Kapıya dair — Çalma kapıyı çalarlar kapını. Dediler, ne ben kimsenin kapısını Saldım ; ne de kimse benim kapımı çal- dı! Hem çalıp ta ne yapacaktım? Bit Püzarına götürsem beş kuruş bile ver - meslerdi. Kapılı bacalı olmıya değmi-| Yecek. ... Bir hizmetçiye sordular: — Oda kapısı niye yorar? Cevap verdi: — Odanın içinde konuşulanı. anah- tar deliğinden dinlemiye! * * Kapı; yalnız tahtadan, demirden ol- maz. Bazan da insandan olur.. Tram - vay kapısı gibi! . .. Allah, kapidan girene bacadan çık - mayı nasip etmesin. ... Günde dokuz kapının ipini çekmek fena değil. İnsanı dokuzundan da hov- mazlar ya! .. Eve geç gelen erkeklerin girdikleri Piya, süpürgeli kapı, derler. Ahırkapı başka, ahır kapısı başka.. i iyi yerdir, öteki kötü bir geçit. Bu cümleyi birbiri arkasına kırk ke Pe söyliyerie aşkolsun: — Kapı yoldaşlarile beraber kapı komşunun kapı eşiğinde kapının Açılmasını bekledik! .. Her kapı bir musikişinastır. Açar - inin, heman çoler... Kaparsmız, siyö 5 ... İstanbulu karış karış bilene sordüm: — Topkapı sarayı nerededir? — Nerede olacak, dedi, tabii, Top- kapıda, .. Kapılanmak iyi şey amma, kapı dı- Marı edilmek kötü.. , Kapıcı ol kimseye derler.hi hapı a- İp kapı satmazsa da.. Kapıdan kimse- Yİ çıkarmaz, kapıyı kimseye açmaz. .. ... Bu yazının ağheğim kapıyorum. Hay- Ni artık başka kapıyal.. Mizahçı İl ei .....ireaeeereesaeeskeeeeesararreererarermeyekekeeeeseareresensenasaemame | | Nimet Abla Şehir Tiyatrosunda Faust'u Seyretmiş i ) Tövbe büyük sözüme, bir daha gi-| Şeytan dedikleri adam ortaya çıkın-| Niye susacakmışım, bunak büyü - gidersem iki olsun. Zaten gidecek de-|ca gök yüzünden bir ses geldi. Süm -|cü inci gibi kızı baştan çıkarsın da ben ğildim ya; konu komşuya uydum da |me hâşâ sümme hâşâ Allahın sesi imiş. |durur muyum? A kadın, deseler, ne bütün bunlar başıma geldi. Şeytan söyledi, Allah söyledi.. Der -|diye herkesin işine karışırsın ; sanki se- — Kuzum Nimet abla, canım Ni -|ken bir bahse tutuştular.. Perde ka -İnin sözüne kulak veren var ıni? met abla, bir kerecik te beraber tiyat-|pandı.. Bekledim, perde tekrar açıldı.| O Büyücü herif allem etti, kallem etti, 'royn gidelim! Büyüsüne tavşan başı; sihirbaz odas) | nihayet kızın zihnini çeldi. Kız başla. Dediler. gibi bir odada, bir adam kendi kendi-İdı adamı evine alımıya, — Eh, dedim, gidelim de görelim. İne bir şeyler söylüyordu. Söyledi, 8öY-| — Birde ne göreyim; ilâlem bunu ha- Bindik tramvaya, indik Tepebaşın- (ledi. Gök gürlemeye başladı. Yıldı -İber almış, kızı hapishaneye atmışlar. da; camlı bir kapıdan içeri girdik. Bir |rımlar düştü. Asacaklarmış. K İsdam bağırdı: — Aman çocuklar, dedim, başımı | İçim gene durmadı. — Pestiller... | Za laş yağmadığına şükredin; | © Avazım çıktığı kader bağırdım: Olur a, içim çekti. — Ey ümmeti muhammet, hepini- — Gelmişken, dedim, biz de biraz zin birden basireti mi bağlandı? Şu pestil alsak... a kızcağıza yazık değil mi? Ne duru - Beni götüren komşum Refika Ha - A yorsunuz... nımın kızı Hikmet: — Sus kadın, seni mi dinliyeceğiz? Aman Nimet abla, dedi, ne yapı - Demesinler mi, artık bu kadar da yorsun, o adam pestiller demiyor, ves- taş yüreklilik olmazdı: tiyer diyor. — Tü hepinizin erkek! ğ — Vestiyer de ne imiş? Yerimden kalktım. Kerevet gibi ye- — Tiyatroya girenler; paltolarını, re gidecek, kızı cellâtların elinden kur- şapkalarını, lâstiklerini oraya bırakır- sale ASİ! lar. İ Bizi ikramla içeri alan; siyah es - — Desene? Camideki pabuççunun vaph adam kolumdan yakaladı: eşi. —Ne yapıyorsun bayan bu tiyatro. Her neyse uzatmıyalım. Daracık bir — Tiyatro, miyatro bilmem; de - sofadan geçtik, kendimizi kıraathane (bunlar hep bu dim; merhamet “denilen şeyden sizde gibi bir yerde bulduk. Siyah elbiseli bir delikanlı bizi ik - e ramla birer koltuğa oturttu. Karşımda | OO kıimızı perde de büyücü perde - fönü kırmızı