12 Sayfa Yazan : Düşmandan esir zabitin sorgusu netice vermişti Sandal kadirgaya yanaştı. Dört levent her tarafı sımsıkt bağlanmış olan genç bir adamı güverteye çı - kardılar. Süleyman diyordu ki: — Her şey umduğumuzdan daha kolay oldu. Donanmada herkes uy- kuda... Bunlar da pek az kişi... As- kerlerin bir kısmı karaya çıkarılmış olmalı! Pulat sordu: — Getirdiğiniz adam sordukları- nızı bilir mi acaba? — Bilmesi lâzım. Zabittir. Nefer değil... Pulat pek yakından ve dikkatle bakınca onun genç bir mülâzim ol- duğunu görmüştü. İsanın uğruna 'Türklerle savaşmak için yakınlarda gönüllü yazıldığı anlaşılıyordu. Pulat onu kaldırttı: “ — Kmaraya götürelim. Orada sor- guya çekeriz. Götürdüler.. Kandil Altında... Kamaranın küçük ve yuvarlak penceresini iyice kapadıktan sonra beziryağı kandilini yaktılar. Aydın- lıkta etrafı görmeğe başlıyan genç mülâzimin gözleri büyük bir korku ile büyümüştü. Kılıklarından bun - ların Türk olduklarını hemen an « Tamıştı. Pulat ona soruyor tercümanlık ediyordu: — Artık elimizdesin, şimdi seni — gözeceğiz. Fakat uslu duracak ve sarduklarımıza caevap vereceksin. Eğer uslu durursan ve doğru cevap Werirsen sana hiç bir şey yapmıya - cağız. Hattâ böyle olduğunu anlar anlamaz serbest bırakacağız. Lâkin eğer böyle olmazsa ölüme hazır ola- caksın! Nasıl? Ölmek istiyor mu - sun? Mülâzim hayat arzularile dolu o - — fan gözlerini yukarıya kaldırarak: — Hayır!... Demek istediğini anlattı. Pulat emir verdi: — Çözünüz!.. Ğ Venedikli mülâzim - bir dakika sonra serbest kalmıştı. Pulat ona sordu: — Kaptan Matyanoyu tanır mı - sın? Genç adam baka kalmıştı. Türk levent reisinin ondan Venedik do - nanması hakkında bilgiler istiyece- — ğini sanıyordu. Halbuki o yalnız bir — kaptandan bahsediyordu. Kıbrıstan Sudaya... Bir kaç saniye duraklayınca Sü - leyman çıkıştı: — Ne duruyorsun? Dilin yok mu? Mülâzim ancak o zaman kendi - sini toparladı ve cevap verdi: — Tanırım, Fakat ben onun ge - misinde değilim. Konuşmadım da.. — Onun gemisi limanın neresin- P de? ? — Limanda değil o... — Ya nerede? — Kıbrısa gitti. — Yalan söylüyorsun. Seni öldür- teceğim. — — İnanmazsanız gidin de bulun. —.. — - — Kıbrıstan Sudaya gelmişti. A miral onu Rodos sularında keşfe, ar- kadaşı Maniniyi de Venediğe yol - ladı. — Söonra? — M>tyano keşfinden dönüşte A- ve Süleyman — Miral onu limana sokmadı. O sıra- Akdeniz incisi Kadircan Kaflı ü 14/3/936 <amm> alınan iyi B —e a— da Kortudan gelmiş olan dört ka - dirga ile birlikte bugün öğleden son- ra Magusaya gönderdi. — Neden limana sokmadı?, — Çünkü donanmada hastalık var. Tifüs hastalığı... Mülâzimin yalan — söylemediği belli oluyordu. Çünkü böyle bir has- talık olduğunu Suda civarında rast- ladıkları balıkçılar da onlara haber vermişlerdi. Pulat ta arkadaşları da bunun böy le olacağına şüphe etmemeğe baş - lamışlardı. Amirala Mektup Tifüs hastalığı Korfudan gelen gemilerle Matyanonun gemisine ge- çer