i | ;k | B Hergün Milletler Cemiyeut Yenurede Müellifin kıymeti tı—— Milletler Cemiyeti Tehlikede: Mılleıkı temiyeti bu defa hakikt bır tehlike geçiriyor. u Cemiyet cihan harbinden sonra galip devletleri dünyayı paylaşmalarını — ternin eden Versay ve diğer muahedelerin mer'i- yetini temin için kurulmuştu. Cemiyetin başında rol sahibi iki büyük devlet vardı: İngütere ve Fransa. Bütün di- üğer cemiyet azkları bu iki devletin peyki olarak rol almışlardı. Kendilerini İngiltere ve Foanca ayazın « da gören Almanya, Japonya gibi devletler bu iki devletin aleti olmağa dayanamadılar. Birer vesile ile cemiyetten çekildiler. müştı. Milletler Cemiyeti küçük devletlere kar- Şt müessir bir silâh olarak kullanılıyordu. Fakat Çin meselesinde aczini izhar Hubeş meselesinde daha ziyade İngilterenin müdafil kesildi. Nihayet Almanya Lokarno muahedes- ni yartıp Ren havzasını işgal edince tekrar vazife başına çağırıldı. Bu defa Fransanın menfaatini müdafaa etmek mecbunyetinde idi. Fakat İtalyaya karşı zecri tedbir tatbiki meselesinde Fransmın muhal den Milletler Cemiyeti vazifesin dığı gibi, bu defa da İngilterenin taallülü yüzünden Lokarmme muahedesini ihlâl eden- Tere karşı harekete geçemiyecek vaziyette | bulmuyor. Bunun üzerine Fransa haklı olarak ieyan ediyor ve cemiyetten çekileceğini bildiri- yor. Demek ki cemiyetin höükmeti kalmamış oluyor. Cemiyet Frunsa ve İngilterenin orgamı idi. Onların da istediklerini yapamadıktan etti. vücudu o dü. İtalyanın çekilmesine de vamak kal Siıhmnkuwavımmım Maddi Kkuvvet, ma- nevi kuvvetin en büyük temelidir. Kavga ancak müsavi silâh - Jarla yapılırsa muvaffakiyetli netice verebilir. Düşmanına ne- fes aldırmak istemiyen inzan ve millet silâhlanmağa mecbur - dur. Fakat yalnız silâh ve maddi kuvvet ne bir insan, ne de bir miüllet için kâfi gelmez. Boğazına kadar silâhlı insanlar görür. -üıılh. ölgelerinden korkarlar. Mıddıııı olduğu kadar manen SON POSTA fayda vermez. —O H Gölgesinden korkan adam Bi de kuvvelli olmak gerektir. Manevi kuvvet ve cesaret, evvelâ maddeten kuvvetli olmak- tan, sonra da yürek rahatlığından gelir. Bir caninin elinde si- Vâbı vardır, fakat gölgesinden korkar, Çünkü içi rahat değildir. Demek maddi kavvetten evvel insana manevi kuvvet lâzım- dır. Manen sayılf olanların maddeten silâhlı olmaları hiç bir (SÖZ ARASINDA Bir ayakkabıya Bir memleketin Şimendifer imtiyazı İi Frana — mühendisi“ Habeşistanin simendifer imtiyazını eski Bükümdar Me- nelitten almak için, kendisine görmediği sonra artık yaşamasnın manası kalmiyor- İbir şey hediye etinek - istemişler, ve önu |hayrette bırakmak için bir telefon maki - Bu eebeple Londra müzakereleri mıenfi| nesi götürmüşler. Menelik, makineyi gö - metke verir ve Fransa Milletler Cemiüyetin- | tünce, hiç şaşırmamış ebizde bu var, de- den çekilmeğe karar verirse, bu cemiyet | miş... Dağdan dağa, trampeflerle işaret kapılarını kapamağa mecbur olacaktır. Bunun neticesi ne olabilir? Her devlet kendi vaziyetini kendi Hati aödslseya /mosbur, oluri Bu a | i - ailâhlanmayı arttırır ve harbi daha ziyadı