. “Son Posta, nın Tefrikası: 22 Yazan: A.R, Cemil gecenin sessizliği arasında duyduğu kadın seslerinden komşu köşke yeni misafirler geldiğini tahmin etmişti Bu münakaşa ve müzakere, tam (becik zannediyorum... Pencereleri ka- yatsı vaktine kadar devam etti. Niha-| pa. Güneşe çıkma, Sabahları hırkasız yet Cemil, partiyi kazandı. Annesi er-İgezme. Süt, yumurta içmeyi unutayım, tesi gün, Gülteri alacak; Sirkeci iske -İdeme... İlâhi, annel.. ket edecek olan vapurla yola çıkacak- | karlar arasında; aç, çıplak taştan taşa th. sekerken de yanımda miydin, diye söy- leniyordu. ya etmişler, güzel bir vakit geçirmişler- di. Cemil, Erenköy istasyonundan bir Balkanların yak? talikaya binmişti. Araba, bozuk kaldı- lesinin önündeki şamandıradan hare “İçin kayalıklarında, bele kadar çıkan | trmli uzun yolun toz bulutları arasın-| tutulur. Marmaranın fazlaca kayalık dan sarsıla sarsıla ilerlerken, Cemilin dimağında, yine o sual belirmişti: — Nereye gidiyorum. .ğ a ? BALIKÇILIK Levrek Avı di Sidi ; Bu balık ne zaman, nasıl tutulur, kaç türlü yemeği yapılır ? Sularımızda her zaman bulunan )|turşusu ve hazır İop Sirer iii iyerli balıklarımızın en kıymetlisi, en İbir kaç parça ilâve edilerek limon Mezzetlisi, ve en güç avlananı Levrek-İlıp soğuk yenilir. tir. Sonbahar ve kış mevsimleri avıma Haşlaması: en elverişli zamanlardır. Olta ile gece 4 Balığın haşlansfi kıyılarında, Boğazın nisbeten akıntı- sız yerlerinde bulunur. Bazan ağla da <8 çevrilirse de bu tesaddüfe bağlıdır. | * Cemil, anmesile Gülteri, Sirkeci is - kelesine kadar teşyi etmişti, Zabit ve bilhassa yâver olduğu için vapura ka-| — Hahkâs, durl.. Şark... Şarki. Cemil başını çevirmiş; karakolun Evvelemirde bu balığın yemi olan «Haniy, denilen kırmızı benekli küçük balığın tedarik edilmesi şarttır. Rakının buhariyle o mahımurlaşan dimağı, bu suale cevap bulamıyor gi- biydi. Hattâ, önünde durdukları köşk Bü balığı izmarit oltası ile uğraşıp dar gidemezdi. önünde dimdik durarak vücutlarının | tutmalı, yahut —pek pahalı— pazar- bile ona büsbütün yabancı gelmekte Birkaç günden fazla sürmiyecek ©-İsağ taraflarına dayadıkları / tüfeklerle ! idi idi. i lan bu ayrılık, her ikisine de pek müs-| kendisini selâmlayanı nöbetçilere ter Parasını vererek araberyı savmış; dan satın almalıdır. Levrek yemi ok : kül gelmişti. Göz yaşlarını güç zap -İmennah ederek geçmişti: iköşkün bahçe kapısı önünde yapa yal: |ması, ve pek nadir tutulması hasebiyle | 7. Z ME tedebilmislerdi. — Bahçekapı karakolumui önüne |nız kalmıştı. Geriye dönen uraba, gece |balıkçılar bu balıkları çek pahalı satar) — TCA Saf, temiz, ruhu iman ve itikat ile) gelmişim de, haberim yok. hin Karanlığı içinde birdenbire uzak- |Jar. Bünlardan bir kaç adet elde edile- pa müâlâmal olan kadın, (Ayetülkürsü) ler fSalâten * tüncina) lar okuyarak oğluna üflüyor; boşanımıya müheyya/tı duyarâk ilâve etmişti: gözlerini etrafa