;WN*I ARUNE NTT AT Hergün Yakın Şarkta Neler Yakın Şarkta Neler Oluyor? B ütün dünyanın gözleri Avrupa iş- lerine çevrildi. Bu arada Yakın Şarkta bizi Avrupa me: 4 derecesinde i de ondan luzla alâkadar eden r Misirda, Fi- isyanlar, grevler oldu. Bu memleketlerin ekseriyeti istiklâl davasına kalkıştılar. Bir müddettir bu isyanlar durmuş gib bire oralarda sükün avdet ir. Fakat ne olu: üyor) yam şidddetle bastırmak — istedi. — Silâha müracaat etti. Âsilerin Czerine- silâh skur- dı. Fakat şiddetin fa Tünce siyasetini değişt perverleriyle bir muahede girişmeğe karar verdi. Suriye milliyetper verleri bu müzakereler için Parise bir hey- et gönderdiler. Şimdi Pariste İngiltere - | milliyet müzakeresine inak için müzakere ile meşguldürler. Fransa Avrupa meselesiyle meşgulken bir de Suriye ile uğraşmak istemediği için, Suriye milliyetperverlerinin — hemen tün taleplerini kabule müt görün- mektedir. Zaten Fransanın Suriyedeki alâ- kası dört beş yüz memuruna orada maişet yil temin etmek ve bazı mamul eşyasına pazar | bulmaktan ibarettir. Buna mukabil de Su- riye onu “*mütemadiyen rahatsız edecek hü- diselerle doludur. İngilterenin İraka verdi- ği istiklâle benzer bir şekilde Fransanın da Suriyeye istiklâl vermesi zamanı gelmiştir. | * Filistinde ngiltere Filistin için yeni bir teşkilâtı e- sasiye kanunu hazırlamıştır. . ' Şimdiye kadar Filistin bir İngiliz komiseri tarafın- dan idare edilirdi. Şimdiden konsey tarafından idare — edilecektir. Bu konseyde — muzevilerle Araplar — nüfusları nisbetinde mümessil — bulunduracaklardır. Yahudiler bu hal şeklinden memnun gö- Tünmüyorlar. Çünkü akalliyette kalmaktan korkuyorlar. İngiltere şimdi iki tarafı memnun edecek bir hal süreti — aramakla meşguldür. sonra bir * Miısırda & ngiltere, Mısır isyanlarını ancak yeni bir ';a;ı.ı muahedesi akdini vadetmek su- retiyle bastırabilmişti .Bu vadini yerine ge- tirmek için derhal ihzari müzakerelere gi- rişilmiştir. İngiltere ittiafk aktedebilmek için iki şartın kabulünde ısrar ediyordu. Sudanda- ki hâkimiyetinin devamı ve Mısırda İngiliz askerinin bulunması. Mosırlılar birinci şar- 'ta itiraz etmiyorlardı. Fakat Mısırda asker bulundurulmasını istemiyorlardı Şimdi İngiltere, Mısır harbiye nezare- tiyle birlikte çalışmak üzere, Kahirede bir askeri hey'et bulundurulmasını — teklif et- mektedir. Masrliların da bu teklifi kabul edecekleri zannedilmek tedir. Binaenaleyh er geç Mısırla İngiltere n- yasında bir ittifak muahedesi aktedilecek- tir. * İşte yakın Şark milletlerinin son zaman- lardaki vaziyeti bu suretle hulâsa edilebi- lir. Görülüyor ki, ne Suriya, ne Mısır, ne de Filistin henüz hakiki istiklâllerine kavuş- maktan çok uzaktırlar. Elde etmek istedik- leri netice, eskisine nisbetle bu yolda bir adım sayılabilir. Fakat bu hal suretleri, ne Suriye, ne Misar, ne de Filistin için son hal çaresi sayılamaz. Özlü sözler: HAYAT NEDİR? Hayal istirapla dolu bir uykudur. Pertev Paşa Hayat bir rüyadır. Calderon Hayat bir merdivendir. Sir Richard Burton Hayat bir çıkırıktır. Vachel Lindsay Hayat bir oktur. Henry Von Dyke Hayat bir roldür. John Gay Hayat bir faciadır, Swift Hayat bir dumandır. W. E. Henby da | H ÖL A Bi e0 