kadar boştu! O yaşta bir delikanlı bütün gün elleri böğründe yaşıyamaz yal Amma parayı verip te © bal rengi, tit- rek köpek yavrusunu koltuğu altına nlın- ca Giyn'i bir düşüncedir sardı. Thrush ne diyecek? Kocasının, sokaklardan — avâre avâre dolaşmaktan duyduğu ezayı — anlı- yacak mı? Şimdi onun bir meşgalesi ola - arapçasını, bilhassa umumi — harp içinde cak: Köpeğe bakmak, onu büyütmek, kim İflerletmişti. Bu csnada kendisi (Mısır) a | bilir? belki bir gün yarışlara sokmak... i. |gönderilmişti. Bir taraftan (Camii Ezhere) | Hem artık © ömründe hiç para kazanmı - |devam etmekle beraber diğer taraftan da yacak mı? Koltuğu altına başını sokan kö- mühtelif şekil ve kıyafetlere girerek (Sey- Peğe şefkatle baktı. Ne narin, ne mecal - di Beşir) deki üsera zabitan karargâhla- *iz hayvancağızdı! Böyle bir can korumak rma devam etmiş; burada bir çok Türk bissi, Giyn'in koltuklarını kabarttı. zabitlerile ahbap olarak türkçesine kuvvet | — İssiz ameleye tahsis edilen iki katlı, taş .-. |sahile yaklaşan İngiliz gemilerine gönder- ir (diği gibi; İstanbulda da İzmirdeki (Etkin- vermişti. Ve bu sayede çok mühim manevralar çevirmişti. Evvelâ Hindistandaki dostları vasıtasile (Hind hilâfet cemiyeti) ne inti- sap etmişti. Bu cemiyetten getirttiği ufak tefek hediyelerle orada bir kaç zabite mua- | Ü7 | venet etmişti. Ve bunlara: | (Hind hilâfet cemüyetinin Muırdaki mü- messili, Mustafa Sagir hazretleri tarafın - dan bize maddi yardımlarda ve manevi hizmetlerde bulunuluyor. ) Diye mektuplar yazdırtarak İstanbula ve na göndertmişti. Bu suretle ismini her ta- rafta reklüm ettirmişti. Bir müddet sonra, Filistindeki öordu ka- rargâlana (Hindli Nizameddin), çıkagel- | mişti. Elinde Seydi Beşir karargâhındaki esir zabitlerden, Filistin cepbesinde ve ya-| hut İstanbulun müuhtelif zakeri mücssese- lerindeki zahitlere 'yazılmış bir takam tav- | tupların hemen hepsinde de: (Buradaki Türk zabitletine maddi ve manevi yardımlarda bulunan Hind hilâ - fendi hazretlerinin hususi kâtipleri Nizameddin Efendi, İngilizlerin takibat ve tazyikatına mukavemet edemiyedek oruya ilöcada bulunmuştur. Hakkında ihtiramatı lâzimede bulunularak — memnun — edilmesi, hepimiz için mucibi memnuniyet olacak - tır.) Mealinde yazılar bulunmakta, idi. Nizameddin, gerek Suriyede ve getek İstanbulda muhit ile ülfet ve ünsiyet eder etmez, Mustafa Sagirden aldığı talimat : Üi el krişlaleti Filistin ve Suriyede bulunduğu zaman, tasile yazdığı mektupları geceleri gizlice son biraderler) in tavassutile İngiliz ami- ral gemisine muntazaman raporla malü - Mustafa Sagir, Iıiıııildduıu-ıdıhıı SD mgz HEZELİİNEK SS hur casus Lüvrensten, diğer taraftan da is- hemmiyetli muvaffakiyetler elde etmişli. Umumi barbin son senelerine kadar bu- rada bu suretle çalışan Mustafa Sagir, En- tellijan servisçe görülen lüzum üzerine İz- viçreye gönderilmişti. Vazifesi, — buradaki | 'Türklerin muhaberatım konirol etmek ve bilhazsa Suriye cephesindeki arkadaşları- | * siye mektupları bulunmakta idi. Bu mek- | fet cemiyeti mümessili Mustafa Sagir E - olan £ .