gezdire gezdire, du - dakları titreye titreye tenbihler veri- Demisti, ” | O zaman içinde daha ağır bir sıkın- — Nereye gidiyorum? ... Bu suale, birdenbire cevap vereme- laşmıştı. rek kuyruk tarafından zokaya geçiri- - Cadde, bombuştu, Karşıki köşkte, /Tip olta harekette bulunan bir sandalın uzun uzun bir çozuk ağlıyordu. Cemil, | axkasından sabah doğu zamanında ve elini ceketinin cebine sokmuş anahtarı |akşam batıdan sonra bırakılıp Levrek İasıyordu. Fakat aranırken, gözleri, bi- farasır. Balığın tutulduğu oltanın bir- parçaları ayrılır, ve bunlar bir müd limonlu suda bırakıldıktan sonra k rutulur, Bir tencereye bir miktar tin. yağı, limon suyu, bir kaç baş » musak konulup parçalanmış yordu: mişti, Köprünün saati, henüz on bu- — Sabahları kalkar kalkmaz sütü- mk | nü, Yumurtam içmeyi unutma evİâi — Şimdi doğruca köşke gitsem, fe dım... Aman yavrum, geceleri dikkatna halde sıkılacağım. iler o olsa,! et; sakın pencerelerin. açık kalmasın. !biraz pencereden falan şöyle eğlenir, | Dahu ciğerciklerinin yaraları yeni ka-| vakit geçirirdim. Halbuki bu mübarek pandı. Gündüzleri, güneşte oturayım İkiz, soğuk nevânın biri. Başına bir sa- deme. Eğer sabahları bahçeye inersen 'rık sarsa, Ayasofya camisinde de vaaz analık hakkım helâl olmasın. Gün-| kürsüsüne çıksa, yerin göğün cemaati düzleri, Kadıköye in. Hattâ, İstanbula başına toplanacak. Hatuncağıza merhas geç. Bir kebapçıya gir. Karnını tıka|ba dedik, bize nasihat vermeğe kalkış- bağa doyur. Akşamları da bol bol yo-İtı. Vâkıa, hakkı da yok değil amma. gurt, yumurta ye, Göreyim seni Ce-| Bize şimdi şu sıkıntılı zamanda, iç a- iğim. Allahaşkına.. Lillâhaskına,. k bir şey lâzim... Gözlerimi arkamda birakma, E mi Zihninden bu kelimeler geçerken yavrum?. Kadıköy iskelesine gelmişti. Fakat Derken, sesi gittikçe derinleşiyor; 'yakları, kendisinin de tahlil edemediği bir inilti halini alıyordu. İbir hisle Galata tarafına doğru sürük- Cemil, bütün be antlara, şartlara lenmişti. karşı bin bir teminat verdikten sonra! * apnesinin elini öpüp te ayrıldığı vakit, Cemil yine tahlil edemediği bir kalbinin derin bir boşluğu doğru kay-| hisle, Köprübaşındaki (Aziziye kara- dığını hissetmişti. Dalgın ve düşübceli' kolu) nu da geçmiş; Havyar hanının bir halde, tramvay yoluna doğru iler- kapısından dalarak biraz ilerledikten İsonra, (Hacı Minas) ın lokantasına gir- Büyük caddeyi, muhtelif seslerden ' mişti. hasıl olan bir gürültü dolduruyordu. * Burasi ona, yabancı değildi. Harbi- Alü serek hamalı, öç büyük sırığm or- yenin son sınıfından başlaygrak İstan- tasma sallandırdıkları koca bir balya- buldan üçüncü orduya gidinceye kâ- yi ölçülü adımlarla gütürüyorlar, ara dar sık sık buraya devam ettiği gibi, bü vr: —Vardaaa!.. Diye acı acı bağriyorlardı. Korada beygirlerin sürüklediği köh- sefer İstanbula geldikten sonra da bir kaç defa gelmiş, burada yemek yemiş- ti. Dükkânın sahibi