yakınlaştırır. * Hıelhfuı kıymeti âr yurtdaş cemiyete ne veriyorsa © - nun mukabilini almalıdır Bir çöpcünün yaptığı hizmet. bir cemi- yet için ne kadar faydah ise, © çöpçüye verdiği mükâfat ta © nisbettedir. veriyoruz. Ben böyle mermn. » Muhavere esnasında hükümdarın göz - leri, bir aralık mühendislerin ayakkaplarına karışık — işler iste « — Ha, demiş bana bunlardan verir - Mühendisler © gece sabaha kadar uğ - rapıp bir çüt ayakkabı yapmışlar, ve bu saretle imtiyazı da almışlar. K Albor Saronun nutku ve Londra radyosu Fransız başbakanı Alber Saro Ren me- selesi hakkındaki nutkunu Paris radyosun Fakat yurtdaşlar arasında marlarda bir|'dt saat 19.30 da söyliyeceğini ilün etmiş- defa yetişir bir dâhinin cemiyetc yaptığı | 'i Nutuk müteaddit lisanlara tercüme € « hizmet büyük olduğu için, aldığı mükâfat ta o nisbette büyük almalıdır. Size iki misal: dilerek, her memleketin tadyosundu aytı- <a okunacağı için Londrada da 20.30 da söylenmesi kararlaştınlmıştı. Halbuki İn - gizlice metni Üzerinde ihtilâf hâsıl olda - Kapitalist Amerikada Somrrest Maug- ğundan, radyo idaresi sözünde durama - han isminde bir hikâyeci v ardır. dı. Ve bir sant gecikerek nutku verdi. Bu adam gazp dünyasının bugün en bü- Londra radyosu bu ecsnada halkı qıc.. & yük hikâyecisi sayılır, Senede on iki hikâ- | dimrnek için çeşit çeşit çalgılar çaldıysa da ye yazar, her hükâyesi 3 - 4 bin kelime ta- | dinleyicilerinin binden fazla telefon mü - tar. Ve yalnız İngiltere ve Amerikada neşir | külemesi ve bir © kadar da mektabu 1te- bakkı olarak kelime başma bir âolar uhr. Sosyalist Sovyet ilinde Maksim Corgi - nin eserleri 19 milyon nüsha — satılmıştır. ('—fmkıı—kı-uhnıyqj.h.ü"mm, essürlerini bildirmmelerine mâni olamadı. * talebe var? sil ile meşgul 36044 Bunlar 25 - 514 ü er- Pariste ka Pariste yüksek 1 Tabanca Eski Babıâlide, kudemadan bir Ra- şit Efendi vardı. Bu Raşit Efendi, Kabasakal taral - larında tenha ve karanlık bir sokakta oturur, geceleri de evine geç gitmeğe mecbur olduğundan Fevkalâde kor - kandı. Korktuğu başına geldi, ve iki defa üst üste karmanyolaya uğrayıp soyul- du, lediler. Fakat ev kendinindi, ve oradan çıkamıyordu. Bu defa, tabanca taşımasını tavsiye ettiler; buna karşılık ta, Raşit Efendi: — Öyleya! dedi; hursazlar onu da alanlarl. BULMACA Soldan sağa: | — Tütünün yapılmışı, beyaz. 2 — Ba. kâr verilmiştir. Gorgi bu sayede Sevyet İkek, 8700 ü kadmdır. Ecnebilere gelince|tak biçer, meth. 3 — Bir şehrimiz, de - ilinde en çok para kazanan biridir. adamlardan |5232 si erkek ve 1596 w kadındır. nizde bulunur. 4 — Dere ne yapar?, Sul - Fiansanın üniversitelerinde —de nisbet | tanahmette tarihi bir mahelle. 6 — Hiris . tiyanların peygamberi. Bitirmek. 7 — De-(Bünü, ayarzma. 14 — Nahiye. Yani iki cemiyet te dâhilerini tanımış|takriben budar. ve onlara hizmeti nisbetinde mükâlat ver- miştir. Bizde Ahmet Rasim, Tevüik Fiktet pa- yasız ölmüşlerdir. Abdülhak Hâmit, Hü - seyin Rahmi, Hüseyin Cahit ancak geçine- | bilmektedir. Büyüklere, yaptıklar — hizmetin karşı - hığını vermiyen yalnız biziz. Waeer eee sanaamseaaaaaeseneeem ae eaeaa a saesereReNena aN DAn 1936 senesinin riyazi kıymeti 1936 Ttakkamı 44 dün muvabbardır. 