|facık ayaklara bak, Elini bir sür, “İipek gibi. İbinanın bir parçasında oturuyorlardı: Biribi rine benziyen yetmiş kapı, ikisi üstte biri alt- ta üçer pencere.. Thrush'un perdeleri kar- gibi beyazdı mutfağın taşları da parıl pa- rıl yanardı. İşsizlere bağlanılan aylıkla ya- şamak, bu fakir hayat onun temizlik he- vesini henüz söndürmemişti. at ocağa kötü et parçaları vurduğu, lereyağına mar- garin katmağa mecbur olduğu günler pek sinirleniyordu. — Thrush, bak saha ne getirdim! Tirek köpek yavrusü masanın — tüylü bti Si <e $ Ha KbAlrie.. . Bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da kö- peğe hazin hazin bakıyordu. Köpek bir -« denbire gerindi, esnedi, ateşin —önündeki paspasa kıvrilpp uyudu. Kadın öfke ile: — Görürsün, çabucak gebezir, —dedi. Zaten bir deri, bir kemik; sen de hayvana şallah geberir. Glyn: sAnlamıyorsun ki! Anlamıyor - sun kile diye şikâyet ediyordu. Onun de- diğine bakılırsa kadınlar çabucak yeise ka- polir, istikbali karanlık görüverirler. Bir gün bu tazının çok para & Hem şimdi kendisinin işi gücü yak, bütün zamanını 6 yavruya hasredip onu istodiği gibi büyütür... Böyle kendini müdafssya çalışırken, karısını memnun eder zannile: — Köpeğe annenin isınini koyalım, Meg diyelim, dedi (D). Bu, kadının yeniden küfürler yağdır - masına sebep oldu. Thrush — hiddetinden köpeğe bir tekme aup paspasın üzerinden 1& öbür köşeye fırlattn. Giyn: K dedi, hayvanı rahat birak, yoksa pişman-olurmn, Thrush oturup hınçkıra hinçkira ağla - mağa başladı. Hayatı çekilmez, ümitsiz bir şey gibi görüyordu. - Böyle bir zamanda Giyn'in müsriflik etmesi âdeta bir cina - yetti. Kendisi bir yıldanberi bir şapka bile almamıştı... Giyn hızlı hızli ishk çalarak yere çö - meldi, uzanan yayru ile oynamağa başla » dı. Thrüsh, göz yaşları arasından ona ba- kıyordu. O tatlı tatlı,, şefkatle okşamaları İgördükçe bir kat daha öfkeleninar!n O akşamcdan itibaren evin hayatında bir şu, bir thruah girdiği için babası ona bu ismi takmıştı), önce gözlerini iri iri açıp o sarı hayvana hayretle baktı. Sonra sordu. — Hediye mi ettiler? Yoksa gene götü- recek misin? — © artık bizim, Thrush, senin ve be- nim. Bak, ne güzel, ne canlı hayvan! Ci - cim! Hayvanı, mübalâğalı bir heyecanla ok- şuyordu. Thrush ihtiyatla: — Pekâlâ! Pekâlâ! dedi. Haydi hedi -| yedir diyelim. Allab vere de yemeği hu - susi bir şey olmasa. Amma pek cılız bir #ey, çabuk karni doyar; öna da şükür... Sonra daha sertçe bir tavırla; — Vetrgisini ne ile veşceksin? diye sordu. Giyn, âdeta vecdiçinde: — Hele bir bak, Thrush, dedi. Şu u- tüyleri Türush tekrar sordu: Nereden ele geçirdin? yorgun görünmesine rağmen &e - sinde bir kuvvet, bir sertlik vardı. Arka- sına eski ve soluk bir basına uruba Biymiş- ti İki yal önce, Glyn madendeki işinden çı elardı Ü FT ĞA seküi ve kermfeslerdeTiklere ber. | karilnledari ker'mak öhşamr. (o'aüs da L a türelağe yabeken Gi çi bükümetinin ahvali da- mok.. Ve icap ederse, yeni şifreler tanzim |İül ederk, Osmanlı Mamal 'elde! edilerelir | tadırın 'da bir iki kat gilsel-elkisei bulır. 