olan, kısaca boylu, ne arabalar, kaldırım taşlarına çarpan tıknaz vücutlu, pos bıyıklı, güler yüz- nal sesleri, demir tekerlek gürültüleri lü Hacı Minas, onu görünce büsbütün arasında geçip gidiyorlardı. Kırbaç şaklamalarına, — Destur! e Sesleri karışiyor; kapılarından bu- ram buram duman tüten kebapçı dük- künlarının önlerindeki çığırtkanların: -—— Buyurun, efendim buyurun!.. Sadaları kulakları tirmalıyordu., İstasyonun köşesindeki o (Nalpas eczanesi) nin önünden geçerken, tram- vaytının atlara savurduğu kırbacın u- çu, Cemilin fesinin üstünden geçmiş; | karıda kimse var mı?.. onu fena halde şinirlendirmişti. Halbu- ki, hayvanları: — Haydi, oğlüuüm!.. Diye gayrete getirmeğe çalışan trarovayer, bir dritnot kumandanı gibi "dolambaçlı bir merdivenden gülümsemiş; — Buyurun Cemil Bey... Neo, bu taksam köşke geç kalmışsmız. Yoksa, Beyoğlunda mı geceliyeceksiniz?.. Demişti, Cemil, tezgâha sokularâk cevap İvermişti: — Hayır Minas usta... Karsıya ge- çeceğim... Valde, bu akşamki vapurla Bandırınaya gidiyor. Ben yalnızım. Şöyle, sana bir uğrayayım, dedim, Yu- — Hayır Beyim. Buyur, çık... Düz mü göndereyim, mastika mı?.. Cemil, bu emri verdikten sonra dar çıkarak | özametle önündeki parmaklığa dayan- basık tavanlı bir odaya girmiş; Üstün. mis; elindeki teneke boruyu zün u-| de beyaz patiska örtü bulunan küçük üşik. köşkten ayrılmıyordu... Orada, birinci kattaki odaların birinden gürül tülü kadın konuşmaları arasından, şen kahkahalar işitiliyordu. (Arkası var) RADYO Bu Akşamki Program İSTANBUL lâ: Muhtelif Vokal eserler O(plâk); 18,30: Muhtelif orkestra eserleri (plâk), 19: Haberler; 19,15: Hafif musiki ve si- gan havaları (plök); 20: Halk musikisi (Osman pehlivan, tarafından): 20,30: Stüdvo orkeatraları, 21,30: Son haberler. Saat 27 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadin servisi verile » gektir. ANKARA 19,30: Çocuklara teknik öğütler; 19,45: Karısk müzik (plâk nesriyau): 20: Kar piç sehir lokantasından nakil (orkestru); 20,30: Ajana haberleri; 20,40: Karpiç şe his lokantamndan sakil, (orkestra). BÜKREŞ 12.30:-15,10: Plâk ve haberler; Milli Musiki; 20: Sözler: 20,35: Opera dan nakil; 24: Romantik musiki; (orkes » tra ve sonra piâk)- BUDAPEŞTE 1420: Piyano konseri; 18.50: Spor: 19: Radyo #alon orkestrası; 19,553 Kon - ferans; 20.30: Operadan nakil; 23,35: Çingene musikisi: 24,20: Câz. VARŞOVA. 16,30: Piyano konseri o (Mussorgeki, Azenski v. si); VAİS: Orkestm; 17,45; Sözler; 18:20: Tenor sesle şarkılar; 19: Odu müzikisiz 19.50: Muhtelif; 20:55; Skeç: 21,10: Bizet'nin «Carmen operası, PRAG 16: Beüne radyo orkestinm; 17,10: O. peret ve serenatlar; 18,70: Yaylı sazlar, kumrteli; İ9: Sözler; 20.20: Keman kon- seri (Muxian); 20.30: Piyes: 27: Prağ' rad. yo orkestrası (Sopran, tenor setlerle); 21: Haberler; 23.20: Piâk. BERLİN 17.30- Küşük musiki sonatları (piyano, klörnet, saksofon); 18,30: Sözler; O19; Lâyprizten nakil; 20:45: Aktüalite; 21,10 Büyük orkestar konseri: Zâr Haberler; 23.30 Dans bandalanı müsabakası (Zozo, Müzmersua''dan). VİYANA 18,30: Karık konser; 19.20: Turizm , | geçirmek suretiyle) ayrıca ayni balık- denbire gerilip fazla ağırlaşmasından | havuç, yerelması da ilâve olunup anlaşılır. Eğer tutulan balık oltanımlı,r yarı pişinceye kadar ağzı açık Mn Diğeri ağn! BA vetli ateşte kaynatılır. Sonra doğr kül ie MA miş ve tuzlanmış patates de konul! tanım hiç gevşememesine çalışmak, ba- Sir v lik sandala doğru geldiği zamanlar sür- ahilmeiiin yerleştirilir. ia kapağı atle çekmek, aksi tarafa giderse boş sa- AGER MİK lee, bir, yank ki İrwererek dikkatle idare etmek lâzımdır. rakılır: Ateşten ahnacağına yakın Aksi halde balık hemen oltayı kese | miktar maydanoz ve tefne ve cektir. Böyle bir balığı sandala alabil. konulursa daha lezzetli olur. mek cidden mahir, ve tecrübeli bir ba | Kate bibet daima tane halinde serpil İıkçı işidir. Yeni heves eden balık me-) € lezzetlerini arttırır. a çraklıları böyle bir vaziyette balığı da, Salih Mahi, alli da kaybetmişler tir; em ama pe ee d İ Mümkün değil idere edemezler.. Yunanistand Balık bir çok meharetle eyice yo- g 3 rulup artık pek çırpınamaz bir halde kabine buhranı sandalın yanında su yüzüne getirilince Li ) ka —balıkçı tabiriyle.— azıpkım Demircisin riyasetinde yer İdenilen bir nevi ucu çengelli demir şw-| bir kabine mi kurulacaf /buğu kullanmalı, ve saplayarak çekip ” büyük balığı sandala alabilmelidir. Levrek canlı balık takılı oltalarla igece kendi kendine de tutulur. Bunun için bu balığın yemi olan «hani» balığı canlı olarak (mesineyi kulaklarından Atina, 12 (Hi — Sokull Anti Vanizelisi emer gire yeceği bir kabine teşkiline ti yet büs etmiş ve bu hususta ©” cümhuriyetçi partiler üiderleriy görüşmüştür. Sofulis müza! neticesisde len kararı . bildirmiştir. Bu kerara göre vi tiler Demircis'in riyasetinde ” kabine teşkiliri tasvip ötmeki” dirler. Demircia krala siyasi k” lem direktöri'e. birlikte Çaldar ve diğer anti Venizelist parti derlerini ziyaret ederek bü partilerin bulünacak olduğu k* neye buzların da iştirak r rini İstemiştir. İtan yem takılı zokanın yanına bırakıl- imalı ve oltanın wen bir yere bağlanıp zoka Levrek bulünan taşlık ve kayalık bir yere sahverilmeli. Akşatıdan bira- İkilan olta sabahleyin yoklandığı za: iman ekseriyetle balığın tutulmuş oldu- (ğe görülür. Bazı pek zalim balıkçılar i hani balığını doğrudan doğruya kulak- larından zokaya geçirerek canlı bir hal- de suya atarlar. Bu suretle Levrek av- Ismak ihtimali daha kuvvetli olursa da i hareket pek vahşiyane olduğundan bi- vü” Sofulis kabinesi vinci mesineli usulü tercih etmek evlâ! ker Kk im Demir dır. N cis'in r.yasetinde bir kabine Poyraz. fırtınası olan gecelerde ba-| kili kabul olamadığı ta ne aza lık: daha kolay tutulur. Suların yağ-, disizin kuracağı kabine gi