43 | rakkamının murabbar 1849 dür.45 adedi- nün murabbamı bulmak için ise bayli bek- lemek lâzım geliyor. Zira bu vakkam 2025 44 senesi hiristiyamlık için uğurlu geç - — mişti Temenni edilir ki murabbar da be - Dün matbaamıza gözü yaşlı bir kadın geldi ve ağlıyarak ba- şından geçen şu garip macerayı anlattı. Ben dulum. Uzküdarda Selimiyede, Cami sokağında bir nu- maralı evde oturuyorum. Allahtan başka kimsem yok. Hasta- hıkh olduğum için evlenemiyor ve çalışamıyorum. Babamdan bana ve anama bir kaç kuruş maaş bağlanmıştı. Annem 336 yılında öldü, ölünce maaşı kestiler. Bu işte bir yanlışlık oldu- ğunu, benim maaşımın kesilmemesi icap ettiğini anlatmak için derbal istida ile 2lâkadar makamlara müracaat ettim. Annemin ölüm kaydi istenildi, eaanem Haseki bastanesinde ölmüşlü. Adı| Hayalet avına Çıkacak cemiyet Azaları Ruh işlerile meşgul olan bir İngiliz ce- miyeti, 15 martta hayalel avına çikmak üzere bir heyeti seferiye tertip etmiştir. Londra civarındaki — kasabalardan bi - rinde her gece beyazlara bürünmüş bir ha- yaletin ortalıkta gezdiği görülmekte imiş. Bu hal senelerden beri devam ediyor - muş Hayalet avcıları yollara çok hassas mikrolfonlar koyacak ve bu suretle hayaleti takip edebileceklermiş. ganeeaereraeTEREA AAA nizi kaplar, hayret ifadesi, nota. 8 — So - guk, Fransada bir sayfiye şehri. 9 —Yo - gurdun sulusu, et satan. (0 — Durgunluk, sorgu edatı. || — Fena değil, ced, bir E ilâvemile kraliçe olur. Yukandan aşağıya: 1 — Garbi Anadolu mıntakasında bir şehrimiz. feveran. 2 — Komşularımızdan biri, nota, 3 — Fenerbahçenin rakibi. 4 — Su ne yapar? Leyli. 5 — Avusturyanın mer kexzi. 6 — Beş kıt'adan biri, ördeğin bü - nota. 7 — Sanatın türkçesi, mâni olmak. 8 — Asmaktan emri hazır, bağış- lamak, ced. 9 — Frenkçe hazretleri ta - biri. 10 — İnatçı, yardım toplama. || — Hamçerin eşidi. tavak cinsi Dünkü bulmacanın halli: Soldan sağa: | — Ayşkkabı. 2 — Yaka, akçam. 3 — Apartıman. 4 — Aksum, in. 5 — Ray, kle. 6 — Orak, mah. 7 — Aza, iyi, kıyı. 6© — Ani, tay. 9 — Anam, zem. 10 — Enayi, adam. 11 — İhtikâr, kar. Yukandan aşağıya: | — Aynaroz. 2 — Ya, kara, anba. 3 — Akasya, at. 4 — Kapu, ki, ayı. 5 — Amma, yanık. 6 — Bina, 7 — Batak, imar. © — İkmal.'9 — Şa, emir, ak. 10 — İSTER İNAN İSTER İNANMA! Hatice, babasının adı da Hasan idi, Fakat hataneye girdiği za- man kâtip künyesini Hüseyin çeklinde yazmış. Nüfus kayıtla - beni kovuyor. mında Hasan, haslane kaydında Hüseyin. Ben arap harflerinin ve küllbin kalişrefisinin bozukluğunun kazbanıyun. Bir, lli muamelemi ikmal ettiremiyorum. Nereye, kime başvurayım, derdimi nasıl anlatayım? Hastanenin başkâtibi her gidişimde — Buradaki Hasan arap harflerile Hüseyin gibi yazılrmş, ben bu yazmın hilâfını yazamam, eğer mrar edersen seni de ssahtekâr» diye polise veririm, diyor. İSTER İNAN İSTER İNANMA! l Sözün Kısası Tramva y!ar_m Verdikleri Ders E* Ekrem-Talu işhane yokuşu faciasından beri, hes L men hemen gün geçmiyor ki, bulun