HL 20 CA ADT SNĞ İ K E ' * Avuçları kadının karnındaki cana- 1 :Lum'ıımken kendi yaman bir do- Balıkesir Halkevi bir yılda neler yaptı ? Açılan muhtelif kurslar çok rağbet gönnekteı.l!r. Şimdiye kadar diploma v 146 kişiye Balıkesir Halkevinde Kadınlar için ev uıırıı" kursu Balıkesir (Özel) — Halkevi — dil, | fazla kitabı vardır. harih » edebiyat kolu bir yıl içinde yedi Sesli sinema makinesi ile 107 film gezisi yapmış 34 eski eser bul- göstermiş, bunları görmeğe 53.545 $ eski mezarlıktaki tarihi mezarları yurddaş gelmiştir. ğ"i mezarlığa kaldırmış, — Balıkesir| — Köycülük kolu: Yüklerinden Hacı İl bey, — Örenos 15 köyün iştirâkiyle bir köy bayra- h')’. İbriş paşa, Zağnos paşa, Rasih |mı yapılmıştır. hıı'hı-t bey ve Karesi oğullarınım ha-| — İçtimat yardım: Yatlarını tetkik ve neşretmiştir. 32 kon-| — 11 doktor muntazaman — hastalara k'hmla 17.610 kişiyi salona toplamış- bakmaktadır. 370 hasta tedavi edilmiş- " Ziya Gök Alp, Namık Kemal gibi 'tir. 6- talebenin mekteplere devamı sîyîiklerin gecelerini yapmıştır. |imkân haline sokulmuş ve yedirilip içi- Ar Musiki Kolu: İyilmiştir. Yedi konsere 2610 kişi, 12 çay ve Spor kolu: —ııılı toplantıya 1632 yurddaş topla- Pamukçuda spor bayramı yapmış, ir, 10,000 yurddaş gelmiştir. Mekteplere —Kurslar kolu: ve klüplere kupalar koyarak - teşvik Halk dershanesi 99 İngilizce .ube.'ctmişlir, Diğer illerle üç temas yap- .—_3:1. Fransızca şubesi 12 diploma ver- mıştır. ir. Riyazi, 32, İngiliz- öi çrısîfyğîğî..:",'.m;î_ısl_'&p,.:.::. Çubuk postahanesindeki vak'a Çubuk (Özel) — Ziraat bankası- hi yurddaş devam etmektedir. Me- H nın Ankarayâ göndermek üzere Çubuk dikiş, biçki nakış kursu çok alâka kte ve eyi sonuçlar vermektedir. ilik 187 kadın ders görmektedir. |Hrasını kayıtlarda tahrifat yapmak ü- Temsil kolu: zere aşırmaktan suçlu posta müdürü 32 temsilde 16.110 yurddaşı salo-| Mehmet ile arakadaşı Koç — Mustafa hüna almıştır. Edremide gitmiş ve Öz- | Ankara birinci istintak dairesine veril- Ka oynamıştır, mişlerdir. Çubukda bulunan ve dinlen- Kitap sarayı: mesi icap eden şahitler istinabe sureti- Ceza evinde ve Nerkis köyünde|le Çubuk müstantiği Riza tarafından h'" okuma odası açmıştır. 3000 den'isticvap edilmektedirler. postanesine teslim ettiği paradan 5200 | Adapazarında 3 kişi dondu Adapazarı (Özel) — Beyneviti Şarkıye köyünden İsa, Şevket ve Yu- suf adında 3 arkadaş sansar - avlamak | üzere dağa gitmişler, fakat bir daha dönmemişlerdir. Yapılan aramada bu Sayfa >l Kapalıçarşıyı soyârkeıî yakalanan çocuklar İki arkadaş 'senelerdenberi Samatyalılara yaka silkti- riyorlarmış. Tanıdıkları “ Diyorlar Biri yirmi bir, Geçen gün, Mehmet ve Ruhi adında 11- 12 yaşlarında iki çocuğun, Kapalı çarşıdaki 3 avcı bir arada otururlarken, fakgi| sirkatlerini yazmış ve çocukların birinci ölmüş olarak bulunmuşlardır. Bunla - rın dağda kar tipisine tutuldukları ve donup öldükleri anlaşılmıştır. Üzüm Kurumu Haıııburgta bir şube açacak İzmir 12 (Son Posta) — Ekonomi Bakanlığı Üzüm Kurumu Direktörü İsmail Hakkı, Almanyaya gitmiştir. Ü- züm Kurumu tarafından satın alınan üzümler için yeni müşteriler aranacak ve Kurum tarafından Hamburgda bir satış şubesi açılacaktır. Çeşmede