14 Sayfa OLUMMANGCASI SON POSTA Son Posta,, nın Tefrikası: 23 Cemil, geç vakıt eve döndüğü zaman yalnızlığını büsbütün hissetmişti. Yegâne düşündüğü ınsan Yazan : A, R. Cenan'dı |Fransız ordusu hudutt siper kazmakla meşgul! (Baş tarafı | inci yüzdedir) Bir hafta önce Alman topları 30 mil me- salede idi. Bugün iki yüz yarda mesa - tededir. 30,000 Fransız askeri ilk defa olamk yer altında kaldı. Buralarda yaşamanın tahtelbahirlerde yaşamaktan farksız oldu- Bu şakrak şesler, Cemilin kalbine | şıltısı, dalga dalga uzaklara dağru d-[ ! —Kalfabanım!.. Bu akşam hava ıe-li- anlaşılıyor. Yemekler elektrikle pişiyor, garip bir ümit vermişti: — İşallah, yeni bir parti gelmiştir... rükleniyordu. Gözleri, yandaki bahçeye kaymıştı. Ah, haniya © günler?.. Hazır annem |O derin karanlıkta hiç bir şey görün- de, yak... Demişti. Kapıyı anahtarla açmış içeri girmiş- ti. Fakat, taşlığı dolduran derin ve sas- siz karanlık, Cemilin kalbine bir anda büyük bir ürküntü vermişti. Bir sani- ye, içeri girip girmemekte tereddüt et- mişti. Bu tereddüt, âdeta korkuya ben- zer bir şeydi. Bir anda gözleri karanlığın derin- liklerinde titremiş; sanki, elinde lâm- ba ile Gülter bir odadan çıkacakmış gibi, eşikte durarak beklemişti. İçeri girmiş, kapıyı kapamıştı. Fa- müyor; koca bahçe, dibi görünmeyen köşkten, daha hâlâ kadın seslerinin cı- vıltıları, şakrak ve sürekli kahkahalar işitiliyordu. Cemil, ellerini pencerenin kenarma dayamış; başını biraz daba ileri uzat- mıştı. İşittiği seslerin arasında Cena- nın sesini seçmeğe çalışıyordu. Fakat bunu ayırmak mümkün olmuyordu. Böyle dinleye dinleye dakikalar geçtikçe, Cemilin içinde Cenana karşı 'doâun arzu gittikçe büyüyor; ateş gibi |yanmağa başlayan dudaklarının — ara- kat, kapının gıcırdısı, onun sinirlerini sından: tırmalamıştı. — Vây, canma!.. Şimdi, kibriti ne- | yacım var ki. rede bulmalı.. Lâmbayı nasıl yakma- he.. Diye mirıldanmıştı. B? — Ah, bu akşam ona o kadar ihti- Sözleri dökülüyordu. — Fakat.. Ne tuhaf, ne tok sözlü kız... Ötekilerin dedikleri gibi, anla- Belinden kılıcımı çıkarmış; el yor-İşılmaz bir muamma... Mektubu bile, damiyle arayarak - güçlükle ne garip bir ruh taşıdığını gösteriyor... port mantoya asmıştı... Yavaş yavaş | Örarümde ilk defa olarak kendimi â- mutfağa ilerlemeğe başlamıştı. Geçer- |ciz görüyorum..., Hayır, hayır.. Müm- rin. Üşürsünüz. — Yok — hamfendiciğim... — Fazla kalacak değilim. Şöyle beş on dakika hava alacağım. Merak etmeyiniz, e- fem, Cemil, bir an ne yapacağını - şaşır- mıştı. Fakat, bir kaç dakika sonra der- hal kendini toplamıştı... Evvelâ kendi- sinin oradaki varlığını hissettirmek için bir kibrit çakmıştı. Ve sonra, ellerini pencerenin kenarına dayayıp büsbütün dışarı uzanarak : — Rica ederim. Beş dakikacık ol- sun, gül ağacının dibine geliniz. Diye fısıldamıştı. Cenanın —bütün heceleri kırıltyor- muş gibi— incelen sesi tekrar yüksel- mişti: — Ayşel.. Sandalya getirme. Otur- maktan vazgeçtim. Şöyle bir -dolaşıp içeri gireceğim. | Demişti. Ve sonra,, Ayak sesleri, yavaş yavaş karanlıklara doğru ilerle- mişti. Cemil, derhal bahçeye koşmuş; gül 'ağacının dibinde Cenanla buluşmuştu. Cenan, ilk