başka başka semtlerinde, tutmayan bir arabanın az kalsın bir kazaya sebebiyet vermek üzere iken önünz geçil - diğini duymuyalırn. Bunu şenmete atfedenler - oldu;; tmamvay şirketinin veya belediyenin ihır ne, tekâsülüne, arabaların sık &k ve kile kontrol edilmemesine de hamleden: frenleri Jar var. Ben ise, eşyanın da bazan, tıpkı rah ve sinir taşıyan insanlar ve hayvanlar — gili tablatin fevkinde bir kudret sahibi olduk « larına inanımma, ; Onun için bana öyle geliyor ki, istan 4 bulumuzun bu köhne, bozuk düzen, za « wallı emektar arabaları, yıllarca hayret ve takdire şayan bir tahammül ve tevekkülle taşımaktan usunmadıkları —tiyete, çü « e çekilmezden evvel Bir de ahlâk dersi vermek istemişlerdir. Tramvayın vereceği dersi ibret ne olax <cak? İşte, olsa olsa, frensiz hareket cden-, lerin doğru yoldan mutlaka çıkacaklarını we frensiz hareketin ekseriya bir facia ilg neticeleneceğini isbat etmekten ibaret ka- br. Lâkin bu da yine oldukça mühim bif derstir. Harbi umumiden sonra, dünyanıri gidişini görüp te başı dönmiyen yüreği ağı zına gelimiyen pek az kimse vardır. Üzerim de yaşadığımız. Küre de, tıpkı — İstanbul tramvayları gibi frensiz, şişhane yokuşan dan çok daha dik bir bayırdan nşağı olanı ca hızile tutturmuş, gidiyor. Onun da n€ ihtiyari, ne de mecburl tevakkuf yerlerine aldırış ettiği yok. Yolunun - üzcrindekif «Vatman, dur!.» levhaları gözlerinin ö « nünden hayal meyal geçiyor. Yolcula: dehşet içerisinde. Merrihden, kamerden, bizim bu gidişimizi seyredenler: — « Allah encamlarını hayretsin!» diye dua ediyor 4 lar. Tramvay arabalarının İisani hal ile ima etmek istedikleri bence budur. Bize: — Frensiz, ulu orta koşuyorsunuz.. mu iyi değildir! Demek istiyorlar. Fakat biz, bu kadarcık bir ihtarı anla * mayı insanlık gururumuza yediremiyoru. Hülâ belediyede, tramvay şirketinde, vatı manda, ölende, öldürende kabahar, geçetl kazalarda sebep ve hikmet araştırıyoruzle VAL S AN A—“ a Biliyor Musunuz? —a 1 — Mettemich kimdir? 2 — İngiltere, İrlündanın scibest hü * kümet halinde tesisini ne vakit kabul etti? 3 — Üregüryen takvimi ne vakit mer'* yet mevküne girmiştir. 4 — Sonuncu Mısır Hidivinin adı ney” di? 5 — Türkiye en geniş hududunu ne vE kit kazanmıştı? Sar (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları : | — Transuval muharebesi kraliçe Vıl' toryanın zamanında başlamıştır. 2 — Fransanın ilk cumhurreisi (Ti dir. 3 — Şark vilâyetlerimizde en meşbuf iki nehrimizden biri (Çoruh), ikincisi A * yastır. 4 — Heybeliadanın köprüya uzaklığı 10 mül, 800 dür. 5 — Büyük muharebede silklımı ilk ©* Yurak teslim eden devlet Bulgaristandır. eli eei İlk şoseyi kim yaptı? Mühendislere sorarsanız size «Makâ dam» diye bir nevi yol ismi mevcut ol Şanu söylerler, Takat bu ismin ne dö* konduğunu izah edemezler. İskoçyada Ayr ismindeki ufak bir şe * hirde bundan yüz sene evvel Mac A isminde bir adam taş döşiyerek sose yep ” iyer)i | mayı ilk defa olarak düşünmüştür. "’4 enun hatırasını - tazizen şimdi ÂAyrdf heykel dikilmektedir. Bu sayede «Maka ” damo kelimesinin delâlet — ettiği mant T