2 Sayfa Hergün Avrupa Nereye Gidiyor ? Nereye gidiyoruz? A iman askerlerinin Ren havzasını ir- gal ettiklerinden beri üç gün geçli. Bu üç gün içinde vaziyette hiç bir deği- şiklik olmadı. Fransa Almanların çekilmesinde musır. t Almanya, Ren havzasındaki hükimiyeti üzerinde hiç bir münakaşaya tahammülü olmadığında ısrar ediyor. İngiltere hâlâ ikisi ortası bir vaziyette bulunuyor O halde ne olacak? Bu mesele halledilecek? Fransa müzakereye yanaşmazsa Millet- Ren havzamndan nasıl ler Cemiyetinden çekilmeğe — mecburdur. Bu takdirde Avrupada derhal siyasi blok- tarafını tutan devletler bir tarafta, Alman. ya tarafını tutan devletler karşı safta vazi- yet almak mecburiyetindedir. Şimdilik gö- iyet şudur: Belçika, küçük tant, antantı ve Sövyet birliği Fran- #a ile birlikte bir'blok teşkil ediyorlar. Karşı blok hanüz vazıh surette mevki almamıştır. İtalya şimdilik bitaraf — görü- nüyor. Avusturya, Macaristan mütereddit bir halde. Fakat er geç bu dört devlet ay- ni blok dahilinde birleşmeğe mecbur ola- caklardır. Tünen an- * İngilterenin vaziyeti akat bu işte en mühim rol İngiltere- dedir. Onun vaziyeti ne olacaktır? Fakat bu işde en mübim rol İngilterde- dir. Onun vaziyeti ne olacaktır? Lokarno muahedesinde imzası olduğu halde muahedeyi bozan Almanyaya — kar- p cephe almamasından, Fransayı — açıkça tutmaktan ictinap —etmesinden — anlaşılan godur ki: İngiltere kendisini — bir Avrupa harbine sokmak istemiyor. Onu Avrupa işlerine karışmağa mecbur eden bir takım muahedeler vardır. Bu mu- ahedeler birer biret yırtılıyor. Bu — güretle İngiherenin Avrupa ile olan bağları da bi- rer birer çözülüyor. İngiltere bu vaziyetten istifade ederek Av- rupa ile bütün alâkasını kesmeğe — ve bir harp vukuunda uzaktan seyirci — kalmağa çalışıyor. İngilterenin en büyük — menfanti buradadır. İngiliz efkârı umumiyesi de bu- na mütemayil görünmektedir. Binaenaleyh Londra müzakerelerinden Fransanın müsbet bir netice alması ihtima- Ki azdır. * Yeni bir Avrupa Konferansı alnız İngiltere şimdilik harbe hazır değildir. Avrupada patlayacak — Lir harp ona da sirayet ettiği takdirde, İngilte- renin bu felâketten muvaffakiyetle çıkması Tâzımdır. Bunun için de hazırlıklarını tamam Tamas zarureti vardır. Nitekim şimdiki ka- — bine azami süratle İngiltereyi silâhlamağa — kuvvet vermiştir. © vakte kadar Avrupayı oyalamak lâ- — zamdır. Bunun için de Londranın Avrupa devletlerine, bütün siyasi ihtilâfları — yeni- den tetkik ederek yeni muahedelere raptet- mek üzere büyük bir Avrupa konferansını içtimaa çağırması muhtemeldir. Böyle bir konferana herkese vakit kazandıracak, bu- Tanmış sülar dürülacak, İngiltere de bu n- — ada hazırlıklarını tamamlamış olacaktır. Şimdilik vaziyet bunu eörteriyor. Hâdiseler K, arşısında: kamusu Aylıkı Memuru mutemedin, —bakkalı — borçlu müşterinin, ev sahibini kiracının — başına musallat eden bir nesnedir. Aylıkçı: Aylık denilen nemneyi her ayın birinde sağ elinden ahp sol elinden veren kimse- ye denir, * Üç aylık: İhtiyar kadınların, yaşlı mütekaitlerin, babası ölmüş memur evlâtlarının her üç ayda bir seyrana çıkmalarına