cinayet İzmir, 12 (Son Posta) — Çeşme kazasının Ovacık köyünde bir cinayet olmuş, Ahmet oğlu Mehmet isminde bir genç gece vakti köy kahvesine gi- derken, ayni köyden İbrahim — oğlu Mehmet tarafından atılan kurşunlarla öldürülmüştür. Jandarmalar katili, cü- lamışlardır. Adapazarında hava kurumuna yardım Adapazarı (Özel) — Bu yıl Ada- pazarı Hava kurumuna 2 bin liralık kurban derisi, 200 lira da kurban be- deli teberrü edilmiştir. Merzifonda edebiyat yecesi ve müsamere Merzifon (Özel) — Halkevi tara- findan bir edebiyat gecesi tertip edil- miştir. Komite başkanı tarafından «Dillerin men'şei» mevzulu bir kon- ferans verilmiş güneş, dil teorisi izah edilmiştir. Orta okul talebeleri de yıl- ümid piyesini oynamışlardır. Talebeler çok muvaffak olmuşlar ve alkışlanmış- İlardır. 'KERVAN YÜRÜYOR. — Bürhan Cahit M -8- 936 Hatip Ak Osman plânını kurmuştu. Ertesi sabah daha erkenden karısı- luk düşünüyordu. |na: .'hi arısının bu yeni gelen - dertliyi! —— Şu bizim bahçedeki su olukları- k'z birakmamak için sofada dolaştı*'nı değiştireceklerdi. Hani mühendisler Sezmişti. -8Bt— |baktılardı ya. Bu ayın sonuna kndırz lanın tesiri ile koşa koşa geliyordu, Hatibin sevinçten tilki gibi gözleri parlıyordu. Kapı vuruldu. Kadını kuşkulandırmamak için a- cele etmedi. Bir daha çalındı. Şimdi ağır ağır merdivenlerden i- niyordu. — Yahu, nerdesin?. Kapı çalınıyor. Baksanal Ve avluda biraz daha tekrar haykırdı: — Hu, hanım, kapı çalınıyar!.. dolaşarak tüm âleti olan silâhıyla birlikte yaka- | müstantikliğe teslim edildiklerini bildirmiş- tik. Bu meselenin tahkiki ile uğraşan bir arkadaşımız şunları anlatıyor: * Kapalı çarşıdaki sirkat neticesinde tev - kif edilenlerden Mehmet, Kürt Fatma a - dında bir kadının çocuğudur. Kürt Fatma, Samatyada, AZahamamı caddesinde, yikılmış bir cami — avlusunda, harap bir kulübede yaşama tadır. Veh - metten başka iki de küçük çocuğu vardır. Mahallede oturanlar, öonun neyle geçin - diğini bilmiyorlar. Kadın, kulübesini dışa « mıdan kapatmış ve 24 saattir ortadan kay- bolmuştur, Fatmanın oğlu Mehmedin Ruhi adında bir arkadaşı vardır. Bu iki arkadaş, bir kaç senedenberi, Samatyaklara ylaka — silktirmektedir: Bir çok sirkatler işlemişler ve yakayı ele ver - dikleri zaman, yaşlarının küçüklüğünden is- tifadeyle cezasız kahnışlardır. Nihayet geçenlerde, Ruhi, arkadaşı Meh- metle birlikte, Beyazıtta tatlıcılık eden ba- basının dükkânını da soymuştur. Sirkatten sonra yakalanmaktan korkan iki cürüm şe - riki, Samatyada aŞişman Madam» ünvanile maruf bir kadının sandalını aşırmışlar, ve denize açılmışlardır. Deniz açıklarında, dal- xgalar arasında tam iki gün bocalamışlar, ve nihayet seferden dönen bir vapurun kap - tanı tarafından görülerek kurtârılmışlar -« dir. Kaptana: — Balık tutmak için denize çıktık. Su - lar bizi buralara getirdi. Beş gündür deniz üzerinde titreyip duruyoruz! demişlerdir. Kaptan, merhametine sığınan bu yalancı kazazedeleri sahile çıkarıp bırakmıştır. * Nihayet işi büyüten cürüm şerikleri, çar- gıyı da soymiya kalkışmışlardır. Sabahleyin, Çarşı kapısından, ellerinde yepyeni gramofonlarla, üzerlerinde yepye- ni elbiselerle zalına kurula — çıkarlarken bekçi tarafından