2— #iştirmek. Makyajlarla, çehrenin şeklini de- | ti. , (Arkası var) İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden : Feriköyde: Bilezikçi ve Eşref sokaklarında eski 37 ilâ 47 ve 40 ilâ 48 sayılı (4700) metre ve (26) desimetre murabbar arsanın tama- | bur oldu. Fakat söylerken, söylerken o da mı on dört bin yüz lira muhammen kıymet üzerinden 10/4/9386 cuma salı idil) sinemaya giderlerdi; © zaman nurdu... — Gitgide artan bir şüphe ile bir kocasına, bir de onun gülünç bir neşe ile okşadığı köpeğe bakıyordu. Bir kere daha sordu: — Nereden, kimden aldın) Nihayet Giyn işin aslını anlatmağa mec- |pişman oldu. Tasarruf sandığından son pa- günü saat 14 de peşin para ve kapalı zarf usulile satılacaktır. İstek- | Yasını çekmekle kötü bir iş yapmıştı. Ken- Hlerin *6 de yedi buçuk pey akçelerini vaktı muayyeninden evvel yatırarak hazırlıyacakları mühürlü evveline kadar idaremizde müteşekkil satış komisyonu tevdi eylemeleri. zarfları arttırma saatinden bir saat () (1651) disini mazur göstermeğe, affettirmeğe ça- hıştı. Thruxh kızdı, söylenmeğe başladı. Bir budalaya, bir haylaza varmıştı! Sandıkta- ki parayı bir hastalık falan çıkarsa diye saklıyorlardı! Şimdi işsiz aylığından başka değişiklik, bir yenilik oldu. Giya cana balı tiyardı. Thrush'un düdak bükmesine bak - mıyarak adını Bal koyduğu köpeğe bak- makla meşguldü. Kadın öfkeli halini bı - rakmamıştı. Sanki o karı kocayı bir harp havası sanyordu. Thrush, Giyn'in değiş- miş, yeni hayat bulmuş bir adam olduğu- mu bir türlü anlamak istemiyordu. Oysaki Giyn'in artık hayatta bir gayesi, bir işi, bil hassa istikbal için bir ümidi vardı. Daha neşeli, kendine daha çok güvenir bir adam olmuştu. Artık günlerini sokaklarda sürt- mek, köşe başlarında çene çalmak, vakti yeisle öldürmeğe çalışmakla geçirmiyor « du. Şimdi asatlerce dağlarda dolaşıyor - du... Ama bu da, Thrush'un indinde, 40- kaklarda sürtmekten daha hayırlı değildi. Gliyn de herkes gibi biraz toprak istese ne elur? Hiç olmazsa lâhna yetiştirir. Tepelerde tazılarını talim ettirmeğe çık- mış adamlar güzüküyordu: Kiminin büyük, koşmağa — başlamış hayvanlar, - kiminin Giyn'inki gibi henüz yavru tazıları vardı. Mart ayının o soğuk. mavi günlerinde hay- yanlar sıçrıyor. atlayıp dürüyordu. Yayla- larda koşarken öyle güzel, öyle çevikti - ler ki gören onları da dağın rüzgân ile bir sanırdı. Giyn bhayian hayran seyrediyor - du. Elbette bir gün Bal da onların arasına karışacak. Glyn köpeklerin sahipleri ile ko- nuşüyor, — onlardan — malümat — istiyordu. Bal'ın da, iyi bakılıp iyi talim gördükten #onra iyi koşan bir hayvan olmasına ne mâ- ni vardı ki> Gervçi Bal şimdi cıhız bir hayvandı. O- Dun narinliği, kapa kapa yemesi lâzım ge- len yemeklerden yüz çevirmesi Giyn'i bi- raz endişeye düşürmüyor değildi. Ama e- fendisi ona gözü gibi bakıyor, ona ilâçlar alacağım diye cigara parasından kesiyor- du. Thrush da: «Hem masraf ediyor, hem de yemiyor!e diye söylenip — duruyordu. Ciyn bir gün: — Ya bir çocuğumuz olsaydı, — dedi | lıepeıiııe çıkarıp gezdirmeğe karar verdit bakmağı beceremezsin. Ne jhık geysin.. İn-/vaz hoştu ama erteni gün soğuk aldı. Tit4 — Bal'dan üç defa daha fazlaya mal