diye Amiral böyle yapmıştı. — Venedikten gelen gemilerde ne varmış? — Ne olacak, erzak ve cephane.. — Âlâ!... Yalan söylemediğin an- Taşılıyor. Sözümüzü tutacak ve se - ni öldürmiyeceğiz. Misafir gibi ka - lacaksın bura; Fakat yalan söy- lediğin görülürse vay haline... Pulat son sorguya gelmişti: — Matyano limana bir şey yol - ladı mı? — Yolladı, — Ne yolladı? Kime? — Amirala bir mektup yolladı. Bu bir rapordu. Pulatın kalbi hoplamıştı. Fakat bu cevabı alınca duruldu, — Başka? — Başka şey yollamadı. — Meselâ, bir esir... Mal filân... — Hayır... Böyle bir şey olsaydı görürdük. Onun raporunu almak için amiral gemisinden ayrılarak giden sandal başka hiç kimseyi getirme - di. Yol gittikçe uğuyordu. Sevgilisi ondan uzaklara gidiyor- du. Şimdi Kıbrısta ne olacaktı? A- caba yetişebilecek miydi? Gidebilir Miyiz? Pulat başını kaldırdı. Hiç bir söz söylemeden duran — arkadaşlarını gözden geçirdi. Onlar da dimdik ol- dular. Pulat dedi ki: — Gene yol görünüyor. Hiç ta - hihimiz yokmuş... Acaba içinizde benim gitmek istediğim yere git - mek istemiyen bulunur mu? Acaba içinizde benim için «bizi bir kızın lardından koşturuyor, halbuki bun- |dan önce yapılacak ne işler var?» diye M yvar mı? Ne dersin Ali?.. (Arkası var) ANTİMANYETİK BİR CEP VE KOL SAAT SAHİBİ OLMANIN MENFAATİ Antimanyetik almayan en iyi bir saatin bile kuvvei miknatisiyeden müteessir olup ayarının bozulduğunu bilir miydiniz? nRE- VUE» saat Fabrikaları, kendi jcadları 0- lup en son terakkıyatı fenniyeye tevfikan ittihaz edilen emsalsiz metodlar sayesinde miknatis kuvvetinden bile müteecssir ol - çok fabrikalar, saatlerinin kuvvei miknati- siyeden ari olduğunu iddia ederler. Fa - kat, İsviçrede, Nöşatel saatçilik Resmi Lâ- boratvarları tasdik etmişlerdir ki: YAL - TEN ANTİMANYETİKTİR. «REVUE» saatleri tanınmış saatçilerde satılmaktadır. Ki Umumi satış deposu: İstanbul, Bahçe: |ken Üsküdarlı ahçı Mustafaya çarp - mış, ayağından yaralamıştır. kapı Taş han | inci kat No, 19. imal ettiği antimanyetik saatleri en büyük | NIZ #REVUE» SAATLERİ HAKİKA -|Eminönünde SON POSTA Milletler Cemiyeti konseyi Londrada CenevredeBalkan — Antantı hesabına bugün toplanıyor | neşredilen tebliğ (Baştarafı 1 inci yüzde) çıkamayacaklarıdır. Onun için konseyin toplanmasından sonra da nazir- lar komi toplanmağa devam edecek ve gayeye — var-| mak için çalışacaktır. Komite bugün öğleden evvel çalıştığı gibi öğleden sonra da toplanıp çalıştı. Toplantı hakkında şu tebliği ver- di: «Lokarno muahedesini imzalayan devletlerden üçünü temsil eden küçük komite, bütün gün vaziyetin tetkikine devam etmiştir. Müzakereler ilerledikçe *daha sıkı — bir noktai nazar takarrürünün bariz bir şekil aldığı memnu- niyetle görülmüştür.» Bir aralık Lokarno devletlerinin konferansına maliye | nazırı Mister Çemberlayn da iştirak etti. Diğer taraftan ! hariciye nezareti müsteşarı Lord Krambon Milletler Ce- miyeti umumt kâtibi