* Yazan: Mehmet Zeki Osman lerinden birine girişmişlerdi. Sad- F? hlar bitmez tükenmez muha-| :?"l Ali paşa serdar sıfatiyle orduyul k ve idare ediyor, maliye nazırı de- Olan şıkkı evvel defterdarı Canibi | Met efendi de, o vaktin usulünce, | *N’"İnde iaşe ibate işlerini tanzim ve | —.' eyliyordu. k Serdar ve defterdar bu müşkül har- | Blümağa , çalışırlarken Miküme(l khg inden gelen bir hattı hı“ım.ıyun' h Tdarın azlini Ali paşaya emredi- Ç, Ali pağa: Ahmet Efendinin i- —% ve gayretinden memnun oldu- Çin, bu lüzumlu zamanda, yanıt- Uzaklaştırmak, yardımından mah-> hç Falmak istemedi. Cevaben bir tek- h. Sadrazam bu telhiste: «Sefer ..“.llîdir bu vakitte azli çendan müna | İ değildir kubhü htfunu huzuru hü- d İ n Yüna yvarıp binefsihi arzetmeğe tn» diyor,memuriyetinin deva- | TİF F & # i « M'&Yordu. _.î..'îhıımn tacü tahtı gibi — fezailü de tevarüs etmiş olan - ikinci i paşanın bu iş'arından zi- _wmmüw oldu. Sadrazama |muü vasılüsem'i hümayunum olduğun- dan sana azli içün iptida irsal eyledi- ğim hattı bümayunumun müdafaasına mübaderet eyledin tekrar hattı hüma- » yunum irsaline bâis ve bu mertebe- ikinci ve kat'i emirde «mezbur den sonra azlü tebdilinde tevakkufun B sen dahi rikâbı bümayu- beynennas azim havadis oldu» dedi. gelmiyesin» dedi. | İkinci Sultan Ahmedin gepek ev- Âli paşa için artık Ahmet efendiyi Yelki tahriri cevabi, ve gerek şimdiki mwn dei'lrh Bizzarure sifaht hitabı azarla dolu idi. Bilhassa ve yerine sipah ağası olan Ali h4 sözler arasında ağzından kaçırdığı MY1 efendilik ile defterdarlığa tayin |'Gbeynennas azim havadis» meselesi i- şin aldığı rengi, ve kendisini küplere AVak'anüyisn — in (Raşid tarihi biııdi:milıebeb'i'pek âlâ uöıteriyı':::'lu *2 sayfa 205) « malı miri tahsilin- Bain üri nadir ve beytülmali müsli- 'den bir akçe ve bir habbe itlâf ve ettirmemeğe kâdir olup meyda- güzaride kendu katlini irtikâp » demek suretiyle kadrini üğü Ahmet efendinin azline «reaya fıkarasın nın şikâyeti ok 'dar başka çare göreme- askerin iaşesi için satın alına- ş _hifeyı ve reâyanın kendi araba ve & iyle (Belgrad) a nakletmeleri- İğ, Nf etmiş, o yolda icabının icrası Nll ferman almıştı. Halka uzak y €ye kadar gitmek güç geldi. On- Mirelerini verirlerken bir de mem- en uzak bir noktasına kadar kendilerinin mecbur tutulma- tahammülü kabil olamayacak ka- tr buluyor, ve bundan padişaha *t etmiş bulunuyorlardı. Halkın P kı vardı. %;lll © zamana göre, hafif ağır, TeT N, | diyi müdafaadan geri durmadı. Ciddi adamlardan olan Ali paşa bak ve haki- katı, doğru bildiği şeyi nerede ve kime |karşı olursa olsun söylemekten çekin- mediği gibi padişah huzurunda da tek- rardan ictinap etmedi. — «Şevketlü padişahım, dedi, bu KAT B G.. YA T.AR T larma mümanaat etmeğe nice cür'et edebilirim. Ancak defterdarı merkum kullarını biddefaat tecrübe edip gayet mütemed ve müstakim kulları buldum ve devleti aliyelerine sadakat ve istika- met üzere hizmet ve beytülmalı müsli- mini gayetülgaye sıyanet eylediğini an- ladığımdan bu makule bir. mü'temen tahsildar kulunu beyhude deri devleti- nizden tardii ib'ad ve nizamı maarafü iradı ifsad etmeği münasip görmedim. Zira bu esnada ecnebi bir adamı def- Wlerd;xr etmek lâzım gelirse ahval malı İmiriye vukuf ve ıttıla hasıl edinceye- ** bir tedbir ittihazından Berkü ça dek hazinci âmireye lıfguyüz v:,ıî bin K € Yoktu. Bahusus Ahmet efnndi-k':“ akçe zarar !ereılu.lıuııe bfıe ve ifi usulü dairesinde ırıetıniç.'"'