ı l Amerikalılar Zencileri Niçin sevmezler Milyonlarca zenciyi âzad eden Ameri- kalılar olduğu halde zenciler için hürriyet mefhumunun ne olduğunu anlamayan yine (onlardır. Bir çoklarının sâfiyetle inandıkları bir rivayete nazaran zencilerin beyazlara esir olmasının ve siyah ırkın aşağı bir ırk olma- İsının sebebi şudur: Şeytan de Allaha rekabet etmek iste- yerek insan yaratmak istemiş, fakat onun yaratlığı insan siyah ölmuş, yıkayıp be- için — Jurden — nehrine gö- zenciyi — byazlatmak i- temeyen sular Allahın emriyle — çekilmiş. Şeytan fena halde kızmış ve o hırsla zen- yazlatmak türmüş, sıltmış, zenci şeytana bunun Üzerine karşı İgelmiş O da kızarak siyahinin — aaçlarını |karıştırmış. Ve bu suretle arabın başı kı- vırcık olmuş. Bilâhare de onu kendi haline bırakıp gitmiş. Zencinin halini gören be- yazlar, şeytan yapısına acımışlar ve zavah- hyı yanlarına alarak esir gibi kullanmışlar. Araba Çeken köpekler Holanda, Belçika ve Fransanın şimalin- de, sütçüler, arabalarını köpeklere çektir- mektedirler. Son günlerde, himayei hay- vanat cemiyeti Lâhey'de aktetdiği bir kon- grede, köpeklerin, cer hayvanı olarak isti- mal edilmelerinin men'ini lâzım gelen hü- kümetlerden istemeğe karar vermiştir. Filme Çekilen Relsicümhur! Eaki Lehistan cumhur reisi ve dünya - nin en meşhur piyanistlerinden Paderevs- ki, önümüzdeki temmuz ayı zarfında İn - gilteredeki Buckinghamshire #esli filim ile bir konser verecektir. stödyosunda Paderevski elyevm 75 yaşındadır. Ve ilk konserlerine bundan yarım asr evvel Londrada başlamıştı. İki sene evvel de A- merikadaki radyo istasyonlarından biri her gün yarım saat mikrofon önünde çalması için kendisine ayda 190,000 frank teklif etmişti. Bakalım, bu sefer İngilizlerden kaç para alacak ? Ha resim hayvanat muzesinde karve içinde yaşayan — may- munları seyreden halkı göstermektedir. Maksat seyredenlerle edilenler arasında bir mukayese yapmaktır. Aradan binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen insanların ço- ğu henüz maymunluk devresinden çıkamamışlardır. Bunlarda yürlerde ve vücutlardaki benzeyiş belki azalmış, faka! dimağ- lar arasındaki nisbet olduğu gibi kalmıştır. (SÖZ A cinin burnuna bir yumruk aşkederek yas-| SON POSTA şafıdır. Okumayan, gerektir. V HERGÜN BİR FIKRA | Meydan bulamamıştır! Bundan otuz, kırk yıl evvel, Yenica- mide, tuhaflardan bir kuşcu — Mustafa efendi vardı. En nadide kuşlar bu a- darnın dükkânında bulunur ve merak- hlar hep oradan alış veriş ederlerdi. Günün birinde, Babıâlinin kalbur Üstüne gelen ricalinden, fevkalâde ge- veze, çenesi düşük bir zat, Mustafa e- fendinin dükkânına gelip, bir hayli pa- ra sayarak bir papağan satın alır. Arası bir ay geçer. Ayni zat yine gelir ve Mustafa efendiye çıkışır: — Bana bak! Senin bana geçen ay sattığın papağan, nafile! Bana onu ne diye o kadar ballandıra ballandıra methettin? Haniya bülbül gibi konuşu- yordu? Avuç dolusu da, benden, para aldın. Allahtan korkmadın mı? O gün bugündür, vallahilazim ağzını açıp ta tek kelime söylemedi.. Diyince, Mustafa efendi sözünü ke ser ve: — A elendim! der; eğer sen devlet- hanende de bâöyle çok lâf ediyorsan; hayvan meydan bulamamıştır. Ondan konuşmamış olacak! Ürametan gel eeniteüeedüğiküni üŞ BULMACA | — Baştan geçen, bir S ilâvesiyle de- mir lekesi olar. 2 — Titreme, — yaramaz. |3 — Çarpma, bir kadın ismi. 4 — Ata, üzüm verir. 