murlarla eyice bulandiğı | zamanlarda) isimlerini bildirmiştir. Sofulis gündüz de Levrek tutmak * mümkün-| <acagı kabinede başkanlıktan olur. Bunun için suların bulanık, ha- da iç ve Diş bakanlıkları” i deruhte edecektir. Ş vanın bulutlu ve yağmurlu olunası şart- ur. (30) gramlıktan 8 - 4 kiloluğa kar Demircis kabineyi teşkil ediy derdar Levrek bulunur. Bu balığın Atimm 02 1AA) > Dü çel) pe küçüğü ne de pek büyüğü makbul ; krallı görüşiükten sonra yeni e değildir. Bir, bir buçuk kiloluk balık en | binenn teşic di 0 ye çok para eder. Balığın eti gayet beyaz, mvr edildi” isi ve vaz gir biziz seri we çök İezzrslilir. /Faynda |* pul #dip edeşiveceğini amcnk iy zun öttürdükten sonra: — Varda, beyyyt... Diye bağırmış.. Büyük bir sandığa Benzeyen tramvay arabası, şarıgırdıya şanyırdıya uzaklaşmıştı. Bütün bu sesler Cemile, uzaktan işi- tilen. bir gürültü gibi geliyordu. Kula- ğında daha hâlâ, annesinin o titreyen sesimi hissediyor; analık sevgisinin lez- zetini yudum yudum tadan, fazla pöh- pöklermekten şımaran bir çocuk gibi: — Bu annem de, ne tuhaft.. Onun bu sözlerini işittikçe, kendimi dah ku-İkadaş gerek vapurda gerek trende ko- basmış be RE bir masaya yerleşmişti. Biraz sonra, Hacı Minasın çırağı, elinde tepsi ile gelmiş; rakı şişesiyle ciğer kebabi, fasılya piyazı, midye ta-| yası, yumurta salatası, iki kavrulmuş leblebiden mürekkep olan mezeleri, ma sani» üstüne dizmişti. * Cemil, 12 vapuruna dar dar yetişebil- mişti. Vapurda, harbiye arkadaşların- dan — Riza paşanın damadı— erkânı barp Zühtü Beye rastgelmişti. İki ar- esek saki batalacı üz vw: 20: Haberleri 20.30: Koro konseri | kızartması ve mayonezi yapılır. Haşla- kadar.ar.a ko uş uktan sonra la bi cireceğini söylemiştir. 71,05: Wiyana senfonik orkestram (Osvald Kabanta idaresinde): 22,30: Sözler; 22.40 Çit piyano smudikisi; 23: Habeler; 23,50; Terimler; 24,05; Hafif musiki. 14 Şubat Cumartesi İSTANBUL 18: Dans smusikisi; 19: Çoçuk santi hi- köyeleri (Mesut Cemil) ; 19,30: Bah, Mo- zast ve Şubertden küçük parçalar (plük) 20: Mühtelif solalar (plâk); 20,30: Stöd. so orkestralari: 71.30: Son haberler. Suat 22 den sonra Anadolu sjansının gazeteler! Te twüliss havadis servisi | verile miyle çıkarılır. Beyaz başlanın, tan sonya kemikleri ve kılçıkları tama-| hakkında vey. hut Kk çük etle-| maya karla hk tere “İcin üzerine mayonez dökülür. İngiliz| tebliğ edilmekte ük tina ması da olur... Kızartması: Balık muntazam parça- lara ayrılıp hafif limonlu suya batını diktan sonra parçalar bir temiz tülbent- Yunanistan ve kü anlaşma Atina, 12 (A.A) — A le eyice' kurutulur. Ve kızgın tere ya- Ya ey çaktım” gere atılarak nar gibi oluncaya kadar; müteve li! mecbur yelleri hak kızartılır. Sonra üzerine kıyılmıs may-! da gazetder o asıda yapi. danoz serpilerek sicak yenilir. İ mürakaşal r üzerne, bi; bir pi Asr, Mayonezlisi: Balık eyice haşlandık-! san hikürei uv O a