Avenolu kabul etti ve daha sonra Yugoslavya murahhası Puriç ile görüştü. Bir aralık AL- manyanın Londra sefiri Von Hoyeş de hariciyeye geldi. ve hariciye nazırı ile görüştükten sonra hariciyenin hu-| Ko Mğlarirtilla Biz ni ahi Konseyin bugünkü içtimat ehi ni el ğn aa likak ai Konsey yarın Sen Jems sarayının kraliçe salonunda toplanacaktır. Salon çok geniş olmadığı için bütün — da- vetliler sığamıyacak, gazeteciler müzakereleri ve nutuk- ları başka bir odadan dinliyeceklerdir. Buna göre terti -- bat alınmıştır. | Konseyin bugünkü içtimaında Flanden ile Belçika baş- İvekili Zeeland tezlerini anlatacaklar, sonta toplantı pazar- tesiye talik edilecektir. Konsey müteakip günlerde içti » |malarına devam edecektir. Konsey bir komite mi seçecek ? Buradaki Fransız mahafilinin istihbarına göre, Millet- | ler Cemiyeti konseyinin meseleyi tetkik için husust bir komite teşkilinden bahsediliyor ve bu komitenin Dani- marka, Portekiz, İspanya ve Türkiye ile Cenubi Ameri- ka devletlerinden teşekkül edeceği söyleniyor. Komite meseleyi tetkik ettikten sonra tavsiyelerini Alman hükü- metine tebliğ edecektir. Almanya bu tavsiyeleri redde - decek olursa Esamble toplanacak ve karar verecektir. Almanya Reni tahkim edecek ! Berlinde çıkan ve Alman hükümetinin düşüncelerini anlatan Diplomatişe Korespondans gazetesinin yazdığı bir makale Almanyan son vaziyetini gösteriyor. Bu ga- zete - Almanyanın (Ren) mıntakasında yapacağı tahki - mattan bahseden makalesinde hükümetin vatan parça - larından her hangisini olursa olsun tahkimatsız bırakmı - yacağını, fakat bu tahkimatın tedafüt mahiyette olacağı- nı anlattıktan sonra şu sözleri söylüyor: «Almanya, Fransa gibi hudutlarının tahkimi için mil- yonlarca altını dökecek vaziyette değildir. Onun için ke- sesine ve ihtiyacına uygun tahkimat yapacaktır. Fransa, hudut üzerinde istediği tahkimatı yaptığı za- |man Almanya bu harekete itiraz etmemiş ve Fransayı |bududunu dilediği gibi tahkim etmekte serbest saymıştı. Buna mukabil Almanya da kendi hududunu tahkim eder- ken Fransanın buna itiraz etmemesini beklemektedir.» Bu mütalealar Almanyanın teklifleri kabul olunmadı- ği takdirde işgal safhasından tahkimat safhasına geçmek üzere olduğunu göstermektedir. Almanyanın kararına sebep ne imiş Bern, 13 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Selâhiyetli mahfellerin söylediğine göre, Hitlerin Al « man milletine 7 mart tarihinde vaki olan hitabının asıl se- bebi Almanya maliyesinin içinde bulunduğu nazik vazi- yettir. Bu mahfeller, artık, Mark fiyatının düşürülmesi- ne mâni olunamıyacağı mütaleasındadırlar. Sehaht'ın, Markın kıymetini yüzde otuz nisbetinde in- dirmeğe karar verdiği gene bu mahfellerde söylenmek - tedir. Hitlerin seçimde kazanacağı muvaffakıyet, bu kiymet düşüklüğünü tahakkuk ettirmesini sağlıyacak « tır. Nazi reisleri rvrasında ihtilâf mı ? Londra, 14 (Hususi) — Londra gazeteleri Almanya- nın