sebep olan — bir hâdisedir. — Bu münasebetle nahiye ve malmüdür - küklerile Emlâk Bankasında merasimler ya- o polir, Üç aylıkçı: Ol kimseye denir ki aylıkçının , aydan aya uğradığı beliyeye üç ayda bir uğrar. * ADi aylık: Kadınlara ânz olan bir baş — belâsıdır. Ü. K CT N lar teşekkül etmeğe başlayacaktır. Fuııııı li Makale Resim m günlere taksim etmişiz. Yılların geçmesi uzun sürüyor. Kaybettiğimiz fırsatın ehem- miyetini kavramamıza müsaade etmiyor. Fakat hayatınızı haf- hhııyııııı.'l'“üy—yııwhbuldüı'l.üııi. SÖZ Karı koca Ikisi birden Meb'us olurlarsa.. İspanyada kadınlar da saylav seçilmek - tedir. Bunlardan bir tanesi gene meb'üs ar- kadaşlarından birile henüz evlenmiştir. Fa- kat bu meb'us kendi partisinin rakibi olan partiye mensuptur. Kadın: «— Siyaset başka, aile başka... Dışan- da karı kocü olmakla beraber mecliste bir- birimize muhalif oluruz demişse de.» Ağzından şu itirafı da kaçırmıştır: — Kadınlar için esas meb'usluktan ev - vel evlenmektir. Ben meb'us olabilirim am- ma, her zaman paralı pullu meb'us koca bulamam. Beni intihap edenlerin hatırı için kocamla kavga edecek değilim ya... * Flandenin kurnazlığı Fransız dış işleri bukanı Flanden AT -| 3, manyanın yaptığı son emri vaki Üzerine Parise müzakere için gelen İngiliz hariciye mazın Eden ve Belçika başvekili Von Zeslanda, Pariste başvekâlet dairesinde birer mesal bürosu hazırlatınıştır. Taamül her devlet adamının kendi se - farethanesinde çalışması — olduğu — halde, Flandenin müttefiklerini, başvekâlet bina- sında misafir etmesi, onları Fransada hü - küm süren Almanya aleyhindeki havanın tesiri altında bıirakmak içinmiş. Bu kur - nazlığında şimdilik muvaffak olmamış gi- bi görünen Flanden bakalırn neticeda ne - İler kazanacak) y ünenüaşecemee | Avrupadan gelmiş olduğu rivayet ıdilincı de bu rivayet yanlıştır. Asıl menşei Ha - beşistandır. Altı aylıkçı: Kadınların başlarına külâh giydiren a- dama derler. Bir başka adı da, kadın ber- "et Dokuz aylık ! Bir nevi tufeylidir ki en evvel - aylığa, Hayatımızı senelere, seneleri aylara, ayları haftalara, haftala. SON POSTA H Haftanın yedi günü Gi 39NISYIJ siniz. hükketmek Tâzımdır. taşlıktan ibaret kalır. | ARAS | HERGÜN BİR FIKRA | e bahtiyar adamsı Süleyman Nazif, İleri gazetesi baş muharriri Celâl Nuriye sataşmasını çok severdi. Gazete idarehanesine gelir, o- turur, Celâli, zaril nükteleriyle ve iğne gibi mukabeleleriyle hırpalamak farsal arardı. Yine bir gün baş muharrirlik oda- Sında, guradan buradan — konuşulüyor- du. Süleyman Nazif: — Celâli Bu kadar çök yati yaza- bilmek içai nasıl vakit ve mevzu bulu- yorsun? diye sordu. Celâl Nuri: — Sorma, üstadım!. — Mecburiyet.. Gün oluyor ki, ne yazdığımı bilmiyo- Tum, zira okumuyorum.. Deyince, Nazif, catıdan bir tavırla: — Ne bahtiyar adamsın, öyle isel. dedi. için Soldan sağa: 1 — Kavunun eşi, kadın. 2 — Mağa- ra, anlatmak. 3 — Kaplanrın eşidi, poker- de bir tabir. 4 — Yapmak, ciğerler. 5 — Asker elbisesinin rengi, zekâ. 6 — Elek- trikli araba. 7 — Köpek, bütün. & — Da- dının bir başka çeşidi, durgunluk. 9 — Bağışlamak, bağlantı. 10 — Rasadhaneci- miz. |1 Görünmeyen şahıs, Sarıkamıştan sonradan üç aylığa, daha sonra da altı ay- | yukarı diyar. hğa musallat olur . İmset "TEER ĞAUA RURNREZ Z K AŞ K ERER T İ Yukarıdan aşağıya: SBLUvLIN I geçen haftalarınızı bu yekündan çıkarınız. Önünüzde kaldığını farzettiğiniz zamanınızı haftalara, hattâ günlere ayırınız. O vakit her kaybettiğiniz günün sizi bir adım daha mezara ygötürdüğü- nü daha eyi kavrayacak ve bu acı hakikat karşısında ürkecek- Hergün bizim için beyaz bir taştır. Bu taşın üzerine bir eser Yazısız taş boş geçmiş bir ömrün âbide- sidir. Nihayet mezara vardığımız gün hayatımız böyle bir boş INDA Dünyanın en kin Tutmayan Milleti hangisidir ? Berlinde meşhur Alman filozofu Şopen- haver için bir heykel dikmek üzere bir ko- mite — toplanmıştır.. — Almanların — bü hareketleri, — Klozofun — vasiyetname - sinde —Almanya — hakkında — söyledi - &i sözleri unutmuş olmalarına delâlet e - diyor. Zira bedbin filozof Almanlardan bahsederken edünyanın en ahmak milleti olan Almanlara kat'iyyen ehemmiyet ver - meyinte demişti. Şopenhauerin Franazlar hakkındaki şu sözü de meşhurdur: «AÂvrupa müstesna, dünyanın bütün kıt'a larında maymun vardır. Avrupada ise bu- na ihtiyaç yok. Çönkü Franmz milleti mev- cuttür. » - Acaba Franmazlar da filozof için bey - kel dikecekler mi? * Fransız kadınlarına mlüjde Fransada 1926 senesinde yapılan tah- Tirinifusta —erkeklerin bir buçuk milyon fazla oldukları görülmüştü. Bugün bu far- kan azaldığı anlaşılmaktadır, Bu münasebetle daha kolay koca bu - lacaklarına sevinen işçi kızlar bir bayram yapacaklardır. ha veerasereneeeeeeesenaeSeE lede Atatürkün zaferini kazandığı yer. 3 — Sucu, söz. 4 — Elektrik tabiri, ma- Hara, ufuklar. 5 — Yakın değil, rabıt edâ- ©, uzukları gösteririz. 6 — Sanmak, - bir erkek ismi. 7 — Okun eşi, zırhlı harp a- rabası. 8 — Yorgunluk. 9 — Bir K ilkve- siyle yemiş olur, bir erkek ismi. |0 — Sa- limlik. TI — İstemekten emrihazır, Ha- beşistanda meşhur bir göl. Dünkü bulmacanın halli: | — Sigarma, ak. 2 — Orak, senâ. 3 — Malatya, kum. 4 — Akar, Arasta, 6 — İsâ, ikmal. 7 — Sis, ya, ka. 8 — Ayaz, Nis. 9 — Ayran, kasap, 10 — Atüâlet, ne. V1 — Eyi ata, Ece. | — Soma, isyan, 2 — İrak, si. 3 — Calatasaray. 4 — Akar, yatı. 5 — Viya- na, 6 — Asya, kaz, lâ. 7 — Ar, ket, 8& — As, alf, ata. 9 — Ekselâna. 10 — Anud, | — Rabr edüâtı, isyan. 2 — Çanakka- İiane. 11 — Kama, ispec. STER İNAN İSTER İNANMA! Kızılcahamam muhabirimiz yazıyor: Geçen gün köylülerimizden biri satmak için pazara kuy- ruklu bir koyun getirmiş. Vakit erken olduğu için başka bir işini görmek özere koyunu kenarda bir ağaca bağlayıp Adamcağız oradan uzaklaşır uzaklaşmaz, gözü açığın yaklaşmış, koyunun kuyruğunu iç tarafından bıçakla açarak içindeki yağı derisinden yüzüp çıkarmış ve alıp oradan savuş- İSTER muştur. Biraz sonra pazara dönen koyunun sahibi bir de bak- gitmiş. birisi geçmemiştir. İNAN İSTER mış ki kuyruk hayvanın arkasında pösteki gibi sallanıp duru- yor ve içinde de yağdan eser yok. Dört beş lira edecek olan bu hayvanı ancak iki liraya ka- Bu gözü açık bırsız her ne kadar aranmışsa “din “bende la İNANMA! |lerine karşı çok ihmalkâr davranıyo: Sözün Kısası Çoı:uğu; Ehemmiyeti E. Ekrem-Talu: P aris gazetelerinden birinde oku« dum da gıpta ettim: Almanyas da, bir çocuk doğar doğmaz, hükümet onun ana ve babasına hususi bir cüz« dan verirmiş. Onlar da, bir günlüktesi ©n üç yaşına kadar, çocuğun ağırlığıni, |boyunu, nasıl geliştiğini, fizik hüsusis yetlerini, hasılı onun sıhhatine taallük eden bütün teferrüatı bu cüzdana kay" dederlermiş. Acaba bunu biz neden yapmayız? Halbuki medeni nikâh bizde tatbik & dilmeğe başlıyalıdan beri, belediye dar irelerinin yeni evlenenlere verdiği bit nikâk tüzdanı vardır ki, onda da bu gie — bi kayıtlara, işaretlere mahsus bir ta- kım haneler bulunur. Bu - haneleri muntazaman dolduran acaba kaç yurd- daş var? Eminim ki, medeni kanun mucibince evlenmiş olanlardan ekserir si, bu cüzdanlarını bir daha ele alma: mak üzere herhangi bir sandığın tâ di: bine gömmüş ve yahut ki metrük bil dolabın en üst rafına fırlatmış, atmış- lardır. İ Ve şunu itiraf etmeliyiz ki, bizlef gçocuklarımızın sıhhatlerine, büyüme ruz. Hitler'in memleketinde meme - ço — cuklarını her iki ayda, mektep çocuklar rını da her altı ayda bir muayeneye tar bi tutan bir sıhhiye teşkilâtı varmış. Bizde bu teşkilât henüz yoktur. Fakat oluncaya kadar, kendi çocuklarımızın sıhhi vaziyetlerile yine kendimiz alâ* kadar olmalıyız. Memleketin — başlıca hastanelerinde ve bilhassa Ankara v& İstanbul gibi büyük şehirlerde halk & çin bedava klinik'ler olduğu gibi, icâ” bında belediye hekimleri de kendilerine baş vuracak annelerden öğütlerini & sirgememekle mükelleftirler. Fakat biz, yine de oralara müru# etmeğe üşeniriz ve evlâdımız endişe yerecek âraz göstermedikçe: « Allahif emanet!» der, aldırmayız. Onun içini: dir ki kansızlık gibi, verem gibi hastâ” lıklar bizde bu kadar çok tahribat yâ? 'or. Almanyada, işte o dediğim teşkilf bu kabil tahribatın önüne, ateş sa: li_ sarmadan geçiyormuş. j İnsan bunları okudukça, bir yaff dan © memleketin nasıl olup ta, bugüfl kâinata meydan okuymk.l:ıdı_ıı“o kındığını kolayca anladığı gibi, bir v dan da kendi kendine: — — — Ah! Ne olurdu, yarının nsanlâ” rina biz de bunun yarısı kadar © ehemmiyet versek! ) ğ Diye söylenmekten kendisini lg mıyor. AüZ . « < Za Tal, "__'_—ğ KİND eei Biliyor Musunuz? * | — Yunanistanın nüfusu ne kadardıf'i 2 — Sahil olmiyan ulıirluiınizı!tf'_ nize göre seviyesi en aşağı olan hangit Ş 3 — İstanbul - Edirne demiryol l uzunluğu kaç kilometredir? 4 — Türklerde beyaz hıynl_ man kullanılırdı? ğ 5 — Kemankeş Ali Paşa kümıdir? (Cevapları Yarın) : (Dünkü suallerin mıplırl) M*' | — Metternich meşhur Avustur? ç let adamıdır. Avusturya — İmparat0' el kızı ile Napolyonu öldüren, Nıpı:îy sukutundan sonra da Avrupanın kesilen adamdır. Lİ’ 2 — İngiltere İslandanın serbest ıw met halinde tesisini 6 birinci kânun tarihinde kabul etmiştir. A 3 — Gregoryen takvimi 15 lıı_'"*'?. vin 1582 tarihinde mer'iyet mevküir” -:'—WMHW“'İ:; bas Hilmi idi. Bundan sonra Mustrd? Tiçür. hk, müteakiben de krallık tesis Ö7 Cpil — 5 — Osmanlı İmparatorluğu €© | hudutlarını Süleyman Kanıni 4807 n 2)