5 — Buğday tarlası, halk - peretinden bir artist, 6 — Son harfinden evvel bir Y ilâvesiyle haydut olur. 7 — |Söi, beyit. & — Yemek, rakkamlar. 9 — |Fazlalaşık, «cufaklır nn eşi. 10 — Bir L ilâvesiyle iptidaf sandal olur, yük. 11 — Sicim, yama, hayret. Yukarndan aşağıya: | — Havas, isyancı. 2 — Dişinin ak- yan insanların maymunlardan ne farkları vardır. maymaun gibi mukallit, maymun gibi basit, maymun gibi iptida- idir. Maymunluktan kurtulmak için dimağın inkişafını temin etmek, insiyaklardan ziyade fikirlerle harekete muktedir olmak İnsanı maymunlardan ayıran mümeyyız vasık uimağ inki- fikri olmayan, yalnız insiyaklariyle yaşa- Bu gibiler ASINDA ) Dünyanın En şık Diplomatı kimdir? Şüphe yok ki Eden'dir diyeceksiniz fa- kat hayırl.. Londranın kibar — salonların- dan birinde, münhasıran bayanlar arasın- da bir müsabaka açmışlar. Burada birinci- liği Van Ribbentrop büyük bir ekseriyetle kazanmış Eden çok farkla ikinci gelmiş. Demek oluyor ki Ribbentropdaki mu- vaffakiyet âmillerinin birisi de, kadınlara hoş görünmek imiş. * *..* Kauçcuklan mamul çekiçleri Avrupanın bir takım Sanayi merkezle- lerinde kauçuktan mamul çekiçler kulla- nılmaktadır. Ve bu çekiçler de gitgide ta- ammüm etmektedir. Rivayete nazaran bunların faydam şu- dur: Evvelâ vurdukları cismi hırpalamıyor- |lar, saniyen gürültü yapmıyorlar... Kış sporlarının kundura masrafı Fransada — 300,000 kış sporu yapan varmış, bunlar senede — 300,000 — çift kış sporuna mahsus kundura sarfederlermiş ve 300,000 çift kış — sporu — kundurası ise 37,500,000 frank edermiş. oo «i bir içki. 3 — Kaşa sürülür. 4 — Zevce, temel. 5 — Büyük anne, merkebin şedde- lisi, 6 — İlimin eşi. 7 — Bir P ilâvesiyle kabza olur, ortak. 8 — Kömürün olma- mışı, hayâ.. 9 — Pinti, rabıt edatı. 10 — Meşhur bir kanal, ne sıcak, ne soğuk. 11— San'atin Türkçesi, istifham edat, Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: | — Hıfmssıhha. 2 — Salâ, azak. 3— Anık, vasi. 4 — Macar, men', 5 — Patı- dı. 6 — Zayıf. 7 — Ce, aksa, af. © — A- zar, at, es. 9 — Ma, Antalya. 10 — İn, bac, zizi. 1| — Yastık, o. Yukarıdan aşağıya: 1 — Sam, Acami. 2 — Harap, ezan. 3 — İlıca. 4 — Fakat, araba, 5 — Rezk, nas. 6 — İfa, rasat. 7 — Diş, tazı. & — Sav, ifa, lik. 9 — İzam, feyz. 10 — Hasat, sai. V1 — Akın, iş, ©. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sivas belediyesi şehirdeki kasap dükkânlarını uhhi bir hale koymağa karar vermiş. Bu karar mucibince kasap dükkânları min cephesi camekânlı olacak, etlerin mubafara edildiği bir tel kafesle ayrılacak, dükkânın zemini beton, duvarları gayrikabili müfuz ve mücellâ olacak, tezgâh mermer veya çini ile kaplana- caktır. Ayrıca dükkân içinde su tesisatı bulunacaktır. Halbuki İstanbuldaki kasap dükkânlarında etler meydan- da asılır, tezgâhlar ahşaptır, dükkân içinde su tesisatı yoktur. Hulâsa kayıtların hiç birisine riayet edilmez. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözüı_ıw Kısası Kulak misafiri.. Göz misafiri.. Ekrem-Talu skiden bir «Tanrı misafiri» vaye dı. teklifsizca yerleşir, geldiği evin düzenini altüst, sahiplerini tedirgin eder, misafirpere verliğin adını fazilet koyanlara lâneli okuttururdu. Bir yandan buhran, öbür yandan da sosyete hayatımızda hâsıl olan inkılâp bu türlüsünden bizi kurtardı. Lâkid insanı bunun kadar ve belki de bun e İdün ziyoda sihirlendircii iziller vo.göü | misafirinden kurtulamadık. Meselâ bir, iki ahbabınızla birlikte vapurda, trame vayda gidiyor ve yahut ki bir- gazino« |da oturuyor, sohbet ediyorsunuz. Yap kınınızda bir yer işgal eden yabanci adam bakışlarını dudaklarınıza diker, kiymet muallimin dersini takip &e Vakitsiz gelir, den gönüllü bir talebe dikkati ile, teld lkelime kaçırmıyarak sizi dinler. Ağzı« nızdan bir nükte çıktı mı? en önce d güler.. savurduğunuz bir hikmetin emi birinci musaddiki odur.. başını sallar, içini çeker.. hattâ, hattâ bazan lâkır « dıya bile karışıp kâh bir itirazda bulue nur, kâh bir misal getirir, kâh takdit ve tahsin eder. Onun bu müdahalesi« ne ehemmiyet vermezseniz kızmaz; pişkindir. Sinirlenirsiniz, bunu hisse e der ama, gene kulağını sizden ayır « maz. Dayak yoksuludur; fakat karşis biyesine güvenir. Va miz, kibarlığınız, nezas ketiniz, kulak misafirinin bu kötü hu« yunu ilânihaye teşvik eder. Göz misafiri iıe.elueriyı. gene böye le umumi yerlerde, gazetenize musalı lâttır. Omuzunuzun üstünden, enge « nizin dibinden, gözlerini elinizdek! gazeteye uzatır. Bazan soğan, sarmik sak; Yakı kokan'nefesini yüzünüze ü füre üfüre, okuduğunuz satırları —ü« şenmeden takip eder. İster meraklı bit haber, ister bir hikâye, isterse hattâ ilân sayfası olsun. Maksat, alâka uyandıran — bir mevzuu — kaçırma » mak değil, fena bir huyu tatmin etx mektir. | Göz misafiri de kulak misafiri gibi, insanları iz'aç için yaratılmış, kara si- nek, tahta kurusu, pire, tatarcık, eşeki arısı nev'inden birer mahlükturlar. Ne fayda ki o adlarını saydığım har şaratın kafalarını “özebilir, fakat ötek kilerin hakkından gelemez, şerlerin » den kurtulamazsınız! VAA a emeee —— Biliyor Musunuz? Haai naaaa ae 1 — Fransanın meşhur Lejiondonör nij- şanı ne vakıt ihdas edilmiştir. 2 — Istırap çekmekten korkan, körusu- Bun istirabini. esasen çekmeye başlamıştır, cümlesini kim söylemiştir?. 3 — İlia Dirijablinin akibeti ne olmuştu2, 4 — Müslümanlıkta, peygamberi takip eden ilk altı halifenin hayatlarında yekdi- gerine tamamen benzeyen mokta nedir2 5 — Umumi tarihte 30 mayıs 1431 ta. rihi size neyi hatırlatır? (Cevaplar yarın) * (Dünkü suallerin cevapları) | —Falkland adaları 12,000 kilomete lre murabbardır, nüfusu 2500 dür. Bu ada. ları 1592 yılında bir İngiliz kaptanı bulmuş, sonra bir İngiliz harp gemisi İngiltere na- mana teslim almıştır. Maamafih dağnık bit halde bulunan bu adaların en küçüğünde bir Arjantin karakolu bulunduğu için Are jantin hükümeti bu adaların hepsinin ken- disine ait olduğunu iddia etmektedir. Hat- tâ bu adalar namınu bir de pul çıkarmıştır. İki devlet arasında muhabere devam — et- mektedir. Büyük muharebede bir Alman filosu ile bir İngiliz filosu bu adaların ya« kınlarında harbetmişlerdi. 2 — Tokiyo şehrinin nüfusu sayfiyele- rinki ile birlikte (5,110'000) dir.