görülmüşlerdir. Hallerinden şüphelenen bekçi, onların hüviyetlerini öğrenmek istemiş. Fakat cü- süne, az evvel aşırdıkları tabancayı daya- mışlar ve savuşmıya kalkışmışlar. Düdüğile — zabıtanın — yardımını. da '|' — Hele gir içeri bakalım. Abdest aldın m? — Aldım hocafendi. Kadını bahçe üstündeki odaya al- mıştı. — Şöyle mindere geç otur. Hava sıcak olduğu halde pencere- ler kapalıydı. Sabahtan beri hep bu tertibatı alma- ğa çalışan Hatip artık avucunda bildi- gi kadını adamakıllı tılsımlamak için: — Sen otur, Dua et. Ben iki rek'at namaz kılayım. Tâ ki ilâcımız - tesirli | lnluııı. Akşam bütün kitapları kmı-l k Huibeye yaptığı şekilde buna muı-ğmühlcı vermişlerdi. Eğer değiştirilmez| — Dışarıdan duyulacak gibi söylüyor- dım. Bu illet herkeste bulunmaz. Fa- — “Sazmağa imkân yoktu. Vise ceza kesecekler. Başımıza bir iş çık- k Büna başka bir ilâç bulmak gerek- masın. Hele sen bir dolaş bakalım. Dedi. büıündü ve kararını verdi: ı Kadın hiç şüphelenmedi. Yalnız: J h; Anlaşıldı kadınım, dedi. Seııin? — Öğleden sonra gideyim, dedi. bek inda yılan var. Bundan kurtulmak Sana kimr yemek pişirecek? M"knlay değil. Sen şimdi evine git,| — Hatip telâşlı telâşli: kimseye bir şey söyleme! Ben| — — Olmaz, olmaz, dedi. Geçtim bir $i Skşamn kitapları karıştırır bakarım de ceza yeriz. Zaten her işimiz ters İ" he derse onu yaparız. Sen yarın diyor. Ben ne olursa yerim. Yeter ki i&ıkn örü'tenü ğcı_ Fakat dediğim içim rahat olsun, Sen git, beni düşün- h ütnseye bir şey söyliyecek değı'l»w'"! v £ 3 Ebnâbındhn kaçırırsan bütün emek- Bahçeye gidip gelmek dört saatlik h iz boşa gider. Haydi bakalım. Ya- Pir işti. ı:-kıı al, temiz pâk gel. Allah işini K'-;':' çıkarken: GeE eder. — Sen yemeğini orada ye, dedi. Ki- %î:il“n nasıl teşekkür edeceğini bil- "DlA" eı:b"'h" ;"" aç çevirmezler. i rtık rahatlamıştı. *E:"mndı yılan olduğuna canı çok | — Yavuklusunu bekleyen — bir genç K akla beraber Hatibin bu - yılamı ,âşık gibi pencerenin önüne geçti. göz- K çıkaracağına da o kadar sevin- leri yola dikildi. Çok baklemedi. lmaz dualar ederek çıktı. Kavasın genç karısı karnındaki yı- Kİ Bi k- Bo İ du. İ ğgunu böylece anlatarak kapıya doğru söylene söylene yürüdü: kat kitabın emrettiği tedaviyi yapmak Karısının evde fakat bir işde oldu- şartiyle büznillâhi taâlâ bir şeyciğin kalmaz. Yalnız kitabın — yazdığından zinhar dışarı çıkmamalı. Sen — örtünü Hangi 11 yaşında onlar ? öteki on dokuzunda. İşi çocukluğa vurarak yakayı kurtarıyorlar..,, temin eden bekçi, onların kaçmalarına âmkân bırakmamıştır. * Mahallede, bu iki azılı sariki çok ya - kından tanıyan yaşlı ve eski Samatyalılar, onların şerlerinden: — İllâllaht! demektedirler. ayni fikirde: — Hangi on bir yaşında onlar? Birisi en az yirmi birinde, öteki de on dokuzun- da yoksa biz bileklerimizi keseriz. Dünyanın dolabını, dünyanın dalave - resini çeviriyorlar. Yakmadık can, soy - |madık dükkân bırakmıyorlar. Sonra da işi çocukluğa vurarak yakayı sıyırıyorlar. Boyları bodur, suratları küçük. Eh, nü« fas kâğıtları da, görünüşlerine uygunsa, ağızlarının süt koktuğuna inanmamak im- kânı kalmaz! Halbuki ikisi de, çekirdekten yetişme felâket... Eğer etrafı sübyanlıklarına bir