bira, kahve ve tütüne yeni vergiler koyacağını yazı « yorlar. Deyli Telegraf gazetesine göre Renin işgali hak-| | 'ği vakit kendisine (Baştarafı 1 inci yüzde) Estia gazetesi, bu tebliğ ile, Balkan antantının ve bu. meyanda Yunanistanın paktın hudutları haricinde de bazı taahhütlere girmiş olduğunun sabit olduğunu yaz « makta ve bu noktanın Çaldaris hükümeti tarafından, Ce- mevre protokolundan gizli tutulmuş olduğunu ilâve et- mektedir. Venizelist gazeteler, Balkanlar haricinde her türlü ta- ahhüde şiddetle muhalefet etmektedirler. Yunan ajansının tebzibi Atina, 13 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: Küçük antant ile Balkan antantı mümessillerinin Ti- tüleskonun riyaseti altında, — Cenevredeki — toplantısına dair Havas ajansı tarafından yapılan neşriyat münasebe- tiyle selâhiyettar mahafil, aşağıdaki malümatı vermekte- dir: aYunanistan mümessili, Politis, bu içtimâa iştirak et- memiştir. Yalnız Balkan antantı sabık - reisi Titülesko tarafından noktai nazar teati etmek üzere yapılan bir da- vet neticesi olarak, Yunanistanın Milletler Cemiyeti nez- |dindeki daimt murahhası Rosetti, tesadüfen orada bulun- Rosetti, Havas neşriyatı hakkında izahat istedi- bunun gazetelere Titüleskonun noktai pazarını tebliğden ibaret olduğu cevabı veri.lm'ım'ı. Şurası muhakkaktır ki, kendi hükü olmadıkça Yunan mümessilinin Balkan antantı namına neşrolunan bir tebliğe iştirak etmesi gayri kabildir. Esa- sen mümessile bu yolda hiç bir talimat verilmemiştir.» Yunan Başbakanının izahatı — ÖO —.. ——— Atina 13 (A.A.) — Çaldaris tarafından yapılan bir talebe cevap olarak başvekil Demircis izahat vermiştir- Bu hususa dair olan dosyanın tetkikinden anlaşıldığı- na göre Balkan itilâfı protokolunun Cenevrede imzasi esasında Yunan hariciye nazırı Maksimos bu imzayi muştur. |koymakla Yunanistanın Balkanlar haricinde hiç bir taahhüt altına girmemiş olduğunu tasrih etmiş ve di- ğer imza eden devletler bu sarahati kabul etmişlerdir. Rüştü Aras Londrada Londra, 13 (A.A.) — Milletler Cemiyeti konseyinin — 'Türk ve Danimarka azaları gelmişlerdir. ————————. nüz kabul etmemiştir. Almanyaya yapılacak teklifte zecrt ted - birler tehdidinden bahsolunur ve Almanya bu teklifi reddederse —— Milletler Cemiyeti konseyi zecri tedbirleri konuşacaktır. Şimdilik bu merhaleye varılmamıştır. Övr gazetesine göre vaziyet gittikçe karışmaktadır. Müzake- yeler uzun sürecektir. Fakat Fransa tuttuğu yoldan ayrılmıyacak- tır. Franta hükümetinin takip ettiği hbedef Almanyanın iştiraki olmadan yeni bir Lokarmno paktı imzalamaktır. Bu yeni paktı İtalyanın iştiraki olmadan da imzalanabilir. İngiliz gazetelerinin neşriyatı S Sal ae sameAğğ Londra 12 (Hususi) — Londra gazetelerinin fikirleri şöylece bülâsa olunabilir: Deyli Telgraf Almanyanın cevabını kat'i say“ miyor, ve İngilterenin zıt fikirleri yaklaştırmak. vazifesini yap * mağa devam edeceğini, Fransanın bütün kuvvetile