sözü kendisi alarak, yine e| hava elektrikle mtiliyor ve askerler kon - serve yemekler yiyorlar. Daha büyükçe kalelerde de bütün hiz- metler elektrikle görülmektedir. Burada harbin her şekline göre tertibat alınmış bu kanuyor. Yer altındaki galeriler, birbirinc demirden yapılma kapılarla bağlı. Bu sa - yede istihkâmların adım adım — müdalaası imkânı hazırlanmış bulunuyor. Buraya lâzım olan ihtiyat askerlert ci - vardaki köylerden alırlımaktadır. Bunlar, civarda çalışıyor, ve ihtiyaç baş göster - dikçe hizmete davet olunuyorlar. Çiftçiler boş vakitlerinde askeri tesbiye görmekte ve icabında bütün Fransa ile birlikte kendi yurtlarını müdafanya koşmıya hazır bu - Tunmaktadırlar. Alman taarrazu korkusu ile bura halkı bankalara koşmağa ve paralarını çekmeğe başladılar. Ankarada bir | Avusturya ve Mart 14 d İ | fi e j |Her Hitlerin yeni resimlerinden bisit # gönlerde yaşılan askeri manevrebfli harita haşada Son hâdiselerin en birinci aksülât idi. ' Macar Heyelân Başvekilleri ken ortadaki masaya karnını çarpmış-|kün değil, onunla anlaşamıyacağım. tı. Diye düşünüyordu. — Bir emriniz mi var, beyefendi?.. Mutfak zifiri karanlıktı. Dakikalar geçiyordu. Uzaktan de-| Cemil, böyle bir sual karşısında ka- — Allah vere de, bir şey kirma- nizin hışıltısı, bir uğultu halinde işiti-)lacağını tahmin etmediği için biraz şa- sam,.. Hay kâfir Gülter!.. Şu kibritle |liyordu. şırır gibi olmuştu. Fakat çarçabuk ken- lâmbayı masanın üstüne kaymak yok| —— Caliba, fırtına çıkacak... Bilsey- İdisini toplamış o da bir sualle mukabe- mu?,.. Amma, ben de tuhafım. Ne bil-|dim, annemi koyuvermezdim. Hay ak-|lede bulunmuştu: sin, kızcağız benim böyle geç gelece-|si şeytan. Bu gece mümkün değil uyu- ( Arkası var ) gimi2.. Âlemde; benim bu akşam, böy- | yamıyacağım. Keşke biraz - rakı alıp le içip te eve geldiğimi annem haber | gelseydim. ı RADYO l almal.. Vay, efendim vay... Üç gün Diye, söylene söylene odada gezi- ' üç gece, dilinden kurtulamam. niyordu. Ve gezinirken; parlak rügan Prog Diye düşünürken, ellerini raflara | mahmuzları şıkırdıyor; göğsündeki sır- Bu Ak’.'nkı İNYN doğru uzatmış; kibritin bulunması|ma kordonun uclarındaki altın yaldız- MANBU" muhtemel olan yerlerde aranmağa baş-|hh uzun maden parçaları, göğsündeki 18: D'— "'u"k"'f 19: Çoçuk anati hi- İzaliğtı Birdenliiye vüka gişmi Tuvar | düğmelri çarpıyordu. kenAeyer K er AAT Sit ll lanmıştı. Eğer derhal kavramasaydı, Saoyunup yatmak istiyordu. Fakat, :;:;;ııî:m whlı?:îâk';:';l()l;ofâ) hiç şüphesiz yere düşecek bin parça|parmaklarının ucunu bir türlü ceketi-| / p DND Si aha olacaktı. Birdenbire sevinçle; nin düğmelerine götüremiyordu... Ras| — Saat 22 den sonra Anadolu —ajansının — Hah.. Buldum. kının tatlı neş'esi, yavaş yavaş geçi-İçazetelere mahsus havadis servisi — verile- Diye mırıldanmıştı. yer; şimdi başında bir sersemlik, dima- | cektir. Fakat, tam kibriti çakacağı zaman, | zında bir ağırlık hissediyordu. ayaklarına yumuşak bir şey dolaşmıştı. | — Mümkün değil... Mümkün de- tok ve kat'i ifadesiyle sormuştu: ANKARA 19,30: Müzik hakkında konuşma; 19, PRAG. 462 Plâk:: 17:50:. Öparets val, ve tan- Haftaya