“h“m' seferiyede azim teşettüt hâ- tarafından dahi tasvibe (dis olacağı bi irtiyaptır.» cevabını ver- olmuştu. Binaenaleyh artık bu di. E eklif eden şahsın mevzuubahs İkinci Ahmet, onun bu sözlerine lâzım gelirdi. Halbuki o vak- ziyadesiyle gücendi. Pürhiddet: «Böy- i tarzı böyle şeylere müsaid |le reâğya fıkarasına zulüm ve taaddi ve . Bir kısım halk bir şikâyette balkı tazyik ve tacize tasaddi eden a- lUş, ortada bir mes'ul aranıla- | damın devleti aliyemde istihdam olun- g d defterder olmak üzere bulun- masına rızayı hümayunum olmadığın , - Maamafih Ahmet Efendi hak- | bildikten sonra yine durup benimle N'h ele bu kadarla kalmadı. şh'-m:;:q î!önma tevkif edildi. T bununla haddini tecavüz ettiğini anlat- Bakı kolü hapsindeki mahpusluk | mak istedi. âqqi Yirmi gün devam etti, ve an- P'dı*!'“h' “zamanında aldığı kalemiyeden Pek doğr alim etmekler yani daha doğrusu miyordu. Çünkü o. defterdarın doğru- Tüşvet vermekle yakasını cel- luğundan, ciddi hizmetlerinden bahse- K u açla İAT paşa huzüra dahil olup . ta eşikârdı. işlerini görüştükten sonra ikin- | — Ahmedi bu sözleri haddi zatında . Fakat Sadrazamın ma- ! b TARİHTEN SAYFALAR Padişaha kafa tutan vezir İkinci Ahmet Ali Paşanın yerine geçmek istemiyen Mus!afa Paşaya bağırdı: “Bu saat ikinizi dahi katledip mührü Yeniçeri Ağasına veririm /,, Topkapıda Padişah sofrası Müsaade olunmasını padişahtan 'darın reâya fıkarasına kemali cevrü zul- yordu. SON POSTA Bununla beraber Ali paşa bu sözlerin de altında kalmadı. - Derhal, «Defterdardan zulüm suduru muhak-| rum. Filhakika zulmü hiyaneti bu mertebe malumu hümayunu mülükâ- | — Sayfa 7 d Kocasını öldüren genç ve güzel İngiliz kadını Ölümden üç ay sonraya kadar herşey hali tabiisinde gitti, fakat bir tesadüfle mezar açılınca bütün Londrayı hayrete düşüren sır da meydana çıktı Bugünlerde Lon- - drada fazla alâka celbeden bir dava- ya başlanıyor. Bu davanın maz- nunu genç ve güzel bir kadın olan Ma- dam Karlata Bravn- dir. Madam Bravn kocasını zehirleyip öldürmüş — olmak- la itham edilmek « tedir. Bir gece, Madam Branvnla kocası bir ziyafete gitmişler - dir. Karı koca çok neş'elidirler . Ziya- fette — biribirlerinin yanından — ayrıl - mazlar. Kadın kocasına karşı çok mültefi! tir. Erkek de bundan memnun görü - nür. Ziyafet geç zaman. biter. Evlerine gelir gelmez yatar, uyurlar. Ertesi sa- bah erkenden uyanan Con Bravn, mi- desinde bir rahatsızlık hissettiğini söy- ler, Madam Bravn bunun bir gece ev- velki ziyafette fazla yemek yemenin kanaatindedir. Vakit geçtikçe rahatsızlık ziyade - neleri olduktan sonra azl ile iktifa buy- |rulmayıp saire mucibi ibret olmak için |katlini ferman buyurun lâkin bu mer-| tebede erbabı garez sözüne vücudü leşir. Doktor çağırmak lüzumu hasıl olur. Kadın koşar, bir doktor getirir. Dok- Madam Karlata Bravn gayri tabii renkler ve tefessühe ben « zemiyen bir hal vardır. Bu vaziyet zabttaya haber verilir. Müstantik işe el koyar. Cesede otopsi yapılır. Ölüme