harbe muhâ" Ki olduğunu, fakat ümitsizliğe düşerek bir tarziye aramağa kal- karsa diğer devletlerin Fransaya karşı olan taahhütlerinin pel mühim olduğunu söylüyor. Deyli Meyl Alman askerlerinin Alman toprağına girdiğini, ©* nun için Almanyaya karşı zecri tedbirlerin mevzuu bahsolamı* yacağını anlatıyor ve Almanya ile Fransanın arası bulunmazıt — diplomasinin iflâs etmiş sayılacağını ilâve ediyor. Taymis Almanya ile Fransa arasındaki düşünce farkının pek fazla olduğunu, bu yüzden vaziyetin vahim — telâkki bildiriyor. ( İngiliz muhafazakârları ve Lokarno —— Lönden T3 (AA) — Muhafazakâr parti dış işleri komirye © Chamberlain, Sif nunun dün akşamki toplantısında, Sir Austen Samuel Hoare ve M. Vinston Churehill söz almışlardır. Bunlafı Büyük Britanyanın, Lokarna muahedesinde müsarrah bütün tapb” hütlerini ve Milletler Cemiyeti azasi sfatile uhdesine düşen bö” tün vazileleri hiç tereddütsüz ila etmesi tavsiyesinde bulunmti” lardır. Her üçü de, şu sırada; Almanyaya karşı alınacak yegüne dW rumun metanet olduğunu söylemişlerdir. y Salâhiyetli mahfeller, muhafazakâr partinin başlıca üç liderini? bu sözlerine büyük bir ehemmiyet atfetmektedirler. ğ Diğer taraftan, bir çok tesmi gahsiyetler, Hitlerin dü? Karlaruhe'de söylediği nutku çok şiddetle tenkit etmektedirler kında Nazi reisleri arasında ihtilâf vardır. Şaht, Fon Neur-| İyat Ve general Blumberg işgal aleyhinde bulunmuşlardır. Fakat Hitler müfritlerle birleşerek halka iktısadi müza- yakayı unutturmak için son emri vakii yapmıştır. Almanyasız ve İtalyasız bir Lokarno! Paris 12 (Hurusi) — Eko dö Pari gazetesine göte inqillue' f | maz, ne ayarı, ne de işlemesi bozulmaz. Bir| , » O A VO 000 kadar mskeri igeri al-| cevapları tetkik edecek ve ona göre ne yapılacağını iması ve müzakere müddetince ııhlıi_ınnı yapmaması idi. Fransa işgalin kâmilen kaldırılması üzerinde israr etti ve — Almanyaya karşı zecri tedbirler tatbikini istedi. İngiltere bu noktai nazan he- 13 ler de Londrada toplanıyorlar Diğer taraftan Tınlya''le Flabişittana solk teklifinde balımürüi iki tarafın da muhasamata hemen son vermeleri ve Milletler imiyeti esasları dairesinde anlaşmaları için müracaatta ön üçler körnütesinin de Londıada toplanacağı anlaşılıyor: 13 Hf Habeş hükümeti ile İtalya hükümetinin sulh teklifine verdik ’f et caklardır. İtalyan murahhasının 13 ler içtimaının Londi pılması için ricada bulunduğu ve bunun üzerine bu kararın de bir otomobil kaza’sıı Doktor Ömer Nazminin idaresindeki patılmıştı. Cezalandırılan fırıncı Bundan bir müddet evvel Cağal - öt Den ke oğlunda bir fırın bozuk ekmek çıkart- otomobil dün Eminönünden — geçer *İtiğndan belediye'tirülndan 8 gün ka: fırıncı tekrar bozuk mek çıkarttığı için 16 gün daha kaP”” tılacaktır. t dü Şayet bu ikinci cezadan sonra ekmek Ü"u__ sa bir daha fırıncılık yapmasına mü diği anlaşılıyor. eee üÇ B a Bu defa ayni fırın tekrar bozuk ek-| saade edilmiyecektir. -