Romaya gideceklermiş Berlin 14 (Hususi) — A başvekili (Şuşnig) in B ziyaret etmesinden maksadın cek hafta Avusturya ve nın iştirakile Romada — toplan” ( 'lmnfurıııu hazırlanmak ol laşılmıştır. San'at mektebi talebe” rine ücret Ankara 12 (Hususi) — Vekâleti bütçesine mevzu ticaret müesseselerine ait mül cak sanat mektebi talebelerini” yi Ş aşlarına mukabil muayyen KA ÇET da bir ücret verilmesi, bu Ankara 13 — Dağ mahallesind&|da hayata atıldıktan sonra $' bir heyelân olmuş, taşocağı binası|olarak kendilerine verilmesi * üştür. laştırılmıştır. Taşocaklarının bulunduğu saha- daki i tabakalarından bir kıs- mı ::i.r:l.:n'hin #önündeki ııçu'rumı Bir Doktorun 4 yuvarlanmıştır. Bu mıntakadaki ev- Günlük çe lerin temelleri boşta kalmıştır. Hep-|| Notlarından y si de yıkılmak tehlikesine maruz - — dur. Belediye bu evleri boşaltmıştır. || Sttma tedavisinde Yıkılan taşlarla Bent deresi kısmen|| Alkolun faydası dolmuştur. Var lır? İzmin Aydın, Adana, vı”: | Manisa gibi stması bol yerlerti DŞ davi altına aldığım bastalarımda gİ arsenik ll Kapı önüne bırakılan çocuk Mahmutpaşada sandıkçılıkla geçi - nen İsmail ile karısı Hüsniye beş ay - hk çocukları Yılmazı -Karagümrükte Derviş Ali mahallesinde Çeşime soka- ğgında oturan Âyşeye ahiretlik vermiş- ler; fakat Âyşe çocuğa bakmaktan bıkarak iade etmek üzere Yılmazı ana- sının evine götürmüştür. İsmail — ile| Hüsniye Çekmeceye gittikleri için öne|| Tarı evde Bulamamış, çocuğu - kapının önüne bırakıp savuşmuştur. tazaftan kinin tedavisi ve bikatı yaperken diğez tazaftan Öf lan. | — İştihalarını. 2 — Kuvvetsizliklerini 3 — Zatfiyetlerini 4 — Uykusuzluklarını 5 — Renk sarılığına Alkol, şarap, — rakı kullandırmak. suretiyle va Cimil, birdenbire açmmişia; Ayaklar | 5: ğım... Ah biraz raki |*0 Flâk nesriyatı; 20.10: Ajana haber - rından başlayarak dizlerine doğru yük-|daha olsaydı. Acaba, iskeledeki — bak- ai Tağan a yabas sehir Tokantasından selen bu temastan, acı acı hh SarP-İkal kapadt mı?.. Açık olsaydı, herhal VA aa kÜKllŞ mıştı. Derhal elindeki kibriti çakmış, İ|de onda bulunurdu. 12.30 — 15.10:Plâk ve RaBörler: 18: yere bakmıştı. O zaman, Diye düşünüyordu. Azkari banda; 19,15:. Radyio örkestrası; havada titreten tekir, mahzun mahzun Birdenbire olduğu yerde bir çocuk |20: Haberler; 20.15: Konserin devamı; miyavlayarak gözlerinin içine bakmış, | gihi sıçramış; büyük bir memnuniyet-|20:50: Konferans; 21,05: - Radyo cazıl kuyruğunu havada dimdik tutarak tif- İje, avuçlarını biribirine çarpmıştı. — |27 30: Haberler; 22.45 Motzol orkest - reye titreye tekrar yanına Ylıkhu“fı D Enzi Haklağıe Tüstihöne, rası; 23,45: Haberler: 24: Örkestrm. bâfâkllff"l .ıürünmei'o başlamıştı. Ş .Jm ilk geldiğim zaman, — doktorların | — 18 40; Knîuknoı::i; 20: Plâğa çakilen Cemil, lâmbayı yakmış; — mutfağı | gizi (Malaga) dan hemen hiç iç - konserlerden bazı porçalar; 20,25: Çinge- terkederek yukarıya çıkmağa — başla- L çL Y L Li Kalmıştı. İne müsikisi; 21.40: Macar operetlerinden mıştı. Köşkün içinde tıpkı bir - mezar | Bi bardak Malaga bana tamamiyle kâr | Parçalar; 23: Haberler; 23.20: Boks ma- sessizliği vardı... Tam sofanın ortasına & gelir. Hele şu rakının Üstüne, tam| nakil; 24: Plâk. a geldiği zaman, annesinin oda / kapısı pi Ci veriz. VARŞOVA | gıcırdamıştı. Cemilin sırtında sanki s0- Diya mırıldanmıştı. ş“:ı:l.m—. l.:nıı;:hu:[ :Zıı s&ıl..-m; KZAS: | z ; B d t Şi lar; 18: elif sözler; 19: Örken Kd e ae b Gdi — gua slan o, gl LN LA A ' 39 (inerek dolapları aramağa başlamıştı. | yat: 22: Uzeklardaki yurttaşlara neşiiyat; niye öylece kalmıştı. Mahzun bir se- Güker, bt nefia şarap, şişesini; Tüzume |23: Sentonik. kanseri: 24053 Salon, musi: sin: suz eşya saklanan dolabın —en kuytu | kisk — Şimdiye kadar nerede kaldın, ev- İbir köşesine atmıştı, lâdım?.. Âdeta meraktan — çatladım. Cemil, şişeyi oradan çekip çıkarır- Memleketin halini bilmiyor musun?.. Hem, nedir bu halin?.. Benim yoklu- ğumdan istifade ederek, daha ilk ak- şam rakı içmek, böyle eve geç gelmek.. Bilmem ki, doğru mu evlâdım... Diye fısıldadığını işitmişti. Odasına girerken; açık pencereden gelen rüzgârla bir hava cereyanına maruz kalmıştı. Bir elini şişenin üstü- ne tutarak lâmbayı sönmekten güç kurtarmıştı. Lâmbayı, konsolun üstüne koyduk- tan sonra doğruca pencereye koşmuş; başını dışarı uzatmıştı. Her taraf zifirt karanlıktı. Gittikçe artan bir rüzgâr x- gaç dallarını sallıyor; yaprakların h- ken, en sevdiği oyuncağa kavuşan Bir|taları 12.50: Muhtelif: 19.10z Ender işi- çocuk gibi sevinmişti. Şişenin tozlarını silmek için, çivideki mutfak bezlerin- ğöni Bi 'çekönişei. Felise t e'ande, İbahçeden bir ses işitmişti: — Ayşe.. Ayşe.. Bana bir sandalya getirsene... Biraz hava alacağım. Bu ses; sert bir içki gibi Cemile te- sir etmişti. Bir atıda tepeden tırnağa ka- dar bütün vücudundan ılık bir hara- ret geçtiğini hisseylemişti. Merdivenleri, üçer üçer atlayarak odasına koşmuş, başını pencereden d şarı uzatmıştı. Kulağına, şu sözler sazp- mıştı : tilen şarkılardan; 19, 30z Şen skeç; 19:45: sözler; 20. Karışık neşriyat; — 21,40: Ses kuarteti, sözler; 22,15: Popüler musi- kiş 23.15: Plâk: 23,30: Cazbanı, BERLİN Üü ö hüllmi vi APE İpder S Akşam musikisi (Bah, Kaab); 20: Akşam kanseniz 2110 Millöker'in «GCasparoncs opereti 23: Haberler; 23,30: Şarlılı kon- sen; ht Dana Çaaat ikiye kadar). VİYANA 18: Haberler;18,05: Plük; 19,20: Halk şarkılarış 19,45: Aktönlite; 20: Haberler; 20:45> Mülükerin. «Kaybolüu Sarayır adi h öpereti: 23: Haberler; 23,10: Piyano: İçeriden yaşlı bir kadının sesi: | 2405: Caz. Çocuk zahıta tarafından görülerek Darülâcezeye kaldırılmıştır. Ayşe hak- DÜŞ dti he kında takibat yapılmaktadır. danını bu imabitlerde yazar0 ğ | - e . iyi bildikleri için B İ Hayriya lisasindan çalınan palto || y v Pa a e niktan Goçerilaklin Haşuiye leiakle Bi İf <aşamak tarmn kanda #,,% | zafferin paltosu çalınmış, bu palto- yu Artin isminde birişinin sattığı gö- | rülmüş, Artin de paltoyu talebeler- den Münirden satın aldığını söyle « mişti. Polisin yaptığı tahkikatta Artinin bu paltoyu Münirden almadığı tes - zaman içinde tedavi imkânt ÖGW? nu gördüm. Esasen bu hususta | hırakmayacak şekilde günd? * | gram arasında takı kürü #); şahit oldum. Tıbbın kabuli doti tarda ve bu suretle alkolle f cit tedavi usulünü karilerime t