müddet daha kandırabilselerdi, başımıza, fanto - mayı çıraklığa bile almıyan birer öeza ke « sileceklerdi! Hepsi de Adapazarında orta mektep yapılıyor Adapazarı (Özel) — Burada bir or- ta okul binası yapılması için halk tara- fından 10 bin lira teberrüü taahhüt e- dilmiştir, Paranın toplanılmasına baş- lanılmıştır. Havalar müsaade eder etmez inşa- ata başlanacak, sene sonuna kadar bi- tirilmesine çalışılacaktır. Mektebin ya- |pılip açılması 40 bin liraya mal olacak- |tır. Kültür bakanlığı da masrafa iştirâk etmektedir. Köylülerle başbaşa Karaman (Özel) — Halk partisi köycülük bürosu başkanı Avukat Âgâ- hın riyasetinde 16 kişilik bir grup İlisı- ra, Kasaba, Kılbasan, İbralı nahiye ve köylerine gitmiş, köylülerle hasbühal ederek derdlerini ve dileklerini dinle- hk müsamerelerini vermişler. Sönük | Çizn gerikleri, vazife güren bekçinin göğ -|mişler, ihtiyaçlarını tetkik etmişlerdir. Hafriyat köyünde tariht kıymeti hâiz iki metrük şamdan bulunmuştur. Bu şamdanlar tetkik edilmektedir.> üzerinde duran dividine uzandı. Ka- ,lemdanlıktan bir kamış çıkardı, Bir takım anlaşılmaz duaya benzer |sözler mırıldanarak : — Hazâ min fadlı rabbi. Hazâ min fadlı rabbi diye tekrar etti. l Belediye kavasının genç karısı diz üstü oturmuştu. Hatip ona uzanmasını işaret etti: — El'ilâç vel'ilâç, sırtından örtünü ihraç. Hazâ leyletülmiraç. Kadın duruyordu. Hatip söylediği arapçayı tercüme etti. Sert bir emirle: ! — Örtünü çıkar! | Dedi. © ipnotizme edilmiş gibi itaat edi- yordu. Hatip kamış kalemi lifli mürekkebe — İnnallahe maassabirin!.. Bu ka- de çıkar. Ben namaz kılıncaya kadar daldırdı. Mütemadiyen okuyordu: d da ne cehenneme gider bilmem kil. Şimdi mutfaktan sesi geliyordu. Kapıyı açtı. | — Sanki geleni beklemiyormuş — gibi çyarı şaşkınlıkla: — Ha, dedi. Sen mi geldin! Buyur llıılulıııı. dua et. Hatip bir şeyler mırıldanarak yere bir seccade yaydı. Ve namaza durdu. Kadın bu rubani hareketlerin tesi- 'yiyle büyülenmiş gibi dualar — ederek bekliyordu, Hatip telâşsız, tam bir musalli gibi D Büzmillâhişşâfi,” büznillâhişşâfi, büznillâhişşâfi tahriren ayetül hadis, fi batni üryani nefis. : Kadın' bunlardan hir şey anlamadı- |i için Hatip yine tercüme etmeğe mec- bur oldu. | —— Derde derman için karın üzere â- yâtı kerime ve ahâdisi şerife yazmak Ve kapıyı tekrar kapamayı ona bi- âdabü erkân ile namaza riayet ederek gerek. Kitap öyle emrediyor. Ve illâ rakarak kendi merdivenlere doğru Yü- iki rek'at namaz kıldı. rüdü: — Yukarı gel.. Dediklerimi yaptın yatl.,, Yüzüne bakmayarak hem — merdi- venleri çıkıyor, hem — konuşuyordu. Genç kadın da ona cevap vere — vere peşinden çıktı: — Yaptım hocafendi. Artık ne o- lursa sizden olur. Selâm verdi. Dua etti. — Âmin! dedi. Sonra kadına işaret etti: — Gel seccadenin üstüne! O yaklaştı. 'Tereddüt ediyordu. — Otur! Kadın otururken Hatip minderin GEİPE vee & ZURELĞİY, bu derde deva lâvalla! Ve onun sıkıldığını görerek: — Lâ hayâ minelulema! Yaniya u- lemadan hayâ etmek doğru değil. So- yun, sıkılma! Genç kadın derdine der- man bulmak için kitabın emrettiği & fendi hazretlerinin de beyan buyurdu- ğu şeyi yapmaktan başka çare göre- miyordu. ( Arkası var ) — eee TÜ ee Za dDi BU el