perdeyle örtülü yüksekçe ' gi mi idi, ne idi? Kapamp açılınca in - bir kerevet vardı. Dakika geçti, &€ç “| sanın karşısına biraz evvelkinden büs- medi, kilise çam gibi bir şey dan etti. bütün başka bir yer çıkıyordu. Kırmızı perde açıhverdi. Üç kişi ortâ- | Bir oda çıktı. Koskocaman bir ka - ya çıktılar: Biri yumuk yumuk bir de-! zan kaynıyor. İki tane, siz deyin, ko- likanlı idi. Bir tanesi Allah rahmet eY-| yun kadar; ben diyeyim, eşek kadar lesin tıpkı bizim rahmetliye benziyor- kedi kazanın başında | oturuyorlardı. du. Üçüncü gözlüklü bir frenkti. Bir Büyücü adamla şeytan odaya giriver- işeyler konuştular; derken ortalık ka *| gijer. Bir de kocakarı geldi. Kocakarı grey Tekrar aydınlık olunca DE da büyücü değil mi imiş? göreyim... Üç tane birbirinden güzel Adama bir bardak ilâç içirdi. İhtiyar kız gök yüzüne çıkmamışlar m? (büyücü gençleşti. Gene perde kapandı | Bunlar resim olacak diye düşünür -| çene açıldı. iken kızlardan biri ağzmı açıp bir 9€Y-İ Kızlar, kadınlar kiliseden çıkıyor ler söyledi. Derken öteki kızlar da 8öY- Jardı. Bir tanesini gözüm tuttu, Sap - lediler. Hikmete sordum: sarı saçlı inci gibi bir kızcağızdı. — Bu kızlar kim? İçime doğdu: — Melekler. — Allah, dedim, bari son nefesinde Dedi. Hakikaten melek gibi güzel -|iman selâmetliği versin? diler. Biz bunu konuşurken çirkin bir! O Ben bunu söyledim, söylemedim; o adam yeraltından çıktı.. Şaşırdım kal- büyücü adam tığ gibi bir delikanlı ha- dım. Mğer Hikmet adamı tanıyormuş. linde meydana atılıp kıza fena gözle — Bu da, dedi, Pistopeles. bakmasın mı,, Kendimi tutamadım. abi iâ — Şunun müslümancasını söylese-. — Kız kokona, dedim, sakın ha olta haber vereceğim. O büyücü herifi ne; yani pis topal. herife aldanayım demiyesin, o büyü -|zindânlara attırıp, inim inim inlettir- — Pis topal değil; senin anlıyaca - cünün biridir. mezseem bana da Nimet abla demesin- |, — Aman sus, dediler. ne yapıyor |ler sun rezil olduk. ine. büyücü adamın yüzün- den oluyor . Ben sözümü bitirmemiştim, bizim Refika Hanımla kızı Hikmet te siyah esvaplı adamın yanina - geldiler. Üçü bir olup beni zorlıya zorluya dışarı çi- kardılar. Dışarı çıkardılar amma alacakları oleun!, Bütün gördüklerimi Hüküma- 5 k te ea himaye © kurumuna oza olduğunuzu duymuş — Bir kaza mı yokaa bir cinayet mi eser yok mu? Şu kızı kurtaracağım... | | Hoş sözler ğ Şöhret budalası Erkek hastaydı, karıst yanına gel « di: — Komşumuz Bay Suphi de hasta, dedi, atesi kırk dereceyi geçmis, ma « hallede herkes ondan bahsediyor. Karısının yüzüne baktı: — Beni de onun gibi şöhret budala. si mı zannettin? | Hakim Ev sahibi bayan piyano çalıyordu. Misafir bay da istemiyerek dinliyor « du. Bayan çaldığı parçayı bitirdiği za man; bay: — Büyük bir sanatkârsıniz! Dedi, bayan sordu: — Nasıl, piyahoya hâkim değil mi yim? — Evet hâhimsiniz! Kapağının ka- panması için de bir hüküm verseniz ol” maz mı? : Sanmıyordum Miyop gözlü filin kuyruğunu yaka ladı: # — Tuhaf şey, dedi; ben fillerin her. tumları bu kadar uzun olur sanmıyon um. Hayır Genç adam, yaşlıca kadının yanıbas şında oturuyordu. Genç adam söylediz — Sizi gördükçe çok sevdiğim bir kadın gözlerimin önüne geliyor. — Benden evvelki & — Hayır canım, büyük annem! giliniz mi? » Tabit Kayakçı sırtüstü yattı. Kayaklı a « İyaklarını havaya kaldırdı. Fotoğrafçı. ya baktı: — Şimdi fotoğrafımı çek! — Neye bu pozu tercih ettiniz? * — Fena mı? Bir kayakçı için en ta- bii bir poz. o. Hürmet Değil Şapkasını çıkardı, Yere kadar: eğil di. Yanındaki arkadaşı sordu: — Selâm verdiğin adam kimdir? — Berberim. — Bu kadar fazla hürmet göster mene sebep ne: ğ — Hürmet göstermiyorum ki.. çıkardın, yere kadar & . Gildin., | — O hürmetten değil; bana bir ilâğ vermişti. Başına sür, dedi, saçların Çi « har, Sürdüm, bir tek vaç bile çıkmadı. jMahçup olsun diye şapkamı çıkardım; — Hemen polise haber verelim”