zehirlenmenin sebep oldu - gu anlaşılır. Madam Karlata Bravn sorguya çekilir. Genç kadın inkâr eder. O, kocasıni | kak oldukta ol zulmu ben etmiş - olu- | tesirinden başka bir şey olamıyacağı |nasıl öldürmüş olabilir; çok — sevdiği, kendisine bütün varlığiyle bağlı ol - duğu bir erkeği öldürmesine imkân jyar mıdır? i Müstantiğin sorgusuna göz yaşlari arasında inkâr cevapları verirken, tor, hasta karşisında şaşırır, bir teşhis' , östantik zehri tedarik ettiği vezahli il mad verildiği surette ben kulun dahi,koymadan gider. Biraz sonra hastanın |nenin adını, ve zehrin cinsini söyler « fimabad hizmete kadir değilim - bu & vaziyeti daha fena bir hal alır. Bu se- Bü Yaziyet karşısında artık inkâre dö- maneti uzmayı vüzera kullarından | fer kadın başka bir doktor getirtmeye | / etmiye mâna Yoktur. İtiraf ibaş Fakat Sadrazam yine Ahmet efen- kulları padişahımın fermanı hümayun-l Sani: bu nükteleri anlamıs kendisine dönerek: «Defter- yor, hiddetle vezirini beyhude azarlırj , / ,, hacet bırakmadan: «Paşa bu işi birine tefviz buyurun» dedi, ve hattâ |iradeyi beklemeksizin «mührü hüma- | yunu koynundan çıkarıp cenabı şehri- yâriye teslim eyledi.» Ali paşanın sözleri, zamanına na- zaran, hakikaten cüretkârane idi. Vu- kuu mevzuubahs zulmü doğrudan doğruya üzerine alıyor demekti, İsti- kametle maruf, bu işde de bir fenalık cereyan etmediğine kanidi, ve şikâyet- çilerin şikâyetlerini işde şahsi bir men- faat gözetildiğinden değil işin haddi zatındaki ağırlığından ileri — geldiğini biliyordu. Fakat padişah sözlerinden, ve hususiyle mül n ia- desindeki isticalden ziyadesivyle müte- essir oldu. Sadrazamın «ımnisafir oda- s» nda tevkifini ve rikâbı hümayun kaymakamı Bozoklu Mustafa paşanın İcelbini emretti, Mustafa paşa gelince sadareti ken- |disine teklif etti. Bozoklu derhal iti- zara başladı: — #Şevketlü efendim ben kulun v- muru sadareti uzmâ uhtesinden — gel- meğe kadir değilim yine paşa kulunu> za red ve ita buyurun. Her vechile ah- vali âlemden hebir ve umuru devlette maliki hüsnü tedbir bir vezirdir» dedi, Onun bu sözlerinden ikinci Ahmet küplere bindi. Bir parça geçer gibi olan hiddeti yine avdet etti. Asık bir surat ve hiddetli bir eda ile «bu saat ikinizi dahi katledip mührü yeniçeri ağası İs- mail paşaya ve yahut Ağriboz muhafı- z İbrahim paşadan birine veritim» de- di. Mustafa paşa için artık kabulden | | İ yade ısrarın felâketini mucip olmak- tan başka bir faydası olamazdı. Maa- |mafih kabul ettiğini arzederken selefi |hakkında ikinci bir kadirginaslik gös- üzere niyâzment oldu.» Ali paşa — yeniden, — İakat - bu defa mazul bir - vezir. — efatiyle huzura — dahil - olunca , padişâh iti: vezirin - bu | | zaman iş işten geçmiş, Con Bravn öl- müştür. sinden öldüğüne dair bir rapor verir. Cenaze kaldırılır. Madam Bravn dul kalmıştır. Genç dulun büyük teessü rüne bütün dostları iştiraki borç bilir» ler. Teselli için ziyaret edenler onun gözlerinden akan yaşlar — karşısında ikendi göz yaşlarını tütamazlar. Con Bravn'ın bir cinayete kurban gittiği - İni; bilhassa bu cinayeti işleyenin biz- zat karısı olduğunu hiç kimse tahmin edemez. ,Cinayoti ortâya çıkaran hâdise gayet ay sonra babalarının mezarına - çiçek götüren