olurdu; |Pi7 Puli vardı. Kanısı konuşmak için h (D) Avrualılar köpeği bizim gibi hakir | ge< vakit döndü. Yargun, me'yus görünü- takarlar, . sasuan, tam kadınca bir cevap verdiğ — — Ama çocuk olmak için — sandıktaki parayı çekmezdin. Bir ay geçti, Bal'ın sihhati duMİ' Hattâ mecalsizliği arttı. Giyn onu dağıni tâl 4 Açık hava şüphesiz iyi gelecekti. Bal ı,.,ı 4 riyor, bacakları kesiliyordu. Glyn onu bir battaniyeye sardı, eski bir bira — şişesine #cak su doldurup onu da battaniyenin aras sına koydu. Bir iki gün sonra küçük — tazaj ayağa kalktı ama takatsiz bir hali vardı. — kayculi'da saköyordi. Thrasbir $ — Anasından çabuk ayrılmış. — dedij Bob Leuis'in senin paranı almağa pek ad celesi varmmış! O bhafta içinde bir rivayet çıktı: Vilâs — yelin tâ öbür ucunda bir antrasit mıdrnî amele alıyormuş. Thrush bunu komşu kas dınlardan öğrendi ve kocasına, fırsatı kas — çırmaması için mrar etti. — Giyn tereddüli ediyordu ama karısınım: «Sen ıılrn"f;â i mak istemezsin kile diye takazala; ç kurtulmak için © da kafileye kanşıp yola — çıktı. Gitmezden evel Bal'a nasıl bakılacai ğini tenbih etmeği de unutmadı. — Thrusl sinirli söinirli — O köpeğe az mı baktık! dedi. :ıj ' kötülük bu ya... Peki, peki, yanıma su İ su koymağı unuttum. Sen Tahat git. Gilyn'in yolculuğu dört gün sürdü. Kaş tısına bir kari yazıp haberin aslı olmadığıd ni bildirdi. Ceceleri samanlıklarda uyumustu; evej bir akşam geç vakit, yorgun argın dönü — dü. Fakat böyle boş yere yorulrmüş olmu üzülmesine rağmen, köpeğine iyi bakıldıy: sa, Thrush'u aftedecekti. Mutfağa girincel — karısı ona, teselliye çalışır gibi baktı. Giynj — etrafına bakınarak sordu: * — Bal nerede? 7 Kadın tathlıkla: K — Hadi, Giyn, dedi, kunduralarımı çu kar. Sana balık pişirdim, sıcak sıcak yerş — lma tatlısı da var, Giyn, Bal'ın her zaman yattığı tan gözlerini ayırmıyordu. — Yatırdın mı? diye sordu. * Thrush biraz tereddütten sonra itiraf tarafe — ettir — Senin gittiğinin ertesi akşamı Bal ıı., a dü. Giyn kekeleyerek: — Şaka etme, kadın, dedi. Thrush Sinirli sinirli: » — Şaka etmiyorum, dedi. Sabahleyiz baktım, buz gibi olmuş. kaskatı - kesilmiş, Öyle ağladım ki, Glyn evin arkasına, ağas cın altına gömdüm. ' Giyn bağırdı: : — Öldüyse sen öldürmüşsündür! 4 — Yorgunluğu, açlığı sesinden belliydi. Thrush, başı elleri arasında — hüngür — hüngür ağlamağa başladı. Zaten böyle ite — ham edileceğini biliyordu. Giyn hep böyle — şöphe eder, kimseye inanmaz, kızacası köz — tü bir adamdı. Thrush ne demiş te öna varmışı! Bir gün mü göstermişti? Annesie — nin yanına dönmek bin kat hayırlıydı. Giyn de bağırmağı birakmamıştı: — Sen öldürdün, sen öldürdün. Zaten ikide bir inkisar etmez miydin? Onu ge berteceğini söylemez miydin? Beni evden uzaklaştırmak istemen de bunun içinmiş... Anlamıyacak ne vardı? Sen, boğazina kas dar kin dolu bir kadınsın, Yemek yemeden gidip yattı. Bu, Thrue — sh'un içine dokundu; kadın sessiz düşünmeğe başladı. Ertesi gün Giyn'in kederli, kaçar gibi g ” SESSİZ gayret etti ama o, evden çıklı ve akşam yördu, gözünün 'ı:lılHı asönmÜştü. ?;7)'.". v an

Bu sayıdan diğer sayfalar: