ON YEDİNCİ YIL. No: 5252 ADIMIZ, ANDIMIZDIR Londra görüsmelerinin ikinci günü Dünkü toplantılarda hiç bir karar verilmedi Almanya Ren bölgesinde yirmi bin asker bulunduğunu bildirdi Bugün konseyde Fransa ve Belçika delegeleri tezlerini anlatacaklar Havas ajan- &, Lokarno devletle. rinin, top- lantılarının ilk gününde, Al - manyanın Ren'i İşgal etmesinin Versay ve Lo- karno andlaş- malarını — açık- tan açığa boz- ması dermek ol- duğunu resmen kabul etmiş ol- maları dolayı- siyle, görüşme- lerin ilk günü. nün haşnudsuz- luk verici oldu- ğunu ve bunun, salıdanberi in. giliz hükümeti- nin fikrini de- Biştirdiğini gös- termekte oldu. ğunü — bildir - meoktedir. İngiliz mahfilleri, B. Eden'in, görüşmelere hazırlık olmak üzere Al- manyanın, Ren'deki kıtaları geri çek. mesi için yaptığı teklife B. Hitlerin red cevabı vermesinin hoşnudluk ve- rici olmadığını ve kabul edilmiyeceği- ni söylemkte, bununla beraber, bu Başbetke BİR YILDÖNÜMÜNDE ATAY Tıp fakültesinin yüz dokuzun- cu yıldönümündeyiz. Tıbbı med- resenin elinden kurtarmak kolay olmamıştır: hattâ ilk devirde ders- ler osmanlıca yerine fransızca © larak okutulmuştur. Türkiye hekimliği hakkında yüzüncü yıldönümünde ©o kadar yazıldı ki şimdi lüzumsuz tekrar- lara düşmek istemiyoruz. Fakat bu münasebetle iki nokta üstünde durmak istiyoruz: Yüz yılın bir milletin hayat ve tarihinde ne bü- yük ehemiyeti olduğu şüphe gö- türmez. Müstakil kalmak ve iler- lemek için garb medeniyetine uy- mak zaruretini anlayışımız bu ka- dar eski iken, Kemalizmin esaslı tasfiyelerde bulunduğu günlere kadar, medrese, üniversitenin ve Kselerin asıl kafaya vücud veren tefekkür kuvvetleri üstünde hâkim kalmıştır. İlk günde herşey yapıl- mak imkânı ol ğına şüphe yoktur. Fakat biribiri arkasından gelen biri pehlivan ve cahil, biri mecnun ve cahil, biri despot ve ca. hil, biri bunak ve cahil, biri hain ve cahil beş padisahlık devir, türk milletine. cihan değer fırsatlardan birini kaybettirmiştir. En ileri ve kuvvetli devletler arasına geçmek için fazlası ile yeter olduğunu u- zak - şarktaki bir devletin tarihi i le görmüş olduğumuz bu müdde tin sonunda, inkıraz denen kor- kunç faciayı gördük. Kurtulmak i- çin Atatürke kavuşmak, ve onun eli ile saray ve medrese köklerin- den yıkılmak, milli egemenlik, vicdan, tefekkür, kadın ve kanun hürriyetlerini ölüm dirim pahası Na elde etmek lâzım - geldi. Milli kurtulusun dokunulmaz — mukad. der'leri bunlardır. (€Sonu $. inci sayfada) BALKAN Lokarna delegelerinin toplandıkları Londra şehrinden bir görünüş: Parlamento binasının gece manzarası €evabın uzlaşmaya doğru hafif bir te- mayül gösterdiğini ilâve etmektedir: ler, Şimdilik Ingiltere tarafından yeni bir teşebbüs yapılmıyacağını da söy- liyen bu mahfiller, B. Hitlerin bazı müsaadekârlıklar göstermekte oldu- gunu, fakat bunların Fransa ve Bel. çikanın göstereceği bazı müsaadekâr- hbıklara bağlı tuttuğunu bildirmekte- dirler, Muhafazakâr partinin perşembe ak- şamı yaptığı toplantısında söz alan BB. Çemberleyn, Çurçil ve Hor, İngiltere- nin Lokarno andlaşması ve milletler ce- miyeti azalığı dolayisiyle kendisine dü şen bütün vazifeleri çakinmeden yeri- ne getirmesi tavsiyesinde bulunmuştu. Almanyaya karşı alınacak tek durumun metanet olduğunu — söylemişlerdir. * sözlere çok ehemiyet Hitler'in Karlsruhe'de tonkid olunmaktadır. verilmekte ve verdiği nutuk Londr: daki fransız mahfilleri, alâ- kalı devletlerin Lokarno andlaşmasının bozulduğunu tanımış — olmaları de siyle, karşılıklı yardım şartlarının ve de- recesinin konuşulma sırasının geldiğini söylüyorlar. Ren askerlik dışı bölgesinin kaldırılmasını - görüşmekten — kaçınma- miş olan Fransanın, bu görüşmelerin (Sonu-3. üncü sayfada) Ren askerlik dışı bölgenin işgali hakkında başka bir vesika: Hava müdalaası bataryalarının Kolonya şehrine varışları ANTANTI İİ!KRİNIİA Havas ajansının bir haberi Cenevre, 13 (ALA.) — Havas ajan. sko, 11 mart tarihinde t lanan küçük antant ve Balkan antantı delegeserinin toplantısına reislik etmiş- tır. Toplantıya Yugoslavya namma Su- lotiç, Türkiye namına Cemal Hüsnü, Çe- koslovukya namma Kayderiç ve Yunı (Sonv 3. üncü sayfada) | SEÇİM DOLAYISİYLE Hitlerin yeni bir nutku Berlin, 13 (AA.) — Havas ajansı bildiriy B. Hitler, dün akşam saat 20.15 de Karlsruhe stadyomuna — gelmiş ve tah- minen yüz bin kişilik bir halk yığını ta rafından heyecanlı alkışlarla karşıları mıştır, Hitler nutkunda demiştir ki: (Sonu 3, üncü sayfada) Ticaret odasındaki dünkü toplantı 29 şubatta çoğunluk olmadığı için yapı lamayan - ticaret odası toplantısı dün yapılmış ve gündemdeki işler üzerinde kararlar verilmişlir (Yazısı 6. sayfada) 14 MART 1936 CUMARTISİ Son haberler üçüncü | Bayan — Âfet CENEVRE TARİH VE ARKEOLOJİ CEMİYETİNDE ÇOK BEĞENİLEN BİR KONFERANS VERDİ. Cenevrede bir konferans veren Bayan Âfet Cenevre, 14 (AA.) — Anadolu Ajansının hususi muhabirinden: Cenevre Tarih ve Arkeoloji Cemi. yeti azâları ve umumiyetle alâkadar. lar 12 mart akşamı için cemiyetin konferans salonuna davet edilmiş bu- lunuyorlardı. Ruzname şu idi: 1 - “Frederic Saret” nin “Ktienne Dumont" a yazdığı neşredilmemiş mektublar. (1819/29), “Robinet de Clery” tarafından. 2 - Türk Tarih Cemiyetinin 1935 de Alaca Hüyükteki hafriyatı hak- kında konferans (projeksiyonla) — Türk Tarih Cemiyeti Asbaşkanı Ba- yan Âfet tarafından. - Muhtelif tebliğler, Bu içtimada hazır bulundum. Sa- lon Cenevrenin üniversite, matbuat ve ilim mahfillerine mensub kadın, erkek güzide şahsiyetlerle dolu idi. Londraya hareket edecek olan türk heyeti murahhasları ve Bern elçimiz ve Cenevre konsolosluk erkânı ile Ce- nevredeki bütün türk talebe de vardı. (Sonu 5. inci sayfada) “Ulue Z $ _: saıııiamızdadır. | Heryerde 5 kur Fıkı Mecmua kesikleri Türkiyede en iyi binalardan bir kaçımı yapan büyük bir yaban- et mimar bar- dedi ki: — Koltuğunun altında bir sü- rü mimari mecmuası ile bana mü- racaat edenler var. Bunlar, her mecmuada bir veya birkaç evin en beğendikleri taraflarını göste- rerek: “— Bunları bir araya top- layıp bana bir plân yapınız!” di- yorlar. Fakat bir çok yapılarda bu mecmua kesiklerini görmiyormusunuz? Bir zamanlar bizde fransızca bilip Fransa ga- zetelerini okuyanlar için, Pariste bulunan türk muharrirlerinin Av- rupa mektuplarını okumak lü- zumsuz kopyalar üzerinde yorul- mak demekti. Bugün dahi meselâ almanca Moderne Bauformen mi- mari mecmuası ile, aynı ayarda birkaç meemuayı gözden geçir- mekte olanlar, sokaklarımızda bu mecmuaların kesiklerini görmektedirler. Bostancı yolunda, kır ortasında, her tarafı bahçe, fakat bir yanı balkonlu, bir yanı baştan başa kapalı dıvar bir köşk göreceksiniz. Şüphe etmeyiniz ki bu ev aslında Avrupada herhangi başka bir binaya yapışıktır. Ya- hud yeni bir eve girdiğinizde, şu- rada herhangi bir bar, ötede bir o- tel, öbür tarafta bir mektep plâ- nından koparılmış parçaları tanır gibi olursunuz. Bunlar Ahmedin burnu, Mehmedin çenesi, Hasanın kulağı ile bile değil, bir insan burnu, bir kurd çenesi, bir deve sırtı ile yoğrulma şekillerdir. Bahsettiğimiz mecmualar, bi- naların resimlerini, iç taksimleri- ni, döşeme plânlarını, ve hepsinin fotograflarını, hattâ bazı eşyanın inşa krokilerini bile göstermekte- dirler. Bunları kendi kâğıdları- mız, ve sonra Türkiye toprakları- nın bir parçası üstüne yapıştırmak ©o kadar güç değilse de, ne sanat budur, ne mimarlığımızdan istedi- ğimiz ilerleme böyle olur. Bütün bunların önüne ise yal- nız müsabakalar ve jürilerle, yani müsabakasız ve salâhiyetli kim- selerin kontrolu olmaksızın plân kabul etmemekle geçebiliriz. .* un İ)il Yazıları Günes sünes - Dil Teorisine göre Türk dilindeki Ek - Zamirlerin analizi VHU, ız Füllerin “katışık sıygalar” ında birinci şahsın çokluğunu gösteren “iz” eki, doğrudan doğruya uzak saha gösteren bir basit ek gibi gö- rünmektedir. “Gelmişiz, geliyo - ruz, geliriz, geleceğiz. gelmeliyiz” ve hattâ - şimdiki “gelelim” in es- ki şekli olan - “gelevüz - geleyiz” sözlerinlde bunu hep bir (V., — 2) şeklinde buluyoruz. Böyle basit bir ek olarak (V. z), mefhumu ana süje veya ob- jeden uzak bir sahada tecelli etti- rir Ana süje olarak (exo ) vu alın- za, bundan uazk sahada bulunan bir takım süjelerle birlikte bahse- dilen işi yapmıs olmamızı, bir (iz) ile ifade edebiliriz. Meselâ; “gel z” sözünü ele ala lem Bunun etimolojik şekli şudur: a) (2) (3) (©) (eg * el & ir 4 'iz) (1) Eg: Hareket anlamına bi - rinci derecede prensipal köktür. (2) El; Kök mefhumunun alel- ıtlak olduğunu gösteren ektir. (3) İr: Alelitlak hareket mef « humunun herhangi bir sahada te- karrür ve temerküzünü ifade eden elemandır. (4) İz: Alelıtlak hareket mefhu « munun üzerinde tekarrür eyledi « &i süjenin (ego) dan oldukça uzak sahada bulunduğunu anlatan ek - zamir rolünü yapar. Görüldüğü üzere (ego) yu gös * teren asıl eleman burada eksiktir. Bu Çiz) şeklinin sonradan kısal « tılmış bir teşekkül olduğu anlaşı- lıyor. Bunun asıl tam şekli (imiz) * yani (im V iz) -olmak icap eder (Sonu 2. inci sayfada)