bir aile, kendi hususi kabirle. ri arasına bir. başkasının gömülmüş olduğunu görerek mezarlık müdürü - ne şikâyette bulunurlar. İşi tahkik e- den mezarlık müdürü — şikâyetçileri haklı bulur. Sonradan gömülenin ora- dan kaldırılmasına, başka bir - tarafa gömülmesine karar verir. Bu, yeri de- giştirilecek ölü Con Bravn'dır. Me- zarcılar Con Bravnın cesedini toprak- tan çıkardıkları zaman garip bir hâdi- se karşısında kalırlar. - Cesette - bazı kendu kendüne sen eyledin ve lâkin herkangi eyalete rağbet edersen sana ihsanı hümayunum olur» sözleriyle il- tifat eyledi. Ali paşa da padişahın bu lutuf ve âtıfetini bir lisanı şükranla yad eyle- muaraza- haddinde — olursun» — dedi. |başka bir çare yoktu. Çünkü daha zi-|mekten geri durmadı.cŞevketlü efen- dim, dedi, mansap daiyesinde değilim. Kifayet miktarı has tayinile bir köşede devamı ömrü devletleri duasına müda- vemete izin ve ruhsat buyrulursa fer- hazinesine yüz elli kese ak- Tuzat ve müdafaatına cevap teşkil et-terdi: «Ali paşanın türmü affolunmak man padişahımındır.» gider. Doktorla beraber eve geldikleri | Doktor, Con Bravn'ın kalp sekte -| basitlir. Con Bravn gömüldükten iki| ı'ııııışlıı. Kocasından kurtulmak iste « |diği, bunun için zehirlediği, ve cürüm lortağının da, kalb sektesinden — öldü iye rapor veren doktor olduğu mey « lana çıkar. Madam Bravn ve doktor tevkif edilirler. a | Bir teneke peynir için Bigada bir adam öldürüldü Biga (Özel) — Kemer köyünden Halid Bekirli köyünden koyuncu İsayi kurşunla öldürmüştür. Cinayetin sebe« bi bir teneke peynirdir. İsanın koyunları Halidin mer'asına girer otlarmış, Halid bunun için İsa- dan bedava bir teneke peynir istemiş, fakat İsa buna kulak asmamıştır. Ha« lid de bir gece kafayı tütsüledikten İsonra hayvana binmiş, mandıraya git İmiş, İsayı kurşunla — vurmuştur. - İsa Çanakkale hastanesine nakledilmişse |de orada ölmüştür. Halid yakalanmış, “adliyeye verilmiştir. | | kındaki sualine Ali paşa şahsi monfa« ati istihkar eden vezirlerden - olduğu- nu da gösteren şu cevabı verdi: «Sene- vi on beş on altı kese akçe malı olan Mihaliç mukataasını telhis buyurun.» Bu miktar tabit hiç mesabesinde — idi. Bonukla da Bana billiği için dezhalı «Ol miktar has size nice kifayet eder bir vafir has dahi zamime edelim» de- di, israr dahi etti. Ali paşa halefinin bu teklifine: «Böyle masarifi seferiye ve müzayakai hazine vaktinde bu dahi O yolda irade sâdir oldu. «Her ne !çol:turvebenbumenrbe ile kanaat ey- eyler V y sallas zekiler - Mustafa | ipağanka Setediği-has halş i iflet ve istil Muvaffakiyetin kendisinde kalmış / yta, has kifayet ederse gilhâhı Ü- lerimv cevabını veriyor, bu has tayin ir pençesinden kurtarabildi. | diyordu. Hedefi iflet ve istikamet Oh"l 'olmasından padişahın hiddeti geçmişti. zere buzuru hümayunuma arzü telhis. olununca da Te âtake v dakl ZŞ nla beraber bu iş Sadrazama ve hakku hakikatten ayrılmıyan bir | (huzuru hümayuna getir. emtini verdi. | Ka ASA (B eeiar ea b ui el AA ei 'ndu. Çünkü o günlerde avdet. adamın hiç bir zaman zulmetmiyeceği iradesiyle padişah - huzurundan | barlı çiftliğinde bir kâç gü halef ve selef sadrazamlara mah-| sonrü ikametine çtansis'» alunan Bur- saya azimet eyliyordu. Ka